Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1235 E. 2021/226 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1235 Esas
KARAR NO : 2021/226
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 26/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının cari hesaptan kaynaklanan 85.828,27 TL borcu olduğunu, alacağının tahsili için … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı itirazlarının yerinde olmadığını, açıklanan nedenlerle; davalı itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirkete … Bankası A.Ş … şubesine ait 24.07.2017 keşide tarihli … nolu 82.136,94 TL bedelli çek verdiğini ve muhasebe kayıtlarına aldığını, ayrıca cari hesaba mahsuben 16.08.2017 tarihinde … hesabından davacı şirkete ait (… Bankası hesabına 10.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacının bu iki ödemeyi cari hesap kayıtlarına almadığının anlaşıldığını, davacı tarafın delilleri arasında “karşılıksız çıkan çek” şeklinde bir delil bildirdiğini, davacı şirkete verilen çek bedelinin davacı şirket çalışanı olan … isimli kişi tarafından 24.07.2017 tarihinde bankadan tahsil edilmiş olduğunu, buna göre karşılıksız çıkan bir çek bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere körü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı vana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.67’de düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın, … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı takip dosyasından İcra dosyasından takip borçlusu aleyhine, 85.828,27 TL cari hesap ekstresi bakiye alacağına yönelik takibe karşı, davalının yapmış olduğu itirazının yerinde olup olmadığı, bu kısım bakımından takip tarihi itibarıyla davacı yana borcunun bulunup bulunmadığı ve % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Dava dosyasına celp edilen … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; icra dosyasından takip borçlusu aleyhine,12.12.2018 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. sayılı dosyası ile davalı şirket hakkında; 85.828,27 TL “ Cari Hesap Ekstresi bakiye” asıl alacağı üzerinden icra takibine karşı davalı takip alacaklısının itirazı üzerine takibin durduğu ve süresinde işbu itirazın iptali davası açılmıştır.
SGK İl Müdürlüğü’nden …’ ın 2017 ve 2018 yıllarında davacı şirket çalışanı olup olmadığı hususunda sorulmuş, 02.05.2019 tarihli cevap yazısında; … TC Kimlik numaralı …’ ın 07.09.2007 – 15.02.2018 tarihleri arası … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. işyerinde sigortalı olarak çalışmış olduğu bildirilmiştir. Yazı ekinde gönderilen …’ a ait İşe Giriş Bildirgesinde; davacı şirkette 07.09.2007 tarihinde işe başlamış olduğu, İşten Ayrılış Bildirgesinde; 15.02.2018 tarihinde işten ayrılmış olduğu görülmektedir.
…A.Ş. Sirkeci Şubesinden, 24.07.2017 keşide tarihli … no.lu 82.136,94 TL bedelli çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi ve çeki bankadan çeken kişinin kimlik ve adres bilgilerinin istenmesi üzerine, 02.05.2019 tarihli cevap yazısı ekinde; uyuşmazlık konusu çek fotokopisinin arka yüzünde davacı şirket kaşesi üzerinde … … … imzası bulunduğu ve çeki tahsil eden … … … kimlik fotokopisi bulunduğu görülmektedir. Buna göre; Keşidecisi davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve lehdarı davacı … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. olan … Bankası A.Ş. Sirkeci şubesine ait 24.07.2017 tarihli … no.lu 82.136,94 TL bedelli çekin, davacı şirket çalışanı … … … tarafından 24.07.2017 tarihinde tahsil edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Muhasebe-Finans Uzmanı bilirkişi … tarafından düzenlenen 02.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraf şirketlere ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunun ve defterlerin birbiri ile uyumlu olduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında davalı şirket cari hesabının takip tarihi itibariyle 85.828,27 TL borçlu durumda olduğunu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında davacı şirket cari hesabının takip tarihi itibari ile 6.308,67 TL borçlu durumda olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap farkının davalı şirket tarafından yapılan toplam 92.136,94 TL ödemenin, davacı şirketin ticari defter kayırlarında bulunmamasından kaynaklandığını, yani, Taraf şirketlerin ticari defter kayıtlarına göre; taraflar arasında (85.828,27+6.308,67 =) 92.136,94 TL cari hesap farkı bulunmakta olduğu, söz konusu farkın; davalı şirket tarafından 24.07.2017 tarihinde yapılan 82.136,94 TL bedelli çek ödemesinin ve 16.08.2017 tarihinde davacının banka hesabına yapılan 10.000,00 TL ödemenin, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında bulunmamasından kaynaklanmakta olduğu, 24.07.2017 keşide tarihli 82.136,94 TL bedelli çekin; davacı şirket kaşesi ile davacı şirket çalışanı … … … tarafından 24.07.2017 tarihinde tahsil edilmiş olduğu ve 16.08.2017 tarihinde davalı şirketin … Türk banka hesabından 10.000,00 TL tutarının davacı şirkete ait … Bankası hesabına ödenmiş olduğu, söz konusu (82.136,94 TL ve 10.000,00 TL)ödemelerin davacı şirket ticari defter kayıtlarında, davalı şirket cari hesabına alacak kaydı verilerek işlenmesi neticesinde; davalı şirket cari hesabı (85.828,27 – 92.136,94 =) 6.308,67 TL alacaklı durumda olacağı bu nedenle, rapor içerisinde açıklandığı üzere davacı şirket tarafından …. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı dosyası ile davalı şirket hakkında başlatılan takip talebinin yerinde olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği açıklanmıştır.
Tüm dosya kapsamından, davacı yanın ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığa konu davalı tarafından davacı yana verildiği iddia olunan çekin davacıya teslim edilip edilmediği, teslim edilen kişinin davacının çalışanı olup olmadığı ve 16.08.2017 tarihinde davalı şirketin … banka hesabından 10.000,00 TL tutarının davacı şirkete ait … Bankası hesabına ödenip ödenmediği noktasındadır. Uyuşmazlığa konu … Bankası A.Ş. … Şubesine ait, 24.07.2017 keşide tarihli … no.lu 82.136,94 TL miktarlı çeki tahsil eden … … … adlı şahsın şirketlerinde çalışmadığına yönelik savunmaları karşısında, … … …’ ın 07.09.2007 – 15.02.2018 tarihleri arası … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. işyerinde sigortalı olarak çalışmış olduğu davacı şirket çalışanı … … … tarafından 24.07.2017 tarihinde tahsil edilmiş banka ve SGK kayıtları ile sabit olduğu anlaşılmaktadır. Yine Davacı yanın … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. Sayılı dosyasında dava dışı bir şirkete karşı yapmış olduğu 128.451,40-TL lik bir takipten 10.000-TL asıl alacak karşılığında sulh olduğu dosya kapsamındaki Sulh protokolü, ibraname ile anlaşılmakla, Davacının bu çeki tahsil eden çalışanı hakkında suç duyurusunda bulunduğuna dair herhangi bir beyanı da olmadığı, takip çıkış miktarlarının % 10 gibi bir oranda dosyalarda sulh olunmasının hayatının olağan akışına aykırı olduğu, buna göre çeki makbuz karşılığında davalı şirketten davacı adına alan ve sonrasında tahsil eden ve taraflar arasında sürekli olarak kıymetli evrak alışverişi yaptıkları davacı şirket çalışanının bu kez de şirket yetkilisi olmadığı ve çeki tahsil yetkisinin bulunmadığına yönelik iddiası 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Dürüst davranma” başlıklı 2. Maddesi kapsamında değerlendirilmiştir; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne yer verilmiştir. Objektif iyi niyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen TMK’nın 2. maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını Kanunun korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hâkime özel ve istisnai hâllerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır. Güven teorisi, her iki tarafın menfaatleri arasında denge kurmayı amaçlar ve kaynağını dürüstlük kuralından alır. Kendine özgü mahiyet arz eden güven sorumluluğu bir kişinin veya kuruluşun davranışlarıyla başkalarında yarattığı haklı beklentiler nedeniyle oluşan güven ilişkisinden kaynaklanır. Temeli Alman Borçlar Kanunu’nda yer alan, Borçlar Hukuku mevzuatımızda düzenlemesi bulunmamakla birlikte gerek Türk hukukunda gerekse İsviçre hukukunda kendisine uygulama yeri bulan bu teori bir kimsenin kendi yarattığı dış görünüşün meydana getirdiği sonuçlara kendisinin katlanmasının gerekliliği, aksi yönde bir düşüncenin iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceği kabulüne dayanır. Bu kapsamda yorum sırasında güven teorisinin uygulanması TMK’ nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesinin gereğidir. Kanunun getirdiği güvenin korunmasına ilişkin hükümler yanında, tarafların sözlü veya yazılı davranışları bu güven ortamını sağlayabilir. Sağlanan güvenin, güven sorumluluğu kapsamında, hukuken korunması gerekir. Güven sorumluluğunda taraflar birbirlerinden bekledikleri güveni boşa çıkarmamalıdır. Bu itibarla güven teorisi hukuki güven, istikrar ve hakkaniyet düşüncesini esas alır. Zira, Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, müvekkili firmaya bir ödeme ve çek teslimatı olmadığını belirtip ödeme savunmasını kabul etmemiştir. Davacının hem davalı ile ticari ilişkisinde hem de dava dışı üçüncü kişilerle olan ticari ilişkilerinde … isimli kişiye çek vb evrakları teslim alma yetkisi verdiği tesbit edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle dosya kapsamı ile takip ve davanın dayanağını oluşturan alacağın davalı tarafça söz konusu çek ve 16.08.2017 tarihinde davalı şirketin … banka hesabından 10.000,00 TL tutarının davacı şirkete ait … Bankası hesabına ödenmiş olduğu anlaşılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nun 678.maddesi “Temsile yetkisi olmadığı halde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir” şeklindedir. Buna göre çeki davacı adına teslim alma yetkisine haiz dava dışı … … …’ın yetkisi olmadığı halde uyuşmazlık konusu çeki imzalaması söz konusu ise TTK’nun 678.maddesi uyarınca işbu çek bedelinden davacıya karşı sorumludur. Ancak çek vb evrakları teslim alma yetkisi olduğu dosya kapsamında sabit olan dava dışı davacı şirket çalışanı ile ilgili bu durumun davalı yana karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.
Aynı yönde; T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2019/21 E. , 2021/131 Karar sayılı ilamı aynen “Davacı vekilince çeki tahsil eden ve şirket çalışanı olan … ‘in tahsilat yetkisi bulunmadığından bu kişiye yapılan ödemenin borcu sona erdirmeyeceği ileri sürülmüş ise de; ortada başka bir neden yokken davacı şirket muhasebesi tarafından gönderilen mail ile bu çalışanın kimlik örneğinin paylaşılması, şirket çalışanının çek bedelini tahsil etmiş olmasına rağmen davacı şirket tarafından şirket çalışanı aleyhine hukuki yollara başvurulmamış olması, … ‘in davalı tarafından davacı şirket aleyhine başlatılan başka bir icra takip dosyasındaki haciz tutanağında geçen “çalıştığı dönemde şirkete yapılan ödemeleri, kıymetli evrakları, şirketin vermiş olduğu talimatlarıyla adreslerden teslim almak suretiyle tahsilat yaptığını, bu tarz evrak getir götür ve bankadan tahsilat gibi işleri yaptırıp ödemeleri ve evrakları dedikleri yerlere teslim ettiği” şeklindeki açık beyanının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, bu kişinin yetkili temsilci olmamasına rağmen yapmış olduğu işlemelere davacı şirket tarafından onay verildiği, bu kapsamda uyuşmazlık konusu tahsilatın da davacı şirketin bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleştirildiği, bu nedenle davalı tarafından yapılan ödeme nedeniyle davacının dayanak faturaya dayalı olarak davalıdan alacaklı olmadığı kabul edilmelidir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamından dosyada mübrez bilirkişi raporunda yer alan teknik tespit ve değerlendirmeler mahkememizce yerinde bulunmuş ve hükme esas alınmış olup, detayları yukarıda verilen inceleme değerlendirme ve hesaplamalar sonucunda: taraf şirketlere ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunun ve defterlerin birbiri ile uyumlu olduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında davalı şirket cari hesabının takip tarihi itibariyle 85.828,27 TL borçlu durumda olduğunu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında davacı şirket cari hesabının takip tarihi itibari ile 6.308,67 TL borçlu durumda olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap farkının davalı şirket tarafından yapılan toplam 92.136,94 TL ödemenin, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında bulunmamasından kaynaklandığını, bilirkişi raporunda ve yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacı şirket tarafından … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı dosyası ile davalı şirket hakkında başlatılan takip talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından, takip borçlusu davalının itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 1.036,60 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 977,30 TL harcın karar kesinleştiğince ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğinin 13/2 md. Gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.957,68 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, mahkememiz gerekçeli kararının HMK 345 maddesi gereğince taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenebilmesi için tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.036,60 TL
Karar Harcı : 59,30 TL
Bakiye Harç : 977,30 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.100,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 900,00 TL
Posta Giderleri : 90,50 TL