Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1106 E. 2018/1173 K. 28.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1106 Esas
KARAR NO : 2018/1173

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/12/2017
KARAR TARİHİ : 28/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalıdan … marka arazi tipi binek otomobili 170.713,27 TL’ye satın aldığını, ancak bir kısım vergilerin ödenmemesi nedeniyle Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğünce … 1. Asliye Ceza mahkemesinin el koyma kararına binaen araca el konularak aracın Gümrük sundurmaya çekildiğini, tüm taleplerine rağmen aracın verilmemesi ve akıbetinin meçhul olması nedeniyle … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden hukuki ayıp nedeniyle satışın iptali ile ödenmiş bulunan bedelin iadesini talep ettiklerini, yargılama neticesinde verilen 21/06/2011 tarih 2011/381 Karar sayılı kararı ile satışın iptaline ödenen bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve aracın davalıya teslimine karar verildiğini, bu kararın … 5. İcra Dairesinin … Esas takip dosyası üzerinden icraya konduğunu, ancak … 11. İcra Hukuk Mahkemesinin… sayılı kararı ile ticaret mahkemesi ilamı ile aracın teslimi şartıyla bedelin iadesine karar verilmiş olduğu ve bu ilam kapsamında alacaklının aracı teslim ettiği sabit olmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği bu karar aleyhine Temyiz kanun yoluna başvurmaları akabinde Yargıtay 12. Hukuk dairesi tarafından teslim hususunun çözülmesine kadar takibin durdurulmasına şeklinde düzelterek icra hukuk mahkemesi kararının onandığını, bu arada … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden aracın müsaderesine ilişkin talebin 2008/925 Karar sayılı karar ile reddine karar verildiğini ve karar kesinleştiğinde aracın sahibine iadesine karar verildiğini ve bu kararın Gümrük Başmüdürlüğünce Temyiz olunduğunu ve ancak Yargıtay tarafından Temyiz talebinin reddedilmesi sonucu kararın kesinleştiğini, bu kesinleşen karar ile aracın iadesi için Gümrük İdaresine başvurulduğunda aracın ihale yapılmak suretiyle 73.398,38 TL bedel ile satıldığını böylelikle aracı iade etmelerinin imkansızlaştığını ve bu imkansızlaşmada herhangi bir kusurları olmadığını, bu nedenle sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca karşılıklı edimlerin iadesine verilen karara göre iade yükümlülüğümüz kapsamında bulunan aracın sorumlu olmadığımız sebeplerle iadesinin imkansızlaşması nedeniyle iade yükümlülüğümüzün kapsamının değiştiğini ve kanun gereği kain değerin iade edilmesi yükümlülüğüne dönüştüğünün tespit ve hüküm altına alınarak bu hüküm doğrultusunda icranın devamına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekilinin dava dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu ettiği talep bakımından … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/213 Esas ve 2011/381 Karar sayılı kesinleşen hükmünün mevcut olduğunu, bu nedenle öncelikle HMK 114/1-i.maddesi kapsamında dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini, kaldı ki 07/12/2017 tarihinde açılan davaya konu hakkın 6098 sayılı yasanın 82.maddesiyle öngölüren “sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak 2 yılın ve herhalde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zaman aşımına uğrar” şeklindeki hüküm kapsamında zaman aşımına uğradığını, kaldı ki … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2008 tarih 2008/499 Esas ve 2008/925 Karar sayılı kesinleşen karar ile de aracın müsadere talebinin reddedilerek karar kesinleştiğinde aracın ruhsat sahibi olan … A.Ş.’ye iadesine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, ayrıca ceza dosyası üzerinden mahkemece …Gümrük Müdürlüğüne yazılan 03/12/2008 tarihli yazı ile teminat mukabili aracın … A.Ş.’ye iadesine karar verildiği ancak davacı … A.Ş.’nin bu kararın gereğini yerine getirmemesi ve aracın gümrükteki bekleme süresinin dolmuş olması nedeniyle tasfiye işlemlerine girişilerek aracın satıldığını ve bu sonucun gerçekleşmesinde kusurun davacı… A.Ş.’de olduğunu, bu nedenle ifa imkansızlığının meydana gelmesinde kusurun davacıda olduğunu, ayrıca gümrük idaresince aracın tasfiye bedelinin davacı tarafa ödendiğini, tüm bu nedenlerden davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 214-218 maddeleri arasında düzenlenen zaptına sorumluluk kapsamında tarafların münfesih satış sözleşmesinden kaynaklanan iade yükümlülüğünün tespiti davasıdır.
6098 sayılı yasanın 214-218. maddeleri arasında düzenlenen zapttan sorumlulukta (hukuki ayıp nedeniyle sorumlulukta) satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınması halinde satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumludur. (bkz. m. 214)Alıcı, sözleşmenin kurulduğu sırada elinden alınma tehlikesini biliyor idiyse satıcı, ayrıca üstlenmiş olmadıkça bundan dolayı sorumlu olmaz. Satıcı, üçüncü kişinin hakkını gizlemişse, sorumluluğunu kaldırma veya sınırlama konusunda yapılmış olan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Satılanın elinden alınması tehlikesi ile karşılaşan alıcı, kendisine karşı açılan davayı satıcıya bildirdiği zaman satıcı, durumun gereğine göre ve yargılama usulü uyarınca ya alıcının yanında davaya katılmak ya da alıcı yerine geçerek üçüncü kişiye karşı davayı takip etmek ve savunmak zorundadır. Bildirme, davaya katılmaya ve savunmaya elverişli bir zamanda yapılmışsa, alıcının aleyhinde verilen hüküm, onun ağır kusuru yüzünden verildiği ispat edilmedikçe, satıcı için de sonuç doğurur. Dava, kendisine yüklenilemeyen sebeplerden dolayı satıcıya bildirilmemişse satıcı, zamanında bildirilmiş olsaydı daha elverişli bir hüküm elde edilebileceğini ispatladığı ölçüde sorumluluktan kurtulur. (bkz. m. 215) Alcı mahkeme kararı olmaksızın vermiş ise satıcının sorumluluğu, alıcı bir mahkeme kararı beklemeksizin üçüncü kişinin hakkını dürüstlük kurallarına uygun olarak tanımış ve satılanı vermişse, alıcı, üçüncü kişinin kendisine karşı dava açmasını beklemeden, satıcıyı satılan üzerindeki hak iddiasına ilişkin uyuşmazlığı dava yoluyla çözümlemesi, aksi takdirde tahkim yoluna başvuracağı konusunda gecikmeksizin uyarmış ve bundan sonuç alamadığı için tahkim yoluna başvurmuşsa ve alıcının satılanı üçüncü kişiye vermekle yükümlü olduğunu ispat etmesi durumunda satıcının sorumluğu devam eder. (bkz. m. 216)
Tam zapt halinde, satılanın tamamı alıcının elinden alınmışsa, satış sözleşmesi kendiliğinden sona ermiş sayılır ve alıcı satıcıdan; satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünlerin değeri indirilerek, ödemiş olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesini, satılanı elinden alan üçüncü kişiden isteyemeyeceği giderleri, davayı satıcıya bildirmekle kaçınılabilecek olanlar dışında kalan bütün yargılama giderleri ile yargılama dışındaki giderleri, satılanın tamamen elinden alınması yüzünden doğrudan doğruya uğradığı diğer zararları ve satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının satılanın elinden alınması yüzünden uğramış olduğu diğer zararları isteyebilir. (bkz. m. 217) Kısmi zapt halinde ise, satılanın bir kısmı elinden alınmış veya satılan sınırlı ayni bir hakla yüklenmişse alıcı, sadece bu yüzden uğradığı zararın giderilmesini isteyebilir. Ancak alıcının, satılandaki bu durumu bilseydi onu satın almayacağı durum ve koşullardan anlaşılıyorsa, alıcı hâkimden sözleşmenin sona ermesine karar vermesini isteyebilir. Bu durumda alıcı, satılanın elinde kalmış olan kısmını o zamana kadar elde etmiş olduğu yararlarla birlikte, satıcıya geri vermekle yükümlüdür.(bkz. m.218)
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; dava dosyamız üzerinden … 1. Asliye Ceza mahkemesine yazılan yazıya verilen 27/11/2018 tarihli cevabi yazı ekindeki … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2008 tarih 2008/499 Esas ve 2008/925 Karar sayılı karar ile Hummer marka arazi tipi binek otomobilin müsaderesine yönelik talebin reddine karar verildiği ve bu kararın 16/03/2009 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Keza dava dosyamıza celbedilen … 8. ATM’nin… Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı … A.Ş.’nin davalı … Tic. A.Ş. Aleyhine davalının kendisine sattığı Hummer marka arazi tipi binek otomobildeki hukuki ayıp nedeniyle ödemiş bulunduğu 170.713,27 TL’nin ödeme tarihi olan 15/04/2003 ve 25/07/2003 tarihlerinden itibaren ticari faiziyle birlikte iadesini talep ettiği, yargılama neticesinde mahkemece verilen 21/06/2011 tarih ve 2011/381 Karar sayılı karar ile davanın kabulü ile davaya konu aracın davalı tarafa teslimi ile 170.713,27 TL araç bedelinin 26/03/2008 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği ve böylelikle zapt nedeniyle meydana gelen ihtilafın mahkeme hükmüyle kesin olarak karara bağlandığı görülmektedir.
Aslında davacının dava dilekçesinden aynen alınan “karşılıklı edimlerin iadesine verilen karara göre iade yükümlülüğümüz kapsamında bulunan aracın sorumlu olmadığımız sebeplerle iadesinin imkansızlaşması nedeniyle iade yükümlülüğümüzün kapsamının değiştiğini ve kanun gereği kain değerin iade edilmesi yükümlülüğüne dönüştüğünün tespit ve hüküm altına alınarak bu hüküm doğrultusunda icranın devamına” şeklindeki talep sonucu incelendiğinde, talebin HMK 374 ve devamı maddelerinde düzenlenen yargılamanın iadesi talebi niteliğinde olduğu gibi bir anlam çıkmakta ise de hukukumuzda bu nitelikteki bir talebin başka bir mahkeme de müstakil bir esas üzerinden kayıt görmesinden sonra görevsizlik ya da yetkisizlik kararlarında olduğu gibi davanın usulden reddi ile yargılamanın yenilenmesi konusunda görevli mahkemeye gönderilmesi yönünde bir usul yöntemi öngörülmediğinden bu yönde herhangi bir karar verilmemiştir.
Ancak davanın zapta karşı tekeffül ve tam zapt halinde 6098 sayılı yasanın 217. maddesi kapsamında “ödemiş olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesini, satılanı elinden alan üçüncü kişiden isteyemeyeceği giderleri” talep hakkı … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/06/2011 tarih ve 2011/381 Karar sayılı kesinleşen kararı ile hüküm altına alınmış olması karşısında HMK. m. 114/i bendi kapsamında itiraz nitelğindeki kesin hüküm nedeni ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
HMK 114/i.bendi kapsamında davanın kesin hüküm nedeniyle DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 2.915,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.879,46 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 16.192,80 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/11/2018

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 2.915,36 TL
Karar Harcı : 35,90 TL
Bakiye Harç : 2.879,46 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 180,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 50,00 TL

Yargılama gideri detayları
Posta Giderleri : 133,00 TL