Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/120 E. 2019/920 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/120
KARAR NO : 2019/920

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/02/2018
KARAR TARİHİ : 21/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 02/04/2014 tarihli otagaz bayilik sözleşmesi ve 04/10/2013 tarihli ek protokolün akdedildiğini, bu sözleşmeyle davalının 5 yıl süreyle müvekkilinin bayiliğini yapmayı üstlendiğini, davalı şirkete 1.200.000,00 + KDV peştamaliye (Satış destek) bedeli ödendiğini ve davalıdan 300,000,00 TL teminat mektubu alındığını, davalının 116.898,11 TL tutarındaki gaz alım bedelini ödememesi ve gaz alımını durdurması sonucunda müvekkilince teminat mektubunun paraya çevrildiğini, peştamaliye bedeli alacağı için düzenlenen KDV dahil 255.624,00 TL bedelli fatura ve cari hesaptan kaynaklanan 116.898,11 TL’nin bu şekilde tahsil edilmeye çalışıldığını, ancak buna rağmen davalıdan bakiye KDV dahil 74.809,61 TL peştamaliye bedeli alacağının bulunduğunu, davalının 02/12/2017 tarihinden itibaren gaz alımını tamamen durdurduğunu, sözleşmenin 38. maddesi uyarınca 10 günden fazla süre gaz alınmamasının bayinin işi fiilen bıraktığı anlamına geleceğini, bu haliyle davalının sözleşmeyi ihlal ettiğini, protokolün 4. maddesine göre, herhangi bir ödemenin belirlenen vadede yapılmaması durumunda müvekkilinin mal teslimatını kesmekte serbest olduğunu, davalı tarafından … 23. Noterliğinden … tarihli ihtarnamenin gönderilerek, talebe rağmen gaz verilmediği iddiasıyla sözleşmenin feshedildiğini bildirildiğini, ancak açıklanan nedenlerle feshin haksız olduğunu, sözleşmenin 27. maddesi uyarınca cezai şartın ve 40. maddesi gereğince de kar mahrumiyetinin davalıdan talep edilebileceğini, diğer davalının imzaladığı kefaletname ile sözleşmeye 300.000,00 TL’ye kadar müteselsil kefil olması nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunu belirterek davalının sözleşmeyi haksız nedenle feshettiğinin tespitine, 74.809,61 TL bakiye peştamaliye alacağı ile şimdilik 50.000 EURO karşılığı TL cezai şartın, ve şimdilik 1,000,00 TL kar mahrumiyetinin dava tarihi itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından tam ve kesin olarak belirlenebilir nitelikteki alacakları için belirsiz alacak davası açılamayacağını, davanın bu nedenle öncelikle usulden reddi gerektiğini belirtmiş, esas yönünden de, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve ek protokol kapsamında, müvekkili tarafından davacı şirkete 300.000,00 TL bedelli teminat mektubu verildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki devam etmekteyken sözleşmenin bitim tarihi olan 02/10/2019 tarihine kısa bir süre kala davacı tarafından teminat mektubunun 114.520,37 TL miktarındaki borç nedeniyle para çevrildiğini, mektubun paraya çevrilmesinden sonra kalan kısmın iade edilmesi gerekirken müvekkiline verilmediğini ve bu haliyle sözleşmenin çekilmez hale geldiğini, … 23. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, ayrıca alacaklarının tahsili amacıyla … 12. ATM’nin … E sayılı dosyasında dava açtıklarını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi, sözleşmenin eki protokol, ihtarname, faturalar ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları … Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat sonucu inceletilerek bilirkişi raporu alınmış, ayrıca davacı şirket defterleri ile dosya üzerinde inceleme yaptırılarak uzman bilirkişi raporu dosya içine sağlanmış, tüm deliller toplanmıştır.
… 12. ATM’nin … E sayılı dosyasında, bizim dosyamızda davalı olan şirketin, bizim dosyamızda davacı olan şirkete karşı açtığı alacak davası olduğu, teminat mektubunun paraya çevrilip mevcut borca mahsup edilmesi sonucu kalan kısmın iadesinin talep edildiği, anılan mahkemece dosyanın, huzurdaki bu davayla birleştirildiği, mahkememizce esas ve birleşen dava yönünden yargılamaya devam edildiği sırada 21/11/2019 tarihli celsede, birleşen davada davacı vekilinin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi ve birleşen davalı vekilince de davanın takip edilmeyeceğinin beyan edilmesi nedeniyle, birleşen dava HMK 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmış ve aynı tarihte işlemden kaldırılan birleşen dava iş bu dosyadan tefrik edilerek mahkememizin 2019/678 E sayısına kaydedilmiş olup, tefrik edilen dosya üzerinden yargılamaya devam edildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için … Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat sonucu düzenlenen 14/12/2018 tarihli raporda özetle, ” davalı şirketin 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, ayrıca devam eden 2015-2016-2017 ve 2018 yıllarına ilişkin defterlerinin de usulüne uygun bulunup lehine delil teşkil ettiği, davalının en son 28/12/2018 tarihinde davacı şirketten mal alımı yaptığı, bu tarih itibariyle davacının davalıdan 7.36 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin 2013 yılı dahil aradaki yıllar ve 2017 yılı ticari defter ve kayıtları ile bu 5 yıllık dönem için düzenlenen bilanço ve gelir tablolarına göre nakit oranlarının düşük seviyede olduğunu, karlılığının da yüksek olmadığı, en son 2017 yılı itibariyle 94.196,72 TL zararda olduğunun beyan edildiği, bu kapsamda, şirketin sözleşme tarihi ve dava tarihi itibariyle gelir ve bilançosuna göre dava konusu cezai şartın iktisaden mahvına sebebiyet verecek miktarda olduğu” açıklanmıştır.
Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarıyla dosya üzerinde yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen 10/09/2019 tarihli raporda ise, “Davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasındaki sözleşme şartlarına aykırı davrananın davalı olduğu, vadesinde mal bedelini ödemediği ve sözleşmede belirtildiği şekilde 10 günü aşar süre için mal alımı yapmadığı, davacının cezai şart ve kar mahrumiyet isteminin yerinde bulunduğu, sözleşme çerçevesinde hesaplanan kar mahrumiyetinin daha fazla olmasına rağmen davacı şirketin 1.000,00 TL kar mahrumiyeti isteminde bulunduğu, peştamaliye bedeli için düzenlediği faturanın yerinde olup, bu bedel bakımından 74.809,61 TL’yi isteyebileceği, ayrıca peştamaliye bedeli için düzenlediği faturada nedeniyle cari hesaptan bu miktar alacaklı göründüğü, diğer davalı Kadir Vurucu’nun sorumluluğunun kefalet hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekip konunun mahkemenin takdirinde olduğu” açıklanmıştır.
Mahkememizce davacı taraf defterlerinin karşılaştırılması sonucu aradaki farkın dayanağını ortaya koyan, dosya kapsamıyla uyumlu, gerekçeli, denetime olanaklı 10/09/2019 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
Dava, taraflar arasında varlığı ve içeriği konusunda uyuşmazlık bulunmayan bayilik sözleşmesi ve protokolün davalı tarafından haksız olarak feshedildiği iddiasıyla sözleşmede belirlenen cezai şart, kar mahrumiyeti ve satış destek bedelinin tazminine ilişkindir.
Taraflar arasında 02/04/2014 tarihli Otogaz Bayilik sözleşmesi ile yine 02/04/2014 tarihinde yürürlüğe girmek üzere imzalanan 04/10/2013 tarihli protokolün akdedildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin süresi 5 yıl olarak kararlaştırılmıştır.
Davacı taraf, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, zira sözleşmeye göre oluşan gaz alımına ilişkin cari hesap borcunu ödememesi ve 10 günden fazla mal alımı yapmamış olması nedeniyle sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini, teminat mektubunun cari hesap alacağı nedeniyle tazmin edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede herhangi bir ihtara veya uyarıya gerek kalmaksızın cari hesap, kar mahrumiyeti, peştamaliye gideri ve cezai şart alacaklarının teminatı olarak verilen mektubun paraya çevrilebileceğinin kararlaştırıldığını, davalının 19/12/2017 tarihli ihtarnameyle teminat mektubunun paraya çevrilmesi ve 10 günden fazla süreyle gaz verilmemesi nedeniyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiği iddiasının haksız olduğu, nitekim sözleşmenin ihlali halinde mal sevkiyatının durdurulmasının da davacının ihtiyarında olduğunu, sözleşmeyi ihlal edenin davalı olup haksız fesih nedeniyle bakiye peştamaliye gideri, cezai şart ve kar mahrumiyeti alacaklarının ödenmesi gerektiğini ileri sürmüş, davalı ise, teminat mektubunun cari hesap borcu nedeniyle herhangi bir bildirim yapılmaksızın tazmin edilmesi haksız olduğu gibi bakiye kısmın da iade edilmediğini ve 10 günden fazla süreyle mal sevkiyatının davacı tarafından durdurulduğunu, bu nedenle sözleşmeyi fesihte haklı olduklarını, davacının istenebilir bir alacağının olmadığını, haksız olan davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 02/04/2014 tarihli 5 yıl süreli Otogaz Bayilik sözleşmesi akdedilmiştir. Ayrıca 04/10/2013 tarihinde de protokol imzalanmış ve bu protokolün 02/04/2014 tarihinde yürürlüğe gireceği kararlaştırılmıştır. 5 yıl süreli sözleşmenin 02/04/2019 tarihinde sona ereceği tespit edilmektedir. Taraflar arasında bu şekilde devam eden ticari ilişkide davalının en son 04/02/2017 tarihinde mal alımı yaptığı, 06/02/2017 tarihinde davacı tarafından teminat mektubunun paraya çevrildiği ve davalının 19/12/2017 tarihinde süresinden önce sözleşmeyi feshettiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut bulunan ve mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, protokolün 5. maddesinde, yatırım desteğinin düzenlendiği ve bu madde kapsamında davalı tarafından 18/11/2013 tarihinde KDV dahil 991.200,00 TL bedelli 02/04/2014-02/04/2019 tarihleri arasında peştamaliye bedeli adı altında fatura tanzim edildiği ve davacı tarafından bu fatura karşılığında 20/11/2013 tarihinde 991.200,00 TL’nin davalı şirkete ödenmiş olduğu anlaşılmıştır. Protokolün 5. maddesinde yine satış destek bedeli, başka bir deyişle peştamaliyenin herhangi bir nedenle iadesi gerektiğinde, davalı tarafından verilen veya verilecek teminattan hiçbir ihtara gerek kalmaksızın tahsil edilebileceği, teminat mektubunun paraya çevrilebileceği belirtilmiştir. Davalı tarafından 19/12/2017 tarihinde sözleşmenin feshedilmesinden sonra davacı tarafından 31/12/2017 tarihli 255.624,00 TL tutarlı iadesi gereken peştamaliye bedeli için fatura düzenlendiği ve ticari defterlerine bu faturanın kaydedildiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 33. maddesinde, bayi olan davalının otogaz LPG bedellerini ve diğer ödemelerini sözleşmenin ayrılmaz parçası olan protokolde belirtilen şartlarda ödeyeceği, belirlenen vadeden itibaren 3 günün aşılması halinde faiz ödemelerine ek olarak davacının otogaz LPG teslimatını hiçbir ihtara gerek kalmaksızın durdurabileceği ve sözleşmeyi feshedebileceği açıklanmıştır. 34. maddesinde ise, davalı tarafın taahhütlerine karşılık teminat vermesi gerektiği ve sözleşmenin davacı tarafından haklı olarak feshedilmesi ya da davalı bayinin sözleşme süresi bitmeden hiçbir haklı sebebe dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi halinde davacının doğmuş, doğacak zararlarına, ayrıca sözleşme hükümlerinin tam ve zamanında ifasına ve her türlü alacağı, kar mahrumiyeti, cezai şart ve tazminata karşılık verileceği ve bu kapsamda davalının en az 300.000,00 TL bedelli süresiz teminat mektubunu davacıya vermesi gerektiği belirtilmiş ve bu kapsamda davalı tarafından anılan miktarda teminat mektubunun davacıya verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ödemelerin ne şekilde yapılacağı sözleşmenin 33. maddesinde kararlaştırıldığı gibi bu maddede protokole atıf yapıldığı ve protokolün 4. maddesinde de, ödemelerin hangi vadede yapılacağının açıkça belirlendiği anlaşılmıştır.
Taraf defterlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen 10/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği şekilde, davalı tarafından ödemelerin sözleşme ve protokolde belirtilen vadeye uygun olarak yapılmadığı, 15 adet faturanın vadesinin geçtiği, davacının 04/12/2017 tarihi itibariyle toplam 23 adet fatura nedeniyle 116.898,11 TL alacağının bulunduğu, bu alacağın tahsili anlamında 300.000,00 TL’lik teminat mektubunun 06/12/2017 tarihinde paraya çevrilerek 116.898,11 TL cari hesap alacağının mektup bedelinden mahsup edildiği anlaşılmıştır. Davalının sözleşmenin 33. maddesi ve protokolün 4. maddesinde belirlenen vadeleri aşar şekilde ödeme yapmaması nedeniyle sözleşme hükmünü ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Nitekim davacı tarafından ödenmeyen mal bedeli alacağına karşılık teminat mektubunun paraya çevrilmesinin haksız olduğunun söylenemeyeceği, zira sözleşmenin 33. maddesinde, sözleşme hükümlerinden herhangi birinin davalı tarafından ihlal edilmesi halinde davacının her türlü alacağına karşılık verilen teminat mektubunun tazmin edilebileceğinin ifade edildiği, ayrıca protokolün 5. maddesinde de aynı yönde hüküm bulunduğu anlaşıldığından davalının aksi yöndeki savunmasına itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Bir an için davacı tarafından teminat mektubunun paraya çevrilmesiyle sözleşmenin fiilen sonlandırıldığı kabul edilse dahi, bu şekildeki feshin haklı olduğu sonucuna varılması gerektiği zira sözleşme hükümlerini ihlal edenin davalı olup, ödemeleri vadesinde yapmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafından davacıya gönderilen 19/12/2017 tarihli fesih ihtarında, mektubun paraya çevrilmesi ve 10 günü aşar şekilde mal verilmemesi nedenine dayanılmış ve bu nedenle sözleşme feshedilmiştir. Az önce belirtildiği şekilde mektubun paraya çevrilmesinin haksız olarak kabul edilemeyeceği, davacının ödenmeyen vadesi geçen fatura alacağının bulunduğu, sözleşmede böyle bir durumda açıkça mektubun paraya çevrileceğine ilişkin düzenleme olduğu ve 10 gün süreyle mal verilmediği yönündeki fesih gerekçesinin de yerinde olamayacağı, zira sözleşmenin feshinden önce başka bir deyişle 19/12/2017 tarihli fesih ihtarnamesinden önce, davalı tarafından, davacıya gönderilen mal alım iradesini ortaya koyan veya mal gönderilmesi istemini içeren, davacı tarafı temerrüde düşürür nitelikte herhangi bir uyarı yazısının olmadığı, bu anlamda davalı tarafından davacının temerrüdü düşürülmediği anlaşıldığından, davalının, talep edilmesine rağmen davacı tarafından kendisine mal verilmediği yönündeki savunmasının dinlemeyeceği ve bu yöndeki fesih nedeninin de yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Buna göre davalının en son 04/12/2017 tarihinde alım yaptığı, sözleşmeye göre 10 günü aşacak şekilde mal alımı yapmamış olması halinin ihlal anlamına geleceği, en fazla 10 günlük sürenin sonu olan 15/12/2017 tarihine kadar alım yapmamasının kabul edilebilir olacağı, bu tarihten sonra alım yapmamış olmasının sözleşmenin ihlali olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla, 10 gün boyunca mal alımı yapmayarak sözleşme hükümlerini ihlal eden davalının fesihte haksız olduğu sonucuna varılmıştır. Her ne kadar davalının defterlerinin incelenmesi sonucu düzelenen talimat raporunda, davalı defterlerindeki en son kayıtlı faturanın 28/02/2018 tarihli fatura olduğu belirtilmiş ise de , anılan faturanın mal alımına ilişkin fatura olmadığı, davalı defterlerinde de en son mal alım faturasının da 04/12/2017 tarihli olduğu, bu tarihten sonra 31/12/2017 tarihli 3 adet faturanın mal alımıyla ilişkili faturalar olmadığı anlaşılmış, bu anlamda taraf defterlerinin birbirin teyit ettiği sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasındaki protokolün 5. maddesinde peştemaliye bedelinin düzenlendiği, bu hüküm doğrultusunda davalı tarafından, davacı adına düzenlenen KDV dahil 991.200,00 TL bedelli 18/11/2013 tarihli faturanın davalıya ödendiği anlaşılmıştır. Bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedilerek süresinden önce sonlandırılması nedeniyle davacı tarafından davalıya ödenmiş olan peştemaliye bedelinin sözleşmenin kalan süresine tekabül eden kısmının iadesini teminen 31/12/2017 tarihli 255.624,00 TL bedelli faturanın düzenlendiği, bu faturanın her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu, sözleşmenin herhangi bir şekilde sonlanması durumunda ödenmiş olan peştemaliye bedelinin iade edilmesi gerektiğinin protokolün 5. maddesinde ifade edildiği gibi, bu kapsamda davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu gözetildiğinde anılan faturanın davalı tarafından benimsendiğinin kabulü gerektiği, davacı tarafından paraya çevrilen 300.000,00 TL teminat mektubu bedelinden cari hesap alacağı ve peştemaliye giderinin mahsup edildiği, bu şekilde karşılanamayan 74.809,61 TL bakiye peştemaliye giderinin iş bu davada talep edildiği anlaşılmakla, düzenlenen faturanın davalı tarafından benimsenmesi, sözleşmede peştemaliye bedelinin iade edilmesine ilişkin düzenleme bulunması karşısında davacının bu bedeli davalıdan talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 27. maddesinde, 100.000,00 EURO karşılığı Türk Lirasının cezai şart olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, 50.000 EURO’nun TL karşılığı cezai şartın ödenmesini talep etmiştir. Anılan maddede, sözleşmenin 38. maddesinde belirtilen sebeplerden dolayı davacı tarafından feshedilmesi ya da davalı olan bayinin sözleşme hükümlerinden herhangi birini ihlal etmesi ya da yine davalı bayi tarafından sözleşmenin süresinden önce haklı bir nedene dayanmaksızın feshedilmesi halinde davalının, davacıya talep tarihindeki 100.000,00 EURO’nun TL karşılığı olan tutarı cezai şart olarak ödemesi gerektiği ifade edilmiştir. Sözleşmenin süresinden önce davalı bayi tarafından 19/12/2017 tarihli ihtarname ile haksız olarak feshedilmesi nedeniyle davacının bu cezai şartı davalıdan isteyebileceği kabul edilmiştir. Kural olarak tacirler arasında kararlaştırılan cezai şartın tenkisi mümkün değildir. Ancak cezai şartın miktarı davalı tarafın iktisaden mahvına sebebiyet verebilecek nitelikteyse mahkemece uygun bulunacak tenkisin yapılabileceği yerleşik Yargıtay kararlarında açıkça vurgulanmaktadır. Bu nedenle sözleşme tarihi ve dava tarihi itibariyle davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile bilanço ve gelir tabloları üzerinde talimat yoluyla inceleme yaptırılmış ve alınan raporda, isteme konu 50.000,00 EURO’nun TL karşılığı olan miktardaki cezai şartın davalının iktisaden mahvına neden olacağı, anılan yıllarda özellikle 2017 yılı itibariyle 94.196,72 TL zararda olduğunun açıklandığı anlaşılmakla, mahkememizce talep konusu 50.000,00 EURO’nun TL karşılığı olan cezai şarttan takdiren 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği kabul edilmiş ve 25.000,00 EURO’nun TL karşılığı olan 117.220,00 TL cezai şartın davacı tarafından istenebilir olduğu sonucuna varılmıştır.
Sözleşme serbestisi çerçevesinde cezai şartla birlikte kar mahrumiyetinin de ödenmesinin kararlaştırılabileceği, somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin 27. maddesinde cezai şartla birlikte kar mahrumiyetinin de istenebileceğinin hüküm altına alındığı, bunun dışında 40. maddede de, cezai şartla birlikte bakiye sözleşme süresi için ayrıca cezai şarttan bağımsız olarak kar mahrumiyetinin de istenebilir olduğunun kararlaştırıldığı, ayrıca anılan maddede kar mahrumiyetinin ne şekilde hesaplanacağı da açıkça düzenlendiği, dosyada mevcut bulunan ve mahkememizce itibar edilen raporda bu doğrultuda yapılan hesaplamada davacının 252.986,19 TL kar mahrumiyeti alacağının bulunduğunun belirtildiği, davacı tarafından 1.000,00 TL’nin talep edilmesi karşısında taleple bağlılık ilkesi gereğince 1.000,00 TL kar mahrumiyetinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, sözleşmenin süresinden önce davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi nedeniyle davacının 74.809,61 TL bakiye peştemaliye (satış-destek) bedeli, 1.000,00 TL kar mahrumiyeti ve 25.000,00 EURO’nun TL karşılığı 117.220,00 TL cezai şart olmak üzere 193.029,61 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Cezai şart miktarından mahkememizce 1/2 oranında tenkis yapılmış olduğundan reddedilen kısım bakımından davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti verilmesinin mümkün bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacı taraf, dava konusu alacaklarını diğer davalı …’dan da talep etmiş ve bu davalının sözleşmede 300.0000,00 TL’ye kadar müteselsil kefil olduğunu ileri sürmüştür.
Taraflar arasındaki Otogaz Bayilik sözleşmesinin 02/04/2014 tarihinde akdedildiği ve sözleşmede müşterek müteselsil kefil sıfatıyla …’nun adının ve imzasının bulunduğu anlaşılmıştır. 04/10/2013 tarihli protokolde ise adı geçen davalının adının ve imzasının bulunmadığı görülmektedir. Bunun dışında ”kefaletname” başlıklı bir belgenin de bulunduğu ve 24/10/2013 tarihli bu kefaletnamede, davalı …’nun, davacı … ile dava dışı …’ın 24/10/2013 tarihinde akdettikleri kira sözleşmesi neticesinde oluşan doğmuş ve doğacak 300.000,00 TL’ye kadar borcuna müteselsil kefil olduğunu beyan ettiği, beyanını el yazısıyla yazdığı, ayrıca eşinin rızasının da imzalı ayrı bir belge ile alındığı anlaşılmıştır. Ancak davalı … tarafından düzenlenen 24/10/2013 tarihli kefaletin, davacı ile dava dışı kişi arasında akdedilen kira sözleşmesinden kaynaklanan borçlar nedeniyle verildiği, huzurdaki bu davada kira ilişkisinden kaynaklanan bir alacağın talep edilmediği, başka bir deyişle kira sözleşmesine dayalı olarak açılan bir davanın olmadığı anlaşıldığından kefalete ilişkin bu belgenin eldeki dava bakımından bir etkisinin olamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davaya dayanak teşkil eden 02/04/2014 tarihli Otogaz Bayilik sözleşmesinde davalı …’nun adı ve imzasının olduğu anlaşılmaktadır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nun 581. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi ve sorumlu olunan azami miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefil olunması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girildiğinin kefilin kendi el yazısıyla yazılmasının zorunlu olduğu, aksi halde kefalet sözleşmesinin geçerli olamayacağı belirtilmiştir. Otogaz Bayilik sözleşmesinde davalı …’nun kendi el yazısıyla adını, T.C. Kimlik numarasını ve adresini yazdığı anlaşılsa da, kefalet tarihi ve sorumlu olduğu azami miktarı ayrıca müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğuna ilişkin ifadeyi kendi el yazısıyla yazmadığının açıkça anlaşıldığı, zira sözleşmedeki tarihten başka kefalet bakımından başkaca bir tarihin olmadığı, 300.000,00 TL olan azami miktarın ayrıca belirtilmediği, matbu olan sözleşme içindeki 300.000,00 TL miktarının adı geçen tarafından paraflandığı ve bu şekilde azami miktarın davalı tarafından yazıldığı kabul edilse dahi müteselsil kefil ifadesinin matbu şekilde yazılı olup, el yazısı ile yazılmadığının açıkça anlaşılması karşısında geçerli bir müteselsil kefaletin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Kefalete ilişkin kanundaki düzenlemenin geçerlilik koşulu olduğu, bu koşullardan herhangi birinin eksik olması halinde geçerli bir kefalet sözleşmenin varlığından söz edilemeyeceği açık olduğundan davalı … hakkındaki davanın yerinde olmadığı ve reddi gerektiği kabul edilmiş, diğer davalı şirket hakkındaki davanın kısmen kabulüne, davalı … hakkındaki davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davalı şirkete karşı açtığı davanın KISMEN KABULÜNE,
Taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin TESPİTİNE,
74.809,61 TL peştemaliye bedeli, 1.000,00 TL kar mahrumiyeti ve 25.000,00 EURO’nun TL karşılığı 117.220,00 TL ki toplam 193.029,61 TL’nin dava tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Fazla istemin REDDİNE,
Davacı tarafından davalı …’ya karşı açılan davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 13.185,85 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 5.298,30 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 7.887,55 TL harcın davalı …TİC LTD ŞTİ’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 17.531,78 TL nispi vekalet ücretinin davalı … TİC LTD ŞTİ’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 24.564,98 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’ya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.991,20 TL yargılama gideri ile 5.298,30 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı toplamı 7.325,40 TL’nin davalı … TİC LTD ŞTİ’den tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı … A.Ş vekili Av. …’nin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/11/2019

BAŞKAN
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
KATİP
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 5.298,30 TL
Karar Harcı : 13.185,85 TL
Noksan Harç : 7.887,55 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.295,00 TL

Davalı … Gider Avansı
Yatırılan Avans : 50,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.700,00 TL
Posta Giderleri : 291,20 TL