Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/409 E. 2019/749 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/409
KARAR NO : 2019/749

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 18/04/2016
KARAR TARİHİ : 01/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 2006 yılından 22/08/2014 tarihine kadar şirkette imza yetkilisi sıfatını haiz bulunduğunu, davalının kendisi için …Şubesinden anaparası 450.000,00 TL olan bireysel tüketici kredisi çektiğini, işbu tüketici kredisini temin etmek üzere müvekkili şirket ortaklarından davalının annesi olan …’a ait 3 adet gayrimenkul üzerinde ipotek tesis edildiğini, ancak davalının kendisi için bireysel tüketici kredisi çekmesine rağmen kredi borcunu ödemediğini, bu durum neticesinde annesinin müvekkili şirketin ortağı olması nedeniyle davalının kredi borçlarını müvekkili şirketin ödemek durumunda kaldığını, söz konusu kredi borcunun müvekkili şirketçe anaparası faizleri ve masraflarıyla birlikte hala ödenmeye devam ettiğini, davalının kendi menfaatine çektiği kredide annesi mülkiyetinde bulunan gayrimenkulleri teminat olarak göstermek suretiyle ona ait tapulara ipotek koydurmak ve kredi borcunu müvekkili şirkete ödetmek suretiyle kötü niyetle zenginleştiğini ve nitekim aynı ölçüde müvekkili şirketin fakirleştiğini, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davalının müvekkili şirket aleyhine sebepsiz zenginleştiği tutar olan müvekkili şirketçe ödenen krediye ilişkin 450.000,00 TL anapara ile birlikte ödenmiş olan kredi masrafları ve faizlerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile şimdilik 5.000,00 TL’sinin müvekkili şirkete geri ödenmesini, davalıya ait sekiz adet gayrimenkule ivedilikle ve teminatsız ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/ Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, her ne kadar davacı tarafından kendisini zenginleştirmek maksadı ile işbu kredinin çekildiği iddia edilse bile bu durumun gerçeği yansıtmadığını, ayrıca aynı tarihlerde yine aynı Tekstil Bankası Avcılar Şubesinden diğer şirket ortakları tarafından da bu miktarlarda krediler çekildiğini, şirket gayrimenkulleri ve şahıs gayrimenkullerine ipotek tesis edildiğini, o dönemde gerek kendisinin gerekse diğer şirket şahıs gayrimenkullerinin şirket gayrimenkullerinin ipotek gösterilerek davacı şirkete nakit akışının çekilen krediler ile sağlandığını, bu durumun diğer şirket ortaklarının da bilgi ve kendi işlemleri ile yapıldığını, aynı zamanda davacı şirkette %24 hissesi bulunduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla hukuki dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli işbu davanın reddini, yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, alacağın istemine yöneliktir.
Tapu kaydı suretleri, banka yazı cevapları, Tapu Müdürlüğü yazı cevapları celp edilip incelenmiştir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davacı taraf tacir olsa da davalı tacir değildir.Zira olayın ticari işletme ile bir ilgiside yoktur.Davacının talebi, şirket ortağı olan davalı …’ın bankadan kullandığı bireysel tüketici kredisine, davalının annesi olan dava dışı …’ın şahsına ait 3 adet taşınmazda ipotek tesis edildiği ve borcun davalı tarafça ödenmediğinden dolayı …’ın da şirket ortağı olması dolayısı ile borcun şirket tarafından ödenmiş olması sebebine dayanmaktadır.Davacının iddiası, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın YETKİLİ VE GÖREVLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmadığı taktirde harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda ek karar yazılmasına,
Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına,
6100 Sayılı HMK’nın 345/1 maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 01/10/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)