Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/230 E. 2018/448 K. 02.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/121
KARAR NO : 2018/389

DAVA : Yönetim Kurulu Üyesinin Bilgi Edinme Hakkı
DAVA TARİHİ : 05/02/2018
KARŞI DAVA TARİHİ : 05/03/2018
KARAR TARİHİ : 13/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Yönetim Kurulu Üyesinin Bilgi Edinme Hakkı davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20.10.2016 tarihli yapılan olağan genel kurul toplantısında şirkete yönetim kurulu üyesi olarak atandığını, TTK. 392. maddesi gereğince yönetim kurulu üyesinin, şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteme hakkının olduğunu ve bu hakkın kaldırılamayacağını ve kısıtlanamayacağını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi sıfatıyla şirketin genel müdürü ve aynı zamanda yönetim kurulu başkanına 17.11.2017 ve 30.11.2017 tarihli yazılarla bilgi edinmek istediği konuları belirterek belirttiği hususlarda bilgi verilmesini istemesine rağmen yönetim kurulu başkanı tarafından 04.12.2017 tarihli yazı ile isteminin reddedildiğini ve yine yönetim kurulu başkanı tarafından 05.01.2018 ile 18.01.2018 tarihli yazılarla bu istemin reddedildiği tekrar edilmekle birlikte şirketin mali durumunun iyi olmadığı ve finansman gerektiğinin bildirildiğini belirterek şirketin 2017 yılı bütçesi hem operasyonel hem de tesis yatırımları, 31.12.2017 tarihi itibariyle mali rapor, şirketin halen devam etmekte olan bütçe ve mali performans sonuçları ve 2018 yılı için öngörülen yıllık bütçe tahminleri ile şirket tarafından yükümlülük altına girilen tüm kredi sözleşmeleri ile ilgili bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı-karşı davacı vekili esas davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ortaklarının … federasyonu vatandaşı … ve …’de kayıtlı bulunan … şirketi olduğunu, toplam 10.000 hissesinin 7.000 A grubu hissedarının …, diğer 3.000 adet B grubu hissenin … AG şirketine ait olduğunu, müvekkilinin %70 hissedarı olan …’in aynı zamanda …’da kurulu bulunan … şirketinin de %90 oranında hissedarı konumunda bulunduğunu, buna göre müvekkili şirketin, …’da kurulu …’ın Türkiye’deki yatırımı niteliğinde olduğunu, davacının 20.10.2016 tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, ayrıca … şirketinin de genel müdürü konumunda olduğunu, müvekkili şirketin davacının ceosu ve genel müdürü olduğu … şirketinden olan alacaklarının, bizzat davacı tarafından kabul edilmeyip inkar edildiğini, müvekkilinin …’dan olan alacağını talep ettiği 11.10.2017 tarihli ihtarının hemen akabinde davacı tarafından 17.11.2017 tarihli yazıyla bilgi ve belge isteminde bulunulduğunu, daha sonra müvekkili şirket tarafından 28.11.2017 tarihli yazı ile alacaklarına ilişkin ödeme talebinin yinelendiğini ve davacı tarafından 30.11.2017 tarihli ihtarname ile yeniden bilgi talebinin ileri sürüldüğünü ve müvekkili şirketin alacağı ile ilgili hiçbir beyanda bulunulmadığını, en sonunda 04.12.2017 tarihli yazıyla müvekkili şirketin davacının genel müdürü olduğu … şirketinden bir alacağı olmadığını belirterek ödeme talebinin geri çevrildiğini, oysa bu harcamalara davacı tarafından bizzat gönderilen 10.12.2014 tarihli mail içeriklerinden onay verildiğinin ve bilgisi dahilinde olduğunun anlaşıldığını, davacının hem müvekkili şirkette hem de …’da kurulu … şirketindeki pozisyonu dikkate alındığında müvekkili şirket aleyhine hareket ettiğinin ortaya çıktığını, … şirketinin hakim hissedarı … ile yapılan görüşmeler neticesinde her iki şirket arasında mutabakat sağlanarak münhasır fikrin mülkiyet haklarının devri sözleşmesinin akdedilebildiğini, davacının bilgi alma ve inceleme talebinin kullanılabilmesi için kanunda öngörülen koşulların oluşmadığını, somut olay bakımından bu hakkın kullanımına sınır teşkil eden hususların varolduğunu, TTK. 392. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesinin toplantı dışında şirket defterleri ve belgelerini inceleme hakkının olmayıp bu hakkın başkanın iznine bağlı tutulduğunu, bilginin niteliği ve özellikle gizli veya şirket sırrı olmasıyla ilgili olarak açık bir sınır öngörüldüğünü, yönetim kurulu üyesinin bu hak kapsamında elde ettiği bilgiyi 3. bir kişiye açıklaması veya şirket menfaatine aykırı olacak şekilde kullanmaması gerektiği, ancak davacının görev, yetki ve haklarını müvekkili şirket aleyhine kötüye kullandığının yapılan izahat kapsamında açık olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
KARŞI DAVA /
Karşı dava dilekçesinde özetle; bilgi alma hakkı için … doktrininde bir kısım sınırlamaların getirildiğini ve bunların görev sınırı, orantılılık ilkesi sınırı, çıkar çatışması sınırı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı ile işletme ve ticari sır olarak beş temel kritere bağlandığını, davacının talep ettiği bu bilgileri nerede ve hangi amaçla kullanacağının belli olmadığını, müvekkili şirketin menfaatleri gözetilerek davacının bu talebinin önüne geçilmesini temin amacıyla müvekkilinin mahkemeden koruma talep etmesinde hukuki yararı olduğunu, şirketin A grubu hissedarı … tarafından yönetim kuruluna aday gösterilen davacının söz konusu davranışlarından ötürü değiştirilmesi ve bu yönde gerekli adımların atılması için şirket ortağı … tarafından hakim hissedar …’e 15.12.2017 tarihli yazıyla talepte bulunulduğunu belirterek açıklanan nedenlerle davacının bilgi edinme hakkının kötüye kullandığının tespitiyle bu ve benzeri mahiyette hiçbir bilgi ve belgenin verilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA SAVUNMA /
Karşı cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak kanundan doğan bilgi alma hakkı talebinin şirketin genel müdürü ve yönetim başkanı tarafından reddedildiğini ancak şirketin mali açıdan zor durumda olduğu bilgisinin de iletildiğini, esasında davalı şirketin yönetim yetkisinin müvekkili aleyhine kullanıldığını, şirketin mali açıdan zor durumda olduğu ve maddi yönden yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmesinin en şekilde imkansız olduğunun somut verilerle ortaya konulamadığını, müvekkilinin …’da kurulu bulunan … şirketinin genel müdürü olmasının davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmasına engel teşkil etmediğini ve bu ikili pozisyonun kötüye kullanıldığı anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin …’da kurulu … şirketinin %90 ortağı olan …’in davalı şirketin de %70 oranında ortağı olup şirketi …’in özel bir yatırımı olarak Türkiye’de kurulu olduğunu, davacı şirketin … şirketinin ürünlerinin Türkiye’de kayıt tescil ve dağıtılması amacıyla kurulmuş olduğunu, dolayısıyla her iki şirketin rekabetinin mümkün olmadığını, müvekkilinin bilgiye erişim hakkını engelleme amacının davalı şirketin ortağı … ile hakim hissedarı … arasındaki hisse alım görüşmelerini ağırlaştırmak olduğunu, davalının iddiasının aksi ne müvekkilinin şirketin çıkarları lehine hareket ettiğini, zira … şirketinden kredi alınmasını sağladığı, şirketin %30 ortağı olan …’nin yönetim kurulu başkanının … olup, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü …’in babası olduğunu, her ikisinin müvekkilinin bilgi alma hakkını engellemeye çalıştıklarını zira her iki şirketteki yönetim görevlerini müvekkili aleyhine kullandıklarını şirketin yönetim kurulunca alınan 17.11.2017 tarihli iki ayrı kararda 2017 yılı bütçesinin onaylanması ve şirketin ihtiyaç duyacağı bütçenin belirlendiğini, ancak bu bütçelerin ve bu kapsamda ne kadar yatırım yapıldığı, bütçenin ne kadarının kullanıldığının, finansman ya da kredi sağlanıp sağlanmadığının müvekkili tarafından bilinmediğini, şirketin yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü tarafından tüm bu hususların bilindiğini, şirketin ve yönetim kurulu işleyişi dikkate alındığında bu durumun kabul edilemez olduğunu, bilgi alma hakkının amacının yönetim kurulu kararıyla onayladığı, bütçe ve yatırımların akıbetinin sorgulanması niteliğinde bulunduğunu, karşı dava açılmasında hukuki yarar olmadığını belirterek karşı davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER /
Davalı şirketin sicil dosyası, yönetim kurulu üyesi olan davacının bilgi edinme talebini içeren 17.11.2017, 30.11.2017 tarihli talep yazıları, davalı şirket yönetim kurulu başkanının 04.12.2017 tarihli red cevabına ilişkin yazı, davacı tarafından şirkete iletilen 12.01.2018 tarihli cevabi yazı, davalı şirketin yönetim kurulu başkanın şirket ortaklarına ve davacıya gönderdiği 18.01.2018 tarihli bildirim yazısı, taraflar arasındaki mail yazışmaları, davacı tarafından sunulan 17.01.2017 tarihli iki ayrı şirket yönetim kurulu kararları, davalı şirketin %30 ortağı olan … tarafından, davacının yönetim kurulu üyeliğinden uzaklaştırılması için hakim hissedar …’e gönderilen 15.12.2017 tarihli yazı ve taraf vekillerince dosyaya ibraz edilen tüm belge, sözleşmeler incelenmiştir.
GEREKÇE /
Dava, TTK. 392. maddesine dayalı olarak açılan yönetim kurulu üyesinin bilgi alma hakkına ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olup 20.10.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında bu göreve getirtilmiş ve şirketi münferit imzayla temsil edebileceği kararlaştırılmıştır.
Davalı şirket iki ortaklı olup, %70 hissedarı … vatandaşı …, %30 hissedarı da …’de kurulu … şirketidir.
Davacı, davalı şirketin %70 hissedarı olan … tarafından önerilen ve onun hisselerini temsilen (A grubu hissedar) seçilen yönetim kurulu üyesidir. Şirketin yönetim kurulu iki kişiden oluşmaktadır. Yönetim kurulu başkanının da dava dışı … olduğu tespit edilmiştir.
Davacı taraf, TTK. 392. maddesine dayalı olarak yönetim kurulu toplantısı dışında şirketin işleri ve gidişatı hakkında genel müdürü ve yönetim kurulu başkanı olan …’den talepte bulunduğunu ve bu talebin reddedildiğini, şirketin yönetim kurulu üyesinin görevini ifa için şirket hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini, bu hakkın sınırlandırılamayacağını, talebin reddedilmesinin haksız olduğunu ileri sürerek dilekçesinde açıkladığı hususlarda bilgi alma hakkının kullanılmasına izin verilmesini talep etmiş, davalı ise, davacının, davalı şirketin %70 hissedarı olan …’in …’da kurulu olan ve %90 hissedarı olduğu … şirketinin de genel müdürü ve ceosu konumunda bulunup bu ikili pozisyonunu davalı şirket aleyhine kullandığını, zira davalının, …’da kurulu … şirketinden olan alacaklarının ödenmesi talebini haksız bir şekilde reddettiğini ve şirketin alacaklarının ödenmesi için … şirketine yaptığı başvurudan sonra 17.11.2017 tarihinde bilgi alma talebinde bulunduğunu, şirketin ticari sır niteliğinde olan bilgilerinin davacı tarafından incelenmesinin ya da elde edilmesinin şirketin menfaatine aykırı olacağını belirterek esas davanın reddini savunmuş, karşı davada ise, davacının, bilgi edinme hakkını kötüye kullandığının tespiti ile talep ettiği hiçbir bilgi ve belgenin davacıya verilmemesi talep edilmiştir.
TTK. 392. maddesinde;
”1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır.
(2) Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz.
(3) Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir.
(4) Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir.
(6) Yönetim kurulu üyesinin bu maddeden doğan hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir.
……….” denilmiştir.
Anılan düzenlemeden anlaşılacağı üzere yönetim kurulu toplantılarında, her yönetim kurulu üyesinin şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında detaylı bilgi edinme hakkı bulunmaktadır.
Yönetim kurulu üyesinin toplantı dışında bilgi alması TTK. 392/3. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre toplantı dışında bilgi alma hakkı münferit işlerde başkanın iznine tabi tutulmuştur. Şirketin belirli münferit işleri hakkında bilgi alınması talebinin başkan tarafından reddi üzerine konunun iki gün içinde yönetim kuruluna getirileceği, ancak yönetim kurulunun toplanamaması ya da bu istemin reddi üzerine yönetim kurulu üyesinin şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine başvurma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacının iki ayrı başvuru reddedilmiş ve reddeden taraf şirketin yönetim kurulu başkanı olup, şirketin yönetim kurulunun iki kişiden oluştuğu dikkate alındığında kurulun toplanmasının beklenemeyeceği açık olduğundan davacının doğrudan mahkemeye başvurmasında yasaya aykırı bir durum olmadığı kabul edilmiştir.
Yönetim kurulu üyesinin görevini yerine getirebilmesi için gerekliyse yönetim kurulu başkanından şirket defterlerinin ve dosyalarının incelenmesi talebinde bulunabileceği açıktır. Her ne kadar davacı taraf şirket defterlerinin ve dosyalarının incelenmesi talebini açıkça dile getirmemiş olsa da inceleme talebinde bulunduğu belgeler ve kayıtlar dikkate alındığında esasında bu isteminin şirket defterlerinin incelenmesi anlamına geldiği kabul edilmelidir. Yönetim kurulu üyesinin bilgi edinme hakkının sınırlandırılamayacağı veya kısıtlanamayacağı TTK. 392/6. maddesinin amir hükmüdür. Şirketin icra organı olan yönetim kurulunun üyesi konumunda bulunan ayrıca şirketi münferiden temsile yetkili kılınan davacının şirketin işleri ve gidişatı hakkında bilgi sahibi olma hakkının engellenemeyeceği kabul edilmelidir. Nitekim yönetim kurulu üyelerinin bilgi edinme hakkı ticari sır gerekçesiyle engellenemez. Zira yönetim kurulu üyesi zaten şirketin işlerinin yürütülmesi konusunda bir görev yükümlenmiştir. Görevini gereği gibi ifa edebilmesi için bilgi sahibi olması zorunludur. Huzurdaki olayda şirketin yönetim kurulu tarafından 17.01.2017 tarihinde, ”tesis yatırımı hariç 2017 yılı bütçesinin onaylanması” ve ”tesis yatırımı için 2017 yılı bütçesinin onayı” konusunda iki ayrı karar alındığı, esasında davacının bu kararların icrasında yetkili ve görevli olduğu, anılan kararların gereği gibi yerine getirilmesi konusunda sorumluluğunun bulunduğu düşünüldüğünde, şirketin operasyonel ve tesis yatırımları ile ilgili olan 2017 yılı bütçesi, aynı yıla ilişkin mali tablo, şirketin içinde bulunduğu borçluluk durumu ve bir sonraki yıl için öngörülen tahmini bütçe hakkında bilgi sahibi olmasının TTK. 392. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Davacı tarafından dilekçe ekinde dosyaya ibraz edilen ve davalı şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından gönderilen Ocak 2018 tarihli yazıya davacı tarafından verilen 12.01.2018 tarihli yazı cevabı ve yine yönetim kurulu başkanı tarafından şirketin hakim hissedarına gönderilen 18.01.2018 tarihli cevabi yazı içeriği değerlendirildiğinde yönetim kurulu başkanı tarafından şirketin finansman sıkıntısı çektiği ve şirketin iflastan kurtarılması için çalışıldığının bildirildiği, bu halin mevcudiyetiyle ilgili olarak gerekli verilerin yönetim kurulu üyeleriyle paylaşılmasının zorunlu olduğu sonucuna varılmıştır. Davalı taraf, davacının şirketin hakim hissedarı olan …’in yine …’da kurulu bulunan … şirketinin ceosu ve genel müdürü olan davacının bu konumundan yararlanmak suretiyle … şirketi yararına davalı şirket aleyhine olacak şekilde davrandığını ve haksız rekabet teşkil edecek eylemlerde bulunduğunu, bu nedenle bilgi edinme talebinin yönetim kurulu başkanı tarafından reddedildiğini ileri sürmüş ise de, sunulan belgeler çerçevesinde davacının, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi ve şirketi münferiden temsile yetkili kılındığı 20 Ekim 2016 tarihli genel kurulun yapıldığı tarih itibariyle esasında zaten …’da kurulu … şirketinin genel müdürü olduğunun bilindiği ve şirketin %70 oranında A grubu hisselerinin sahibini temsilen yönetim kurulu üyesi seçildiği, davalı şirketin … şirketinden olan alacaklarının, davacı tarafından reddedilerek böyle bir alacağının olmadığının ifade edilmesi, davalı şirket aleyhine hareket ettiği anlamına geldiğinin kabulü için yeterli olmadığı, zira davacının … şirketinin de genel müdürü olduğu, her iki şirketin hakim hissedarının aynı kişi olup … vatandaşı … olduğunun anlaşıldığı, şirketin %30 hissedarı … tarafından, hakim hissedar …’e gönderilen 15.12.2017 tarihli yazı ile davacının, davalı şirketteki yönetim kurulu üyelik görevinin sonlandırılması talebinde bulunulmuş olmasının da hali hazırda şirketin yönetim kurulu üyesinin şirket işleri hakkında bilgi sahibi olma hakkını engelleyemeyeceği sonucuna varılmıştır.
TTK. 392. maddesi çerçevesinde yönetim kurulu başkanının, bir yönetim kurulu üyesinin bilgi edinme talebini ticari sır gerekçesiyle reddetmesinin mümkün olmadığı, esasında kanunda bu talebin hangi hallerde geri çevrileceği konusunda bir açıklık bulunmadığı da görülmektedir. Ancak Medeni Kanunun 2. maddesinde objektif iyi niyet kuralları düzenlenmiş olup, hakkın kötüye kullanılmasına ilişkin genel ilke çerçevesinde başkanın bilgi alma talebini reddetmesinin mümkün olduğu kabul edilmelidir. Bunun sınırı yukarıda ifade edildiği şekilde kanunda açıkça yer almamış olsa da doktrinde ve mehaz kanundaki düzenleme ve açıklamalar ışığında ayrıca TTK. 392/3. maddesi kapsamında değerlendirme yapıldığında, yönetim kurulu üyesinin talep ettiği bilginin, zamanlama ve kapsamı konusunda orantılılık unsurunu içermesi ya da verilecek bilginin yönetim kurulu üyesinin bu görevini şirket çıkarları doğrultusunda yerine getirmesi ile ilgili bir işlevinin olması, görevi dışında başka amaçlarla bilgi edinerek kötüye kullanılmaması ya da yönetim kurulu üyesinin bizzat kendi çıkarını ilgilendiren hususlarda bilgi alma hakkına sahip olmadığı şeklinde ortaya çıktığı kabul edilmelidir. Somut olaya dönüldüğünde, şirket yönetim kurulu başkanı tarafından şirketin mali açıdan zor durumda olduğu bildirilmekle birlikte 2017 yılı bütçesinin onaylanmasına ilişkin iki ayrı yönetim kurulu kararında imzası bulunan yönetim kurulu üyesi davacının şirketin 2017 yılı bütçesi ve buna bağlı olarak yatırımları ve borçları konusunda bilgi edinmesinin şirketin çıkarları doğrultusunda görevini gereği gibi ifa etmesi bakımından zorunlu olduğunun kabulü gerektiği, kendi menfaatine olacak şekilde bu bilgiyi talep ettiği yönünde duraksamaya yer vermeyecek şekilde tartışmasız ve somut delillerin ortaya konulamadığı, böyle bir durumun varlığı halinde TTK. 553. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca elbetteki yönetim kurulu üyesinin şirkete verdiği zarar nedeniyle sorumluluğunun doğacağının açık olduğu, davacının yönetim kurulu üyesi olarak bilgi edinme talebinde bulunduğu konular, sunulan deliller ve davalı şirketin yönetim kurulu başkanının bu talebi reddetmesi hususu karşılaştırıldığında yönetim kurulu üyesi olan davacının bilgi edinme talebinin reddedilmesinin TTK. 392. maddesi çerçevesinde yerinde olmadığı, ticari sır gerekçesiyle yönetim kurulu üyesinin bilgi edinme hakkının ortadan kaldırılamayacağı, bu talebinin reddine ilişkin gerekçelerin yerinde bulunmadığı sonucuna varıldığından davacının bilgi edinme hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Karşı davada, yönetim kurulu üyesi davacının bilginin verilmemesinin talep edildiği görülmektedir. Açılan bir davada, savunma olarak ileri sürülebilecek bir konuda ayrı bir dava açılarak talepte bulunulmasının sonuca bir etkisinin olamayacağı, başka bir deyişle savunma olarak ileri sürülebilecek bir hususta dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığı, HMK. 114. maddesinde hukuki yararın dava şartı olarak düzenlendiği ve yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mahkemece resen gözetileceğinin HMK. 115. maddesinin amir hükmü olduğu dikkate alındığında karşı davanın da hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiği kabul edilmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ESAS DAVADA;
Davanın KABULÜNE,
Davalı şirketin;
“2017 yılı bütçesi (operasyonel ve tesis yatırımları),
31.12.2017 tarihi itibariyle mali raporu,
Bütçe ve mali performans sonuçları,
2018 yılı için öngördüğü bütçe tahminleri,
Şirket tarafından yükümlülük altına girilen kredi sözleşmeleri” ile ilgili olarak yönetim kurulu üyesi olan davacıya bilgi verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcı peşin alınmış olmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 79,00 TL yargılama gideri ile 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet harcı toplamı 156,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
KARŞI DAVADA;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcı peşin alınmış olmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı karşı davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalıya verilmesine,
Davalı karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 13/04/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …

Harç / Masraf Dökümü
Asıl ve Karşı Davada;
Peşin Harç : 35,90 TL
Karar Harcı : 35,90 TL
Noksan Harç : 0,00 TL

Davacı Karşı Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 195,00 TL

Davalı Karşı Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 78,00 TL

Yargılama gideri detayları
Posta Giderleri : 107,00 TL