Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/421 E. 2022/644 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/421
KARAR NO : 2022/644

DAVA : TESPİT
DAVA TARİHİ : 20/04/2016
KARAR TARİHİ : 28/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar …, … ve … Hizmetleri Anonim Şirketi vekili dava dilekçesi ile davacı … sektöründe faaliyet gösterdiğini, … Şirketi adlı şirkete ait olan evlilik (izdivaç) programını lisanladığını ve davacı …’in izdivaç formatıyla ”…’la” adlı evlilik programının yapımcılığını üstlendiğini, hali hazırda …’ın sunumuyla …’de yayımlandığını, davacı …’in davacı … Şirketi’nin yetkilisi olduğunu, davacı …’in eşi olduğunu, yıllardır TV sektöründe itibar gördüklerini, davalılardan …’in daha önce …’in sanatçısı olarak evlilik (izdivaç) programını 2013-2015 yılları arasında sunuculuğunu üstlendiğini, ancak yeni sezonda taraflar arasındaki sözleşme yürürlükte iken davalı …Anonim Şirketi’nin sahibi olduğu, … adlı kanala transfer olduğunu, burada da taklit program yapmaya başladığını, bu programın yapımcısının diğer davalı … Anonim Şirketi olduğunu, davalılar … ve …’ın söz konusu bu yapımcı şirketin yetkilileri olduklarını, bu programın aynı saatte aynı formatta yayımlandığını, aynı yayın kuruluşu kapsamında bulunan …’nin karalama ve itibarsızlaştırmaya yönelik asılsız propagandaların yapıldığını, iş ürünlerinin kötülendiğini, bu nedenlerle davalıların, davacıların faaliyetlerini ve iş ürünlerini kötüleyici yayınları sebebiyle haksız rekabetin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde evlilik programının hak sahibi olmadığını, pasif dava ehliyetinin olmadığını, asıl davacı tarafın haksız rekabet sayılacak saldırılarının olduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … cevap dilekçesinde davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, dava dışı … Şirketi’nin izdivaç programı formatı hak sahipliği iddiasının mesnetsiz olduğunu, taklit iddialarının doğru olmadığını, … ve …’in evli oldukları ve dava dışı … Şirketi’nin ortağı olduklarını, farklı dönemlerde farklı TV kanallarında benzer programların yayınlandığını, davacı …’in davacı sıfatının olmadığını, davanın açılmasında hukuki yararın olmayıp davacıların kötü niyetli olduklarını, taklit iddiasının doğru olmadığını, haksız rekabet şartlarının oluşmadığını, dava konusu edilen haberlerin yargıya intikal etmesi nedeniyle görünür gerçeklik unsurunun gerçekleştiğini, TTK 55/1-a maddesindeki kötüleme şartının unsurlarının oluşmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … Şirketi ile … Şirketi birlikte verdikleri cevap dilekçesinde tacir sıfatları olmayan davacılardan … ile …’in iş bu davayı açmakta hukuki yararlarının olmadığını, görevli mahkemenin Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, dava konusu edilen haberlerin objektif habercilik anlayışı içinde gerçekliğe uygun basın özgürlüğü sınırları içerisinde hazırlandığını, haksız rekabet oluşturacak eylemler olmadığını, görünürdeki gerçeklere uygun olarak kaleme alındığını, davanın reddini talep etmişlerdir.
Davanın konusu davalıların yaptıkları yayınlar ile davacıların yayın ürünlerini kötüledikleri iddiasıyla açılan haksız rekabetin tespiti davasıdır. Davacıların ihtiyati tedbir talepleri olmuş ise de talebin davanın sonucuna yönelik olması nedeniyle ihtiyati tedbir talebi kabul edilmemiştir. Davaya konu yayınların geçtiği gazete parçaları ve görüntüler celbedilmiş, yapılan yayınların ratingleri celbedilmiş, Cumhuriyet savcılığına yapılan ihbar ve şikayetlerin sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar suretleri dosyaya konulmuştur. Deliller toplandıktan sonra birisi iletişim ve medya uzmanı bilirkişi birisi de ticaret hukukçusu bilirkişiden oluşan heyetten ” Taraflarına tevdi edilen dava dosyası ve ekleri incelendiğinde ihtilafın davalıların eylem ve söylemleri ile davacıları kötüleyip kötülemedikleri ve dolayısıyla TTK’nın 55/1/a-1 bağlamında haksız rekabet eylemini işleyip işlemedikleri noktasında toplandığının görüldüğü, bilindiği üzere haksız rekabet 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 54 vs. maddelerinde düzenlendiği, TTK’nın 54/1 maddesi hükmü haksız rekabet hukukunun amacını ”Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. ” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurguladığı, ikinci fıkrada ise kanun koyusu haksız rekabeti, ”Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” şeklinde tanımlandığı, haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra TTK’nın 55. hükmünü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde sayıldığı, bunlarda dava konusu ihtilaf açısından değinilmesi gereken ise TTK’nın 55/1/a-1 hükmü olduğu, TTK’nın 55/1/a-1 hükmü ” Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” fiilini bir haksız rekabet hali olarak görüldüğü, bu haksız rekabet eyleminin doktrinde ve uygulamada kısaca ”kötüleme” olarak isimlendirildiği, TTK’da kötülemenin tanımlanmadığı, bununla birlikte kötülemeyi, muhatabın üzerinde olumsuz etki yapan her türde içerikteki karalayıcı veya küçültücü açıklama olarak nitelendirmenin mümkün olduğu, bu hüküm bağlamında bir kötüleme eyleminden söz edebilmek için kötüleme kastının bulunmasına gerek olmadığı, TTK’nın 55/1/a-1 hükmünde düzenlenen haksız rekabet halinden söz etmek için her şeyden önce bir kimsenin, rakibini veya onun ticari faaliyetlerini hedef alan belirli bir kişi veya işletmeye yöneltilmiş olan açıklamada bulunmuş olmasının gerektiği, öte yandan rakibi hedef alan açıklamanın varlığı da tek başına yeterli olmadığı; bu açıklamanın aynı zamanda negatif bir değer yargısı içermesi; hükümde de ifade edildiği üzere ”kötüleyici” olması gerektiği, nihayet kötüleyici bu yargının ‘yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici” açıklamalarla gerçekleşmesi de hükmün şartı olduğu, açıklamanın bu üç kategoriden herhangi birine girmesinin yeterli olduğu, açıklamanın yanlışlığı ile, gerçeğe aykırı bir konunun dile getirilmesi kastedildiği, yanıltıcılık ise; özünde doğruları içeren bir açıklama veya nitelendirmenin, muhatap kitlede gerçekte olduğundan farklı bir şekilde algılanması anlamına geldiği, her ne kadar yanlış ve yanıltıcı olmayan bir açıklamanın kötüleme teşkil etmeyeceğini söylemek mümkünse de bir açıklama doğru olsa ve yanıltıcı olmasa bile bazen içerik veya dile getiriliş biçimi ile amacını aşabilir ve hedef aldığı kişinin ticari itibarini zedeleyebileceği, böyle bir açıklamada, her ne kadar gerçek bir durum dile getirilse de bu açıklamalar ulaştığı kitlede gerçekle örtüşmeyen bir algının doğmasına sebep olabileceği, işte bu tür açıklamaların gereksiz yere incitici açıklamalar olarak nitelendirilebileceği, … tarafından içeriği daha sonra 18/01/2016,20/01/2016 ve 22/01/2016 tarihlerinde tekrar edilmek kaydıyla 11/01/2016 tarihinde ‘…’ başlıklı haberin yapıldığını, 07/04/2016 tarihinde … ile yapılan röportajda davacı tarafın programında ev verme vaadiyle insanları kandırdığı ve vaatlerini yerine getirmediği iddialarına yer verildiği, 11/04/2016 tarihli haberinde ” … ” ve 12.04.2016 tarihli haberinde “… Ekranlarında Yayınlanan …ın …, …’de …” başlıkları altında aynı içerikte haberlere yer verdiği, 13.04.2016 tarihinde “…” “…” şeklindeki yazı dizisine yer verildiği, 15.04.2016 tarihinde “…” başlığıyla haber yapıldığı, 13.04.2016 tarihinde “…” şeklindeki habere yer verildiği, 15.04.2016 tarihinde ise gazetenin eki olan … adlı magazin gazetesinde … tarafından “…” başlıklı bir yazı ele alındığını ve davacı tarafın itham edildiği iddiaları çerçevesinde, söz konusu haberlerin yapıldığı …’nin sahibi olan … A.Ş’nin haksız rekabet sorumluluğunun dava konusu edildiği, davalı … A.Ş’nin sahibi olduğu …’nde yer alan bu açıklamaların TTK’nın 55/1/a-1 maddesi bağlamında kötüleme olarak teşkil edip etmeyeceği ise her şeyden önce davalının eyleminin basın özgürlüğü çerçevesinde ele alıp alınamayacağı ile ilgili olduğu, zira eylem basın özgürlüğü kamunun haber atma hakkı çerçevesinde değerlendirilebilecek ise bu durumda ortada bir haksız rekabet eyleminden söz edilemeyeceği, basın yayın özgürlüğü ile haksız rekabet hukukunun kesişiminin birçok Yargıtay kararına konu olduğu, Yüksek Mahkeme’nin basın özgürlüğü ve kötüleme arasındaki ilişkide istikrarlı olarak birtakım ilkeler üzerinden gittiği, Yüksek Mahkeme’nin bu konuya ilişkin temel kriterleri ortaya koyduğu ve bu bağlamda ilkesel bir içtihat olarak nitelendirilmesi gereken karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.03.2004 tarihli ve E.2004/4-146, K.2004/146 sayılı kararı olduğu, bu kararında Yüksek Mahkeme, “Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Doğaldır ki, basının bu ayrıcalıklı konumu ve hukuk düzeninin kendisine tanıdığı özgürlük, tüm özgürlükler gibi, yine hukuk düzenince çizilen sınırlara tabidir. Basın, yaptığı yayınlarda gerek Anayasa’nın temel hak ve özgürlükler bölümünde yer alan ve gerekse Medeni Kanun ve ayrıca özel yasalarda güvence altına alınmış olan, kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır. Basının, kamu görevi yaparken göz önünde tutulan amaç ile kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, objektiflikten ayrılıp, haber sınırını aşarak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunarak, gerçek dışı haber verilir, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanılır, dürüstlük kuralına aykırı davranılır ve kişisel nedenlerle salt sansasyon yaratmak için yayın yapılırsa bu hukuka aykırı olur. (Prof.Dr.SelimKateni Haksız Fiillerde Hukuka Aykırılık Unsuru 1964 sh. 202 ve devamı, Prof. Dr.M.Ahmet Kılıçoğlu, Şeref Haysiyet ve Özel Yaşama Basın Yoluyla Saldırılarda Hukuksal Sorumluluk 1993 sh.125 ve devamı)” şeklinde içtihat ederek, basın özgürlüğünün sınırsız olmadığını, başkalarının hak ve özgürlüklerine müdahale taşıdığı noktada basın özgürlüğü ayrıcalığının kullanılamayacağını belirttiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu karardaki ilkeleri emsal niteliği kazanmış ve sonraki tarihli başka kararlarda da basın özgürlüğünün sınırsız olmadığı, başkalarının haklarını zedelediği noktada basın yayın eylemini haksız rekabet teşkil edeceği sonucuna varıldığı, örneğin 18.10.2011 tarihinde verdiği E. 2009/10943, K. 2011/14108 sayılı kararında” 11. Hukuk Dairesi, 11. Hukuk Dairesi, A… Gazetesi’nde yayınlanan “D-S…Kandırıyor” başlıklı yazıda, ….’nin yalan söylediği ve müşterilerini kandırdığı gibi ibarelere yer verilmesini, ”…” ve “…” başlıklı yayınlarda da aynı içerikte yayına devam edilerek …’nin rakibi olan …’yi övücü yazı ve ifadelere yer verilmesini, yukarıda değindikleri ilkeler ışığında ele aldığı ve bu haber ve yazıların kötüleme suretiyle haksız rekabet oluşturduğu sonucuna varan yerel mahkeme kararını olarak onadığı, dava konusu ihtilaf açısından, davalının …’nde kullanılan ifadeler, haberin veriliş tarzı ve haberde kullanılan üslup bir bütün olarak incelendiğinde bu açıklamaların haber verme amacını aştığı, yersiz şekilde habere konu programı hedef aldığı, haber vermekten ziyade aynı gruba bağlı bir kanalda yayınlanan programın rakibi hakkında olumsuz bir intiba oluşturmaya sebebiyet verdiği kanaatine varıldığı, TTK’nın 55/1/a-1 hükmünün sadece yanlış ve yanıltıcı açıklamaların değil “gereksiz yere incitici” açıklamaların da haksız rekabet olduğunu kabul etmekte olup yukarıda da açıklandığı üzere bu nitelendirmede ise dürüstlük kuralının esas alındığı, dolayısıyla davalı … A.Ş’nin sahibi olduğu …’nde yer alan bu açıklamaların, içerik, ifade ve üslup olarak bir bütün olarak değerlendirildiğinde, basının haber verme ve kamuoyunu aydınlatma amacı ile örtüşmeyen, dürüstlük kuralına aykırı ve davacı … Hizm. AŞ’nin iş ürünü olan dava konusu programı TTK’nın 55/1/a-1 maddesi bağlamında “gereksiz yere incitici” açıklamalar ile kötüleyen beyanlar olduğu kanaatine varıldığı, takdirin tamamen Mahkemeye ait olduğu, davacı … Hizm. AŞ bir tüzel kişi olup kendini oluşturan kurucu ve/veya ortaklardan ayrı bir kişiliği söz konusu olduğu, yukarıda da zikredildiği üzere bu açıklamalarla gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülenen davacı şirketin iş ürünleri olduğu, bu sebeple davalılardan …A.Ş’nin sahibi olduğu …’nde yer alan bu açıklamalar bağlamında, diğer davacılar … ve … aleyhine bir haksız rekabet eyleminden söz etmeye kanaatlerince olanak olmadığı, değerlendirilmesi gereken bir diğer hususun ise, davalılardan … AŞ’ye ait … adlı kanalda, davalılardan … ve davalılardan …’ın yetkilisi olduğu davalı yapımcı … AŞ’nin programda diğer davalı …’in 12.04.2016 tarihli açıklamaları olduğu, davalı …’in bu açıklamaları ile davacı şirket ile davacı şirketin yetkilisi davacı … ve …’in eşi …’i hedef aldığı (“…”, “…”) iddia edildiği, taraflarına tevdi edilen dosya ve dava dilekçesinin ekinde yer alan yayın dökümü incelendiğinde davalı …’in eski yapımcısı olan davacı …ve eşi davacı …’i ve ayrıca davacı şirketin programını hedef alarak açıklamalar yaptığı görüldüğü, açıklamalar bir bütün olarak incelendiğinde, yapımcısının davalı … olduğu programda sunucu davalı …’in, dava dışı sunucunun ismini de zikrederek rakip program hakkında incitici açıklamalarda bulunduğu, onların kendi programına gelen kişileri tehdit etmekle ve bel altı vurmakla itham ettiği ve hatta Türkiye’yi terk etmek zorunda bırakacak şeyler açıklamakla korkuttuğu/uyardığının görüldüğü, bu tür açıklamaların dürüst ve bozulmamış rekabet ortamı ile örtüşmediği ve dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayan, gereksiz yere incitici açıklamalar olduğunun açık olduğu, bu sebeple davalı …’in davacı … Hizm. AŞ ve onun iş ürünü olan rakip programı gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötülediği ve bu sebeple TTK madde 55/1/a-l hükmünü ihlal ettiği kanaatine varıldığı, öte yandan davalı …’in diğer davalı … AŞ’nin programını sunduğu, dolayısıyla yapımcı şirketin çalışanı/sunucusu olduğunun anlaşıldığı, TTK madde 57/1 hükmü, “Haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, 56’ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, çalıştıranlara karşı da açılabilir” hükmünü içerdiği, bu sebeple huzurdaki davanın konusu olan haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talepleri açısından, sunucu …’in haksız rekabet teşkil eden bu açıklamaları dolayısıyla yapımcı … AŞ’nin de sorumluluğunun bulunduğu kanaati hasıl olduğu, taktirin Mahkemeye ait olduğu, son olarak her ne kadar davalı … davacı şirket ile onun iş ürünü olan program ile birlikte davalı şirketin yetkilisi ve onun eşi hakkında da dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde gereksiz yere incitici açıklamalarda bulunmuş ise de, davacı şirket açısından TTK madde 55/1/a-1 hükmü uyarınca haksız rekabet eylemi gerçekleşmiş ise de tüzel kişinin kendisini oluşturan kurucu veya ortaklardan yahut yetkililerden ayrı bir kişiliği olduğu, davacı şirket açısından iktisadi rekabeti etkilemeye elverişli olan bir açıklamanın diğer davalı gerçek kişiler açısından söz konusu olmadığı, davalının açıklamalarının gerçek kişi davacılar açısından bir haksız rekabet davasına konu olamayacağı, olsa olsa kişilik haklarının korunması bağlamında bir manevi tazminat davasına konu olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı, taktirin Mahkemeye ait olduğu, yukarıda izah edilen gerekçelerden ötürü ve takdiri tamamen Mahkemenize ait olmak üzere, davalı … A.Ş’nin sahibi olduğu Sabah Gazetesi’nde yer alan dava konusu açıklamaların, içerik, ifade ve üslup olarak bir bütün olarak değerlendirildiğinde, basının haber verme ve kamuoyunu aydınlatma amacı ile örtüşmeyen, dürüstlük kuralına aykırı ve davacı … Hizm. AŞ’nin iş ürünü olan dava konusu programı TTK madde 55/1/a-l bağlamında “gereksiz yere incitici” açıklamalar ile kötüleyen beyanlar olduğu, kötülenenin davacı şirketin iş ürünü olması sebebiyle diğer davacılar … ve … aleyhine bir haksız rekabet eyleminden söz edilemeyeceği, davalı …’in davacı … Hizm. AŞ ve onun iş ürünü olan rakip programı gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötülediği ve bu sebeple TTK madde 55/1/a-1 hükmünü ihlal ettiği, TTK’nın 57/1 maddesi uyarınca diğer davalı yapımcı … AŞ tüzel kişiliğinin de bu hüküm kapsamında sorumluluğunun bulunduğu, gerçek kişi davacılar açısından ise davalı …’in açıklamalarının bir haksız rekabet davasına konu olamayacağı, davalılardan …, … ve … AŞ açısından haksız rekabet teşkil edecek bir eyleme rastlanamadığı, kanaatine varıldığı” şeklinde rapor alınmıştır. İtiraz üzerine ek rapor ve ikinci ek rapor alınmıştır. Hükme esas alınan rapor ve ek raporda da izah edildiği üzere davalı … sahibi olduğu Sabah Gazetesindeki dava konusu açıklamaların bir kısmının içerik ifade üslup olarak bir bütün halinde değerlendirildiğinde basının haber verme ve kamuoyunu aydınlatma amacı ile örtüşmeyen davacı … Şirketi’nin iş ve ürünlerini TTK’nın 55/1/a-1 maddesi kapsamında gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötüleyen beyanların olduğu anlaşıldığından haksız rekabetin tespiti yoluna gidilmiştir. Davacı … Şirketi’nin ürünleri kötülendiğinden diğer davacılar … ve … aleyhine bir haksız rekabet söz konusu olmadığından bu iki davacı yönünden reddi yoluna gidilmiştir. Yine davalılardan …, … ve … Şirketi açısından haksız rekabet teşkil edecek bir eylemleri olmadığından bu davalılara yönelik açılan davanın reddi yoluna gidilmiştir. Davalılardan …’in davacılardan … Anonim Şirketi’nin iş ürünleri kötülediği TTK’nın 55/1/a-1 hükmünü ihlal ettiği, diğer davalılardan yapımcı … Anonim Şirketi’nin de sorumluluğunun olduğu anlaşılmakla davacı … Şirketi’nin bu davalılara karşı açtığı haksız rekabetin tespiti davasının kabulü yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar … ve …’in davalılara karşı açtığı haksız rekabet tespiti davasının REDDİNE,
2-Davacı … AŞ ‘nin davalılar …, … ve … AŞ’ye karşı açtığı davanın REDDİNE,
3-Davacı … AŞ’nin davalılar …, … AŞ ve … AŞ’ye karşı açtığı haksız rekabetin tespiti davasının KABULÜ ile; Mahkememizce hükme esas alınan 28/03/2022 tarihli bilirkişi heyeti ikinci ek raporunda izah edilen, ” Davalı … A.Ş’ye ait … Gazetesi’nde yer alan
11.01.2016 tarihli “…” başlıklı yayının (18.01.2016, 20.01.2016 ve 22.01.2016 tarihlerinde özetle içerik olarak tekrarlanmıştır),
 11.04.2016 tarihli “…” şeklindeki açıklamaların
 12.04.2016 tarihli “… Ekranlarında Yayınlanan …’ın …, …’de …” şeklindeki açıklamaların,
 13.04.2016 tarihli “…” “…, …” şeklindeki açıklamaların, ve
 15.04.2016 tarihli “…” şeklindeki açıklamaların
TTK m. 55/1/a-1 hükmü bağlamında “…” açıklamalarla “kötüleme” teşkil ettiği,
– Davalı …, 12.04.2016 tarihli açıklamalarında, davacı şirket ile davacı şirketin yetkilileri hakkında “…”, “o karı koca hakkında öyle bir şey açıklarım ki, …” şeklindeki açıklamalarının, davacı … Hizm. AŞ ve onun iş ürünü olan rakip programı gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötülediği ve bu sebeple TTK m. 55/1/a-1 hükmünü ihlal ettiği,” şeklindeki kısımların haksız rekabet teşkil ettiği anlaşıldığından bu haberlerin haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 80,70 TL maktu karar harcının, 29,20 TL peşin harçtan mahsubu ile noksan kalan 51,50 TL harcın davalılar …, … AŞ ve … AŞ’den alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar …, … ve … AŞ, … ve … AŞ lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’den tahsili ile davalılar …, … ve … AŞ, … ve … AŞ’ye verilmesine,
Davalılar …, … ve … AŞ lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı … AŞ’den tahsili ile davalılar …, … ve … AŞ’ye verilmesine,
Davacı … AŞ lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … AŞ ve … AŞ’den tahsili ile davacı … AŞ’ye verilmesine,
Davacı … AŞ tarafından yapılan toplam 4.498,45 TL yargılama gideri ile 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı toplamı 4.556,85 TL’nin davalılar …, … AŞ ve … AŞ’den tahsili ile davacı … AŞ’ye verilmesine,
Davalı … AŞ tarafından yapılan toplam 622,00 TL yargılama giderinin davacılar … ve …’den tahsili ile davalı … AŞ’ye verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider ve delil avanslarının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair davacılar ve davalı … AŞ ile … ile … vekillerinin yüzüne karşı, diğer yanların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/06/2022

Katip
e-imza

Hakim
e-imza
Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 29,20 TL
Karar Harcı : 80,70 TL
Noksan Harç : 29,20 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 5.435,75 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 650,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 4.600,00 TL
Posta Giderleri : 520,45 TL