Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/12 E. 2019/1065 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/12
KARAR NO : 2019/1065

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 04/01/2018
KARAR TARİHİ : 24/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile takibe başlanıldığını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, davalının da süresi içinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, müvekkili tarafından davalıya kumaş sevkiyatı yapıldığını, davalı ve müvekkili arasındaki cari hesap ilişkisine göre müvekkilinin 13.143,03 TL tutarında davalı taraftan muaccel alacağı olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptalini ve takibin devamını, davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı şirket mahkememize hitaben cevap dilekçesi ibraz etmemiş, duruşmalara katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Deliller toplanmış; İstanbul … İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyası celp edilmiş, fatura suretleri ve sevk irsaliye suretleri incelenmiş, davacının ticari defterleri sunulmuş, davalıya ticari defterlerini sunması için HMK 219 ve 220 maddeleri gereğince kesin süre verilerek tebligat gönderilmiş, takip tarihi itibari ile gerçek alacak miktarı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmıştır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından “01/01/2017 CARİ HESAP BORÇ MİKTARI” açıklamalı 13.143,03 TL asıl alacak ve 874,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.017,22TL için takibe geçildiği, davalının borca ve faize itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davacı tarafça davalı tarafından takibe yapılan itirazın iptalinin istendiği, davalı tarafça yapılan itirazında borca, faize ve tüm ferilere yönelik itirazda bulunduğu ve de takibe yapılan itirazın süresinde yapıldığı ve açılan itirazın iptali davasının da İİK 67.madde de öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava itirazın iptali davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ticari ilişki (satım sözleşmesi) olup olmadığı, ilişki tarzı, fatura içerikleri, takibe konu faturadaki malların satılarak teslim edilip edilmediği, bu çerçevede davacının bakiye alacak miktarının ne olduğu noktasındadır.
Talimat mahkemesince aldırılan 11/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda; dosya kapsamında yapılan inceleme ve hesaplamalar neticesinde, davacı 07/09/2017 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla 13.143,03 TL asıl alacak ve 874,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.017,22 TL alacak icra masrafı vekalet ücreti ve asıl alacağa işleyecek (yıllık %9,75 faiz) faizi ile tahsili için takip başlattığı, davalı vekilinin süresi içinde borcun tamamına borcu doğuran olaya faize faiz oranına ve diğer tüm feri’lere itirazında bulunarak takibi durdurduğu, davacı açılış ve kapanış tasdiki zorunlu yevmiye defterinin kapanış süresi içinde yaptırıldığı, davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan 13.143,03 TL alacaklı göründüğü kanaat ve sonucuna varıldığı belirtilmiştir.
Satım sözleşmesinde, satıcının, sözleşmeyi, sözleşmeye konu malı teslim ettiğini, satış bedelini, alıcının da bedeli ödediğini kanıtlaması gerekmektedir.
Davalı yan borca itiraz etmiş, davaya bir cevap vermemiştir.Davacı defter kayıtlarına göre davalı tarafça çek girişi ile kısmi ödeme yapıldığının da belirlenmiş olması karşısında taraflar arasında ticari bir ilişki olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. 6102 sayılı TTK. m.21 uyarınca fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir.Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK.m.21 uyarınca sekiz günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın m.222 madde hükümleri uyarınca ispatlamış olur.Bu şartlarda takibe konu olan faturaların davalıya ulaştığının ve faturalara konu mal tesliminin yapıldığı hususunun davalı tarafça kabul edildiği sonucuna varılmalıdır. Bu suretle faturaların davalıya tebliğ edildiği, itiraza uğramadığı, sekiz günlük itiraz süresinin de geçmiş olduğu, faturaların içeriğinin de taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği, fatura içeriğinin davalı yönünden kesinleştiği hukuki kabulü karşısında faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığı ve kesinleşmediği hususunun kanıt yükü davalıya geçtiği halde davalı tarafından bu hususun ispatlanamadığı, aynı zamanda faturaların iade edildiğinin dahi savunulmadığı gibi kanıtlanamadığı, bu durumun ise mutlak anlamda davalı aleyhine sonuç doğurduğu sonucuna varılmıştır.
Zira Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın 220. maddesindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir.Önemle vurgulanmalıdır ki; bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK’nın 220. maddesi anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen 6762 sayılı TTK’nın 82. maddesindeki (HMK’nın m. 222.) hüküm, “I -Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. (6762 sayılı TTK’nın 69. vd.) maddesi uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır (HMK m. 222/4).(… Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi … esas, … karar sayılı 15/11/2018 tarihli kararı)
Davacı taraf delillerinde ticari defterlere de dayanmış olup, mahkememizce HMK 219 ve 220 maddesi ihtaratlı ve kesin süre içerisinde ticari defterlerini sunması konusunda gönderilen davetiye tebliğine rağmen davalı taraf ticari defterleri sunulmadığından bu durumda HMK 220 maddesi gereğince davacının usulüne uygun tutulmuş olan ticari defterlerindeki kayıtların doğru olduğunun kabul edilmesi gerektiği ( benzer yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/13366 esas, 2018/4806 karar sayılı ve 26.06.2018 tarihli kararı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/802 esas, 2018/4589 karar sayılı ve 08.10.2018 tarihli kararı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/2696 esas, 2018/3431 karar sayılı 26.09.2018 tarihli kararları), davacı ticari defterlerine göre de davacının alacağının bulunduğunun anlaşılması ve mahkememizce denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun görülen bilirkişi raporuna itibar edilerek ancak davalının temerrüde düşürüldüğü belirlenemediğinden davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesinin… sayılı icra dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 13.143,03 TL asıl alacak bakımından iptaline, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren (yıllık %9,75) oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına ve alacağın belirli ve likit olması sebebiyle davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabullü ile 13.143,03 TL ‘nin %20 si olan 2.628,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
İstanbul … İcra Dairesinin… sayılı icra dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 13.143,03 TL asıl alacak bakımından İPTALİNE,
Takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
Hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren (yıllık %9,75) oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabullü ile 13.143,03 TL ‘nin %20 si olan 2.628,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 897,80 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 239,55 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 658,25 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 418,70 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 392,58 TL yargılama gideri ile 239,55 TL peşin harç ve 35,90 TL başvuru harcı toplamı 668,03 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/12/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 239,55TL
Karar Harcı : 897,80 TL
Noksan Harç : 658,25 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.225,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 300,00 TL
Posta Giderleri : 118,70 TL