Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/309 E. 2019/765 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/309
KARAR NO : 2019/765

DAVA : Haksız İşgal Tazminatı (Ecrimisil)
DAVA TARİHİ : 30/12/2015
KARAR TARİHİ : 03/10/2019

Esas davanın İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/445 Esasında görüldüğü, birleşen davanın da İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/544 Esasında kayıtlı olduğu, anılan mahkemenin 30/12/2016 tarih, 2016/489 K sayılı kararıyla dosyanın HMK 166.maddesi uyarınca İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/445 E sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiği, İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesince esas ve birleşen davanın dava şartı yokluğu, görev yönünden usulden reddine ilişkin 2018/48 K sayılı 06/02/2018 tarihli kararının kesinleşmesi üzerine süresinde verilen gönderme talepli dilekçe ile tevzien mahkememize gelen dosyanın esas ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ESAS DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …, …, … Mah., … Sok., 34 pafta, 295 ada, 30 parsel sayılı taşınmazın 4/10 hissesinin müvekkiline, 6/10 hissesinin davalı şirkete ait olduğunu, davalı şirketin taşınmazın tamamını kullanmak suretiyle haksız olarak işgal ettiğini, müvekkiline 2003 yılından bu yana da herhangi bir bedel ödemediğini, davalı aleyhine 2003 yılından başlayan ve halen devam etmekte olan haksız işgali nedeniyle birçok dava açıldığını, davaya konu gayrimenkulü davalının ticari faaliyette kullanmak üzere kiraya vermek suretiyle kira geliri elde ettiğini belirterek 01/01/2011 tarihinden 31/12/2011 tarihine kadar geçen süre için ecrimisil aacaklarının tespitine, bu döneme ilişkin olarak şimdilik 100.000,00TL ecrimisil alacaklarının dönem sonundan tahsil tarihine kadar işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 23/09/1198 tarihinde …’e vekaletname ve muvafakatname verdiğini, müvekkilinin 23/09/1998 tarihli vekaletname ile Lapis Holding ile anlaştığını, onun tahliyesinden sonra dava konusu yerin tadilatını yaptığını, tüm bedellerini karşıladığını, tadilat sonrasında da kiraya verdiğini, bu vekalet 20/02/2004 tarihinde azil ile sona erdiğini, bu nedenle ecrimisil talep edilmesinin doğru olmadığını belirterek öncelikle derdest dosyaların sonuçlanmasının beklenilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 23/09/1198 tarihinde …’e vekaletname ve muvafakatname verdiğini, müvekkilinin 23/09/1998 tarihli vekaletname ile … ile anlaştığını, onun tahliyesinden sonra dava konusu yerin tadilatını yaptığını, tüm bedellerini karşıladığını, tadilat sonrasında da kiraya verdiğini, bu vekalet 20/02/2004 tarihinde azil ile sona erdiğini, bu nedenle ecrimisil talep edilmesinin doğru olmadığını belirterek öncelikle derdest dosyaların sonuçlanmasının beklenilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olup, reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Esas ve birleşen dava, haksız işgal tazminatı istemine ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, dava konusu yapılan ecrimisil tazminatının dayanağının TMK 683,maddesi ve devamı maddeleri olup, TTK’da düzenlenmediği, buna göre davanın mutlak ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, yukarıda açıklandığı üzere nisbi ticari dava olarak da kabul edilmesinin mümkün olmadığı, zira bir davanın nisbi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için tarafların tacir olması ve ihtilafın ticari işletmeleriyle ilgili olması gerektiği, bu iki koşulun aynı anda gerçekleşmesinin zorunlu olduğu, huzurdaki bu davada ikinci koşulun gerçekleşmediği, nitekim taraflar tacir olsa da, uyuşmazlığın ticari işletmeleriyle ilgisinin bulunmadığı anlaşılmakla, ecrimisil talebine ilişkin esas ve birleşen davada mahkememizin görevli olmadığı sonucuna varılmıştır.
HMK 114. Maddesinde; Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinin açıklandığı, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Daha önce davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince de görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği görüldüğünden mahkememizce verilen bu kararın istinaf yoluna başvurmaksızın kesinleşmesi halinde İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesiyle mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğacağından bu durumda merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesi gerektiği kabul edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Esas ve birleşen davanın dava şartı yokluğu-görev yönünden usulden REDDİNE,
Kararın kanun yoluna başvurularak kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın İSTANBUL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi durumunda Mahkememiz ile İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluşacağından MERCİ TAYİNİ İÇİN DOSYANIN İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331. Maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece karar altına alınmasına,
Dair, esas ve birleşen davada davacı vekili Av. … ile esas ve birleşen davada davalı vekili Av. …’nın yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.03/10/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır