Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/815 E. 2018/102 K. 12.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/815
KARAR NO : 2018/102

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/09/2017
KARAR TARİHİ : 12/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … Tic. Ltd. Şti’de bulunan %51 hissesinin davalıya sattığını ve 100.000,00 TL nakit aldığını, davalının beyanına göre 25.000 Euro değerinde stokta bulunan malın mali değer olarak müvekkilinde bırakıldığını, stokta 25.000 Euro’luk mal olduğunu belirtmesine rağmen yapılan yazışmalarda stokta 35.000 Euro değerinde mal olduğunun anlaşıldığını, taraflar arasında … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile davalının davacı, davalının da müvekkili olduğu aralarındaki hisse devri anlaşmasına müvekkilinin aykırı davrandığı iddiasıyla davalının ödemesi gereken senedi ödememesi ayrıca söz konusu anlaşmadan dolayı müvekkiline ödenen bedellerin geri istenmesini konu eden davanın görüldüğünü, davalının 3. şahıs durumundaki … şirketinin yetkili satıcılık anlaşmasını feshetmesinin müvekkiline mal etmeye çalışarak şirkete bedelsiz olarak el koymak istediğini, anılan dosyada alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin haklılığının ayrıca ortaya çıktığını, tarafların ortağı olduğu şirketin bir değeri bulunduğunu ve bu değer üzerinden satış işlemi yapılmış ise de, hakettiğinden daha az bir bedeli ile %51’lik hissenin davalıya devredildiğini, hisse devir anlaşmasından daha sonra davalının şirket kuruluşundan bu yana şirketin stokta bulunan mallarını dışarıdan elden satmak ve şahsi hesabına kaydetmek suretiyle kazanç sağladığı ve bu kazancın büyük bir bölümünü şirket hesaplarına yansıtmayarak müvekkili aleyhine çıkar elde ettiğini, davalının hisse devir anlaşmasında aşırı yarar sağlayan kişi durumuna geçtiğini, TBK 28. maddesinde ifade edildiği şekilde hisse devir sözleşmesinde açık bir oransızlık söz konusu olduğunu, müvekkilinin şirket hisselerini davalıya devretmesine rağmen bu hisselerin tamamen karşılığını almadığını belirterek hisse devir bedelinin tespiti için davalının şahsi hesapları üzerinde inceleme yapılması ve şirketin kuruluş tarihi olan 22.11.2012 tarihinden bu yana stoklarının incelenerek yapılan satışlar ile davalının şahsi hesaplarında görülen satışların şirket hesabına aktarılıp aktarılmadığının aktarılmayan miktar üzerinden müvekkilinin şirkette devrettiği hisseye karşılık gelen kısma ilişkin alacak hakkının tespiti ve davalıdan tahsili istemine ilişkin belirsiz alacak davası olacak şekilde şimdilik 2.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan alınmasını talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK. 14/2. maddesine göre bu davaya bakma konusunda kesin yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu nedenle davanın kesin yetki yönünden reddi gerektiğini, esas yönünden de, tarafların … Tic. Ltd. Şti’nin … merkezli … şirketinin Türkiye’deki tek yetkili satıcılığını almak ve firmanın ürünlerini pazarlayıp satmak için kurulduğunu, tarafların 27.04.2015 tarihine kadar şirketi birlikte yönettiklerini, büyüme stratejisi konusunda fikir ayrılığına düştüklerinden de davacıların hisselerinin 150.000,00 TL’sini davalının satın alması konusunda anlaşıp 27.04.2015 tarihli hisse devir sözleşmesiyle ortaklıklarını sonlandırdıklarını, şirketin tek değeri ve kurulma amacının tek yetkili satıcılık sözleşmesinin elde edilmesi olduğunu, 09.06.2015 tarihinde …’daki şirket tarafından tek satıcılık sözleşmesinin feshedildiğini, hisse devir sözleşmesinin 2.3. maddesine göre ödenen bedelin iadesi için davacıya ihtar çekildiğini ve ödenmemesi üzerine … 2. Asliye Hukuk mahkemesinin … E. sayıl dosyasında dava açıldığını, mahkemece müvekkilinin haklı olduğu kabul edilerek sözleşmenin 2.3. maddesine göre, yine sözleşmenin 2.2. maddesinde düzenlenen ve ödenen bedelin müvekkiline iadesine karar verdiğini, davacının kendi şirketi .. Ltd. Şti’nin Temmuz 2015 tarihinden itibaren … Merkezli … şirketinden direk ithalat yaptığını, ortak oldukları … Ltd. Şti ile … şirketi arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin sonlandırılmasına davacının sebebiyet verdiğini ve kendi şirketi üzerinden ithalat yaparak … merkezli … şirketi ile ticari ilişkiye girdiğini, stokta mal olmasının bu davayla bir ilgisinin olmadığını, esasında stokların tekstil ve su sporları malzemelerinde işletme için bir yük olduğunu, müvekkilinin şahsi hesaplarındaki paraların şirkete ait olmadığını, özel derslerden kazandığı paralar olduğunu, şirketin tek değerli varlığının yetkili satıcılık sözleşmesi olup bunun dışında karlı bir operasyonun bulunmadığını ve satış mağazasının şu anda aktif olmayıp tasfiye sürecine girdiğini, müvekkilinin derhal tüm hisseleri bedelsiz olarak davacıya devretmeye hazır olduğunu, olayda TBK 28. maddesinin uygulama alanı bulamayacağı zira davacının tek yetkili satıcılık hakkını kendi şirketi üzerine alıp müvekkilini zarara uğrattığını belirterek mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Tarafların kurucu ortağı oldukları ve hisse devir sözleşmesine konu … Tic. Ltd. Şti’nin sicil kaydı, noter huzurunda yapılan pay devri sözleşmesi, taraflar arasında akdedilen hisse devri sözleşmesi, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. – … K. sayılı kararı ve dosyasının bir sureti, davacının …’da kurulu … şirketiyle yaptığı yazışmalar ve dayanılan tüm deliller celp edilip incelenmiştir.
Dava, hisse devir sözleşmesindeki bedelin, hisselerin gerçek karşılığı olmadığı iddiasıyla gerçek bedelinin tespit edilerek davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı taraf yetki itirazında bulunmuş ve … Asliye Hukuk Mahkemesinin HMK. 14/2. maddesi kapsamında kesin yetkili olduğunu savunmuştur.
HMK. 14/2. maddesinde, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla şirketin bir ortağına ya da üyesine karşı ya da bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu ifade edilmiştir.
… Tic. Ltd. Şti’nin kurulu olduğu adres … ilidir, ancak anılan şirket taraflarca kurulmuş olsa da davanın açıldığı tarih itibariyle davacının adı geçen şirket ortağı olmadığı, hisselerini devretmek suretiyle ortaklıktan ayrıldığı, dolayısıyla HMK. 14/2. maddesinin bu davada uygulama yerinin bulunmadığı anlaşılmakla … Asliye Hukuk Mahkemesinin kesin yetkili olduğu yönündeki davalı savunmasına itibar edilmemiş ve yetki itirazı reddedilerek davanın esasına geçilmiştir.
Dosyada bulunan sicil kaydına göre, tarafların … Tic. Ltd. Şti’yi birlikte kurdukları, şirketin 22.11.2012 tarihinde sicile tescil edildiği ve 29.11.2012 tarihli ticaret sicil gazetesinde kuruluşun ilan edildiği, kuruluştan itibaren ilk üç yıl için davalının şirket müdürü olarak seçildiği ve şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında akdedilen varlığı ve içeriği konusunda uyuşmazlık bulunmayan 27.04.2015 tarihli hisse satış sözleşmesi ile davacının şirketteki %51’lik hissesini davalıya satış suretiyle devrettiği, böylece ortaklıktan ayrıldığı ve şirketin tek ortaklı limited şirket haline dönüştüğü, bu hususun ticaret sicil gazetesinin 11.05.2015 tarihli nüshasında ilan edildiği ve hali hazırda davalının … Tic. Ltd. Şti’nin tek hissedarı olduğu görülmektedir. Hisse satış sözleşmesinin 2. maddesinde satış bedelinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. 2.1. maddede, %51’lik hisseyi devreden davacının, bu hissenin tamamını 150.000,00 TL karşılığında davalıya satmayı kabul ettiği, bu bedelin 100.000,00 TL’sinin davalının banka hesabına yatırılacağı, kalan 50.000,00 TL’nin, 25.000,00 TL’sinin 01.06.2015, 25.000,00 TL’sinin de 01.06.2016 tarihinde eşit miktarlı iki senetle ödeneceği düzenlenmiştir, devamında, şirketin … ile akdettiği tek yetkili satıcılık sözleşmesinde ortaklık yapısının değişmesi durumunda sözleşmenin MBrands tarafından tek taraflı feshedilebileceği düzenlenmiş bulunduğundan, hisse satış sözleşmesinin imzalanmasından sonra 6 ay için tek satıcılık sözleşmesinin feshedilmesi halinde bu maddede ve 2.2. maddede düzenlenen ve ödenmiş olan bedelin, davacı tarafından hisseleri devralan davalı …’a iade edileceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir.
BS Spor Malzemeleri İç ve Dış Tic. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti ile MBrands şirketi arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin feshedilmesi üzerine, hisseleri devralan davalının ödediği hisse satışı bedelini davacıdan tahsil amacıyla … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında dava açtığı ve mahkemece yapılan yargılama sonunda 2017/463 K. sayılı 20.09.2017 tarihli kararla, tek satıcılık sözleşmesinin feshedilmiş olması sebebiyle hisse satış sözleşmesinde … tarafından …’e ödenen 125.000,00 TL’nin …’ten tahsili yönünde hüküm kurulduğu, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Şirketteki hisselerini devreden davacının … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin .. E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında hisseleri satın alan …’ın şirketin stoklarında daha önceden bildirdiğinden daha fazla mal bulunduğunu beyan etmesi karşısında hisselerin devir bedelinin daha yüksek olması gerektiğinin anlaşıldığını, ayrıca şahsi hesaplarında şirkete ait paraların bulunduğunun tespit edildiğini ileri sürerek huzurdaki bu davayı açtığı ve hisse satış sözleşmesinde devrettiği %51’lik hissesine karşılık gelen bedelin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek hisselerin gerçek bedelinin tespitiyle bu bedelin davalıdan tahsilini talep ettiği görülmektedir.
Davacı taraf 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 28. maddesinde düzenlenen gabine dayanmıştır.
TBK 28. maddesinde ”Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa bu oransızlık zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde zarar gören, durumun özelliliğine göre ya sözleşmeyle bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek edimin geri verilmesini, ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun, ortadan kalktığı tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak 5 yıl içinde kullanabilir” denilmiştir.
Gabine dayalı olarak açılan bu davada davanın resen dikkate alınması gereken hakdüşürücü süre içinde açıldığı sonucuna varılmıştır.
İş bu davada davacı taraf, TBK. 28/1. maddesinin son cümlesinde düzenlenen edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini istemektedir.
TBK. 28. maddesindeki gabinden söz edilebilmesi için edimler arasındaki aşırı oransızlık olarak tanımlanan objektif unsur ve zarara uğrayan tarafın zor durumda olması veya tecrübesizliğinden ya da düşüncesizliğinden yararlanılması olarak ifade edilen subjektif unsurun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. İki koşuldan herhangi birisinin gerçekleşmemesi halinde gabinden söz edilmemesi mümkün görülmemektedir.
Davacı taraf … Tic. Ltd. Şti’nin kurucu ortağı olup, davalı ile birlikte 2012 yılında şirketi kurmuşlardır. Şirketin kurucu ortağı ve %51 hissedarı olan davacının şirketin malvarlığı ve değeri ile ilgili bilgi sahibi olmamasının mümkün bulunmadığı, bu şirket dışında kendisine ait .. Ltd. Şti’nin sahibi olduğu, dolayısıyla kendisine ait başka bir şirketi bulunan ve … Tic. Ltd. Şti’nin kurucu ortaklarından olan davacının tecrübesizliği ya da deneyimsizliğinden söz edilmesinin mümkün olmadığı, zor durumda kalındığı yönünde herhangi bir delil bulunmadığı gibi esasında böyle bir iddiasının da ileri sürülmediği, dolayısıyla gabinin subjektif unsurunun olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla, şirket kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle şirketteki %51’lik hissenin gerçek değerinin tespit edilmesinin neticeye bir etkisinin olamayacağı, zira yukarıda izah edildiği şekilde gabin olgusunun kabulü için subjektif unsurun oluşmadığı dosya içeriğiyle sabit olduğundan artık objektif unsurun araştırılmasına gerek görülmemiştir.
Davalının şahsi hesapları ve şirketin stokları üzerinde inceleme yapılarak devredilen hisselerin gerçek değerinin tespiti ve bedelin tahsili istemine ilişkin bu davada davacının ”deneyimsizliği ya da tecrübesizliğinden yararlanılması” niteliğindeki subjektif unsurun gerçekleşmediği açık olduğundan davanın yerinde bulunmadığı kabul edilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi gereğince hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.12/02/2018

KATİP …

HAKİM …

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 31,40 TL
Karar Harcı : 35,90 TL
Noksan Harç : 4,50 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 542,50 TL

Yargılama gideri detayları
Posta ve Diğer Giderler : 100,30 TL