Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/689 E. 2023/665 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/689 Esas
KARAR NO : 2023/665

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2018
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 05.01.2011 tarihinde ”…” yapıldığını, müvekkili şirketin … ve … Dağıtım Merkezi Kodu ve Mobil Dağıtım Merkezi olarak bayilik faaliyetlerini yerine getirdiğini, 2015 yılında davacının bayilik sayısının ikiye çıkarıldığını, müvekkili şirketin yedi yıllık süre içerisinde davalı şirkete 145 adet bayi, 580 adet … satış noktası ve … başvuru noktası, 725 adet alt bayi ile aylık ortalama 10500 abone kazandırdığını, müvekkili şirkete gönderilen … 6.Noterliğinini … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle taraflara arasındaki sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, müvekkili şirkete haksız olarak ceza faturaları kesildiğini, müvekkili şirketten alınan 31.07.2017 tarihli sonlandırma protokolü ve ibraname metinlerinin geçersiz olduğunu, bu ibranamenin tehdit aldatma ve gabi unsurları altında alındığını, müvekkili şirkete hakediş prim bedellerinin ödenmediğini, davalı şirket tarafından denkleştirme tazminatı ödenmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle; 31.07.2017 tarihli ibranemelerin geçersizliğinin tespitine, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitine, davalının sözleşmeyi haksız feshi yüzünden ilk bayilik yani … kodlu Dağıtım Merkezi bayiliği açısından 3,5 yıl, ikinci bayilik yani … Mobil Dağıtım Merkezi açısından toplamda 7,5 yıllık dönem için yoksun kaldığı kârın tespitiyle Rekahetin Korunması Hakkında Kanun’un 58.maddesi uyarınca 3 katının HMK 107/2 uyarınca belirsiz alacak kuralları çerçevesinde tahkikat sonucunda tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda HMK 107/2 uyarınca arttırılmak üzere 5.000,00 TL maddi tazminatın 28.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bunun mümkün görülmemesi halinde 5.000,00 TL maddi tazminatın (yoksun kaldığı kârın) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, TTK 122.maddesi uyarınca müvekkili şirketin davalıdan olan denkleştirme tazminatı alacağının tahkikat sonucunda tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda HMK 107/2 uyarınca arttırılmak üzere 5.000,00 TL denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkili şirkete kesilen ceza faturalarının haksız ve hukuka aykırı olduğunun respiti ile ödenen bedellerin müvekkiline iadesine, bu zarar kalemine ilişkin belirsiz alacak olarak HMK 107/2 uyarınca arttırılmak üzere 2.000,00 TL’nin davalı şirketten tahsiline, müvekkili şirketin hak etmiş olduğu son dönem bayi priminin tespit edilerek müvekkili şirkete ödenmesine, bu zarar kalemine ilişkin belirsiz alacak olarak HMK m. 107/2 uyarınca arttırılmak üzere 2.000.,00 TL’nin davalı şitketten tahsiline, tüm alacak kalemlerine ticari faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinim karşı tarafa yükletilmesime karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 05.01.2011 tarihli “…” imzalandığını, sözleşmenin 5.2 maddesi gereğince 5 yıl süreli olduğunu ve Sonlandırma Protokolü imzalanmak suretiyle sona erdiğini, kabul manasına gelmemek kaydıyla davanın belirsiz alacak davası şartlarını taşımamasından ötürü davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, menfi ve müspet zararların bir arada talep edilemeyeceğini, tazminata ilişkin davacı taleplerinin tefrik edilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ibraname ilişkisinin kesinleşmiş yargı kararı ile iptal edilmeden davaya konu edilen tazminatların talep edilmesinin mümkün olmadığını, bu aşamada ortada geçerli bir ibraname bulunduğundan davacının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, taraflar arasında 31.07.2017 tarihinde imzalanan protokol ve ibraname ile taraflarca mutabık kalınarak sözleşmenin sona erdiğini, sözleşme karşılıklı anlaşılarak feshedildiğinden davacının yoksun kalınan kâr kaybı talep etmesinin mümkün olmadığını, Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’ a dayanarak tazminat talebinde bulunulması için öncelikle Rekabet Kuruluna başvurulmuş olması gerektiğini ve kanun kapsamında 3 kat tazminat talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının abonelere ait kişisel verileri, bilgi ve belgeleri kopyaladığı, arşivlediğinin tespit edilmiş olduğunu, sözleşme kapsamında uygulanan cezalara ilişkin faturalara yasal itiraz süresi içerisinde itiraz edilmediğini, davacı şirketin dava konusu sözleşmelerin 6.1 ve 6.2 maddesi ile “Münhasır Yetkili Bayi” kılınmadığını ve bayinin faaliyet lokasyonundaki müşteri portföyünün müvekkili şirket portföyü olduğunu, bu sebeple davacının denkleştirme tazminatı talep edemeyeceğini, davacı şirketin prim hakediş alacağı bulunmadığımı, açıklanan nedenlerle; davanın usulden reddine mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle davacının denkleştirme (portföy/müşteri) tazminatı ve diğer taleplerinin istemine ilişkindir.
Davaya konu … Dağıtım Merkezi Kodu ve Mobil Dağıtım Merkezi olarak … Saha Gücü Sözleşmesi incelendiğinde davacı … ile davalı … arasında “…” adresinde 05.01.2011 tarihinde sözleşme imzalandığı; madde 5 kapsamında sözleşmenin 5 yıl süre ile yürürlükte kalacağı; sözleşme süresinin yenilenmesi “saha gücü bayisinin” talebi ve “…”nın onayı ile gerçekleşeceği anlaşılmıştır.
Madde 9 da ” saha gücü bayisinin sözleşmenin yürürlüğe girmesi için 350.000 TL süresiz, gayrikabili rücu banka mektubunu …’ya vereceği” belirtilmiştir.
Madde 13.2’de ve 13.3’de 2. Cümlede … zarar tutarının “saha gücü bayisine” ödenecek primlerden kesmek; saha gücü bayisinin teminat mektubundan hiçbir ihbara gerek kalmaksızın tahsil etmek ve/veya saha gücü sözleşmesinin derhal feshetme hakkına sahip olduğu” belirtilmiştir.
Madde 30’da prim ve desteklere ilişkin 4. Bentte “prim miktarlarının belirlenmesinde …’nın sistem kayıtlarının esas alınacağı” belirtilmiştir.
Madde 31.1.1’de ” saha gücü bayisinin iş bu sözleşme ve ekleri kapsamındaki yükümlülüklerine aykırı hareket etmesi, yükümlülüklerini hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi halinde …, … Bayisinin tahakkuk etmiş fakat henüz ödenmemiş veya tahakkuk edecek primlerinden her türlü kesinti yapma hakkına sahip olduğu” belirtilmiştir.
Madde 34’te teminata ilişkin 34.7 bendinde ” saha gücü bayisinin işi bu sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmemesi halinde …, … Bayisinin banka teminat mektuplarını irat olarak kaydettiğini” belirtmiştir.
Madde 39 “tazminat hakkında” 39.1’de … tarafından sözleşmenin feshedilmesi halinde saha gücü bayisinin herhangi bir hak, tazminat, zarar vb. Talepte bulunamayacağını kabul, beyan ve taahhüt ettiğini “belirtmiştir.
Davaya konu … olarak … Sözleşmesi incelendiğinde davacı … ile davalı … arasında “…” adresinde 11.03.2015 tarihinde sözleşme imzalandığı; madde 5 kapsamında sözleşmenin 5 yıl süre ile yürürlükte kalacağı; sözleşme süresinin yenilenmesi “saha gücü bayisinin” talebi ve “…”nın onayı ile gerçekleşeceği ve diğer madde metninin önceki döneme ait maddelerin aynı olduğu anlaşılmıştır.
… 6. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye nolu belgede … tarihli … Dağıtım Merkezi Kodu ve Mobil Dağıtım Merkezinde “müşterilere ait kişisel veri, bilgi ve belgelerin kopyalama, arşivleme, bilgisayar ortamında bulundurma, kişisel veri güvenliğinin sağlanamaması nedeniyle sözleşme ilişkisinin sürdürülemez hale getirildiği; çalıştırılan personelin prim, maaş ve kampanya hak edişlerinin sürece uygun ödenmediği , teslim edilmediği ve bunlara ilişkin ödeme belgesinin ve formlarının ibraz edilemediği; abonelik işlemlerini yürütürken bildirilen şartların yerine getirilmemesi; … koduna bağlı sorumluluk noktasında gerçekleşen cihaz satışlarında şirket prosedür ve duyurulara aykırı satış işleri gerçekleştirerek haksız kazanç elde ettiği müşteri ve abone görüşmeleri ile kayıt altına alındığı; şirket markasına ve kurumsal itibarına zarar vererek güven ilişkisini geri dönülmez şekilde sona erdirdiği ve bu nedenle sözleşmenin haklı nedenle ve tazminatsız derhal feshine karar verildiği bildirilmiştir.
Taraflar arasında … kodlu dağıtım merkezi faaliyet ve sözleşmesinin ve … dağıtım merkezi faaliyet ve sözleşmesi için ayrı ayrı “SONLANDIRMA PROTOKOLÜ ve İBRANAME” imzalandığı; bayinin 31.07.2017 tarihinde sona erdiği konusunda mutabakata vardıkları; mutabık kalınan hususların 3.3 maddesinde sözleşme kapsamında cari hesap alacakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin sona ermesine bağlı olarak her ne sebeple olursa olsun …’dan herhangi bir ad altında menfi ve müsbet zarar, maddi ve manevi tazminat, denkleştirme tazminatı ve benzeri hiçbir ad altında tazminat ve alacak talebinde bulunamayacağı herhangi bir dava açmayacağını beyanla …’yı gayrikabil rücu ve kesin olarak ibra ettiklerine dair 08.08.2017 tarihinde protokolü imzaladıkları anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde yer alan ve dava dışı kişilere ait olan 22.02.2018 tarihli …’a ait ve imzalı beyan dilekçesinde sözleşme kapsamında verilen teminat mektuplarının sonlandırma protokolü ve ibranamenin imzalanması koşuluyla iade edileceğinin beyan edildiği ve protokol imzalanmaması halinde teminat mektuplarının nakde dönüştürüleceğinin tehdidi altında ibranamenin imzalatıldığı ve teminat mektuplarının iade edilmediğini beyan ettiği görülmüştür.
Uyuşmazlığın, taraflar arasındaki … kodlu dağıtım merkezi faaliyet ve sözleşmesinin ve … dağıtım merkezi faaliyet ve sözleşmesi olan … sözleşmelerinin haksız feshedildiğinin tespiti, ibranamelerin geçersiz olduğunun tespiti; haksız feshi nedeniyle yoksun kalınan kardan kalınan 5.000,00 TL’nin TTK 122 md. Uyarınca denkleştirme kapsamında 5.000,00 TL’nin ve davacı şirkete kesilen ceza faturaların haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile bu faturalar nedeniyle ödenmiş bulanan miktarın şimdilik 2.000,00 TL iadesi ve son dönem bayi priminin tespiti ile davalıdan tahsiline yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında sözleşmenin feshine ilişkin ve fesih sebeplerinin incelenmesi ve varsa davacı tarafın hak edeceği alacak miktarının tespiti için tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren hal olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişilere tespit ettirmesi mümkündür.
Bu kapsamda yeminli mali müşavir …, bilgisayar mühendisi…, sözleşme uzmanı … tarafından hazırlanan 12/11/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; Davacıdan tehdit, aldatma veya gabin yoluyla ibraname alınmış olduğu, aynı zamanda bu süreçte davacı tarafından davalıya daha önce verilmiş olunan teminat mektuplarının nakde çevrileceği yönünde tehditte bulunulduğuna dair somut bir belge veya kayda rastlanmadığı, şayet bu yönde ısrarlı bir talep bulunuyorsa bunun başka bir dava (ceza davası) konusu olabileceği, taraflar arasında imzalanmış olan fesih protokolünün incelenmesinden anlaşılacağı üzere Saha Gücü Bayilik Sözleşmıesi tarafların karşılıklı mutabakatı ile sonlandırıldığı, her ne kadar davacı tarafça ilgili fesih protokolünün davalı nezdinde bulunan teminat mektuplarının nakde çevrilme tehdidiyle imzalanmak zorunda kalındığı iddia edilse de dosya içeriği göz önünde bulundurulduğunda bu iddiaya itibar edilmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığı, tarafların tacir olduğu ve ticari işlerinde basiretli tacir gibi hareket etmek yükümlülüğü altında bulundukları göz önünde bulundurulduğunda imzalanan fesih protokolünün geçerli ve sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu kapsamda da davacı taraf lehine yoksun kalınan kar, denkleştirme tazminatı ve cezai tutarların hesaplanmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin tarafların hür iradeleriyle ve karşılıklı mutabakat ile sona erdiğinden, artık sona eren sözleşmeye dair herhangi bir cezai şarta dayalı ödeme talep edilmesinin mümkün olmadığı, tarafların cari hesap ekstrelerine göre Davacıya periyodik olarak prim ödemesi yapıldığı, cari dönemde yapılan prim ödemelerinin geçmiş aylara yönelik olarak gerçekleştirildiği, önceki aylarda periyodik olarak ödemesi gerçekleştirilen “TTBN ve Saha Aktivite” primlerinin sözleşmenin fesih dönemi olan Temmuz 2017 dönemi için ödenmemiş olduğu, sözleşmede her ne kadar prim sistemi tüm sınırları … tarafından çizilmiş bir sistem olarak ifade edilmiş olsa da, söz konusu tarihte prim sisteminin değiştiğine dair dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı, Temmuz 2017 dönemi için “…” primlerinin davalı tarafından Davacıya ödendiğini gösterecek herhangi bir kayıt yada belgenin olmadığı, davacının hak etmiş olduğu prim hak ediş tutarının dayanağını oluşturacak detaylı bilgi ve belgeler heyetine verilmemesi nedeniyle de davacının hak kazandığı prim hak ediş tutarının net olarak tespit edilemediği, davacının muhasebe kayıt ve ticari defterlerine göre davacının 344 717.74 TL alacağı olduğu, ancak davalının muhasebe kayıtlarına göre 120 ve 320 hesaplarının mahsuplaştırılması neticesinde davalının davacıdan … nolu cari hesap için 2.196.06 TL, … nolu cari hesap için ise 1644160 TL olmak üzere toplam 18.637.66 TL alacaklı olduğu, bunun sebebinin ise bir kısım faturaların taraflardan birisinin muhasebe kayıtlarına alınmasına rağmen diğer tarafın muhasebe kayıtlarında gösterilmemesi olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin 18/12/2019 tarihli ara kararı ile yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş ve mali müşavir …, bilgisayar mühendisi …, sözleşme uzmanı … tarafından hazırlanan 13/11/2020 tarihli bilirkişi raporu ile; Davalı şirket tarafından keşide edilen ve taraflar arasında münakit “…”ni fesheden, … 6. Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihranamesinde belirtilen, davacının … ve … kodlu Mobil Dağıtım Merkezi bayiliklerinde gerçekleştirilen denetim sonuçları neticesinde sözleşmeye aykırı faaliyetlerin tespit edildiği ve davacının müşterilere ait kişisel verileri arşivlediği, bilgi güvenliği ve gizlilik bükümlerini ihlal etmesi sebebiyle sözleşmenin feshedildiği iddialarına ilişkin bir ispat vasıtasının dosya kapsamında yer almadığı, dosya kapsamı ve tanık ifadeleri dikkate alındığında, davacının iradesinin korkutma ile sakatlandığı, TBK m.37”nin “Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir.” şeklindeki hükmü kapsamında, davacının Sonlandırma Ptotokolü ve İbraname adlı belge ile bağlı olmadığı, yukarıdaki açıklamalar kapsamında yoksun kalınan kar talebinde bulunmasının mümkün olduğu, denkleştirme tazminatı konusunda münhasırlık şartının oluştuğu ancak davalımın, davacının portföyünü kullandığı iddiasının yerinde olmadığı, bu kapsamda hakkaniyet unsurunun oluşmadığı, tazminat talepli huzurdaki davada, Rekabet Kurumuna başvurulmadan da sayın mahkemeYe başvurulmasının mümkün olduğu, ancak ortada geçerli bir sebep olmamasına rağmen davalının, davacının bayiliğini sona erdirdiği iddiasının, RKHK’nın 4. maddesinde belirtilen teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu ebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri kavramı kapsamına girmediği, bu kapsamda RKHK m.58 kapsamında tazminat talebinin yerinde olmadığı, detayı yukarıda açıklandığı üzere, saygın mahkeme tarafından davacıya, mahrum kalınan kâr ve/veya denkleştirme tazminatına ödenmesine kara verilmesi halinde; davacı şirketin 3 yıllık faaliyet kârı ortalaması olan 208.336,25 TL tutarının davacı şirketçe talep edilebilecek denkleştirme tazminatını oluşturacağı, davacı şirketin 1 aylık bazda mahrum kaklığı kâr tutarının ise (208.336,25 / 12 = 17.361,35 TL) olarak hesaplandığı, taraflar atasındaki sözleşmenin devam etmesi durumunda, davacının sözleşmeye göre kalan 31 ay için (17.361,35×31 =) 538.202,00 TL kâr elde edebileceğinin hesaplandığı, Taraf şirketlerin ticari defter kayıtlarına göre cari hesap bakiyelerinde fark bulunduğu tespit edilmiştir.
Mali müşavir …, bilgisayar mühendisi…, sözleşme uzmanı … tarafından hazırlanan 14/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporu ile; kök raporun 3. maddesinde arz edildiği üzere; sözleşmenin feshi tarihi olan 28.07.2017 tarihinden önceki son dönem olan Haziran-Temmuz 2017 dönemine ilişkin olarak davalı tarafından dava dışı 3. şirketlere (bayilere) toplamda 588.136,55 TL’lik bir ödeme yapıldığı tespit edildiğini, Davacı; söz konusu hak edişlerin kendi bayilik döneminde ortaya çıktığı ve bu sebeple hak edişlerin kendisine ödenmesi iddiasında olup, Sayın Mahkemece davacı iddialarının ve huzurdaki davanın kabulü halinde 588,136.55-TL’lık tutarın davacıya ödenmesi hususunda nihai takdir sayın mahkemenin olduğu, davacının yoksun kalınan kar talebine ilişkin olarak tarafımızca kök raporun 7. maddesinde bir hesaplama yapılmış ve sayın mahkemece davacı iddialarının kabulü halinde davacının 1 aylık bazda mahrum kaldığı kâr tutarı 17.361,35 TL olarak hesaplanarak, taraflar arasındaki sözleşmenin devam etmesi durumunda, sözleşmeye göre kalan 31 ay için (17.361,35x 31 =) 538.202,00’TL mahrum kalınan kâr talebinde bulunabileceği arz edildiğini, davacı vekili; sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde ise söz konusu hesaplamanın yanlış olduğunu ve hesaplama yapılırken işletmenin amortisman giderleri düşülmeden, yıllık olağan işletme giderleri üzerinden bir faaliyet gideri hesaplanması gerektiği anlatımında olduğunu, gerek finansal tablolarda ve gerekse kar/zarar hesaplamalarında faaliyet karı hesaplanırken Satışların Maliyeti () kalemi de hesaplamaya dahil edilmekte olduğunu, davacı vekili; söz konusu maliyetlerin genel manada şirketin kuruluş ve demirbaş giderlerinin amortisman bedellerinden oluştuğunu ifade etmekte ise de, söz konusu giderler de işletmenin devamlılığı ve faaliyetlerini gerçekleştirilmesi adına zorunlu bulunan ve katlanılmak zorunda olunan giderler olduğu, bu sebeple şirketin dönemsel kar/zarar durumları belirlenirken de bu giderler hesaplamaya dahil edildiğini, yukarıda arz edilen sebepler neticesinde, davacının yoksun kalınan kar talebine ilişkin olarak kök raporda yapılan hesaplamada bir değişikliğe gidilmemiş olup, sayın mahkemece davacı iddialarının kabulü halinde davacının 1 aylık bazda mahrum kaldığı kâr tutarı 17.361,35 TL olarak hesaplanarak, taraflar arasındaki sözleşmenin devam etmesi durumunda, sözleşmeye göre kalan 31 ay için (17.361,35 x 31 = ) 538.202,00 TL mahrum kalınan kâr talebinde bulunabileceği değerlendirildiğini, kök raporda da arz edildiği üzere, davacıya ait 2015-2016-2017 yıllarına ait Kurumlar Vergisi Beyannamesi ışığında davacının talep edebileceği tutar olarak hesaplanan son üç yıllık ortalama faaliyet karı 208.336,25 TL tespit edilmiştir.
Mahkememizin 16/02/2022 tarihli duruşma ara kararı ile bilirkişi heyetine görev verilmesine rağmen düzenlenen ek raporda dava konusu edilen prim alacağı konusunda denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli rapor verilmediği anlaşıldığından tarafların ek rapora itirazları da nazara alınmak suretiyle mahkememizce resen belirlenecek iki sektör temsilcisi bilirkişi ile bir mali müşavir bilirkişiden heyet oluşturulmak suretiyle tüm dosya kapsamı, daha önce alınmış raporlar, taraf defter ve kayıtları incelenmek suretiyle davacının taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşmenin feshinden önce taraflar arasında vuku bulan prim ödemesi uygulaması da nazara alınmak suretiyle davacının iş bu dava kapsamında davalıdan talebi mümkün prim alacağının olup olmadığı varsa miktarı konusunda rapor alınmasına karar verilmiş ve elektronik ve haberleşme mühendisi …, Elektronik ve Haber Mühendisi …ve Mali Müşavir … tarafından hazırlanan 29/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ile; Tarafların ticari defter kayıt ve belgelerine göre taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden önceki 2 aya yani 2017 yılı haziran ve temmuz aylarına ilişkin olarak davacı tarafından davalıya herhangi bir prim faturası düzenlenmediği ve davalı tarafından davacıya herhangi bir prim ödemesi yapılmadığı, taraflar arasında süre gelen uygulamaya göre söz konusu dönem için davalı tarafından davacıya prim ödemesi yapılması gerektiği, tarafların ticari defter kayıt ve belgelerine göre ödenmesi gereken prim miktarının tespit edilemediği, bununla birlikte davalının söz konusu döneme ilişkin olarak davacının alt bayilerine yapmış olduğu ödemelere göre davacıya ödemesi gereken prim miktarının 588.136,55 TL olarak belirlendiği, taraflar arasındaki uygulamaya göre davalı tarafından davacının alt bayilerine yapılmış olan ödemelerin davacıya yapılmış olması alt bayilere ise aralarındaki cari hesap ilişkilerine göre davacı tarafından yapılmış olması gerektiği, tarafların imzaladıkları Bayilik Sözleşmesine göre sözleşme başlangıcından itibaren davacı tarafın ve davacı taraf alt bayilerinin gerçekleştirdikleri işe göre davalı taraftan prim ve ödemeler aldıkları, davalı tarafın Sözleşmeyi fesh ederken davacı tarafa sunduğu iddialara dönük herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı tespit edilmiştir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede davacı şirketin davalı şirket ile … Dağıtım Merkezi Kodu ve Mobil Dağıtım Merkezi olarak … Sözleşmesi olarak “…” adresinde faaliyet göstermek üzere 05.01.2011 tarihinde sözleşme imzalandığı; … Dağıtım Merkezi Kodu ve Mobil Dağıtım Merkezi olarak … Sözleşmesi olarak davacı … ile davalı … arasında “…” adresinde faaliyet göstermek üzere 11.03.2015 tarihinde sözleşme imzalandığı her iki sözleşmenin de 5 yıl boyunca geçerli olacağı ve sonrasında sözleşmede tarafların talebi ve onayı ile sözleşme süresinin uzatılabileceği tespit edilmiştir.
Davalı şirket tarafından … 6. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye nolu belgede … tarihli … Dağıtım Merkezi Kodu ve Mobil Dağıtım Merkezinde “müşterilere ait kişisel veri, bilgi ve belgelerin kopyalama, arşivleme, bilgisayar ortamında bulundurma, kişisel veri güvenliğinin sağlanamaması nedeniyle sözleşme ilişkisinin sürdürülemez hale getirildiği; çalıştırılan personelin prim, maaş ve kampanya hak edişlerinin sürece uygun ödenmediği , teslim edilmediği ve bunlara ilişkin ödeme belgesinin ve formlarının ibraz edilemediği; abonelik işlemlerini yürütürken bildirilen şartların yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmeyi tek taraflı ve haklı olarak feshettiğini açıkladığı görülmüştür. Gerek noter ihtarnamesinde gerek dosya kapsamında yapılan incelemede davalı tarafından hangi müşterilere ait kişisel veri, bilgi ve belgelerin kopyalama, arşivleme, bilgisayar ortamında bulundurma, kişisel veri güvenliğinin sağlanamadığının tespit edilemediği; hangi personelin prim, maaş ve kampanya hak edişlerinin sürece uygun ne şekilde ödenmediği , teslim edilmediği ve hangi döneme ait ödeme belgesinin ve formlarının ibraz edilemediğinin tespit edilemediği; abonelik işlemlerini yürütürken bildirilen şartların yerine getirilmemesi hususunda sözleşmenin hangi maddesinde yer alan şartlara aykırı davranıldığının belirtilmediği anlaşılmakla sözleşmenin haklı olarak feshinden bahsedilemeyeceği davalı şirketin gerekçelendiremediği ve fesih sebebi saydığı hususları ispat edememesi nedeniyle sözleşmeyi haksız olarak feshettiği anlaşılmıştır.
… 6. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye nolu belgede devamında … koduna bağlı sorumluluk noktasında gerçekleşen cihaz satışlarında şirket prosedür ve duyurulara aykırı satış işleri gerçekleştirerek haksız kazanç elde ettiği müşteri ve abone görüşmeleri ile kayıt altına alındığı belirtmiş ise de bu haksız kazançların hangi kalemler olduğu ve hangi müşteri ve abone görüşmeleri ile kayıt altına alındığı bu hususun davalı şirketçe ne şekilde tespit edildiğinin belirtilmediği; şirket markasına ve kurumsal itibarına verilen zararın tespit edilmemesi ve davalı tarafça da bu hususun ispatlanamaması nedeniyle sözleşmeyi haksız olarak feshettiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar kısa kararda yalnızca 05/01/2011 tarihli “…” davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitine, sehven diğer sözleşme tarihinin unutulması nedeniyle ek karar ile 11.03.2015 tarihli “… Sözleşmesinin” davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitine karar verilmiştir.
Sözleşmeler haksız olarak feshedildikten sonra taraflar arasında her iki bayilik yönünden 31.07.2017 tarihinde sonlandırıldığı tespitli 08.08.2017 tarihli ibranameler incelendiğinde mutabık kalınan hususların 3.3 maddesinde sözleşme kapsamında cari hesap alacakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin sona ermesine bağlı olarak her ne sebeple olursa olsun …’dan herhangi bir ad altında menfi ve müspet zarar, maddi ve manevi tazminat, denkleştirme tazminatı ve benzeri hiçbir ad altında tazminat ve alacak talebinde bulunamayacağı herhangi bir dava açmayacağını beyanla …’yı gayrikabil rücu ve kesin olarak ibra ettiklerine dair imzalandığı görülmekle,
27.02.2019 tarihli 2.celsede dinlenen tanıklardan tanık Alper’in davacı şirketin herhangi bir usulsüz işlemine şahit olmadığını, davalı şirkette çalışan arkadaşlarından duyduğu kadarıyla davacının sözleşmeyi feshetmeye zorlandığı ve fesih sürecinde davalı şirkette bulunan teminat mektuplarının paraya çevrilme ve sair şekillerde zarar verme tehdidi ile davacı şirketten şartsız fesih imzalattıklarını duyduğunu beyan ettiği tanığın davacının sözleşmeyi feshetmeye zorlandığı ve fesih sürecinde davalı şirkette bulunan teminat mektuplarının paraya çevrilme ve sair şekillerde zarar verme tehdidine ilişkin doğrudan bir görgü ve bilgisinin bulunmadığı yalnızca duyuma dayalı bilgisinin olduğu bu nedenle tehdit altında ibraname imzalanarak teminat mektuplarının paraya çevrilme hususunun tehdit ya da baskı altında alındığı hususu ispatlanamamıştır. Kaldı ki bu hususta davacı şirkette bu yönde bir tedirginlik meydana geldiğinde dahi teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir yoluna başvurabileceği halde yasal yola başvurma hakkını kullanmadığı anlaşılmıştır.
Tanık Kadri’nin alınan beyanında bölge müdürlüğünden gelen yetkililerin sözleşmeyi her halükarda feshedeceğiz; eğer fesih ve ibranameyi imzalamazsanız teminat mektuplarını paraya çevireceğiz dedikleri için davacı şirketin davacının fesihname ve ibranameyi imzaladığını beyan ettiği; diğer tanık …’in ise davalı şirketin yönetim değişikliği nedeniyle sözleşmeyi feshettiklerini aslında sözleşme feshine ilişkin herhangi bir duyumu olmadığını beyan ettiği tanıkların ibraname ve teminat mektupları konusunda davacı şirketin davalı şirket yetkilileri tarafından tehdit ve baskı altında imzaladığına dair doğrudan bir görgü ve bilgilerinin olmadığı kaldı ki sözleşmeler kapsamında teminat mektubunu irat olarak kaydettikleri ve teminat mektubunun sözleşmelerin m.13.3 2. Cümlesinde teminat mektuplarının paraya çevrilmesine ilişkin hiçbir ihbara gerek olmadığı belirtilmiştir. Davacı tarafın tehdit altında teminat mektubunun alındığında dair beyanlarının tanık beyanları ile de ispatlanamadığı bu hususta davacı tarafından savcılığa yapılan herhangi bir şikayette bulunmadığı; sözleşmesel ilişkide bu hususun kabul edildiği davacının basiretli tacir olarak davranarak hareket etmesi gerektiği bu nedenle teminat mektubunun nakde çevrileceği korkusu ile de ibranamelerin imzalandığı hususunun dikkate alınamayacağı anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı tarafın her iki 31.07.2017 tarihinde sonlandırıldığı tespitli 08.08.2017 tarihli ibranameler yönünden geçersiz olmadığı anlaşılmakla 13.11.2020 tarihli bilirkişi raporundaki ibranamelerin geçersiz olduğu hususuna iş bu gerekçelerle doğru bulunmadığından davacı tarafın iş bu talebinin reddine karar verilmiştir.
İş bu nedenle yapılan ibranamelerin geçerli olduğu mahkememizce tespit edildiğinden tarafların bu kapsamda “cari hesap alacakları” saklı kalmak kaydıyla her ne sebeple olursa olsun …’dan herhangi bir ad altında menfi ve müspet zarar, maddi ve manevi tazminat, denkleştirme tazminatı ve benzeri hiçbir ad altında tazminat ve alacak talebinde bulunamayacağı hüküm altına alındığından davacı tarafın yoksun kaldığı kârın; maddî tazminatın; denkleştirme tazminatı alacağı taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının ve davalı tarafın ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle yapılan incelemesinde davalı şirket tarafından düzenlenen ceza faturalarının davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve söz konusu faturalara yasal süre içerisinde itiraz edilmediği tespit edilmekle ceza faturalarının haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile ödenen bedellerin iadesi taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından davalıya en son prim faturasının 2017 yılı Mayıs ayında düzenlendiği; sözleşmenin fesih tarihi olan 31.07.2017 tarihine kadar yani Haziran ve Temmuz 2017 aylarına ilişkin herhangi bir prim faturası düzenlenmediği anlaşılmıştır. Uygulamada davalı tarafın bu dönemlere ilişkin prim ve hak ediş bedellerinin alt bayi yerine davacıya ödemesi gerektiği alınan 30.01.2023 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olup davalı tarafından alt bayilere yapılan ödemenin davacıya ödenmesi gereken prim miktarının 586.136,55 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacının sözleşmelerin ibra tarihine kadar prim hakkı doğacağından ve dosyaya en son Mayıs 2017’de prim faturası bulunduğu görülmekle Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin prim alacağına hak kazanacağı anlaşılmakla davacının 588.136,55 TL prim alacağına hak kazanacağı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve alınmış olan bilirkişi raporları da değerlendirilerek davanın kısmen kabulü ile, taraflar arasındaki 05/01/2011 ve 11.03.2015 tarihli “…” davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitine, davacının 31.07.2017 ve 08.08.2017 tarihli sonlandırma ve ibraname protokollerinin geçersiz olduğuna ilişkin tespit talebinin reddine, davacının prim alacağı tazminatı talebi yönünden, 2.000,00 TL’nin dava tarihi olan 30/07/2018 tarihinden, 586.136,55 TL’nin ise ıslah tarihi olan 14/06/2023 tarihinden itibaren olmak üzere toplam 588.136,55 TL’nin işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı vekilinin yoksun kaldığı kârın; maddî tazminatın; denkleştirme tazminatı alacağı taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacı şirkete kesilen ceza faturalarının haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile ödenen bedellerin iadesi taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile,
1- Taraflar arasındaki 05/01/2011 tarihli “…” davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitine,
2-Davacının 31.07.2017 ve 08.08.2017 tarihli sonlandırma ve ibraname protokollerinin geçersiz olduğuna ilişkin tespit talebinin REDDİNE,
3-Davacının prim alacağı tazminatı talebi yönünden, 2.000,00 TL’nin dava tarihi olan 30/07/2018 tarihinden, 586.136,55 TL’nin ise ıslah tarihi olan 14/06/2023 tarihinden itibaren olmak üzere toplam 588.136,55 TL’nin işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekilinin yoksun kaldığı kârın; maddî tazminatın; denkleştirme tazminatı alacağı taleplerinin ayrı ayrı reddine,
5-Davacı şirkete kesilen ceza faturalarının haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile ödenen bedellerin iadesi taleplerinin ayrı ayrı reddine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 40.175,61 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 239,09 TL harç ve 10.850,00 TL ıslah harcından mahsubu ile noksan kalan 29.086,52 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 88.339,12 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan toplam 15.381,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 14.333,07 TL yargılama giderinin ve 239,09 TL peşin harç, 10.850,00 tamamlama harcı ve 35,90 TL başvurma harcı toplamı 25.458,06 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak ve istinaf başvurma ve karar harcı ile istinaf gider avansı yatırılmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 01/11/2023
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 239,09 TL
Islah Harcı : 10.850,00 TL
Karar Harcı : 40.175,61 TL
Noksan Harç : 29.086,52 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 15.575,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 100,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 15.000,00 TL
Posta Giderleri : 381,00 TL

EK KARAR (TAHSİS KARARI)
HMK’nun 304 maddesinde; “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. (2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.”
HMK’nun 304 ve 305 ve devamı maddelerinde hükmün tashihi, tavzihi ve tamamlanması koşulları sayılmış olup mahkememizce “11.03.2015 tarihli” ibaresinin de …” 05.01.2011 tarihli ibaresinden sonra yazılması gerektiği halde sehven unutulduğu anlaşılmakla bu durumun açık hata hükmünde olduğu anlaşılmakla gerekçeli karar ile kısa kararın HMK 304.maddesi uyarınca düzeltilmesi gerektiği anlaşılmakla,
“1-Taraflar arasındaki 05/01/2011 ve 11/03/2015 tarihli “…” davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitine şeklinde HMK 304. maddesi gereğince TASHİHİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli karar ile birlikte iş bu ek kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20.11.2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır