Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/370 E. 2019/854 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/370
KARAR NO : 2019/854

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/04/2018
KARAR TARİHİ : 24/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan), İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) asıl ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ESAS DAVA /
Esas davada; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 16.02.2015 tarihli “İmalat ve Ticari Sır Sözleşmesi” adı altında bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkili şirkete, davalı tarafından bir örneği verilen (yavru şanzıman) dişli kutusunu davalı için bire bir olmak üzere imal edeceğini, anlaşmanın 2000 adet dişli kutusu üretimi için yapıldığını, teslimatın ise Nisan 2015 tarihine kadar 500 adet olmak üzere 2016 Temmuz ayına kadar tamamlanacağını, müvekkili şirketin traktör yedek parçaları üreten bir imalatçı olduğunu, bu siparişi aldıktan sonra 2000 adet dişli kutusu (yavru şanzıman) üretmek üzere üretim bantlarını ve makinalarını geliştirmek ve işçi kapasitesini artırmak zorunda olduğunu, taraflar arasında feshi istenen 16.02.2015 tarihli sözleşmede müvekkili şirketin üstlendiği edimleri yerine getirebilmesi için elinde bulunan makinalara ek olarak iki adet … tezgah daha almak ve işçi kapasitesini 15 kişi daha artırmak zorunda olduğunu ve bunu yerine getirerek imalata başladığını, müvekkili şirketin bu yatırım yapma ve işçi adedini artırma gerekçesinin münhasıran feshi istenen sözleşme ile ilgili olup, 2000 adet dişli kutusu imal ederek bunu davalıya sattığında bu yatırımlarını karşılayacağı ve kar elde edebileceğini, müvekkili şirketin davalı tarafından kendisine teslim edilen prototip dişli kutusunun ürettiği bire bir kopyalarından birkaç yüz kadarını davalıya satıp paralarını tahsil ettikten sonra davalı dişli kutularını artık kendisinin almayacağını, kardeş kuruluşu dava dışı …Ticaret A.Ş.ye satmaya devam etmesini istediğini, müvekkili şirketin bu isteği aynen yerine getirdiğini ve davalı için imal ettiği dişli kutularını dava dışı … Ticaret A.Ş.ye satmaya başladığını, davalıya fesih iradesinin bildirildiği 16.03.2018 tarihine kadar, davalıya ve sonradan kurulan …Ticaret A.Ş.ye toplam satılan dişli kutusu miktarının yaklaşık 1.200 adet olduğunu, feshi istenen sözleşme ve ekinde proforma faturaya göre 15.04.2015 tarihine kadar 500 adet ve Temmuz 2016 tarihine kadar da 1.500 adet olmak üzere toplam 2.000 adet dişli kutusu satın alınması gerektiğini, dava dışı … A.Ş. isimli şirketin Aralık 2017 tarihinde müvekkiline keşide etmiş olduğu ihtarname ile ivedilikle 450 adet dişli kutusu almak istemişse de daha önce almış olduğu ve tutarı 435.673,50 TL tutan dişli kutularının bedeli ödenmemiş bulunduğundan talep ettiği 450 adet dişli kutusunun kendilerine satılmadığını, fesih iradesinin davalıya bildirilmesinden bir süre önce, müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesinin İtalya’da bir fuar ziyaretinde incelediği … Marka küçük ebatta traktörde kullanılan dişli kutusunun, kendisine ürettirilen dişli kutusu ile aynı olduğunu görmesi üzerine, kendisine üretim için numune olarak teslim edilen prototip dişli kutusunun aslında davalının prototipi olmadığını, … isimli araçta bulunan kutunun bir şekilde temin edilerek kendisine prototip olarak verildiğini, üzerindeki marka ve seri numarasının silinerek kendisine teslim edilmiş olduğundan o güne kadar anlayamadığını farkettiğini, müvekkili şirketin derhal üretimini durdurduğunu ve 16.03.2018 tarihinde davalıya hitaben … 35. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirdiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında münakit 16.02.2015 tarihli “İmalat ve Ticari Sır” sözleşmesinin, taahhüt edilen süre içinde taahhüt edilen miktarda mal alımının yapılmamış olması, imalata konu ürünün başka bir firmanın ürünü olması ve fesih isteminin davalı tarafından kabul edilmemesi nedeniyle feshedildiğini, davalı tarafından müvekkilinin zarara uğratıldığını belirterek, taraflar arasında münakit 16/02/2015 tarihli sözleşmenin feshine, elinde kalan yarı mamuller toplamı 493.702,37 TL, sözleşme nedeniyle istihdam edilen 15 işçi için sarfettiği giderin %50’sine isabet eden kısım olan 990.000,00 TL ve sözleşme nedeniyle satın aldığı … Tezgahların satış bedellerinin ödenmesi ile ilgili olarak fesih tarihine kadar oluşmuş kredi faizlerinden oluşan finansman gideri olan 250.703,73 TL ki toplam 1.734.406,10 TL zarar miktarının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Esas davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemesi olduğunu, zira sözleşmede bu yönde yetki şartının bulunduğunu,. davacı firmanın sözleşme kapsamında üretip, müvekkiline teslim ettiği 1.310 adet yavru şanzımanın gizli ayıplı olduğunu, bu hususun ihtarname ile davacıya bildirildiğini, … 2. ATM’nin … D.İş sayılı dosyasındaki tespit raporunda da üretilen malların gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini ve bu tespit raporuna göre yavru şanzımandaki gizli ayıbın imalat hatasından kaynaklandığının belirlendiğini, davacının zarar olarak bildirdiği nedenlerin ve miktarların kabul edilemeyeceğini, zarara uğrayanın müvekkili şirket olduğunu, sözleşmenin feshinin haklı bir neden dayanmadığını, … firmasıyla organik herhangi bir bağının bulunmadığını, haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA:
Birleşen İstanbul 1. ATM 2018/351 Esas sayılı davada; müvekkilinin cari hesap kapsamında davalıdan alacaklı olduğunu, … 40. Noterliğinin … tarihli ihtarıyla ödeme yapılması istendiği halde bu gereğin yerine getirilmemesi sebebiyle … 22. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalıya karşı icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durdurulduğunu belirterek, anılan icra dosyasındaki itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA /
Birleşen davalı davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ürettiği yerli traktörlerde kullanılmak üzere 2.000 adet arazi yavru şanzımanın üretimi konusunda 16/022015 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, davacının bu sözleşme kapsamında taahhütlerini yerine getirmediği gibi teslim ettiği şanzımanların sözleşmedeki teknik özellikleri ve vasfı taşımadığını, teslim edilen 1.300 adet yavru şanzımanın gizli ayıplı olduğunu, bu hususun … 2. ATM’nın … D.İş sayılı dosyasındaki tespit raporuyla sabit bulunduğunu, raporda ayıpların belirlenip imalat hatasından kaynaklandığının açıklandığını, dolayısıyla davacının müvekkilinden isteyebileceği bir alacağının bulunmadığını, haksız davanın reddi ile alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Birleşen davaya dayanak … 22. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, … 2. ATM’nin … D.İş sayılı dosyası, taraflar arasındaki sözleşme, ihtarnameler, faturalar ve dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, tarafların ticari defter ve kayıtlarıyla sözleşme konusu ürünlerde görülmek suretiyle mahallinde inceleme yaptırılmak suretiyle uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, tüm deliller toplanmıştır.
Tarafların iddia ve savunması ile sunulan deliller ve ticari defterler ve imal edilen şanzımanlarda görülmek suretiyle yapılan inceleme sonucu düzenlenen 21/07/2019 tarihli raporda özetle; davacı tarafından üretilip teslim edilen dişli kutuların ayıpsız ve sözleşmeye uygun olarak imal edilmiş olduğu, davacı tarafından davalı …Ş.’ye ve …AŞ.’ye toplamda 1.200 adet dişli kutusu teslim edildiğinin ileri sürüldüğü, davalıların ise toplam 1.310 adet ürünü teslim aldıklarını belirttikleri, ibraz edilen irsaliyeli faturalara göre teslim edilen ürün adedinin 1.270 olduğu, ayıplı olduğu ileri sürülen ürünlerin görülemediği, bu sebeple ayıp incelemesinin mukayese olarak gerçekleştirilemediği, ancak davacının ürettiği ürünlerin sözleşmeye uygun olduğu, … 2. ATM’nin … D.İş sayılı dosyasındaki tespit raporunun ayıp ihbarı olarak kabul edilmesi durumunda, süresinde yapılan bir ayıp ihbarının olmadığının kabulü gerektiği, davacının ileri sürdüğü zarar kalemleri bakımından yapılan inceleme neticesinde, davacının elinde kalan malzeme miktarı olan 95.696,75 TL, imalat sözleşmesi nedeniyle işe alınan 15 işçinin maliyeti bakımından oluşan zararın 321.081,10 TL ve sözleşme kapsamındaki imalatın gerçekleştirilmesi için satın alınan … tezgahının başka işlerde de kullanılabileceği, ayrıca sözleşme süresinin 12 ay olduğu gözetildiğinde bu kalem bakımından isteyebileceği zararın da 169.394,41 TL olmak üzere toplam 586.172,24 TL zararın hesaplandığı, davacı tarafından üretimi üstlenilen dişli kutularının sözleşme uyarınca davalı tarafça verilen prototipin aynısı şekilde üretileceğinin kararlaştırıldığı, bu ürünlerin davalının kullandığı araçlara uyum sağlamayarak kırılmasının davacıya yüklenebilir bir hata olmadığı, davalıdan kaynaklı kullanıcı hatası olduğu, numuneye uygun olarak üretim yapıldığı için davacının ayıpsız ifada bulunduğu, imalattan kaynaklı bir ayıp olmadığından gizli ayıp olarak nitelendirilemeyeceği ve ayıp ihbarına ilişkin sürelerin işletilemeyeceği, davacı tarafından sözleşmenin haklı sebeple feshettiğinin kabulü gerektiği, davalı tarafın İtalyan firmasına ait bir ürünü kendi modeliymiş gibi tanıtarak davacıya ürettirmesinin güven sarsıcı nitelikte olduğu, bu nedenle hesaplanan 586.172,24 TL zararın istenebileceği, davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketlerin defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, birleşen davada davalı … A.Ş. yönünden; davacı defterlerine göre 2016-2018 yılları arasında davacının toplam 43 adet faturayla davalı … A.Ş.’ye toplam 885.649,67 TL miktarında mal satışı yaptığı, 25/04/2017 tarihinden sonra olan 23 adet ki toplam 686.585,50 TL miktarlı faturaya davalı … A.Ş. tarafından itiraz edildiği, ancak faturaların iade olarak ilgili cari hesaba kaydedilmediği, bu faturalar nedeniyle davalının halen borçlu göründüğü, 2016 yılından 6 adet, 2017 yılından 6 adet, 2018 yılına ilişkin 1 adet olmak üzere toplam 13 adet 324.313,69 TL miktarlı faturaların davalı … A.Ş. tarafından davacıya iade edildiği ve iade faturalarının davacı defterlerinde aynen yer aldığı, davalı tarafından 144.500,00 TL ödeme yapıldığı, iade faturaları, ödeme miktarının tenzilinden sonra davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağının 416.835,98 TL olduğu, esas davada davalı … … A.Ş. yönünden; davacının defterlerine göre 2015-2016 yılında davacı tarafından toplam 145.540,02 TL’lik mal satışı yapıldığı, davalının 2016 yılında 4 adet toplam 63.731,34 TL bedelli iade faturası kestiği ve bu iade faturalarının davacı kayıtlarına alınarak davalı borcundan düşüldüğü, davalı tarafından 81.808,68 TL ödeme yapıldığı, iade faturaların ve ödemelerin tenzilinden sonra davacının bu davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı, davalının ticari defterlerini sunmadığı” açıklanmıştır.
Mahkememizce defter incelemesi sonucunda yapılan açıklamalar ile teknik bilirkişinin tespitlerine itibar edilmiş, hukuki değerlendirme mahkememizce yapılmıştır. Bu anlamda rapor kısmen benimsenmiştir.
Esas dava, imalat ve ticari sır sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği iddiasıyla uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Birleşen dava ise, yine aynı sözleşme kapsamında oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Esas davada, davalı taraf yetki itirazında bulunmuş ve taraflar arasında akdedilen 16/02/2015 tarihli sözleşmede ihtilaf halinde İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığını ileri sürmüştür. Taraf vekillerince dosyaya ibraz edilen sözleşme suretlerindeki yetkili mahkemeye ilişkin kısmın farklı olması nedeniyle taraflara sözleşme aslının sunulması için süre verilmiş ve davacı vekilince 16/02/2015 tarihli sözleşme aslı dosyaya ibraz edilmiştir. Anılan sözleşmenin aslı incelendiğinde, yetkili mahkeme kısmının boş bırakıldığı, herhangi bir yetkili mahkemenin sözleşmede yazılı olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda HMK 6.maddesi uyarınca yetkili mahkemenin tespiti gerektiği açık olduğundan, davalı şirketin davanın açıldığı tarih itibariyle kurulu olduğu adresin Eyüp-İstanbul olduğu dikkate alındığında, iş bu davaya bakma konusunda mahkememizin yetkili olduğu sonucuna varılmış ve davalının yerinde görülmeyen yetki itirazı reddedilerek 29/11/2018 tarihli celse de reddedilerek davanın esasına geçilmiştir.
Esas davada davalı …Ş., birleşen davada davalı ise … A.Ş’dir.
Esas ve birleşen davada davacı … A.Ş., 16/02/2015 tarihli sözleşmeye dayanmıştır.
Taraflarca dosyaya ibraz edilen 16/02/2015 tarihli sözleşmelerin birbirinden farklı olduğu, davacı tarafından sunulan sözleşmede … A.Ş. ile … A.Ş.’nin sözleşmenin tarafı olarak tanımlandığı, ancak alt kısmında esas davada davalı …Ş.’nin kaşesinin ve imzasının bulunduğu, davalı vekilince sunulun sözleşmede ise, taraflar aynı şekilde ifade edilmekle beraber alt kısmında hem … A.Ş.’nin hem de … A.Ş.’nin kaşe ve imzasının bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilince ıslak imzalı sözleşme aslı sunulmuş ve bu sözleşmenin davacı tarafından suret olarak sunulan sözleşme ile aynı olduğu ve sadece … A.Ş.’nin imzasının bulunduğu, üst kısmında taraflar tanımlanırken, …. A.Ş:’nin adının yazılı olduğu tespit edilmiştir. Dava dilekçesinde sözleşmenin … A.Ş. ile akdedildiği, ancak davalı …Ş.’nin istemi üzerine bir süre sonra imal edilen ürünlerin … A.Ş.’ye satılıp teslim edildiği ifade edilmiş, davalılarca bu iddiaya karşı çıkılmamıştır. Ayrıca davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde de, 2015-2016 yıllarında ürünlerin … A.Ş.’ye 2016 Nisan ayından sonra ise … A.Ş.’ye teslim edildiği ve faturaların bu şekilde düzenlenerek kayıt altına alındığı belirlenmiştir. Ticari defter ve kayıtlara göre yapılan bu tespit davacının iddiasını doğrular niteliktedir. Bu nedenle 16/02/2015 tarihli sözleşmenin … A.Ş. ile akdedildiği, ancak Nisan 2016’dan sonra sözleşme konusu olan ve davacı tarafından imal edilen ürünlerin birleşen davada davalı … A.Ş.’ye satılarak teslim edildiği anlaşılmıştır.
16/02/2015 tarihli sözleşmede davacının imalatçı, davalının ise alıcı olarak tanımlandığı ve konusunun, alıcı olan davalı tarafından bildirilecek veya bildirilen arazi-yavru şanzımanın imalatçı olan davalı tarafından sözleşmeye ve sözleşmenin ayrılmaz parçası olan sipariş formlarına uygun olarak imal edilmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Sürenin 4. maddede kararlaştırıldığı ve anılan maddede, sözleşmenin yıllık olarak akdedildiği ve her yıl yenileneceği, imalatçı olan davacı tarafından bir ay önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmenin sona erdirilebileceği belirtilmiştir.
Esas davada davacı, davalı …Ş.’den uğradığı zararın tazminini istemektedir.
Davacı taraf, davalının 16/02/2015 tarihli sözleşmedeki alım taahhüdünü yerine getirmediğini, eksik alım yaptığını, ayrıca yavru şanzıman üretimi için davalı firma tarafından numune olarak verilen şanzımanın İtalya’daki bir firmaya ait olduğunun öğrenildiğini, bu nedenle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini ileri sürmüştür.
Buna göre fesihin haklılığı iddiasını iki nedene dayandırdığı anlaşılmaktadır. Bunlardan ilki, sözleşmede belirlenenden daha az ürün alınmak suretiyle sözleşmeye aykırı davranıldığıdır.
Taraflar arasında akdedilen 16/02/2015 tarihli sözleşmenin ayrılmaz parçası ve eki olduğu kabul edilen proforma fatura içeriğine göre, yıllık sipariş adedinin 2.000 olduğu, 15 Nisan 2015 tarihine kadar 500 adet arazi-yavru şanzımanın, Nisan 2015 ile Temmuz 2016 tarihine kadar geri kalan 1.500 adet yavru şanzımanın davalı tarafa teslim edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan mevcut bilirkişi raporuna göre davacı tarafından davalıya 1.270 adet yavru şanzımanın teslim edildiği tespit edilmiştir. Davalı ise 1.310 adet yavru şanzıman aldığını, bunlardan 90 adedinin ayıplı olduğunu savunmuştur.
Davacı şirket davalı …Ş. arasındaki sözleşme kapsamında mal alım satımına ilişkin ticari ilişkinin Nisan 2016 tarihi itibariyle sona erdiği, başka bir deyişle davacı tarafından bu tarihten sonra yavru şanzımanların … A.Ş.’ye değil, birleşen davada davalı … A.Ş.’ye teslim edildiği tespit edilmiştir. Davalı …Ş. ile davacı arasındaki ticari ilişkinin Nisan 2016 tarihinde sonlandırıldığı bir yana, sözleşmesel ilişkinin devam ettiği Nisan 2016 tarihine kadar özellikle sözleşmenin 16/02/2015 tarihinde akdedildiği ve yaklaşık iki aylık sürede Nisan 2015 tarihine kadar 500 adet mal teslim edilmesi başka bir deyişle davalının bu miktarda mal alımı yapması, sonrasında da mal satımının yapıldığı …A.Ş tarafından temmuz 2016 tarihine kadar 1500 adet daha alım yapılması gerekirken,bu süre içinde veya sürenin sonunda, davacının,davalı tarafından eksik alım yapıldığı, sözleşmede belirlenen kadar sipariş verilmediği ve bu şekilde ortaya çıkan sözleşmeye aykırı davranışın giderilmesi gerektiği yönündeki iradesini ortaya koyan, davalı tarafı temerrüte düşürücü nitelikte, bir ihtarının ya da uyarı yazısının olmadığı, bu haliyle mevcut durumun benimsendiğinin kabulü gerektiği, kararlaştırılan sayıda mal alımı için öngörülen sürenin sona ermesinden yaklaşık iki yıl sonra, 16/03/2018 tarihli ihtarla, eksik alım yapıldığı yönündeki iddianın, sözleşmenin feshedilmesi için haklı gerekçe olamayacağı, zira bu anlamda davalının temerrüte düşürülmediği anlaşılmaktadır.
Feshin haklılığı yönünden dayanılan ikinci neden ise, davalı tarafından numune olarak verilen yavru şanzımanın İtalya’da kurulu … isimli bir firmaya ait olduğu, davalının prototipi olmadığıdır. Dosyaya sunulan belgelere göre, davalının, davacı şirkete numune verdiğini ilişkin herhangi bir delil yahut davalının imzasını havi bir belgenin olmadığı, buna göre davalı tarafından verilen bir numune olduğu kanıtlanamadığı gibi bir an için verildiği kabul edildiğinde dahi bu numunenin davacının iddiası doğrultusunda İtalya’da kurulu bir firmaya ait tasarım veya o firma tarafından üretilen davalıya ait olmayan numune olduğunu kanıtlar bir belge yahut başkaca delil de sunulmadığı, dolayısıyla davacının bu iddiasının da yerinde olmadığı zira kanıtlanamadığı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki sözleşmenin 4. maddesinde,sözleşmenin yıllık olarak akdedildiği, sözleşme tarihinin 16/02/2015 olduğu, her yıl yenileneceği, ancak imalatçı olan davacıya fesih hakkının tanındığı ve davacı tarafından bir ay önceden bildirilmesi kaydıyla sözleşmenin feshedilebileceği belirtilmiştir. Davacının fesih ihtarı 16/03/2018 tarihlidir.Fesih,tek taraflı,bozucu yenilik doğuran bir hak olup,karşı tarafın kabulüne bağlı olmaksızın, karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte sonuç doğurucu niteliktedir.Buna göre,davacının fesih ihtarının davalı karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte sözleşmenin feshedildiğinin kabulü gerekecektir. Ancak ihtarname içeriğinde, sözleşmenin bir ay sonraki bir tarihte sonlandırılacağı yönünde herhangi bir açıklama olmadığı gibi sözleşmenin 16/02/2015 tarihli olması, yıllık olarak yenilendiği dikkate alındığında da fesih ihtarının, yenilenen yılın sonu olan 16/02/2018 tarihinden bir ay önce, en geç 16/01/2018 tarihi itibariyle karşı tarafa ulaştırılması gerekirken, bu gereğin de yerine getirilmediği, feshin sözleşmedeki süreye ilişkin düzenlemeye aykırı olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca dosyada mevcut bulunan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, davacın usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarında 15/07/2015 tarihinden 22/03/2016 tarihine kadar toplam 145.541,02 TL bedelli faturalarla mal satışının yapılarak davalıya teslim edildiği, davalı tarafından 63.731,34 TL toplam bedelli 4 adet iade faturasının düzenlendiği, bu faturaların davacı tarafından kabul edilerek ticari defterlerine kaydedildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından yapılan ödemeler, kabul edilen iade faturalarının bedeli tenzil edildiğinde, davacının, davalı …Ş.’den cari hesap alacağının bulunmadığı ve Mart 2016 tarihinden sonra bu firmaya herhangi bir fatura düzenlemediği anlaşılmıştır. Davalı …Ş.’nin düzenlediği toplam 63.731,34 TL bedelli iade faturaları davacı defterlerinde kayıtlı olduğundan artık davacının, bu fatura içeriği olan ürünlerin ayıplı olduğunu kabul ettiği, böylece esasında davacının da, sözleşmeye aykırı davrandığı sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasındaki 16/02/2015 tarihli sözleşme, eser sözleşmesidir. Yerleşik Yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere, eser sözleşmesinin feshedilmesine rağmen her iki tarafın kusurlu olması halinde tarafların birbirlerinden tazminat istemeleri mümkün değildir. Böyle bir durumda sözleşmenin mevcut haliyle tasfiyesi gerekir. Nitekim somut olayda da, davacının, davalı tarafından düzenlenen 4 adet toplam 63.731,34 TL bedelli iade faturasını kayıtlarına aldığı, buna göre anılan fatura içeriği ürünlerin ayıplı olduğunun kabulü gerektiği ve davacının, ayıplı ürün teslimi yapması nedeniyle kusurlu olduğu, bu kapsamda davalıdan sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat isteminde bulunamayacağı kabul edilmiştir. Tüm bunların dışında 2016 Mart ayından sonra sözleşmesel ilişkiye … A.Ş. ile devam edildiği, başka bir anlatımla, imal edilen yavru şanzımanların … A.Ş.’ye teslim edildiği, dolayısıyla … A.Ş. ile olan sözleşmesel ilişkinin Mart 2016 sonu itibariyle karşılıklı olarak sonlandırıldığı ve bundan sonra … A.Ş. ile ticari ilişkinin yürütüldüğü açıkça anlaşıldığından sözleşmenin haklı olarak feshedildiği iddiasıyla zarar tazminin istendiği esas davada,bilirkişi raporunda aksi yöndeki açıklamalara itibar edilmesi mümkün görülmemiş ve davalı …Ş.’den uğranılan zararın tazminin talep edilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Birleşen davada, davalı … A.Ş.’den cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istenmektedir.
Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre … A.Ş.’ye 20/04/2016 tarihinden itibaren fatura düzenlendiği, son faturanın 15/01/2018 tarihli olup, bu süreçte toplam 885.649,67 TL bedelli faturalarla yavru şanzımanın teslim edildiği, davalı tarafın nakit veya çekle 144.500,00 TL miktarında ödeme yaptığı, bunun dışında davalı tarafından düzenlenen 13 adet toplam 324.313,69 TL bedelli iade faturalarının davacı kayıtlarında yer aldığı, yapılan ödeme ve davacı tarafından benimsenerek kayıtlarına alınan iade faturalarının, toplam satış faturaları bedeli olan 885.649,67 TL’den tenzili ile (885.649,67-144.500,00 TL’lik ödeme-324.313,69 TL iade faturaları) davacının cari hesaptan bakiye alacağının 416.835,98 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davalı … A.Ş. davacı tarafından 1310 adet yavru şanzımanın teslim edildiğini ve bunlardan 90 adedinin ayıplı olduğunu, bu nedenle 23 adet iade faturasının düzenlendiğini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. inceleme sırasında ticari defterlerini ibraz etmemiş ve teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu savunmasına kanıt olarak, düzenlediği 23 adet iade faturasını dosyaya sunmuştur. Anılan 23 adet faturanın toplam bedelinin 686.585,50 TL olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf defterinin incelenmesi ve ayıplı ürünlerin de mahallinde görülmesi bakımından yapılan incelemede, davalının gizli ayıplı olduğunu iddia ettiği yavru şanzımanları hazır etmediği, bu ürünlerin görülemediği ve bilirkişilerce, davalı nezdinde bulunan ürünler üzerinde inceleme yapılamadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından numune olduğu belirtilen şanzıman ve yine davacının davalı tarafa teslim etmek üzere ürettiği ancak davalıya teslim etmediği şanzımanlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış ve bu doğrultuda teknik bilirkişiler sadece davacının numune olarak gösterdiği şanzıman ile üretilen ve davacı nezdinde bulunup davalıya teslim edilmemiş olan şanzımanları karşılaştırarak şanzımanların ayıplı olmadığını tespit ettiklerini açıklamışlardır.
TMK 6.maddesine göre, bir iddiayı ileri süren, bu iddiasını ispatla mükelleftir. Bu çerçevede davalının, ayıp savunmasını kanıtlamakla yükümlü bulunduğu, ancak bu gereği yerine getiremediği, zira ayıplı olduğunu iddia ettiği şanzımanları inceleme sırasında hazır etmediği gibi nerede olduğu dahi bildirmediği, ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, bu nedenle 23 adet iade faturasının defterlerinde kayıtlı olup olmadığının dahi tespit edilemediği anlaşılmakla davalının 23 adet fatura içeriği şanzımanların ayıplı olduğu yönündeki savunmasını kanıtlayamadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının elinde bulunan şanzımanların üzerinde yapılan teknik inceleme sonucu bu şanzımanların ayıplı olmadığına ilişkin tespitin neticeye bir etkisinin bulunmadığı kabul edilmiştir. Nitekim davacı nezdinde bulunan bu ürünlerin henüz davalıya teslim edilmediği ve davalının ayıp savunmasına dayanak olarak gösterdiği 23 adet fatura içeriği ürünler olup olmadığının anlaşılamadığı, zira davacı tarafından 23 adet iade faturasının teslim alınmadığı, defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davalının, iade faturaları içeriği ürünlerin, davacı tarafa iade edildiğine ilişkin irsaliye yahut herhangi bir imzalı belgenin de sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davalının 23 adet iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, buna göre cari hesap alacağından 23 adet iade faturaları bedeli 686.585,50 TL’nin tenzilinin mümkün bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafından düzenlenen faturaların toplam bedeli olan 885.649,67 TL’den davacının benimsediği 13 adet iade faturası bedeli olan 324.313,69 TL ve 144.500,00 TL miktarındaki ödemelerin tenzili sonucu kalan 416.835,98 TL miktarında cari hesap alacağının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından icra takibinden önce davalı şirkete … 40. Noterliğinden … tarihli ihtarname gönderilmiş ve cari hesap alacağın ödenmesi istemiştir. İhtarnamenin tebliğ tarihi ve verilen ödeme süresi dikkate alındığında davalının temerrüte düştüğü tarih ile icra takip tarihi olan 20/03/2018 tarihi arasında geçen 55 günlük süre için anılan dönemdeki yıllık 9,75 oranındaki avans faizinin uygulanması sonucu işlemiş 6.235,41 TL faiz alacağının olduğu tespit edilmiştir. Cari hesap alacağı 416.835,98 TL ile birlikte davacının, icra takip tarihi itibariyle toplam 423.071,39 TL alacağının bulunduğu, davalının icra dosyasındaki itirazının bu miktar için haksız olup iptali gerektiği kabul edilmiştir. İtiraz haksız olmakla birlikte alacağın yargılama sonucu belirlenmesi likit olarak kabul edilememesi karşısında davacının icra inkar tazminatının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle esas davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ESAS DAVADA;
Davacı tarafından davalı …’ye karşı açılan davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 29.619,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29.574,93 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 75.982,18 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
BİRLEŞEN DAVADA;
Davalı …’ye karşı açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının … 22. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasındaki itirazının 416.835,98 TL asıl, 6.235,41 TL işlemiş faiz ki toplam 423.071,39 TL için İPTALİNE,
Takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
Asıl alacak 416.835,98 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizinin uygulanmasına,
Davacının icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 28.900,01 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 5.350,40 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 23.549,61 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 30.872,86 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 6.134,30 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 5.858,27 TL yargılama gideri ile 5.350,40 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı toplamı 11.244,57 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/10/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Esas Davada;
Peşin Harç : 29.619,33 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Bakiye Harç : 29.574,93 TL

Birleşen Davada;
Peşin Harç : 5.350,40 TL
Karar Harcı : 28.900,01 TL
Noksan Harç : 23.549,61 TL