Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/147 E. 2018/225 K. 12.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/147
KARAR NO : 2018/225

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/02/2017
KARAR TARİHİ : 12/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … marka ve modelli ürünün 07.03.2016 tarihli proforma faturada da belirtildiği üzere 35.400,00 USD bedel karşılığında satımı hususunda anlaşma yapıldığını, bu satışa istinaden davalı tarafından düzenlenen faturanın yarısının peşin yarısının da teslimle birlikte ödendiğini, satıma konu makinede arızalar meydana geldiğini ve davalı şirkete derhal bildirim yapıldığını, davalı tarafından yapılan müdahale ve onarımların ayıpların giderilmesi için faydalı olmadığını, arızaların halen devam ettiğini, istenen verimin alınamadığını, bu nedenle … 31. Noterliğinin … tarihli ihtarı ile sözleşmeden dönüldüğünü ve ödenen 35.400,00 USD’nin iadesinin istendiğinin davalıya bildirildiğini ve ayıplı malın teslim alınmasının istendiğini, bu ihtarın cevapsız kalması üzerine ödenen bedelin iadesi amacıyla … 3. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasıyla davalıya karşı takip yapıldığını, itiraz üzerine takibin durdurulduğunu belirterek anılan icra dosyasında davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların 27.07.2016 tarihli ödeme ve teslim protokolü uyarınca … marka ve modelli ürünün satışı hususunda anlaşmaya vardıklarını, ürünün 27.07.2016 tarihinde davacıya tam ve çalışır halde teslim edildiğini, bu ürünün 3 boyutlu yazıcı olup, davacı tarafça kullanımdan dolayı bazı teknik sorunların yaşadığının bildirildiğini, bu sorunların kullanıcı kaynaklı hatadan ileri geldiğini, müvekkilinin müşteri memnuniyetini sağlamak amacıyla davacıya yardımcı olduğunu, destekte bulunduğunu, 6 aylık bir kullanımdan sonra malın ayıplı olduğunu iddia ederek malı iade etmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, ürün kullanımıyla ilgili her sorunda davacıya yardım edildiğini, TTK. 23. maddesi ve 18/3. maddeleri uyarınca süresinde ve usulüne uygun yapılan bir ayıp ihbarının olmadığını, malı teslim aldıktan 6 ay sonra keşide ettiği 04.01.2017 tarihli ihtarının ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla davacının seçimlik hakkını kaybettiğini, müvekkilinin, malın üreticisi olmadığını, sadece malın üreticisi olan yabancı firma ile davacı arasındaki satışa aracılık yaptığını, üretici firmaya iletişime geçmesi için davacının yönlendirildiğini belirterek haksız davanın reddini savunmuş, davalı vekili 05.02.2018 havale tarihli dilekçesiyle cevabını ıslah etmiş ve taraflar arasındaki sözleşmede satış bedelinin TL olarak belirlendiğini, faturanın da TL üzerinden düzenlendiğini, buna rağmen takibin USD cinsinden yapılmasının usule aykırı olduğunu belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Davaya esas icra dosyası, taraflar arasında akdedilen ödeme ve teslim protokolü, 08.03.2016 tarihli sözleşme, fatura ve sevk irsaliyesi, proforma fatura, taraflar arasındaki mail yazışmaları ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı, satıma konu ürün ve mahallinde incelenmek suretiyle uzman bilirkişilerden rapor ve ek rapor alınmış, tüm deliller toplanmıştır.
Dosyada mevcut bulunan 31.08.2017 tarihli raporda özetle; 27.07.2016 tarihli ödeme ve teslim protokolü uyarınca aynı gün irsaliye ile ürünün davacıya teslim edildiği, davacı tarafından 27.07.2017 tarihli 35.400,00 USD karşılığı 107.640,78 TL miktarındaki fatura nedeniyle 08.03.2016 tarihinde 50.000,00 TL 28.07.2016 tarihinde de 56.640,78 TL olmak üzere toplam 106.640,78 TL ödeme yapıldığını, yazıcının tesliminin çalışır durumda yapılmadığı ve fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmediğinin taraflar arasındaki yazışmalarla sabit olduğu, taraflar arasındaki 08.03.2016 tarihli sözleşmeye göre fatura kesim tarihi ve teslim tarihinin 27.07.2016 tarihi olduğu, dava konusu 3D yazıcının ayıplı olduğu, davacının davalı tarafa ayıba ilişkin bilgi verdiği, ayıpların giderilmesinin mümkün bulunduğu, ancak bunun için ürünü üreten … firmasına başvurularak bir teknisyen ve aksaklık yaratan parçaların getirilmesiyle mümkün olabileceği, davalı tarafından yurtdışındaki firmaya değişik zamanlarda yazılan maillerle bu arızların bildirilmesine rağmen aksaklıkların devam ettiği gözönüne alındığında bu tür çözümün pek uygun olmadığı, ürünün yenisiyle değiştirilmesi ya da ürün bedelinin davacıya iadesi gerektiği açıklanmıştır.
Davalının rapora itirazları ve sözleşme konusu 3D yazıcının tamirinin mümkün olduğu belirtildiğinden bu tamir bedelinin ne olduğunun açıklanması ayrıca yazıcıdaki ayıbın imalattan mı yoksa kullanımdan mı kaynaklandığının kesin bir şekilde ortaya konulması amacıyla aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış ve bilirkişilerce düzenlenen 15.12.2017 tarihli ek raporda da; kök rapordaki açıklamalar tekrar edilerek yazıcının bir aksaklık çıkarması durumunda imalatının yapıldığı şirket tarafından servis hizmeti verilmesi gerektiği, yurtdışındaki firmayla davalının bağlantıya geçmesine rağmen herhangi bir olumlu sonuç alınamadığının anlaşılması ayrıca yazıcının tamir edilmesi durumunda değiştirilecek parçaların birim fiyatının USD üzerinden olacağı gibi bu parçaların boyut açısından gümrüğe tabi olup olmadığının bilinemediğinden servis verecek şirketin ne miktarda ek masraf isteyebileceği tespitinin yapılamadığı, yurtdışındaki üretici firmanın davalının arızanın giderilmesi talebinde bulunmasına rağmen bu arızaların devam ettiği gözönüne alındığından esasında tamirin pek uygun olmadığı, bu nedenle ürünün yenisiyle değiştirilmesi ya da ürün bedelinin davacıya iade edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Mahkememizce mahallinde konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla yapılan inceleme sonucunda düzenlenen kök ve ek rapordaki açıklamalara itibar edilmiştir.
Dava, satıma konu ürünün ayıplı olması nedeniyle ödenen bedelini iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 07.03.2016 tarihli proforma fatura düzenlenmiş ve daha sonra 08.03.2016 tarihli sözleşme akdedilmiştir. Bu sözleşmede, 07.03.2016 tarihinde düzenlenen proforma faturaya istinaden … firmasının … firmasına bir adet 3 boyutlu yazıcıyı temin etmeyi taahhüt ettiği ve bedelin %50’sinin siparişin verilmesiyle, %50’sinin de cihazın teslimatıyla yapılacağının kararlaştırıldığı, ayrıca cihazın fatura kesim tarihinden itibaren bir yıl süreyle … (davalı) firmasının garantisi altında olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Bu sözleşmenin içeriği ve sözleşmede bahsi geçen 07.03.2016 tarihli 35.400,00 USD bedelli proforma faturayla ilgili taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bunun dışında yine taraflar arasında 27.07.2016 tarihli ödeme ve teslim protokolü yapılmıştır. Nitekim 08.03.2016 tarihli sözleşmede bedelin ne şekilde ödeneceği belirtilmiş olup 27.07.2016 tarihli protokolde de bu konunun ayrıntılarının kararlaştırıldığı görülmektedir. Protokolde tarafların … cihazının alım ve satımı hususunda anlaştıkları, satış bedelinin 30.000,00 USD + KDV olup 107.640,78 TL şeklinde belirlendiği, ve bu bedelin 50.000,00 TL’sinin 08.03.2016 tarihinde davalıya nakit olarak ödenmiş olduğu, satım konusu cihazın teslimi ve kurulumunun davalı tarafından 27.07.2016 tarihinde davacının bildirdiği adreste yapılacağı ve teslim ve kurulumun tamamlanmasından itibaren 1 iş günü içinde cihaz bedelin bakiyesinin 57.640,78 TL olarak davalının protokolde belirtilen banka hesabına ödeneceğinin hüküm altına alındığı görülmektedir. Taraflar arasında bu protokolün varlığı konusunda da bir ihtilaf bulunmamaktadır. 07.03.2016 tarihli proforma faturanın 35.400,00 USD üzerinden düzenlendiği ve USD kurunun fatura içeriğinde 2,9199 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır. Protokolde satım bedelinin 30.000,00 USD + KDV olduğu, 30.000,00 USD’nin %18 KDV’sinin 5.400,00 USD olacağı ve toplam bedelin 35.400,00 USD olup, proforma fatura içeriğine uygun bulunduğu tespit edilmiştir. Satım konusu cihazın teslim tarihi olan 27.07.2016 itibariyle davalı tarafından, davacıya 107.640,78 TL bedelli fatura düzenlendiği ve fatura üzerinde USD kurunun 3,0407 TL olacağının belirtildiği, buna göre taraflarca satım bedelinin 35.400,00 USD olup 1 USD = 3,0407 TL olmak üzere 35.000,00 USD’nin fatura tarihi olan 27.07.2016 tarihi itibariyle karşılığının 107.640,78 TL olarak tespit edildiği ve bu miktar üzerinden fatura edildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı tarafından taraflar arasındaki sözleşmedeki satım bedelinin ve faturanın TL üzerinden düzenlendiği ve davacının ödemelerini TL olarak gerçekleştirdiği, dolayısıyla takibin USD üzerinden yapılamayacağı yönünde savunmada bulunulmuş ise de, bu savunmaya itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Nitekim yukarıda izah edildiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin 08.03.2016 tarihli olup, bu sözleşmede 07.03.2016 tarihli 35.400,00 USD bedelli proforma faturanın satım bedeli olacağı ve teslim tarihi olan 27.07.2016 tarihi itibariyle yapılan protokolde de bedelin 30.000,00 USD + KDV olarak belirlendiği, her ne kadar karşılığının 107.640,78 TL olarak yazılıp ödemelerin de TL olarak yapılacağı kararlaştırılmış ise de, 27.07.2016 tarihli fatura üzerinde USD’nin kurunun gösterildiği ve 1 USD’nin 3,0407 TL olarak dikkate alınacağı kararlaştırılmış olduğundan artık davacının cihaz için ödediği satım bedelinin USD olarak iadesini isteyebileceği kabul edilmiştir. Yine davalı tarafından 27.07.2016 tarihli fatura bedelinin 107.640,78 TL olduğu kararlaştırılmasına rağmen davacının 106.640,78 TL ödeme yaptığı, 1.000,00 TL eksik ödemede bulunduğu ileri sürülmüş ise de, mahkememizce 03.07.2017 tarihli celsenin ön inceleme duruşması olarak icra edildiği ve uyuşmazlık noktaları tespit edilirken satım bedelinin alıcı olan davacı tarafından, satıcı olan davacıya ödendiği konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığının belirtildiği, taraf vekillerince bu tutanağın imzalandığı bir yana, davacı tarafından dosyaya sunulan 13.02.2018 tarihli dilekçede ifade edildiği üzere taraflar arasındaki mutabakata göre davacı tarafından davalıya 1.000,00 TL’lik fiyat farkı faturasının kesildiği ve yine bu dilekçe ekinde ibraz edilen hesap mutabakatı içeriğinde de, taraflar arasındaki cari hesabın 30.09.2016 itibariyle bakiyesinin sıfır olduğu ve anılan bu mutabakatta anılan şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu anlaşılmış olmakla davalının bu yöndeki savunmasına da itibar edilememiştir.
Davacı taraf satıma konu emtianın ayıplı olduğunu, davalı tarafa bildirim yapılmasına rağmen bu ayıbın giderilemediğini belirterek satım bedelinin iadesini istemiş ve satım konusu emtiayı davalıya teslim edeceğini bildirmiştir. Davalı ise satıma konu yazıcının ayıplı olmadığı bir yana varolan arızasının da kullanım hatasından kaynaklı olup imalat hatası olmadığını, ayrıca süresinde yapılan bir ayıp ihbarı bulunmadığından davacının ayıba bağlı haklardan yararlanamayacağını savunmuştur.
TTK. 23/1-c bendinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının 2 gün içinde, teslim sırasında açıkça belli değil ise malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde muayene ederek bu durumu satıcıya ihbar etmek zorunda olduğu, diğer durumlarda ise Türk Borçlar Kanununun 223/2. maddesinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
Sözleşme konusu yazıcı 27.07.2016 tarihinde davacıya teslim edilmiş ve bu teslimden 17 gün sonra 13.08.2016 tarihinde davacı tarafından davalıya mail gönderilerek teknik arızaların bildirildiği ve davalı tarafından bu maile verilen 15.08.2016 tarihli cevapta da değişecek parçalarla ilgili işlemlerin tamamlanacağının belirtildiği, ayrıca 24.08.2016 tarihli mailinde de, kırık olan fanın yapıldığı, çalışır durumda olduğu, ekstruderin yapılıp çalışır hale getirildiği ve sorunlu olduğu belirtilen mil için …’ya soru sorulup cevap beklendiğinin belirtildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından bu maile verilen 29.08.2016 tarihli cevabi mailde de, yedek parçaların uymadığı, ekstruderin kullanılamadığı, arka fanın çalışmadığı ve makinenin tam kapasite kullanılamadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafından 23.09.2016 tarihli davacıya gönderilen mailde ise tüm sorunların en kısa zamanda aşılacağının bildirildiği öncesinde 08.09.2016 tarihli mailde de sensörler ve yazılım dahil tüm aksaklıkların giderileceğinin belirtildiği, en son davacı tarafından davalıya gönderilen 21.11.2016 tarihli mailde halen sorunların devam ettiği ve giderilemediğinin ifade edildiği anlaşılmıştır. Satım konusu cihazın teslim edildiği 27.07.2016 tarihinden itibaren verimli olarak çalıştırılamadığı ve istenen faydanın elde edilemediği anlaşılmaktadır. TTK. 23. maddesinde, ayıbın açıkça belli olması halinde 2 gün içinde, muayeneyle ortaya çıkacak bir durum olması halinde 8 gün içinde satıcıya ihbar yapılması belirtilmiş ise de, anılan maddenin devamında, diğer hallerde TBK 223/2. maddesinin uygulanacağının belirtildiği anlaşılmıştır. Somut olayda satıma konu cihazın 3D yazıcı olup, yapılan teknik inceleme ile olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılacak bir ayıbın olduğundan sözedilemeyeceği, TBK. 223/2. maddesi uyarınca bu tür bir ayıbın bulunduğunun sonradan anlaşılması halinde derhal satıcıya bildirilmesi gerektiği, satıma konu yazıcıdaki ayıpların basit bir muayeneyle ortaya çıkarılabilecek nitelikte olmadığı, ayıbın bulunduğunun anlaşılması halinde makul süre içinde satıcıya bildirim yapılması gerektiği, dosyadaki mevcut rapordaki teknik açıklamada belirtildiği üzere satıma konu yazıcının fiziki muayenesinde kilit tekerde ve metal kasa kısmında ezilmenin olduğu, bu ezilmenin 3D yazıcının hassas ve sessiz çalışmasını olumsuz yönde etkileyecek boyutta bulunduğu, yazıcının tahta takozlar üzerinde kullanıldığı, yazıcıda ekstruderin dikey ve yatayda hareketini sağlayan dişli millerden düşey hareketi sağlayan millerde bir problem olmamakla birlikte yatayda harekete imkan sağlayan millerde sürtünme nedeniyle aşınmaların olduğu, yazıcının sağlıklı çalışmasını etkileyecek potansiyelde bulunduğunu ve normal şartlarda yatayda 1000 mm X 1000 mm ve düşeyde 500 mm’ye kadar çalışabileceği öngörülerek cihazın satın alındığı fakat yapılan kontrolde yatayda 1000 mm’ye değil 950 mm’ye kadar çalışabileceğinin tespiti edildiği, bunun nedeninin ise ekstruderin soğutulması için kullanılan fanın papuçlara 950 mm ile temas etmesi ve ekstruderin 1000 mm’ye kadar gitmesine izin vermemesi olduğu, bu durumun bir imalat hatası olup üretici firmaya bu durumun bildirildiği, düşeyde ise 100 mm’den sonra aşırı titreşimlerin oluştuğu ve makinenin çıkardığı üründe katmanlar arasında kaymalara neden olduğu, ayrıca standart olarak üründe bulunması gereken ”malzeme bitti” sensörünün yazıcıda bulunmadığı, çift ekstruderin olduğu ancak senkron çalışamadığı, yazıcı ile aynı şekilden yan yana çizim yaptırılmak istendiğinde boşluk mesafelerinin eşit kalamadığı, bu durumun 3D yazıcının baştaki referansının kaydığı anlamına geldiği, buna göre cihazda birden çok ayıbın olduğu ve beklenen faydanın sağlanamadığı, ayıbın imalat hatasından kaynaklandığının açıkça tespit edildiği, bu ayıpların TTK. 23/2. maddesi yollamasıyla TBK. 223/2. maddesindeki ayıp niteliğinde bulunduğu ve bu ayıptan haberdar olunur olunmaz makul süre içinde davalıya bildirim yapıldığı, esasında davalı tarafından da kabul edilip gerekli desteğin verildiği ancak ayıbın giderilemediği anlaşılmış olmakla davacının süresinde ayıp ihbarında bulunduğu ve ayıba bağlı haklardan yararlanabileceği kabul edilmiştir. Nitekim TBK. 219. maddesinde, ayıbın tanımının yapıldığı ve satıcının bundan sorumlu olacağı açıklanmıştır. TBK. 227. maddesinde, ayıp halinde alıcının seçimlik haklara sahip olduğu ve bunların satım konusunu geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme veya satım konusunu elinde tutup ayıp oranında bedelden indirim isteme ya da tüm onarım masrafları satıcıya ait olacak şekilde ücretsiz onarılmasını isteme yahutta satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini talep etme hakkı olarak sayılmıştır. Davacı taraf sözleşmeden dönme hakkını kullanmış, satıma konu cihazı iade etmeye hazır olduğunu belirterek ödediği bedelin iadesini istemiştir. TBK. 227/4. maddesinde, alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde durum bunu haklı göstermiyorsa mahkemece satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verilebileceği ifade edilmiştir. Bilirkişilerce yapılan teknik tespitte satım konusu cihazın onarılması mümkün olmakla birlikte bu onarımını ya da ayıpların giderilmesinin cihazı üreten yurtdışındaki firmadan orjinal parçaların getirtilmesi ve servis hizmetinin sadece yurtdışındaki firmadan alınabileceğinin mümkün olduğu, dosyadaki yazışmalara göre yurtdışındaki firmaya bildirim yapılmasına rağmen halen ayıpların devam ettiği ve makinenin istenen faydayı sağlamadığı dikkate alındığında bu çözümün pek uygun olmadığı, ayrıca tamir halinde değiştirecek parçaların birim fiyatının USD üzerinden olacağı ve parçaların boyut açısından gümrüğe tabi olup olmadığının bilinemediği, yapılacak tamir giderinin satış bedelini geçebileceği zira bir fiyat analizinin yapılamadığı açıklandığından mahkememizce TBK. 227/4. maddesinin uygulama alanının bulunmadığı kanaatine varılmış ve imalat hatasından kaynaklanan basit bir muayene ile ortaya çıkması mümkün olmayan ayıbın bulunduğunun sonradan anlaşılabileceği somut olayda makul süre içinde davalı satıcıya ayıp ihbarının ileri sürülmesi ve esasında davalı tarafından da bu ayıpların kabul edilerek giderileceğinin bildirilmesi karşısında davacının TBK. 227. maddesindeki dönme hakkını kullanıp ödediği bedelin iadesini teminen yaptığı icra takibinde haklı bulunduğu kabul edilmiştir. Satım bedeli 35.400,00 USD olup, davacının bu bedelin iadesini isteyebileceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı tarafından icra takibinde işlemiş faiz isteminde bulunulmuş ise de, ayıplı olsa da satım konusu emtianın halen davacı yedinde bulunduğu, dolayısıyla emtia iade edilmeden faiz talep edilmesinin mümkün bulunmadığı yerleşik yargıtay içtihatlarıyla sabit bulunduğundan, davacı tarafından satım konusu emtianın davalı tarafa iade edilmesi ve bu tarihten itibaren satım bedeline faiz istemesi mümkün bulunduğundan işlemiş faiz istemi yerinde görülmemiştir. Ayrıca davacı taraf icra inkar tazminatı isteminde bulunmuş ise de, davalının itirazı haksız olmakla birlikte dava konusu alacağın likit bulunmaması, iadesi gereken bedelin ne olacağının yargılamayla tespit edilmesi karşısında davacının bu istemi yerinde görülmemiş ve davalı tarafın icra inkar tazminatı isteminin de yerinde bulunmadığı, zira reddedilen kısmın işlemiş faiz alacağına ilişkin olduğu ve davanın bu isteminin kötüniyetli olarak ileri sürüldüğünden sözedilemeyeceği gibi bu husus davalı tarafından da ayrıca ve açıkça kanıtlanamamış olmakla yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davanın kısmen kabulü ile emtianın davalı tarafa iade edildiği tarihten itibaren faiz işletilmesi ve tarafların icra inkar tazminatı istemlerinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının … 3. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasındaki itirazının 35.400,00 USD için İPTALİNE,
Takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
Davacıda bulunan satıma konu … emtiasının davacı tarafından davalıya İADESİNE,
Takip konusu 35.400,00 USD’ye satımı konu bu emtianın davalı tarafa iade edildiği tarihten itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesindeki döviz faizinin uygulanmasına,
Fazla istemin REDDİNE,
Davacının istediği icra inkar tazminat talebinin de REDDİNE,
Reddedilen kısım üzerinden davalının istediği icra inkar tazminatının da REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktarın dava tarihindeki TCMB efektif satış döviz kuru Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanan 8.945,07 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 1.601,20 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 7.343,87 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktarın dava tarihindeki TCMB efektif satış döviz kuru Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanan 13.225,85 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi gereğince red edilen miktarın dava tarihindeki TCMB efektif satış döviz kuru Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanan 73,09 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.765,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 2.763,95 TL yargılama gideri ile 1.601,20 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı toplamı 4.396,55 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 1.050,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 0,58 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/03/2018

KATİP …

HAKİM …

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.601,20 TL
Karar Harcı : 8.945,07 TL
Noksan Harç : 7.343,87 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.413,80 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.300,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.600,00 TL
Posta Giderleri : 215,50 TL