Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/666 E. 2019/905 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/666
KARAR NO : 2019/905

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 27/06/2016
KARAR TARİHİ : 14/11/2019

İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/301 E-294 K sayılı 29/06/2016 tarihli, davanın görev yönünden reddine ve dosyanın karar kesinleştiğinde talep halinde görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine ilişkin kararının kesinleşmesi üzerine davacı tarafından süresinde verilen gönderme talepli dilekçeyle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilen ve mahkememize tevzi edilen dava dosyasında yapılan açık yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 33.İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında 01/10/2013 tanzim tarihli, 03/12/2013 vade tarihli 350.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, takip konusu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığı gibi davalı alacaklıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, … 9.İcra Hukuk Mahkemesine … Esas sayılı dosyada da imza itirazında bulunduğunu ve davanın derdest olduğunu belirterek, müvekkilinin … 33.İcra Müdürlüğünün … E sayıl dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve alacağın %20’si oranındaki kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki bu dava ile … 9. İcra Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyasındaki dava konusunun aynı olduğunu, anılan mahkemede de aynı takibe konu bonodaki imza ve borca itiraz edildiğini, dolayısıyla davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın öncelikle bu nedenle reddi gerektiği, bunun dışında senetteki imzanın davacıya ait olduğunu, imza incelemesi yapıldığında bu durumun açıklığa kavuşacağını belirterek haksız davanın reddiyle, alacağın %20’si oranındaki tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Davaya esas … 33. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası, … C.Başsavcılığının … soruşturma nolu dosyasının bir sureti ve yapılan soruşturma neticesinde verilen takipsizlik kararı celp edilip incelenmiş, ayrıca takip konusu senetle birlikte davacının uygulamaya elverişli serbest imzalarının bulunduğu belge asılları dosya içine sağlanmış, huzurda imza örnekleri de alınmak suretiyle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınma yoluna gidilmiş, tüm deliller toplanmıştır.
… 9. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası incelendiğinde, bizim davamıza esas icra dosyasına dayanak bonodaki imzaya itiraz davasının görüldüğü, mahkemece delillerin toplanma aşamasında bulunup dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafından … 9. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile huzurdaki bu dava konusunun aynı olduğu ileri sürülerek davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirtilmiştir.
İcra Hukuk Mahkemesince yapılacak incelemenin icra takip dosyası ile sınırlı bulunup verilen kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, sadece icra dosyasındaki takibe yönelik verilecek bir karar olduğu, huzurdaki bu davanın ise maddi anlamda kesin hüküm teşkil edecek nitelikte icra takibi ve takibe dayanak bono yönünden davacının borçlu olup olmadığının tespitine yönelik bir dava olduğu dikkate alındığında davalının, davacının hukuki yararı bulunmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Dava, senetteki imza sahteliği iddiasına dayalı olarak açılan İİK 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasıdır.
Dava konusu senet incelendiğinde; 01/10/2013 düzenleme tarihli, 03/12/2013 vadeli, 350.000,00 TL bedelli, keşidecisinin davacı …, lehtarının ise … olduğu ve TTK’nun da bononun haiz olması gereken tüm unsurları taşıdığı tespit edilmiştir. Anılan bononun alacaklısı davalı tarafından, … 33. İcra Dairesinin … E sayılı dosyasında, 02/06/2016 tarihinde, keşidecisi olan davacıya karşı kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip konusu yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, keşideci imzasının eli ürünü olmayıp taklit edildiğini, taraflar arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı ise, dava konusu senetteki keşideci imzasının davacıya ait olduğu gibi kambiyo niteliğine haiz bono nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu, davanın haksız bulunduğunu savunmuştur.
Dava konusu senet aslı ve davacının senedin tanzim tarihine yakın ve öncesine ait serbest imzalarının bulunduğu kurumlardan belge asılları celp edilmiş, ayrıca huzurda uygulamaya elverişli imza örnekleri alınmak suretiyle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmıştır. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 16/04/2019 tarihli raporunda, ” inceleme konusu senette davacı adına atılı imzalar ile davacının mukayese imzaları arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın davacının eli ürünü olduğu” açıklanmıştır.
… C.Başsavcılığının … soruşturma nolu dosyasında resmi belgede sahtecilik ve diğer bir kısım eylemlerle ilgili yapılan tahkikat neticesinde 01/08/2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, karar içeriğinde, 08/04/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda senette … adına atılı imzaların bu kişinin eli ürünü olduğunun tespit edilmesi karşısında soyut iddia dışında şüphelinin (davalının) yüklenen suçun işlediğini gösterir dava açmaya yeterli kanıt ve emare bulunmaması nedeniyle takipsizlik kararının verildiği açıklanmıştır. Bu karara davacı, ceza dosyasındaki müşteki vekilince itiraz edildiği, … 8. Sulh Ceza Hakimliğinin … D.İş sayılı dosyasında itirazın değerlendirildiği ve 13/09/2019 tarihli kararla müşteki vekilinin itirazlarının CMK 173/3 madde uyarınca reddedildiği ve kararın kesin olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı vekilince, itirazın reddine ilişkin 13/09/2019 tarihli … 8. Sulh Ceza Hakimliğinin bu kararına karşı 08/11/2019 tarihli dilekçeyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu belirtilerek neticesinin beklenmesi istenmiş ise de, yapılan yargılama, toplanan deliller ve gelinen aşama dikkate alındığında, davacı vekilinin bu istemi yerinde görülmemiştir.
İmza sahteliği mutlak defi olup, herkese karşı ileri sürülebilir. Dosya içine sağlanan Adli Tıp Kurumu raporunda, keşideci imzasının davacıya ait olduğunun saptanması karşısında senetteki imza sahteliği iddiasının kanıtlanamadığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafça, dava konusu bono üzerinde 5 TL değerinde damga pulunun bulunduğu, 4962 sayılı yasının 12. maddesiyle 07/08/2003 tarihinden itibaren bonolara damga pulu yapıştırılması zorunluluğuna son verildiği halde 01/10/2013 tarihinde düzenlenen bonoya damga pulu yapıştırılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle bono üzerindeki yazı ve rakamlarının yaşının tespitinin zorunluluk arz ettiği ileri sürülerek İstanbul Adli Tıp Enstitüsünden rapor alınması talep edilmiştir. Mahkememizce Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporun gerekçeli ve denetime olanaklı bulunması nedeniyle bu rapora itibar edilerek yeniden rapor alınmasına gerek görülmediği, ayrıca yazı ve rakamların yaşının tespitinin teknik olarak mümkün bulunmadığı, zira günümüzde bu konuda resmi olarak rapor verebilecek yeterlilikte herhangi bir kurumun olmadığı, İstanbul Adli Tıp Enstitüsünün kurum olarak rakam ve yazı yaşına ilişkin rapor düzenlemediği, sadece anılan kurumda bulunan akademisyenlerin uzman görüşü niteliğinde özel rapor düzenleyebildikleri, dolayısıyla bu raporun mahkememizce değerlendirmeye alınmasının mümkün bulunmadığı kanaatine varıldığından neticeye etkisi olmayan talebin reddi gerektiği kabul edilmiştir. Ayrıca bono üzerindeki bono pulunun eski tarihli olmasının da sonuca bir etkisi bulunmadığı, zira bononun zorunlu unsurlarının yasada tanımlandığı ve dava konusu bononun tüm unsurları havi olduğu, bonodaki keşideci imzasının davacının eli ürünü olduğunun belirlendiği, kambiyo senedi vasfındaki bir bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının ise ancak yazılı bir belge ile kanıtlanabileceği, davacı tarafça bu yönde yazılı bir belge ibraz edilmediği gibi yemin deliline de dayanılmadığı anlaşıldığından yerinde olmayan davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Ayrıca davalı tarafından kötü niyet tazminatı isteminde bulunulmuşsa da, İİK 72. maddesi gereğince, icra takibinin durdurulması veya icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde verilen bir tedbir kararının olmadığı, bu durumda davalı alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olacak mahkememizce verilen bir tedbirin olmaması nedeniyle koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Davalının istediği kötüniyet tazminat talebinin de REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 7.653,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.608,95 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 31.876,16 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 146,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. …, davacı asil … ile davalı vekilleri Av. …, Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/11/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 7.653,35 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Bakiye Harç : 7.608,95 TL