Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/582 E. 2018/141 K. 19.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/582
KARAR NO : 2018/141

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 01/06/2016
KARAR TARİHİ : 21/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 3 ayrı abonelik sözleşmesi olduğunu, bu kapsamda davalı tarafından düzenlenen tüm faturaların müvekkilince ödendiğini, ödenen faturalarda aktif enerji bedeli haricinde bir kısım haksız tahsilatların ve bunlar üzerinden KDV bedelinin de tahakkuk ettirilip tahsil edildiğinin tespit edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6100 sayılı HMK 107.maddesi gereğince belirsiz alacak davası olacak şekilde 28.02.2006 ile 18.02.2014 tarihleri arasındaki dönem için davalı tarafından haksız tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, sayaç okuma bedellerinden şimdilik 5.000,00 TL’nin ve bu bedeller üzerinden tahsil edilen KDV ve enerji fonu, TRT payı ve belediye tüketim vergisinin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 04/06/2016 tarihinde kabul edilen ve 17/06/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanan 6719 sayılı kanunun 21.maddesiyle 6446 sayılı kanunun 17.maddesine eklenen 10.fıkrası, HMK 448.maddesi gereğince davanın reddi gerektiğini, müvekkiline husumetin düşmeyeceğini, belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını ve tahsilatların EPDK kararları doğrultusunda ve bu kararlara uygun olarak yapıldığını ve iş bu davanın EPDK’ya yöneltilmesi gerektiğini, bu sebeple idari yargının görevli olduğunu belirterek haksız davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Dayanılan deliller celp edilip incelenmiş ve uzman bilirkişilerden rapor alınarak deliller toplanmıştır.
21.07.2017 tarihli bilirkişi raporu dosya içine sağlanmıştır.
Dava, taraflar arasındaki 3 ayrı abonelik kapsamında davalı şirket tarafından düzenlenen ve davacı tarafından ödenen faturalarda dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, sayaç okuma bedeli, kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden tahakkuk ettirilen TRT payı, Enerji Fonu Payı ve Belediye Tüketim Vergisi ve KDV’ye ilişkin tahsilatların haksız olduğu iddiasıyla ödendiği tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin Muhtelif Kararları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 E. ve 2014/679 K gereğince EPDK’nın elektrik bedeli fiyatlandırma unsuru belirleme konusunda sınırsız yetki ve görevinin olmadığı, EPDK’ nın resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliği gereğince, elektrik enerjisi şirketlerinin abonelerden kayıp kaçak ve diğer adlar altında birtakım bedelleri tahsil etmesinin hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı, bu tahsilatların yasal bir dayanağının olmadığı gerekçesiyle abonelerden kayıp kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeline ilişkin tahsilatların abonelere iadesi gerektiği kabul edilmekteydi.
Dava, 01.06.2016 tarihinde açılmış olup, 6446 sayılı yasayı değiştiren 6719 sayılı kanun 04/06/2016 tarihinde kabul edilmiş ve yargılama sırasında 17/06/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği anlaşılmıştır.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 6719 sayılı yasanın 21.maddesi ile değişik 17/1.maddesinde, “Bu kanun kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması önerilen tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından kurulca belirlenen usul ve esaslara göre, tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanır ve onaylanmak üzere kurula sunulur. Kurul mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi halinde resen revize ederek onaylar. İlgili tüzel kişiler kurul tarafından onaylanan tarifelere uymakla yükümlüdür. ” denilmiş,
17/3.maddesinde, ” Onaylanan tarifeler içinde söz konusu tüzel kişinin tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedelleri dışında piyasa faaliyetleriyle ilgili doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsur yer almaz. İletim ek ücreti bu hükmün istisnasını oluşturur.” şeklinde düzenleme yapılmış,
17/6.maddesinde, kurulca düzenlemeye tabi tarife türleri şunlardır, denilerek, maddede; bağlantı, iletim, toptan satış, dağıtım, perakende satış, piyasa işletim, son kaynak tedarik tarifeleri tek tek sıralı bentlerde ayrı ayrı açıklanmıştır.
Anılan düzenleme incelendiğinde, dağıtım bedeli, kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma, iletim bedellerinin maliyet bedeli içerisinde bulunduğu ifade edilmiştir. 17/ç bendinde; dağıtım sistemi harcaması, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme bağlama hizmet maliyet, sayaç okuma maliyet, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyeti yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerin dağıtım tarifesini oluşturacağının açıklandığı görülmektedir.
6719 sayılı kanunun 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen Geçici 20.maddede, ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesinde, elektrik enerjisi dağıtım şirketlerinin elektrik faturalarına yansıtacakları bedellerin, tarifelerin ne şekilde hazırlanacağı ve bu tarifelerin içerdiği unsurların ne olacağı açıkça hüküm altına alınmış ve dava konusu yapılan tüm bedellerin maliyet bedeli olduğu ve tarifeler içinde yer alması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda, yargılama sırasında yürürlüğe giren kanun ile dava konusu bedellerin yasal düzenleme içine alındığı kabul edilmelidir. Başka bir deyişle, daha önceden EPDK kararlarına ve tebliğe dayalı olarak yapılan tahsilatların kanuni düzenlemeye konu edildiği ve dayanağının yasal hale getirildiği görülmektedir.
Kanunun geçici 20. maddesinde de, geçmişe etkili bir düzenleme yapılarak kurul kararlarına uygun bir şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleriyle ilgili açılmış olan davalar hakkında da 17.maddenin uygulanması gerektiğine işaret edilmiş ve daha önce yapılan tahsilatlar da kanun kapsamına alınarak dayanağının yasa olduğu belirtilmiş başka bir deyişle, davanın açılmasından 3 gün sonra kabul edilen ve 15 gün sonra yürürlüğe giren kanunun geçici 20.maddesindeki düzenleme çerçevesinde geriye doğru etkili hale getirilerek iş bu davanın açıldığı tarih itibarıyla dava konusu bedellerin yasal hale getirildiği görülmektedir.
6446 sayılı yasada yapılan bu değişiklikler göz önüne alındığında huzurdaki davaya konu edilen ve haksız olarak tahsil edildiği ileri sürülen bedellerin artık yasal hale getirildiği ve davalıdan istenmesinin mümkün bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Kanunun 6719 sayılı yasanın 21.maddesi ile değişik 17/10.maddesinde; ” kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, tüketici hakem heyetleriyle mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimiyle sınırlıdır.” denilmektedir. Buna göre, mahkemelerce sadece elektrik enerjisi dağıtım şirketleri tarafından yapılan tahsilatların EPDK tarafından çıkarılan tarifelere uygun olup olmadığı araştırmasının yapılabileceği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle 6446 sayılı kanunun 17. maddesinin 6719 sayılı kanunun 21. maddesiyle değiştirilerek, dava konusu olan tüm bedellerin maliyet bedeli olarak yasal düzenlemeye konu edildiği, aynı kanunun geçici 20. maddesi ile daha evvelden açılmış olan davalarda da 17. madde hükümlerinin uygulanmasının gerektiği işaret edildiği, kanunun 17/06/2016 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği anlaşılmakla bu yasal düzenlemeler çerçevesinde davanın konusunun kalmadığı kabul edilmiştir.
Dava konusu yapılan Kayıp Kaçak, TRT Payı, Enerji Fonu Payı ve Belediye Tüketim Vergisi’ne ilişkin tahsilatların alınmasının zorunlu bulunduğu, nitekim 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu ve 2464 sayılı; Belediye Gelirleri Kanunu gereğince bu kesintilerin yapıldığı, davacının anılan kanunlara göre elektrik enerjisi satış bedeli üzerinden bu kalemlere ilişkin kesinti yapılması gerektiğini işaret ederek sadece elektrik enerjisi satış bedeli üzerinden değil, yasal dayanağı bulunmayan kayıp kaçak bedeli üzerinden de TRT Payı, BTV ve Enerji Fonu tahsilatlarının yapıldığının ileri sürdüğü, EPDK kararları ve Tarifeler Yönetmeliği çerçevesinde kayıp – kaçak bedeli altında yapılan tahsilatın 6446 Sayılı Yasada yapılan değişiklik ile maliyet unsuru olarak kabul edildiği, dolayısıyla artık kayıp kaçak bedelinin yasal dayanağının mevcut olduğu, bu durumda elektrik satış bedeli içinde maliyet unsuru olarak kabul edilen kayıp kaçak bedeli üzerinden TRT Payı, Enerji Fonu ve BTV kesintisinin yapılmasının yasaya aykırı olduğundan sözedilemeyeceği zira TRT Payı, Enerji Fonu ve BTV’nin yasadan kaynaklanan tahsilatlar olduğu anlaşıldığından davacının bu yöndeki talebinin de 6719 Sayılı Yasa ile değişik 6446 Sayılı Yasanın 17. Maddesi, geçici 20. maddesi çerçevesinde istenebilir olmadığı, bu talepler bakımından da davanın konusuz kaldığı kabul edilmelidir.

Nitekim Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2017/2534 E. – 2017/3956 K.sayılı 28/03/2017 tarihli kararıyla, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasal değişikliğin davanın konusunun kalmadığı neticesini doğuracağı ifade edilmektedir, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklı durumunda bulunan davacı tarafın yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi nedeniyle yargılama giderinden sorumlu tutulması mümkün değildir, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm yargılama sırasında yürürlüğe giren yasal değişikliğin sonucu olduğundan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ancak,davacı yararına maktu vekalet ücretinin (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/2534 E. – 2017/3956 K. sayılı 28/03/2017 tarihli kararı) takdirine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasa değiştirilmiş olmakla, bu yasal değişiklik nedeniyle davanın konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 85,39 TL harçtan mahsubu ile bakiye 49,49 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 868,00 TL yargılama gideri ile 35,90 TL karar harcı, 29,20 TL başvuru harcı toplamı 933,10 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi üzerine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/02/2018

KATİP …

HAKİM …

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 85,39 TL
Karar Harcı : 35,90 TL
Bakiye Harç : 49,49 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1065,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 700,00 TL
Posta Giderleri : 168,00 TL