Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/818 E. 2019/1105 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/790
KARAR NO : 2019/1107

DAVA : Genel Kurul Kararının Yoklukla Malul Olduğunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 21/07/2016
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan esas ve birleşen Genel Kurul Kararının İptali ve Yoklukla Malul Olduğunun Tespiti davalarının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ESAS DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 21/04/2016 tarihli genel kurul toplantısının ilan edildiği saatte yapılmadığını, ancak toplantıya katılmak suretiyle bir kısım kararlarda ret oyu kullanılarak muhalefet şerhinin de tutanağa geçirtildiğini, 3, 4,5 ve 7 nolu kararların yok hükmünde olduğunu belirterek bu kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, olmadığı takdirde iptaline, ayrıca 3, 4 ve 5 nolu maddelerin kesin hükümsüzlükle sakat olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 21/04/2016 tarihli genel kurulunda 3 nolu kararla 6552 sayılı Kanun uyarınca yapılan uygulamanın kaldırılması, finansal tabloların tasdikine ilişkin 4. maddesi ve yönetim kurulu üyesinin ibrasının 5 nolu madde ile karar altına alındığını, kararlarda yasanın ve ana sözleşmenin öngördüğü nisapların oluştuğunu, davanın haksız olup, reddi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ATM’NİN 2016/514 E. SAYILI DOSYASINDA DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette %9 oranında ve toplam itibari değeri 3.600.000,00 TL olan hisseye sahip olduğunu, 2014 ve 2015 hesap yıllarına ait genel kurul toplantısının 21/04/2016 tarihi saat 10:30’da yapılacağının bildirildiğini, genel kurul tarihinde ve saatinde belirlenen adreste hazır bulunduğunu, genel kurulun yapılmasının bir süre beklendiğini, ancak genel kurul toplantısının yapılamadığına ilişkin tutanak tutulduğunu, bunun üzerine adresten ayrılarak … 3. Noterliğinin … tarihli ihtarını davalı şirkete ve yönetim kurulu üyelerine gönderdiğini, müvekkilinin ve diğer bir kısım pay sahiplerinin toplantı yerinden ayrılmasından sonra genel kurulun yapıldığının öğrenildiğini, toplantıda alınan tüm kararların bu nedenle yoklukla malul olduğunu, zira bu toplantının çağrısız genel kurul toplantısı olarak kabulü gerekip, tüm pay sahiplerinin katılmaması nedeniyle alınan kararların geçersiz olduğunu, zira alınan kararlar bakımından kanunun aradığı toplantı ve karar nisabının oluşmadığını, aynı zamanda ana sözleşmenin 23. maddesinde belirlenen nisapların da oluşmadığını, şirketin 40.000.000,00 TL’ye tekabül eden hisse sayısının 40.000.000 adet olduğunu, ana sözleşmeye göre karar nisabının %76 olup, 30.400.000 hisse sayısına karşılık geldiğini, ancak genel kurul toplantısında alınan 3,4,5 ve 7 nolu kararlar bakımından karar nisap sayısına uyulmadığını, bu nedenle bu kararların yok hükmünde olduğunu belirterek öncelikle davalı şirketin 21/04/2016 tarihli çağrısız genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, 3,4,5 ve 7 nolu kararlarının yeter sayı eksikliği nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespitine, 3,4 ve 5 nolu kararlarının ayrıca kesin hükümsüz ve sakat olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; aynı genel kurula ilişkin muhtelif pay sahipleri tarafından açılan ve talep konularının aynı olduğu birden fazla dava olduğunu ve bunların birleştirilerek görülmesi gerektiğini, dava konusu 21/04/2016 tarihli genel kurulunda, toplantıda hazır bulunan payların 30.822.000 olduğunu ve toplantının bu miktardaki pay sahiplerinin katılımıyla yapıldığını, çağrısız bir genel kurul olmayıp, davacının kendisinin toplantıyı terk ettiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, şirketin 40.000.000,00 TL sermayesine tekabül eden toplam 30.822.000 hissenin temsil edildiğinin belirlenmesi üzerine toplantıya geçildiğini, alınan kararların yasa ve ana sözleşmeye uygun bulunduğunu belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ATM’NİN 2016/795 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2014-2015 yıllarına ilişkin genel kurulunun 21/04/2016 tarihi saat 10:30’da gerçekleştirileceğinin bildirildiğini, belirlenen saatte toplantı yerinde hazır olmasına rağmen bir kısım yönetim kurulu üyelerinin gelmemeleri nedeniyle toplantıya başlanmasının mümkün olmadığını, salonda hazır olan pay sahipleri ile birlikte bir süre beklendikten sonra saat 11:06’da genel kurul toplantısının yapılamayacağına ilişkin tutanak tutulduğunu ve hukuka aykırı olarak şirket tarafından genel kurul toplantısının yapıldığını, toplantının saatinde yapılmama nedeni olarak bir kısım belgelerin talep edilmesinin belirtildiğini, ancak tutanakta bu belgelerin ne olduğuna ilişkin veya ne için talep edildiği yönünde bir kayıt düşülmediğini, bu durumun toplantının belirlenen saatte yapılmaması için bir gerekçe olamayacağını, ilan edilen ve bildirilen saatten yaklaşık 3,5 saat sonra tüm pay sahipleri hazır olmadan yapılan genel kurulun çağrısız yapılan genel kurul olarak kabulü gerekip, tüm pay sahiplerinin katılımı olmaksızın gerçekleştirilen genel kurulunda alınan kararlarında yok hükmünde bulunduğunu, ayrıca hazirun cetvelinde pay sahibi olarak vekaleten temsil edildiği anlaşılan …’nin gerçekte pay sahibi olmadığını, zira pay defterinde kaydının bulunmadığını, dolayısıyla pay sahibi olmayanların toplantıya katıldığının kabulü gerekeceğini belirterek öncelikle 21/04/2016 tarihli çağrısız yapılan genel kurulda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, 3,4,5 ve 7 nolu kararların karar nisabına uyulmaması nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespitine, bunun dışında 3,4 ve 5 nolu kararların ayrıca kesin hükümsüzlükle sakat olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; toplantının çağrısız genel kurul şeklinde yapılmadığını, alınan kararlarda ana sözleşmedeki toplantı nisabına uyulduğunu, ayrıca karar yeter sayılarının da oluştuğunu belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. ATM’NİN 2016/790 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; toplam sermayesi 40.000.000,00 TL olan şirkette %12 oranında ve 5.000.000,00 TL olan hisselere müvekkilinin sahip olduğunu, 21/04/2016 tarihi saat 10:30’da yapılacak olan toplantının saatinde yapılmadığını, daha sonra 13:35’de yapılmış olduğunu, toplantı salonunda hazır olunmasına rağmen hazır bulunanlar dışındaki pay sahiplerinin toplantıya katılmayacağı düşüncesiyle 11:06 itibariyle genel kurulun yapılamadığına ilişkin hazır olan pay sahipleriyle birlikte tutanak tutulduğunu ve salondan ayrılındığını, belirlenen saatte yapılmayan toplantının TTK 416. maddesi uyarınca çağrısız genel kurul olarak kabulü gerekip, tüm pay sahiplerinin katılmaması nedeniyle alınan kararların yoklukla malul olduğunu ileri sürerek öncelikle tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, ayrıca toplantı ve karar nisabında ana sözleşme hükümlerinin dikkate alınmadığını, hazır bulunan … Grubuna ait 30.000.000 hissenin pay defterine işlenmemiş olduğunu, bu durumda hissedar olmayan bir şirketin toplantıya katıldığı sonucunun doğduğu, bu haliyle de hiçbir şekilde karar ve toplantı yeter sayısının oluşmadığını belirterek 3,4,5 ve 7 nolu kararların yeter sayı eksikliğiyle yoklukla malul olduğunun tespitine, 3,4 ve 5 nolu kararların ayrıca kesin hükümsüzlükle sakat olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 21/04/2016 tarihli genel kurulda alınan kararların kanunda ve ana sözleşmedeki toplantı ve karar nisabına uygun olarak alınan kararlar olduğunu, toplantının çağrısız genel kurul olarak nitelendirilemeyeceğini, nitekim usulüne uygun çağrının yapıldığını savunarak haksız davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN İSTANBUL 16. ATM’NİN 2016/805 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkette toplam itibari değeri 1.000,00 TL olan hisselere sahip olduğunu, 21/04/2016 tarihinde yapılacak olan genel kurulun bildirilen saatte yapılmayıp 3,5 saat sonra müvekkili ve diğer bir kısım pay sahipleri hazır olmadan yapıldığını, bu nedenle toplantıda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; 21/04/2016 tarihinde genel kurulda alınan kararların kanuna ve ana sözleşmeye uygun olduğunu belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Davalı şirketin sicil dosyası, dava konusu 21/04/2016 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli ve dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, bilirkişi raporu alınmak suretiyle 2016/497 E, 2017/549 K sayılı 08/06/2017 tarihli kararla davanın esas ve birleşen davaların kısmen kabulüne ve davalı şirketin 21/04/2016 tarihli genel kurulunda alınan 3,4,5 ve 7 nolu kararlarının iptaline, aynı genel kurulun 7 nolu kararıyla ilgili talebin reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2018/243 E-743 K sayılı, 15/07/2018 tarihli kararıyla, HMK 297/c ve 27/c maddelerine aykırı olarak esas ve birleşen dosyadaki her bir talep hakkında ayrı ayrı açık ve anlaşılır hüküm verilmediği, bu haliyle kararın yasal unsurları içermediği ve denetime elverişli olmadığı, istinaf incelemesinin yapılabilmesi için denetime elverişli bir karar olması gerektiği, bu sebeple denetimin yapılamadığı gerekçesiyle mahkememiz kararının kesin olarak kaldırıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin kesin olarak verdiği karar doğrultusunda dosya yeniden esasa kaydedilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir. Daha önce rapor düzenleyen bilirkişilerden iki ayrı ek rapor alınmıştır.
Dosyada mevcut bulunan 10/04/2017 tarihli kök raporda özetle; “davalı şirketin 21/04/2016 tarihi saat 10:30’da yapılacak genel kurulunun saat 13;:5’te yapılmış olması durumunun TTK 446. maddesinde ifadesini bulan, pay sahiplerinin genel kurula katılmalarının engellendiği, buna bağlı olarak karara karşı ret oyu verme ve muhalefeti zapta geçirtme şartının oluşmasının da bu davanın açılması bakımından aranmayacağı, şirket sermayesinin %75inin toplantıda temsil edilme koşulunun gerçekleştiği, ancak 3,4 ve 5 nolu kararlar yönünden esas sözleşmede öngörülen şirket sermayesinin %76’sını temsil eden pay sahiplerinin karara katılmış olma koşulunun oluşmadığı, bu nedenle alınan kararlar bakımından iptal edilebilirlik şartlarının bulunduğu, 7 nolu gündem maddesinin kanuna aykırı olmadığı, objektif iyi niyet kurallarına aykırılık hususunun da davacılar tarafından kanıtlanamamış olması nedeniyle bu madde bakımından iptal koşulunun oluşmadığı” açıklanmıştır.
Aynı bilirkişilerce düzenlenen 16/07/2019 tarihli birinci ek raporda da; kök raporda açıklanan hususlar tekrar edilmiştir.
Davacıların rapora karşı itirazlarının karşılanması ve özellikle genel kurula katılan … şirketinin gerçekte pay sahibi olmadığı halde genel kurula katıldığı, bu haliyle de toplantı ve karar nisabının oluşmadığı itirazlarının karşılanması bakımından davalı şirketin pay defteri ve diğer kayıtlar üzerinde de inceleme yapılarak ikinci kez ek rapor alınmış ve 05/12/2019 tarihli bu ikinci ek raporda ise; “davalı şirket paylarının nama yazılı olduğu, payın devri bakımından cira ve zilliyetliğin geçirilmesinin gerekli ve yeterli olduğu, devralanın imzasının payı devri bakımından aranmadığı, … tarafından yapıldığı anlaşılan devir işleminin payın geçerli bir biçimde devrine cevaz verdiği, davalı şirket pay defterinde kayıtlı olan devirlerin payların dava dışı şirkete devrine karine teşkil ettiği, bu durumda davalı şirketin genel kurulunda toplantı yeter sayısı bakımından herhangi bir yokluk, butlan veya iptal edilebilirlik halinin söz konusu olamayacağı, dava dışı … ortak tarafından verilen vekaletnamenin 2014 yılı olağan genel kuruluyla ilgili sınırlı bir yetki veren özel bir vekaletname olduğu, davalı şirket genel kurulunda alınan 2014 yılına ilişkin kararlarda adı geçen ortağın geçerli bir biçimde temsil edilmiş olması nedeniyle 2014 yılına ilişkin kararlarda herhangi bir hukuki sakatlıktan söz edilemeyeceği, buna karşın vekaletname 2015 yılına ilişkin genel kurulu kapsamadığından 2015 yılında geçerli bir biçimde genel kurulda temsil edilmiş olamayacağından 2015 yılana ilişkin kararlar esas sözleşmede öngörülen toplantı nisabına ulaşılamadığı için iptal müeyyidesine tabi tutulabileceği, diğer itirazlar bakımından yapılan değerlendirmede de, davalı şirket genel kurulunda alınan kararların yokluk veya butlan ile malul olup olmadığı hususunda kök ve ek raporda detaylı bir şekilde görüş ve kanaatlerin açıklandığı, bu noktada görüşlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı, alınan kararlardan 3, 4 ve 5 nolu kararların esas sözleşmeye aykırılık nedeniyle iptal edilebileceği, 7 nolu karar bakımından ise pay sahibi … şirketinin geçerli bir vekaletnameyle temsil edilmediği 2015 yılında yönetim kurulu üyelerine yapılan ücret ödemesi bakımından kararın toplantı yeter sayısı yokluğundan iptal edilebileceği” açıklanmıştır.
Mahkememizce iki ayrı ek rapor ve kök rapordaki açıklamalara kısmen itibar edilmiştir.
Esas dava, davalı şirketin 21/04/2016 tarihli genel kurulunda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti, olmadığı takdirde iptali ve 3,4 ve 5 nolu kararlarının ayrıca kesin hükümsüzlükle sakat olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında esas davada davacı …’nın vefat etmesi nedeniyle mirasçıları belirlenerek, davaya dahil edilmişler ancak tebligat yapılan mirasçılar duruşmalara katılmadıkları gibi kendilerini vekille temsil ettirmediklerinden esas dava 06/12/2018 tarihli celsede HMK 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmış, yasal 3 aylık süre içinde taraflarca yenilenmediğinden, esas davanın, HMK 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı şirketin kurulu olduğu adresin bağlı bulunduğu yargı çevresine göre mahkememizin iş bu davalara bakma konusunda kesin yetkili olduğu tespit edilmiştir.
Birleşen İstanbul 8. ATM’nin 2016/514 E, birleşen İstanbul 12. ATM’nin 2016/795 E ve birleşen İstanbul 2. ATM’nin 2016/790 E sayılı dosyalarında, davalı şirketin 21/04/2016 tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan tüm kararların, toplantı merasimine ağır aykırılık nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespitine, 3,4,5 ve 7 nolu kararlarının yeter sayı eksikliği nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespitine, 3,4 ve 5 nolu kararlarının ayrıca kesin hükümsüzlükle sakat olduğunun tespitine karar verilmesi talep edilmiştir.
Birleşen 16. ATM’nin 2016/805 E sayılı dosyasında da, 21/04/2016 tarihli genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
Birleşen davalarda, davacıların davalı şirkette pay sahibi oldukları anlaşılmıştır.
Davalı şirketin 2014 ve 2015 yılı hesap yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısı 21/04/2016 tarihinde yapılmıştır. Davalı şirket tarafından TTK hükümlerine uygun olarak genel kurul toplantısına çağrı yapılmış ve pay sahiplerine ayrıca bildirimde gerçekleştirilmiştir. Yapılan ilan ve bildirimlerde toplantının 21/04/2016 tarihi saat 10:30’da yapılacağının bildirilmesine rağmen bildirilen saatten yaklaşık 3,5 saat sonra toplantının yapıldığı görülmektedir.
Birleşen davalardaki davacı pay sahipleri toplantı saatinin 10:30 olarak bildirilmesine rağmen 13:35’te yapılmasının çağrısız genel kurul toplantısı olarak kabulü gerektiği, buna göre TTK 416. maddesi uyarınca, yapılan çağrısız genel kurulun geçerli olabilmesi için tüm pay sahiplerinin toplantıda hazır bulunmasının şart olduğunu, oysa dava konusu genel kurulda tüm pay sahiplerinin hazır olmadığını ve genel kurul toplantısının ve alınan tüm kararların anılan düzenleme çerçevesinde yoklukla malul olduğunu ileri sürmektedirler.
TTK 416. maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurulda, yasada veya ana sözleşmede belirlilen çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın genel kurul toplantısının yapılması halidir. Böyle bir genel kurulun geçerli olabilmesi için tüm pay sahiplerinin toplantıda hazır bulunması gerekmektedir. Somut olayda davalı şirket tarafından çağrıya ilişkin prosedür yerine getirilmiştir. Sadece bir kısım pay sahiplerinin toplantı yerine geç gelmesi ve yönetim kurulunda bir takım evrakların talep edilmesi nedeniyle toplantının yaklaşık 3 saat sonra yapıldığı, bu arada dava açan pay sahiplerinin tutanak tutmak suretiyle toplantı yerinden ayrıldıkları, daha sonra şirkete ve yönetim kurulu üyelerine ihtarla bu durumu bildirdikleri görülmektedir. Toplantının bildirilen saatten sonra gecikmeli olarak yapılmış olması çağrının hiç yapılmadığı anlamına gelmeyeceği gibi TTK 446/1-b bendinde belirtildiği şekilde çağrının usulüne uygun bir biçimde yapılmadığı iddiasıyla pay sahiplerinin dava açma haklarının bulunduğu, ancak bu halin dahi başka bir deyişle sadece çağrı usulsüzlüğünün genel kurul toplantısında alınan kararın iptali veya yokluğu için yeterli olmayıp bu durumun genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunun açıkça tespit edilmesi gerekmektedir.
Birleşen davada davacılar, …, …, … ve … ve diğer pay sahiplerine usulüne uygun bildirimin yapıldığı ve çağrı için tüm koşulların yerine getirildiği, bu nedenle çağrısız genel kurul toplantısı olarak kabul edilemeyeceği ancak belirlenen saatten daha geç bir saatte toplantının yapıldığı, öncesinde, davacı pay sahiplerinin tutanak tuttukları ve toplantı yerinden ayrıldıkları, davalı şirket tarafından genel kurul toplantısının ertelenmesi yönünde bir karar alınmadığı, ancak adı geçen pay sahiplerinin toplantının geç yapılması nedeniyle genel kurula katılamadıkları dikkate alındığında TTK 446/1-b bendi çerçevesinde, dava açma haklarının bulunduğu, kaldı ki birleşen davada davacıların, dava konusu genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitini istedikleri, yokluk davasının herhangi bir süreye bağlı olmaksızın açılabileceği anlaşıldığından huzurdaki bu davaya konu genel kurulun çağrısız genel kurul toplantısı olmadığı, bu haliyle TTK 416. maddesindeki koşullar oluşmadığı ve tüm pay sahiplerinin katılmamış olması nedeniyle yoklukla malul olan bir toplantının bulunduğu yönündeki iddiaya itibar edilmesi mümkün görülmeyeceği kanaatine varılmıştır.
TTK 418. maddesinde, genel kurul toplantısındaki, toplantı ve karar nisabı düzenlenmiştir. Ancak anılan maddede ana sözleşmede veya kanunda daha ağır nisabın öngörüldüğü hallerde tayin edilen toplantı ve karar nisabına uyulması gerektiğine işaret edilmiştir. TTK 418. maddesinde sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplantı yapılabileceği ve nisabın, toplantı süresince korunması gerektiği, ilk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde ikinci toplantıda nisap aranmayacağı ve kararlarında hazır bulunan oyların çoğunluğuyla verileceği belirtilmiştir.
Davalı şirketin ana sözleşmesinde TTK 418. maddesinden farklı olarak ağırlaştırılmış toplantı ve karar nisabı öngörülmüştür. Ana sözleşmenin 23. maddesinde, genel kurul toplantılarında şirket sermayesinin en az %75’nin hazır bulunması gerektiği, ilk toplantıda bu nisap hazır olmadığından bahisle yapılacak diğer toplantılarda da aynı nisabın aranacağı belirtilmiştir.
Olağan genel kurul toplantılarında ve sermaye artış veya azaltılmasına ilişkin olağanüstü genel kurul toplantılarındaki karar nisabının da şirket sermayesini temsil eden hisselerin %76’sı olduğu açıklanmıştır. Bu düzenlemeye göre, davalı şirketin olağan genel kurul toplantısındaki toplantı nisabının şirket sermayesinin en az %75’i, karar nisabının ise şirket sermayesinin en az %76’sı olduğu görülmektedir.
Davalı şirketin toplam sermayesi 40.000.000,00 TL’dir. Bu sermayeye tekabül eden hisse adedi de 40.000.000 adetttir. Dava konusu 21/04/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında, şirketin 40.000.000,00 TL sermayesine tekabül eden 40.000.000 hisseden 6.838.000,00 TL karşılığı 6.838.000 hissenin vekaleten, 23.984.000,00 TL sermaye karşılığı 23.984.000 adet hissenin asaleten olmak üzere toplam 30.822.000 hissenin temsil edildiği anlaşılmıştır. Buna göre toplantıda şirket sermayesini temsil eden hisselerin %77,05’inin hazır bulunduğu, nitekim 30.822.000 hissenin, toplam hisse olan 40.000.000 adet hissenin %77,05’i olduğu tespit edilmiştir.
Bu durumda ana sözleşmedeki %75’i toplantı nisabının sağlandığı anlaşılmaktadır.
Birleşen İstanbul 12. ATM’nin 2016/795 E sayılı dosyasında davacı … ve birleşen 2. ATM’nin 2016/790 E sayılı dosyasında … vekillerince, dava konusu genel kurulda pay sahibi olarak vekaleten temsil edilen … menşeli …nin şirkette pay sahibi olduğunun kabul edilemeyeceği, zira hisselerinin pay defterinde kaydının bulunmadığını, bu haliyle genel kurulda pay sahibi olmayanların temsil edildiğini ileri sürmüşlerdir.
Davalı şirketin 21/04/2016 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde…’nin 20.000.000,00 TL sermaye karşılığı 20.000.000 adet hissesinin temsil edildiğinin yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Bu iddia doğrultusunda, davalı şirketin pay defteri ve ibraz edilen diğer deliller kapsamında bilirkişi heyetinden alınan 05/12/2019 tarihli ikinci ek raporda açıklandığı üzere, davalı şirketin pay defterinde adı geçen … firmasının 31. sayfasında 27 üye kayıt numarası ile kaydının bulunduğu, ad ve soyadının yazılı olduğu ve pay sahibi olduğu tarihin 06/08/2015 olarak belirtilip adresinin … olduğunun belirtildiği tespit edilmiştir. 06/08/2015 tarihinde 5.099.500,00 TL olarak …’un devir açıklaması ile kupon ve adetleri belirtilerek işlendiği, aynı tarihte 14.900,500,00 TL olarak …’nün devir açıklamasının olup, kupon ve adetlerinin belirtildiği, böylece devranılan hisseler toplamının 20.000.000,00 TL sermayeye karşılık 20.000.000 adet hissenin sahibi olduğu ve toplam 65 adet kupon değerinin belirtilip deftere işlenmiş olduğu, hisseleri devreden …’un 27/01/1997 tarihinde davalı şirkete ait olduğu ve hisselerinin 5,099.500,00 TL değerinde bulunduğu, hisselerini devreden …’nün de aynı tarihte 14.900.500,00 TL pay sahibi olarak davalı şirkette kaydının bulunduğu ve her ikisinin aynı tarihte 06/08/2015’te hisselerini ayrı ayrı … menşeli …firmasına devrettikleri, devralan bu şirketin paylarının pay defterinde kaydının bulunduğu anlaşılmıştır.
Anonim şirketteki hisse devirleri TTK 489. maddesi ve 490. maddesinde düzenlenmiştir. Ana sözleşmeye bakıldığında, şirket paylarının nama yazılı olduğu belirtilmiş ve herhangi bir devir yasağı öngörülmemiştir. Buna göre TTK 490. maddesine uygun olarak, devrin yapılması gerekli ve yeterlidir. Anılan maddede, nama yazılı pay senetlerinin devrinin ciro ve teslimle olacağı belirtilmiştir. Buna göre nama yazılı payların devri için, hisse senetlerinin ciro edilerek teslim edilmesi devir için yeterli olup, başkaca bir koşula gerek bulunmamaktadır. Buna göre davacı … ve … tarafından, devredilen hisse senetlerinde devralanın imzasının bulunmadığı veya pay defterinde devralanın adı üzerinde imzanın olmadığı yönündeki iddialarının dinlenmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmış ve genel kurulda 20.000.000 adet hisse ile temsil edilen … menşeli …’nin davalı şirkette pay sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı şirketin 21.04.2016 tarihli genel kurulunda, şirketin toplam sermayesinin 40.000.000,00 TL olup, 40.000.000 hisseye tekabül ettiği ve asaleten ve vekaleten olmak üzere toplam 30.822.000,00 TL karşılığı 30.822.000 hissenin toplantıda hazır bulunduğu ve hazır bulunanların şirket sermayesinin %77,05’inin temsil ettiği anlaşılmış ve dava konusu genel kurulun;
3. maddesinde ”gündem gereği …’nün şirkete olan borçlarının 6552 Sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılarak 22.12.2014 tarih 17 nolu yönetim kurulu kararıyla silinmesi işleminin iptali hususunun görüşüldüğü ve 4.472.000 kabul oyuna karşılık, 26.350.000 karşı oyla silinmenin iptali işleminin oyçokluğuyla reddine” denildiği,
4. maddesinde, ”finansal tablolar, şirketin 2014 hesap yılı bilanço kar zarar hesaplarının yönetim kurulu başkanı tarafından okunduğu ve 2014 yılı finansal tablolarının 4.432.000 red oyuna karşılık 26.390.000 kabul oyuyla tasdik olunduğu, mevcut kardan 5.000.000 TL’nin hissedarlara 31.12.2016 tarihine kadar dağıtılmasına, bu tarihin yönetim kurulu tarafından belirlenmesine, kalanının ihtiyata ayrılamasına, 386.000 red oyuna karşılık, 30.436.000 kabul oyuyla katılanların oyçokluğuyla karar verildiği”
5. maddesinde, ”yönetim kurulu üyelerinin ibralarını ayrı ayrı oya sunulduğu, TTK. 436/2’ye göre yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacaklarından yönetim kurulu üyeleri …, …, … ve …’in oyçokluğuyla ayrı ayrı 4.472.000 red oyuna karşılık, 26.350.000 kabul oyuyla oyçokluğuyla ibra edildikleri”
7. maddesinde ” yönetim kurulu üyelerinin her birine toplantı yapıldığı takdirde ayda en az 1 yönetim kurulu toplantısına katılmak şartıyla 5.000.00 TL aylık net huzur hakkı olarak ücret ödenmesinin 386.000 olumsuz oya karşılık, 30.436.000 olumlu oyla oyçokluğuyla kabul edildiği, yönetim kurulu başkanının tüm mesaisinin şirkete hasretmesi şartıyla 5.000,00 TL katılım ücretinin dışında aylık net 20.000,00 TL ücret ödenmesine ve bugüne kadar gçmiş yıllarda fiili mesaisi karşılığında ödenen aylık ücretlere de onay ve icazet verilmesine, 386.000 olumsuz oya karşılık, 30.436.000 olumlu oyla oyçokluğuyla karar verildiği” görülmüştür.
Birleşen davalarda davacılar tarafından 3,4,5 ve 7 nolu kararların yoklukla malul olduğunun tespiti, ayrıca 3,4 ve 5 nolu kararların kesin hükümsüzlükle sakat olduğunun tespiti talep edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/11-1048 E 2014/430 K sayılı 02/04/2014 tarihli kararında yokluk ve butlan kavramları tanımlanmıştır. Kararda ifade edildiği şekilde, yokluk, bir hukuki işlemin, hukuka uygun olarak doğabilmesi için öngörülen kurucu nitelikteki unsurlarından birinin olmaması ve bu haliyle emredici hükümlere aykırı şekilde yapılan işlemin kurucu unsurlarında eksikliğe yol açması durumudur. Yok sayılan bir işlem hukuk aleminde şeklen dahi oluşmamıştır. Yokluğun tespiti herhangi bir süreye tabi olmaksızın her zaman, herkes tarafından ileri sürülebilir. Zira yokluğun tespitine ilişkin kararlar açıklayıcı niteliktedir. Butlan ise, bir işlemin konusuna ilişkin emredici hükümlere aykırılık olması halidir. Bir işlemin konusu yasaya, ahlaka, kamu düzenine aykırı yahut imkansızsa bu işlemin batıl olduğu kabul edilecektir. Esasında yokluk ve butlanın neticesi aynı olup, her ikisi de kesin olarak geçersiz işlemler niteliğindedir.
Davalı şirketin 21/04/2016 tarihli genel kurulunda, ana sözleşmenin 23. maddesinde belirtilen ağırlaştırılmış toplantı nisabının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Ana sözleşmede şirket sermayesinin en az %75’inin hazır olmasıyla toplantı yapılacağı belirtilmiştir. Dava konusu genel kurulda şirket sermayesine tekabül eden paylardan %77,05’inin toplantıda hazır bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak ana sözleşmede toplantı nisabından başka karar nisabının da ağırlaştırılmış olduğu görülmektedir. Ana sözleşmeye göre, karar nisabının, şirket sermayesinin en az %76’sı olarak tayin edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, karar nisabının 40.000.000,00 TL olan şirket sermayesinin %76’sı olan 30.400.000 TL’ye tekabül ettiği tespit edilmiştir.
Yukarıda içeriği özetlenen 3 nolu kararın 26.350.000 olumlu oyla alındığı, 4 nolu kararının 2014 hesap yılı bilanço, kar/zarar hesapları ve finansal tabloların tasdikine ilişkin kısmının 26.390.000 kabul oyuyla, 5 nolu kararın da 26.350.000 oyla, 7 nolu kararının ise 30.436.000 oyla alındığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle %76 oranındaki karar nisabının sadece 7 nolu karar ve 4 nolu kararın karın dağıtımına ilişkin kısmı bakımından oluştuğu, 3, 5 ve 4 nolu kararın finansal tabloların tasdikine ilişkin kısmı bakımından ana sözleşmedeki karar nisabının oluşmadığı görülmektedir.
Dosyada bulunan mevcut bilirkişi raporunda, ana sözleşmede belirlenen karar nisabına uyulmaksızın karar alınmış olması halinde bunun yaptırımının iptal olduğu, yokluk yaptırımının uygulanamayacağı ifade edilmiş ise de, Yargıtay’ın yerleşik kararlarında ve özellikle Hukuk Genel Kurulunun 20/11/2002 tarihli, 2002/11825 E -2002/998 K sayılı kararında belirtildiği şekilde, ana sözleşmenin ortaklar arasında yapılan bir sözleşme niteliğinde bulunduğu ve uyulmasının zorunlu olduğu, gerekli karar nisabını taşımayan kararların iptali kabil kararlardan değil, yoklukla sakat kararlar olduğu, ana sözleşmenin emredici hükmüne aykırı olan kararın yokluk müeyyidesi ile karşı karşıya kalacağı anlaşıldığından ana sözleşmedeki karar nisabına uyulmaksızın alınan 3, 4 (finansal tablolara ilişkin kısmı) ve 5 nolu kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekmiştir.
Bunun dışında dava konusu 7 nolu kararda ana sözleşmedeki toplantı ve karar nisabına uyulduğu anlaşıldığından yok hükmünde olduğunun kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
7 nolu kararda, yönetim kurulu üyelerine toplantı yapıldığı takdirde, ayda en az bir toplantıya katılması şartıyla aylık net 5.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine, ayrıca yönetim kurulu başkanının tüm mesaisini şirkete hasretmesi koşuluyla aylık 5.000,00 TL huzuru hakkı dışında net 20.000,00 TL ücret ödenmesine ve geçmiş yıllarda fiili mesaisi karşılığında ödenen aylık ücretlere de icazet verilmesi yönünde karar alındığı anlaşılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 394. maddesinde, yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşmeyle veye genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebileceği hükme bağlanmıştır. Anonim şirket esas sözleşmesine konulacak bir hükümle veya genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyelerine katıldıkları her toplantı için bir ücret ödenebileceği, ya da belirli dönemlerde ücret ödenmesinin kararlaştırılabileceği görülmektedir. Ayrıca yönetim kurulu üyelerine ücretin yanı sıra kardan da pay ödenebileceği 394. maddesinin amir hükmüdür.
Davalı şirketin esas sözleşmesinde yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretle ilgili bir hüküm bulunmadığı, bu konuda genel kurul kararı alındığı anlaşılmaktadır ve dava konusu genel kurulun 7 nolu gündem maddesinde esas sözleşmedeki toplantı ve karar nisabının oluştuğu, kanuna uygun olarak yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ve yönetim kurulu başkanına ayrıca ücret ödenmesinin karara bağlandığı, bu kararların dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edecek bir yönünün bulunmadığı, belirlenen ücretlerin aynı konuda faaliyet gösteren şirketlerde yönetim kurulu üyelerine verilen ücretlerden daha yüksek olduğunun da davacılarca kanıtlanamadığı, birleşen tüm davalarda, davacılar tarafından genel kurulda alının 7 nolu kararında yoklukla malul olduğunun tespitinin istendiği, bu kararın yoklukla malul olduğundan söz edilemeyeceği, zira toplantı ve karar nisabının oluştuğu, ancak çoğun içinde az da var ilkesi gereğince, kararın iptali koşulu bakımından yapılan değerlendirmede dahi TTK 445. maddesinde ifadesini bulan kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırılık halinin oluşmadığı, bu durumda iptal koşulunun da gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Dosyada bulunan mevcut ikinci ek raporda 7 nolu karar bakımından yapılan değerlendirmede, pay sahibi Landwerd şirketinin genel kurulda temsil edildiği ve vekil tarafından 18/04/2016 tarihli vekaletnamenin sunulduğu, bu vekaletname incelendiğinde, vekaletin 2014 genel kuruluyla sınırlı bulunduğu, ertelenmesi halinde de geçerli olduğu, bu haliyle vekaletin 2014 yılına ilişkin olağan genel kurulu kapsayıp, sınırlı yetki veren özel bir vekaletname niteliğinde bulunduğu, dolayısıyla 2014 yılına ilişkin kararlarda herhangi bir sakatlığın bulunduğundan söz edilemeyeceği, buna karşın 2015 yılına ilişkin genel kurulu kapsamadığı için 2015 yılında pay sahibini geçerli bir biçimde temsil etmiş sayılamayacağından ve bu yıla ilişkin kararlar yönünden esas sözleşmede öngörülen toplantı nisabına ulaşılamadığı için iptal müeyyidesine tabi olduğu açıklanmıştır. Mahkememizce bu tespit benimsenememiştir. Pay sahibi … şirketince verilen vekaletin 18/04/2016 tarihli olup, vekaletname içeriği ” hissedarı bulunduğum 20.000.000,00 TL itibari değerde paya ilişkin olarak … A.Ş.’nin 21/04/2016 tarihinde saat 10:00’da … adreste yapılacak olan 2014 hesap yılı olağan genel kurulunda veya nisap bulunmadığı veya erteleme vuku bulduğu takdirde, müteakip toplantılarda, şirketimizi temsile, oy vermeye, teklifte bulunmaya ve gerekli belgeleri imzalamaya yetkili olmak üzere … Barosuna kayıtlı hukuk vekili…’yi vekil tayin ettik” şeklinde olup, 21/04/2016 tarihinde yapılacak genel kurulda temsil edilmesini teminen verilen bir vekaletname olduğu, genel kurul tarihinden 3 gün önce verildiği, dolayısıyla 21/04/2016 tarihli genel kurulda alınacak tüm kararlar bakımından verildiğinin kabulü gerektiği kanaatine varıldığından, bu konuda aksi yöndeki açıklamayı içeren rapora itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Dava konusu genel kurulda alınan diğer tüm kararlarda toplantı ve karar nisabına uyulduğu anlaşılmıştır.
Birleşen davalarda, dava konusu genel kurulda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğuna ilişkin talebin dayanağı, genel kurul toplantısının 21/04/2016 tarihi saat 10:30’ta yapılacak olduğunun bildirilmesine rağmen belirtilen saatte yapılmadığı, bu haliyle TTK 416. maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul olarak kabulü gerektiği ve tüm pay sahiplerinin katılımıyla yapılmayan çağrısız genel kurulunda yok hükmünde olduğu ileri sürülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, dava konusu genel kurulun çağrısız genel kurul olarak kabul edilemeyeceği, bu nedene dayalı yokluk isteminin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Zira toplantı nisabına uyulmuş ve ana sözleşmede belirlenen oranda pay sahiplerinin hazır olduğu toplantının yapıldığı anlaşılmıştır. Ancak 3, 5 ve 4 nolu kararın finansal tabloların onaylanmasına ilişkin kısmı yönünden karar nisabının oluşmaması nedeniyle bu kararların yoklukla malul olduğunun tespiti gerektiği kanaatine varılmıştır. Diğer tüm kararlarda, karar nisabının oluştuğu tespit edilmiştir. Yoklukla malul olduğunun tespiti ile kesin hükümsüzlük nedeniyle sakat olduğunun tespiti kararlarının neticesi aynı olduğundan, birleşen davalarda 3, 4 (kısmi) ve 5 nolu kararların yoklukla malul olduğunun tespiti yönünde hüküm kurulduğundan artık yeniden bu kararlar yönünden kesin hükümsüzlükle sakat olduğunun tespiti şeklinde karar verilmesine gerek görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, esas davanın takip edilmemesi ve yasal 3 aylık sürenin dolması nedeniyle HMK 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına,
Birleşen İstanbul 8. ATM’nin 2016/514 E sayılı dosyasında davacı …’in açtığı davanın kısmen kabulü ile dava konusu genel kurulun 4 nolu kararın, 2014 yılı finansal tablolarının tasdik edilmesine ilişkin kısmının, 3 ve 5 nolu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine, fazla isteminin reddine,
Birleşen İstanbul 12. ATM’nin 2016/795 E sayılı dosyasında davacı …’nın açtığı davanın kısmen kabulü ile dava konusu genel kurulun 4 nolu kararın, 2014 yılı finansal tablolarının tasdik edilmesine ilişkin kısmının, 3 ve 5 nolu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine, fazla isteminin reddine,
Birleşen İstanbul 2. ATM’nin 2016/790 E sayılı dosyasında davacı …’in açtığı davanın kısmen kabulü ile dava konusu genel kurulun 4 nolu kararın, 2014 yılı finansal tablolarının tasdik edilmesine ilişkin kısmının, 3 ve 5 nolu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine, fazla isteminin reddine,
Birleşen İstanbul 16. ATM’nin 2016/805 E sayılı dosyasında davacı …’in açtığı davanın kısmen kabulü ile dava konusu genel kurulun 4 nolu kararın, 2014 yılı finansal tablolarının tasdik edilmesine ilişkin kısmının, 3 ve 5 nolu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine, fazla isteminin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ESAS DAVADA,
Davanın HMK. 150. Maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcından, peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 15,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 155,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 116,25 TL yargılama gideri ile 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı toplamı 174,65 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ATM’NİN 2016/514 E. SAYILI DOSYASINDA,
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Dava konusu 21.04.2016 tarihli genel kurulda alınan 3 nolu kararın, 4 nolu kararın ”2014 hesap yılı finansal tablolarının tasdik edilmesine ilişkin” kısmının,
Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararının YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
Davacının fazla isteminin ve diğer taleplerinin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcından, peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 15,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.655,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1.991,25 TL yargılama gideri ile 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı toplamı 2.049,65 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ATM’NİN 2016/795 ESAS SAYILI DAVADA;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Dava konusu 21.04.2016 tarihli genel kurulda alınan 3 nolu kararın, 4 nolu kararın ”2014 hesap yılı finansal tablolarının tasdik edilmesine ilişkin” kısmının,
Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararının YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
Davacının fazla isteminin ve diğer taleplerinin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcından, peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 15,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.750,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1.312,50 TL yargılama gideri ile 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı toplamı 1.370,90 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. ATM’NİN 2016/790 ESAS SAYILI DAVADA;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Dava konusu 21.04.2016 tarihli genel kurulda alınan 3 nolu kararın, 4 nolu kararın ”2014 hesap yılı finansal tablolarının tasdik edilmesine ilişkin” kısmının,
Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararının YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
Davacının fazla isteminin ve diğer taleplerinin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcından, peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 15,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.200,10 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 900,07 TL yargılama gideri ile 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı toplamı 958,47 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL 16. ATM’NİN 2016/805 ESAS SAYILI DAVADA;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Dava konusu 21.04.2016 tarihli genel kurulda alınan 3 nolu kararın, 4 nolu kararın ”2014 hesap yılı finansal tablolarının tasdik edilmesine ilişkin” kısmının,
Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararının YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
Davacının fazla isteminin ve diğer taleplerinin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcından, peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 15,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 533,40 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 400,05 TL yargılama gideri ile 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı toplamı 458,45 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Esas ve birleşen davalarda davalı tarafından yapılan toplam 243,30 TL yargılama giderinden esas ve birleşen davaların kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 60,82 TL yargılama giderinin esas ve birleşen dava davacılarından tahsili ile esas ve birleşen davalar davalısına verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/12/2019

BAŞKAN
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
KATİP
¸e-imzalıdır