Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/20 E. 2019/773 K. 04.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/398
KARAR NO : 2019/747

DAVA :İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 14/04/2015
KARAR TARİHİ : 01/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı taraf arasında 1 Eylül 2012 tarihli bir sponsorluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre kulübün belli başarı kıstasları doğrultusunda başarı prim alacaklarına hak kazanacağını, sözleşmenin 3.4 maddesinin b fıkrasına göre … takımının Türkiye Şampiyonluğu ve Avrupa Şampiyonluklarını kazanması halinde davalı tarafın ödemesi gereken başarı primlerinin kararlaştırıldığını, buna göre Avrupa Şampiyonu olunması halinde kazanılacak prim miktarının 40.000 Euro olacağını, müvekkili takımın 13 Nisan 2014 tarihinde … Şampiyonu olduğunu, sözleşmede yazan prime hak kazandığını, kulubün bu şampiyonluk akabinde davalı tarafa 40.000 Euro tutarındaki prim alacağına istinaden fatura kestiğini ve ekli ihtarname ile kendilerine gönderdiğini, ancak davalı tarafın faturayı iade ettiğini, bu noktada davalı taraf aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının borcu olmadığı gerekçesiyle takibe itiraz ettiğini, tüm bu nedenlerle davalı tarafın yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptalini, ilgili takibin devamını, %20 ‘den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/09/2012 tarihli alım satım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca … kendi mağazalarında satmak üzere …’un … markalı ürünleri satın alacağını, her ay satılan miktarlar üzerinden takip eden ayın ilk 15 günü içerisinde satılan ürün miktarını ve değerini içeren bir liste düzenleyeceğini, ilgili ödemeyi müvekkili hesabına yapacağı şeklinde düzenlendiğini, … tarafından 2012/2013 sezonuna ilişkin olarak siporiş edilen ürünlerin, müvekkili tarafından hazırlandığını davacı tarafa irsaliyeli faturalar ile teslim edildiğini, müvekkilinin yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ancak davacı tarafından hiçbir zaman düzenli bir liste kendisine genderilmediğini ve herhangi bir ödeme yapılmayarak muaccel olmuş bir borcun ödenmesinde temerrüde düştüğünü, taraflar arasında mevcut olan sözleşmenin, davacının idda ettiği prim alacağı doğmadan önce müvekkili tarafından haklı nedenlerin varlığı ile usulüne uygun olarak feshedildiğini, davacının haklı nedenle fesihi görmezden gelerek hak etmediği bir ikramiyeyi tahsuil etme çabasında olduğunu bu nedenlerle davanın reddi ile icra takibi sonucunda %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, sponsorluk sözleşmesine istinaden faturaya dayalı başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Sponsorluk sözleşmesi, fatura, … 12.İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra dosyası celp edilip incelenmiştir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davalı taraf tacir olsa da davacı tacir değildir.Davacı taraf kar amaçlı her hangi bir ticari faaliyeti bulunmayan dernek durumundadır.Derneğin dava dışı … A.Ş’ nin hissedarlarından birisi olması bu durumu değiştirmemektedir.Davacı … tüzüğüne göre, derneğin amacı, amacı gerçekleştirmek için faaliyetleri ve gelir kaynakları belirlenmiştir.(Davacı resmi internet sitesinden alınmıştır.)Dernek tüzüğünün KULÜBÜN ADI, KURULUŞ YERİ, MERKEZİ, AMACI, ÇALIŞMA KONULARI VE BİÇİMLERİ başlıklı 1. Maddesi; “… Lisesi öğrencileri ile bu Tüzük hükümlerine göre üye kaydedilmiş bulunanların sportif gelişmelerini sağlamak, spor eğitimi ve ahlâkını geliştirmek ve üyeleri arasında sevgi ve dayanışmayı arttırmak amacı ile … adresinde “… Spor Kulübü” adında bir dernek kurulmuştur. Derneğin merkezi İstanbul’dadır. … bu Tüzük’te “Kulüp” olarak anılacaktır.
Kulüp yukarıdaki amaca ulaşmak için sporla ilgili her türlü etkinlikte bulunur. Yarışmalar, gösteriler ve konferanslar düzenler; kurslar açar ve yapılan yarışmalara katılır. Çeşitli spor tesisleri, gerektiğinde profesyonel takımlar kurar, eğitici, yetiştirici ve eğlendirici çalışmalar yapar. Taşınır ve taşınmaz mallar edinebilir ve gereksiniminden fazlasını satabilir. Kulübün hiçbir yerde şubesi yoktur.” hükmünü içermektedir.Zira İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin 12.Hukuk Dairesi 2018/2135 esas, 2018/1324 kararında da iş bölümüne ilişkin bir karar olmakla birlikte …’ nin tacir olmadığını belirtmiştir.(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin 17.Hukuk Dairesi 2018/2994 esas, 2018/2155 karar sayılı kararında da ve yine daireler arası iş bölümüne ilişkin bir karar olmakla birlikte …’ nin tacir olmadığı belirtilmiştir.)
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/2284 esas, 2016/13427 karar sayılı 18.10.2016 tarihli kararında Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’ nin tacir olmadığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna karar vermiştir.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Davacının iddiası, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. Maddesinde; Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacının davasının DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İst. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
HMK 331/2 md gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 01/10/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)