Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/718 E. 2020/236 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/718
KARAR NO : 2020/236

DAVA : ALACAK (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2017
KARAR TARİHİ : 30/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin daha önce … Şubesinde çalışırken davalının teşviki yönlendirmesi ve vaatleri sonucu 09.04.2012 tarihinde davalı şirket ile acentelik sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin iş bu sözleşme ile birlikte … Kargo … Şubesini 09.04.2012-02.12.2015 tarihleri arasında işlettiğini, davalı tarafça müvekkilinin yaptığı sözleşmede sabit giderlerin 6 ayda bir güncellenerek tamamının kendisi tarafından karşılanacağının açıkça ifade ve taahhüt edildiğini, acentelik sözleşmesi imzalandıktan sonra müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın yerine getirmediğini, müvekkilinin sözleşme süresinde ve sonrasında defalarca karşı taraftan sabit giderlerin güncellenerek kendisine ödenmesini talep ettiğini, ancak bu talebin sürekli ret edildiğini, müvekkili ile yapılan sözleşmede baskın taraf olan davalının kendi belirlemiş olduğu sözleşme şartlarına uymadığını ve bu nedenle müvekkilinin güncellenmiş masraflar ile müvekkilinin fazladan çalıştırdığı çalışan ve aracın giderlerine ilişkin yapılması gereken ödemeleri yapmayarak hukuksuz ve sebepsiz olarak müvekkilinin aleyhine zenginleştiğini, tüm bu nedenlerden dolayı sözleşme gereğince müvekkiline ödenmesi gereken ve her ay yükselen sabit giderler ile fazladan çalışan ve aracın giderlerinin şimdilik 10.000,00TL’sinin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla sözleşmede belirtildiği gibi 6 aylık dönemler halinde güncellemesinin yapılarak belirlenecek bedelin ödenmesi gerektiği tarihten itibaren ki en yüksek banka faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesinin hüküm altına alınmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/ Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasındaki tüm hukuki ilişkinin ibralaşma ile tasfiye edildiğini, davacının ortada fesih için haklı bir neden olmamasına karşın tamamen kendi isteği ile artan masraflar karşısında ekonomik olarak acenteliği sürdüremediği gerekçesiyle acenteliği tek taraflı olarak feshettiğini, davacının bu beyanı ve talebi üzerine şube devir işlemlerinin yapılarak 06.12.2014 tarihinde şubenin devir alındığını, şube devir teslim işlemleri kapsamında müvekkili şirket ile davacı arasında uzlaşma görüşmeleri yapıldığını ve nihayetinde müvekkili şirket kayıtlarında tespit edilen alacak/borç durumuna göre belirleme yapılarak çıkan sonuca göre davacıya ödeme yapıldığını ve davacı tarafından 09.12.2016 tarihinde müvekkili şirketin ibra edildiğini, iş bu ibraname ile davacı taraf müvekkili şirketi “Her ne ad altında olursa olsun hiçbir talepte bulunmayacağını, gayri kabili rücu kabul ve taahhüt” etmek suretiyle 09.04.2012 tarihli acentelik sözleşmesi ve eklerinin feshinden dolayı doğacak tüm hak ve taleplerinden dolayı müvekkili şirketi ibra ettiğini, davacı acente tüm alacaklarına kavuştuğunu ve mezkur sözleşmeden dolayı herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını ibraname vermek suretiyle kabul ettiğini, iş bu dava ile yeniden alacak talebinde bulunulmasının kötü niyetli olduğunu ve haksız dayanaksız ve hatta sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu, masraf güncellemelerinin sözleşme hükümlerine uygun olarak yapıldığını, taraflar arasında akdedilmiş olan 09.04.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesi Ek Protokolü Cari Hesap Sözleşmesinde yer alan hükümler uyarınca aylık acente masraflarının belirlenmesinin münhasıran müvekkili şirkete ait olduğunu, taraflarca kararlaştırılan iş bu hüküm uyarınca masrafların artış ya da eksilişine karar verecek tarafın mng kargo olduğunu, bu anlamda müvekkili şirkete sözleşme ve kanun kapsamında masraf ödeme veya güncelleme yapma kapsamında herhangi bir mükellefiyet yüklenmediğini, personele ilişkin davacının iddialarının da son derece mesnetsiz olduğunu, Acentelik Sözleşmesi madde 26 uyarınca acente kendi bağımsız yapılanmasına uygun olarak mevzuata uygun dilediği personel yapılanmasını serbestçe kurabileceğini ve devir tarihinden sonra her türlü işçilik haklarıyla ilgili yapılması gereken ödemenin acentenin sorumluluğunda olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı haksız davanın külliyen reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dosyaya sunulu acentelik sözleşmesi, ciro devir tutanağı, devir masraf tutanağı, alt kira sözleşmesi, ibraname ve diğer belge suretleri incelendi, davacı tanıkları talimat mahkemesi aracılığı ile dinlenip, deliller toplanmıştır.
Dava taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshi sonrası davacının davalıdan eksik ödenen aylık masraf, fazladan çalıştırılan personel ve aracın giderlerinin istemine ilişkin alacak davasıdır.
Davacının ibranamede acentelik sözleşmesinden kaynaklı tüm haklarından ve alacaklarından vazgeçtiği yazılıdır.Ve de ibranameye davacı yanca herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı tanıkları … ve İrfan Paker beyanlarında kendilerinden senet alındığını ve acentelik sona erdiğinde ibranameye imza atılmadan senetlerin iade edilmediği beyan etmişlerdir.Ancak dava konusu taleplerin söz konusu olup olmadığı ve varsa miktarının belirlenebilmesi bakımından tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenerek rapor alınmasına dair 30.10.2019 tarihinde ara karar oluşturulmuş ancak verilen sürede davacı yanca delil avansı yatırılmamış ve davacı talebi ile ve de öncesinde verilen sürenin kesin olarak verilmediği de nazara alınarak yeniden süre verilmiş ancak verilen kesin sürede (ikinci kez verilen süre yasa gereği de kesin olmakla) yine delil avansı davacı yanca yatırılmamıştır.Böylece karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir, delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır.
Netice olarak ve tüm dosya kapsamı itibari ile; taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu anlaşılmış ise de davacı taleplerine konu alacakların mevcudiyeti ve/veya miktarının mevcut deliller itibari ile ispatı mümkün olmadığı gibi bahsi geçen ibraname karşısında davacının davasını ispatlayamaması karşısında davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 116,38 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 Sayılı HMK’nın 345/1 maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 30/06/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)