Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/807 E. 2019/267 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/807
KARAR NO : 2019/267

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 15/09/2017
KARAR TARİHİ : 28/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’nin, …. A.Ş’nin hissedarı ve … grubunun çalışanı olduğu bir dönemde bono borçlusu … ile lehtar … A.Ş’nin …bank nezdinde kullanmış olduğu kredilerin teminatı olarak düzenlenen bonoya kefil sıfatıyla imza attığını, öncelikle bononun kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibine konu edilemeyeceğini, zira bono metninde bedelinin nakden veya malen ahzolunduğunda ilişkin bir ibare yer almadığı gibi bono üzerindeki rakam, tarih ve yazı ile yazılan miktarın daha sonra doldurulduğunu, müvekkillerinin murisinin imza attığı tarihte bononun boş olarak düzenlenip bankaya kredi teminatı olarak verildiğini, takip dayanağı bononun hangi kredi ilişkisi karşılığında düzenlendiğinin tespiti gerektiğini, bankalar tarafından müşterilerine kullandırılan kredilere karşılık kambiyo senedi teminatı alınmakta ise de bu senedin kredi borcunun teminatı olduğuna dair kaydın banka nezdinde tutulması gerektiğini, bu hususun netleştirilmesinin zorunlu olduğunu, bononun tahsil cirosuyla mı yoksa teminat cirosuyla alındığının belirlenmesi gerektiğini, bono aslının getirtilerek üzerindeki yazı ve imzaların aynı zamanda yazılıp yazılmadığının tespitinin istendiğini, murisin 27.10.2013 tarihinde vefat ettiğini ve bu tarihten 3 yıl sonra 2016’da icra takibi yapıldığını, bononun tanzim tarihinin gerçek olup olmadığının saptanmasının zorunlu olduğunu, banka nezdinde şirketin kullandığı kredinin teminatı olarak düzenlenen bononun kambiyo vasfına haiz olmadığını, teminat karşılığında verildiğini, icra takibinde murisin bonodan sorumluluk miktarının 700.000,00 TL olarak belirtilmiş olmasının da iddialarının doğrulandığının kanıtı olduğunu, bankanın kullandırdığı kredi hesaplarının incelenmesiyle ölüm tarihinde temerrüt durumunun oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşacağını, senedin kambiyo vasfına haiz olmayıp kredi teminatı olması nedeniyle hesap kat ihtarının tebliği ile kefilin sorumluluğunun başlayacağını, senedin protesto dahi edilmediğini, asıl borçlu şirketin … 7. ATM’nin … E. sayılı dosyası ile iflasın ertelenmesi talebinde bulunduğunu ve mahkemece 04.03.2016 tarihinde tedbir kararı verilerek takiplerin durdurulduğunu, asıl borçlu şirketin iflas erteleme sürecinden yararlanması nedeniyle kefil olan murisin de aynı haktan yararlanması gerektiğini, bu bononun hangi sözleşmenin teminatı olarak verildiğinin bilinmediğini belirterek tüm bu hususların açıklığa kavuşturulmasından sonra … 9. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasının dayanağı olan bonodan dolayı müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranındaki tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalıların cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
SAVUNMA /
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesiyle davalı …. A.Ş arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince adı geçen firmaya nakdi ve gayrinakdi kredilerin kullandırıldığını, kredinin geri ödemesinin yapılmadığını, borçlu firma tarafından tahsil halinde borçtan düşülmek üzere devir ve temlik cirosuyla müvekkili bankaya devrettiği, 09.08.2011 düzenleme tarihli 29.01.2016 vadeli 4.000.000,00 TL bedelli bononun ödenmemesi üzerine protesto ettirilerek … 9. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasıyla takibe konulduğunu, takipten hemen sonra davacılar tarafından … 21. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında takibin taliki ve iptali için dava açıldığını ve senet üzerindeki imzanın murisin eli ürünü olmadığı, ayrıca takip alacaklısına herhangi bir borcunun bulunmadığı iddialarının ileri sürüldüğünü, dosyanın derdest olduğunu, daha sonra huzurdaki bu davanın açıldığını, bononun ciro silsilesinde herhangi bir kopukluk olmadığı gibi bononun meşru hamili olan müvekkili bankanın haklarının etkileyecek hukuka aykırı bir durumunda mevcut olmadığını, davacıların teminat bonosu olduğu yönündeki iddialarının kabul edilemeyeceğini, bu konuda herhangi bir yazılı belgenin ibraz edilmediğini, borca mahsuben temlik cirosuyla verilen bir bono olduğunu, davacıların murisinin bonoyu keşide eden komununda olup iyiniyetli müvekkili bankaya karşı şahsi defilerini ileri süremeyeceğini, müvekkilinin bu hususları araştırmak zorunda olmadığını belirterek haksız davanın reddi ile %20 oranındaki tazminatın davacılardan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Davaya esas … 9. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası, takip ve dava konusu bono, … 7. ATM’nin 2016/95 E. – 2017/794 K. sayılı iflasın ertelenmesine ilişkin kararı, … 21. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası, banka tarafından kredinin kullandırılmasına esas genel kredi sözleşmeleri ve dayanılan diğer deliller celpedilip incelenmiş, banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor ve ek rapor alınmış, deliller toplanmıştır.
Dava, İİK. 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Davacılar tarafından, murislerinin takip konusu bonoda kefil olduğu, bononun asıl borçlu şirketin kullandığı kredi karşılığında bankaya teminat olarak verildiği, boş olarak bankaya verilen bonodaki miktar ve tarihlerin daha sonradan doldurulduğu, imza ile yazıların aynı tarihte yazılmadığı, asıl borçlu şirketin iflas ertelemede olması ve hakkındaki takiplerin durdurulması nedeniyle kefil olan murislerinin de aynı haktan faydalanması gerektiği, kredinin teminatı olarak verilmesi karşısında sebepten mücerret kambiyo evrak olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle bonodan borçlu olmadıkları ileri sürülmüştür.
Davalı banka tarafından ise, bononun,. teminat bonosu olmayıp, alacağa mahsuben temlik cirosuyla elde edilen bono olduğu ve bedelin ödenmemesi nedeniyle senet borçluları aleyhine takibe girişildiği belirtilerek haksız davanın reddi savunulmuştur.
… 9. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında, takibe konu edilen dava konusu bononun keşidecisinin davalı …, …, aval verenlerin davacıların murisi … ile dava dışı bir kısım şirketlerin olduğu, lehtarının davalı … A.Ş olup, keşide tarihinin 09.08.2011 vadesinin ise 29.01.2016 tarihli olduğu, bedelinin 4.000.000,00 TL miktarında bulunduğu, senedin lehtarı olan … A.Ş tarafından yapılan temlik cirosuyla bankaya verildiği ve senedin hamili olan banka tarafından 1.000.000,00 TL asıl alacak, faiziyle birlikte 1.001.166,67 TL alacağın tahsili amacıyla senetteki keşideci ve avalistlere karşı kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapıldığı, davacıların murisi …’nin ise bu miktarın 700.000,00 TL’sinden sorumlu olduğu belirtilerek murisin mirasçıları olan davacılardan bu miktarın tahsilinin talep edildiği icra takibinin kesinleştiği anlaşılmıştır.
… 21. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası incelendiğinde, senedin keşidecisi olan … tarafından açılan imza ve borca itirazla takibin taliki veya iptaline ilişkin bir dava olduğu anlaşılmıştır.
… 10. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasının, bizim dosyamız davacılarından mirasçı …’nin … 9. İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyasında yapılan gayrimenkul haczine karşı meskeniyet iddiasına dayalı olarak senedin alacaklısı bankaya karşı açtığı dava olduğu görülmüştür.
… 21. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında da, davacılar tarafından senetteki murislerine atfen atılan imzanın murisin eli ürünü olmadığı iddiasına dayalı olarak açılan … 9. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında yürütülen takibin taliki veya iptali istemli dava olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde tüm dosya kapsamı ve banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 18.09.2018 tarihli raporda özetle, bononun lehtarı olan … A.Ş tarafından yapılan temlik cirosuyla davalı bankaya geçtiği, banka ile kredi borçlusu …. A.Ş arasında 20.06.20013 tarihli 4.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin akdedildiği ve davacıların murisi …’nin bu sözleşmede müteselsil kefil olduğu, kullandırılan kredinin geri ödemesinin yapılmaması nedeniyle banka tarafından … 27. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesiyle hesabın kat edildiği ve hesabın kat edildiği tarih itibariyle 694.480,07 TL nakdi borcun ödenmesinin istendiği, bankanın kredi ekstresine göre 10.08.2011 tarihinde (murisin vefat tarihinden önce) 1.750.000,00 TL olarak kullandırılan kredinin ana parasının 685.000,00 TL olarak kaldığı, en son faiz tahakkukuna göre işleyen akdi faizin 29.868,80 TL olduğu ve bu miktarın 20.348,76 TL’lik kısmının ödendiği böylece kalan faiz ve ferilerinin 9.520,04 TL olduğu, ana para 685.000,00 TL’ye bu miktarın eklenmesi sonucu bankanın 694.520,04 TL alacaklı olduğu, ancak kat ihtarında banka tarafından daha az miktarda 694.480,07 TL’nin ödenmesinin istendiğini, murisin vefat tarihi olan 27.10.2013 itibariyle bakiye borcun 800.000,00 TL olduğu, icra takibinde murisin mirasçıları olan davacılardan 700.000,00 TL’nin talep edildiği, kat ihtarının kredi lehtarı ve kefillere usulüne uygun tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, icra takip tarihi olan 02.02.2016 tarihi itibariyle bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının 695.319,17 TL olduğu, takip konusu 4.000.000,00 TL’lik bononun tanzim tarihinin 09.08.2011 olup, bankanın nazım kayıtlarına 10.08.2011 tarihinde ”finansman senedi giriş işlemi” açıklamasıyla kaydedildiği, dosyada 20.06.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin bulunduğu, bononun 09.08.2011 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında alındığının anlaşıldığı, ancak bu sözleşmenin dosyaya ibraz edilmemiş olduğu, yapılan incelemeler neticesinde bankaya kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa mahsuben bu senedin verildiğinin anlaşıldığı, zira senetteki cironun temlik cirosu olduğunun belirlendiği, takip tarihi itibariyle bankanın halen kredi sözleşmesinden dolayı 695.319,17 TL alacaklı olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce senedin tanzim tarihinin 09.08.2011 olduğu ve banka kayıtlarına 10.08.2011 tarihinde girdiği dikkate alındığında davalı bankaya 09.08.2011 tarihli kredi sözleşmesini ibraz etmesi için süre verilmiş ve banka tarafından bu gerek yerine getirilerek sözleşme dosyaya sunulmuş olduğundan bu sözleşmenin tetkiki ve davacıların itirazlarının değerlendirilmesi ve ayrıca davanın menfi tespit davası olup, dava tarihi itibariyle borç miktarının tespiti gerektiğinden aynı bilirkişiden ek rapor alınma yoluna gidilmiştir. 10.12.2018 tarihli ek raporda özetle; kök rapordaki açıklamalar tekrar edilerek banka tarafından ibraz edilen 09.08.2011 tarihli 4.000.000,00 TL’lik genel kredi sözleşmesinde davacıların murisi …’nin kefil olarak imzasının bulunduğu, bunun dışında banka ile senet lehtarı asıl borçlu şirket arasında 20.06.20013 tarihli 4.000.000,00 TL’lik bir genel kredi sözleşmesinin de olduğu, bu sözleşmede de murisin kefalet imzasının olduğunun belirlendiği, dolayısıyla kredinin hangi sözleşme kapsamında kullandırıldığının ayrıştırılmasının pek fazla bir öneminin olmadığı, ancak bonoya dayanak kredinin 09.08.2011 tarihli sözleşme kapsamında kullandırıldığının şüphesiz bulunduğu, her iki sözleşmenin ve dava konusu bononun banka kayıtlarında yer aldığı ve murisin vefat ettiği 27.10.2013 tarihi itibariyle bakiye kredi borcunun 800.000,00 TL miktarında bulunduğu, kök raporda belirtildiği şekilde takip tarihi itibariyle 695.319,17 TL olan borç miktarının iş bu davanın açıldığı 15.09.2017 itibariyle 814.098,88 TL olup, dava tarihi itibariyle bankanın alacağının bu miktarda olduğu açıklanmıştır.
Mahkememizce dosyada mevcut bulunan ve uzman bilirkişi tarafından düzenlenen ve birbirini teyit eden kök ve ek rapordaki hesaplama ve teknik açıklamalara itibar edilmiştir.
Davacılar, bononun teminat bonosu olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Davacıların murisinin bonoda avalist konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Murisin bonodaki imzası inkar edilmemiş, teminat bonosu olduğu iddiasıyla birlikte yazı ve miktarın ve tarihlerin sonradan doldurulduğu, nitekim senedin bankaya verildiği anda boş olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu bononun lehtarı şirket tarafından bankaya ciro edildiği ve ciro üzerinde ”bedeli teminattır” yahut teminat olarak verildiğini ispata yarar herhangi bir ibarenin bulunmadığı, lehtarın kaşe ve imzasıyla birlikte bankaya ciro edildiği, bu durumda cironun temlik cirosu olduğunun kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Bunun dışında davacılar tarafından bononun teminat bonosu olduğu yönünde yazılı bir belgede ibraz edilmiş değildir. Banka kayıtlarında yapılan incelemede finansman girişi kaydıyla bononun alındığı ve bu hususunda bankacılık mevzuatına göre bononun borca mahsuben alındığının delili olduğu sonucuna varılmıştır. Davalı bankanın bonoyu 10.08.2011 tarihinde kaydına aldığı tespit edilmiştir ve banka tarafından 09.08.2011 tarihli ve 20.06.2013 tarihli genel kredi sözleşmeleri de ibraz edilmiş ve bu sözleşmeler çerçevesinde kullandırılan kredi borcuna mahsuben alınan bir bono olduğu açıkça anlaşılmış olup, bononun tanzim tarihi ve banka kayıtlarına girişi dikkate alındığında 09.08.2011 tarihli genel kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandırılan kredi borcuna mahsuben verildiğinin kabulü gerektiği, dosyada mevcut bulunan raporda senedin banka kayıtlarına girdiği 10.08.2011 tarihi itibariyle sözleşmenin tarafı şirkete 1.750.000,00 TL kredi kullandırıldığı, kalan ana paranın 685.000,00 TL olup işleyen akdi faizin eklenmesi ve 20.348,76 TL’lik ödemenin tenzili ile bankanın 694.520,04 TL alacaklı olduğu, davacıların murisinin vefat ettiği 27.10.2013 tarihi itibariyle banka alacağının 800.000,00 TL miktarında bulunduğu, ek raporda ifade edildiği üzere davanın açıldığı 15.09.2017 tarihi itibariyle bankanın kredi ilişkisi çerçevesinde alacak miktarının toplam 814.098,88 TL olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda icra takibi ve dava tarihi itibariyle bankanın alacaklı olduğu, menfi tespit davalarında, alacak ve borç miktarının dava tarihi itibariyle belirlenmesi gerektiği ve dava tarihi itibariyle de banka alacağının 814.098,88 TL olarak belirlenmesi ve icra takibinde davacılardan istenen miktarın 700.000,00 TL olduğu dikkate alındığında huzurdaki bu davanın haklı ve yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacılar tarafından 09.08.2011 tarihli genel kredi sözleşmesindeki davalı banka tarafından yargılama sırasında sunulduğu ve bu sözleşmedeki murislerine ait kefalet imzasının murise ait olmadığı ileri sürülerek imza incelemesi yapılması talep edilmiştir.
Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takibe konu bonodan borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, bononun, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borca mahsuben verildiğinin kabul edildiği, anılan sözleşmedeki kefalet imzasının murisin eli ürünü olmamasının neticeye bir etkisinin bulunmadığı, zira genel kredi sözleşmesinde kefil olmayan bir kişi tarafından dahi borca mahsuben senet verilebileceği gibi teminat senedinin de verilmesinin mümkün bulunduğu, somut olayda davacıların murisinin bonoda avalist konumunda olup, yapılan inceleme sonucu murisin vefatından önce 10.08.2011 tarihi itibariyle banka tarafından kullandırılan kredi borcuna mahsuben verilen bir senet olduğunun belirlendiği de sabit olduğundan davacıların bu yöndeki itirazları dikkate alınmamış ve genel kredi sözleşmesinde kefil imzasının davacıların murisine ait olup olmadığı yönünde grafoloji raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
Bunun dışında davacılar, bononun açığa imza atılmak suretiyle düzenlendiği, tanzim tarihi, bedeli ve üzerindeki diğer yazıların sonradan doldurulduğunu iddia etmişlerse de; bu iddiayı ispat zımmında yazılı bir belgenin ibraz edilmediği, bononun genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borca mahsuben verilen bir bono olduğu ve sözleşmede banka kayıtlarının kesin delil olacağının kararlaştırıldığı ve banka kayıtlarında da bononun borca mahsuben verildiği hususunun yazılı olduğu anlaşılmış olmakla davacıların bu iddialarına da itibar edilememiştir. Ayrıca senedin lehtarın olan … A.Ş.’nin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde, dava konusu bononun teminat bonosu olduğunun ortaya çıkacağı belirtilmiştir. Az önce izah edildiği üzere senedin lehtarı olan … A.Ş. ile davalı banka arasındaki genel kredi sözleşmesinde ihtilaf halinde banka kayıtlarının delil olarak kabul edileceğini kararlaştırıldığı gibi esasında davalı şirketin defterlerinde bononun teminat bonosu olarak kayıtlı olmasının dahi sonuca bir etkisinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak bono verilmesi halinde, sözleşmeden kaynaklı olarak bankanın alacağının varlığı halinde teminat fonksiyonunun devreye gireceği ve bu senede dayalı olarak alacağın tahsil edilebileceği açıktır. Yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde dava tarihi itibariyle bankanın alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda senedin takibe konulmasına engel bir hal bulunmadığı görülmektedir. Genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil veya asıl borçlu sıfatına sahip olmayan kişilerce sözleşmeden kaynaklanan alacağın teminatı olarak ipotek, taşınır rehni verilebileceği gibi kambiyo senedi düzenlenmesi de mümkündür. Dolayısıyla bir an için senedin teminat senedi olduğu kabul edildiğinde dahi senedin hamili bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunduğu, alacağa dayanak sözleşmede, kambiyo senedinde asıl borçlu yahutta avalist olanların imzasının bulunmamasının bir önem arz etmediği, hangi sözleşmenin teminatı olarak verilmişse o sözleşmeden kaynaklanan alacağın varlığı halinde senet borçlularından alacağın ödenmesi istenebileceği açıktır. Kaldı ki, dava konusu bononun banka alacağına mahsuben verilen bir bono olduğunun anlaşıldığı, davalı bankanın senedin meşru hamili olup düzgün ciro silsilesiyle elde ettiği, davacıların murisinin bonoda avalist konumunda olduğu, bankanın dava tarihi itibariyle genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan bono bedelinin üzerinde miktarda alacaklı olduğunun saptandığı anlaşılmakla davacıların dava konusu bonodan dolayı borçlu oldukları ve davanın haklı ve yerinde bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce davacıların, İİK 72.maddesine dayalı olarak tedbir istemleri reddedilmiş ise de; red kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2018/554 E-606 K sayılı 13/03/2018 tarihli kesin olarak verdiği kararla, tedbirin reddi yönündeki mahkememiz kararının kaldırıldığı, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın kesin olması karşısında davacıların istemi üzerine İİK 72/3 maddesi uyarınca, davaya konu bononun takip konusu yapıldığı icra dosyasına yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde teminat karşılığında ihtiyati tedbir verildiği ve tedbirin icra dosyasında infaz edildiği anlaşılmıştır.
İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında, davanın reddedilerek davacı aleyhine sonuçlanması durumunda tedbirin kalkacağı İİK 72/4 maddesinde açıkça belirtilmiştir. Davacılar yararına ihtiyati tedbir kararı verilen bu davanın reddedilmesi nedeniyle, takip alacaklısı bankanın alacağını geç kavuşması durumu ortaya çıkmış olduğundan, İİK 72/4.maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20’si oranındaki tazminatın davacılardan alınarak takip alacaklısı davalıya verilmesi yasanın amir hükmü olduğundan bu doğrultuda %20 oranındaki tazminatın davacılardan tahsili ile davalı bankaya verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
İİK. 72. maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20’si oranında hesaplanan 200.233,33 TL tazminatın davacılardan alınarak takip alacaklısı davalı … T.A.Ş.’ye verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 11.954,25 TL harçtan mahsubu ile bakiye 11.909,85 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı … T.A.Ş. lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 53.985,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … T.A.Ş.’ye verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı … T.A.Ş. tarafından yapılan 73,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı … T.A.Ş.’ye verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacılar vekili Av. … ile davalı … vekili Av. …’in yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/03/2019

BAŞKAN
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
KATİP
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 11.954,25 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Bakiye Harç : 11.909,85 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.169,30 TL

Davalı … T.A.Ş. Gider Avansı
Yatırılan Avans : 100,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.350,00 TL
Posta ve Diğer Giderler : 793,00 TL