Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/579 E. 2018/1045 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/579 Esas
KARAR NO : 2018/1045 Karar

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 16/06/2017
KARAR TARİHİ : 22/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, “… – …” adı altında, şahıs kurum veya kuruluşlara ait mobil hakların birbirleriyle veya 3.şahıslarla görüşmelerinin/mesajlarının arayan yerine aranan kişiye veya belli bir numaraya faturalandırılması amacı taşıyan, aboneye özel faturalandırma üzerine bir iş ürünü, proje geliştirdiğine tüm maddi ve manevi hakları tamamen kendisine ait olan bu projeyi yasal güvenceye almak amacıyla … 38.Noterliğinin … tarih … yevmiye numaraları ve aynı noterliğin … tarih … yevmiye numaraları ile tastik ettirdiğini, bu projenin ve dolayısıyla tüm yasal haklarının müvekkiline ait olduğunun tartışmasız olduğunu, bu projenin davalının talebi üzerine … İş Ortaklığı Geliştirme bölümüne sunulduğunu, yapılan görüşme sonucu projeye ilişkin tüm açıklamaları, uygulama detayları ve yöntemleriyle birlikte elektrik posta yoluyla davalıya gönderildiğinii bunun üzerine davalının , 28/11/2008 tarihli bir elektronik posta ile söz konusu iş ürününün kendilerine ulaştığını, ilgili ekipleri tarafından incelemeye alındığını, projenin kullanılması, uygulanmasıyla ilgili olumlu bir gelişme olması halinde, müvekkili ile irtibata geçileceğini kabul ve beyan ettiğini ancak davalı tarafından herhangi bir olumlu ya da olumsuz geri dönüş yapılmadığını, yaklaşık 6 yıl sonra 19/08/2014 tarihinde, davalı tarafından, yazılı /görsel basın ve reklam mecralarıyla davalının internet tanıtım sayfasında” Popüler Ürün ve Hizmetler” başlığı altında “… – …” adıyla yeni bir hizmetin … kullanıcılarının hizmetine sunulduğunun duyrulduğunu, davalı tarafından uygulamaya geçirilen bu hizmet projesine ilişkin detaylar incelendiğinde, müvekkili tarafından yapılan ve geliştirilen uygulama detayı ve yöntemleriyle davalı tarafa gönderilen ve teslim edilen “… – …” projesiyle birebir aynı olduğunun tespitiyle bunun üzerine müvekkilince davalıya 27/08/2014 tarihli maille bu durumun bildirildiğini, müvekkili tarafından yaratılan, geliştirilen, noter kanalıyla tastik ettirilen tüm yasal hakları müvekkiline ait olan ve davalıya sunularak teslim edilen projenin davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak kullanılıyor olmasından dolayı haksız rekabetin yapıldığını TTK 55.maddesinde belirtilen haksız rekabet şartlarının oluştuğunu belirterek davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının üzerinde hak iddia ettiği fikirlerin, sektörde yıllardır herkesçe bilinen ve sunulanların dökümante edilmesinden başka bir anlam taşımadığını, müvekkilinin Türkiye’de yeni ürün geliştirme ve patent başvurusu bakımından en öndeki kuruluşlardan biri olduğunu bir dökümana bir takım fikirlerin yazılıp bir kısım yerlerle paylaşılmasının kimseye kendiliğinden paylaştığı şeyle ilgili hak sahibi yapmasının mümkün olmadığını dava konusu döküman içeriğinde bulunan fikirlere benzer yüzlerce fikrin paylaşılmakta olup çoğu zaman bunların jenerik olduğu, özgünlük taşımadığı tüm dünyada uzun yıllardır kullanılagelen standart servisler olduğunun görüldüğünü, davacının “… – …” adlı iş ürününün müvekkili … tarafından “… – … “adıyla … kullanıcılarının hizmetine sunulduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, nitekim ihtilafa konu bu hizmetin 10 yıldan fazla süredir müşterilere sunulan “ödemeli ara” servisinin otomatik versiyonu olarak uygulandığını, müvekkili tarafından kullanılan “… – …” faturalandırma projesinin davacıya ait projeyle birçok farklılık taşıdığını TTK55.maddesinde belirtilen haksız rekabet koşullarının oluşmadığını,herkesçe bilinen veya serbestçe arzedilebilen iş ürünlerinin haksız rekabet kapsamında değerlendirilemeyeceğinin açık olduğunu, ödemeli ara servislerinin hem müvekkili tarafından hem de birçok operatör tarafından çok benzer şekillerde sunulduğunu ödemeli ara servisinin ana fikrinin, arama ücretinin, arayana değil de aranana yansıtılması olup, yıllardır onlarca servise ve patente konu olduğunu belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 6102 sayılı TTK’nın m.54 vd. Maddelerinde düzenlenmiş olan haksız rekabetin tespiti ve menine ilişkindir.
Davacı, dava dilekçesinde kendisine ait “…-…” isimli program ile şahıs, kurum veya kuruluşların mobil telefonlar üzerinden birbirleriyle veya 3.şahıslarla görüşmelerinden veya mesajlaşmalarından kaynaklanan görüşme bedellerinin arayan yerine aranan kişiye veya belirli numaraya faturalandırılması amacıyla yazılım projesi geliştirdiğini, geliştirdiği bu projenin tüm maddi ve manevi haklarının kendisine ait olduğunu, bu hususu … 32. Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı evraka konu ve aynı noterliğin … tarih … yevmiye numaralı evrakı ile tespit ve tasdik ettirdiğini, bu projeyi davalının talebi ve yapılan görüşmelerden sonra e-posta yoluyla davalının …. İş ortaklığı geliştirme bölümüne gönderdiğini, gönderilen projenin kendilerine ulaştığının 28/11/2008 tarihli cevabi e-posta ile davalı tarafından kabul edildiğini ve gönderilen projenin kendileri açısından kullanıma elverişli olup olmadığı yönüyle incelemeye alındığını, uygun görülmesi halinde irtibata geçileceğinin bildirildiğini, ancak daha sonra olumlu veya olumsuz bir şekilde herhangi bir dönüş almadığını, bu şekilde gelişen ilişkiden yaklaşık 6 yıl sonra davalının 19/08/2014 tarihinde yazılı/görsel basın ve reklam yerlerinden ve davalının internet tanıtım sayfasında popüler ürün ve hizmetler başlığı altında “…-…” isimli bir hizmetin tüketicilerinin kullanımına sunumunu öğrendiğini, davalı tarafından hizmete sunulan bu programın detaylarını incelediğinde programın kendisi tarafından geliştirilip incelenmek üzere davalıya gönderilen “…-…” projesi ile aynı olduğunu, anlaması üzerine yapılanın yasaya aykırı olduğu hususunu davalıya 27/08/2014 tarihinde gönderdiği e-posta ile bildirdiğini, bu şekilde gelişen davalı eyleminin TTK m.55. Aykırı eylem olarak haksız rekabet niteliğinde olduğunu, nedenle eylemin haksız rekabet olduğunun tespiti ile kullanımın önlenmesini talep ettiği görülmektedir.
Davalı ise, kendilerinin Türkiye’de yeni ürün geliştirme ve patent başvurusu konusunda en önde gelen kuruluşlardan biri olduğunu, davacının yaptığı gibi birtakım fikirlerin yazılıp başkalarıyla paylaşılmasının paylaşılan ürün bakımından kişiye hak sahibi yapmayacağını, davacının geliştirdiğini iddia ettiği program ile benzer fikirlere sahip yüzlerce fikir olduğunu, bu yönüyle özgünlük taşımadığını kaldı ki davacının geliştirdiğini iddia ettiği gibi “…-…” isimli iş ürününü davalının müşterilerine “…-…” isimli program olarak sunduğunun gerçeği yansıtmadığını, davalının müşterilerinin kullanımına sunduğu “…-…” programının esasen davalının 10 yıldan fazladır kullanmakta olduğu ödemeli arama servisinin otomatik versiyonu olduğunu, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
İhtilaf, davacı tarafından geliştirilen “…-…” isimli program ile davalının müşterilerinin kullanımına sunduğu “…-…” isimli program ile aynı veya benzer özelliklere sahip olup olmadığı ve davalının kullanımının 6102 sayılı yasanın 55/1-c-1.maddesi kapsamında “kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak” şeklinde gelişen haksız rekabet hali olup olmadığını tespiti noktasında toplanmaktadır.
Bilirkişi incelemesi neticesinde bilirkişiler Prof. Dr. M. … (İ…. İletişim Fak. Öğr. Üyesi), Prof. Dr. … (.. Hukuk Fak. Öğr. Üyesi) ve Yard. Doç. Dr. …(… Üniv. Hukuk Fak. Öğrt. Üyesi) ‘ten alınan 24/07/2015 tarihli bilirkişi raporu ile; davacının davalıya e-posta ile gönderdiği içeriğin proje niteliğindeki bir hizmet ürününün tanımlaması olduğu, bu hizmet ürününün yenilik (innovasyon) ihtiva etmekte (usul patenti) olduğu ve jenerik olma özelliğine sahip olmadığı, davacı ürününün, davalının savunmalarında ileri sürdüğü ödemeli arama sisteminden along ve djital açıdan farklı olduğunu, davalının savunmasında dile getirdiği ödemeli arama sisteminde arananın önceden çağrıyı kabul etmek suretiyle harcamayı yüklendiği, oysa davacının projesinde yüklenmenin farklı olduğu ve bu farklılığın katma değer yaratan artı bir özellik olduğu, örnekleri dosyada bulunan ve daha önce patent ve marka korumasına alınmış olan benzer ürünlerin hepsinin teknik ürünler olduğunu, davacının hizmet ürününün ise karşılıklılık ve hizmet akışı olarak teknik donanım ve yazılım olmanın aksine iş akış ürünü olduğunu ve bu özelliği ile usul patenti özelliğine haiz bir buluş olduğunu, bu ürün bakımından davacı tarafından daha önceden usul patenti alınmamış olması nedeniyle ürünün tescilsiz olması nedeniyle davacının haksız rekabet hükümleri kapsamında üründen kaynaklanan haklarını koruma hakkına sahip olduğunu, tüm bu nedenlerden davalının davacının önerisine cevap vermeyerek 6 yıl sonra davacının ürününe kısmen benzer bir uygulamayı kullanarak müşterilerinin hizmetine sunmasının haksız rekabet niteliğinde olduğu tespit edilmiştir.
Bu aşamada mahkememizce 30/11/2015 tarih 2014/1325 Esas ve 2015/682 Karar sayılı karar ile işbu dava bakımından İstanbul Fıkri ve Sınai Haklar mahkemesinin görevli olacağı düşüncesiyle görev dava şartı yokluğu nedeniyle dava usulden reddedilmiş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/11/2016 Tarih 2016/12246 Esas ve 2016/9151 Karar sayılı karar ile “Dava, haksız rekabetin tespiti ve menine ilişkin olup davacı dava dilekçesinde kendisine ait proje niteliğindeki iş mahsulünün davalı tarafça izinsiz kullanılmasının 6102 sayılı TTK’nın 54 vd. Maddeleri uyarınca haksız rekabet yarattığını ileri sürmüştür….Fıkri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan söz edilemeyecektir….Mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken davanın görev yönünden reddi doğru olmamıştır.” şeklindeki bozma ilamıyla mahkememizin görevli olduğuna hükmedilmesi ve karar düzeltme talebinin de reddedilmesi üzerine mahkememizin 2017/579 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt görmeştür.
Dosyanın yeni esası üzerinden yürütülen yargılama kapsamında daha önceki bilirkişi heyetine dahil kişiler olan Prof. Dr. M. …(İst. Üniv. İletişim Fak. Öğr. Üyesi), Prof. Dr. … (İst. Tic. Üniv. Hukuk Fak. Öğr. Üyesi) ve Yard. Doç. Dr. … (… Zayim Üniv. Hukuk Fak. Öğrt. Üyesi) ‘e bilirkişi … (elektrik-elektronik yüksek mühendisi)’de eklenmek suretiyle alınan 22/05/2018 tarihli bilirkişi raporu ile; bilirkişi heyetine katılan bilirkişi …’in rapor kapsamı itibariyle yaptığı teknik değerlendirme çerçevesinde “…-…” ve “…-…” programlarının özellikleri (bkz. bilirkişi raporu s.5-6) sıralandıktan sonra davacının projesinin özünde bir ödemeli arama sistemi olduğu, yazılım ve yapılacak kurgulamaların teoride ve pratikte sınırsız varyasyona sahip olabileceği ancak davacı programının özünde ödemeli arama fikrine dayalı olduğu bu özelliğiyle davacının projesinin ihtiva ettiği uygulama özelliklerinin sistem sağlayıcıları tarafından bilinen bir uygulama olduğunu söylemenin mümkün olduğu, davacının geliştirdiğini iddia ettiği program ile davalının kullandığı programın esasının ödemeli aramanın otomatik kabulü ve aranana faturalandırılması olduğunu, davacının davalıya sunduğu projenin fikri bir taslak aşamasında olduğu ve amaçlanan hedefe nasıl ulaşılacağına dair herhangi bir algoritma ve yazılım koduna dayanmadığı, bunun dışında davacı projesinin patenti olmayan bir ürün olması nedeniyle davacının haksız rekabet hukuki korumasından yararlanamayacağı gerekçeleriyle çoğunluk görüşüne katılmamış ise de bilirkişi heyeti kök rapordaki görüş ve kanaatinde ısrar etmiştir.
Bilirkişi kök raporu ile davacı projesinin hizmet ürünü olduğu, bu hizmet ürününün yenilik (innovasyon) ihtiva etmekte (usul patenti) olduğu, ürünün davalının savunmalarında ileri sürdüğü ödemeli arama sisteminden along ve dijital açıdan farklı olduğu, davalının savunmasında dile getirdiği ödemeli arama sisteminde arananın önceden çağrıyı kabul etmek suretiyle harcamayı yüklenmesi esasken davacının projesinde yüklenmenin otomatik olarak farklı bir artı özellik olarak katma değer yaratan nitelikte olması, örnekleri dosyada bulunan ve daha önce patent ve marka korumasına alınmış olan benzer ürünlerin teknik ürün niteliğinde olarak marka ve patent koruması altına alınmış olmasının bu ürününde bu özellikleri ve bu benzer ürünlerde olmayan karşılıklılık ve hizmet akışı teknik özelliklerine haiz bir iş akış ürünü olması nedeniyle usul patenti özelliğine haiz bir buluş olması, bu ürün bakımından davacı tarafından daha önceden usul patenti alınmamış olması nedeniyle tescilsiz olmasının davacının TTK md.54 vd. Maddelerinde düzenlenen koruyucu hükümlerden yararlanmasına engel olmayacağı gibi bu ürünün 28/11/2008 tarihinde davalıya gönderilmesine karşılık davalının bu ürünü “…-…” isimli proje olarak ancak 19/08/2014 tarihinde yani yaklaşık 6 yıl sonra kullanmaya başlamasının davacı projesinin başlı başına öncü nitelikte yenilik doğuran ve korunmaya değer bir program olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile davalının “…, …sın” programını kullanmasını haksız rekabet niteliğinde olduğunu tespitine ve davalının bu programı kullanmaktan mennine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE, davalının “…, …” programını kullanmasını haksız rekabet niteliğinde olduğunu tespitine ve davalının bu programı kullanmaktan MENNİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL nispi karar harcının, peşin yatırılan 25,20 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 10,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.081,75 TL yargılama gideri ile 27,70 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı toplamı 2.137,15 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/10/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/Masraf Dökümü
Peşin Harç : 27,70 TL
Karar Harcı : 35,90 TL
Bakiye Harç : 10,70 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.240,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.730,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.350,00 TL
Posta Giderleri : 401,75 TL