Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/218 E. 2018/278 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/201
KARAR NO : 2018/273

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2017
KARAR TARİHİ : 21/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka … şubesi ile kredi ilişkisine giren … Tekstil İmalat İth. Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti ile Genel Kredi Sözleşmesi imzaladığını ve diğer borçlu …’in söz konusu sözleşmeye müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını, daha sonra borcunu ifa etmeyen borçlu ve kefillerine ihtarname çekildiğini, yapılan ihtarlara rağmen borcun tahsil edilmediğini, bunun üzerine borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emrini alan davalı borçlu Mehmet Ali Alp’in icra dosyasına itiraz ettiğini tüm bu nedenlerle davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptalini, takip miktarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı Vekili Davasında:
Dava dilekçesini tekrar ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili Davaya Cevabında :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin … olması sebebiyle davaya yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, alacağın sözleşmeye dayalı olarak zamanaşımına uğradığını, davacının sunmuş olduğu genel kredi sözleşmesine konu hesabın kat edilip edilmediğinin belirsiz olduğunu bu nedenle alacak talebi ve işletilen temerrüt faizi talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı Vekili Cevaba Cevabında :
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı …’in kefil olarak sorumlu olduğu rakamın açıkça belirtildiğini, davalının söz konusu kefilin sorumlu olduğu miktarın açık olmadığı yönündeki iddalarının yersiz olduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
… 8.İcra Dairesinin … Sayılı icra dosyası incelenmiştir.
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak;Her nekadar davacı taraf Dava dışı şirketin davacı Bankadan kullandığı Genel Kredi Sözleşmesine istinaden davalının müşterek borçlu ve müşterek kefil sıfatı ile imza attığını, borcun ödenmemesi üzerine 21/11/2001 Tarihli ihtarname ile hesabın kat edildiğini ve borçlulara durumun bildirildiğini, ödeme yapılmaması üzerine davacının alacağının tahsili için davalı aleyhine … 8.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun icra takibine haksız şekilde itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş ise de; davalı tarafın icra doyasına yapmış olduğu itiraz ile alacağın zamanaşımına uğradığını belirttiği ,davacı tarafın alacağın 20 yıllık zamanaşımına tabi olduğu iddiasında bulunduğu görülmüştür. 5411 Sayılı Kanunun 141.md.Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu açıkça belirtilmiştir.5411 sayılı yasanın geçici 13.maddesinde Fon alacaklarının tahsiline ilişkin olarak Tafiye Halinde Emlak Bankası alacakları için uygulacak hükümlerin hangileri olduğu belirtilmiştir.Burada 5411 Sayılı Kanunun 141. maddenin zikredilmediği görülmektedir.
Davacı banka lehine 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının dayanağı, 5020 sayılı yasa ile 4389 sayılı yasaya eklenen ek 5. maddesidir. Ek 5. madde de, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların tahsiline ilişkin düzenleme yapıldığı, ancak bu hükmün Anayasa Mahkemesi kararıyla 2009 yılında iptal edildiği anlaşılmaktadır. Yine aynı kanunun 15/a maddesinde hazine alacağının tanımlandığı, dava konusu göz önüne alındığında ortada bir hazine alacağı olduğundan da söz edilemeyeceği nitekim 15/a maddesinde, banka kaynaklarının, banka hakim ortakları veya yöneticileri ya da müdürleri tarafından kullanılması suretiyle birtakım tasarruflarda bulunulması halinde bu alacakların hazine alacağı olarak belirtildiği, dolayısıyla genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin bu davada dava konusunun hazine alacağı olarak da kabul edilemeyeceği buna göre, 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının mümkün bulunmadığı kanaatine varılmıştır.818 Sayılı BK’nın 125. maddesi ve 6198 Sayılı TBK’nın 146. maddesinde kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ifade edilmiştir. Buna göre iş bu davada genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık sürenin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
TBK. 149. maddesinde, zamanaşımının alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı ve alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hallerde, zamanaşımını bu bildirimin yapılabileceği günden itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Somut olayda, alacağın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve hesap kat ihtarıyla birlikte alacağın muaccel hale geleceği kabul edilmelidir. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen hesap kat ihtarının … 2.Noterliğinin … tarihli olduğu görülmektedir. TBK. 149. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin başlangıcı, hesap kat ihtar tarihi olan 2001 yılıdır. Bu tarihten icra takip tarihi olan 05.02.2016 tarihleri arasında yasada öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği tespit edilmiştir. TBK. 153. maddesinde, zamanaşımının durması, 154. maddesinde de zamanaşımının kesilmesine ilişkin sebepler sayılmıştır. TBK. 156. maddesinde de, zamanaşımının kesilmesiyle yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı belirtilmiştir. Somut olayda TBK. 153. ve 154. maddesinde belirtilen durma veya kesinme hallerinden herhangi birinin gerçekleşmediği, davacı tarafından buna ilişkin bir delil sunulmadığı gibi bu yönde bir iddia dahi ileri sürülmemiş olmakla hesabın kat edilip alacağın muaccel olduğu 2001 yılından takibin yapıldığı 05.02.2016 tarihi arasındaki 10 yıllık sürenin geçtiği, TBK. 154. maddesinde icra takibinin zamanaşımını kesen sebeplerden biri olduğu ifade edilmiş ise de, zaten takibin yapıldığı tarih itibariyle yasada öngörülen 10 yıllık süre geçmiş olduğundan artık takip tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin kesildiği ve yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı hususunun kabul edilemeyeceği kanaatine varılmakla davalının zamanaşımı definin yerinde ve haklı olduğu kabul edilerek davanın bu nedenle reddi yönünde aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacı tarafça açılan İtirazın İptali Davasının ve İcra inkar tazminat talebinin Zamanaşımı nedeniyle REDDİNE;
2-)Davalının kötüniyet tazminat talebinin Reddine;
3-)Davacı taraf harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4-)Davalı vekili lehine 2.180.TL.ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine;
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının taraflara iadesine,
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere davacı vekilinin yüzene karşı verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 21/03/2018

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)