Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/804 E. 2019/592 K. 24.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/804 Esas
KARAR NO : 2019/592

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2018
KARAR TARİHİ : 24/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirkete sigortalı …’ın malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 28/01/2018 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, … plakalı aracın … nolu zorunlu mali mesuliyet poliçesi ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, kaza akabinde hasarın tespiti amaçlı ekspertiz atandığını, aracın tamir bedelinin KDV dahil 19.818,08 TL olarak tespit edildiğini, hasar bedelinin ödenmesi için davalı şirkete 04/06/2018 tarihinde başvuru yapıldığını ancak tarafına herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı şirketin 14/06/2019 tarihinde temerrüde düştüğünü, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 4.750,00 TL ödenmeyen hasar bedelinin ve 250,00 TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 14.06.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar bedeli ve ekpertiz ücretine ait maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK ‘nin 6/1.maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 16.maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” denilmek suretiyle diğer bir yetki düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110.maddesinde düzenlendiğinden bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acenta veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili kabul edilmektedir. Aynı hüküm ZMSS genel şartlarının C.7.maddesinde de benzer şekildi yer almaktadır.
Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar).
Somut olayda yukarıda belirtilen yetki kuralları tek tek değerlendirildiğinde; öncelikle HMK’nin 6.maddesi gereğince davalılardan sigorta şirketinin yerleşim yeri İSTANBUL(Anadolu);
Trafik kazası Pendik ilçesi İstanbul Anadolu yakasında meydana gelmiş olup, kazanın meydana geldiği yere göre yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Mahkemeleri;
2918 Sayılı KTK 110 madde gereği sigorta poliçesini düzenleyen acentenin bulunduğu Ümraniye ilçesinin İstanbul Anadolu yakasında bulunduğuna göre etkili mahkeme İstanbul Anadolu Mahkemeleri;
Davacı tarafın yerleşim yeri Pendik/İstanbul Anadolu yakasında; davalı … şirketinin yerleşim yeri de İstanbul Anadolu olup, davalı şirket süresi içinde yetki itirazında bulunmak suretiyle yetkili mahkeme olarak İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerini göstermiştir.
Davacı taraf, sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün İstanbul/Şişli’ de olması nedeniyle İstanbul (Çağlayan)Adliyesi Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürdüğünden bölge müdürlüklerinin yetkili olup olmayacağı hususunun da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesinde, şirketlerin bölge müdürlükleri ve şube açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanmasının, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ilgili diğer mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla serbest olduğu, ancak bu şekilde faaliyete başlanmasını ve faaliyetin sona erdirilmesini müteakip bir ay içinde şirketçe Müsteşarlığa bildirimde bulunulması gerektiği belirtilmiştir.
Mevcut bu düzenleme dikkate alındığında Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca bölge müdürlüğü yapılanmasına izin verilmiş, genel müdürlük ile şube ve acenteler arasında bölge müdürlüğü adında bir yapılanmanın kurulabileceği kabul edilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 48.maddesinde, şube kavramı bir tanım yapılmaksızın düzenlenmiş olup. bu madde de yukarıda yer verilen TTK’nun 40.maddesindeki düzenlemeye paralel olarak “her şube kendi merkezinin ticaret ünvanını, şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır. Bu ünvana şube ile ilgili ekler yapılabilir.” ile TTK’nin 40/3.maddesinde ise “Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur.” hükmü yer almaktadır. Şube tanımı TTK’nin 48.maddesinde yapılmamış olup, 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar Borsalar Kanunu ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanununda şube tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre “Bir merkeze bağlı olduğu halde müstakil muhasebesi bulunan ve muhasebesi merkezde tutulduğu ve …müstakil sermayesi bulunmadığı halde, kendi başına sınai faaliyet ve ticari işlem yapan yerler ve satış mağazaları bu kanunun uygulanması bakımından şube sayılır” hükmü yer almakta olup, buna göre şubenin kendi adına ve hesabına hareket etmesi söz konusu değildir.
Dolayısıyla şubeler merkezden aldığı yetkiye dayalı olarak 3.kişiler ile ticari ilişki kurabilen ve TTK’nun 40.maddesi gereğince bulunduğu yerin ticaret siciline tescili gereken yasalarda düzenlenmiş bir tüzel kişilik birimidir. Halbuki bölge müdürlüğü tamamen her şirketin işlem hacmi, kendi iç işleyişi, personel ve hizmet sunumu, eksper gönderilmesi gibi bir takım yönetim işlemlerini yürütmek üzere, iç işleyiş kapsamında 3.kişiler ile doğrudan ve kendi adına işlem yapma ehliyetine ve tüzel kişiliğine sahip olmayan idari birimlerdir.
Öyle ise yasada düzenlenmeyen, herhangi bir sicile kaydı olmayan, olması da gerekmeyen şirketin kendi iç işleyişi ile ilgili kurduğu bölge müdürlüklerinin bulunduğu yer esasına göre bir yetki kaydının belirlenmesi yasaya aykırıdır. Bölge Müdürlükleri hakkında yasada bir hüküm bulunmadığından ticaret siciline tescili gereken, davacı veya davalı olarak taraf ehliyetine sahip olan şube gibi değerlendirilmesi yasanın açık hükümlerine de aykırıdır.
Bu hususta Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 06/03/2003 tarih 2002/10280 Esas 2003/1968 Karar sayılı ilamında; “…Sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin tüzel kişiliği yoktur ve şube olarak işlem göremezler. Bu nedenle açılmış veya açılacak bir davada husumet ehliyetleri yoktur.” denilmiştir.
Yetkiye ilişkin yasal düzenlemelerde, bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.03.2018 T, 2017/17-1092 E,2018/463 K sayılı kararında da bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olaya bakıldığında; HMK’nin 16.maddesi uyarınca haksız fiil hükümlerine göre zarar gören davacının yerleşim yeri olan Pendik/İstanbul Anadolu yakasında olduğundan İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri, yine aynı maddeye göre kazanın meydana geldiği, haksız fiilin ve zararın oluştuğu yer olan Pendik/İstanbul Anadolu yakasında olduğundan İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri; HMK’nin 6.maddesi gereğince davalının ikametgahı kuralına göre sigorta şirketinin yerleşim yeri İstanbul Anadolu Yakasında olduğundan İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri, Karayolları Trafik Kanununun 110.maddesine göre (sigorta poliçesini düzenleyen acentenin bulunduğu Ümraniye ilçesinin İstanbul Anadolu yakasında bulunduğu) sigortacının merkezi İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri olmak üzere kanunen belirlenen tüm yetki kurallarına uyulmadan tüm bu yetki kurallarının bertaraf edilerek, Bölge Müdürlüğü esasına dayalı olarak İstanbul (Çağlayan)Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılan davada mahkememizce yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği, aksi halin kabulü bu tür uyuşmazlıklarda herhangi bir yetki kuralına tabi olmadan Türkiye’nin her yerinde dava açılabileceği sonucunu doğuracağı açıktır.
Davalı tarafın süresi içerisinde ileri sürdüğü yetki itirazının kabulü ile, davacının kanunen belirlenen yetkili mahkemelerden hiçbirinde dava açmadığı, bu nedenle seçim hakkının davalıya geçtiğinin kabulüyle, davalının seçtiği yer olan İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna, mahkememizin yetkisiz olduğuna ilişkin karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-)Davacının davasının yetki yönünden USULDEN REDDİNE,
2-)Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
3-)Karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın yetkili İSTANBUL ANADOLU ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-)HMK 331. maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece karara bağlanmasına,
5-)HMK 20/1-son ve 331/2.m. Gereğince, yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmadığı taktirde harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda ek karar yazılmasına,
Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına,
Dair Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararının HMK 345/1 maddesi gereğince taraf vekillerine tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenebilmesi için tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/07/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır