Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/939 E. 2021/890 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/939
KARAR NO : 2021/890

DAVA : ALACAK (Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2017
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesi ile davacı şirketin davalı bankanın … Caddesi Şubesinden TL ve USD cinsinden iki hesap üzerinden ticari kredi kullandığını, davalı bankanın da içinde bulunduğu bankaların tüketici kredilerinin yükseltilmesi konusunda (2008 yılı Ekim ayında) anlaştıklarına (… oluşturduklarına) dair Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarihli kararı bulunduğunu, bu kararın sabit olması halinde yasa gereği uğranılan zararın 3 katı kadar tazminatın ödenmesi gerektiğini, zararın miktarının henüz belli olmadığından belirsiz alacak davası olarak davayı açtıklarını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL zararın avans faiziyle ödenmesi ve zararın tespiti için dava açmıştır.
Davalı cevap dilekçesinde Rekabet Kurulu kararının ticari kredileri kapsamadığını, davacıların dava ehliyeti olmadığını, zaman aşımı itirazlarının olduğunu, tazminat şartlarının oluşmadığını, davacının zararının olmadığını, davanın reddini talep etmiştir. Ayrıca davacı asil …’nın kredi sözleşmesinin tarafı olmadığından bu kişi yönünden bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı taraf zaman aşımı itirazında bulunduğundan bu hususun değerlendirilmesi gerekir. Haksız fiillerde kural olarak zararın öğrenilmesinden itibaren 2 yıl her halükarda 10 yıl içinde davanın açılması gerekir (Türk Borçlar Kanununun 72. Maddesi). Ancak ceza soruşturması veya davası varsa uzamış zaman aşımı söz konusudur. Yargı içtihatları gereği bu cezanın mutlaka adli ceza olmasına gerek yoktur. Kabahatler Kanunundan kaynaklanan idari para cezası bulunması halinde de uzamış zaman aşımı söz konusu olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/1672 Esas – 2019/5015 Karar). Rekabet Kurulu kararı incelendiğinde bankalar hakkında 08/03/2013 tarihli kararı ile idari para cezası verildiği Kabahatler Kanunu 20. maddesine göre uzamış zaman aşımının söz konusu olduğu, bankaların idari para ceza kararlarının yargı aşamasının devam ettiği, davanın ilk kararının karar düzeltme yolu ile bozulduğu, Mahkememizin 2017/1187 Esaslı dosyasında bulunan karar ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle uzamış zaman aşımı bulunduğundan zaman aşımı itirazı kabul edilmemiştir. Her ne kadar davalı tarafın davacı asil … yönünden de aktif husumet itirazı var ise de … geri ödeme planı incelendiğinde davacı …’nın da taahhüdü olduğu, yine …’nın genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefillerinden biri olduğu anlaşılmakla husumet itirazı kabul edilmemiştir. Rekabet Kurulunun bankalara verilen idari para cezalarına karşı … 2. İdare Mahkemesince verilen ret kararı Danıştay 13. Dairesinin 21/05/2019 tarih ve 2016/4058 Esas – 2019/1782 Karar sayılı kararı ile bozulmuş olup yargılama … 2. İdare Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden devam etmekte ise de kredinin ticari kredi oluşu göz önüne alındığında idari yargı kararının neticesinin beklenmesine gerek yoktur. Aynı mahiyette davalının da delil olarak sunduğu ülkemizin birçok yerinde açılan davalarda da görüldüğü üzere dava konusu kredinin ticari kredi olup olmadığının tespiti gerekir. Yani verilen kredi ticari kredi mi yoksa tüketici kredisi mi bu tespite göre Rekabet Kurulu kararının etkisi tartışmaya açılacaktır. Gerek ilk derece mahkemeleri gerekse de Bölge Adliye Mahkemesi İçtihatları kararlarında 08/03/2013 tarihli Rekabet Kurulu kararının konut, ihtiyaç ve taşıt gibi tüketici kredilerini kapsadığını ticari kredileri kapsamadığını belirtmişlerdir. Rekabet Kurulu kararı incelendiğinde kararın ticari ihtiyaç kredilerinde de kartel faizi uygulandığına dair bir tespitin olmadığı, davalı banka tarafından davacı şirkette yapılan genel kredi sözleşmesi incelendiğinde ticari kredi sözleşmesi olduğu açıktır. Faiz oranı incelendiğinde 0,95 olduğu görülmektedir. Kredi sözleşmesinin tarafları tacir olup basiretli iş adamı gibi hareket etmek durumundadırlar. Yine Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununda sözleşme serbestliği ilkesi mevcuttur. Sözleşmenin imzalandığı 09/06/2009 tarihinde (uyap üzerinde yapılan sorgulamada) Halk bankasının TL ‘ye uzun vadeli ticari kredilerde en yüksek faiz oranı olarak USD için %9 olarak TL için %31 olarak belirlediği, Vakıfbank’ın USD için %15 TL için %37, Ziraat Bankasının USD için %10 TL için %21 şeklindedir. Uyap sisteminde bulunması nedeniyle ayrıca bankalardan sorulmamış olup bu faiz oranı ile taraflar arasında yapılan genel kredi sözleşmesindeki faiz oranlarının uyumlu oluşu, fahiş olmaması, ayrıca Rekabet Kurumunun kararının ticari kredilere ilişkin olmaması, tarafların tacir olup sözleşme ile serbestçe faiz belirleme hakları göz önüne alındığında davacıların davalının haksız fiili neticesinde zarara uğradığına dair bir delil yoktur. Gerek mahkememizdeki benzer dosyalarda ve diğer mahkemelerde aynı konuda açılan davalarda alınan bilirkişi raporlarında anılan Rekabet Kurulu kararının ticari kredileri kapsamadığına ilişkin raporlar ve taraflar arasındaki sözleşmede söz konusu kredinin ticari kredi olduğunun belli olması (Davacı dahi dava dilekçesinde ticari kredi olduğunu belirterek dava açmıştır.) göz önüne alındığında usul ekonomisi ve yargıda hedef süre ilkeleri gereği bu konuda ayrıntılı bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç ve gerek duyulmamıştır. Bu nedenlerle hukuki nitelendirmeler hakimliğimizce yapılıp Rekabet Kurumu kararı daha önceki yargı içtihatları ile ticari kredileri kapsamadığına ilişkin tespitler, taraflar arasındaki kredinin ticari kredi oluşu belirlenen faizin makul oluşu, tarafların basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü, sözleşmelerin serbestliği ilkesi davalının haksız fiilden kaynaklı zararının oluştuğuna dair delil olmaması göz önüne alınarak davanın reddi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacıların davasının REDDİNE,
2-Bilirkişinin emek ve mesaisine karşı (ön rapor sunulduğundan) belirlenen ücretin yarısının ödenmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının davacılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davacılar tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacılara iadesine,
Dair davacılar ve davalı vekili ile davacı … yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 00,00 TL
Karar Harcı : 59,30 TL
Noksan Harç : 59,30 TL

Davacılar Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.030,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 400,00 TL
Posta Giderleri : 156,60 TL