Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/791 E. 2018/1158 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/791
KARAR NO : 2018/1158

DAVA : Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 21/05/2009
KARAR TARİHİ : 22/11/2018

Kapatılan İstanbul 50. ATM’nin 2011/45 E. 82 K sayılı 19.12.2011 tarihli kararıyla, 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 142. maddesi gereğince fon tarafından açılan bu davanın İstanbul 1 veya 2 nolu Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararına dayalı olarak mahkememize tevzien gelen dava dosyasında yapılan açık yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya devren birleştirilen … A.Ş. ile davalı müflis … arasında acentelik sözleşmesi imzalandığı, müflis şirketin … A.Ş.’de 02.11.2000 tarihinde birinci seans sırasında … A.Ş. müşterilerinden …’ın hesabında teminatı ve karşılığı olmaksızın 50.000 lot Burçelik hissesini 14.250 TL den alış emri vererek satın aldığı, bu işlemlerin fiktif ve manupilatif olduğunun tespit edilip IMKB’ye şikayette bulunularak netleştirme yapılmasının istendiği, IMKB tarafından 03.11.2000 tarihinde nakit ve menkul kıymet tutarlarının takas tarihinde … A.Ş.’ye tevdi edilmesine, ancak takasın gerçekleştirilmemesi ve netleştirme yapılmamasına, ancak alım bedeli olan 726.329.250.000 TL nin iki gün içinde ödenmesine karar verdiği, … Değerler A.Ş. nezdinde bulunan … hesabına alım bedelini karşılayacak meblağ bulunmadığından 793.126,53 TL’nin … A.Ş. tarafından … A.Ş.ye ödendiği,… A.Ş.ninde ilgili bedeli 06.11.2000 tarihinde hesaba yatırdığı, … A.Ş.nin 726.329,25 TL’yi ayrı bir hesaba alarak bloke koyduğu, blokeyi bu meblayı repo yapmak suretiyle nemalandırmaya başladığı, daha sonra … A.Ş.nin iflasına karar verildiği, bunun üzerine Kent … A.Ş. hesabına ödenen paranın faiz ve ferileri ile birlikte bankadan alacak kaydı talebinde bulunulduğu, … A.Ş.ye hisse senetleri alım bedeli olarak yatırılan miktarın müvekkili banka tarafından ödenmesi … A.Ş.nin … A.Ş.’nin zararı oluşması halinde bundan dolayı sorumlu olduğunu kabul etmesi nedeniyle borçlu olduğu, alacak kaydı taleplerinin iflas masasına haksız ve hukuka aykırı olarak reddedildiği iddia edilerek tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile şimdilik iflas tarihi itibari ile toplam 5.173.026,60 TL alacaklarının … İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyasından iflas masasına kaydına karar verilmesi talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalıya usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş, yazılı bir beyanda da bulunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Mahkememizce 2012/5 E. 2012/107 K. sayılı 07.06.2012 tarihli kararla, davanın bankacılık Yasasından kaynaklanmaması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine ve görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde … 50. ATM ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluşacağından dosyanın merci tayini için yargıtayın ilgili dairesine gönderilmesi yönünde karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 18.03.2014 tarihli 2014/964 E. – 2055 K. sayılı kararıyla bozularak gönderildiği ve dosyanın mahkememizin 2014/197 E. sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma kararının kesinleşmesinden sonra duruşma günü tayin edilmiş ve 24.06.2014 tarihli celsede ”07.06.2012 tarihinde verilen görevsizlik kararında direnilmesine” denilmiştir. Bunun üzerine dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 2017/23-1816 E. 2018/34 K. sayılı 17.01.2018 tarihli kararıyla; ”……………………………………………Bu aşamada, 29.09.2010 tarihinde dava konusu alacak TMSF tarafından temlik alınmıştır.
… 50. Asliye Ticaret Mahkemesince 19.12.2011 gün ve 2011/45-82 E.K sayılı Kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142’nci maddesinden söz edilerek görevsizlik kararı verilmiş; dosyanın tevzi edildiği … 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın Bankacılık Kanunu’ndan doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmadığı ve İİK’nın 235’inci maddesine dayalı kayıt kabul isteminden ibaret olduğu, bu durumda anılan Kanunun 142’nci maddesinin uygulanma kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı TMSF vekilinin temyiz itirazı üzerine karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece bu kez ilk karardaki gerekçeler tekrarlanmak ve uyuşmazlığın acentelik sözleşmesinden kaynaklanan rücu alacağı istemine dayandığı ve Bankacılık Kanunu’nun olayda uygulama yeri olmadığı vurgulanmak suretiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı … vekili temyiz etmektedir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: davacı banka mudii tarafından yapılan işlem ve aradaki acentelik sözleşmesi nedeniyle davacının ödemek zorunda kaldığı borsa işlemi tutarının rücuen iflas sıra cetveline kaydedilmesi istemiyle açılan davanın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142’nci maddesi kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce ilk kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20’nci maddesinin uygulanabilmesi bakımından, Bankacılık Kanunu’nun 142’nci maddesindeki belirlemenin mahkemeler arasındaki iş bölümünü mü yoksa görevi mi düzenlediği hususu görüşülüp tartışılmıştır.
Bu noktada görev ve iş bölümü kavramlarının belirlenmesi ve sonuçları arasındaki farkların ortaya konmasında yarar vardır.
Medeni yargılama hukukunda görev, belirli bir davaya hangi ilk derece mahkemesinin bakacağını düzenleyen kuralları ifade etmektedir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I, 5.b., İstanbul 2001, s.161; Akkan, M.: Pekcanıtez Medeni Usul Hukuku, C.I, 15.b., İstanbul 2017, s.233). Görev kuralları kamu düzenine dahil olup, ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Nitekim Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesi görevi dava şartları arasında saymıştır. Bu itibarla görev, kuralları tarafların ileri sürmesine gerek olmaksızın hâkim tarafından ve yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
Mahkemenin görevsiz olduğunun anlaşılması hâlinde nasıl bir usul izleneceği de Kanunda düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20’nci maddesine göre görevsizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Uygulamada bu başvuruyu içeren dilekçeye “tahrik dilekçesi” de denmektedir. Kanun bu prosedüre uyulmamasına usuli bir sonuç bağlamıştır. Eğer belirtilen süre içinde taraflardan biri bu başvuruyu yapmazsa mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verir (HMK m.20/1, son cümle). Tıpkı görev gibi, görevsizlik kararı üzerine yapılması gereken işlemler de şekli hukuka tabi olup, başvurunun süresinde yapılmamış olması hâlinde Kanunun öngördüğü sonucun yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerekir.
İş bölümü ise iki farklı müesseseyi ifade etmek için kullanılagelmiştir. Bunların başında 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “ticaret mahkemelerinin iş sahası” başlıklı 5’inci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5’inci maddesinin (26.06.2012 gün ve 6335 sayılı Kanunun 2’nci maddesiyle değiştirilmeden önceki) 3’üncü bendinde, aynı yerdeki asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkiyi ifade etmek için kullanılan iş bölümü kavramı gelmektedir. Ancak 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5’inci maddesinin 3’üncü bendinin değiştirilerek bu iki mahkeme arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun belirtilmesi sonucunda, Türk hukuku bakımından bu iş bölümü biçiminin uygulama kabiliyeti kalmamıştır.
İkinci olarak aynı yerde birden fazla asliye ticaret, asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemesi bulunması hâlinde bunlar arasındaki ilişkiyi ifade etmek için kullanılan iş bölümü kavramı gelmektedir. Aynı yerde birden fazla asliye ticaret, asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi varsa bunlar arasındaki ilişki görev değil, iş bölümü ilişkisidir (Kuru, I, s.676).
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun “dairelerin görevleri”ni düzenleyen 9’uncu maddesinin 1 numaralı bendinin c alt bendinde 20.07.2017 gün ve 7035 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi ile yapılan değişiklik sonrasında “Bölge adliye ve bölge idare mahkemesi daireleri arasındaki iş bölümü ile ilk derece mahkemeleri arasındaki iş dağılımını karara bağlamak” Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin görevleri arasında sayılmıştır. Görüldüğü gibi bu düzenlemede bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri arasındaki ilişki “iş bölümü” olarak adlandırılmaya devam edildiği hâlde aynı yerdeki birden çok asliye ticaret, asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki “iş dağılımı” ilişkisi olarak adlandırılmıştır. Bu düzenleme ile aynı yerde bulunan aynı sıfatlı mahkemelerin konu ya da dava türü bakımından farklı işlere bakmak üzere Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenmesine imkân sağlanmış, böylelikle Kurula, atadığı başkan ve üyelerin uzmanlaşacakları konuları da belirleme yetkisi verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iş bölümü ve iş dağılımı gereğince dava dosyalarının diğer mahkemeye gönderilmesi bir devir işlemi niteliğinde olup, gönderme kararının görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi ve görevsizlik hâlinde uygulanacak usulü gösteren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20’inci maddesindeki düzenlemeye ve sonuçlara tabi tutulması mümkün değildir. Bir diğer ifade ile aynı yerde, iş dağılımı uyarınca belirli bir dava türündeki dosyalara bakan mahkemenin iş sahasına girdiğinden bahisle verilen gönderme kararları için anılan maddedeki başvuru süresi ve usulü uygulanmayacağı gibi, bu usulün uygulanmaması durumunda da davanın açılmamış sayılmasına karar verilemez.
Bu aşamada 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142’nci maddesindeki düzenlemenin de değerlendirilmesi gerekmiştir. Anılan düzenlemede açıkça Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağı ve o yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması hâlinde, bu davaların (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmıştır. Görüldüğü üzere madde metni, hem asliye ticaret mahkemelerini bu davalar için görevli kabul etmiş hem de Hâkimler ve Savcılar Kurulunun bir iş bölümü veya iş dağılımı kararı vermesine olanak bırakmayacak şekilde o yerdeki birden çok asliye ticaret mahkemesi arasında (1) ve (2) numaralı olanları görevli kılmıştır. Kanunun açık düzenlemesi karşısında bu belirlemenin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu anlamında “görev” olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve açıklanan ilkeler çerçevesinde davanın açıldığı İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesince 19.12.2011 günü verilen kararın iş bölümüne dayalı bir devir kararı olmayıp, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1 ve 20’nci maddeleri anlamında bir görevsizlik kararı olduğu; mahkeme kararında dosyanın tevzi memurluğuna gönderilmesine karar verilmiş olmasının, bu hukuki durumu değiştirmeyeceği sonucuna varılmıştır.
Görev ve iş bölümüne ilişkin belirleme bu şekilde yapıldıktan sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20’nci maddesindeki usulün takip edilip edilmediği hususu incelenmelidir. Yukarıda da belirtildiği üzere sözü edilen maddedeki usulün yerine getirilmemesi hâlinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir.
Nitekim dosyanın incelenmesinde görevsizlik kararı verildiği tarihte yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20’nci maddesinde gösterildiği şekilde bir gönderme talebinin mevcut olmadığı gözlemlenmiştir. Bu durumda İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek gerekirken yazılı şekilde tekrar görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir……..” gerekçesiyle direnme kararının bozulduğu anlaşılmıştır.
HMK. 373/7. maddesi uyarınca Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlara mahkemece uyulması zorunludur.
Uyulmasına karar verilen Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, HMK. 20. maddesi uyarınca, ilk görevsizlik kararını veren İstanbul 50. ATM’nin bu kararının kesinleşmesinden sonra dosyanın görevli mahkemeye sevki için süresi içinde usulüne uygun olarak ibraz edilen bir gönderme dilekçesinin bulunmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı tarafından açılan davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
Davacı harçtan muaf olmakla harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/11/2018

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır

ÜYE …
¸e-imzalıdır

ÜYE …
¸e-imzalıdır

KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 0,00 TL
Karar Harcı : 0,00 TL
Noksan Harç : 0,00 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 300,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama gideri detayları
Posta Giderleri : 258,00 TL