Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/553 E. 2018/665 K. 22.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2018/553
KARAR NO :2018/665

DAVA : TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN TEDAVİ GİDERLERİ
DAVA TARİHİ :31/01/2018
KARAR TARİHİ :22/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Trafik Kazasından Kaynaklanan Tedavi Giderleri davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sağlık sigortası ile sigortalı olan …’ın 31.03.2017 tarihinde … plaka sayılı araç ile seyir halindeyken … plakalı araç sürücüsü …’ın kusuru ile meydana gelen trafik kazasında zarara uğradığını ve tedavi olduğunu, müvekkil şirketin sigortalısının tedavisi sebebiyle ödeme yaptığını, müvekkili şirket tarafından ödenmiş bulunan 19.863,76 TL. lik zarardan 6111 sayılı ve 2918 sayılı kanunlar uyarınca kusur oranına bakılmaksızın SGK’nın sorumlu olduğunu, zararın karşılanması amacı ile davalı SGK’ya 18.10.2017 tarihli yazı gönderildiğini, bu yazının davalı SGK’ya tebliğ edildiğini, ancak taraflarına bir ödeme yapılmadığını, sigortalılarının yaralandığı kaza tarihinde … Sigorta A.Ş.’nin zorunlu trafik sigortacısı olarak sorumlu olduğunu, kaza zaptına göre …’ın sigortalılarına vermiş olduğu zarardan kusurlu araç sürücüsü olarak sorumlu olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı sigortalılarına ödenen 19.863,76 TL. lik tedavi giderinin … Başkanlığı, … ve … Sigorta A.Ş.’den 31.03.2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı Vekili Davasında :
Dava dilekçesini tekrar ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Başkanlığı Vekili Davaya Cevabında :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının grup sağlık sigortasının özel sağlık sigortası olduğunu, özel sağlık sigortalarının da can sigortaları kapsamında olduğunu, bu sebeple can sigortalarında halefiyete yer verilmediğini, kanun koyucunun halefiyeti kabul ettiği mal ve sorumluluk sigortalarında sigorta şirketinin rücu hakkının münhasıran zarar sorumlusuna karşı mevcut olduğunu, davacının kurumlarına karşı dava hakkının bulunmadığını, kanun koyucunun kurum sorumluluğunun genel sağlık sigortası sayılanlar için geçerli olduğunu, davacının hak sahibi olmadığını ve hak sahibinin halefi olduğunu ileri sürmekte olduğundan davasını Asliye Hukuk Mahkemesinde açması gerektiğini, 2918 sayılı kanunda birden fazla aracın karıştığı trafik kazalarında payına düşenden fazla ödeyen sigorta şirketinin payına düşenden az ödeyen sigorta şirketine rücuuna imkan tanınmış ise de davacının sigorta poliçesinin ZMSS niteliği bulunmadığından bu hükme dayanarak rücu ileri sürmesinin de mümkün olmadığını, 5510 sayılı kanuna göre kurumlarından herhangi bir hukuki sebeple alacaklı olanların haklarına halef olunamayacağını, davacı sigorta şirketinin özel sağlık sigorta poliçesi sebebiyle ödediği meblağla ilgili olarak sigortalısına halef sıfatıyla kurumlarına karşı herhangi bir rücu hakkı bulunmadığını, davacı tarafın hem olay tarihinden itibaren temerrüt faizi talep etmesinin hem de ticari faiz talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı görev itirazlarının kabulü ile davanın görev yönünden reddini, davacının davasının husumet nedeniyle reddine karar verilmesini, davanın esastan reddini, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak;Hernekadar davacı tarafça mahkememizde Trafik Kazasından Kaynaklanan Tedavi Giderlerinin Tazmini Davası açılmış ise de; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine tabi olduğu,Özel hukuk hükümlerine tabi olan ihtilafta, davalı kurum , tacir olmadığı gibi yargılamaya konu olan davanın da, Ticaret Kanununda belirtilen mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı; Davalı tacir olmadığından, davacının tek başına tacir olmasının davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesini gerektirmediği anlaşılmakla birlikte Görev hususunun mahkemece res’ en her aşamada değerlendirilebileceği,davanın niteliği itibari ile 6102 Sayılı Kanunun 4-5.md kapsamında kalan işlerden olmadığı bu haliyle davaya bakma görevinin 6100 Sayılı Kanunun 2.md uyarınca ”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye hukuk mahkemesidir.” Asliye Hukuk Mahkemesi davaya bakmaya görevli bulunduğundan aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacı tarafın davasının davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bulunması nedeniyle mahkememizin görevsizliği ile; 6100 Sayılı Kanunun 114md/1-c ve 115.md/2f uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE;
2-)Kararın kesinleşmesini müteakiben iki hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE;
3-)HMK.’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-)Görevsizlik Kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmadığı taktirde harç,yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda ek karar yazılmasına;
5-)Karar tarafların yokluğunda tensiben verildiğinden bilgilendirme amaçlı olarak tensip zaptının bir örneğinin taraflara tebliğine; İstinaf süresinin gerekçeli kararının tebliğinin talep edilmesi ve tebliğ edilmesi suretiyle başlayacağı hususunun ihtarına;
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen tefhim olundu. 22/06/2018

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)