Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/856 E. 2022/317 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/856 Esas
KARAR NO : 2022/317

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/09/2018
KARAR TARİHİ : 25/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkillerinden ağır ve ciddi bir şekilde yaralanan … ve 29/12/2008 doğumlu çocuğu … ve müteveffa 10/06/2014 doğumlu … ile birlikte yakını olan dava dışı …’ın sevk ve idaresinde bulunan araçta bayram ziyareti amacıyla seyahat halindeyken 23/06/2017 tarihinde trafik kazası sonucu yaralanarak acilen … Hastanesine kaldırıldıklarını, bu kazada yaralanma, kayıp ve tedavilerinden dolayı davalı sürücü araç sahibinden …’a verilmek üzere (kendi adına asaleten çocukları müteveffa … ve yaralanan … adına velayeten) 100.000,00 TL, diğer davacı müvekkil …’a verilmek üzere (kendi adına asaleten çocukları müteveffa … ve yaralanan … adına velayeten) 80.000,00 TL olmak üzere toplam 180.000,00 TL’nin olay tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan sürücü-araç sahibinden tahsilini, fazlaya ilişkin sair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 TL maddi tazminat ve 180.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 230.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı …Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacılar … ve …’ın maluliyeti sebebiyle, müvekkil sigorta şirketine KTK m.97’ye uygun bir şekilde başvuru yapılmamış olması nedeniyle davanın reddine, cevap dilekçesi ekinde sunulan tıbbi mütalaaya göre davacı …’ın maluliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine, davacıların tedavi giderleri, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri talepleri bakımından poliçe kapsamında sorumlulukları bulunmadığından reddine, davacıların dolaylı zararlara ilişkin talepleri bakımından poliçe kapsamında sorumluluğu bulunmadığından reddine, mahkeme aksi kanaatte olması halinde, kusur durumunun belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, davacılar … ve …’ın maluliyetinin ve illiyet bağının tespitinin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliği’ne göre belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, mahkeme tarafından kusur ve maluliyetin tespitinin ardından aktüeryal hesaplamanın Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen aktüerler tarafından ve Trafik Sigortası Genel Şartlarında belirtilen TRH 2010 tablosu 1.8 teknik faiz esas alınarak yerine getirilmesine, SSK’ya müzekkere yazılarak davacılara dava konusu kaza nedeniyle ödenen rücuya tabi geçici iş göremezlik ödeneğinin ve var ise bağlanan gelirin sermaye değerinin ve tenzile tabi olup olmadığının sorulmasına, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiz talebinin reddine, davaya yönelik tüm beyanlarımız dikkate alınmak suretiyle, şartların varlığı halinde sigortalı araç sürücüsü ve işletenine rücu hakları saklı kalmak kaydıyla , davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, aksi takdirde hesaplanacak olan tazminat tutarından dilekçede belirtilen indirim sebepleri göz önüne alınarak indirim uygulanmasına karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği davacının seyahat ettiği araç 4 kişilik olmasına rağmen istiap haddinden fazla kişi ile seyahat edilmesi, araçta çocuklar için korucuyu tertibat (çocuk koltuğu) yer almaması ve kaza nedeniyle … yaşamını yitirdiğini, davacının seyahat ettiği araçta Karayolları Trafik Kanununa göre uygun olarak çocuk koltuğu bulunsa idi …’ın yaşamını yitirmeyeceğini, bu nedenle dava dışı … da kazada kusurlu olduğunu, davacıların maddi zararları sigorta poliçesi kapsamında karşılanacağını, davacılar 180.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini, davalının öğretim üyesi olduğunu ve yüksek gelir sahibi olmadığını, manevi tazminat zenginleşme aracı olmadığı gibi karşı tarafın cezalandırılmasına da araç olarak kullanılamayacağını, olayın kaza sebebiyle meydana gelişi ve oluş şekli de gözetildiğinde davacıların manevi tazminat taleplerinin oldukça yüksek olduğunu, bu nedenle fahiş miktar talep edilen manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, 23/06/2017 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazası nedeniyle, davacılardan … ile …’ın yaralanmasının ve iş gücü kaybına uğramasından dolayı davalı tarafların tazminat ödeme sorumluluğunun bulunup bulunmadığı sürekli ve geçici işgörmezlik oranın ne kadar olduğu, tedavi gideri talebinin yerinde olup olmadığı, tazminat talep edilip edilemeyeceği ve miktarının ne kadar olduğu, Müteveffa … bakımından desteklerinin ölümünden kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze defin gideri talebinin, çift taraflı kazada sürücülerin kusur oranları, davacılardan … ve …’ın malul kalıp kalmadığı veya geçici iş göremezliğinin olup olmadığı varsa bu zarar nedeniyle sigorta şirketinden istenebilir alacağının olup olmadığı ve miktarının ne olduğu, tazminat taleplerine ilişkin faizin başlangıç tarihinin zararın meydana geldiği tarihten itibaren işletilmesi talebinin yerinde olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Mahkememizce dosyamız tümü ile Adli Tıp Kurumuna gönderilerek; ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan, davacının kazadaki yaralanması ile sonraki tarihli muayene sonuçları değerlendirilmek suretiyle, 16/10/2019 karar tarihi ve 21720 karar sayılı adli tıp raporunda mevcut belgelere göre; Veysel kızı, 29.12.2008 doğumlu …’ın 23.06.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri dikkate alındığında; Alt esktremiteye ait sorunlar, Tablo 3.33.b Diz ve tibia kırıkları, Suprakondiler nondeplase kırık %3, Zihinsel, Ruhsal Davranışsal Bozukluklar, Geçici Fonksiyon Kaybına Neden Olan Hastalıklar D-Travma Sonrası Stres Bozukluğu – Tedavi ile İşlevselliği Kısmen Düzelen %30 x 2/5 = %12, Balthazard formülüne göre: %14.64 olduğu, kişinin tüm vücut engellilik oranının %15 (yüzdeonbeş) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyamız tümü ile davacının vaki kazada tazminata esas kusur oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek; olayın, 23.06.2017 günü saat 19:30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Sivas çevreyolu üzerinde seyir halinde iken olay yeri olan ışıklı kavşak mahalline geldiğinde seyir yönüne hitaplı yanan ışığın kırmızı olması sebebiyle durduğu sırada aracının arka kısımlarına, gerisinden aynı istikametten seyir halinde olan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin ön kısımları ile çarpması sonucu … plaka sayılı otomobilde yolcu olarak bulunan 2008 doğumlu … ve davacı …’ın yaralanmaları ve 2014 doğumlu …’ın ölümü ile neticelenen dava konusu olay meydana geldiği, dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağında; kaza mahallinin yerleşim yeri dışı, hız sınırının 82 km/sa, yol platform genişliğinin 10,3 metre, yolun 2 şeritli 7 metre genişliğinde bölünmüş yol, yol sınıfının devlet karayolu, zeminin asfalt kaplama, yol yüzeyinin kuru, vaktin gündüz, hava durumunun açık, kontrollü demiryolu geçidi var, kavşak var, yolun yatayda düz düşeyde eğimsiz olduğu ve trafik lambasının olduğu, kaza tespit tutanağına ekli kaza yeri krokisinde; … plaka sayılı otomobilin son konumunun çarpma noktasına olan uzaklığının 21,80 metre olduğu ve … plaka sayılı otomobilin son konumunun çarpma noktasına olan uzaklığının 12,30 metre olduğu, davalı sürücü … 23.06.2017 tarihinde polis merkezinde verdiği ifadesinde özetle; “…23.06.2017 günü ruhsatı adıma kayıtlı … plaka sayılı aracım ile ikamet ettiğim Ankara ilinde bayram ziyareti amaçlı …’a gelirken … girişindeki çimento fabrikası ışıklarına yaklaştığım esnada trafik ışıklarının aniden kırmıza dönmesi nedeni ile önümde seyreden … aracına aniden durması nedeni ile mesafenin yakın olmasından dolayı duramayarak çarptım…” şeklinde beyanda bulunduğu, davalı sürücü … 24.06.2017 tarihinde savcılıkta verdiği ifadesinde özetle; “…Kazanın olduğu yerde herhangi bir göbek yoktu. Önümdeki araç ışığı son anda fark etmiş olacak ki durup durmamakta tereddüt edip aniden frene bastı. Ben de geçeceğimi düşündüğüm için aniden fren yapmasından dolayı benim de fren yapmama rağmen duramayarak önümdeki araca çarptım. Arka koltukta oturan kızım ön cama çarptı. Eşim de herhangi bir yaralanma olmadı. Hemen eşimi ve çocuğumu kontrol ettikten sonra öndeki aracın yanına gittim. Hatırladığım kadarıyla araçta altı kişi vardı. Arka koltukta çocuklar vardı. Yine hatırladığım kadarıyla arkada oturanların hiç birinin emniyet kemeri takılı değildi. Ayrıca çocuklar için seyahatlerde güvenlik amaçlı araçta bulundurulan puset veya çocuk koltuğu gibi herhangi bir güvenlik ekipmanı yoktu. Arkada oturan şahıslar emniyet kemerleri takılı olsa veya çocuklar için çocuk koltuğu benzeri bir güvenlik ekipmanı bulunsa daha farklı olabilirdi…” şeklinde beyanda bulunduğu, sürücü … 23.06.2017 tarihinde verdiği ifadesinde özetle; “…Ben 23.06.2017 günü … ilinden …’a bayram tatili için gidiyorduk. … girişinde Çimento fabrikası kavşağında kırmızı ışıklar yandığı için kavşakta aracımla ışıkta durdum. 10 saniye kadar bekledim. Birden arkadan bize çarpma sesi duydum…” şeklinde beyanda bulunduğu, davacı yolcu … 23.06.2017 tarihinde verdiği ifadesinde özetle; “…Çimento fabrikası ışıklarında durduk. Bir müddet sonra arkadan bir araç gelip bize çarptı…” şeklinde beyanda bulunduğu, dosyada mevcut … 1. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan 17.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalı sürücü …’in asli kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise kusurunun olmadığı belirtildiği, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan ve … 1. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan 29.04.2019 tarihli raporda; davalı sürücü …’in asli kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise kusursuz olduğu, dosyada mevcut tüm beyanlar, dava ve cevap dilekçeleri, Kurumumuz … Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından ve bilirkişi tarafından hazırlanan raporlar, kaza tespit tutanağı ve kroki ile birlikte tüm dosya kapsamındaki mevcut diğer belgeler incelendiğinde kazanın yukarıda “OLAY” kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılması cihetine gidildiği, mevcut verilerle; davalı sürücü … idaresindeki otomobil ile gündüz vakti meskun dışı mahaldeki bölünmüş devlet karayolunda seyir halinde iken olay mahalli ışık kontrollü kavşağa yaklaştığını dikkate alarak hızını azaltması, önünde seyir halinde olan araçlarla arasına güvenli takip mesafesi bırakması, seyrini görüş alanını kontrol altında bulundurarak müteyakkız bir şekilde sürdürmesi ve kendisiyle aynı istikamete seyir halinde iken olay mahalli ışık kontrollü kavşakta istikamet yönüne yanan kırmızı ışık nedeniyle duran otomobile karşı zamanında etkin fren tedbiri alarak emniyetli bir şekilde durması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmeksizin kırmızı ışıkta duran otomobile arkadan çarparak sebep olduğu kazada, asli kusurlu olduğu, sürücü … idaresindeki otomobil ile seyir halinde iken seyir yönüne hitaplı yanan kırmızı ışıkta durduğu sırada gerisinden gelen davalı sürücünün idaresindeki otomobil ile yönetimindeki araca arkadan çarptığı olayda, olayın oluş şekli itibari ile alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı ayrıca olayda etkenlik arz edecek herhangi bir trafik kural ihlali de görülmediğinden kusursuz olduğu, davaya konu olayla ilgili olarak istiap haddi üzerinde üzerinde yolcu taşındığı (toplam yolcu sayısı istiap haddinin 1 fazlası), yolcuların emniyet kemeri takılı olmadığı (kaza tespit tutanağında bu duruma dair bir tespit yok), çocuk koltuğu kullanılmadığı iddia edilmekte olup; müterafik (birlikte) kusur kavramını belirten Borçlar Kanunu’nun 52. Maddesine göre; ‘zarar gören… zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş, yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise; hakim, tazminatı indirebilir ya da tamamen kaldırabilir’ olarak düzenlenmiş olduğundan ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin uygulamaları doğrultusunda (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/7756 Esas ve 2019/3800 Karar sayılı ilamı) davaya konu çocuklarla ilgili müterafik kusur değerlendirilmesi takdiri sayın mahkemeye bırakılmış, sadece kazanın oluşumu üzerinde sürücü kusurları değerlendirilerek kaza irdelendiği, sonuç olarak kazanın oluşumunda; davalı sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dosya üzerinde mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, Tazminat Hesap Uzmanı Bilirkişi … tarafından hazırlanan 30/11/2020 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; davacı …’ın destekten yoksun kalma maddi zararının 80.392,26 TL olduğu, davacı …’ın destekten yoksun kalma maddi zararının 70.421,83 TL olduğu, davacı …’ın geçici iş göremezlik maddi zararının 1.001,51 TL olduğu, davacı …’ın sürekli iş göremezlik maddi zararının 226.319,26 TL olduğu, davacıların cenaze-defin gideri maddi zararının 407,00 TL olduğu, davacı …’ın işten güçten geri kaldığı ve kazanç kaybına uğradığı iddia edilerek kazanç kaybı zararı talep edilmekte ise de; davacının kazanç kaybına uğradığına dair dosyada belge olmadığı ve bu nedenle değerlendirme yapılamadığı, davacıların talep edilen tedavi giderlerinin alanında uzman doktor bilirkişi tarafından tespit edilmesi gerektiğinden tarafımdan bu hususta değerlendirme yapılabilmesinin mümkün olamadığı, temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 24.09.2018 tarihi diğer davalılar yönünden 23.06.2017 tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğu, Anayasa Mahkemesinin E. 2019/40, K. 2020/40, T. 17.07.2020 sayılı kararı ile 26.04.2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 3. Maddesi ve 2918 sayılı KTK’ nun 90. Maddesinin 1. Cümlesinde yer alan “…… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…..” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptal edildiği; bu durumda; Özürlülük ölçütüne göre değil, meslekte kazanma gücü kaybı oranı esas alınarak maddi zarar hesabı yapılması gerektiği; davacı …’ın sakatlığına ilişkin dosyadaki tek belgenin Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunca “Özürlülük Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe Göre” düzenlenen 17.10.2019 tarihli raporu olduğu, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen başka bir rapor bulunmadığından ve mahkemece hesaplama yapılmak üzere dosya tevdii edildiğinden bizzarur davacının Tüm Vücut Engellilik Oranı dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, davacı …’ın müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kaldığı iddia edilerek maddi tazminat talep edilmekte ise de; davacı …’ ın bakım ve iaşesinden müteveffa kardeşinin değil, işbu davada davacı olan anne-babasının sorumlu olduğu, hal böyle olunca; davacı …’ ın müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kalma şartlarının oluşmadığı ve bu hususta maddi zarar hesabına yer olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazları üzerine mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, Tazminat Hesap Uzmanı Bilirkişi … ve doktor bilirkişi … tarafından hazırlanan 16/06/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davacılar vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özet olarak; davacı müvekkillerden ağır ve ciddi bir şekilde yaralanan … ve 29/12/2008 doğumlu çocuğu … ve müteveffa 10/06/2014 doğumlu … ile birlikte yakını olan dava dışı …’ın sevk ve idaresinde bulunan araçta bayram ziyareti amacıyla seyahat halindeyken 23.06.2017 tarihinde trafik kazası sonucu yaralanarak acilen … Numune Hastanesine kaldırıldıklarını, bu kazada yaralanma, kayıp ve tedavilerinden dolayı; davalı sürücü-araç sahibinden …’a verilmek üzere (kendi adına asaleten çocukları müteveffa … ve yaralanan … adına velayeten) 100.000TL., diğer davacı müvekkil …’a verilmek üzere (kendi adına asaleten çocukları müteveffa … ve yaralanan … adına velayeten) 80.000TL. olmak üzere toplam: 180.000TL.’nin olay tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan sürücü-araç sahibinden tahsilini, fazlaya ilişkin sair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile 50.000TL. maddi tazminat ve 180.000TL. manevi tazminat olmak üzere toplam: 230.000TL. talep ettiklerini, tedavi giderleri; Davacı müvekkil … ve çocuğu …, kaza sonrası ciddi şekilde yaralanmış ve uzun süren bir tedavi sürecine girmiştir. Davacı müvekkil … ve çocuğu … ciddi ameliyatlar geçirmiş ve halen tedavileri devam etmekte birlikte belirli periyotlarla gidip gelmeye devam ettiklerini, ayrıca bu kaza neticesinde hastaneye gidip gelmek zorunda kalan davacı müvekkiller ve yakınları yüklü miktarda yol, yemek, ilaç vs. masrafı yapmak zorunda kalmışlardır. Bunların tamamına yakınının belgelenmesi mümkün olmadığından Yargıtay’ın tedavi ve iyileşme giderlerinin çok kapsamlı olduğuna, bunların istenmesi için belge koşul aranmadığına ve Borçlar Kanunu’nun Mad. 42/2gereğince zararın ve kapsamının belirlenmesi gerekeceğine ilişkin kararları doğrultusunda, davalılardan istenebilecek tedavi ve tüm iyileşme giderlerinin uzman bilirkişi aracılığıyla hesaplatılmasını talep ederiz. Davacı müvekkil …’a Verilmek Üzere (Kendi Adına Asaleten Çocukları Müteveffa …Ve Yaralanan … Adına Velayeten) 100.000TL. Davacı Müvekkil …’a Verilmek üzere (Kendi Adına Asaleten Çocukları Müteveffa … Ve Yaralanan … Adına Velayeten) 80.000TL. olmak üzere Toplam: 180.000TL. manevi tazminatın hüküm altına alınmasını talep ettiklerini, trafik kazasında yolcunun bedensel zarara uğraması nedeniyle, 6100 Say. HMK.’nın 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere göre belirlenecek(Belirsiz Alacak Davası) fazlaya ilişkin sair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000TL. davalılardan sürücü-araç sahibi yönünden tamamen diğer davalı … yönünden sigorta limitini aşmamak üzere olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte müteselsilen ortaklaşa ve zincirlemeli olarak davalılardan tahsiline, Davalı sürücü-araç sahibinden davacı müvekkil …’a verilmek üzere (Kendi adına asaleten çocukları müteveffa … ve yaralanan … adına velayeten) 100.000TL. ve diğer davacı müvekkil …’a verilmek üzere (Kendi adına asaleten çocukları müteveffa … ve yaralanan … adına velayeten) 80.000TL. olmak üzere Toplam: 180.000TL. manevi tazminatın davacı müvekkiller lehine olay tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan sürücü-araç sahibinden tahsilini” dava ve talep edildiği, 11/02/2019 tarihli beyan dilekçesinde; “dava dilekçemizde belirttiğimiz maddi zararlara istinaden bu maddi zarar kalemlerinin parasal anlamda ne kadar talepte bulunulduğu teker teker aşağıda belirtildiği, Bunların; Tedavi Giderleri : 100TL, İşten Uzak Kalma Nedeniyle Kazanç Kaybı : 100TL, Güç Kaybı Tazminatı : 100TL, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı : 49.600TL, Cenaze ve Defin Giderleri : 100TL, kalem kalem belirttiğimiz maddi zararlara istinaden trafik kazasında yolcunun bedensel zarara uğraması nedeniyle, 6100 Say. HMK.’nın 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere göre belirlenecek(Belirsiz Alacak Davası) fazlaya ilişkin sair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000TL. davalılardan sürücü-araç sahibi yönünden tamamen diğer davalı … yönünden sigorta limitini aşmamak üzere olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte müteselsilen ortaklaşa ve zincirlemeli olarak davalılardan tahsiline karar verilmesini arz ve talep ederiz.” şeklinde olduğunu, 16.10.2019 Tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu raporuna karşı itiraz ve beyanları: “Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından oluşturulan ve dosyaya sunulan rapora ilişkin aleyhe olan hususlara itiraz ettiğimizi ve kabul etmediğimizi bildiririz. Davacı mağdur müvekkil …’ın hayatını tehlikeye sokan davaya konu trafik kazası sebebiyle; Sağ ayağında meydan gelen birden fazla ve ağır derece kırıklar sebebiyle sağ ayağı sol ayağına nazaran yaklaşık 2cm kısa kalmış bu da ister istemez tüm yaşamı boyunca yürüyüşünde ve koşmasında normal insanlar gibi yürüyüp koşamayacağı sonucunu doğurmuştur. Ayrıca iyileşme süreci altı ay sürmüş ve kendisine … Eğitim Ve Araştırma Hastanesinden verilen rapora istinaden bir sene boyunca da eğitim gördüğü okulda beden eğitim dersinden muaf tutulmuştur. Söz konusu raporun ilgili hastaneden istenmesi halinde bu iddiamızın gerçekliği ortaya çıkacaktır. Kafatasında meydana gelen yaralanma ve kırık neticesinde başında gözle görülebilir sabit dikiş izleri kalmıştır. Trafik kazası sebebiyle zaten psikolojisi bozulmuş olan davacı müvekkilin bu olay neticesinde psikolojisini daha da bozulmuştur. SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda kısaca arz ve izah edilen sebeplerden dolayı, gerçekte davacı mağdur müvekkil …’ın iyileşme süresi ve maluliyet oranı daha fazlayken 16.10.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından davacı mağdur müvekkil … hakkında verilen 4 ay iş göremezlik ve %15 oranında maluliyet raporu yeterli değildir. Tüm bu itirazlarımız doğrultusunda Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan ek rapor alınmasını arz ve talep ederiz.” şeklinde olduğunu, davalı … vekilinin Davaya Cevapları : “davacılar … ve …’ın maluliyeti sebebiyle, müvekkil sigorta şirketine KTK m. 97’ye uygun bir şekilde başvuru yapılmamış olması nedeniyle davanın reddine, Ekte sunmuş olduğumuz Tıbbi Mütalaaya göre davacı …’ın maluliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine, davacıların tedavi giderleri, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri talepleri bakımından poliçe kapsamında sorumluluğumuz bulunmadığından reddine, davacıların dolaylı zararlara ilişkin talepleri bakımından poliçe kapsamında sorumluluğumuz bulunmadığından reddine, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, kusur durumunun belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, davacılar … ve …’ın maluliyetinin ve illiyet bağının tespitinin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği’ne” göre belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, Sayın Mahkeme tarafından kusur ve maluliyetin tespitinin ardından aktüeryal hesaplamanın Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen aktüerler tarafından ve Trafik Sigortası Genel Şartlarında belirtilen TRH 2010 Tablosu 1.8 teknik faiz esas alınarak yerine getirilmesine, Sosyal Sigortalar Kurumu’na müzekkere yazılmak suretiyle var ise, davacılara dava konusu kaza nedeniyle ödenen rücuya tabi geçici iş görmezlik ödeneğinin ve var ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin ve tenzile tabi olup olmadığının sorulmasına, Kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiz talebinin reddine, davaya yönelik tüm beyanlarımız dikkate alınmak suretiyle, şartların varlığı halinde sigortalı araç sürücüsü ve işletenine rücu hakkımız saklı kalmak kaydıyla, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, aksi takdirde hesaplanacak olan tazminat tutarından dilekçemizde belirtilen indirim sebepleri göz önüne alınarak indirim uygulanmasına karar verilmesini talep ederiz.” şeklinde olduğu, davalı …’in vekilinin davaya cevapları : “Kazanın meydana geldiği davacının seyahat ettiği araç 4 kişilik olmasına rağmen istiap haddinden fazla kişi ile seyahat edilmesi, araçta çocuklar için koruyucu tertibat (çocuk koltuğu) yer almaması ve kaza nedeniyle … yaşamını yitirmiştir. Davacının seyahat ettiği araçta Karayolları Trafik Kanununa uygun olarak çocuk koltuğu bulunsa idi, … yaşamını yitirmemiş olacaktı. Bu nedenle dava dışı … da kazada kusurludur. Davacıların maddi zararları sigorta poliçesi kapsamında karşılanacaktır. Davacılar 180.000 TL manevi tazminat talep etmektedirler. Davalı öğretim üyesidir, yüksek gelir sahibi değildir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmadığı gibi, karşı tarafın cezalandırılmasına da araç olarak kullanılamaz. Olayın kaza sebebiyle meydana gelişi ve oluş şekli de gözetildiğinde davacıların manevi tazminat taleplerinin oldukça yüksek olduğu görülecektir. Bu nedenle fahiş miktarda talep edilen manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep ederiz. Özetlenen nedenlerle; fahiş miktarda talep edilen tazminatların reddine karar verilmesini talep ederiz.” şeklinde olduğu, Davalı …’in Bilirkişi Raporuna itirazları; “Bilirkişi raporunda hatır taşımacılığı nedeniyle indirim yapılması gerekliliği göz ardı edilmiştir. Bilirkişi raporunda aracın istiap haddinden fazla yolcu taşınması nedeniyle elim hadisenin meydana geldiği nazara alınarak indirime gidilmesi gerekliliği düşünülmeden hesaplama yapılmıştır. Davacının aracında çocuk emniyet koltuğu kullanılmadığından kazanın neticesinin ağırlaştığı gözetilerek tazminatta indirim yapılması zorunluluğu raporda yer almamaktadır. Bilirkişi raporunda maddi tazminat miktarları yüksek hesaplanmıştır. Bu sebeple raporu kabul etmediğimizi beyan ederiz.” şeklinde olduğu, Davalı …’in beyan dilekçesinde; “azanın meydana gelişine şahit olan tanığımız: … (Tanığımızın dinlenmesi için talimat yazılmasını talep ederiz. ) Sivas Bölge Trafik Müdürlüğüne müzekkere yazılarak kazanın meydana geldiği Çimento Fabrikası Işıklı Kavşağında son beş yılda meydana gelen trafik kazaları sayısının sorulması (Kazanın meydana geldiği yeri Kara Nokta olduğunun ispatı açısından) Kazanın meydana geldiği yerin kara nokta olduğu hususu, kazanın meydana geldiği davacının seyahat ettiği araç 4 kişilik olmasına rağmen istiap haddinden fazla kişi ile seyahat edilmesi, araçta çocuklar için koruyucu tertibat (çocuk koltuğu) yer almaması da nazara alınarak kusur yönünden bilirkişi raporu alınması , Davalının ekonomik sosyal durum araştırması … Emniyet Müdürlüğünden olay yeri inceleme ekibinin kazadan hemen sonra çektiği video ya da fotoğrafların istenmesi , isticvap, yemin ve her tür delil…” şeklinde olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 23/06/2017 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazası nedeniyle; davacılardan … ile …’ın yaralanmasının ve iş gücü kaybına uğramasından dolayı davalı tarafların tazminat ödeme sorumluluğunun bulunup bulunmadığı sürekli ve geçici iş görmezlik oranın ne kadar olduğu, tedavi gideri talebinin yerinde olup olmadığı, tazminat talep edilip edilemeyeceği ve miktarının ne kadar olduğu, Müteveffa … bakımından desteklerinin ölümünden kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze defin gideri talebinin, çift taraflı kazada sürücülerin kusur oranları, davacılardan … ve …’ın malul kalıp kalmadığı veya geçici iş göremezliğinin olup olmadığı varsa bu zarar nedeniyle sigorta şirketinden istenebilir alacağının olup olmadığı ve miktarının ne olduğu, tazminat taleplerine ilişkin faizin başlangıç tarihinin zararın meydana geldiği tarihten itibaren işletilmesi talebinin yerinde olup olmadığı konularından kaynaklandığı hususunun ihtilaf konusu olduğu tespit edildiği, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler hususunda; 23.06.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında …, … ve … yaralanmışlar, … tüm çabalara rağmen 24.06.2017 de vefat ettiği, …’ın Sağlık olayları ve tedavi giderleri İncelemesi 23.06.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu yaralandığı, kaza sonrası Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde tetkiklerinin yapıldığı, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 16.02.2018 tarihli adli muayenesinde yaşadığı kaza ve kızının kaybı nedeniyle Post Travmatik Stres Bozukluğu + Majör Depresif Bozukluk tanısını aldığı, Adli tıp Kurumunda 27.12.2017 ile 14.11.2018 tarihindeki muayenesinde “uzamış yas reaksiyonu, remisyonda (iyileşmekte olan) post travmatik stres bozukluğu” teşhisi konulduğu tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu, 2.İhtisas Kurulu Raporu, 06 ŞUBAT 2019 tarihli raporuna göre; Tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 haftaya kadar uzayabileceği mütalaa edildiği, tedavi giderleri bakımından: 16.02.2018 tarihinde psikiyatri branşındaki muayenesinin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı, 17.08.2017, 08.09.2017, 26.09.2017, 13.02.2018, 28.03.2018, 30.04.2018 müracaatlarının trafik kazası nedeni ile oluşan sağlık sorunlarına bağlı şikayetler olmadığı, yine bu tedavi giderlerinin de Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı, davacının beyanında bulunan; karın ön duvarı kaslarında ayrılma teşhisinin yaşanan trafik kazasına bağlı sebeplere dayanmadığı, Davacının beyanında bulunan ve dosya içindeki kadın hormonlarına ait sadece laboratuvar sonuç belgesi değerlendirilerek, ilerde çocuğu olmayacağı ile sonucuna varılmasının mümkün olamayacağı, Davacı kazazedenin yaşanan trafik kazası nedeni ile vücut iç ve dış dokularında yaralanma olmadığı, 3 haftalık iyileşme döneminde pansuman, sarf malzemesi gibi tıbbi giderleri bulunmadığı, bu giderlere ait bir tutar tespitinin mümkün olamayacağının kabulü gerektiği, yol giderleri bakımından; kendisine ait 1 adet, 16.02.2018 tarihli psikiyatri muayenesi gidişi ile kızı …’ın kaza sonrası hastanedeki tedavi ve kontrollerine gidiş gelişleri için yol masrafı oluşacağı, bu masrafın 100,00 TL olabileceği, …’ın Sağlık olayları ve tedavi giderleri İncelemesi 23.06.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu yaralanan …’ın kaldırıldığı Sivas Numune Hastanesinde ilk müdahalesi yapıldığı, kaza sonucu yaralanmasının; kafada alın derisinde 5 cm’lik kesi, sağ ön kol Radius kemiği alt ucunda kırık, sağ bacak femur kemiği ile 2.3.4 kaburgalarında lineer hat şeklinde kırıkları olduğu, kazalının … Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildiği, bacak kemiği kırığının ameliyatsız, kapalı yerleştirme, alçılama yapılarak, on kol kemik kırığının sadece alçılama yapılarak tedavi edildiği, psikolojik olarak post travmatik stres sendromu yaşadığı, Adli muayene için 30.01.2018 tarihinde başvurduğu Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesinde çekilen grafi sonucu her iki bacak ve alt bacak boylarının eşit olduğu, yükseklik farkı bulunmadığı tespit edilmiş, diz ağrısı şikayeti değerlendirilen hastada ayak kemiklerinde ekinovarus, ekinovalgus isimli deformitelerin bulunduğu (yaşadığı tarfik kazasına bağlı olmayan) anlaşıldığı, “Davacının 16.10.2019 Tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu raporuna karşı itiraz ve beyanlarında trafik kazası sebebiyle; sağ ayağında meydan gelen birden fazla ve ağır derece kırıklar sebebiyle sağ ayağı sol ayağına nazaran yaklaşık 2cm kısa kalmış bu da ister istemez tüm yaşamı boyunca yürüyüşünde ve koşmasında normal insanlar gibi yürüyüp koşamayacağı sonucunu doğurmuştur.” Şeklinde beyanı bulunmuş, ancak Adli muayene için 30.01.2018 tarihinde başvurduğu Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesinde çekilen grafler sonucu her iki bacak ve alt bacak boylarının eşit olduğu, yükseklik farkı bulunmadığı tespit edilmiş, “Davacının ‘kafatasında meydana gelen yaralanma ve kırık neticesinde başında gözle görülebilir sabit dikiş izleri kalmıştır. Trafik kazası sebebiyle zaten psikolojisi bozulmuş olan davacı müvekkilin bu olay neticesinde psikolojisini daha da bozulmuştur’ Şeklinde beyanı bulunduğu görülmüş, ancak Adli Tıp Kurulu raporunda çehrede sabit eser (iz) bulunmadığı tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu, 2.İhtisas Kurulu Raporu, 17 EKİM 2019 tarihli raporuna göre; Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %15 olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği mütalaa edildiği, Tedavi giderleri bakımından:-Sivas Numune Hastanesinde yapılan ilk müdahale, müşahede, tetkik ve tedavilerinin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı, … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 18.08.2017, 26.09.2017, 28.09.2017 tarihli kontrollerinin de Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine 28.09.2017 tarihindeki muayenesinin bir kısmı ile 04.10.2017, 17.12.2017, 03.03.2018, 12.05.2018 ve 04.07.2018 tarihli müracaatlarının trafik kazası nedeni ile oluşan sağlık sorunlarına bağlı şikayetler olmadığı, yine bu tedavi giderlerinin de Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı, Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesindeki 30.01.2018 tarihli muayenesinin de Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı, (Adli Muayene) davacı kazazedenin kemik kırıkları, alnındaki dikişleri göz önüne alınarak hastane çıkışı sonrası, 4 aylık iyileşme döneminde 100, 00 TL kadar pansuman sarf malzemesi, ilaç, ecza giderleri oluşabileceği, yol giderleri bakımından; … Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki 18.08.2017, 26.09.2017, 28.09.2017 tarihli kontrollerine gidiş gelişleri için, bu kontrollerinde anne …’ın eşliğinde yapıldığı ve anne …’a kızının bu kontrolleri için yol ücreti takdir edildiğinden, …’ın toplam 3 kontrol gidiş gelişleri için 50,00 TL bir tutarın mahkemenin takdirine ait olduğunu, …’ın Sağlık olayları ve tedavi giderleri İncelemesi 23.06.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu yaralanan …’ın kaldırıldığı Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde ilk müdahalesi yapıldığı, kaza sonucu yaralanmasının; bilinci kapalı hastanın çekilen tomografi sonucu beyinde ağır hasar meydana gelip, kafa derisinde yaralanmalar bulunduğu, göğüs boşluğu organları, dalak ve sağ böbrek üstü bezi ile karın içi dokularında hasarlar geliştiği, alındığı beyin ameliyatı sonrası gece 01:00 civarında yoğun bakımda beyin içi kanamalar nedeni ile vefat ettiği, tedavi giderleri bakımından: Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde yapılan tüm tetkik ve tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı tespit edildiği, dava dosyası içeriğindeki belgelerin, davacı talep ve beyanlarının incelenmesi neticesinde; tedavi ve yol giderlerine ait bilgiler tablo haline getirilerek aşağıda sunulmuştur.¸
Sonuç ve kanaatlerine ulaşıldığı, kök rapora tarafların itirazlarının değerlendirilmesi hususunda; davalı …Ş. itirazlarının değerlendirilmesi hususunda; davalı … vekilince sunulan itiraz dilekçesinde özetle; hesaplama yöntemine ve hesaplama PMF1931 yaşam tablosu ve progressive rant yöntemi kullanılmasına itiraz edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararında muhtemel bakiye ömrün TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenmesi gerektiği, ancak; davacıların maddi zararı %10 artış, %10 ıskontolu progressive rant yöntemine göre hesaplanması gerektiği belirtilmekte olup, davalı vekilinin itirazı yerinde görülmemiştir. Ancak; anılan içtihad kök rapor düzenlendikten sonra yayınlandığından iş bu ek raporda bakiye ömür tespiti TRH-2010 tablosuna göre belirlenecek, ancak hesaplamada yine %10 artış, %10 ıskontolu progressive rant yöntemi kullanılacaktır. Davalı … vekilince sunulan itiraz dilekçesinde özetle; cenaze ve defin giderlerinden davalı … şirketinin sorumlu olmadığı belirtilerek itiraz edilmektedir. Cenaze ve defin giderleri cismani zarar kapsamında olup, ölüm teminatı kapsamında değerlendirildiğinden davalı vekilinin itirazları doğrultusunda kök raporda değişiklik gerektiren bir husus bulunmadığı, davalı … vekilince sunulan itiraz dilekçesinde özetle; “hesaplanan maddi zarar tutarından müterafik kusur indirimi yapılmadığı gerekçesiyle itiraz edilmektedir. Hesaplanan maddi zarar tutarlarından müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağı ve yapılacak ise hangi oranda yapılması gerektiği hususundaki takdir ve yetki Sayın Mahkemeye ait olduğundan tarafımızdan bu hususta değerlendirme yapılabilmesi mümkün görülmemiştir. d) Davalı … vekilince sunulan itiraz dilekçesinde özetle; özürlülük ölçütüne göre belirlenen maluliyet oranının hesaplamada kullanılmasının çelişkili olduğu belirtilerek” itiraz edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/4594 E. , 2020/8383 K., 14/12/2020 T. sayılı kararında özetle; “…..Davacının maluliyet oranının belirlenmesi açısından düzenlenen ve hükme esas alınan İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 26/07/2018 tarihli raporda başvuranın (davacının), Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre %15 oranında maluliyeti bulunduğunun tespit edildiği, davacının sigorta şirketine başvurusu sırasında 30/03/2018 tarihli, Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Tıp Kurulu Raporunda, Engelli Sağlık Kurulu raporunda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre başvuranın %9 oranında özürlü olduğunun belirlendiği, hükme esas alınan rapor arasında açıkça ve büyük oranda mübayenet bulunduğu anlaşılmakla maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulması isabetli değildir. Bu durumda, mahkemece, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden, davacının maluliyet durumuna ilişkin kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği” hükümlerine uygun, raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek rapor aldırılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir….” denilerek hüküm kurulduğu, buna göre; davalı vekilinin itirazları doğrultusunda kök raporda değişiklik gerektiren bir husus bulunmadığı, Davalı … vekilince sunulan itiraz dilekçesinde özetle; geçici iş göremezlik zararından davalı … şirketinin sorumlu olmadığı belirtilerek itiraz edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 26.04.2018 T. , 2015/7731 E. , 2018/4542 K. Sayılı kararında özetle; “……13/08/2016 günü sürücü … Kayaförü sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken, direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu sürücü…sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması sonucu … plaka sayılı araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını belirterek ….Somut olayda, mahkemece, 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu bulunduğundan ve davanın 6111 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden sonra açılmış olmasına göre, davanın reddine karar verilmesi doğru olmakla birlikte geçici iş göremezlik talepleri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden davacının talep ettiği geçici iş göremezlik dönemi için aktüerya raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir….” denilerek hüküm kurulduğu, davalı …’ in itirazlarının değerlendirilmesi hususunda; davalı vekilince sunulan itiraz dilekçesinde özetle; hesaplanan maddi zarar tutarından müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indirimi yapılmadığı gerekçesiyle itiraz edildiği, hesaplanan maddi zarar tutarlarından müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indirimi yapılıp yapılmayacağı ve yapılacak ise hangi oranda yapılması gerektiği hususundaki takdir ve yetki mahkememize ait olduğundan bilirkişi tarafından bu hususta değerlendirme yapılabilmesi mümkün görülmediği, davalı vekilince sunulan itiraz dilekçesinde özetle; tazminatın fahiş hesaplandığı belirtilerek itiraz edildiği, davalı vekilinin itirazı soyut bir ifade olup, somutlaştırılmadığından tazminatın fahiş hesaplandığı yönündeki soyut itirazın değerlendirilebilmesi mümkün olamadığı, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden inceleme ve değerlendirmede, kusur durumu hususunda; ATK Trafik İhtisas Dairesinin 30.03.2020 tarihli raporunda olayın meydana gelmesinde; Davalı sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’ın kusursuz olduğu belirtildiği, hesap yöntemi hususunda; 26.04.2016 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 6704 sayılı torba yasada 01.06.2015 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Sigorta Poliçesi Genel Şartlarına atıf yapılmakta ve anılan Genel Şartlarda ve ekinde cismani zarar hesaplarının TRH-2010 tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılacağı belirtilmektedir. Ancak; 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin E. 2019/40, K. 2020/40, T. 05.03.2020 sayılı kararı ile 26.04.2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 3. Maddesi ve 2918 sayılı KTK’ nun 90. Maddesinin 1. cümlesinde yer alan “…… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…..” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptal edilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararında özetle; “…….Gerçek zarar hesabı özü itibarı ile varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birlik sağlanması açısından yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında dairemizce de 2020 yılı Aralık ayı itibarı ile tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.…..davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşan sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilerek hüküm kurulduğu, yukarıda anılan Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararı dikkate alınarak; müteveffanın ve davacıların muhtemel bakiye ömrü TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenecek; ancak; davacıların maddi zararı %10 artış, %10 ıskontolu progressive rant yöntemine göre hesaplanacağı, müteveffanın yaşı ve muhtemel bakiye ömür süresi hususunda; 10.06.2014 doğumlu olan müteveffa çocuk 23.06.2017 kaza ve vefat tarihi itibariyle (3) yaşında olup, TRH 2010 Kadın yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (76) yıl ve bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi muhtemelen (79) yaşına kadar yaşayacağı, kaza/vefat tarihinde (3) yaşında ve okul öncesi çağında olan müteveffa çocuk bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi, ilk, orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra (18) yaşından itibaren, ya bir işverene ait işyerinde hizmet akdi ile veya diğer değişik işlerde çalışmaya ve kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek buna göre değerlendirme yapılacağı, Yüksek Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmektedir. Bu duruma göre müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi aktif çalışmasını (60) yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek (18) yaşından itibaren (60) yaşına kadar zarar gördüğü aktif hayat süresi (42) yıl olduğu, hak sahipleri ve destek süreleri hususunda; hak sahibi davacı anne … 18.11.1980 doğumlu ve kaza tarihi itibariyle (37) yaşında olduğu, müteveffa kızının kaza tarihinden itibaren kendisine destek olmaya başlayacağı (15) yıl sonra ulaşacağı (52) yaşından itibaren TRH-2010 Kadın yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü ve destek süresi (28) yıl olduğu, ) Hak sahibi davacı baba … 20.03.1982 doğumlu ve kaza tarihi itibariyle (35) yaşında olup, müteveffa kızının kaza tarihinden itibaren kendisine destek olmaya başlayacağı (15) yıl sonra ulaşacağı (50) yaşından itibaren TRH-2010 Erkek işaretli yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü ve destek süresi (26) yıl olduğu, TÜİK 2015 verilerine göre kız çocuklarının ilk evlenme yaşı Türkiye genelinde (24) yaş olduğu, Müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi, ömrünün sonuna kadar bekar kalmayacak ve muhtemelen (24) yaşına geldiğinde evleneceği kabul edilecektir. Bununla birlikte; evlendikten 1 yıl sonra 1.çocuğu, yine 2 yıl sonra ise 2. çocuğunun olacağı varsayılarak; gelirinin büyük bir kısmını kendi ihtiyacı ile muhtemel eşi ve çocuklarına; artanını da hak sahipleri davacı anne ve babasına ayıracağı kabul edileceği, Yargıtay 17. HD’ nin 2014/21429 E. 2016/11892 K. 26.12.2016 T., Yargıtay 17. HD’ nin 2014/4903 E. 2016/532 K. 18.01.2016 T. Ve Yargıtay 17. HD E. 2015/4747, K. 2017/11973, T. 21.12.2017 Kararlarında özetle; “desteğin bekar olduğu dönemde gelirinin yarısını anne-babasına, çocukları olduğu dönemlerde ise kendisine 2, eşine 2 anne, baba ve çocuklarına ise eşit olarak 1 pay ayrılmalıdır” denilerek hüküm kurulmuştur. destek paylarının aşağıdaki gibi olduğu,
Kazanç durumu hususunda; müteveffa çocuk bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi, ilk, orta ve lise öğrenimini tamamladıktan sonra, muhtemelen (18) yaşından itibaren ya bir işverene ait işyerinde hizmet akdi ile ve işçi olarak ya da diğer değişik işlerde çalışmaya ve kazanç sağlamaya başlayacak; elde edeceği ücret ve kazançları da yasal asgari ücretlerin altında olmayacağı, müteveffanın bilinmeyen dönem kazançları Yüksek Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar dikkate alınarak işbu raporun tanzim tarihi itibariyle uygulanan (3.577,50)TL. aylık brüt yasal asgari ücretten gerekli yasal kesintilerden sonra kalan 2.825,90 TL net aylık yasal asgari ücret hesaba esas alınacağı, işleyecek aktif devre kazançlarının tespiti hususunda; Yüksek Yargıtay 9.,10.,11.ve 21.Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da dikkate alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı ayrı % 10 Artış ve yine her yıl için ayrı ayrı % 10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacağı, müteveffa çocuk kaza tarihinden itibaren 15 yıl, işbu rapor tarihinden itibaren 11 yıl sonra 18 yaşını ikmal ederek kazanç elde etmeye başlayacağı, İşleyecek aktif devre başında net yıllık kazancı = 2.324,71 TL x 12 Ay = 27.896,52 TL olduğu, peşin değer 22 Yıllık İşleyecek Aktif Devrenin Peşin Değeri:
Maddi tazminatın hesabı hususunda; davacı …’ ın (28) yıllık maddi zararı aşağıdaki gibi olduğu,
Müteveffa çocuk için yapılması gerekli ve zorunlu olan bakım giderleri hususunda; medeni yasanın 327. Maddesine göre aile reisi ve veli durumundaki anne-baba çocuğunun infak ve iaşesini sağlamakla yükümlüdürler. Müteveffa çocuğun bu olayda vefat etmesiyle onun kendilerine destek olmaya başlayacağı tarihe kadar geçecek süre içinde yapması gerekli ve zorunlu olan bakım ve yetiştirme giderlerini tasarruf etmiş olmakta ve anne-babanın malvarlığında o nispette bir artış meydana geldiği, Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak; davacı anne ve baba tarafından (15) yıl süre ile yapılması gerekli ve zorunlu olan bakım ve yetiştirme giderlerinin tespitiyle, davacı anne ve baba için belirlenen maddi tazminat miktarlarından tenzili gerektiği, davacı ailenin Yasal asgari ücretlere göre (15) yıllık gelirleri belirlenecek ve belirlenen bu gelirden müteveffa çocuk için yapılması gereli ve zorunlu olan bakım ve yetiştirme gideri tespit edileceği, 23.06.2017-23.06.2021 tarihleri arası geçen (4) yıllık işlemiş net yasal asgari ücret tutarı aşağıdadır.
İşleyecek dönem başında asgari ücretin 1 yıllık net tutarı = 2.879,57 TL x 12 Ay = 34.554,84 TL
11 Yıllık İşleyecek Dönemde Yasal Asgari ücretin Peşin Değeri;
4 yıllık işlemiş ve 11 yıllık işleyecek olmak üzere toplam 15 yıllık asgari ücretin net tutarı toplamı= 98.268,97 TL + 380.103,24 TL = 478.372,21 TL olduğu, Yargıtay 17. HD nin yerleşik içtihatları dikkate alınarak (15) yıllık yasal asgari ücretin %5’ i tutarında davacı anne tarafından ve yine %5’ i tutarında davacı baba tarafından bakım ve yetiştirme gideri yapılacağı kabul edilerek her bir davacının yapacağı bakım ve yetiştirme gideri tutarı = (478.372,21 TL x %5) = 23.918,61 TL olduğu, Davacıların cenaze ve defin gideri maddi zararı hususunda; … Belediye Başkanlığının 13.07.2020 havale tarihli müzekkere cevap ekinde cenaze ve defin giderlerinin 407,00 TL olduğu, indirim gerektiren hususların değerlendirilmesi hususunda; hem davacı anne hem de davacı babanın çalıştıkları dikkate alınarak müteveffa için yapılması gerekli ve zorunlu olan yetiştirme gideri davacı anne-baba yönünden hesaplanan maddi tazminat miktarından tenzil edileceği, olayın meydana gelmesinde davalı … tarafından sigortalanmış olan araç sürücüsü %100 oranında kusurlu olduğundan %100 kusura isabet eden tutar davacılar yararına maddi tazminat olarak dikkate alınacağı, başka bir anlatımla kusur indirimine yer bulunmadığı, davacı anne-babaya maddi tazminat ödemesi yapıldığına dair dosyada belge olmadığından ödeme tenziline yer bulunmadığı, davacı hak sahiplerinin nihai ve gerçek maddi zararı hususunda; …’ ın nihai ve gerçek maddi zararı aşağıdaki gibi tespit edildiği;
…’ ın indirimsiz maddi zararı = 151.306,76 TL
Yetiştirme gideri indirimi = – 23.918,61 TL
…’ ın nihai ve gerçek maddi zararı = 127.388,15 TL
…’ ın nihai ve gerçek maddi zararı aşağıdaki gibi tespit edilmiştir.
Davacıların nihai ve gerçek cenaze-defin gideri maddi zararı = 407,00 TL olduğu, davacı …’ ın iş göremezlik maddi zararı yönünden inceleme hususunda; hesap yönteminin; 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin E. 2019/40, K. 2020/40, T. 05.03.2020 sayılı kararı ile 26.04.2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 3. Maddesi ve 2918 sayılı KTK’ nun 90.Maddesinin 1. Cümlesinde yer alan “…… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…..” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptal edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararında özetle; “…….Gerçek zarar hesabı özü itibarı ile varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birlik sağlanması açısından yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında Dairemizce de 2020 yılı Aralık ayı itibarı ile tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.…..davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşan sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilerek hüküm kurulduğu, yukarıda anılan Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararı dikkate alınarak; davacının muhtemel bakiye ömrü TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenecek; ancak; davacının maddi zararı %10 artış ve %10 ıskontolu progressive rant yöntemine göre hesaplanacağı, davacının yaşı, bakiye ömrü ve sosyo-ekonomik durumu hususunda; 29.12.2008 doğumlu olan davacı küçük … 23.06.2017 kaza tarihi itibarı ile (8) yıl (5) ay (24) günlük olup, (8) yaşında kabul edilerek, TRH-2010 Kadın yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (71) yıl ve muhtemelen (79) yaşına kadar yaşayacağı, Yargıtay 17. H.D’ nin 25.12.2014 Tarih, 2013/13485 Esas, 2014/19487 Karar sayılı kararında: “…..Çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeniyle, evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme ve tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren maddi zarar hesabı yapılmış ise de, yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde tutularak davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğinden yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir….” denilmek suretiyle hüküm kurulduğu, Yüksek Mahkemenin yukarıdaki kararı dikkate alınarak; kaza tarihi itibariyle (8) yaşında ve okul çağında olan davacı çocuk, okuluna giderken ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken % 100 sağlam olan emsallerine nazaran maluliyetiyle orantılı olarak daha fazla efor ve güç sarf edeceğinden davacının zarar gördüğü dönem kaza tarihinden itibaren başlatılacağı, Yargıtay’ın içtihatlarına ve uygulamalara göre, kadın-erkek ayırımı yapılmaksızın aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmektedir. Buna göre; davacının zarar gördüğü aktif devresi (52) yıl ve pasif devresi (19) yıl olduğu, davacının geçici ve sürekli işgücü kaybı (maluliyet) durumu hususunda; ATK Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun 17.10.2019 tarihli raporunda davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle; Tüm vücut engel oranının %15 olduğu, Tıbbi iyileşme süresinin (4) ay olduğu belirtildiği, Yargıtay 17 HD’ nin 17.2.2017 T. , 2014/17502 E. , 2017/1121 K. sayılı kararında özetle; “Somut olayda davacı küçük… yaralanıp sakat kaldığından bahisle maddi tazminat isteminde bulunulmuştur. Davacı … kaza tarihinde 6 yaşında olup…%8.1 oranında daimi malul kaldığı, iş ve güçten kalma süresinin 45 gün olduğu tespit edilmiştir. Hesap bilirkişisi tarafından küçük İbrahim için daimi maluliyet tazminatı yanında, kaza tarihinden itibaren 45 gün için geçici işgöremezlik tazminatı hesabı da yapılmış, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davacı … bakımından davanın kabulü ile toplam 15.186,72 TL maluliyet nedeniyle maddi tazminata hükmedilmiştir. Küçük İbrahim kaza tarihinde henüz 6 yaşında olup gelir getiren bir işte çalışması söz konusu olmadığı, dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından, mahkemece geçici işgöremezlik zararı bulunmadığının gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir” denilerek hüküm kurulduğu, Yargıtay 17 HD’ nin yukarıda anılan 17.2.2017 T. , 2014/17502 E. , 2017/1121 K. sayılı kararı dikkate alınarak kaza tarihinde (18) yaşında olan davacı yönünden geçici iş göremezlik maddi zarar hesabı yapılmayacağı, buna göre; davacının kaza tarihi olan 23.06.2017 tarihinden itibaren %15 oranındaki maluliyetine göre maddi zarar hesabı yapılacağı, işlemiş aktif devre (bilinen dönem) kazançlarının tespiti hususunda; davacı bu olay sebebiyle uğradığı maluliyete rağmen, kalan eğitimini tamamladıktan sonra, aktif devresinde olduğundan kendisiyle birlikte tüm aile fertlerinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bir işverene ait işyerinde hizmet akdiyle veya diğer değişik işlerde çalışmasını devam ettirerek kazanç sağlayabilecektir. O halde; kazalının bu şekilde çalışması karşılığı sarf etmesi gereken mesainin parasal değerleri Yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olmayacaktır. Ancak; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2016/13125K. 2017/11124 T. 29.11.2017 karar sayılı kararında hesaplama yapılırken 18 yaşına kadarki dönem için AGİ’siz asgari ücretin esas alınması gerektiği belirtildiği, buna göre; yukarıda anılan Yargıtay Kararı dikkate alınarak davacı küçüğün maddi zarar hesabına esas kazançlar 18 yaşına kadar AGİsiz asgari ücrete göre, 18 yaşından sonra ise bekar çalışanlar için uygulanan AGİ dahil net aylık yasal asgari ücretler olarak hesaba esas alınacağı, 23.06.2017 – 23.06.2021 arasındaki (4) yıllık aktif devrede net kazançlar aşağıdaki gibidir:
İşleyecek aktif ve pasif devre (bilinmeyen dönem) kazançları hususunda; 23.06.2021-den itibaren işleyecek devre sonuna kadar geçecek süre için Yargıtay 9., 10., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı-ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacağı, davacı çocuk işleyecek aktif devre başında (12) yaşında olduğu, işleyecek aktif devrede geçecek (6) yıl sonra (18) yaşına ulaşacağı, buna göre; Kazalının işleyecek aktif devre başındaki hesaba esas net aylık ücreti 18 yaşına kadar işleyecek (6) yıllık dönemde 2.557,59 TL, (18) yaşından sonra 2.825,90 TL ve hesaba esas aylık net işleyecek pasif devre kazancı 2.557,59 TL olduğuna göre davacının; 18 yaşına kadar işleyecek aktif devre başında yıllık net kazanç = 2.557,59 TL x 12 Ay = 30.691,08 TL , 18 yaşından sonra işleyecek işleyecek aktif devre başında yıllık net kazanç =2.825,90 TLx12 Ay = 33.910,80 TL , İşleyecek pasif devre başında yıllık net kazanç = 2.557,59 TL x 12 Ay = 30.691,08 TL olduğu, peşin değer hususunda;
18 Yaşına Kadar (6) Yıllık İşleyecek Aktif Devrenin Peşin Değeri:
18 Yaşından Sonra 42 Yıllık İşleyecek Aktif Devrenin Peşin Değeri:
19 Yıllık İşleyecek Pasif Devrenin Peşin Değeri:
Davacı …’ ın malûliyet maddi zararının hesabı hususunda; davacının ilk (3) Yıllık Maddi zararı 23.06.2017–23.06.2021 tarihleri arası geçmiş yılları kapsamakta olup, Yüksek Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre geçmiş (3) yıllık işlemiş aktif devredeki maddi zararlar herhangi bir Iskontoya tabi tutulmayacağı,
Davacının sürekli iş göremezlik sebebiyle maddi zararı aşağıdaki gibidir.¸
İndirim gerektiren hususların değerlendirilmesi hususunda; davalı tarafa sigortalanmış olan araç sürücüsü kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğundan %100 kusura isabet eden maddi zarar tutarı davacı yararına dikkate alınacağı, kazalı çocuk kaza tarihi itibarı ile (8) yaşında olup, sigortalı çalışan olması mümkün olmadığından, maluliyet geliri bağlanması mümkün değildir. Buna göre, rücuya tabi ödemeler hususunda indirime yer bulunmadığı, davacıya maddi zararı nedeniyle ödeme yapıldığına dair dosyada belge olmadığından ödeme indirimine yer bulunmadığı, davacı …’ ın nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararı hususunda; yukarıda açıklandığı üzere indirim gerektiren bir husus bulunmadığı, buna göre; davacı …’ ın nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararı = 341.821,74 TL olduğu, davacı …’ ın tazminat hesabı yönünden inceleme ve değerlendirme hususunda; davacının sosyo-ekonomik durumu hususunda; 18.11.1980 doğumlu olan davacı 23.06.2017 kaza tarihi itibariyle (40) yaşındadır. Yüksek Yargıtay’ ın konuya ilişkin yerleşik içtihatlarına göre kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın aktif çalışma devresi sınırı 60 yaş kabul edildiğinden, kaza tarihi itibarıyla (40) yaşında olan davacı aktif çalışma devresinde olduğu, davacının özel bir şirkette işçi olarak çalıştığı beyan edildiği, davacının iş göremezlik durumu hususunda; ATK 2. İhtisas Kurulunun 06.02.2019 tarihli raporunda, davacının Tüm Vücut Engel Oranının %0 olduğu, Tıbbi iyileşme (%100 iş göremez sayılan süre) süresinin 23.06.2017 tarihinden itibaren (3) haftaya kadar uzayabileceği belirtildiği, davacının kazanç durumu hususunda; davacının kaza tarihindeki kazançlarına ilişkin SGK Hizmet Dökümü, ücret bordrosu vs gibi belge bulunmadığı, dosya kapsamından evli olduğu anlaşılan davacının hesaba esas kazançları evli çalışanlar için uygulanan yasal asgari ücret hesaba esas alınacağı, davacının 23.06.2017 – 14.07.2017 arasındaki (3) haftalık = (0,7) aylık işlemiş aktif devrede net kazançları aşağıdaki gibi olduğu,
Davacının geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı hususunda; davacının 23.06.2017 – 14.07.2017 tarihleri arasında geçen (0,7) aylık geçici iş göremezlik döneminde işlemiş aktif devredeki net kazançları değişkenlik gösteren yasal asgari ücretlere göre tespit edilmiş ve başkaca bir artışa tabi tutulmaksızın aynen esas alınmıştır. Ayrıca; Yüksek Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre geçmiş (0,7) aylık işlemiş aktif devredeki maddi zararlar herhangi bir iskontoya tabi tutulmayacağı, Davacının (0,7) aylık geçici iş göremezlik dönemindeki % 100 nispetindeki maluliyetiyle orantılı olarak maddi zararının 1.001,51 TL x % 100 Malûliyet = 1.001,51 TL olduğu, indirim gerektiren hususların değerlendirilmesi hususunda; olayın meydana gelmesinde plakası tespit edilemeyen aracın dava dışı sürücüsü %100 oranında kusurlu olduğundan %100 kusura isabet eden maddi zarar tutarı davacı yararına dikkate alınacağı, davacıya ödeme yapıldığına dair dosyada belge olmadığından ödeme tenziline yer bulunmadığı, davacı …’ ın nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararı; yukarıda açıklandığı üzere indirim gerektiren bir husus bulunmadığı, buna göre; Davacı …’ ın nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararı = 1.001,51 TL oldğu, poliçe teminatı, temerrüt tarihi ve faiz hususunda; poliçe teminatı; 06 AR 4963 plakalı araç, 15.03.2017-15.03.2018 vadeli ZMSS poliçesi ile davalı … tarafından sigortalandığı, poliçenin teminat limiti şahıs başına ve sakatlık için 330.000,00 TL, tedavi gideri için 330,000,00 TL ve ölüm için 330,000,00 TL olduğu, Anne-babanın destekten yoksun kalma nedeniyle 242.342,34 TL ve cenaze-defin gideri nedeniyle 407,00 TL olmak üzere nihai ve gerçek maddi zararları toplamı 242.749,34 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki ölüm teminat limitinin altında kaldığı, Davacı …’ ın sürekli iş göremezlik maddi zararı 341.821,74 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki sakatlık teminat limitini aştığı, davacı …’ ın davalı … şirketinden talep edebileceği sürekli iş göremezlik maddi zararı 330.000,00 TL olduğu, davacı …’ ın geçici iş göremezlik maddi zararı 1.001,51 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki tedavi gideri teminat limitinin altında kaldığı, temerrüt tarihi ve faiz; Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….MADDE 99- Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren (8) iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” dendiği, davalı … şirketine dava öncesinde ihtarın hangi tarihte tebliğ edildiğine ilişkin belge bulunmadığı, bununla birlikte, davacılara bilgi verilmeden ödeme yapıldığı, ancak ödemenin davalı … şirketinin hesabına iade edildiği dava dilekçesinde beyan edildiği, bu durumda; dava tarihi olan 24.09.2018 tarihi davalı … yönünden temerrüt başlangıcını teşkil edeceği, davalı sürücü ve işleten yönünden ise temerrüt başlangıcı haksız fiilin başlangıcı olan 23.06.2017 kaza tarihi olduğu, sigortalı aracın tescil belgesinde ve ZMSS poliçesinde kullanım amacının hususi olduğu belirtildiği, buna göre; faiz nev’i yasal faiz olduğu, sonuç olarak davacı …’ın destekten yoksun kalma maddi zararının 127.388,15 TL olduğu, davacı …’ın destekten yoksun kalma maddi zararının 114.954,19 TL olduğu, davacı …’ın geçici iş göremezlik maddi zararının 1.001,51 TL olduğu, davacı …’ın sürekli iş göremezlik maddi zararının 341.821,74 TL olduğu, davacıların cenaze-defin gideri maddi zararının 407,00 TL olduğu, davacı …’ın tedavi gideri maddi zararının 100,00 TL olduğu, davacı …’ın tedavi gideri maddi zararının 150,00 TL olduğu, davacı …’ın talep edebileceği tedavi gideri maddi zararının bulunmadığı, davacı …’ın işten güçten geri kaldığı ve kazanç kaybına uğradığı iddia edilerek kazanç kaybı zararı talep edilmekte ise de; davacının kazanç kaybına uğradığına dair dosyada belge olmadığı ve bu nedenle değerlendirme yapılamadığı, temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 24.09.2018 tarihi diğer davalılar yönünden 23.06.2017 tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğu, davacı …’ın müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kaldığı iddia edilerek maddi tazminat talep edilmekte ise de; davacı …’ ın bakım ve iaşesinden müteveffa kardeşinin değil, işbu davada davacı olan anne-babasının sorumlu olduğu, hal böyle olunca; davacı …’ ın müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kalma şartlarının oluşmadığı ve bu hususta maddi zarar hesabına yer olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı alınmış olan kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporları hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporlarına itibar edilerek;
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek; olayın, 23.06.2017 günü saat 19:30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … çevreyolu üzerinde seyir halinde iken olay yeri olan ışıklı kavşak mahalline geldiğinde seyir yönüne hitaplı yanan ışığın kırmızı olması sebebiyle durduğu sırada aracının arka kısımlarına, gerisinden aynı istikametten seyir halinde olan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin ön kısımları ile çarpması sonucu … plaka sayılı otomobilde yolcu olarak bulunan 2008 doğumlu … ve davacı …’ın yaralanmaları ve 2014 doğumlu …’ın ölümü ile neticelenen dava konusu olayda, davalı sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu dikkate alınarak, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararı dikkate alınarak; müteveffanın ve davacıların muhtemel bakiye ömrü TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenecek; ancak; davacıların maddi zararı %10 artış, %10 ıskontolu progressive rant yöntemine göre yapılan hesaplamada dava tarihi olan 24.09.2018 tarihi davalı … yönünden temerrüt başlangıcını teşkil edeceği, davalı sürücü ve işleten yönünden ise temerrüt başlangıcı haksız fiilin başlangıcı olan 23.06.2017 kaza tarihi olduğu, sigortalı aracın tescil belgesinde ve ZMSS poliçesinde kullanım amacının hususi olduğu belirtildiği, buna göre; faiz nev’i yasal faiz olduğu, sonuç olarak davacı …’ın destekten yoksun kalma maddi zararının 127.388,15 TL olduğu, davacı …’ın destekten yoksun kalma maddi zararının 114.954,19 TL olduğu, davacı …’ın geçici iş göremezlik maddi zararının 1.001,51 TL olduğu, davacı …’ın sürekli iş göremezlik maddi zararının 341.821,74 TL olduğu, davacıların cenaze-defin gideri maddi zararının 407,00 TL olduğu, davacı …’ın tedavi gideri maddi zararının 100,00 TL olduğu, davacı …’ın tedavi gideri maddi zararının 150,00 TL olduğu, davacı …’ın talep edebileceği tedavi gideri maddi zararının bulunmadığı, davacı …’ın işten güçten geri kaldığı ve kazanç kaybına uğradığı iddia edilerek kazanç kaybı zararı talep edilmekte ise de; davacının kazanç kaybına uğradığına dair dosyada belge olmadığı ve bu nedenle değerlendirme yapılamadığı, temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 24.09.2018 tarihi diğer davalılar yönünden 23.06.2017 tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğu, davacı …’ın müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kaldığı iddia edilerek maddi tazminat talep edilmekte ise de; davacı …’ ın bakım ve iaşesinden müteveffa kardeşinin değil, işbu davada davacı olan anne-babasının sorumlu olduğu, hal böyle olunca; davacı …’ ın müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kalma şartlarının oluşmadığı ve bu hususta maddi zarar hesabına yer olmadığı anlaşılmakla; maddi tazminat talebi yönünden davalı … ile davacılar tarafından dosyaya ibraname sunulmuş olmakla, içeriğine itiraz eden olmamıştır. Bu durumda dava maddi tazminat talebi yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer yoktur kararı vermek gerekmiştir. Taraflar ibraname düzenlemişler ve yargılama giderleri konusunda karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri bulunmadığını belirtmişlerdir.
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise, hakim, manevi tazminata TBK’nun 56 (eski BK 47) maddesi hükmüne göre, özel durumları göz önünde tutarak adalete uygun olarak hükmeder. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır.Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Bu genel beyanlar kapsamında, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kazanın oluş şekli, tarafların kazanın oluşumundaki kusur durumları ve de meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla davaya konu trafik kazası nedeniyle bir çocuklarının kaybedilmesi diğer çocuklarının ise % 15 oranında kalıcı olarak malül kaldığı da gözetilerek, olay tarihindeki paranın alım gücü de nazara alınarak, davacılar vekilinin 09/02/2022 tarihli manevi tazminat talep dilekçesindeki talepleri hakkında, davacıların maddi tazminat davasının konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile; davacı baba …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, …’ın ölümü nedeniyle 33.000,00-TL, …’ın yaralanması nedeniyle 8.000,00-TL olmak üzere toplam 41.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 23.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı baba …’a verilmesine, fazla ilişkin talebin reddine, davacı anne …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, …’ın ölümü nedeniyle 36.000,00-TL, …’ın yaralanması nedeniyle 8.000,00-TL olmak üzere toplam 44.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 23.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı anne …’a verilmesine, fazla ilişkin talebin reddine, davacı baba … ve davacı anne …’ın yaşı küçük davacı … adına velayeten açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile yaşı küçük davacı …’ın yaralanmasından dolayı 25.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 23.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı … adına velisi olan davacılara (baba … ve anne …’a) verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-)Davacıların maddi tazminat davasının konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-)Davacıların manevi tazminat davalarının KISMEN KABULÜ ile;
a-Davacı baba …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, …’ın ölümü nedeniyle 33.000,00-TL, …’ın yaralanması nedeniyle 8.000,00-TL olmak üzere toplam 41.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 23.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı baba …’a verilmesine, fazla ilişkin talebin reddine,
b-Davacı anne …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, …’ın ölümü nedeniyle 36.000,00-TL, …’ın yaralanması nedeniyle 8.000,00-TL olmak üzere toplam 44.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 23.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı anne …’a verilmesine, fazla ilişkin talebin reddine,
c-Davacı baba … ve davacı anne …’ın yaşı küçük davacı … adına velayeten açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile yaşı küçük davacı …’ın yaralanmasından dolayı 25.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 23.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı … adına velisi olan davacılara (baba … ve anne …’a) verilmesine, fazla ilişkin talebin reddine,
3-)Taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
4-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince maddi tazminat davası yönünden davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının davacı tarafça yatırılan 785,57 TL peşin harçtan mahsubu sonrası 704,87 TL harcın manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 7.514,10 TL nispi karar harcından mahsubu ile noksan kalan 6.728,53 TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 6.130,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 6.520,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davacı … ve …’ın yaşı küçük davacı … adına velayeten açmış olduğu manevi tazminat davasında … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
8-)Davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.850,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalı …’e verilmesine,
9-)Davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 8.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalı …’e verilmesine,
10-)Davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin … ve …’ın yaşı küçük davacı … adına velayeten davacı …’dan tahsili ile davalı …’e verilmesine,
11-)Davacı tarafından yapılan toplam 2.976,25 TL yargılama giderinden davanın kabul ret miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1.423,42 TL yargılama gideri, 785,57 TL peşin harç ve 35,90 TL başvuru harcı toplamı 2.244,89 TL’nin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
12-)Taraflarca yatırılan bakiye gider ve delil avanslarının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine, Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak ve istinaf başvurma ve karar harcı ile istinaf gider avansı yatırılmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 704,87 TL
Karar Harcı : 7.514,10 TL
Noksan Harç : 6.728,53 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans :3.927,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 150,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.500,00 TL
Posta Giderleri : 476,25 TL