Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1149 E. 2019/852 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1149
KARAR NO : 2019/852

DAVA : İflas (İİK 177.Maddesi uyarınca)
DAVA TARİHİ : 05/12/2018
KARAR TARİHİ : 24/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İİK 177.maddesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ait işyerinde yıllarca işçi olarak çalıştığını, davalı tarafından işten çıkartılması ve işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle açılan davanın kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu kararın infaza konu edilerek davalıya gönderilen icra emrine rağmen ödeme yapılmadığını, davalının ticaret sicilinden resen terk işleminin 08/01/2018 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiğini, İİK 44.maddesi uyarınca, ilan tarihinden itibaren bir sene içinde ticareti terk eden tacir hakkında iflas yoluyla takip yapılabileceğinin ifade edildiğini, davalının icra emrinin tebliğine rağmen ilama konu borcu ödememesi nedeniyle İİK 177/4 maddesi uyarınca doğrudan iflasına karar verilmesini talep etmiş, ayrıca adli yardım talebinde bulunmuştur.
SAVUNMA /
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış herhangi bir savunmada bulunmadığı görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Davalının ticaret sicil dosyası, … 12. İş Mahkemesinin 2015/10 E, 2016/922 K sayılı 07/12/2016 tarihli ilamı, bu ilamın infaza konu edildiği … 25. İcra Dairesinin … E sayılı dosyası ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiştir.
Davacı vekiline, iflas davası açma konusunda özel yetki içeren vekaletnamenin ibrazı için süre verilmiş ise de; HMK 74.maddesi ve TBK’nın 504/3. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, vekil edenin iflasının istenmesi halinde, özel yetki aranması gerektiği, bir kısım Yargıtay kararlarında vekil edenin iflasının talep edilmesi dışındaki iflas davalarında da, özel yetki aranması gerektiği belirtilmiş ise de, TBK’nun 504/3. maddesinin bu kadar geniş yorumlanmaması ve HMK 74.maddesiyle birlikte ele alınması gerektiği kanaatine varıldığından, davacı vekilinin iflas davası açma konusunda özel yetki içeren vekaletnameyi ibraz etmemesi, eksiklik olarak değerlendirilmemiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı taraf, adli yardım isteminde bulunmuş, mahkememizce 14/12/2018 tarihli kararla adli yardım isteminin reddine karar verilmiş, HMK 337/2 maddesi uyarınca davacı vekilince bu karara itiraz edilmiştir. İtirazı değerlendirecek merci yasa gereği … 2. ATM’ olduğundan dosya anılan mahkemeye gönderilmiş ve … 2. ATM’nin …-… D:İş 16/01/2019 tarihli kararıyla itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında mevcut durum ve koşulların değiştiği gerekçesiyle mali duruma ilişkin bir kısım belgelerde ibraz edilerek 25/02/2019 tarihli dilekçeyle davacı tarafça yeniden adli yardım talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce bu taleple ilgili değerlendirme yapılarak 06/03/2019 tarihli kararla adli yardım istemi reddedilmiştir.
Adli yardım isteminin reddine ilişkin mahkememizin 06/03/2019 tarihli kararına karşı itiraz yoluna başvurulmuş ve … 2. ATM’nin …-… D.İş sayılı 19/04/2019 tarihli kararıyla itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
27/06/2019 tarihli dilekçeye davacı vekilince ödeme gücünde ciddi bir azalmanın meydana geldiği, yeni tarihli ekonomik durumu gösteren belgelerin de sunulduğu ifade edilerek adli yardım istemi yenilenmiştir. İbraz edilen belgeler ve tüm dosya kapsamına göre mahkememizce 29/07/2019 tarihli kararla davacının üçüncü kez ileri sürdüğü adli yardım talebi reddedilmiş, karara karşı itiraz üzerine … 2. ATM mahkemesinin…-… D.İş sayılı 28/08/2019 tarihli kararla adli yardım isteminin reddine ilişkin 29/07/2019 tarihli karara itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Adli yardım isteminin ve bu kararlara karşı yapılan itirazların reddedilmesi üzerine 19/09/2019 tarihli celsede; dava açılırken hiç harç yatırılmamış olması ve davanın maktu harca tabi bulunması nedeniyle, davacı vekiline, HMK 120.maddesi ve Harçlar Kanunun 28.ve devamı maddeleri dikkate alınarak, 44,40 TL peşin harç ve 44,40 TL başvuru harcı ki toplam 88,80 TL harcı yatırması bakımından iki haftalık kesin süre verilerek, kesin süre içinde harcın yatırılmaması halinde davaya devam olunamayacağı, dosyanın işlemden kaldırılacağı ihtarı da yapılmıştır. Davacı vekilince de, verilen kesin süre içinde harcın ikmal edildiği ve buna ilişkin makbuzun dosyaya sunulduğu görülmüş, bu nedenle davaya devam edilmiştir.
Dava, İİK 177/4 maddesine dayalı iflas davasıdır.
İİK 160.maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu ve bu masrafları ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının iflas isteyen tarafından peşin olarak verilmesi gerektiği açıklanmıştır.
HMK 114.maddesinde dava şartları sayılmış ve maddenin 2. fıkrasında da, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
İİK 160.maddesinde ifadesini bulan masraf, iflas kararının resen tebliği gerektiğinden, tebligat gideri ve iflas avansıdır. HMK 114/2. maddesi çerçevesinde iflas avansının yatırılmış olması da dava şartıdır. Davacı vekiline 03/10/2019 tarihli celsede 17,000,00 TL’lik iflas avansını yatırması için 2 haftalık kesin süre verilmiştir. İflas avansının yatırılmadığı anlaşılmıştır. HMK 115. maddesinde, dava şartlarının mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekiline dava şartı olan iflas avansını yatırması için verilen süreye rağmen avansın yatırılmaması karşısında davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bunun dışında iflas avansının yatırılması için yasal 2 haftalık sürenin verilmesinden sonra davacı vekili yeniden adli yardım isteminde bulunmuş, ayrıca HMK 325.maddesinin uygulanmasını talep etmiştir.
İş bu dosyada üç kez adli yardım isteminde bulunulmuş, mahkememizce bu konuda verilen red kararlarına karşı itirazlar da mahkemesince reddedilmiştir. Gelinen aşamada yeniden adli yardım isteminde bulunulduğu anlaşılsa da, aynı iddia ve belgelere dayalı olan bu taleple ilgili artık yeniden bir karar verilmesine yer olmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim bu konuda daha önceden tüm değerlendirmelerin yapılarak kararlar oluşturulduğu görülmektedir.
HMK 325.maddesinde ” tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hakim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her iki tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere hazineden ödenmesine hükmedilir” denilmiştir. Anılan bu düzenleme, borçlunun talebiyle doğrudan doğruya iflas davası açılması halinde uygulanabilir. Borçlunun doğrudan iflası ise, ihtiyari iflas davası ve mecburi iflas davası olarak ikiye ayrılmaktadır. Adından da anlaşılacağı üzere ihtiyari iflas davası borçlunun kendi iflasını isteyip istememekte serbest olduğu, bu noktada mecburi iflastan ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mecburi iflas davası İİK 179. maddesinde belirtildiği gibi tacirin borca batık olması, başka bir deyişle aktiflerinin pasiflerini karşılayamaması durumunda açılması gereken bir davadır. Böyle bir durumda tacirin kendi iflasını istemesi zorunludur. HMK 325. maddesi borçlunun mecburi iflas davacı açması durumunda uygulama alanı bulabilecek bir maddedir. Nitekim mecburi iflas davası, davacı tarafın serbestçe tasarruf edemeyeceği, davayı takip etmemesi halinde dahi mahkemece işlemden kaldırılamayacak nitelikte olan bir dava türüdür. İşte böyle bir davada davacının iflas avansını yatırmaması halinde mahkemece resen HMK 325.maddesinde gerekli masraflar hazineden karşılanmak suretiyle davaya devam edilerek neticeye ulaşılması gerekmektedir. Oysa huzurdaki bu dava İİK 177.maddesine dayalı olan alacaklının talebiyle borçlunun doğrudan iflasına ilişkin bir davadır. Alacaklının talebiyle açılan doğrudan iflas davası, borçluya iflas takibi yapılarak bir iflas ödeme emri gönderilmesine gerek kalmadan ve belli koşulların varlığı halinde açılabilen ve yapılan araştırma neticesinde şartlarının oluştuğunun tespit edilmesi halinde depo kararı çıkarılmasına gerek olmaksızın, borçlunun iflasına karar verilmesi mümkün olan bir dava türüdür. Dolayısıyla HMK 325. maddesinin huzurdaki bu davada uygulama alanı yoktur. Bu nedenle davacının HMK 325.maddesinin uygulanmak suretiyle iflas avansının hazine tarafından karşılanması yönündeki iddiasına itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında HMK 160. maddesi uyarınca iflas avansının yatırılması iflas davasında dava şartı olup, davacı vekilince bu gereğin verilen süre içinde yerine getirilmediği anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın dava şartı yokluğu-usulden REDDİNE,
Karar tarihinde alınması gereken maktu karar harcından peşin harcın mahsubuyla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.24/10/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 44,40 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Noksan Harç : 0,00 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 50,50 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama gideri detayları
Posta Giderleri : 50,50 TL