Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1140 E. 2022/312 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1140 Esas
KARAR NO : 2022/312

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı sigorta şirketi arasında, 16.04.2000 başlangıç, 16.04.2001 bitiş tarihli … poliçe numaralı “İşverenin Sigortaya Tabi Personeline Karşı Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi mevcut olduğunu; poliçede sigorta teminatının kapsamının “Bu poliçe işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda işverene terettüp edecek hukuki sorumluluk nedeniyle işverene bir hizmet akdi ile bağlı ve SSK’ya tabi işçiler veya bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek ve SSK’nın sağladığı yardımların üstündeki ve dışındaki tazminat talepleri ile yine aynı kurum tarafından işverene karşı iş kazalarından dolayı ikame edilecek rücu davaları sonunda tazminat miktarlarını poliçede yazılı meblağlara kadar temin eder” şeklinde olup teminat miktarlarının şahıs başına 50.000 USD ve kaza başına 150.000 USD olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin … ilinde yaptığı kalıcı konutların inşaatında çalışan … isimli işçi, 19.10.2000 tarihinde kalıp yapımı sırasında betona çivi çakarken çivinin kırıldığını ve gözüne batarak …’ı %36 oranında malul bıraktığını, bu kaza sonrasında SGK tarafından ödenen tedavi giderleri ve ilk peşin sermaye değeri talepli olarak davacı şirkete karşı Düzce İş Mahkemesi’nin 2007/184 E. 2010/67 K. numaralı dosyası ile rücu davası açıldığını, müvekkili şirket ile davalı sigorta şirketi arasındaki poliçe nedeniyle davalı sigorta şirketinin Düzce İş Mahkemesi önündeki davaya “ihbar olunan” sıfatıyla dahil edildiğini, yargılamanın sonunda SGK”nın taleplerinin kabul edildiğinix temyiz edilen dosyanın Yargıtay 10. HD’nin 2010/1336 E, 2012/3358 K. sayılı ilamı ile 28.02.2012 tarihinde onandığınıx kararın onanması Üzerine SGK’nın 2014/286 E. Sayılı dosyası ile 66.096,82 TL takip çıkışı ile ilamlı icra takibi başlattığınıx bu borcun Bazı Alacakların yeniden yapılandırılmasına dair 7020 Sayılı Kanun’un rücu alacaklarını kapsaması dahilinde yeniden yapılandırılarak 59.231,65 TL üzerinden ödeme planı belirlendiğinix davacı şirketin bu yapılandırma kapsamında taksitlendirilen borcunu 31.10.2018 tarihine kadar toplam tutarı 26.000,00 TL olmak üzere düzenli olarak ödediğini, yapılandırmanın son taksitinin 30.06.2020 tarihinde ödeneceğini, Davalının poliçenin sigortalısı olup, poliçeye göre sigortalı olmasına, dava esnasında kendisine ihbar yapılıp usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmesine, sonrasında e- posta ve telefon ile iletişim kurulmasına ve… tarihinde … 40. Noterliğinden … yevmiye numaralı ihtarname gönderilip tebliğ alınmasına ve davacı tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalının cevap vermediğini ve tazmin sorumluluğunu yerine getirmediğini ileri sürerek; müvekkilinin yapılandırılan borç kapsamında 31.10.2018 tarihi itibarıyla ödediği 26.000,00 TL’nin poliçe kapsamında faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; SGK tarafından davacıya açılan … İş Mahkemesi önündeki … Esas sayılı davanın müvekkili şirkete ihbar edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığı, talebe konu kazanın 2000 yılında meydana geldiğini, huzurdaki davanın 03.12.2018 tarihinde açıldığını, dava zamanaşımı olan 2 yıllık sürenin geçtiğini, davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiği, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, aleyhe tazminata hükmedilmesi halinde poliçe limitini aşacak şekilde hüküm kurulmaması gerektiğini, İMMS hükümleri gereğince işverenin iş kazasını, davalı sigorta şirketine 5 gün içinde bildirmesi gerektiğini, ancak bu bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kalktığını, davalı sigorta şirketinin poliçe tazmini sırasında kendisine bildirilen işçilerin zararından sorumlu olduğunu, poliçede çalışan işçi sayısının 100 olarak tespit edildiğini, kaza geçiren işçinin bu kişiler arasında olup olmadığının belli olmadığını, kaza geçiren işçinin o an sigorlalı olarak çalışıyor olması gerektiğini, yine poliçe tanzim tarihinde davacı şirkette çalışan işçi sayısının tespit edilmesi gerektiği, bu nedenle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, iş kazası sonucu yaralanan işçiye ödenen tazminatın “İşverenin Sosyal Sigortaya Tabi Personele Karşı Mali Mesuliyet Sigortası Poliçesi”ne istinaden sigortacıdan rücuen tazmini istemine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, SGK tarafından Davacı … A.Ş aleyhine … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı rücu davası dosyası üzerinden açılan ve Yargıtay 10. HD. ‘nin 2010/1336 E. , 2012/3358 K. Sayılı onama ilamı ile 28/02/2012 tarihinde kesinleşen karar takip dayanağı yapılarak, … 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan ilamlı icra takibi neticesinde, takip borçlusu davacı tarafından, SGK’ya ödenen 26.000,00-TL’nin İşverenin Sosyal Sigortaya Tabi Personele Karşı Mali Mesuliyet Sigortası Poliçesi olan davalıdan talep edilip edilemeyeceği, dava konusu alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı, işverence iş kazasının davalı sigorta şirketine ihbar edilip edilmediğini, ihbarın zorunlu olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Mahkememizce deliller toplanıp dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı bilirkişi …ve Sigorta Hukuku Öğretim üyesi … tarafından hazırlanan 06/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu olayda gerçekleşen iş kazasının ve kaza geçiren sigortalı işçinin poliçe kapsamına dahil olup olmadığı hususunda, taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın özellikle davalının cevap savunmasında belirttiği, sigorta şirketinin poliçe tazmini sırasında kendisine bildirilen işçilerin zararından sorumlu olduğu; poliçede çalışan işçi sayısının 100 kişi olarak tespit edildiği; kaza geçiren işçinin bu kişiler arasında olup olmadığının belli olmadığı; kaza geçiren işçinin o an sigortalı olarak çalışıyor olması gerektiği; yine poliçe tanzim tarihinde davacı şirkette çalışan işçi sayısının tespit edilmesi gerektiğinden kaynaklandığı, bununla birlikte meydana gelen rizikonun davaya konu poliçe ile teminat kapsamında olduğu, dosya kapsamında yapılan inceleme neticesi 16.04.2000 başlangıç, … bitiş tarihli … numaralı sigorta poliçesinin “Sigorta Teminatının Kapsamı” başlığı altında “İşverenin Sigortaya Tabi Personeline Karşı Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi mevcut olduğunu; poliçede sigorta teminatının kapsamının “Bu poliçe işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda işverene terettüp edecek hukuki sorumluluk nedeniyle işverene bir hizmet akdi ile bağlı ve SSK’ya tabi işçiler veya bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek ve SSK’nın sağladığı yardımların üstündeki ve dışındaki tazminat talepleri ile yine aynı kurum tarafından işverene karşı iş kazalarından dolayı ikame edilecek rücu davaları sonunda tazminat miktarlarını poliçede yazılı meblağlara kadar temin eder” ifadesi yer aldığı, davaya konu zararın ise davacının … ilinde yaptığı kalıcı konutların inşaatında çalışan … isimli işçinin, 19.10.2000 tarihinde kalıp yapımı sırasında betona çivi çakarken çivinin kırıldığını ve gözüne batarak …’ı %36 oranında malul kalmasında kaynaklandığı ve bahse konu işçinin de davacıya ait işletmede çalıştığı, sigortanın konusu ise, taraflar arasında genel bir ifade ile “Yukarıda adı ve adresi geçen firmanın (…A.Ş. / Davacı) inşaat işinde çalışan işçileri” olarak belirlendığı, dava dışı işçi …’ın davacıya ait işletmede çalışıyor olması ve dava konusu iş kazasına maruz kalması sebebiyle dava konusu olayda gerçekleşen iş kazasının ve kaza geçiren sigortalı işçinin poliçe kapsamına dahil olduğu, buna karşılık davalının cevap savunmasında belirttiği, davalı sigorta şirketinin poliçe tazmini sırasında kendisine bildirilen işçilerin zararından sorumlu olduğu; poliçede çalışan işçi sayısının 100 olarak tespit edildiği hususlarına ise dosyaya ibraz edilmiş olan poliçede yapılan incelemede rastlanılmadığı, bu sebeple sigorta tazminat borcunun doğup doğmadığını tayin için kaza geçiren işçinin sigortacıya belirtilen kişiler arasında olup olmadığı ile poliçe tanzim tarihinde davacı şirkette çalışan işçi sayısının tespit edilmesinin gerekmediği , dosyada mevcut … İş Mahkemesi’nin … Esas numaralı iş dosyasından kaza geçiren işçinin o an sigortalı olarak çalıştığı, netice itibari ile dava konusu olayda gerçekleşen iş kazasının ve kaza geçiren sigortalı işçinin poliçe kapsamına dahil olduğu, sigortacının sorumluluğunun devam edip etmediği hususunda; davaya konu iş kazası ve zararın poliçe kapsamında olduğu yönündeki tespit ve değerlendirmelere bağlı olarak bu başlık altında tespiti gereken husus özellikle davanın davalıya ihbar edilmiş olup olmadığı ile rizikonun gerçekleştiğinin davalı sigorta şirketine 5 gün içinde bildirilmemiş olunmasının sigorta tazminatına etkisi olduğu, bununla birlikte davanın sigorta şirketine ihbar edilip edilmediği meselesi, meselenin rizikonun sigortacıya ihbar edilmemiş olmasının davacının sorumluluğuna etkisi tespit edileceği, bu bağlamda, dava konusu olay, 19.10.2000 tarihinde gerçekleşmiş bir iş kazası olduğundan uyuşmazlığa da 6762 sayılı eski TTK hükümlerinin uygulanması gerekeceği ve konu eski TTK m. 1292’de “(1) Sigorta ettiren kimse sigortanın taallük ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren beş gün içinde sigortacıya haber vermeye mecbur olduğu, bu müddet, üçüncü şahsın sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıya sigortalının müdafaasına yardım etmeye mecbur tutan mesuliyet sigortalarında sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği, sigortalının üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesine ait mesuliyet sigortalarında ise hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini sigortalının öğrendiği veya dava olmaksızın yahut dava neticesi beklenmeksizin üçüncü şahsa sigortalının para ödemiş olması halinde parayı ödemiş olduğu tarihten başlar. (2) Birden çok sigortalarda, sigorta ettiren kimse birinci fıkrada muayyen müddet içinde sigortacılardan her birine gerek hasar keyfiyetini ve gerekse aynı menfaat hakkında yaptığı sigorta mukavelelerini bildirmeye mecburdur. (2) Sigorta ettiren kimse kasten yukarıki fıkralar gereğince ihbarda bulunmamış ise sigorta haklarını zayi eder. Sigorta ettiren kimsenin kusuru halinde, kusurun ağırlığına göre sigortacının ödemekle mükellef olduğu bedel indirilebilir.” Şeklinde hüküm altına alındığı, şu halde sigorta ettiren eğer bu görevi kasten yerine getirmemişse, sigorta haklarını kaybedecek, yani sigorta tazminatı veya sigorta bedelini talep hakkından mahrum olacak; kusur halinde ise, kusurun ağırlığına göre sigortacının ödemekle mükellef olduğu bedelden indirm yapılabileceği, ancak hükmün tamamı dikkate alındığında sigorta ettirenin kast veya ihmalini ispat yükümlülüğünün davalı sigorta şirketinde olduğu anlaşılmakta olup; dosya içeriğinden hareketle bilirkişi heyetince tespit edilebilmiş bu yönde bir ispattan bahsedilemeyeceği, davaya konu sigorta sözleşmesinin sorumluluk sigortası olduğu da dikkate alındığında, davacının ihbar yükümlülüğünü kasten veya ihmali ile ihlal ettiği ispatlanmadıkça, sigortacının sorumluluğu devam ettiği, yapılandırma sonrası davacının yaptığı ödemelere ilişkin olarak ilk taksiti 29.08.2017 tarihinde, son taksiti 31.10.2018 tarihinde ödediği ve bu nedenle zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususunda: huzurdaki dava taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir ve olaya uygulanacak 6762 sayılı TTK m. 1268 uyarınca “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.” işbu hükümle öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihini tayin etmek gerektiği, bununla bağlantılı olarak tespiti gereken ilk husus, her ne kadar davalı dosyanın kendisine ihbar edilmediğini ifade etse de, dosyadaki bilgi ve belgeler ile özellikle … İş Mahkeme’sinin … Esas ve … karar sayılı dosyasında davanın davalı sigorta şirketine de ihbar edildiği, bilirkişi raporunda da bahsedilen hüküm (m. 1292) uyarınca halli gerektiği, buna göre, davaya konu sigorta da olduğu gibi, 2 yıllık süre sigortalının üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesine ait mesuliyet sigortalarında hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini sigortalının öğrendiği tarihte başlayacağı, dosya münderecatından bu tarihin 28.02.2012 olduğu, diğer taraftan iş bu hükmün uygulamasında Yargıtay, ihtar tarihini ihbar tarihi olarak değerlendirmekte ve zamanaşımı definin ise buna göre değerlendirilmesi gerektiğini ifade ettiği, huzurdaki davaya davalıya yönelik tazminat talebinin kararın kesinleştiği 28.02.2012 tarihinden itibaren 2 yıl içinde (28.02.2014) ileri sürülmüş olması gerekirken, davacının bu talebi 22.08.2017 tarihinde yaptığı anlaşılmakla, dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığı, yapılandırma sonucu ödenen miktara göre davacı sigortalının alacağının tespiti, poliçe limitinin alacağı karşılayıp karşılamadığı: işbu konu esasen taraflar arasındaki sigorta poliçesinin yukarıda da verilen “Sigortanın Konusu” başlığı altına açık bir şekilde hükme bağlandığı, söz konusu şart uyarınca SSK’nın sağladığı yardımların üstündeki ve dışındaki tazminat talepleri ile yine aynı kurum tarafından işverene karşı iş kazalarından dolayı ikame edilecek rücu davaları sonunda tazminat miktarlarını poliçede yazılı meblağlara kadar poliçe teminatı altında olduğu, davacının talebi ise hakkında açılan … İş Mahkemesi’nin …E., ve … K. sayılı rücu davasının ve bu hükme dayanılarak başlatılan … 4. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasının borcuna ilişkin olarak başvurduğu yapılandırmadan kaynaklanan ve 31.10.2018 tarihine kadar ödenmiş 26.000,00-TL’ye ilişkin olduğu, gerek riziko ve zararın poliçe kapsamında kalması gerekse talep edilen miktarın sigorta azami mesuliyet sınırı (şahıs başına 50.000-USD) altında olması sebebiyle, alacak miktarının 26.000,00 TL olduğu ve poliçe limitlerinin de bu miktarı karşıladığı sonuç olarak, dava konusu olayda gerçekleşen iş kazasının ve kaza geçiren sigortalı işçinin poliçe kapsamına dahil olduğu, davaya konu sigorta sözleşmesinin sorumluluk sigortası olduğu da dikkate alındığında, davacının ihbar yükümlülüğünü kasten veya ihmali ile ihlal ettiği ispatlanmadıkça, sigortacının sorumluluğu devam ettiği, dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığı, alacak miktarının 26.000.00 TL olduğu ve poliçe limitlerinin de bu miktarı karşıladığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı itirazları üzerine; Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı bilirkişi …ve Sigorta Hukuku Öğretim üyesi Doç. Dr. Bilirkişi … tarafından hazırlanan 25/10/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacı vekili tarafından 27.03.2020 tarihli itirazında zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin rücu hakkının doğum tarihi olan ilk ödeme tarihi 29.08.2017 olduğu ve dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmadığı belirtildiği, zamanaşımına ilişkin hukuki değerlendirme ve nihai takdirin mahkemede olduğu, bu yönde kök raporda yapılan değerlendirmede bir değişiklik gerekmediği , davalı vekili tarafından 30.03.2020 tarihli dilekçe ile maluliyet ve kusura ilişkin rapor aldırılması gerektiği belirtilmiş olup bu yöndeki değerlendirme ve takdirin mahkemede olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile alınan bilirkişi kök ve ek raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olup, bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler yerinde bulunmuş olmakla; Davaya konu poliçenin vade tarihi 6102 sayılı TTK.’nun yürürlük tarihinden önce olup 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1. maddesi uyarınca Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tabi olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun 1268. maddesi “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı tarafça iş kazası sonucu ödemek zorunda kaldıkları tazminatı, rücu koşullarının varlığı halinde icra takibine konulmuş ise icra takip masrafları, harçları, icra vekâlet ücreti ve bu miktar tazminatın mahkeme vekâlet ücreti, masrafları ve kararın kesinleştiği kabul edilen tarihe kadar işlemiş faizi ile toplamı kadarını talep hakkı olması için (hükmedilen tazminatın kesinleştiği tarihten sonra yapılan icra masraf ve faizlerin geç ödeme yapılmak suretiyle zararın artmasına neden olması halinde bu miktarlar rücu borçlusuna yükletilemeyecektir) öncelikle davalının zamanaşımı definin değerlendirilmesi gerekmiştir.
Bu durumda talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında olay incelendiğinde, uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK’nun 1292.maddesi (6102 sayılı yeni TTK:1446) şöyledir: “sigorta ettiren kimse sigortanın taallük ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren beş gün içinde sigortacıya haber vermeye mecburdur. Bu müddet, üçüncü şahsın sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıya sigortalının müdafaasına yardım etmeye mecbur tutan mesuliyet sigortalarında sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği, sigortalının üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesine ait mesuliyet sigortalarında ise hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini sigortalının öğrendiği veya dava olmaksızın yahut dava neticesi beklenmeksizin üçüncü şahsa sigortalının para ödemiş olması halinde parayı ödemiş olduğu tarihten başlar. ” Zamanaşımı süresi de 5 günlük ihbar süresinin bitiminden itibaren başlayacaktır.
Buna göre, yukarıda da kısmen değinildiği üzere, taraflar arasındaki sigorta poliçesine göre, davacının ihbar süresi, somut olayda olduğu gibi dava açılmışsa hakkındaki kararın kesinleşmesinden, sonucu beklemeden ödeme yapılmışsa ödeme tarihinden itibaren başlayacaktır. Somut olaya bakıldığında, davaya konu sigortada olduğu gibi, 2 yıllık süre sigortalının 3. kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesine ait mesuliyet sigortalarında hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini sigortalının öğrendiği tarihte başlayacağından, dosya kapsamında bu tarihin 28/02/2012 olduğu zira … İş Mahkemesi’nin … E. Sayılı rucü davasının, Yargıtay 10. HD. ‘nin 2010/1336 E. , 2012/3358 K. Sayılı ilamı ile 28/02/2012 tarihinde onandığı bir başka deyişle; mahkeme kararının kesinleştiği 28/02/2012 tarihten itibaren 2 yıl içinde (28/02/2014’e kadar) ileri sürülmesi gerekirken davacının bu talebini 22/08/2017 tarihinde ileri sürdüğünden dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla davacı tarafından davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-)Davacı tarafından davalı sigorta şirketi aleyhine açılan DAVANIN ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 88,81 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,11 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-)Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-)Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak ve istinaf başvurma ve karar harcı ile istinaf gider avansı yatırılmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/03/2022
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 88,81 TL
Karar Harcı : 80,70 TL
Bakiye Harç : 8,11 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans :3.832,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 55,00TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.200,00 TL
Posta Giderleri : 143,00 TL