Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1143 E. 2021/303 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1143 Esas
KARAR NO : 2021/303 Karar

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARAR TARİHİ : 14/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 1999 yılından itibaren … Barkası’nın … Şubesi ile mudi olarak çalıştığını, … nolu, 100 000 -DEM tutarında hesap açtığını, bu hesaptan 26.01.2000 tarihinde 50.000.-DEM ‘lik kısmının bilgisi olmadan çekildiğini, aynca … numaralı portföy hesabı açtırdığını. 4 milyar yatırdığını, … hesabınında bulunduğunu, dava dışı konumdaki Banka Müdürü …’ın … Bankası … Şube Müdürü olarak tayin edilmesi üzerine hesapların bu banka şubesinde … ile … numara üzerinden sürdürdüğünü, … numaralı hesaptan bilgisi olmadan 25 07.2000 tarihinde 35.000.DEM lik kısmının çekildiğini, … numaralı hesaptan da 06.062001 tarihinde 9.768.-DEM bilgisi olmadan para çekildiğini, davacının hesaplardaki paranın 40.000.-Euro ile 4 milyar olduğunun söylendiğini, para çekmek istendiğinde döviz bozdurulmaması diye oyalandığını, daha sonra bütün hesaplarının boşaltıldığını, banka müdürü …’ın Ağustos 2003 tarihinde banka hesaplarını boşaltıp, zimmetine geçirip ortadan kaybolduğunu, hakkında gıyabi tutuklama kararı verilerek … 8.Ağır Ceza Mahkemesinde … Esas sayı ile dava açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, mezkur şahıs banka müdürü ve ona yardım eden diğer personel tarafından usulsüz işlemler yapılmak suretiyle bir kısım bankacılık muameleleri yapılarak hesaptan hesaba para aktarıldığını, hesap çeşitlerinin değiştirildiğini, herhangi bir bilgi ve talimatın olmadan 3. şahıslara havale çıkarıldığını, davalı banka müdürünün emniyeti su istimal ederek bankayı dolandırdığını ve zimmetine para geçirdiği iddiası ile … C. Savcılığında soruşturma başlatıldığını, söz konusu olaylar nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu,bankaların itibar kurumu olduğunu yapılan işin TTK gereği müşteri ilişkilerinde bankaların tedbirli bir tüccar gibi davranmaları zorunlu olmasına rağmen banka personelinin kusurlu davranışlarıyla müvekkilinin zararına yol açtığını, dolayısıyla bankanın bütün çalışanların yürütmekte oldukları mesleğin gerektirdiği niteliklere sahip olup olmadıklarının ve işlemlerinin doğruluğunun denetlenmesi gerektiğini, bankanın denetim ve gözetim yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemesi nedeni ile müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 72.000,-TL nin fiili tarihi itibariyle yabancı paraya verilen en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu huzurdaki davanın esasına girilmeksizin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini. davacının hesabındaki işlemleri bizzat davacı tarafından bilgisi ve talimatı ile gerçekleştirildiğini, iradesi ve bilgisi dışında para çekildiği iddialanın gerçeği yansıtmadığını, davacı hesaplarındaki işlemlerde bir usulsüzlük bulunmadığından müvekkili bankaya izafe edilecek bir sorumluluğun bulunmadığını, müvekkili davalı banka aleyhinde açılan haksız ve mesnetsiz olduğu davalı yanca ileri sürülen davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, davacı tarafından davalı bankada hesaba yatırılan paranın iadesi suretiyle tahsili davasıdır.
İş bu davaya konu alacak daha önce … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden açılmış ve mahkemece 28/09/2006 tarih ve … Karar sayılı karar ile davanın reddine verilmesi akabinde davacı vekilinin bu karar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurması neticesinde Yargıtay 11. H.D.’nin 20/10/2008 tarih 2008/8663 Esas ve 2008/11501 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmesi akabinde dava … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt görmüş ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin kanunla tek hakimli mahkemelere dönüştürülmesi akabinde dosya … 39. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt görmüş ise de davanın takipsiz bırakılmış olması nedeniyle mahkemenin 28/10/2013 tarih 2013/264 Karar sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Davacı bu kere mahkememizin 2014/1099 Esas sayılı (İstanbul Kapatılan 39. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/144 Esas) dosyası üzerinden dava açmış ve yapılan yargılama neticesinde mahkememiz 15/02/2017 tarih ve 2017/127 Karar sayılı kararı ile; “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Her ne kadar davalı taraf özetle davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuş ise de; davacı tarafın iddiasının Davacının 1999 yılından itibaren … Bankasının … Şubesi ile mudi olarak çalıştığı, hesabından bilgisi dışında para çekildiği dava dışı konumdaki Banka Müdürü …’ın … Bankası … Şube Müdürü olarak tayin edilmesi üzerine bütün hesaplarının boşaltıldığını, banka müdürü…’ın Ağustos 2003 tarihinde banka hesaplarını boşaltıp, zimmetine geçirip ortadan kaybolduğu banka müdürü ve ona yardım eden diğer personel tarafından usulsüz işlemler yapılmak suretiyle bir kısım bankacılık muameleleri yapılarak hesaptan hesaba para aktarıldığını, davalı banka personelinin kusurlu davranışlarıyla davacının zararına yol açtığı iddiasına dayandığı görülmüştür. Davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; dava konusu olaya ilişkin olarak ceza kovuşturması açıldığı yargılamanın halen devam ettiği bu haliyle uzamış ceza zamanaşımının dikkate alınması gerektiği ayrıca yargılanan suçtan dolayı sanığın eyleminin birden fazla müştekiye karşı devam eden eylemler niteliğinde bulunduğu bu haliyle son eylemin ceza zaman aşımının başlangıcı olarak sayılmasının gerektiği bu haliyle ceza zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı tarafın zaman aşımı itirazının Reddine karar verilmiştir. Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan hesaplarda bulunan paraların davacının bilgisi ve izni dışında yapılan işlemler sonucu uğranılan zararın tazmini istemine dair olup, bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Dosya kapsamına ibraz edilen Ek rapor ile davacı tarafın usulsüz olarak bilgisi dışında çekilen paraların net miktarının belirlendiği anlaşılmakla Usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Ödünç alan Banka akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Mevduat Sahibi Davacı tarafın banka çalışanı ile birlikte müterafık kusuru bulunduğuna ilişkin delil elde edilemediğinden Bilirkişi raporunda ki tespitler doğrultusunda davacı tarafın davasının Kısmen Kabulü yönünde aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulü ile, 14.181,30.TL.nin 26/01/2000 tarihinden, 364,77.TL.nin 07/07/2000 tarihinden, 1.053.32.TL.nin 05/06/2000 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalından tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Tarafların bu karar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurmaları neticesinde İstanbul BAM 12. HD’nin 24/10/2017 tarih 2017/425 Esas ve 2017/519 Karar sayılı kararı ile; “Haksız fiilde zamanaşımını düzenleyen TBK 72(BK 60).maddesine göre, davacının zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı,ancak ceza kanunlarında eylem suç teşkil ediyorsa ve daha uzun bir zamanaşımı ön görülmüşse uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir. Dava konusu olaya ilişkin ceza davasının halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Ceza davası devam ettiği sürece davacının ceza mahkemesine başvurarak katılma yolu ile tazminat isteme hakkı bulunduğundan davalının zamanaşımı defi ve istinaf sebebi yerinde değildir.
Davacının konusu tarafları aynı olan davasını ilk olarak … 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında dava açtığı yine aynı şekilde bilgisi olmadan hesaplarından üç ayrı tarihte para çekildiği iddiasıyla aynı miktarın davalı bankadan tahsilini istemiştir.Yapılan yargılama sırasında yapılan bütün işlemlerdeki davacıya ait imzalar incelenmiş ve davacıya ait olduğu tesbit edilmiş; bu sebeble 2006/469 K ve 28.09.2006 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.Davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.10.2008 tarih ve 2008/8663 E ve 2008/11501 K sayılı ilamı ile ” Davacı müşteki sıfatıyla davalı personeli hakkında suç duyurusunda bulunmuş ,davaya esas maddi olay ,davalı personelinin yargılanmasına neden olan iddianame de suç sayılan eylemler arasında sayılmıştır. Personel hakkında açılan kamu davasının mahkumiyetle neticelenmesi ,davalı bankanın BK nun 100.madde uyarınca sorumlu olması sonucunu doğuracak nitelikte olduğu gibi ,her ne kadar davalı banka tarafından sunulan tediye fişlerindeki imzaların davacı eli ürünü ise de ;anılan banka müdürünün bir çok banka müşterisinden bu şekilde imzalı dekontlar aldığının iddianameye yansımış olması karşısında bu makbuzların bankacıcılık uygulamasına uygun ve üzerinde ödenen miktarları gösterir şekilde düzenlenip düzenlenmediği ,o tarihlerdeki kasa hareketleri ile uyumlu olup olmadığının bankacılık konusunda uzman bilirkişilerden vasıtasıyla denetlenip ,ceza mahkemesinde yapılan yargılamanın da takip edilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş mahkemece bu dosyada bozmaya uyularak bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi Kurulu tarafından düzenlenen raporda ; dava konusu edilen ve davacının itirazı bulunan 3 ayrı hesaptaki …. nolu hesaptan 50.000 DEM …. nolu hesaptan 25.7.2000 tarihinde 35.000-DEM , 8.6.2001 tarihli işlemler olduğunu tesbit etmişler ve … nolu hesaptan 9.768-DEM e ait işlem evraklarının dosyada bulunmadığından inceleme yapılamadığını ; itiraza uğrayan… nolu hesapta 26.1.2000 tarihinde 50.000-DEM ,… nolu hesaptan 35.000-DEM e ilişkin işlemlerin bankacılık uygulamalarına uygun olarak düzenlendiği,işlemin yapıldığı tarihteki kasa hareketleri ile uyumlu bulunduğu yolunda kanaat bildirmişler ; itirazlı 8.6.2001 tarihli … nolu hesabından çekildiği iddia edilen 9.768-DEMe ait belgeler dosyada bulunmadığından her hangi bir inceleme yapılamadığı bildirilmiştir.Bilirkişi raporu sonrasında davacı vekili tarafından dava takip edilmeyerek dosya işlemden kaldırılmış, akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İstinafa konu hükmü veren mahkemece tayin edilen bilirkişi kurulu da bozmadan sonra alınan yukarıda özetlenen bilirkişi raporunun aynen tekrar eder şekilde rapor düzenlemişler yine dava konusu edilen 8.6.2001 tarihli 9.768 -dem “e ilişkin evrakların dosyada bulunmadığını bildirmişlerdir. Elde ki dava ,teknik olarak açılan ilk davanın devamı olmasa da dosya içeriğindeki mahkemece toplanan delillerin ,yapılan tesbitlerin ve bu meyanda Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin bozma ilamının doğrultusunda; toplanan delillerin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.İlk Derece mahkemesi dava dosyası içeriğini delil olarak hiç değerlendirmemiş , davacı tarafından hesaplarında pek çok işlem yapılmış olduğu ve bir kısmının davacının kabulünde olduğu ,dava dilekçesinde yazılı itiraz ettiği ve dava konusu ettiği işlemleri açıkça yazdığı, mahkemece dava konusu edilen işlemler dışına çıkılarak davanın kısmen kabulune karar verildiği ,verilen hükmün HMK 26.maddesine de aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında yazılı bulunan ceza mahkemesi dosyası akıbeti sorulmuş ise de yapılan usulsüz işlemlerle ilgili alınmış sunulandan ayrıca bir bilirkişi raporu var ise istenmemiş, dava konusu ile ilgili bir tesbit bulunup bulunmadığı tesbit edilmemiştir.Ceza dava dosyasında alınan başkaca bilirkişi rapor var ise istenilerek incelenmesi , itiraza uğrayan 8.6.2001 tarihli ve 9.768-dem tutarında ki ( 12 ATM dosyasında yaptırılan grafolojik inceleme raporuna raporuna göre 8.6.2001 tarihli 3 ayrı işlem bulunduğu anlaşılmaktadır.)….6063 nolu hesapla ilgili işlem evraklarının önce tamamlanması bu makbuzların bankacılık uygulamasına uygun ve üzerinde ödenen miktarları gösterir şekilde düzenlenip düzenlenmediği ,o tarihlerdeki kasa hareketleri ile uyumlu olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu alınması gerektiğinden dosya mevcudunda hükme tesir edecek delillerin toplanıp değerlendirilmediği anlaşılmakla davanın kısmen kabulune ilişkin hükmün HMK 355/1-a-6 gereği kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf sonrası mahkememizin 2017/1143 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davanın 25/04/2018 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile … 8. Ağır Ceza Mahkemesine yazılacak müzekkere ile … esas sayılı dosyasının bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesine ve önceki bilirkişi heyetinden istinaf kararı doğrultusunda rapor alınmasına karar verilmiş ve … 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarihli cevabi yazısı ile dosya Uyap sistemi üzerinden mahkememize gönderilmişse de incelenmesinde yeni bir rapor alınmadığı gibi bu dosyada sanık … hakkında verilmiş olan gıyabi tevkif kararının infazının beklenmesine karar verildiği ve duruşmanın 28/05/2018 tarihine bırakıldığı ve bu durumda bu davanın karara bağlanması bakımından ceza mahkemesi dosyasının neticesinde beklenmesinde bir yarar olmadığı gibi bu dosya üzerinden yeni bir tespit yapılmadığı görülmektedir.
… 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden düzenlenen 02/11/2004 tarihli duruşma tutanağı ile davalı bankanın müşteki sıfatıyla suçtan zarar görmüş olması nedeniyle müdahale talebinde bulunduğu ve mahkemece talebin yerinde görülmesi suretiyle davalının müdahilliğine karar verildiği görülmektedir.
Önceki bilirkişiler emekli banka müdürü …, emekli banka müdürü … ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. …’ten alınan 03/12/2018 tarihli bilirkişi raporu ile; daha önceki kök ve ek raporlarda belirtilen sonuçlar yinelenmiştir.
Bu nedenle resen ve taraf itirazları nazara alınmak suretiyle emekli banka müdürü …’dan alınan 15/05/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; dosya kapsamıyla yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 26/01/2000 tarihinde davacının … nolu hesabından 100.000,00 DEM çekilerek hesabın kapatıldığı, bu hesabın kapatılmasına ilişkin dekontun altındaki imzanın davacıya ait olduğu ve ancak dekontta maddi hata neticesinde 10.000,00 DEM ibaresinin yazalı olduğu, 26/01/2000 tarihinde davacı adına … nol hesabın açılarak bu hesaba 50.817,47 DEM yatırıldığı, 25/07/2000 tarihinde bu hesapta bulunan paradan 35.817,47 DEM karşılığı döviz alım belgesi düzenlendiği ve döviz alım belgesi karşılığı 10.838,37 TL ödendiği, 08/06/2001 tarihinde … nolu hesapta bulunan 5.296,43 DEM’in … nolu hesaba virman yapıldığı ve aynı gün bu hesaptan 6.504,00 DEM karşılığı döviz alım bordrosu düzenlenerek ödeme yapıldığı, 3002180 nolu hesaptan ayrıca 300,00 DEM çekilerek hesabın kapatıldığı, tüm bu hesap işlemlerine dayanak dekontlardaki imzaların davacının eli ürünü olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafın itirazı üzerine aynı bilirkişiden alınan 27/11/2019 tarihli bilirkişi ek raporu ile kök rapordaki kanaat tekrarlanmıştır.
Bu rapora da itiraz edilmesi ve raporun karar vermeye yeter olmaması nedeniyle mahkememizin 17/06/2017 tarihli duruşmasında kurulan “Dosyanın daha önce dosyamızdan bilirkişilik yapmış olan …, … ve…’e tevdi ile Yargıtay 11. HD’nin 20/10/2008 tarih 2008/8663 Esas ve 2008/11501 Karar sayılı bozma ilamındaki gerekçede öngörülen usulle inceleme yapılmak suretiyle davacının zimmete geçirilen para miktarı kapsamında zararının tespiti konusunda rapor alınmasına,” şeklindeki ara kararı ile bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bu karar kapsamında bilirkişiler…, … ve …’ten alınan 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; davanın TL cinsinden 72.000,00 TL’nin tahsili şeklinde açıldığı, dosya kapsamıyla davalı banka çalışanı şube müdürü …’ın banka şubesi nezdinde gerçekleştirdiği eylem ve işlemlerin tamamlanma tarihinin 22/08/2003 olduğu, zarar sebep eylemlerin gerçekleştirildiği tarihte şube müdürü…’ın davalı bankanın çalışanı olduğu ve bu nedenle davalı bankanın adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında oluşan zarardan sorumlu olduğu, davacının talep etmiş olduğu 72.000,00 TL’ye 22/08/2003 – dava tarihi olan 02/05/2014 tarihine kadar avans faizi uygulanacak olduğunda 195.952,44 TL faiz işlediği ve böylece davacının dava tarihi itibariyle talebi mümkün toplam alacağının 267.952,44 TL olduğu tespit edilmiştir.
Emsal dava dosyası olarak celp edilen … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası üzerinden aynı olayda zimmete para geçirmek suretiyle zarara uğratılan üçüncü kişi …’in davalı … Bankası AŞ ve zimmetine para geçiren … aleyhine açılan davada mahkeme yapmış olduğu yargılama neticesinde vermiş olduğu 14/12/2005 tarih ve 2005/859 Karar sayılı karar ile davalı bankanın adam çalıştıran sıfatıyla oluşan zarardan sorumlu olduğu kabul edilmek suretiyle talep edilen 63.000,00 TL’nin 06/05/2002 tarihinden itibaren değişen oranlardaki reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ve davalı banka tarafından bu karar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulmuş ise de Yargıtay 11. HD’nin 23/10/2007 tarih 2006/4569 Esas ve 2007/13221 karar sayılı kararı ile verilen kararın onanmasına karar verilmiş ve bu kararın kesinleşmiş olduğu görülmektedir.
Tüm dosya kapsamı, ceza dosyasından gönderilen evraklar, alınmış olan bilirkişi raporları ve özellikle bilirkişi heyetinden son olarak alınmış olan 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen zarar miktarı ve davacı vekilinin İstinaf kararından sonraki beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının bankadaki parasının dekontlar itibariyle davacıya ödenmiş gibi gösterilmesine rağmen ve dekontlara imzası alınmasına rağmen gerçekte bir ödemenin yapılmadığı ve bu nedenle zimmet suçunun işlendiği iddiasıyla davalı bankanın şube çalışanı banka müdürü hakkında … 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden ceza davası açıldığı ve bu davaya davalı bankanın da zarar gören sıfatıyla katılmak talebinde bulunduğu ve katılma talebinin mahkemece kabulü ile de davacının parasının şube müdürü tarafından zimmete geçirildiğinin zımni olarak kabul edilmiş olduğu ve bu şekilde davacının zarara uğratıldığı, 22/08/2003 tarihine kadar davacı adına açılan hesapların ilgili bulunduğu şubede müdürü sıfatıyla üçüncü kişi …’ın çalıştığı ve bu konumu ile hukuki statüsünün çalışan olduğu ve bu sıfatıyla üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı 818 Sayılı TBK m.55 kapsamında üçüncü kişilere verilen zararlardan davalı iş verenin sorumlu olduğu dosya kapsamıyla da bu sorumluluğunu bertaraf edecek şekilde hesaplara yatan paranın fiilen davacıya ödendiğini ispat yükü altında olmasına rağmen bu hususu ispat edemediği ve alınmış olan 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporu ile de zarar miktarının 267.952,44 TL olarak tespit edilmiş olması ve talep edilen zarar miktarının tespit edilen bu miktar dahilinde kalması ve özellikle 818 sayılı TBK m.42’de öngörülen takdir hakkı da kullanılmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile, 68.400,00 TL’nin 26/01/2000 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
68.400,00 TL’nin 26/01/2000 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.672,40 TL nispi karar harcının, peşin yatırılan 1.229,60 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 3.442,80 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.692,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 3.453,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 3.280,35 TL yargılama gideri ile 1.229,60 TL peşin harç ve 25,20 TL başvurma harcı toplamı 4.535,15 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 26,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/04/2021

Katip

Hakim

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.229,60 TL
Karar Harcı : 4.672,40 TL
Noksan Harç : 3.442,80 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.730,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 100,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.100,00 TL
Posta Ve Diğer Giderler : 379,00 TL