Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/542 E. 2018/558 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/542
KARAR NO : 2018/558

DAVA : Aynen İfa-Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/06/2017
KARAR TARİHİ : 24/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Aynen İfa-Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 24.11.2006 tarihli eser sözleşmesine göre davalının 6 adet 650 tonluk sıcak pres ve 3 adet 650 tonluk soğuk presin imalatı ve teslimini yüklendiğini, müvekkilinin bu işlere karşılık toplam 1.500.000,00 TL bedel ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin gerekli ödemeler fazlasıyla yapılmış olmasına rağmen davalının teslim süresine uymadığı gibi eksik ürün teslim ettiğini, son teslim tarihi olan 30.06.2007 tarihinde dahi imalat ve teslimatın büyük bir kısmını gerçekleştirmediğini, davalının … 38. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında müvekkiline karşı dava açtığını ve müvekkilince de sözleşmenin aynen ifası ve gecikme tazminatının tahsili talebiyle karşı dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde davalı tarafça açılan esas davanın reddedildiğini ve kararın temyiz incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiğini, böylece haksız olanın ve temerrüde düşenin davalı şirket olduğu ve 24.11.2006 tarihli sözleşmenin halen ayakta olduğunun sabit hale geldiğini, karşı davanın ise müvekkili tarafından atiye bırakıldığını, davalı şirketle yapılan sözlü görüşmelerden bir netice alınamadığını ve … 14. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesinin keşide edilerek sözleşme gereği teslimi gereken henüz teslim edilmeyen 3 adet sıcak, 2 adet soğuk olmak üzere toplam 5 adet presin imalatı ve teslimi için davalıya 30 günlük ek süre verildiğinin bildirildiğini, davalı tarafından … 1. Noterliğinin … tarihli cevabi ihtarnamesinin gönderilerek bu talebe olumsuz yanıt verildiğini belirterek 24.11.2006 tarihli sözleşmenin aynen ifasına, davalı tarafça aynen ifa edilemeyeceğinin beyan edilmesi halinde veya mahkemece bu yönde bir kanaate varılması halinde imal ve teslim edilmeyen preslerin tüm bedeli davalıya ait olmak üzere başka bir imalatçı tarafından imal edilmesine, iki imalat arasındaki farkın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline, müvekkili tarafından davalıya yapılan fazla ödemenin ödendiği tarihten itibaren faiziyle iadesine ve ifanın gecikmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı her türlü menfi-müspet-munzam zarar, kar kaybı ve tazminatın son teslim tarihi olan 30.06.2007 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08.12.2017 tarihli dilekçesiyle harca esas değer olarak gösterilen 100.000,00 TL yönünden hangi talep için ne miktar istediğini açıklamış ve gecikme tazminatı için şimdilik 25.000,00 TL, müspet zarar için 39.800,000 TL, fazla yapılan ödeme nedeniyle 25.000,00 TL, kar kaybı için 10.000,00 TL, menfi zarar nedeniyle 100,00 TL, munzam zarar içinde 100,00 TL istediği yönünde açıklayıcı beyanda bulunmuş, daha sonra davacı vekilince 25.01.2018 tarihli dilekçeyle, dava konusu yapılan aynen ifa yönünden harca esas alınacak değere ilişkin açıklama yapılmış ve sözleşme bedelinin 1.500.000,00 TL olduğu, müvekkilince davalıya 900.000,00 TL ödeme yapıldığı, aradaki fark olan 600.000,00 TL’nin aynen ifaya ilişkin talep yönünden harca esas değer olduğunun belirtildiği anlaşılmış ve 600.000,00 TL’lik kısım bakımından peşin harcı ikmal ederek 0502.2018 tarihli makbuzu dosyaya ibraz etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin HMK. 119. maddesindeki zorunlu unsurları içermediği, talep sonucunun açık bir şekilde yazılmadığını, talep edilen tazminatların hangisi için ne miktar istendiği yazılmadan fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının hukuken olanaksız olduğunu, belirsiz alacak davası açılamayacağını, açılan bu davanın kısmi dava olarak kabul gerektiğini, davacı tarafından önceden açılan dava açılmamış sayılması durumuna düştüğü için dava haklarının zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, bunun dışında davanın esas yönünden de haksız olduğunu savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Kapatılan İstanbul 38. ATM’nin 2012/305 E. sayılı dosyası, taraflar arasında akdedilen 24.11.2006 tarihli sözleşme ihtarnameler ve dayanılan tüm deliller celp edilip incelenmiştir.
Dava, varlığı ve içeriği konusunda uyumazlık bulunmayan 24.11.2006 tarihli sözleşmenin aynen ifası, olmadığı takdirde davalı tarafından imal edilmesi gereken preslerin başkası tarafından imal edilmesinin sağlanması, bu durumda iki imalat arasındaki farkın tahsili, ayrıca fazla ödemenin iadesiyle ifanın gecikmesi nedeniyle uğranılan menfi, müspet ve munzam zararın ve kar kaybının davalıdan tazmini istemine ilişkindir.
Davalı taraf zamanaşımı definde bulunmuştur.
Taraflar arasında 24.11.2006 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre davalının nitelikleri ve miktarları belirtilen presleri imal edip davacıya teslim etme yükümlülüğünün bulunduğu, davacının ise yapılan iş karşılığında miktar ve vadeleri sözleşmede belirtildiği üzere toplam 1.500.000,00 TL’yi ödeme borcu altına girdiği görülmektedir.
Davacı taraf, İstanbul Kapatılan 38. ATM’nin 2012/305 E. sayılı dosyasında verilen kesinleşmiş karara göre taraflar arasında akdedilen sözleşmenin halen ayakta olduğunu ileri sürerek aynen ifa isteminde bulunmuştur.
İstanbul Kapatılan 38. ATM’nin 2012/305 E. sayılı dosyası incelendiğinde; bizim davamıza dayanak 24.11.2006 tarihli sözleşme kapsamında presleri imal etme borcunu üstlenen … Şti’nin, … A.Ş’ye karşı akdin feshi ve tazminat istemli 21.12.2012 tarihinde dava açtığı, davalı … A.Ş’nin de esasa cevap süresi içinde 12.02.2013 tarihinde karşı dava açmak suretiyle aynen ifa ve 100.000,00 TL’lik tazminat isteminde bulunduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda 2014/21 K. sayılı 13.02.2014 tarihli kararla, esas davanın reddedildiği, karşı davanın ise atiye bırakılması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar oluşturulduğu, kararın temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 10.04.2015 tarihli kararıyla onandığı, aynı dairenin 03.02.2016 tarihli ilamıyla karar düzeltme isteminin reddedildiği ve mahkeme kararının 03.02.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşme eser sözleşmesi niteliğindedir. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan davalarda TBK 147.maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Nitekim Türk Borçlar Kanununun 147/6. maddesinde, ”Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu” ifade edilmiştir. Buna göre yüklenicinin ağır kusuru veya kasıtlı bir davranışıyla edimini hiç ifa etmemesi veya ayıplı ifa etmesi halinde 5 yıllık zamanaşımı süresinin değil, TBK 146.maddesinde belirtilen 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, bu davada sözleşmenin halen ayakta olduğu iddiasıyla aynen ifayı istemektedir. Anılan sözleşmeye göre, davalının imalatı yapacak olan yüklenici olduğu, davacının ise işveren konumunda bulunduğu görülmektedir. Davalı yüklenicinin sözleşmedeki edimi, 6 adet 650 tonluk sıcak werzalit pres ile 3 adet 650 tonluk soğuk werzalit pres olmak üzere toplam 9 adet presi imal ederek davacıya teslim etmekten ibarettir ve sözleşmenin 3. maddesinde son teslim tarihi 30.06.2017 olarak kararlaştırılmıştır.
İstanbul Kapatılan 38. ATM’nin 2012/305 E. sayılı dosyası içeriğinden taraflar arasındaki sözleşmenin halen ayakta olduğu ve davalı yüklenicinin imalatını üstlendiği preslerden sadece dördünü teslim edip, geri kalan 5 adet presi teslim etmediği anlaşılmaktadır. Davalı yüklenicinin edimini eksik ifa ettiği anlaşılsa da; ağır kusurlu olduğu yönünde herhangi bir delil ibraz edilmediği gibi davacının bu yönde bir iddiası dahi bulunmamaktadır. O halde somut olay bakımından TBK 147. maddesinde belirtilen 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı kabul edilmelidir.
Türk Borçlar Kanununun 149. maddesinde zamanaşımının, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı belirtilmiştir.
TBK 154. maddesinde zamanaşımının, hangi hallerde kesileceği açıklanmıştır. Anılan maddede ”Borçlu borcu ikrar etmiş ise, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse, alacaklı dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa icra takibinde bulunmuşsa, ya da iflas masasına başvurmuşsa” zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Somut olaya gelince, davacı taraf davalının pres imal ederek teslim etme yükümlülüğünü getirmesi yönünde İstanbul Kapatılan 38. ATM’nin 2012/305 E. sayılı dosyasında 12.02.2013 tarihinde karşı dava açmış ise de, anılan karşı davayı atiye bırakmış ve mahkemece hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar oluşturulmuş olduğundan, karşı davanın zamanaşımın kestiğinin kabul edilmesi mümkün görülmemiştir. Anılan mahkemede açılan esas davanın ise 21.12.2012 tarihinde açıldığı ancak huzurdaki bu dava yönünden İstanbul Kapatılan 38. ATM’nin 2012/305 E. sayılı dosyasındaki esas davanın zamanaşımı süresini keser nitelikte bir dava olduğunun kabul edilemeyeceği, nitekim esas davayı açanın huzurdaki bu davanın davalısı olan … Şti. olup, davalı tarafından daha önceden açılmış bulunan bir davanın, davacının aynen ifa istemine ilişkin bu davada zamanaşımını kestiği kabul edilemeyecektir.
TBK. 153/2. maddesi uyarınca, açılan bir davada, defi yoluyla alacaklı olduğunun ileri sürülmesinin zamanaşımını kesen nedenler arasında sayıldığı anlaşılmakta ise de, huzurdaki bu davanın davacısı olan … A.Ş’nin İstanbul Kapatılan 38. ATM’nin … E. sayılı dosyasında aleyhine açılan davada, savunma yoluyla huzurdaki bu davaya konu ettiği talebini ileri sürmemiş, karşı dava açma yolunu seçmiştir. Ancak açtığı karşı davayı atiye bıraktığı, (davanın geri alınması) karşı davalı …. Ltd. Şti’nin de davanın atiye bırakılmasına ilişkin talebi kabul ettiği yönünde beyanda bulunduğu, başka bir deyişle davanın geri alınmasına muvafakat ettiği anlaşıldığından bu durumun neticesinin davanın hukuk aleminde hiç açılmadığını kabul etmekten ibaret olduğu, dolayısıyla geri alınan bir davanın zamanaşımın kestiğinin kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Davalının sözleşmedeki imalata ilişkin edimi yönünden son teslim tarihi 30.06.2007 olup, Borçlar Kanunun 149. maddesi uyarınca davacı işverenin alacağının muaccel olduğu tarihin son teslim tarihi olan 30.06.2007 tarihi olarak kabulü gerekir. Bu tarihten itibaren 5 yıllık sürenin aşılmasından sonra huzurdaki davanın açıldığı görülmektedir. TBK 158. maddesinde zamanaşımı için alacaklının 60 günlük ek süre içinde haklarını kullanabileceği belirtilmiştir. Davacı tarafından daha önceden açılan (İstanbul Kapatılan 38. ATM’nin 2012/305 E. sayılı dosyasındaki) karşı davanın atiye terkedilmesi nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin kararının 03.02.20016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. TBK. 158. maddede öngörülen ek 60 günlük sürenin önceki kararın kesinleştiği 03.02.2016 tarihinden itibaren hesaplanması gerekir. Bu durumda ek sürenin 60. günün sonu olan 04.04.2016 tarihinde dolduğu tespit edilmiştir. Davacı taraf 60 günlük ek süreyi geçirdikten sonra 07.06.2017 tarihinde bu davayı ikame ettiğinden davalının zamanaşımı definin haklı ve yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf, taraflar arasındaki sözleşmenin ayakta olup, feshedilmemesi nedeniyle zamanaşımı süresinin işlemeye başlamayacağını ileri sürmüş ise de, huzurdaki bu davanın feshe bağlı talepleri içeren bir dava olmadığı, sözleşmenin aynen ifası olmadığı, takdirde zararın tazmini istemine ilişkin bir dava olduğu, dolayısıyla zamanaşımının, davalının edimini ifa etmesi için öngörülen süreden başlatılması gerektiği, zira bu tarih itibariyle davacının alacağının muaccel hale geldiği, davalının presleri imal edip teslim etme borcunun bulunduğu ve son teslim tarihinin 30.06.2007 olması karşısında davacı yönünden preslerin imal edilip kendisine teslim edilmesini talep etme hakkının 30.06.2007 tarihi itibariyle oluştuğu başka bir deyişle alacağının bu tarih itibariyle muaccel hale geldiği anlaşıldığından davacının, sözleşmenin feshedilmemiş olması nedeniyle zamanaşımı süresinin işlemeye başlamasının mümkün olmadığı yönündeki iddiasına itibar edilememiş ve açıklanan nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90TL maktu karar harcının, 1.707,75 TL peşin harç, 10.246,50 TL tamamlama harcı toplamı 11.954,25 TL harçtan mahsubu ile bakiye 11.918,35 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 41.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 11,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.24/05/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …
Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.707,75 TL
Tamamlama Harcı : 10.246,50 TL
Karar Harcı : 35,90 TL
Bakiye Harç : 11.918,35 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 165,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 50,00 TL
Yargılama gideri detayları
Posta Giderleri : 33,00 TL