Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/750 E. 2021/846 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/750
KARAR NO : 2021/846

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2018
KARAR TARİHİ : 02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, …Tic. Ltd Şti’ne Bankanın … Müdürlüğü tarafından 27.08.1997 tarih, 1033 sayılı kararıyla; 35 milyar eski TL ‘lik senet karşılığı ( ipotekli ) kredi tahsis edildiğini, bölge baş müdürlüğünün 08.10.1997 ve 1197 sayılı kararıyla (15 Milyar ETL) 15.000.000.000,- ETL’lik ek senet karşılığı kredinin onaylanarak firmanın kredi limitinin 50 milyar eski TL’na çıkarıldığını, 25.08.1997 tarihli 57.000.000.000 ETL lık, 06.10.1997 tarihli 30.000.000.000 ETL lik 17.03.1998 tarihli 100.000.000.000,- ETL lık kredi sözleşmelerinin banka ile (firmayı temsil eden) … ‘a vekâleten … ve … arasında akdedildiğini, … ın bahsi geçen sözleşmeleri hem asaleten şirket yetkilisi olarak hem de anne si … ‘a vekaleten imzaladığını, bu kredilerin teminat olarak aynı miktarlı ve tapuda … adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edildiğini, kullandırılan kredilerin geri ödemelerinin yapılmaması ve yasal takip işlemlerine başlanması sonrasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra işlemleri neticesinde …, … İlçesi, … köyü, 2343 parsel sayılı taşınmaz haricindeki taşınmazlar icra yoluyla satıldığını, bir kısmının banka alacağa mahsuben alındığını, Kalan bakiye borcun ise borçlu taraf ile yapılan protokol ile tahsil edilerek; … Ltd Şti nin borçlarının tamamen tasfiye edildiğini, bu arada … 2 ATM nin …E. sayılı dosyası ile … ‘a akıl hastalığı bulunması nedeniyle … Sulh Hukuk Mahkemesinin …E ve … K. sayılı dosyası kapsamında vasi olarak atanan kardeşi … tarafından, … Ltd Şti nin feshi ve tasfiyesi talebi ile dava açıldığını, … K sayısı ile 20.04.2004 tarihinde, şirket ortağı … ın hacir altına alındığını ve 1997-1998 yılları ile karar tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmadığının Adli Tıp Raporu ile sabit bulunduğu gerekçeleriyle şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiğini, ipotek borçlusu …’ın kendi verdiği vekaletnameye istinaden teminata alınan taşınmazlarının yasal takip işlemleri nedeniyle ve banka alacağının tahsili amacıyla satıldığını, ancak … tarafından, oğlu olan ve vekâletname vererek yetkilendirdiği …’ın sözleşme ve ipotekler düzenlendiği tarihlerde paranoid-şizofreni tipi ruh hastası olduğu, her türlü hukuki ve ticari tasarruf ehliyetinden yoksun bulunduğu, yapmış olduğu tüm işlemlerin batıl olduğu iddiasıyla sözleşme ve ipoteklerin iptali için dava açtığını, açılan davada … 2 ATM nin …E ve…K. sayılı 29.11.2004 tarihli kararı ile; “kredi sözleşmeleri yönünden davacı (… In) nın borçlu olmadığına karar verildiğini ve (kanun yolu incelemelerinden geçmekle) kararın kesinleştiğini, bu mahkeme kararı gerekçe gösterilerek … tarafından; … 2 ATM nin …E slı Dosyası ile bu kez *….Cebri İcra takibinde satılan taşınmazların banka adına kayıtlı olmaları halinde aynen İadesi, aksi halde toplam satış bedelleri olan 100.000.000.000 ETL’nin faiziyle birlikte iadesi ve yapılan protokol kapsamında ödenen 150.000.000.000 ETL’nin faiziyle birlikte iadesi, ayrıca bu paraların faiz ve semerelerinden yoksun kaldıkları iddiasıyla 25.000.000.000 ETL’nin ödenmesi olmak üzere toplam 275.000.000.000 ETL’nin ödenmesi talebiyle…” istirdat davası açtığını, bu davada 2008-89 Karar sayısıyla 10.03.2008 tarihinde davanın reddine karar verildiğini ancak temyiz incelemesinde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi tarafından bozma kararı verildiğini, bozma kararı üzerine yeniden yargılama yapan ilk derece mahkemesi tarafından 2009-769 E. sayılı dosyada verilen karar değiştirilerek; 06.06.2011 tarih ve 2011-297 Karar ile kısmen kabul kararı verildiğini, … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde yargılama devam ederken, işbu davanın davalılarına davanın ihbar edilmesi talebinde bulunulduğunu, kısmen kabul kararının, kanun yolu incelemelerinden geçmekle kesinleştiğini, mahkeme kararı ile ödenmesine karar verilen tutarın müvekkili bankanın, tasfiye sürecinde bulunması nedeniyle 22.05.2017 tarihinde fer’ileri ile birlikte 1.073.797,66 TL olarak ödendiğini, … 2 ATM ‘nin … E. sayılı dosyasından verilen, 06.06.2011 tarih ve 2011-297 K. sayılı kısmen kabul kararına istinaden 22.05.2017 tarihinde 1.073,797,66 TL ödeme yapıldığını ve müvekkili bankanın zararının ortaya çıktığını, bankanın 06.07.2001 tarihi sonrasında tasfiye sürecine girmesini takiben dava konusu kredilerin kullandırıldığı (Mülga) … … Şubesinin … Bankasına devredildiğini, devrolunan bankanın Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından şubede konuyla ilgili yapılan teftiş neticesinde hazırlanan … tarih, … sayılı idari soruşturma raporu ile; eski personel davalılar …, …, …, …, …, …, … in mali sorumluklarına dair şerh düzenlendiğini, bankanın eski personeli olan davalıların hukuki işlem ehliyetini ortadan kaldıracak ölçüde paranoyak şizofren olan bir kişiyle (…’a) kredi ilişkisine girerek, görevleri gereği yapmaları gereken incelemeleri ve araştırmaları yapmadıkları, gereken özen ve basireti göstermedikleri ve böylelikle banka zararına sebebiyet verdiklerinin belirlendiğini, … Bankası Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 26.07.2001 tarih, …sayılı raporunda ayrıntılı olarak bahsedilen ve tespit edilen hususlar nedeniyle ihmali, kusuru bulunan ve banka zararına sebebiyet veren eski personelin mali sorumluluklarına gidilmesi gerektiğinin belirlendiğini, bu nedenle … 2 ATM’nin… E ve … K. sayılı kararı gereğince …’a ödenen 1.073.797,66 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesi amacıyla işbu davanın ikame olunduğunu, teftiş raporunda …Tic. Ltd Şti nin 1996 yılında 6.219 milyon ETL zarar ile kapattığı, kullandırılan kredilerin 630 fazlası ile alınması gereken senet alma zorunluluğuna uyulmadığı, ödeme güçlüğüne düşen firmanın kredi hesaplarının 05.06.1998 tarihinde kat edilerek; 30.06.1998 tarihinde 68.483.472.263.-ETL üzerinden takibe intikal ettirildiği nin tespit edildiğini, 22.05.2017 tarihinde ödenen 1.073.797,66 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; Kredi kullandırımında imzaları bulunan sorumlular, Bölge Başmüdürü …, Bölge Müdür Yardımcısı …, Sef Yardımcısı …, Heykel Şube Müdürü …, Şube Şefi …’den müştereken ve müteselsilen, …den (talebin) %30’u oranında, …ndan (talebin) %70’i oranında tahsilinin sağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Hamza Bal ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili davalıların sorumluluğunu gerektirecek en ufak bir kusurları bulunmadığını, davanın görev yapılan dönemde yürürlükte olan TTK’nın 309. (6102 SK-560) maddesi uyarınca zaman aşımına uğradığını, genel kurul kararı olmadan bu davanın açılamayacağını, davaya konu kedinin tahsis ve kullandırılmasında bankacılık teamüllerine aykırılı bir durumun bulunmadığını, bu durumun yasal takip sürecinde ortaya çıktığını, davacının iddiasının dayanağının ‘Müfettiş Raporu’ olduğunu, banka tarafından kullandırılan kredilerden kaynaklanan banka alacağının tahsil ederek riskin kapatıldığını, kullandırılan kredilerin güvencesine fazlasıyla teminat alındığını ve bankanın herhangi bir zararına meydan verilmediğini, davacının zarar iddiasının temelde, … Ltd Şti ‘ne kullandırılan kredilere 57.000- TL, 30.000-TL ve 100.000-TL tutarlı sözleşmeleri, …Şti. ve müşterek borçlu-müteselsil kefil … adına imzalayan şirketin büyük hissedarı ve yetkili müdürü …’ın, ‘paranoid-şizofren olmasına bağlı olarak hukuki ehliyetinin bulunmamasına dayandığının görüldüğünü, 05.06.1996 da…Ltd.Şti.nin (…+… olmak üzere) iki ortaklı olarak kurulduğunu, 15.05.1997 … Ü. Psikiyatri Bölümü …’ın akıl hastalığını tespit ettiğini, … 6. Noterliğinin…- … t ve y nolu belgesi ile. …’ın …Şti ‘nin toplam 200 payından 50 payını …’dan devir aldığını, Annesi …’ın, …’ … 7. Noterliğinin … t ve y nolu Belgesi ile vekalet verdiğini, …’ın, … 15. Noterliğinin … ve y no.lu. Belgesi ile…Ltd.Şti. ‘nin toplam 200 payından 100 payı …’dan devir aldığını, 25.08.1997 tarihli 57.000-TL’lik ve 06.10.1997 tarihli 30.000-TL’lik GKS (Genel Kredi Sözleşmelerinin) … şubesi ve firma ile müşterek borçlu müteselsil kefil … adına … tarafından imzalandığını, annesi … tarafından …’a … 7 Noterliğinin …t ve y nolu belgesi ile ikinci kez vekaletname verildiğini, 17.03.1998 tarihli 100.000- TL’lik GKS (Genel Kredi Sözleşmesinin) bankanın … şubesi ve firma ile müşterek borçlu müteselsil kefil … adına (bu vekâlete istinaden) … tarafından imzalandığını, kredi geri ödemelerindeki aksamalar üzerine 30.06.1998 tarihinde firmanın kredi hesaplarının kat edilerek yasal takip işlemleri başlatıldığını, 27.11.1998 tarihinde …’ın … 2 ATM’nin …-E. sayılı dosyası İle ‘menfi tespit’ davası açıldığını, 03.08.2001tarihinde Adli Tıp, tarafından …’a akıl hastalığı sebebiyle 1997-1998 yıllarında hukuki ehliyetinin bulunmadığına ilişkin rapor verildiğini, 26.04.2002 tarihinde … Sulh Hukuk Mahkemesinin..E. ve… sayılı kararı ile; … ‘ın hacir altına alınmasına karar verildiğini, davaya konu ipoteklerin 1997-1998 yıllarında (oğlunun akıl hastası olduğunu bilen annesi tarafından verilen vekaletnameye istinaden) … imzası ile tesis edildiğini, (…Ltd.Şti.) hisselerinin alımının da (20.06.1997-04.08.1997) … 6. ve 15. Noterlikleri nezdinde imzalanan hisse devri sözleşmeleri ile gerçekleştiğini, kamu kurumu niteliğindeki ve resmi birer kuruluş olan, Tapu Sicil Müdürlükleri ve Noterlerin ehil olmayan birisinin ehliyetini tespit edemeyip imzalarını kabul ettiklerini, bu durum karşısında sözleşmelerin imzalanmasında ve ipoteklerin tesisinde gerekli dikkat ve özeni gösteren Noterler ve Tapu Sicil Müdürlükleri nezdinde (Resmi belge ve Resmi Vekâlete uygun) işlem yapan kendilerinin davaya konu bu işlemlerden ve banka zararından sorumlu tutulamayacağını, bu durumun hukuki bir dayanağının bulunmadığını, davacı bankanın, noterler tarafından düzenlenen, tüm resmi ve özel kurum ve şahıslar tarafından geçerli kabul edilen vekalete dayanan ve hukuki ehliyeti konusunda tereddüt edilmeyen şahısta, gerçekte o tarihte bilinmeyen gözükmeyen akıl hastalığını davalıların ‘farketmeyişlerini’ kusur olarak ileri sürmesinin mümkün olmadığını, bankacılık ilke ve teamülleri kapsamında, bankacıların, ancak ‘Adli Tıp’ gibi uzman kuruluşların hastanelerin belirleyebileceği ‘akıl hastalığını” tespit etmek gibi bir iş ve görevlerinin bulunmadığını, noterler tarafından düzenlenen sözleşmelerin / vekaletnamelerin resmi evrak kabul edildiğini, bu belgelerin “sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil sayıldığını, bu vekâletnamelerdeki vekilin hukuki ehliyetini, Tapu Sicil Müdürlükleri, noterler ipotek / hisse devir sözleşmelerinin düzenlenmesi sürecinde geçerli kabul ettiklerini, davalıların, vekili hukuken ehliyetsiz saymaları için hiçbir neden bulunmadığını, işlemlerin tartışıldığı ‘Menfi Tespit Davasını’ davalılara haber vermeyen davacının, bunun sonuçlarına katlanmakla yükümlü olduğunu, davacı, kendisi aleyhine müşterek borçlu-müteselsil kefil … tarafından açılan menfi tespit ve istirdat davalarını ihbar ettiğini ileri sürmekteyse de, bu iddia da gerçeği yansıtmadığını, nitekim 27.11.1998 tarihinde … 2. ATM’de …E. sayılı dosyası ile açılan, asıl borçluluğun sorumluluğun tartışıldığı menfi tespit davasını müvekkilleri (davalılara) ihbar edilmediğini, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine, usulü eksikliklerin giderilmesi ve yargılamaya devam edilmesi halinde, haksız ve hukuki dayanaklardan yoksun olan davanın esas açısından da reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, davaya konu kredinin tesis edilmesinde herhangi bir usulsüzlük ve ihmalin bulunmadığını, sözleşmeleri ve ipotekleri imzalayan (daha sonra paranoid şizofren olduğu anlaşılan) …’ın bu konudaki imzalarını resmi belge niteliğinde olan Kartal 7. Noterliğinden annesi … tarafından kendisine verilen vekâletnamelere istinaden kullandığını, 6100 Sayılı HMK nin 204 md kapsamında noterlikçe düzenlenen ve tasdik olunan belgelerin (aksi ispat oluncaya kadar) kesin delil niteliğinde olduğunu, Bölge Başmüdürlüğü yetkisinde onaylanarak şubece kullandırılan davaya konu İşbu kredilerin maddi güvenceli krediler olduğunu, bankanın bölge istihbarat müdürlüğünce firma hakkında düzenlenen 13.05.1998 tarihli Mali Tahlil ve İstihbarat Raporunda firmanın gelişmekte olan kredilen dirilebilir olduğunun belirtildiğini, tespit olunan kredilerini kullanan firma ödeme güçlüğü içerisine girmiş ve alacak yasal takibe intikal ettirilmiş olmakla birlikte ipotek ve icra takipleri ve taraflar arasında akdolunan protokol kapsamında firma borcunun tamamen tahsil ve tasfiye edildiğini, bankaların ve benzer kuruluşların her hukuki işlemde müşterilerinden akli dengesinin yerinde olduğuna dair tam ehliyetli olduğuna dair belge istemelerinin hukuken ve fiilen mümkün olmadığı gibi böyle bir yasal zorunluluğun da bulunmadığını, davacı bankanın hukuki yolları eksik bırakarak yeterli hukuki mücadeleyi vermemekle zararın oluşmasına neden olduğu, davanın zaman aşımı nedeniyle ve diğer halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımı yönünden reddedilmesi gerektiğini, kredinin tahsis edilmesi ve kullandırılmasında herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı, davaya konu olaydaki ihtilafa neden olduğu gösterilen imzaların (daha sonra paranoid şizofren olduğu anlaşılan ) … in kendisine annesi … tarafından Kartal 7. Noterliği aracılığı ile verilen vekaletnamelere istinaden atıldığını, resmi belge niteliğinde olan vekaletnameye istinaden atılan imzalar aşamasında …’ın fiil ehliyetinin bulunmadığının bilinmesinin kendileri tarafından mümkün olmadığını, bankacılık mevzuatı ve teamülleri kapsamında da böyle görev ve zorunluluklarının da bulunmadığını, Bölge Başmüdürlüğü tarafından onaylanan kredi tasdik şartlarının eksiksiz olarak yerine getirilerek kredinin kullandırıldığını, firmanın kredi geri ödemelerinde zora düşmesi üzerine ise, alınan teminatların nakde dönüştürülerek ve yapılan protokol çerçevesinde firmadan olan alacağın tamamen tahsil ve tasfiye edildiğini, bu çerçevede kendisinin sorumlu tutulamayacağını, davacı bankanın davaya konu olayın meydana gelmesinde hukuki zafiyet gösterdiğini, davanın zaman aşımı yönünden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle, dava dışı …Ltd Şti’ne davacı bankanın … Bölge Başmüdürlüğü tarafından 27.08.1997-1033 tarih ve sayılı ve 08.10.1997 – 1197 tarih ve sayılı kararları ile krediler tahsis ve takdir edilerek onaylandığını, kullandırımdan evvel kredi sözleşmeleri ile kredinin teminatını teşkil edecek olan ipotek resmi senetlerinin davacı banka ile firmayı temsilen (…) a vekaleten oğlu … ve dava dışı … tarafından imzalandığını, kullandırılan kredilerin geri ödemelerinde zora düşülmesi ile firma aleyhinde yasal takibe geçildiği, alınan teminatların nakde dönüştürülmesi ve imzalanan protokol sonucunda banka alacağının tahsil edilerek riskin tamamen kapatıldığını, davaya konu olayın ise sözleşme ve ipotek belgelerini imzalayan (… firmasının yetkili ortağı ve kendisi annesi … tarafından noter kanalı ile vekil olarak tayin edilen) …’ın işbu imzaları attığı aşamada (paranoid şizofren olmasından ) ve fiil ehliyetinin bulunmamasından kaynaklandığı, anlaşılmakla birlikte kredi tahsis ve tesisi ile kredi ile ilgili sözleşmeler ve ipotek teminatlarının tesisi aşamasında, tüm bankacılık mevzuat hüküm ve teamüllerine uyulduğunu, …’ın da imzalarının kendisine noter kanalı ile verilen vekalete istinaden atıldığını, ilgilinin akıl hastası olduğunu bilmenin mümkün olmadığını, kanun, genelge ve yönetmeliklerde de kredi kullandırılacak olan firma yetkililerinden akıl sağlığı raporu istenileceğine ilişkin bir hükmün bulunmadığını, ilgiliden kimliğinin veya yetki belgesinin istenebileceğini bu yükümlülüğünde yerine getirildiğini, haksız davanın reddi ile, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle, davaya konu işlemlere şef yardımcısı olması nedeniyle tamamlayıcı nitelikte imzalar koyduğunu, davaya konu imzaları atan … ile hiç görüşmediğini ve tanışmadığını, sözleşmelerin imzalanması ve kredilerin kullandırılması aşamalarında imzasının bulunmadığını, sorumluluğunu gerektirir bir fiilinin bulunmadığını, ayrıca banka personelinin bu kişinin akıl sağlığının tespit edilmesi konusunda görevli ve yetkili olmadığı gibi bu konunun kendileri tarafından tespitinin de mümkün olmadığını, bu sebepten kaynaklanan zarardan da sorumlu tutulamayacağı, zaman aşımına uğramış olan davanın reddi ile mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Davalı …’na usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
Mahkememizin 17.09.2020 tarihli duruşmasında dosyanın bankacılık konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi ile (…, … ve …) davalıların bankadaki görev ve yetkileri, görevlerini ifa ederken kusurlu eylemleri ile bankanın zararına neden olup olmadıkları, varsa davacının her bir davalıdan talep edebileceği tazminat tutarı konularında rapor tanzim edilmesinin istenilmesine karar verildiği ve bilirkişiler …, …ve … tarafından sunulan 05.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle, banka çalışan yetkilileri tarafından bir işletmeye kredi tespitine gidildiğinde yapılması gerekli ve zorunlu olan şeyler 5411 Sayılı Yasa, bu yasa kapsamında hazırlanan Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik ve (yasa ile bu yönetmelik kapsamında banka tarafından hazırlanan) Bankanın “Krediler İzahnamesi” nde teferruatlı olarak belirtilmiş olup, belirtilen bu kurallara (krediyi teklif eden Şube ve onaylayan Bölge Müdürlüğü yetkilileri) davalılar tarafından eksiksiz olarak uyulmuş olup kredi çalışmaları esnasında … in paranoid-şizofreni tipi ruh hastası olduğu, her türlü hukuki ve ticari tasarruf ehliyetinden yoksun bulunduğu, ilgililer tarafından fark edilememiş ve görülememiş olmakla fark edilmesi, görülmesi ve bilinmesinin imkan dahilinde olmadığı, zira ilgilinin şirketin %75 nispetinde ortağı ve imza yetkilisi olduğu, (akıl sağlığının yerinde olmadığı bilinmemekle ) fiili olarak ticari ve hukuki faaliyetlerde bulunduğu, ticaret sicilinde şirket yetkilisi olarak kaydının bulunduğu, noter tasdikli imzalarının bulunduğu, şirket ortağı annesi … tarafından kendisine noter vasıtası ile vekalet verildiği, verilen bu vekaletnameler esnasında ilgilinin akıl sağlığının yerinde olup olmadığının fiil ehliyetinin yerinde olup olmadığının noter tarafından da tespit edilemediği ve (fevkalade yüksek iğfal kabiliyetini haiz) bu resmi belge ve resmi nitelikteki vekâletlere dayanarak sözleşme ve ipotek belgelerini imzaladığı görülmekle, davalılar tarafından kendisinin akıl hastası ve fiil ehliyetinden yoksun olduğunun anlaşılmak imkanının bulunmadığı, vekalete İlişkin işlem “yapan banka yetkililerinin bilerek ve isteyerek kötü niyetli işlem “Yaptıklarının kanıtlayan bir delilin de dosyaya sunulmadığı, ki; Bankacılık Yasası, bu yasa kapsamında hazırlanan bankaların kredi işlemlerine ilişkin yönetmelikte ve Bankanın “Krediler İzahnamesi “nde de kredilendirilecek şirket yetkili ve ortaklarının, akıl sağlıklarının yerinde olup olmadığının araştırılacağı, kendilerinden akıl sağlığı raporu isteneceğine dair bir şartın ve kuralın da bulunmadığı görülmekle davalıların “ …ltd Şti’ni kredilendirirken … görevleri gereği yapmaları gereken incelemeleri ve araştırmaları yaptıkları, bu konuda gereken dikkat, özen ve basireti gösterdikleri ve banka zararının oluşmasında herhangi bir zafiyet, kusur ve kasıtlarının bulunmadığı, dolayısıyla mali sorumluluklarına gidilemeyeceğinin Mahkemenin takdirlerinde olduğu, tarafların (Zaman aşımı ve bunun gibi) sair taleplerinin Mahkemenin takdirlerinde olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtilmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Dava, dava dışı şirkete kullandırılan ve bir kısmı tahsil edilemeyen kredinin teminatı için tesis edilen ipoteğin, ipotek tesis tarihinde ipotek malikinin akıl sağlığının yerinde olmadığı gerekçesiyle fekkine karar verilmiş olması suretiyle zarara uğranıldığı iddiasına dayanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı banka, tahsil edilemeyen kredi alacağının ,kredi tahsisinde imzası bulunan banka müdür ve çalışanı davalılardan tahsilini talep etmiş olup davalılardan …, …, …, … ve …’in süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu görülmüştür.
Dava, 6762 sayılı Yasa’nın 341. Maddesine dayanan sorumluluk davasıdır. 5411 Sayılı Bankacılık Yasası’ nın 141. maddesinde yer alan zamanaşımı süresi fon alacağına ilişkin davalara yönelik olup, davalılar aleyhine 6762 sayılı TTK’nın 336 vd. maddelerine göre açılan sorumluluk davasında 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.6762 sayılı TTK’ nın 340. maddesine göre 336. ve 337. madde hükümleri gereğince şirket yöneticilerine yükletilen sorumluluk hakkında 309. madde hükmü uygulanır. 6762 sayılı TTK 336. ve 337. maddelere yapılan atıf dolayısıyla iş bu davada sorumluluk davasında, özel hüküm niteliği taşıyan 309. maddenin son fıkrasında yazılı zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Buna göre, sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Somut olayda, son kredi tahsis tarihinin 17/03/1998 , son ipotek tesis tarihinin de 17/03/1998 tarihi olduğu, işbu davanın ise 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 13/09/2018 tarihinde ikame edildiği anlaşılmakla zamanaşımı itirazında bulunan davalılar yönünden davanın bu sebeple reddine karar verilmiştir.
Davalılar … ve … yönünden ise ; Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik ve Bankanın “Krediler İzahnamesi” nde belirtilen kurallara davalılar tarafından eksiksiz olarak uyulduğu, kredi çalışmaları esnasında ipotek maliki … ın paranoid-şizofreni tipi ruh hastası olduğunun görülmesi ve bilinmesinin imkan dahilinde olmadığı, zira ilgilinin ticaret sicilinde şirket yetkilisi olarak kaydının bulunduğu, noter tasdikli imzalarının bulunduğu, şirket ortağı annesi … tarafından kendisine noter vasıtası ile vekaletname verildiği, verilen bu vekaletnameler esnasında ilgilinin fiil ehliyetinin yerinde olup olmadığının noter tarafından da tespit edilemediği ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edilen resmi vekaletnameye istinaden sözleşme ve ipotek belgelerinin imzalandığı görülmekle, davalılar tarafından dava dışı ipotek malikinin akıl hastası ve fiil ehliyetinden yoksun olduğunun anlaşılması imkanının bulunmadığı, vekaletnameye göre işlem yapan banka yetkililerinin bilerek ve isteyerek kötü niyetli işlem yaptıklarının da iddia ve ispat edilemediği anlaşılmakla davalıların dava dışı … Tic. Ltd Şti ‘ne kredi kullandırırken görevleri gereği yapmaları gereken incelemeleri ve araştırmaları yaptıkları, bu konuda gereken dikkat, özen ve basireti gösterdikleri ve banka zararının oluşmasında herhangi bir ihmal ve kusurlarının bulunmadığı dosya kapsamı ve bankacılık konusunda uzman bilirkişi heyetince düzenlenen 05.04.2021 tarihli rapordan anlaşılmakla anılan davalılar yönünden davanın esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalılar …, …, …, … ve …’e yönelik davasının zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Davacının davalılar … ve …’na yönelik davasının esastan reddine,
3-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar …, …, …, … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 70.382,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, …, …, …’e verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ve ret sebebi farklı olduğundan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 70.382,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Av. …, davalılar … ve … vekili Av. …’ın yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/12/2021

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …