Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/289 E. 2021/204 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/289 Esas
KARAR NO : 2021/204 Karar

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2016
KARAR TARİHİ : 24/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan … 17. Noterliğince tasdikli … – … yevmiye sayılı acentelik sözleşmesi ile davalı tarafından müvekkiline … ve çevresi acenteliği verildiğini, müvekkilinin işleri yıllarca sorunsuz yürüttüğünü, davalı şirketin müşteri portföyünün genişlemesinde büyük rol oynadığını, ancak buna rağmen … 16. Noterliği’nin … – … yevmiye nolu ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin feshedildiğinin müvekkiline bildirdiğini, TTK m.122 gereğince müvekkil şirketin son 5 yıllık faaliyeti sonucu aldığı komisyon ve diğer ödemelerin esas değerine göre hesaplanacak tazminatın ödenmesinin talep edildiğini, ancak sözleşmenin 19. maddesi gerekçe gösterilerek taleplerinin reddedildiğini, sözleşmenin 19. maddesinin mevzuata aykırı olduğunu ve hakkaniyetle de bağdaşmadığını belirterek acentelik sözleşmesinin davalı tarafından feshi sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500,00 TL denkleştirme tazminatının ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK’nın 17. maddesi uyarınca müvekkili şirket aleyhine ikame edilen iş bu davada yetkili mahkemelerin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin olduğunu, bu nedenle öncelikle davanın yetkisizlik yönünden reddi gerektiğini, davanın esasına ilişkin olarak da, müvekkili şirketin acentenin bulunduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin genel portföyü incelendiğinde, davacının müvekkiline olan katkısının çok yetersiz bir seviyede olduğununun açıkca anlaşıldığını, davacı acentenin denkleştirme ödemesi talebinin hakkaniyete uygun düşmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 6102 sayılı TTK m.122’den kaynaklanan denkleştirme (portföy) tazminatıdır.
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında … 17. Noterliği’nin …- … yevmiye sayılı evrakı üzerinden acentelik sözleşmesi akdedildiğini ve sözleşme kapsamında davacının acente sıfatıyla çalışmaya başladığını, ancak davalının … 16. Noterliği’nin … – … yevmiye nolu ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesini feshettiğini, bunun üzerine … 54. Noterliği’nin … tarih – … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacının 6102 sayılı TTK m.122’den kaynaklanan tazminat alacaklarının tahsili için ihtarname keşide edildiğini, davalının ise … 16. Noterliği’nin … tarih – … yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşmenin 19. maddesi kapsamında feshedildiğini bildirdiğini, ancak fesih haklı bir nedene dayanmadığı için davacının TTK m.122 kapsamındaki tazminatı talep hakkı olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500,00 TL denkleştirme tazminatının ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisi sigorta acenteliği ilişkisidir. Bu nedenle tarafların hak ve yükümlülüklerinin ve davacı acentenin denkleştirme tazminatı talebinin öncelikle özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23. maddesine göre bu kanunda hüküm bulunmaması halinde m. 23/son hükmünün atfı nedeniyle genel hüküm niteliğindeki 6102 sayılı TTK’da acentelik ilişkisinin düzenlendiği m.102-123’e göre çözülmesi gerekir.
Sigorta acentelerinin sözleşmenin sona ermesi nedeniyle talep edebileceği porföyü (denkleştirme) tazminatı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesinde; “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.” şeklinde düzenlenmiştir. Düzenleme kapsamında sigorta acentelerinin porföy tazminatı talep edilebilmesi için gerek ilk şart, sigorta acentesinin acentelik ilişkisinin başlamasından sonra yeni müşteriler bulmuş olması, ikinci şart, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da müvekkilin önemli menfaatler elde ediyor olması üçüncü şart ise somut olayın olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, tazminat ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesidir.
Genel hüküm niteliğindeki TTK m.122/1’de ise denkleştirme tazminatı; “(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve (c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme kapsamında acentelerinin porföy tazminatı talep edilebilmesi için gerek ilk şart, acentenin acentelik ilişkisinin başlamasından sonra yeni yeni müşteriler bulmuş olması, ikinci şart, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da müvekkilin önemli menfaatler elde ediyor olması üçüncü şart ise somut olayın olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, tazminat ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesidir.
Esasen özel hüküm niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu m.23/16 ile genel hüküm niteliğindeki TTK m.122/1 düzenlemesi genel olarak paraleldir.
Her iki kanunun ile denkleştirme tazminatı için öngörülen maddi koşullar dışında, denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için, sözleşmenin, müvekkil (sigorta şirketi) tarafından haklı bir neden olmadan feshedilmiş olması (m.122/3) ve sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde talepte bulunulmuş olması gerekir. (m.122/4) Hükmedilecek tazminat miktarı, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmiş ise faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. (m.122/2)
Ancak mevzuatta bu şekilde öngörülen denkleştirme tazminatının niteliği konusunda öğreti ve yargıda görüş birliği yoktur. Bu konudaki hakim görüş, denkleştirme talebini, hakkaniyet düşüncesinden etkilenen, yaratılan müşteri çevresinin bir bedeli olarak tanımlamaktadır. Ancak doktrinde denkleştirme talebini, acenteye yardım etme düşüncesine dayandıranlar olduğu gibi, klasik anlamda bir malvarlığı zararının giderilmesi olarak kabul edenler de bulunmaktadır. Bazı yazarlar ise denkleştirme talebini sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandırmaktadır. (bkz. Yrd. Dç. Dr. Rauf Karasu (2008) Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Acentenin Denkleştirme Talebi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl:2008 s. 288)
Acente, aracılık yapmak dışında sözleşme kapsamında sağladığı yeni müşteri çevresi ile yapılan işlemlerden hem müvekkil hem de kendisi menfaat elde etmektedir. Ancak acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra acente bu müşteri çevresinden kural olarak fayda sağlama olanağını yitirdiği halde müvekkil bu çevre ile ilişkileri sürdürme ve menfaat elde etme imkanına sahiptir. Bu kapsamda acenteye tanınan denkleştirme tazminatı hakkı, acente tarafından müvekkile kazandırılan ve ancak fesih nedeni ile acentenin yoksun kaldığı ve fakat müvekkilin fesihten sonra da menfaat elde etmesi mümkün müşteri çevresi karşılığının hakkaniyet ilkesine uygun olarak hesaplanarak acenteye verilmesidir. (bkz. Yrd. Dç. Dr. İrfan Akın (2013) Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Acentenin Denkleştirme Talebi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl:2013, Sayı 62, s.614-615)
Esasen sözlşemenin haklı bir neden olmadan feshi halinde müvekkil kusuru ile acentenin sağladığı müşteri çevresinden menfaat elde etmesini engellemiş olmaktadır. Çünkü sözleşmenin sona ermesi ile acente gelecekte menfaat elde etme imkanını yitirerek zarara uğratılmış olmaktadır. Bu nedenle de sözleşmeyi haklı neden ile sona erdirdiğini ispat edemeyen müvekkil kusuru ile meydana gelen zarardan kanunda öngörülen limitler dahilinde sorumlu olacaktır.
Bu nedenle müvekkilin sözleşmenin sona ermesinden sonra, sağlanan müşteri çevresinden fiilen menfaat sağlayıp sağlamadığı önemli değildir. Önemli olan müvekkilin objektif manada menfaati sağlayabilecek olması ve müvekkilin sözleşmeyi haksız olarak feshi nedeni ile acentenin bu menfaatten yoksun kalmasıdır. Değilse müvekkilin müşteri çevresi ile yapacağı sözleşmeler sonucu somut bir kazanç elde etmiş olması şart değildir. (Dr. A. Nilay Şenol, Bayilik Sözleşmesi Sona Erme Ve Sonuçları, İstanbul Vedat Kitapçılık, 2011, s.269) Aksi halde sözleşmenin sona ermesinden sonra, müvekkilin sağlanan müşteri çevresinden fiilen menfaat sağlamasının aranması, tazminatı tür olarak sebepsiz zenginleşmeye götürür ve davacının hak talebi de davalının menfaat sağlamak isteyip istememesine tabi kılınmış olur ki kötü niyetli bir müvekkil de salt tazminat ödememek için menfaat elde etmeme yolunu tercih edebilir.
Kaldı ki TTK m.122/4 ile fesih tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde talepte bulunmanın zorunlu tutulması, bu sürenin fesih ile birlikte başlaması ve acentenin fesihten sonraki ilk gün dahi talepte bulunarak dava açma hakkına sahip olması karşısında, müvekkilin, acente tarafından sağlanan müşteri çevresinden, fiilen menfaat sağlamaya başlaması ve bu hususun tazminat şartı olarak aranması çelişki olacaktır. Bu nedenle sağlanan müşteri çevresinden müvekkilin, yeni sözleşmeler yapmak sureti ile fiilen istifade şartı yerine sağlanan müvekkil çevresinden objektif olarak menfaat sağlayabilme olarak kabul etmek gerekir.
Bu kapsamda, sözleşmenin haklı nedenle feshini ispat yükü davalı sigorta şirketinde, (bkz. Bilge Umar – Ejder Yılmaz (1980) İspat Yükü, Yeniden Yazılmış, Genişletilmiş 2. Bası Ankara: Kazancı Matbaacılık, s. 108-109/ Yargıtay 19. HD. 29.01.2018 tarih – 2016/12515 E. ve 2018/188 K.) buna mukabil acentelik ilişkisinin başlamasından sonra yeni müşteriler bulduğu ve sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da müvekkilin sağlanan bu müşteri çevresinden menfaat elde etmesinin mümkün olduğunu ispat yükü acentede ve saptanan tazminattan indirim yapılması için lazım gelen özgün hususları (acentenin sağladığı müşteri çevresine müvekkilin katkısı, müvekkilin markasının yaygınlığı ile piyasada ürününe duyulan güven gibi) ispat yükü ise sigorta şirketindedir.
Fesih ihbarnamesinde sözleşmeyi haklı bir nedenle feshettiğini iddia eden taraf dayandığı nedeni ve haklılığını ispat yükü altındadır. Keza taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen olağan fesih yetkisini kullanarak sözleşmeyi fesheden tarafta bu hakkını haklı bir nedene dayanarak kullandığını ispat yükü altındadır. (TMK m.2, 3 ve 6) Her hak gibi olağan fesih hakkı da keyfi olarak kullanılamaz. Keyfi kullanım dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eder. Bu nedenle davalı olağan yolla kullandığı fesih hakkının haklı bir nedene dayandığını ispat yükü altındadır. (bkz. Yargıtay 11. HD. 22/10/2014 tarih – 2014/7542 Esas ve 2014/16209 Karar ve 11. HD. 27/04/2016 tarih – 2015/15216 Esas ve 2016/4748 Karar)
Kaldı ki Yargıtay, salt yıl sonu hedeflerin tutturulamamış olmasını acentelik sözleşmesinin feshi için haklı neden olarak kabul etmemektedir. (bkz. Yargıtay 11. HD. 18/04/2017 tarih – 2015/14094 Esas ve 2017/22015 Karar)
Yargıtay 11. HD’nin 23/12/2014 tarih 2014/11631 Esas ve 2014/20304 Karar sayılı kararı aksi yönde olmakla birlikte İstanbul BAM 12. HD’nin 01/09/2020 tarih 2018/2365 Esas ve 2020/728 Karar, İstanbul BAM 12. HD’nin 29/09/2020 tarih 2020/1064 Esas ve 2020/905 Karar, İstanbul BAM 12. HD’nin 23/10/2020 tarih 2018/2124 Esas ve 2020/1040 Karar sayılı kararları ile 6102 sayılı TTK m.122/4’ün “Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.” şeklindeki hükmü ile öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin dava açmak için değil ve fakat denkleştirme tazminatının borçlusu kişiye başvurmak için öngörüldüğü içtihat edilmiştir.
İhtilaf, davalı tarafın sözleşmeyi feshinin (olağan fesih dahil) haklı olup olmadığı, ve fesih haksız ise davacı acentenin denkleştirme tazminatı talep hakkı olup olmadığı ve varsa miktarının tespiti noktalarında toplanmaktadır. Ancak denkleştirme tazminatının hesabı hukuk bilgisi dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden HMK m.266 kapsamında talep üzerine veya resen bilirkişi deliline başvurulabilmesi mümkündür.
Taraflar arasında … 17. Noterliği’nin … tarih – … yevmiye nolu evrakı üzerinden acentelik sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin 19/1 maddesinin “Bu acentelik sözleşmesi 05/11/2013 tarihinden itibaren süresiz olarak yapılmış olup taraflardan her bir 3 ay önce noter aracılığı ile veya taahhütlü mektup ile ihbar etmek kaydıyla her zaman fesih ihbar edebilir.” şeklindeki hükmü ile de olağan fesih hakkının öngörülmüş olduğu görülmektedir.
Davalı tarafından … 16. Noterliği’nin …. – … yevmiye nolu evrakı üzerinden keşide ettiği ihtarname ile taraflar arasında … 17. Noterliği’nin … – … yevmiye sayılı evrakı üzerinden düzenlenen acentelik sözleşmesinin, sözleşmenin 19. maddesinin 1. cümlesi kapsamında fesih ihbarında bulunmak suretiyle ihtarnamenin muhataba ulaşmasından 3 ay sonra sona ereceğini bildirildiği ve bu ihtarnamenin davacı muhataba 20/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği ve böylelikle sözleşmenin, olağan yolla feshi sonucu sözleşmenin 20/09/2016 tarihi itibariyle sona erdiği görülmektedir.
Davacı tarafından … 54. Noterliği’nin… tarih – … yevmiye nolu evrakı üzerinden keşide edilen ihtarname ile haksız olarak feshedilmiş olan acentelik sözleşmesi nedeniyle fesihten önceki son 5 yıl itibariyle oluşmuş olan denkleştirme tazminatının ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 iş günü içinde ihtarnamede belirtilen iban numarasına yatırılması konusunda ihtarda bulunulduğu ve böylelikle 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde denkleştirme tazminatının ödenmesinin talep edildiği görülmektedir.
Davalı sigorta şirketi tarafından … 16. Noterliği’nin … tarih – … yevmiye nolu evrakı üzerinden keşide edilen cevabi ihtarname ile ödenmesi talep edilen denkleştirme tazminatını kabul etmedikleri görülmektedir.
Dosyanın yetkisizlik kararı ile mahkememize gönderilmesinden önce … 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası üzerinden serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişi …’den alınan 30/01/2018 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı acentenin 500.000,00 TL sermayeli bir şirket olduğu, 2012 – 2016 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin TTK m.64 v.d. maddeleri kapsamında usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olduğu, defter kayıtlarının davacı lehine delil olma vasfına haiz olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce bilirkişiler muhasebe finans uzmanı …ve … Sigorta AŞ emekli genel müdür yardımcısı …’den alınan 09/11/2018 tarihli bilirkişi raporu ile; taraflar arasında akdedilmiş olan sigorta acentelik sözleşmesinin davalı tarafından … 16. Noterliği’nin …tarih – … yevmiye nolu ihtarname üzerinden düzenlenen ihtarname ile sözleşmenin 19. maddesine dayanılarak olağan fesih yöntemi ile feshedilmiş olduğu, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davacı acentenin 2012 – 2016 yılları arasında 95.566,72 TL BES komisyon geliri ve 10.321,75 TL hayat sigortası komisyon geliri olmak üzere toplam 105.888,47 TL komisyon geliri hak etmiş olduğu, rapor tarihi itibariyle taraflar arasında herhangi bir cari hesap alacağının olmadığı, davacı acente portföyünün hayat ve bireysel emeklilik sigortası poliçelerinde oluştuğu, davacının dava kapsamında 21.177,69 TL denkleştirme tazminatı hakkı doğduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili 11/12/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile daha önce talep etmiş olduğu 2.500,00 TL dışında 18.677,69 TL denkleştirme tazminatı alacağı da dahil olmak kaydıyla toplam 21.177,69 TL denkleştirme tazminatının faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili ıslah dilekçesine karşı beyanlarında ıslah dilekçesi ile talep edilen miktarın 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra talep edildiğini bu nedenle ilk talep edilen miktarı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ıslaha konu miktarın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Daha önce alınmış olan raporlara yönelik itirazlar doğrultusunda … Üniversitesi Sigortacılık Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr…. ve … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üyesi Borçlar Mev. Kay. Nit. Hesap Uzm. Dr. Öğr. Üyesi …’dan alınan 09/09/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; davalının incelenen defter ve belgelerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olması nedeniyle davalı lehine delil olma vasfına haiz olduğu, dosya kapsamıyla sözleşmenin feshi için davacıya atfı mümkün bir kusur bulunmadığı ve sözleşmenin olağan yolla fesih ihbarında bulunulmak suretiyle feshedilmiş olduğu, 6102 sayılı TTK m.122/1 kapsamında davacının davalıdan talebi mümkün denkleştirme tazminatı miktarının 22.750,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Özellikle davalı tarafın acentelik sözleşmesi kapsamında akdedilen sigorta poliçelerinin ağırlıklı olarak bireysel emeklilik poliçeleri olması nedeniyle itirazda bulunulması nedeniyle bireysel emeklilik uzmanı bilirkişi …’tan alınan 30/12/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; dosya kapsamıyla anlaşıldığı üzere sözleşmenin feshinden sonra bireysel emeklilik sözleşmelerinin yenilenmiş olması nedeniyle davalının toplan tahsilat tutarının 512.639,30 TL olduğu, davacı acentenin faal olduğu dönemde toplam tahsilat tutarının 2.141.312,33 TL olduğu, bu kapsamda davalı sigorta şirketinin acentenin portföyü sayesinde oransal olarak önemli bir menfaat elde etmediğini, fesihten itibaren geriye dönük 57 aylık süreçte acenteye toplam 105.339,14 TL ödeme yapıldığı, 5 yıllık ortalamasının 22.177,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bu rapora yönelik itirazlar da değerlendirilmek suretiyle sigorta hukuku Öğr. Üyesi …’dan alınan 11/02/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; acentelik sözleşmesinin davalı tarafından haklı olarak feshedilmediği ve bu nedenle davacının denkleştirme tazminatına hak kazandığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve alınmış olan tüm bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında acentelik sözleşmesinin mevcut bulunduğu ve bu sözleşmenin olağan yolla davalı tarafından feshedilmiş olduğu ve bu feshin haklı bir nedene dayandığı hususunun davalı şirket tarafından ispat edilemediği ve bu kapsamda davacı acentenin denkleştirme tazminatına hak kazandığı, fesihten önce davacı acente tarafından sağlanan müşteri çevresi itibariyle davalı şirketin mutlaka menfaat sağlamasının şart olmadığı ve fakat bu çevreden objektif manada menfaat sağlanmasının mümkün olmasının denkleştirme tazminatı için gerekli ve yeter şart olması ve alınmış olan bilirkişi raporları ile davacının sözleşmenin cari son 5 yılı itibariyle 21.177,69 TL denkleştirme tazminatına hak kazandığı ve bu tazminatın ödenmesini sözleşmenin feshinden sonraki ilk 1 yıl içinde ödenmesinin talep edildiği ve ıslahın ise fesihten itibaren 5 yıl içinde yapılmış olması nedeniyle davanın kabulü ile, 21.177,69 TL denkleştirme tazminatının (2.500,00 TL’sine dava tarihi olan 01/09/2016, 18.677,69 TL’sine ise 11/12/2018 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
21.177,69 TL denkleştirme tazminatının (2.500,00 TL’sine dava tarihi olan 01/09/2016, 18.677,69 TL’sine ise 11/12/2018 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle) davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.446,65 TL nispi karar harcının, 42,70 TL peşin harç ve 320,00 TL ıslah harcı toplamı 362,70 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 1.083,94‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.858,55 TL yargılama gideri ile 42,70 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı ve 320,00 TL ıslah harcı toplamı 3.250,45 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/03/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 42,70 TL
Karar Harcı : 1.446,65 TL
Islah Harcı : 320,00 TL
Noksan Harç : 1.083,94 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.115,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 4.600,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 6.600,00 TL
Posta Giderleri : 258,55 TL