Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/869 E. 2023/129 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/869 Esas
KARAR NO : 2023/129

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 27/09/2018
KARAR TARİHİ : 24/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu … A.Ş. İle müvekkili bankanın kapanan … şubesi arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine istinaden teminat mektubu kredisi kullandırıldığı, borçlu …’ın işbu genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, borçlular tarafından …, …, …, …, …, … numaralı gümrüklere hitaben verilmiş olan teminat mektuplarının iade edilmemesi, bedelinin bloke edilmemesi, devre komisyonlarının da ödenmemesi nedeniyle borçlu şirket ve kefile karşı … 3. Noterliğinin… tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiği, buna rağmen borçlular edimlerini yerine getirmediğinden fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla ve tahsilde tekerrür etmemek üzere gümrüklere hitaben verilmiş olan teminat mektuplarının tazmin olması halinde 08/10/2012 tarihi itibariyle hesaplanan risk tutarı olan 23.387,48 TL’nin müvekkilin … Bankası … şubesi nezdinde bulunan hesabında nakden blokesi ile 1.911,00 TL ödenmeyen komisyon tutarı, 2.580,16 TL temerrüt faizi, 179,93 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 4.671,09 TL’nin tahsili için tasfiye halinde … A.Ş. Tasfiye memuru …ile kefil … aleyhine … 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe müstenit haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlu …’a ödeme emrinin tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği, icra takibine karşı kefil … vekilinin 22/10/2012 tarihli itiraz dilekçesi ile takibe itiraz ettiği, takibin durduğu, dava konusu teminat mektubunun iade edildiği ya da bedelinin bloke edildiği tarihe kadar da komisyon bedeli işlediği, alacaklara uygulanacak temerrüt faiz oranının genel kredi sözleşmesinin 41.maddesine göre belirlendiği, müvekkili banka tarafından talep edilen komisyon bedeli ve masraf talebinin de yerinde olduğu, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi hükümlerine uygun olduğu, BDDK’nun 15/06/2001 tarihli 346 sayılı kararı ile … A.Ş.7nin bankacılık işlemleri yapmı ve mevduat kabul etme izni 01/07/2001 tarihinden itibaren kaldırıldığı, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, borçlunun itirazlarının tümü ile iptaline, takibin devamına, alacağın %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın …’ye devri nedeni ile davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi, dava konusu kredi sözleşmesinin 04/04/1996 tarihinde imzalandığının sabit olduğu, 04/04/2016 tarihi itibariyle sözleşmeden kaynaklanan kefalet yükümlülüğünün kendiliğinden ortadan kalktığı, 6098 sayılı TBK’nın 598/3.maddesine göre bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yıl geçmesi ile kendiliğinden ortadan kalkacağı, davada zaman aşımı söz konusu olduğu, yasanın düzenleniş şekli ve öğretideki görüşler dikkate alındığında 10 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olmadığı, 10 yıllık sürenin geçmesi ile kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığının kabulünün gerektiği, somut uyuşmazlıkta icra takibinin 10/12/2015 tarihinde başlatıldığı, TBK’nun yürürlüğe girmesinden önce 10 yıllık sürenin geçmesi sebebiyle kefaletin TBK’nın 598/3.maddesi gereğince kendiliğinden ortadan kalktığı, 6101 sayılı kanunun 5.maddesi gereğince ek sürenin de dolduğu, bu nedenle gerçek kişi davalılar bakımından davanın reddine karar vermek gerektiği, müvekkili tarafından verilen teminat mektuplarının 1995 ve 1996 tarihlerini taşıdığı, davacı vekilinin icra dosyasının kapatılması ve düşmesi nedeniyle 15/10/2015 tarihinde yenileme talebinde bulunduğu, bu talebini sunması sırasında takibe itiraz edildiğinden bu tarihte haberdar olduğu, davacı vekilinin haricen öğrenme tarihinin 15/10/2015 olduğu, açıklanan nedenlerle davacının davasının reddine, itirazlarının kabulüne karar verilmesini davacı vekilinin %40’dan aşağı olmamak üzere talep ettiği icra inkar tazminatının reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
1-… 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası.
2-… 12. İcra Dairesinin .. Esas sayılı dosyası.
3-Bilirkişi raporu.
4-Tüm dosya kapsamı.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Davacının davası itirazın iptali davasıdır.
Davalı, kefil olduğu dava dışı kişiye kullandırılan krediler nedeniyle zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için bankacı, mali müşavir ve borçlar hukuku uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden rapor ile davalının itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor alınmıştır.
Dosyaya sunulan kök rapor ve ek raporlarda davacı alacağının zamanaşımına uğramadığı, davacının ödenmeyen komisyon tutarı, temerrüt faizi ve ihtarname ücreti talebine ilişkin 1.699,50 TL asıl alacak, 1.102,16 TL işlemiş faiz, 179,93 TL İhtarname masrafı olmak üzere toplam 2.981,59 TL davacıya borcunun bulunduğu bildirilmiştir.
6098 sayılı TBK’nin 598/3. maddesine göre, bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yıl geçmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar.
Dava konusu kredi sözleşmesinin 04.04.1996 tarihinde imzalanmış olduğu sabit olduğuna göre 04.04.2006 tarihi itibariyle sözleşmeden kaynaklanan kefalet yükümlülüğünün kendiliğinden ortadan kalktığı kabul edilmelidir.
6101 sayılı TBK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 1. maddesine göre kural olarak, TBK’nin yürürlüğü girdiği tarihten itibaren önceki fiil ve işlemlere bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise uygulanması gerektiği ancak temerrüt, sona erme ve tasfiye konularında TBK’nin uygulanacağı düzenlemesi getirilmiştir.
6101 sayılı kanunun 5. maddesine göre, TBK’nin yürürlüğü girmesinden önce başlamış hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri eski kanun hükümlerine göre tabi olmaya devam eder, ancak bu sürelerin henüz dolmamış kısmı TBK’de öngürülen süreden uzun ise yürürlüğünden başlayarak TBK’de öngörülen sürenin geçmesiyle hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.
6101 sayılı kanunun 5/2. maddesine göre, TBK ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olupta başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuşsa, hak sahipleri TBK’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar, ancak bu ek süre TBK’de öngörülen süreden daha uzun olamaz.
6101 sayılı kanunun 6. maddesine göre, bu kanunun 5. maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK’de öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanır.
6101 sayılı kanunun 6.maddesinin gerekçesinde de; “süreye bağlı hak” ile “hak düşürücü süre”lerin farklı kavramlar olduğu, süreye bağlı haktaki sürenin, kanunda bu hakkın varlığını sürdürmesi için öngörülmüş olan bir süre olduğu, “süreye bağlı hak”taki sürenin, ne zamanaşımı süresi ne de hak düşürücü süre olduğu, bu nedenle de Türk Borçlar Kanununda süreye bağlı haklar için öngörülen süreler hakkında 5 inci maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı ve hak sahibinin, bir yıllık ek süreden yararlanabileceği…” vurgulanmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeleri somut olay yönünden değerlendirmek için öncelikle TBK ile ilk kez getirilen 10 yıllık kefalet süre sınırlamasının hukuki niteliğinin saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Konu ile ilgili öğretide ortaya konan görüşler;
“…10 yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmadığı için kesilme ve durma söz konusu olmaz. 10 yıllık sürenin tamamlanması ile birlikte kefilin yükümlülüğü kendiliğinden (yasa gereği ortadan kalkar).. Kefalet süresinin dolduğu yargıç tarafından görevinden ötürü göz önünde tutulur..” (Prof.Dr. C.Yavuz Borçlar Hukuku s.1472 vd)
“… 10 yılın geçmesi ile borç kendiliğinden ortadan kalkar, kefalet için getirilen yasal en yüksek (azami) süreye ilişkin düzenleme başka bir hiçbir hukuk sisteminde bulunmamaktadır. Amaç, kefili belli bir süre geçtikten sonra kefillik bağından kurtarmaktır…” (Nihat Yavuz, Kefalet Sözleşmesi s.3085 )
“… Kefilin sorumlu tutulabileceği 10 yılık süre kefalet sözleşmesinin meydana geldiği andan itibaren işlemeye başlar… 10 yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmadığına göre kesilme ve durma da söz konusu olmaz…” (Doç. Dr. Burak Özen Kefalet Sözleşmesi s. 578 vd)
“… Yeni Borçlar Kanununda sona ermeyle ilgili emredici nitelikte hükümler varsa bunlar -sözleşmede örneğin feragat ile ilgili hüküm olsa da olmasa da – 01/07/2012 tarihinden sonraki sona ermelerde uygulanacaktır… (kefalet sözleşmesinde ) 10 yıllık süre daha önce sona ermiş ise yürürlük yasasının 5. Maddesi göz önünde tutulacaktır… Gerçek kişilerin verdiği kefaleti sona erdiren 10 yılın hak düşürücü süre olarak kabul edilip edilmemesi 5. Maddenin uygulanması bakımından farklı sonuçlar verecektir…Hak düşürücü süre olarak kabul edilirse 01/07/2012 tarihinden önce 10 yılı dolduran kefaletlerde alacaklı 5. Maddenin tanıdığı 1 yıllık ek süreden yararlanacak ve 01/07/2013 tarihine kadar kefili dava edebilecektir…(Prof. Dr. Seza Reisoğlu-TBK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun Bankacılık İşlemleri Açısından Değerlendirilmesi- İstanbul, 15/06/2012-Türkiye Bankalar Birliği Yayını)
“….6101 sayılı TBKYUŞHK’un 5/2. Maddesine göre TBK ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuşsa, hak sahipleri TBK’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanır. Aynı kanunun 6. maddesine göre bu kanunun 5. Maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK’de öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.(…) Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde 01.07.2012’den önce kurulmuş bulunan gerçek kişilerin kefil olduğu kefalet sözleşmeleri derhal 10 yıllık süreye tabi olur(…) bu tarihten önce 10 yıllık süre dolmuşsa(…) alacaklı 01.07.2013 tarihine kadar kefili takip edebilecektir.Bu tarihte ise kefalet sözleşmesi hükümden düşer….”(Y.Doç.Dr.Serkan Ayan-Kefalet Sözleşmesinde Kefilin Sorumluluğu)
Davaya konu somut olayda daha önce ifade edildiği gibi kefaletin oluştuğu tarih 1996’dır. Başka bir ifade ile TBK’nın 598. maddesindeki 10 yıllık süre, TBK’nın yürürlüğü girmesinden önce dolmuştur.
Yasanın düzenleniş şekli ve öğretideki görüşler dikkate alındığında, 10 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olmadığı, 10 yıllık sürenin geçmesi ile kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığı kabul edilmelidir.
Bu sürenin hak düşürücü süre mi yoksa kefaletten kaynaklanan talep hakkının, süreye bağlı bir hak mı olduğu hususu tartışmalı ise de her iki halde de sonucun değişmeyeceği, zira kefaletteki 10 yıllık sürenin, hak düşürücü süre olduğu kabul edildiğinde 6101 sayılı kanunun 5. maddesinin doğrudan, süreye bağlı hak olduğunun kabulü halinde ise aynı kanunun 6. maddesi yollamasıyla dolaylı olarak uygulanması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta hesabın kat edilerek davalıya 13.06.2011 tarihinde tebliğ edildiği, icra takibinin ise 11.10.2012 tarihinde başlatıldığı, TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce 10 yıllık sürenin geçmesi sebebiyle kefaletin TBK’nin 598/3. maddesi gereğince kendiliğinden ortadan kalktığı, 6101 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince ek sürenin de 01/07/2013 tarihi itibariyle dolduğu, bu haliyle davacı banka tarafından icra takibinin zamanaşımı dolmadan başlatıldığı ve borcun zamanaşımından önce muaccel hale geldiği Mahkememizce kabul edilmiş, alınan bilirkişi raporu toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda belirtilen hesaplamalar doğrultusunda davacının davalına alacağının mevcut olduğu kanaatine varılarak bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-… 12. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın İPTALİNE,
2-Ödenmeyen komisyon tutarı, temerrüt faizi ve ihtarname ücreti talebine ilişkin 1.699,50 TL asıl alacak, 1.102,16 TL işlemiş faiz, 179,93 TL İhtarname masrafı olmak üzere toplam 2.981,59 TL üzerinden DEVAMINA,
3-Takibe konu banka teminat mektubu yönünden 473,91 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine,
4-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %105 oranında akdi faiz uygulanmasına
6-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 203,67 TL nispi karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.689,50 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 3.408,80 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 2.175,86 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı MİKTAR İTİBARİYLE KESİN OLMAK ÜZERE verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/02/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Harç/ Masraf Dökümü
Karar Harcı : 203,67 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.495,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.150,00 TL
Posta Giderleri : 258,80 TL