Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/896 E. 2019/90 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/896 Esas
KARAR NO : 2019/90 Karar

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2018
KARAR TARİHİ : 13/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …(Sigortalı)’nın, 13/01/2014 tarihinden … A.Ş (Sigortacı), acentesi … A.Ş aracılığıyla “Gelir Koruma Sigorta Poliçesi” başvuru formunu imzalayarak, aynı tarihte düzenlenen poliçeyi yaptığırdığı, 23/07/2014 tarihinde isteği dışında işten çıkarıldığını, satın aldığı poliçeye ilişkin poliçe prim borçlarını düzenli olarak ödediğini, 23/07/2014 tarihinde işten çıkarılınca Sigortacı’dan 24/07/2014 tarihinde işsizlik teminatına istinaden poliçe teminatı kapsamında işsizlik ödemesi/tazminatı talep ettiği, ancak, müvekkilin talebinin davalı sigortacı tarafından01/08/2014 tarihinde yazılı olarak red edildiği, 04/08/2014 tarihli yeniden talebinin 07/08/2014 tarihinde red edildiği belirtidiği, isteği dışında iş akdi haksız olarak fesh edilen müvekkili için, işverenin 24/07/2014 tarihli … işten ayrılış bildirgesinde işten ayrılma gerekçesi olarak 04 kodu yani haksız fesih olarak belirtildiğini ifade ettiği, … tarafından 01/09/2014 tarihinden itibaren müvekkiline işsizlik ödeneği bağlandığını belirterek, işverenin haksız fesihten kaynaklanan tüm yasal tazminatları müvekkiline ödediğinden, bahisle, müvekkilinin iş akdinin işverence haksız olarak fesih edilmesi sebebiyle de poliçede satın alınan işsizlik teminatının (18.000,00-TL limiti) tamamının tazminat olarak ödenmesini, 24/07/2014 tarihi itibariyle de, ödenmeyen alacağa ticari temerrüt faizi hesaplanarak müvekkiline ödetilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davacının kısmi dava açtığını ancak davanın kısmi dava özelliği taşımadığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacının iş akdinin işveren tarafından haklı bir sebeple feshedilerek işten çıkarıldığını, ayrıca, davacının işverenle anlaşarak (ikale sözleşmesi ile) ayrıldığını belirterek, temerrüt faizine hükmedilecekse temerrüt tarihinin davacı sigortalının talep tarihi değil, davalı sigortacı’nın talebi red tarihinden sonra hesaplanması gerektiğini, belirtilen nedenlerle işsizlik tazminatı ödenmesi talebinin teminat dışı olması nedeniyle yersiz olduğundan, talebin reddi ile yargılama gideri, faiz ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminatın tahsili davasıdır.
Mahkememiz 25/05/2016 tarih 2014/1217 Esas ve 2016/395 Karar sayılı kararı ile “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak;Her nekadar davalı taraf Mahkememize hitaben verdiği cevap dilekçesi ile; özetle İşsizliğin sigorta teminatı kapsamında kalmadığını, sigorta ettirenin iş yerinden anlaşarak ayrıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de;Dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı ile davalı arasında 13/01/2014 Tarihli Gelir Koruma Sigorta Poliçesi düzenlendiği, poliçenin 13/01/2014 ile 13/01/2015 tarihleri arasında ki dönemi kapsadığı, davacı Sigortacının 07/09/2004 Tarihine çalışmaya başladığı, 23/07/2014 Tarihinde iş akdinin işverence feshi nedeniyle iş yerinden ayrıldığı, davacının iş yerinden ayrılışının … ya işveren tarafından Sigortalının işten ayrılış bildirgesinde ”Belirsiz süreli İş Sözleşmesinin haklı sebep bildirilmeden feshi” olarak belirtildiği, davacı tarafından işten ayrıldığı gün Türkiye İş Kurumuna başvuruda bulunularak iş arayan olarak kaydını yaptırdığı, davacının iş akdinin feshine ilişkin olarak dava dışı işverenin ”davacının performans düşüklüğü nedeniyle” iş akdinin fesih edildiğini bildirdiği, davacının imzasını taşıyan ‘İBRANAME’ başlığını taşıtan davacının imzasının bulunduğu belgede davacının ”… İşverenin talebi neticesinde …” iş akdinin fesih edildiğini belirttiği, ancak davacı işçinin performans düşüklüğü gösterdiğine ilişkin olarak dosya kapsamına bir delil ve bilgi ibraz edilemediği , işverence davacının performans düşüklüğü bulunduğu yönünde davacı işçiye ihtarda bulunulduğuna yönelik bir belgenin de delil olarak ibraz edilmediği, Bilirkişi tarafından tespit edildiği üzere Sigorta Poliçesine ilişkin olarak İstek dışı işsizlik hakkında T.T.K.nın 1423.md uyarınca yazılı açıklamanın yapılmadığı hususu mahkememizce sabit bulunmakla poliçe uyarınca 120 günlük bekleme süresi tamamlandıktan sonra oluşacak aralıksız 30 gün ve aşan işsizlik durumunda Sigortalıya son aylık brüt gelirinin 1/2 si ni aşmamak üzere ve her durumda 6 ayı geçmemek üzere işsizlik ödemesi yapılacağı ve üst sınırın 18.000.TL. Olduğu anlaşılmakla davacı tarafın davasının kabulü yönünde aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulü ile 18.000.TL.nin 01/08/2014 tarihinden tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda Ticari faizi davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar vermiştir.
Ancak davalı vekilinin kararı Temyiz etmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 04/06/2018 tarih 2016/12565 Esas ve 2018/4252 Karar sayılı kararı ile “Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Yasa’nın 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Aynı Yasa’da görev ve yetkiye ilişkin hükümlerin niteliğine ve zaman bakımından uygulanmasına ilişkin hükümlere de yer verilmiş, Yasa’nın 83/2. maddesinde, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemlerle ilgili diğer kanunlarda hüküm olması halinde dahi, 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilerek, maddenin özel hüküm niteliğinde olduğu vurgulanmış ve 6502 sayılı Yasa’nın geçici 1. maddesinde yasanın yürürlüğü sonrası açılacak davalarda usul kurallarının derhal uygulanması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Belirtilen düzenlemeler karşısında, sigorta sözleşmelerinin TTK’da düzenlenmiş olması nedeniyle davanın mutlak ticari dava olduğunun kabulü ile davanın ticaret mahkemesinde görülmesine imkan bulunmadığı açıktır.
Bu itibarla, mahkemece; yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki gerekçe ile işbu dava bakımından tüketici mahkemesinin görevli olduğu yönünde mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
Bozma üzerine mahkememizin 2018/896 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada 13/02/2019 tarihinde icra edilen duruşmanın 1 nolu ara kararı ile usul ve esas bakımından yasaya uygun bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 04/06/2018 tarih 2016/12565 Esas ve 2018/4252 Karar sayılı kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda İşbu davaya konu uyuşmazlık bakımından Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan görev – dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
İşbu davaya konu uyuşmazlık bakımından Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan görev – dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331/2. maddesi uyarınca, harç, masraf ve vekalet ücretinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/02/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır