Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/32 E. 2019/301 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/32 Esas
KARAR NO : 2019/301 Karar

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2018
KARAR TARİHİ : 10/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ticari ilişki neticesinde alacaklarına karşılık … Şti.’den aldığı 693.000,00 TL bedelli çeklerin çalınmış olması nedeniyle zayii olduğunu, söz konusu çeklerle ilgili olarak … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açtıklarını, mahkemece ödeme yasağı verildiğini, çalınan çeklerden …bank … Şubesi’nin … numaralı hesabına ait, … çek numaralı, 02/11/2012 keşide tarihli ve 30.000,00 TL bedelli çekin müvekkili ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmayan …Tic. Ltd. Şti. tarafından ciro edilerek davalıya teslim edildiğini, dava konusu çekler ile ilgili olarak davalı tarafından … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/263 Esas – 2017/8 Karar sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine alacak davası açıldığını, çek çalıntı olduğundan çekin zilyedi durumunda olan davalının yetkili hamil olmadığı gibi iyi niyetli üçüncü şahıs da olamayacağını, davalı şirket elinde bulunan çek aslının davalıdan celp edilerek dava sonuna kadar saklanması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu çek nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile çekin taraflarına iadesini, dava sürecinde çek bedellerinin davalı tarafından tahsili halinde çek bedellerinin istirdatı ile keşide tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin çeki bankaya ibraz ettiğini ancak çekin ibrazı anında banka tarafından çek aslına el konulduğunu, çek bedelinin ibrazında tahsil edilemediğini ve taraflarına iade edilmediğini, çekin müvekkili şirketten istirdatına karar verilmesi halinde ilam hükmünün infazının mümkün olmayacağını, müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile fatura ve temlik borçlusu ile keşideci aleyhine alacak davası açtığını, müvekkilinin çekin iyi niyetli, meşru ve yetkili hamili olduğunu, müvekkilinin keşideci ve cirantalar arasındaki borcun doğuş sebebini araştırmak ve kanıtlamakla yükümlü olmadığını, müvekkilinin taraflar arasındaki uyuşmazlıkla herhangi bir ilgili olmadığını, davacının müvekkilinin kötü niyetli olduğunu ve iktisapta ağır kusurlu olduğunu, bile bile borçlunun zararına hareketle çek iktisap ettiğini ispatlamak zorunda olduğunu, müvekkilinin çeki yasal prosedüre uygun olarak, iyi niyetli meşru hamil olarak belgeleri ile birlikte faktoring işleminin sonucunda teslim aldığını, şahsi defilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, sahte ciro iddiası ile ilgili olarak banka kayıtları ve davacı kayıtları üzerinde inceleme yapılması gerektiğini, müvekkilinin, davacı dışındaki cirantalara ve keşideciye karşı müracaat haklarını elinden alacak şekilde çekin istirdatına karar verilemesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın husumet yönünden reddine, … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının neticesinin beklenmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.72/2 kapsamında icra takibinden önce açılmış menfi tespit davasıdır.
Karar örneği dava dosyamıza celp edilen … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2017 tarih, 2016/263 E. – 2017/8 K. sayılı ilamın incelenmesinde işbu alacak davasının konusu ve tarafları ile mahkememizde açılmış bulunan menfi tespit davasının konusu ve taraflarının aynı olduğu görülmüştür.
Ancak, borçlunun, açılmış veya açılacak bir davada iddia ve savunma olarak ileri sürülebileceği hususlar için, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. ( Prof Dr. Baki Kuru (1988) İcra İflas Hukuku s. 471/ Av. Talih Uyar (2019) Menfi Tespit Davaları s. 11) Alacaklı, borçlunun itirazı üzerine, itirazın iptali davasını açmış ve bu dava derdest ise borçlu menfi tespit davası açmak yerine itirazın iptali davası üzerinden savunmaları dile getirmek yolu ile borçtan kurtulma imkanına sahip olduğundan ayrıca menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Aynı şekilde açılmış olan itirazın iptali davası hükme bağlanmış ise bu durumda da borçlunun ayrıca menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Çünkü her iki davanın tarafları, konusu ve sebebi aynıdır. Ancak alacaklı, icra hukuk mahkemesinde, borçlu itirazının kaldırılması talebinde bulunmuş ise borçlunun bunun neticesini beklemeksizin menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. (Pekcanıtez, H. – Atalay, O – Sungurtekin, Ö. – Özekes, M. (2017) İcra İflas Hukuku s. 126)
Nitekim Yargıtay 3. HD.si 14/03/2019 tarih 2017/6099 E. ve 2019/2061 K. sayılı kararında aynı yönde olmak üzere “Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak açılan davalar olup görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek konular için bağımsız bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir ve ondan sonra bu tespite dayalı olarak eda hükmü kurulur, Yargıtay’ın kararlı uygulamasına göre de, eda davası açmak mümkün ise, tespit davası açılamaz. Anılan kuralın geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hükmün etkisi bakımından hiç bir fark bulunmaması gerekir. Diğer bir söyleyişle tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.” şeklinde karar vermiştir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında karar örneği dava dosyamıza celp edilen … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2017 tarih, 2016/263 E. – 2017/8 K. Sayılı ilamın incelenmesinde işbu alacak davasının konusu ve tarafları ile mahkememizde açılmış bulunan menfi tespit davasının konusu ve taraflarının aynı olduğundan davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Derdestlik dava şartı yokluğundan davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/04/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 35,90 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Noksan Harç : 8,50 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 250,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Posta Giderleri : 84,00 TL