Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/151 E. 2019/308 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/151
KARAR NO : 2019/308

DAVA : Müdürün Azli- Kayyum Tayini
DAVA TARİHİ : 14/02/2018
KARAR TARİHİ : 11/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Müdürün Azli ve Şirkete Kayyum Tayini davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti’nin %50 ortağı olduğunu, davalının da geri kalan %50’ye hisseye sahip olup, şirketin müdürü konumunda bulunduğunu, taraflar arasındaki anlaşmazlık nedeniyle davalının iş yerini terk ettiğini ve bir kısım kişileri şirketten alacaklı göstererek sahte bonolar tanzim edip adı geçen kişilerin şirket aleyhine ihtiyati haciz alıp icra takibi yapmalarına neden olduğunu, şirket aleyhine alacaklandırılan bu kişilerin avukatlarının dahi aynı kişi olduğunu, şirket aleyhine haciz ve muhafaza yapılarak 48.500,00 TL’nin haczedilerek muhafaza altına alındığını, davalının müdürlük görevini kötüye kullanarak şirketi zararı uğratması nedeniyle bu görevinden azli gerektiğini, daha önce … 3. Asliye ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında aynı konuda dava açıldığını, ancak takip edilememesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, öncesinde anılan mahkemece … 8. ATM’nin … E. sayılı dosyasında görülen hisse devrine ilişkin kararın iptali istemli davanın bekletici mesele yapıldığını, oysa bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığını belirterek davalının, … Ltd.Şti’deki görev ve yetkilerinin kaldırılmasına ve şirketin müdürlük görevinin müvekkiline verilmesine ve şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki bu davanın daha önce … 3. ATM’nin … E. sayılı dosyasında görüldüğünü ve davacı tarafından takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiğini, karara karşı İstinaf yoluna başvurulmadığını, kapatılan 50.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında davacının, şirkete kayyum atanması istemiyle dava açtığını, daha sonra bu dosyanın kapatılan … 43. ATM’nin … E. sayılı dosyasıyla birleştirildiğini ve … 43. ATM’nin anılan dosyasının .. 3. ATM’ye devredildiğini, … 8. ATM’nin … E. sayılı dosyasında müvekkili tarafından, davacı … ve dava dışı …’e karşı şirket pay devrinin geçersizliğinin tespitine ilişkin davanın görüldüğünü, mahkemece 09/10/2012 tarihli kararla pay devrinin geçersizliği yönünde hüküm kurulduğunu, kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulduğunu ve dosyanın karar düzeltme aşamasında olup, halen kesinleşmediğini, daha önce davacı tarafından … 3. ATM’de açılan davanın açılmamış sayılma kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle huzurdaki bu davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiği, ayrıca … 8. ATM’nin … E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasının zorunlu olduğunu, zira anılan mahkemece verilecek kararın huzurdaki bu davayı etkileyeceğini ve davacının ileri sürdüğü iddiaların doğru olmayıp şirket aleyhine olacak şekilde bonolar tanzim edilmediğini, adı geçen kişilerin yatırım amaçlı olarak şirkete getirdiği paralar karşılığında bu bonoların verildiğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
… 3. ATM’nin … E sayılı dosyası, … 8. ATM’nin … E. sayılı dosyası, dava dışı şirketin sicil kaydı ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş ve şirket defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor alınmış ve deliller toplanmıştır.
Davalı taraf, derdestlik itirazında bulunmuştur. HMK 114/ı maddesi gereğince derdestlik dava şartı olup, HMK 115.maddesi gereğince mahkemece resen gözetilmesi gerekir.
Davalı taraf, huzurdaki bu davadan önce … 3. ATM’nin … E. sayılı dosyasında aynı konuda dava açıldığını ve mahkemece 22/01/2018 tarihinde 2018/48 K sayılı kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, henüz bu kararın kesinleşmediğini ileri sürmüştür.
.. 3. ATM’nin anılan dosyası incelendiğinde; huzurdaki bu dava açılmadan önce 23/05/2013 tarihinde bizim dosyamızda davacı … tarafından yine bizim dosyamızda davalı …’a karşı aynı nedene dayalı olarak müdürün azli davasının açıldığı, davanın takip edilmemesi nedeniyle 22/01/2018 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Huzurdaki bu dava 14/02/2018 tarihinde açılmıştır. Daha önceden görülmekte olan davada açılmamış sayılma kararının verilmiş olması nedeniyle hukuk aleminde böyle bir davanın hiç yer almadığı hususunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, bu doğrultuda davacı tarafa anılan mahkeme kararını kesinleştirmesi bakımından süre verilmesinin genel hukuk ilkeleri ve usul ekonomi yönünden uygun olduğu sonucuna varıldığı, davacı vekilince bu gereğin yerine getirildiği ve … 3. ATM’nin … E, … K sayılı 22/01/2018 tarihli kararının 02/04/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından artık aynı konuda açılan derdest bir davanın olmadığı açıkça anlaşılmış olmakla, “derdestlik” durumunun söz konusu olmadığı ve bu bakımdan aynı davanın daha önceden açılmış ve görülmekte olmaması yönündeki dava şartının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Davalı taraf, … 8. ATM’nin … E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği ileri sürmüştür.
… 8. ATM’nin … E. sayılı dosyası incelendiğinde; bizim dosyamızda davalı olan …’ın, dosyamız davacısı … ile …’e karşı, şirketin 09/10/2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ile … 27. Noterliğinin … tarihli hisse devir sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine ilişkin 21/01/2014 tarihinde dava açtıkları, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 2016/137 K. sayılı 25/02/2016 tarihli kararla, hisse devrinin kabulü ve pay defterine işlenmesine ilişkin 09/10/2012 tarihli ortaklar kurulu kararındaki imzamın şirkette %50 pay sahibi olan …’a ait olmadığı, bu nedenle hisse devrinin kabulü ile pay defterine işlemsine ilişkin kararın iptali gerektiği ve bu karara dayanak aynı tarihli olan ve şirket ortaklarından …’ün 100.000,00 TL’Lik hissesini …’e devrine ilişkin devir sözleşmesinin de geçersizliğinin tespitine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/01/2018 tarihli ilamıyla bozulduğu ve bozma gerekçesinde, 09/10/2012 tarihli ortakla kurulu kararındaki imzanın …’a ait olmadığı tespit edilmiş olduğundan 09/10/2012 tarihli ortaklar kurulu kararı geçersiz kabul edilse dahi, 6102 sayılı TTK ‘nın 595/7.maddesinde yer alan, esas sermaye payının devri ve devir borcu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılıp imzaların noterce onaylanmış gerektiği, devir için ortaklar kurulu onayının şart olduğu, ancak başvurudan itibaren 3 ay içinde reddedilmemişse devre onay vermiş sayılacağı hükmü gereğince, hisse devir sözleşmesinin 3 aylık süre sonunda onaylanmış sayılacağı, kaldı ki 09/10/2012 tarihli ortaklar kurulu kararının 22/10/2012 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş olduğu ve şirket müdürü olan …’ın bir yılı aşkın süre sessiz kaldıktan sonra bu davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gözetilerek bir sonuca varılması gerekirken … davanın kabulü doğru olmadığına işaret edildiği, Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yoluna gidildiği, dosyanın henüz Yargıtay’dan dönmediği ve kararında kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. Davalı şirket müdürü … tarafından, şirketin diğer ortağı …’in şirkette hissedar olmasına esas teşkil eden 09/10/2012 tarihli hisse devir sözleşmesi ve bu hisse devir sözleşmesinin onaylanmasına ilişkin ortaklar kurulu kararının iptaline ilişkin İstanbul 8. ATM’nin anılan dosyasında dava açmış olduğu anlaşılsa da, mahkeme tarafından verilen kabul kararı bozulmakla ortadan kalktığı gibi huzurdaki bu davanın açıldığı 14/02/2018 tarihi itibariyle ve halen davacı …’in şirket ortağı olduğu ve TTK 630.maddesi uyarınca limited şirket ortağının haklı sebeplere dayalı olarak şirket müdürünün azlini dava edebileceği açık olduğundan … 8. ATM’nin … E sayılı dosyasının neticesinin beklenmesine gerek görülmemiş ve davalının bekletici mesele yapılması talebi reddedilerek davanın esasına geçilmiştir.
Tarafların ortağı olduğu dava dışı şirketin ticari defter ve kayıtları ve tüm dosya kapsamının incelenmesi sonucu uzman bilirkişilerce düzenlenen 14/02/2019 tarihli raporda özetle ” davacının ..Ltd. Şti’de 27/01/2009-13/01/2012 tarihleri arasında şirket ortağı ve aynı zamanda müdür sıfatıyla münferiden yetkili temsilci olduğu, davalının ise 13/01/2012 tarihinden itibaren şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, toplam 600.000,00 TL tutarındaki 4 adet bonoda borçlu olarak … Ltd.Şti’nin yer aldığı, şirket kaşesi üzerinde ortak ve aynı zamanda şirket müdürü davalının imzasının bulunduğu, bonoların 15/03/2012 ile 16/07/2012 tarihleri arasında düzenlendiği, bu tarihlerde davalının şirketi münferiden temsile yetkili olduğu, dolayısıyla şirket adına borçlanmayı sağlayan söz konusu bonolarla ilgili sorumluluğun tamamen davalıya ait bulunduğu, şirketin ticari defterlerindeki, ticari borç kayıtlarında ayrıca senet karşılığı mal temin edilmesine ilişkin kayıtların yer aldığı ticari mallarla ilgili bölümde bonolarla ilgili herhangi bir kaydın yer almadığı, bonoların şirketin kayıtlarıyla ilişkilendirildiğine dair bir bilginin bulunmadığı, davalının, şirketi, şirketin kayıtlarında yer almayan bonolara dayalı olarak borçlandırıcı işlem yaptığı anlaşıldığından TTK 626.maddesi ve TTK 630.maddesi uyarınca, görevinin gerektirdiği özeni göstermediği, bu durumun şirketin iyi yönetilmediğine dair davacı iddiası yönünden haklı sebep oluşturduğu, buna göre davalının şirketteki müdürlük yetkisinin kaldırılmasına ilişkin talebin yerinde olduğu, azledilen müdür yerine davacının kendisinin kayyum olarak atanmasının mümkün olmadığı” açıklanmıştır.
Mahkememizce konusunda uzman bilirkişilerce düzenlenen gerekçeli ve denetime olanaklı bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
Dava, TTK 630/2.maddesine dayalı olarak açılan şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.
TTK 630/2.maddesinde ” her ortak haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir” denilmiştir.
Anılan maddenin 3. fıkrasında da haklı sebebin tanımı yapılmış ve yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak tanımlanmıştır.
Taraflar, dava dışı … Tic. Ltd. Şti’nin ortaklarıdırlar. Davacının 2009-2012 yıllarında şirket müdürlüğü yaptığı, 13/01/2012 tarihinden itibaren şirket müdürünün davalı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf, davalının, şirketin gerçek bir ticari ilişkisi başka bir deyişle borcu olmadığı halde üçüncü kişiler yararına ve şirket zararına olacak şekilde bono tanzim ettiğini ileri sürerek müdürlük görevinden azlini istemiş, davalı ise şirketin altın ve döviz ticaretine ilişkin faaliyeti dikkate alındığında lehine bono tanzim edilen kişilerin şirkete bonolarda belirtilen miktarlar kadar para vermek suretiyle kendi adlarına şirket vasıtasıyla altın alınmasını istediklerini ve karşılığında da şirkete komisyon verileceğini, bu nedenle alınan paralar karşılığında bonoların tanzim edildiğini, yasaya, ana sözleşmeye aykırı herhangi bir işlem ve eyleminin olmadığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere, bonoların tanzim tarihlerinin 2012 yılı, vadelerinin ise 2013 yılına ilişkin olduğu, davalının savunmasında belirttiği şekilde adı geçen kişiler tarafından verilen paraların şirket kayıtlarında yer almadığı gibi bonolarında defterlerde kayıtlı olmadığı, ayrıca lehine bono tanzim edilen kişiler tarafından şirkete belli bir komisyon ödendiğine ilişkin kaydında bulunmadığı, bonoların verilmesine neden olan paraların kaydı olmadığı gibi nerede kullanıldığının da kayıtlarda hiçbir şekilde yer almadığı, nitekim bilirkişi raporunda şirketin ticari borç kayıtlarında veya senet karşılığı bir mal temin edildiyse ticari mallarla ilgili kayıtlarda bunlara ilişkin hiçbir bilginin bulunmadığı, bonoların resmi kayıtlarla ilişkilendirildiği yönünde de herhangi bir bilgi veye kaydın olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
TTK 626.maddesi gereğince, limited şirket müdürünün özenle bağlılık yükümlülüğünün olduğu, TTK 625.madde uyarınca şirket finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun gerçeğe uygun şekilde düzenlenmesi işinin şirket müdürünün devredilmez ve vazgeçilemez yetki ve görevleri arasında bulunduğu, bonolar karşılığında alınan paraların ve bu paraların nerede kullandığı ile alınan paralar karşılığında verilen bonoların şirket kayıtlarında yer almadığı açıkça tespit edildiğinden davalı müdürün TTK 625. maddesindeki düzenlemeye aykırı hareket ettiği, TTK 630/3.maddesi gereğince, kanundan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinin ağır bir şekilde ihlal edilmesi durumunun gerçekleştiği ve bu olgunun müdürün azli için haklı sebep olduğu anlaşılmakla davacının, şirket müdürünün azline ilişkin talebinin haklı ve yerinde olduğu kabul edilmiştir.
Davacı taraf, kendisinin şirkete kayyum olarak tayin edilmesini talep etmiş ise de, TTK 630. maddesi uyarınca haklı sebeple müdürün azli halinde kayyum tayinine ilişkin bir düzenlemenin olmadığı, kolektif şirketler bakımından TTK 235.maddesinde bu konuda bir düzenlemenin olduğu, şirketin limited şirket olduğu gözetildiğinde TTK 235.maddesinin bu davada uygulama yerinin bulunmadığı, sermaye şirketi niteliğinde bulunan limited şirkette azledilen müdür yerine yeni müdür tayini için şirket genel kurulunun toplanması ve bu konuda karar alması gerektiği, bu aşamada mahkememizce şirkete kayyum tayin edilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmış ve davacının kayyum tayinine ilişkin talebi yerinde görülmemiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının … Ltd. Şti’deki müdürlük görevinden AZLİNE,
Davacının şirkete kayyum olarak tayin edilmesi isteminin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcı peşin alınmış olmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.170,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1.085,25 TL yargılama gideri ile 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç toplamı 1.174,05 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 60,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 30,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.11/04/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 44,40 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Noksan Harç : 0,00 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.228,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 60,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.000,00 TL
Posta Giderleri : 238,50 TL