Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/728 E. 2019/987 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/728 Esas
KARAR NO : 2019/987 Karar

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/07/2016
KARAR TARİHİ : 04/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 09/06/2014 tarihinde müvekkili şirkette Bireysel Tahsilat Temsilcisi olarak işe başladığını, davalının müvekkili şirketin yazılım sistemi ve şirket ağına erişimi ve birebir çalışma imkanı sayesinde müvekkili şirketin iş sırlarına sahip olduğunu, davalının iş akdini haklı bir sebep olmaksızın, tamamen kendi iradesiyle 13/01/2016 tarihli dilekçesi ile feshettiğini ve 24/02/2016 tarihinde çıkış işleminin yapıldığını, davalının bu fesihten sonra sözleşmede belirtilen 1 yıllık süreyi gözetmeksizin aynı sektörde faaliyet gösteren rakip varlık şirketinde çalışmaya başladığını, rakip şirketlerin bilgili ve deneyimli personelleri transfer ederek iş sırrı niteliğindeki bilgileri de transfer ettiğini, iş sırrına … personelden kaynaklanan bu durumun müvekkili şirketin pazar payının azalmasına ve zarara uğramasına neden olduğunu, davalının sözleşmede belirtilen cezai şart ödemesi yönünde karar verilmesi için zararın doğmuş ya da doğacak olmasının aranmadığını, yasağın ihlal edilmiş olmasının yeterli olduğunu, davalının 1 yıl içerisinde aynı sektörde faaliyet gösteren ve … Bölgesi’nde yer alan bir şirkette çalışmaya başlamasının rekabet yasağının açık ihlali olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL ceza şartın yasağın ihlal edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak sözleşmede hem nakdi tazminat hem de cezai şart hükmünün olduğunu, hükme göre sözleşmenin kendi içerisinde çelişkili ve usulsüz olduğunu, bu nedenle davaya dayanak edilemeyeceğini, B.K. m.420 uyarınca hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan cezai şart koşulunun geçersiz olduğunu, müvekkilinin davalı şirkette bir buçuk yıl çalıştığını, bu süre içerisinde dava dilekçesinde belirtildiği kadar zarara uğratmasının mümkün olmadığını, davacının sadece genel ve soyut ifadelerle ticari sırların öğrenildiğini iddia ettiğini, ancak bu sırların niteliği ve niceliği hakkında somut bir şey söylemediğini, müvekkilinin bu sırları ifşa ettiğini ve hangi zarara uğradığını somut delillerle ispat etmesi gerektiğini, talep edilen miktarın fahiş ve yasal dayanaktan yoksun durumdadır. bu nedenlerle davanın reddini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, TBK m.444’de düzenlenen rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan cezai şartın tahsili davasıdır.
Davacı ile davalı arasında akdedilmiş bulunan hizmet sözleşmesindeki rekabet yasağı kaybının maddi hukuk anlamında hüküm ve sonuç doğurabilmesi için sözleşmeye konu hizmet ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlaması ve bu bilgilerin kullanılması halinde işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması yanında şekli anlamda rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı bir şekilde tehlikeye düşmemesi için kaydın yer ve zaman sınırlaması içermekle birlikte işlerin türü bakımından da uygun olmayan sınırlamalar içermemesi her hal ve şartta öngörülmüş sürenin 2 yıllık sürenin aşılmamış olması gerekir.
Bu kapsamda TBK m.445’de öngörülen geçerlilik koşulları bakımından taraflar arasında akdedilmiş olan 09/06/2014 tarihli sözleşmeye bakıldığında davalının görevinin II-1 maddesinde “Çalışanın görevi: şirket yetkilileri tarafından her bir çalışan (tahsilat yetkilisi) adına tanımlanan dosyalar kapsamında hedeflenen sayıda müşteri alacağını tahsil etmek üzere düzenli olarak dış arama yaparak ve gelen aramalara cevap vererek müşterileri şirket alacaklarını ödemeye ikna etmek ve alternatif öneriler sunarak tahsilatı kolaylaştırmak, ilgili kayıt ve raporları düzenli ve hatasız olarak kaydetmek, sunmak ve ayrıca işin gerektirdiği her türlü kırtasiye, dosyalama vb. işlerin yapılmasıdır.” şeklinde ve Rekabet Yasağı’nın II-7/h maddesinde ” Çalışan iş sözleşmesi her ne şekilde sona ererse ersin işten ayrıldığı tarihten itibaren 1 (bir) yıl içinde işverene rakip şirketlerde Marmara bölgesi sınırları içerisinde işe giremez. Aksi halde işverene 1 yıllık brüt ücreti tutarında nakdi tazminatı, ayrıca bir ihtara lüzum kalmaksızın cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşverenin uğradığı zararlardan dolayı kanuni hakları saklıdır.” şeklinde düzenlendiği görülmektedir.
Bilirkişiler mali müşavir .. ve hukukçu akademisyen Dr. …’dan alınan 16/09/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; taraflar arasında 09/06/2014 tarihinde Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi akdedildiği ve davalı çalışanın 13/01/2016 tarihinde istifa ettiği ve davacının istifa beyanını 12/02/2016 günü son iş günü olacak şekilde ayrılması uygundur beyanıyla istifayı onayladığı ve davalının işten ayrıldıktan sonra aynı sektörde faaliyette bulunan başka bir yerde çalışmaya başladığı, davacı tarafından sunulan 2013 – 2017 yıllarına ilişkin bağımsız denetim raporlarının tetkikinde davacının yıllar itibariyle faaliyet ve faiz gelirlerinin artarak devam ettiği, dosya kapsamıyla davalının ayrıldıktan sonra davacıya zarar verdiğinin tespit edilemediği, sözleşmenin II-1 maddesi ile davalının görev tanımının yapıldığı, II-7 maddesi ile de rekabet yasağı ve sır saklama yükümlülüğünün düzenlendiği, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olması için TBK m.444’de öngörülen koşulları taşıması gerektiği, ayrıca rekabet yasağının geçerli olabilmesi için TBK m.444/2 kapsamında hizmet ilişkisinin çalışana müşteri çevresi veya üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlaması ve bu bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına neden olacak nitelikte olması gerektiği, bu yönüyle değerlendirme yapıldığında davacıya verilen görevin TBK m.444/2 kapsamında kalmadığı ancak mahkemece aksi kanaate varılması halinde m.7/h kapsamında kararlaştırılan ceza şartın 21.600,00 TL olduğu, fahiş olup olmadığının ise yine mahkemenin takdirinde olduğu tespit edilmiştir.
Dosya kapsamı ve özellikle taraflar arasındaki sözleşme ile davalının görev tanımının yapıldığı II-1 maddesine konu iş itibariyle davalının, davacının müşteri çevresine vakıf olma imkanına sahip olmadığı, sadece kendisine tevdi edilen dosyalar ile ilgili tahsilat veya alternatif tahsilat yöntemleri geliştirmekle görevlendirilmiş olduğu, bu görev tanımı itibariyle davalıya rekabet yasağı getirilmesinin TBK m.444/2’ye aykırı olduğu, nitekim davalının çalışmasına rağmen davacının herhangi bir zarara uğramak bir yana karlılığını arttırarak faaliyetine devam etmiş olmasının da bu hususu doğruladığı, ayrıca varlık şirketlerinin tamamına yakınının Marmara bölgesinde bulunan İstanbul ilinde olması ve rekabet sözleşmesi ile davalının … bölgesinde çalışması bakımından rekabet yasağının öngörülmüş olması karşısında bu halin davalının neredeyse ülke genelinde varlık şirketleri sektöründe çalışmasına engel ve dolayısıyla çalışma özgürlüğünü kısıtlayan nitelikte olması nedeniyle Marmara bölgesi ibaresinin rekabet yasağının yer itibariyle kısıtlanmasına aykırı olması da nazara alınmak suretiyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının ve alınması gereken 44,40 TL başvurma harcı toplamı 88,80 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 22,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/12/2019

Katip
e-imza

Hakim
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 0,00 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Noksan Harç : 88,80 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.987,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 92,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.400,00 TL
Posta Giderleri : 116,00 TL