Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/735 E. 2021/41 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/735
KARAR NO : 2021/41

DAVA : TAZMİNAT(Rücuen)
DAVA TARİHİ : 15/08/2017
KARAR TARİHİ : 26/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili sigorta şirketi nezdinde ticari Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı …’a ait servis kutu ve boruların davalı tarafından hasara uğradığını ve bu nedenle dava dışı sigortalısına (…’a) 12.04.2016 tarihinde 148,05 USD hasar ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin ödediği zararın rücuen müşterek ve müteselsilen tahsili amacıyla ihtarmame gönderildiğini ancak herhangi bir ödemenin yapılmadığını, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 148,05 USD’nin 12.04.2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek (devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işlemiş faiz) faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/ Davalı … Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 03.11.2016 tarihinde … tarafından yapılan çalışma sırasında …’a zarar verildiğinden bahsedildiğini ancak davaya konu hasar oluşmasında müvekkili idaresinden kaynaklı herhangi bir kusurun söz konusu olmadığını, müvekkili kurumun ihale yoluyla ve istisna akdiyle yüklenici firmalara işleri yaptırdığını, yüklenen işi yapacak olan firmalarının müvekkili idaresinin denetim ve gözetiminde olmadığını, ihale edilen işlerin tekniğe ve şartnameye uygun yapılıp yapılmadığının kamu görevlisi olan mühendisler tarafından izlendiğini, burada takibi yapılan işin yüklenici firma elemanlarının değil yapılan iş olduğunu, yapılan kontroller sonrası hak edişlerin düzenlendiğini, müvekkili idarenin ve diğer davalı firmanın kazı çalışmasına başlamadan önce üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirdiklerini, ayrıca davacının tespitlerini ve buna dair kendilerine tebliğ dahi edilmeyen tutanakları da gıyaplarında yapılıp düzenlendiği ve idarecinin hiçbir savunma ve itiraz hakkı tanınmadığını, bu nedenle de kabulünün mümkün olamayacağını, davacı sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olduğundan sigortalısının hukuken haklı olmayan hiçbir talebini idareden talep ve dava edemeyeceğini, kusur durumunun da tespitinin gerektiğini, davacının sigortalısına ait altyapı tesislerinin, projesine ve yapı tekniğine uygun biçimde döşenip döşenmediğinin araştırılarak gerekirse projelerinin de getirilerek yerinde kazı yapılmak sureti ile incelenmesi gerektiğini, ancak bu hususun açıklığa kavuşması sonrası hakkaniyete uygun bir sonuca varılabileceğini, TTK’nın 1301. maddesine göre ancak müvekkili idaresinin kusurlu ve sorumlu olması ile meydana gelen zararla idare arasında uygun illiyet bağının kurulması halinde mümkün olabileceğini, zararın idari eylem ve işlemlerinden değil de zarar görenin veya bir başkasının eylemlerinden doğması halinde zararla idari eylem arasındaki illiyet bağının kesileceğini, dava konusu zararın meydana gelmesinde sigortalının kusurlu olduğunun açık olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber meydana gelen zararın gerçek muhatabının … olmadığını, müvekkili idare ile iş ortakları arasında yapılan sözleşmede Yapım İşleri Genel Şartnamelerde belirtilen “Projelerin zemine uygulanması sırasında meydana gelen hataların sorumluluğu ve hataların neden olduğu zararlar ve giderler yükleniciye ait olup, bunun sonucu olarak meydana gelen hatalı işin bedeli de yükleniciye ödenmez.” hususu gereği oluşabilecek her türlü maddi ve manevi zarardan yüklenicinin sorumlu olduğunu, … ile yüklenici firma arasında yapılan eser sözleşmesinde işin yapımı sırasında üçüncü şahıslara verilecek tüm zararlardan yüklenici firmanın sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, bu nedenle müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, dava konusu hasarın meydana gelmesinde sigortalının müterafik kusur durumunun araştırılması gerektiğini, istenilen tazminatın fahiş olduğunu, dövize dayalı biçimde haksız fiil tazminatı talep edilemeyeceğinin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2004/8861 Esas sayılı kararında açıkça belirtildiğini, oluştuğu iddia edilen zarar belenin piyasa rayiçlerine uygun olmadığını, davacı tarafın hükmedilmesini talep ettiği tazminata ödeme tarihinden itibaren faiz isteminin hukuka aykırı olduğunu, ancak dava tarihi itibarıyla yasal faiz talep edilebileceğini ve haksız fiilden kaynaklı olması nedeniyle faizin yasal faiz olabileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazlarının olduğunu, belirtilen hasar tarihinde (12/04/2016) iddia edilen hasarın meydana geldiği bölgede hiçbir faaliyetlerinin olmadığını, aksine hasarın meydana geldiği iddia edilen tarihte ve bölgede çalışma yapanın dava dışı … belediyesi olduğunu, davalılar …Tic. Ltd. Şti. ile beraber iş ortaklığı kurularak davalılardan …-… ilçe sınırları içerisindeki içme suyu ve atık su hattının yapım onarım işini ihale ile üstlendiklerini, bu kapsamda iş ortaklığı tarafından dava konusu hasarın meydana geldiği iddia olunan mahalde de çalışmalarının olduğunu, ancak hasarın varlığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla gerek … gerekse başka mevcut hatlara zarar verilmemesi için gereken tüm tedbirlerin alındığını, dava dışı …’ın hasar tarihinden önce ve hasarın meydana geldiği iddia edilen yerde doğalgaz bulunup bulunmadığının anlaşılmasını sağlayan Sarı Kum ve İkaz Bandı uygulaması yapmadığını, ayrıca … tarafından doğalgaz hatlarının da konudaki şartnameye uygun olarak döşendiğini somut verilerle ortaya koyması gerektiğini, iddia edilen hasarın …’ ın uygun döşenmemesi ile kendi kusurlu eyleminden kaynaklandığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava dışı … tarafından düzenlenen 28.04.2016 tarihli ”Hasar Onarım Gider Belgesi”nde yer alan onarım giderlerinin “Gerçek Zararı” yansıtmadığını, dolayısı ile davacının olmayan bir zararın tazmini talebinin haksız bir kazanç sağlama çalışması olduğunu, davacının davaya konu hasarın giderilmesi için özel olarak işçi tutup araç temin ettiğini ve harcama yaptığını ispatlaması gerektiğini, halihazırda şirketin faaliyetinin devamlılığını sağlamak üzere istihdam ettiği işçilerin ve araçların kullanılmasından kaynaklanan zararların gerçek zarar olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığının Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.05.2016 tarih 2016/16457 Esas 2016/6984 Karar sayılı kararında açıkça belirtilmiş olduğunu, dava dışı …’ın kendi istihdam ettiği işçi ve araçlarını kullandığının yönlendirdiklerinin tartışmasız olduğunu, genel idare giderlerinin talep edilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile dışı … tarafından düzenlenen 28.04.2016 tarihli “Hasar Onarım Gider Belgesi”nde yer alan sayaç açma- kapama bedelinin de yapılamayan bir işlem bedelinin tahsili olduğunu, tamamen haksız ve hukuka aykırı olarak talep edildiğini, her bir abone için 14,00 TL 10 adet abone için ayrı ayrı ödendiğini gösterir belgelerin sunulması gerektiğini ayrıca bu işlemin dava dışı …’ın bizzat kendisi tarafından yapılan rutin işler olduğunu, zira meydana geldiği iddia olunan gibi bir hasarda, herhangi bir gaz kesme işleminin yapılmayarak, kelepçe ile boğma işlemi yapıldığını ve hasar gören bölgeye manşon takılmak suretiyle giderildiğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile dışı … tarafından düzenlenen tutanakta iddia olunan hasar onarım bedelinin Türk Lirası cinsinden belirlenmiş olmasına karşın davacının Amerikan Doları cinsinden iş bu davayı açmasının hasar kalemleri ile uyuşmadığını, talep edilen faizin de fahiş olduğunu, dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, davacının ödediğini iddia ettiği tutarın poliçe kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davaya konu hasara ilişkin tutanaklarının da gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından dava dosyasına sunulan 12.04.2016 tarihli hasar tespit tutanağının usulüne uygun hazırlanmadığını, tek taraflı olarak müvekkili şirketin adı yazıldığını, kaza yaptığı iddia edilen çalışanımızın dahi adının bulunmadığını, sadece imza için imtina edildiğinin belirtildiğini ve tek yanlı olarak düzenlenen tutanağın hukuken hiçbir geçerliliğinin olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Hasar tespit tutanak suretleri, ticari paket sigorta poliçe sureti, ibraname sureti, davacı hasar dosyası, … Başkanlığı yazı cevabı celp edilip incelenmiş, davalı …Tic.A.Ş tanıkları … ve … dinlenmiş ve konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor ve ek rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, dava dışı …’ a ait servis kutu ve borularına davalılar tarafından verilen hasar neticesinde sigortalı dava dışı …’ a ticari paket sigorta poliçesi kapsamında yapıldığı iddia olunan 148,05USD’ nin zarara sebebiyet verdiği iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davalı tarafın talebi doğrultusunda bildirilen tanıklar dinlenmiş olup, 18/12/2018 tarihli duruşmada davalı tanığı …: ”Ben …A.Ş VE …Ltd. Şti. Ye ortak girişiminde şantiye şefi olarak görev yapmaktayım, iki yıl boyuncu yani ihale süresince tüm işlerin başında ben vardım, ancak hasarın meydana geldiği … Sokakta o tarihte iş yaptığımızı hatırlamıyorum, bize … den iş emri gelir ve bunun üzerine sekiz saat içerisinde işlere müdehale etmemiz gerekmektedir, yoksa cezai yaptırım söz konusudur, o sokaktada iki yıl boyunca hiçbir iş için ceza yemedik ayrıca … ve … de çalışmalar yapmaktadır eğer ayrıca bizim çalışma yapmış olduğumuz yerlerde görevlinin olmaması söz konusu değildir, iş emri … şubesinden temin edilebilir.” şeklinde, davalı tanığı …: ”Biz … sokakta kazı yapmıştık ancak herhangi bir kurumun altyapısına zarar verdiğimizi hatırlamıyorum, … Mahallesi … sokakta yanılmıyorsam 2016 yılının 3. Veya 4. Aylarında çalışma yaptığımızı hatırlıyorum ancak bir zarar hatırlamıyorum zaten zarar meydana geldiğinde tarafımıza iletiyorlar.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Makine Mühendisi… ve Tazminat Hesaplamaları Aktüerya Hesap Bilirkişisi … tarafından düzenlenen 19/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tüm delillerin hukuki münakaşası her türlü hukuki tavsif tarafların masraf vekalet ücreti ve benzeri diğer istemleri ile İİK’nın 67/2 maddesi kapsamına giren taleplerin takdiri ve nihai kararı tamamıyla mahkemeye ait olmak üzere; mahkemece verilen görev çerçevesinde dosya içeriğinin dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacının iddia ve belgeleri hasarın davalılar tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu ispatlayamaya elverişli olmadığı görüşü dahilinde, 04.12.2016 tarihinde dava dışı sigortalıya yapıldığı iddia edilen (ibraname tarihi ile hasar tarihi uyumsuz olmasına karşın 53 farklı muhtelif tutanaklar dahilinde davaya konu hasarın bulunduğu görülmüş olmasına karşın) ibranameye ait ödeme belgesinin dava dosyasında bulunmaması (ancak halefiyet ödeme ile kazanılır, ki dava dosyasında bulunmadığı), dava dosyasında … numaralı hasar dosyasında bulunan toplam 34.549,37 USD TL hasar ödemesinin dava dışı sigortalıya da ne zaman yapıldığı konusunda da belge sunulmaksızın (ibraname tarihi 01.04.2016 olarak hazırlandığı ancak 53 farklı … tarafından düzenlenen hasar tutanaklarının 01.04.2016-31.04.2016 tarihleri arasında meydana geldiğinin tespiti ile davacının dava dışına ödediğini iddia ettiği ödeme/banka dekontunun dava dosyasında bulunmadığı, ödendiği iddia edilen 148,05 USD toplam hasar bedelinin dava dosyasında bulunan … hasar belgesinde belirtilen TL tutar ile ödeme tarihindeki (12.04.2016) TCMB Döviz Satış Kuru üzerinden hesaplandığında davacı sigorta şirketi tarafından 1 USD’nin 2,8338 alındığı, ancak hasar tarihindeki Merkez Bankası USD Döviz Satış Kurunun 2,8321 olduğu, dava dosyasında bulunan tüm belge ve deliller dahilinde; davacının davasını ispatlayamadığı, davacının davanın dayanağı icra takibine konu ettiği rücuen tazminat alacağını, halefıyet ilkesinden istifade ederek rücuen davalılardan talep edemeyeceği, ancak davacı tarafından dava dosyasına olay anında tutulmuş olan ve delil niteliğinde/olayın ispatına yönelik bir olay yeri tutanakları (çift taralı-onaylı olay anını/kazıyı gösteren fotoğraflar görevlendirmiş olduğu eksper tarafından düzenlenen rapor vb. belgeler ile hesaplama ve ödemeye istinaden iddialarının belirlenebileceği belgeler ile meydana geldiği iddia edilen zararı “gerçek zarar” belgelerinin sunulması durumunda tekrar değerlendirilebileceği ve hesaplama yapılabileceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, sair hususların mahkemenin taktirinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Aynı bilirkişi heyetinden alınan 21/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; kök rapordaki görüşlerinde yapılan itirazlar ve verilen beyanlar da dikkate alındığında dava dosyasına sunulan ek belgelerle herhangi bir değişikliğin söz konusu olamayacağını ve taktir ve hukuki münakaşasının mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davacı tarafın dava konusu yaptığı 148,05USD bedele ilişkin hasara ilişkin ve bu hasara dayalı dava dışı sigortalısına yapıldığı iddia olunan ödemenin belirlenemediği gibi belirtildiği üzere tüm dosya kapsamı ve davalı tanık beyanları da nazara alınarak bahsi geçen hasarın ne şekilde meydana geldiği ve davalıların hasara ne suretle sebep oldukları da belirlenememiş ve bu kapsamda, dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli ve denetime olanaklı bulunan bilirkişi kök ve ek raporuna itibar edilmiş, ispat edilemeyen davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacının davalılara karşı açtığı davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 27,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktarın dava tarihindeki TCMB efektif satış döviz kuru Türk Lirası karşılığı (148,05 USD x 3,5391 TL = 523,96 TL) üzerinden hesaplanan 523,96 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider ve delil avanslarının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair davacı ve davalı … vekilinin yüzüne karşı verilen (6100 Sayılı HMK’nın 341. maddesi uyarınca) KESİN nitelikteki karar açıkça okunup anlatıldı. 26/01/2021

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç:31,40 TL
Karar Harcı:59,30 TL
Noksan Harç: 27,90 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans :2.297,50 TL

Davalı … Şirketi Gider Avansı
Yatırılan Avans :50,00 TL

Davalı … Gider Avansı
Yatırılan Avans: 100,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti :1.400,00 TL
Posta ve Diğer Giderler : 446,10 TL