Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/657 E. 2019/977 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/663
KARAR NO : 2019/962

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 04/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Ekskavetör paletli iş makinesinin satışı için vekaletname aldığını, bu vekaletname doğrultusunda …’na satmak amacıyla sözleşme imzalandığını, kapora olarak 49.560,00 TL bedelli çek teslim alındığını, alınan bu çekin … ve …’a teslim edildiğini, müvekkilinin satışı yapmaması için azledildiğini, bu sebeple …’na satışın gerçekleştirilemediğini, para alınmasına rağmen satış işlemlerine muvafakat edilmediğini, satış engellendikten sonra öğrenilen ve satış iradesine engel olmak maksadıyla yapıldığı açık olan … adresinde başka bir kişinin aracılığıyla satış için ilan verildiğinin görüldüğünü, müvekkilinin satış için yetkili kılındığı halde kötüniyetli olarak yapılan bu hareketten daha sonra haberdar olduğunu, dolandırıldığını ve aynı makineyi farklı farklı kişilere satış yaparak kazanç elde edilmeye çalışıldığının anlaşıldığını, bütün bu olaylar neticesinde üçüncü alıcıya da satış yapılmadığını, dördüncü bir alıcıya satış gerçekleştirildiğinin öğrenildiğini, bu fiillerin kişileri organize bir şekilde dolandırmak maksadıyla yapıldığının ortaya çıktığını, bu durumun … tarafından … Cumhuriyet Başsavcılığına gidilerek … Soruşturma dosyasında şikayet ile bildirildiğini, bütün bu olaylar neticesinde müvekkilinin hem maddi hem de manevi olarak zarara uğratıldığını, şüphelilerin bu husustan yarar sağladıklarını, bütün bu fiillerin müvekkilinin gözlerinin görmeyen fakat işinde uzman ve güvenilir olan bir avukat oluşundan yararlanarak kar elde etmek için yapıldığını, davalı şirketin borca batak olması ve müvekkilinin zor durumundan faydalanılması sebebiyle parayı hesabına aktardığını ve bu parayı şirket yetkilisi olan kızına ve şirket yöneticisi …’a verdiğini, müvekkilinin uğradığı zararı gidermek adına şirket yetkilisinin kızına karşı gönderdiği paraları almak için icra takibi başlatıldığını ve dosyanın kesinleştiğini, bu durumu fark eden şirket yetkililerinin şirket adına … 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında usulsuz tebligat ile müvekkilinin haberi olmadan icra takibi başlatarak dosyayı kesinleştirdiğini ve şirket ortağının kızının borçlu olduğu dosyaya para yatırmak suretiyle o parayı davalı şirketin alacaklı olduğu dosyaya aynı gün içinde aktardığını ve aktarmasının muhtemel olduğunu, aktarılmış olması durumunda tahsili mümkün olmayacağını, zira bu şirket yetkilisi ve ortaklarının dolandırıcılık faaliyteleri yapmalarının söz konusu olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin dava ve şikayet haklarının saklı kayması kaydıyla … 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılan usulsüz tebligatın tespiti ile ödeme emrinin iptalini, borçlu olmadıklarının tespitini, dosyaya aktarılmış olan 25.782,14 TL’nin dosyanın borca batık alacaklısına aktarılmasının engellenmesi için teminatsız olarak ya da teminatsız kabul edilmediği taktirde teminat karşılığında tedbiren ödenmesinin engellenmesi için tedbir kararı verilmesini, kötü niyetli takip sebebiyle %20’den az olmamak koşuluyla kötüniyet tazminatının ödenmesini, yargılama harç ve masraflarıyla birlikte ücreti vekaletin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/ Davalıya tebligat çıkarılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, davacının davalıya … 12. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacının borçlu olmadığı ve avukat olduğu beyan edilmektedir.
… 12. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde örnek 7 ilamsız takip yapıldığı ve borcun sebebi açıklamasında ” 17.06.2019 faiz başlangıç tarihli 46.400,00TL tutarındaki.(BANKADAN GÖNDERİLEN BORÇ PARAYA İLİŞKİN BANKA DEKONTU) ” yazılı olduğu görülmektedir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davalı taraf tacir olsa da davacı tacir değildir.
Davacının iddiası, İcra dosyası, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir. (Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/20667 Esas, 2018/8234 Karar sayılı 10.09.2018 tarihli kararı)
HMK 114. maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinin açıklandığı ve HMK. 138. maddesinde de dava şartlarıyla ilgili olarak dosya üzerinden karar verilebileceği anlaşılmakla iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
İşbu davaya konu uyuşmazlık bakımından İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan görev – dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331/2. maddesi uyarınca, harç, masraf ve vekalet ücretinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere tensiben karar verildi.04/12/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)