Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/272 E. 2020/122 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/272
KARAR NO : 2020/122

DAVA : ECRİMİSİL
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ecrimisil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı kararına istinaden 06/04/2016 tarihi itibariyle iflas ettiğini, iflas işlemlerinin … 3. İcra ve İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, müflis şirketin … ilinde 5722 Ada 2 sayılı parselde bulunan taşınmazın maliki olduğunu, davalı ile müflis şirket arasında iflas tarihinden önce leasing sözleşmeleri akdedildiğini, leasing sözleşmesine konu menkullerin müflis şirketin taşınmazında iflas tarihinden sonra da kalmaya devam ettiğini, masa varlığının korunması amacıyla taşınmazın satılmasına kadar geçecek sürede taşınmazın kiralanmasına karar verildiğini, leasing konusu malların masa malvarlığına dahil olmamakla birlikte açıkça ayrık tutularak dava dışı 3. kişi ile kira sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme konusu malların taşınmazda kalmaya devam etmesi nedeniyle masaya girecek kira bedelinin olması gerekenden daha düşük tespit edilmek zorunda kalındığını, menkullerin halen müflis şirkete ait taşınmazda olduğunu, iflas tarihinden sonra davalıya ait menkullerin müflis şirket taşınmazında kalmasının yasal bir dayanağının bulunmadığını, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya faize ve munzam zarara dair haklarının saklı kalması kaydıyla 16/04/2016 tarihinden dava tarihine kadar aylık 10.000,00 TL olmak üzere şimdilik 230.000,00 TL haksız işgal tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile müflis şirket arasında imzalanan finansal kiralama sözleşmelerine istinaden sözleşmelere konu malların davacı müflis şirkete teslim edildiğini, mülkiyeti müvekkili şirkete ait malların taşınmazı davacı taraftan kiralayan şirket yetkilisine yediemin bırakıldığını, davacı ile … AŞ arasında imzalanan kira sözleşmesinin incelendiğinde leasingli mallar hariç taşınmazın tamamının kiraya verildiğinin anlaşılacağı, taşınmazın tamamını kiraya veren iflas masasının huzurdaki davayı açmaya yetkisinin olmadığını, müvekkili şirketten ecrimisil ve yedieminlik ücreti talep etme yetkisinin münhasıran taşınmazın kiracısına ait olduğunda duraksama olmadığını ve yedieminin de tedbir zaptında ücret talep etmediğini kayıtsız şartsız beyan ettiğini, davacının müvekkili şirketten ecrimisil adı altında kira bedeli istemesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkili şirketin gayrimenkulü kullanmadığı gibi bu gayrimenkulün kullanılmasından menfaat de sağlamadığını, davacının taşınmazı daha fazla bedel ile kiraya vermesinin engellenmediğini, bilakis davacı tarafından kiraya verilmesinin kolaylaştığını, mülkiyeti şirketlerine ait leasingli malların olmaması halinde taşınmazın kaba inşaat olduğunu ve taşınmazın kiralanmasının mümkün olmayacağını, leasingli maların davacı ile imzalanan finansal kiralama sözleqşmelerine istinaden taşınmazda bulunduğunu, davacı tarafından ekipmanların alınması için taraflarına herhangi bir ihtar veya muhtıra gönderilmediğini, tüm bu nedenlerden dolayı davacının taşınmazın leasingli mallar hariç tamanını kiraya verdiğinden dolayı ecrimisil talep etme yetkisi olmadığından husumetten reddini, davanın esasına girilmesi durumunda haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, haksız işgal nedeniyle ecrimisil istemine ilişkindir.
… Tapu Müdürlüğü, … 3.İcra Dairesi yazı cevapları celp edilip incelenmiştir.
Davacı müflis, sahibi 5722 ada, 2 parselde kayıtlı bulunan …, … ilçesindeki taşınmazda bulunan davalı şirkete ait menkuller sebebiyle haksız işgal tazminatı verilmesini talep etmektedir.
Davacının taşınmazın maliki olduğu, taşınmazda bulunan taşınırların davalı şirkete ait olduğu, her iki şirket arasında daha önce finansal kiralama sözleşmesi akdedildiği ama sözleşmenin iflastan dahi önce feshedildiği gibi finansal kiralama konusu malların iflas masasından tefrikine karar verildiği ve davacı talebinin de salt haksız işgal sebebine dayandırıldığı hususları sabit görülmüştür.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır.
Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Nitekim vurgulanan bu ilkeler, ecrimisil davalarının temyiz incelemesine bakan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.03.2016 gün ve E:2016/968, K:2016/2426 ile Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.09.2018 gün ve E:2018/9046, K:2018/15609 ve 05/03/2019 gün ve E:2018/3121, K:2019/2289 sayılı ilamlarında da istikrarlı olarak benimsenmiştir.
Diğer taraftan, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Somut olayda, istenen ecrimisilin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683. vd. maddelerine dayandırıldığı; her ne kadar taraflar tacir olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir. (Tarafları ticaret şirketi olan ve konusu ecrimisil davası olan mahkememiz başkaca bir kararı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 2018/1025 Esas, 2019/560 Karar sayılı kararı)
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinin açıklandığı, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacının davasının DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/02/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza