Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1172 E. 2019/470 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1172 Esas
KARAR NO : 2019/470 Karar

DAVA : Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi
DAVA TARİHİ : 26/12/2017
KARAR TARİHİ : 15/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi (Depo Edilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı … AŞ arasında genel alacaklı cari hesap sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında bu davalıya çek karnesi verildiğini, … 15. Noterliği’nin … tarih – … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tedavüldeki çek yaprakları nedeniyle oluşan toplam 6.810,00 TL gayri nakdi kredi borcunun … – …-… nolu hesaba yatırılması hususunun davalıya ihtar edildiğini, ancak bu miktarın verilen süreye rağmen depo edilmediğini, bu nedenle 6.810,00 TL gayri nakdi kredi borcunun banka nezdinde faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu dava bakımından adreslerinin … olması nedeniyle yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, … 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin … D. İş sayılı kararı ile olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında 674 sayılı KHK m.13 ve m.19 ile CMK m.133/1 kapsamında davacı şirkete … yetkililerinin kayyum olarak atandığını, şirketin mevcut hali ile …’nin gözetiminde ve …’nin ilişkili olduğu bakanın atadığı yöneticiler tarafından yönetilmekte olduğunu, FETÖ/ PDY terör örgütüne aidiyeti ve irtibatı nedeniyle soruşturma makamlarınca şirkete ait evraklara el konulduğunu, bu nedenle kimi evraklara ulaşmakta güçlük çektiklerini, buna mukabil dava dilekçesinde bahsedilen genel alacaklı cari hesap sözleşmesi isimli sözleşmenin hangi tarihli sözleşme olduğu ve bu sözleşme kapsamında keşide edilen çeklerin kimlere verildiği ve ne miktarda keşide edildiklerinin anlaşılamadığı, dolayısıyla davacı iddialarının HMK m.119 ve m.194 kapsamında savunmaya yarar şekilde açık olmadığını, ayrıca şirket bünyesindeki bütün boş çeklerin …’ye iade edildiğini, 678 sayılı KHK m.37 nedeniyle şirketin borçlarından dolayı öncelikle kefillere başvurulması gerektiği, bu nedenle kendileri aleyhine doğrudan dava açılamayacağı bu nedenle açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … 15. Noterliği’nin … tarih – … yevmiye numaralı ihtarnamenin kendisine tebliğ edilmediğini, talebin kendisi bakımından yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kat edilmiş bir hesap söz konusu olmadığından sorumluluğu bulunmadığını, ayrıca kendisinin 16/08/2016 tarihinde gözaltına alındığını, akabinde … 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin … Sorgu sayılı dosyası ile 26/06/2018 tarihinde tutuklandığını, sahibi, hissedarı ve yöneticisi olduğu tüm şirketlere … 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin … D. İş sayılı dosyası üzerinden verilen 02/09/2016 tarihli karar ile el konulduğunu, şirketlere kayyum atandığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, tedavüldeki çek yapraklarından dolayı davacı bankanın yasal sorumluluk miktarı nedeniyle ödenen 6.810,00 TL gayri nakdi kredi borcunun depo edilmesi talebidir.
İhtilaf, davalıların depo etmekle yükümlü oldukları bir miktar olup olmadığı ve varsa miktarının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Dosya içerisinde örneği bulunan … tarihli ve … numaralı Genel Kredi Sözleşmesi örneğinden, davacı ile davalı … AŞ arasında kredi sözleşmesi akdedildiği ve bu sözleşmeye kefil sıfatıyla herhangi bir kimsenin imza atmamış olduğu görülmektedir.
4 sayfadan ibaret ve sadece 1. sayfası ve 4. sayfası dosyaya sunulan kefalet sözleşmesi örneğinden, sözleşmenin 4 sayfasında davalı …’ın eşi …’ın …’ın kefaletine 26/05/2015 tarihinde muvafakat ettiği görülmektedir.
Bankacı bilirkişi …’dan alınan 09/08/2018 tarihli bilirkişi raporu ile; taraflar arasında davacı banka ile davalı … AŞ arasında 26/05/2015 tarihinde GKS imzalandığı, diğer davalı …’ın bu sözleşmeyi 100.000,00 TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, taraflar arasında imzalanan kefalet sözleşmesi ile davalı kefilin kullandırılmış ve/ veya kullandırılacak nakdi ve gayri nakdi kredilerden doğan tüm borçlara kefaleti öngörülmüş ise de anılan sözleşme ile kredi kullanan borçlunun kullanacağı çeklerden dolayı bankanın ödemekle yükümlü olduğu asgari miktarın depo edilmesi bakımından kefilin açık bir taahhüdü olmadığı, bilirkişinin bu görüşüne Yargıtay 19. HD’nin 26/04/2017 tarih 2016/8702 Esas ve 2017/3383 Karar sayılı içtihadı dayanak gösterdiği, bu nedenle davalı kefilin davaya konu borçtan sorumlu olmayacağı neticesine vardığı görülmektedir.
Dosya kapsamıyla davalı şirketin yönetiminin kayyum olarak …’ye devredildiği sabittir. Bu yönü ile şirketin hak ve borçları kapsamında 22/11/2016 tarih – 29896 resmi gazetede yayınlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında 678 Sayılı KHK’ya tabi olduğu görülmektedir. KHK’nın 37. maddesinin; “… Fonunun kayyım olarak atandığı şirketlerde, şirketin doğrudan veya dolaylı borçlarının ödenmesi için öncelikle şirket lehine kefil olan ortak, yönetici veya bunlarla bağlantılı üçüncü gerçek veya tüzel kişilerin malvarlığına müracaat edilir. … Fonu, bu kapsamda şirket borçlarının ödenmesi ya da şirket sermaye ihtiyacının karşılanmasını teminen, kefillerin varlıklarının doğrudan veya ticari ve iktisadi bütünlük yoluyla satılması konusunda yetkilidir. (2) … Fonunun kayyım olarak atandığı şirketlerin, müşterek müteselsil borçluluğu kapsayan kefaletler dahil, kefil olduğu borçlarda ise kayyımlık kararının devamı süresince borcun öncelikle asıl alacaklıdan ya da diğer kefillerden tahsili yoluna gidilir.” şeklindeki hükmü ile de bu nevi şirketlerin borçlarından dolayı öncelikle kefillere başvurulması gerektiği ve bu süreç çerçevesinde hak ve alacağın kefilden tahsil edilememesi halinde borçluya başvurulması gerektiği görülmektedir. Bu nedenle davacı bankanın doğrudan davalı borçlu şirket aleyhine alacak davası açmış olmasının KHK’ya aykırı olması ve bir an için dava açılacak olduğu kabul edilse bile dosya kapsamıyla talebe dayanak çeklerin düzenlenerek üçüncü kişilere verildiği ve bu nedenle davacı bankanın oluşmuş veya oluşması muhtemel ve borç miktarının belirlenebilir hale geldiği dosyası kapsamı ile ispat edilemediğinden asıl borçlu bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı banka ile davalı kefil … arasında akdedilen kefalet sözleşmesinin 3.1 maddesinin “Kefil, GKS’ler kapsamında kredi alana kullandırılmış ve/ veya kullandırılacak nakdi ve gayri nakdi kredilerden doğmuş ve doğacak tüm borçlar ile kredi alana her ne suretle olursa olsun asaleten veya kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarının … kefil olmayı kabul ve taahhüt eder.” şeklindeki hükmü ile eşinin de muvafakati alınmak suretiyle GKS’den kaynaklanan borca kefil olduğu görülmekte ise de bilirkişi raporunda da atıfta bulunulduğu üzere Yargıtay 19. HD’nin 26/04/2017 tarih 2016/8702 Esas ve 2017/3383 Karar sayılı kararının “Bankanın bu karşılıkları muhattabına ödemeden depo edebilmesini isteyebilmesi için banka ile müşteri arasında düzenlenen GKS’de bu yönde açık bir hüküm olması gerekir. Yapılan incelemede taraflar arasında akdedilen 02/04/2010 tarihli GKS ve Teminat Sözleşmesi’nde bu yönde bir düzenleme olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olmuştur.” şeklindeki içtihat doğrultusunda davalı kefil …’ın karşılıklarını muhattabına ödemeden çeklerin asgari ödeme bedelinin depo edilmesini talep edemeyeceği görülmektedir.
Dosya kapsamıyla davacının davalı borçluya verdiği çeklerin bankaca asgari garanti bedellerini muhattaplarına ödemeden işbu davayı açtığı ve davalının kefalet sözleşmesi ile bu yönde açık bir taahhüdü olmadığı nedeniyle kefil bakımından açılan davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 116,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 71,90 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/05/2019

Katip
e-imza

Hakim
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 116,30 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Bakiye Harç : 71,90 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.172,50 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 600,00 TL
Posta Giderleri : 132,50 TL