Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1079 E. 2019/1010 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1079
KARAR NO : 2019/1010

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2016
KARAR TARİHİ : 10/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bedelleri takibe konu olan faturaları ve cari hesap ekstresi sunulan ürünlerin satışlarını yaptığını ve onları davalıya teslim ettiğini, ancak söz konusu takip dosyasında bahsi geçen 101.501,87 TL tutarındaki alacağını tahsil edemediğini, bunun üzerine … 30. İcra Müdürlüğünün … Esas nolu dosyası ile başlatılan takibe karşı davalı tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğini, yapılan itirazın kötü niyetli olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı davalı tarafından yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptalini, takibin devamını, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 2012 yılında sözlü bir akitle pil alım satımı ve dağıtımı konusunda anlaşıldığını ve müvekkili tarafından davacı firmadan cari hesap olarak çalışılmaya başladığını, buna göre davacı tarafından malın müvekkile tesliminden sonra 30 gün içinde fatura bedeli ödeneceğini, bu düzenin sürekli devam ettiğini ve müvekkili tarafından davacı tarafın mal tesliminden sonra bütün ödemelerin yapıldığını, müvekkili adına kayıtlı … plakalı aracın davacı şirkete 51.255,00 TL bedelle satıldığını, ancak %25 amortisman düşülerek 38.441,00 TL’lik fatura kesildiğini, satış bedelinin tamamı cari hesaba karşılık mahsup edilmesi gerekirken fatura bedeli ile gerçek bedel arasındaki 12.600,00 TL’nin cari hesaplara işlenmediğini, 142430 nolu fatura bedeli olan 65.800,00 TL’lik bedele karşı gönderilen malın 48.000,00 TL’lik kısmının ayıplı olarak bozuk çıktığını, bu ayıplı malın bir kısmı davacının isteği üzerine kendi müşterisine gönderildiğini, bir kısmının da müvekkili tarafından geri dönüşüme gönderildiğini, ancak malların bozuk olmasına ve davacı adına işlem yapılarak gönderilmesine rağmen bu bedellerin cari hesaptan düşülmeyerek ileride mahsuplaşırız denilerek hesaplara işlenmediğini, açıklamaya çalışıldığı gibi müvekkilin gerek faturalar gerekse cari hesaplar açısından herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilin davacı taraf ile cari hesapları kapatmak ve elinde olan 20.000,00 TL’lik malı iade ederek karşılıklı mahsuplaşmak istediğini, ancak davacının kötü niyetli olarak müvekkilinin bu isteğini kabul etmeyerek müvekkili hakkında icra takibi yaptığını ve işbu davayı açtığını, tüm bu nedenlerden dolayı haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Deliller toplanmış; … 30. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası celp edilmiş, faturalar ve imzalı sevk irsaliyeleri incelenmiş, davacının ticari defterleri sunulmuş, davalıya ticari defterlerini sunması için HMK 219 ve 220 maddeleri gereğince kesin süre verilerek tebligat gönderilmiş, takip tarihi itibari ile gerçek alacak miktarı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
… 30. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası incelendiğinde davacı tarafından “CARİ HESAP VE FATURA ALACAĞI” açıklamalı, 87.047,46 TL asıl alacak ve 14.454,41TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 101.501,87 TL alacak için icra takibine geçildiği, davalının borca ve ferilerine itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davacı tarafça davalı tarafından takibe yapılan itirazın iptalinin istendiği, davalı tarafça yapılan itirazında alacaklı şirkete herhangi bir borcu olmadığından bahisle borca ve ferilerine yönelik itirazda bulunduğu ve de takibe yapılan itirazın süresinde yapıldığı ve açılan itirazın iptali davasının da İİK 67.madde de öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava itirazın iptali davası olup, uyuşmazlık taraflar arasındaki takibe konu faturadaki mallara ilişkin bakiye alacak miktarının ne olduğu, davalı yanca ödeme olup olmadığı ile davalının bir kısım malların ayıplı olduğu ile davacının bir kısım taahhütlerinin cari hesaba geçirilip geçirilmediği noktalarındadır.Taraflar arasında ticari ilişki (satım sözleşmesi) olduğu, takibe konu faturadaki malların satılarak teslim edildiği, tarafların aralarında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmamakla birlikte yanlar arasında güvene dayalı ticari ilişki bulunduğu, fatura içerikleri konularında bir uyuşmazlık yoktur.
Davalı davaya cevabında aradaki satım ve ticari ilişkiyi kabul etmiş, icra takibine ve davaya konu fatura bedellerini zamanında ödediğini savunmuştur.Yine davalı beyanında bir takım işlemlerin cari hesaba girmediğini, bir takım malların ise bozuk olduğunu ancak davacı şirket tarafından geri alınmadığını ve davacı tarafında kendisine verilen taahhütlerin yerine getirilmediğini savunmuştur.
Bilirkişinin davacı yanın ticari defterlerini incelemek sureti ile tanzim ettiği 26/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tarafların iddia ve savunmaları dosyaya sunulan bilgi ve belgeler icra dosyası davacı yanın ibrazı ile incelenen ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve tespitler birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ticari ilişki gereğince davacının davalıdan 17/05/2016 takip tarihi itibariyle; … 30. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasından davacının davalıdan 87.047,46 TL alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, takipten itibaren 87.047,46 TL asıl alacak için %10,50 ve değişen oranlarda temerrüt faiz talep edilebileceği, (01/01/2017’den itibaren %9,75 ve 29/06/2018 tarihinden itibaren de %19,5 09/06/2018 tarihinden itibaren %19,50 olmak üzere) davalının 17/05/2016 takip tarihi itibariyle temerrüte düştüğünün kabulü ile takip öncesi 14.454,41 TL işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
Davalı yanın itirazı ve sunduğu belgeler ile aynı bilirkişiden alınan 15/04/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; önceki raporundaki inceleme tespit ve değerlendirmeleri değiştirecek yeni ve somut herhangi bir belge sunulmadığından kök raporundaki görüş ve kanaatinin değişmediği belirtilmiştir.
Satım sözleşmesinde, satıcının, sözleşmeyi, sözleşmeye konu malı teslim ettiğini, satış bedelini, alıcının da bedeli ödediğini kanıtlaması gerekmektedir.
Davalı yan ödeme emrine itirazında davacı yana borcu olmadığını, davaya cevap dilekçesinde de borcunu ödediğini savunmuştur.Faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinde teslim alan kısımlarında isim ve imza bulunduğu ve davalı tarafça itiraz edilmediği ve yine davalı yanca fatura ve içeriklerine de her hangi bir itiraz olmadığı ve iade faturası da düzenlenmediği ve ayrıca yine davacı defter kayıtlarına göre davalı tarafça yapılan ödemelerin mahsubunun yapıldığının da belirlenmiş olması karşısında taraflar arasında faturalara konu mallara ilişkin satış sözleşmesinin gerçekleştiği ve malların davalıya teslim edildiği, bedelin de fatura da belirtilen miktar olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. 6102 sayılı TTK. m.21 uyarınca fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir.Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK.m.21 uyarınca sekiz günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın m.222 madde hükümleri uyarınca ispatlamış olur.Bu şartlarda takibe konu olan faturaların davalıya ulaştığının ve faturalara konu mal tesliminin yapıldığı hususunun davalı tarafça kabul edildiği sonucuna varılmalıdır. Bu suretle faturaların davalıya tebliğ edildiği, itiraza uğramadığı, sekiz günlük itiraz süresinin de geçmiş olduğu, faturaların içeriğinin de taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği, fatura içeriğinin davalı yönünden kesinleştiği hukuki kabulü karşısında faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığı ve kesinleşmediği hususunun kanıt yükü davalıya geçtiği halde davalı tarafından bu hususun ispatlanamadığı, aynı zamanda faturaların iade edildiğinin dahi savunulmadığı gibi kanıtlanamadığı, bu durumun ise mutlak anlamda davalı aleyhine sonuç doğurduğu sonucuna varılmıştır.
Zira Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın 220. maddesindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir.Önemle vurgulanmalıdır ki; bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK’nın 220. maddesi anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen 6762 sayılı TTK’nın 82. maddesindeki (HMK’nın m. 222.) hüküm, “I -Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. (6762 sayılı TTK’nın 69. vd.) maddesi uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır (HMK m. 222/4).(Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi 2018/17 esas, 2018/16 karar sayılı 15/11/2018 tarihli kararı)
Davacı iddiasını ispatlamış olmakla, ödeme yapıldığı, … plakalı aracın gerçek bedeli ile fatura bedeli arasında fark olduğu, bir kısım malların ayıplı olduğu ve davacının bir takım taahhütlerde bulunduğu ve bu taahhütlerini yerine getirmediği hususlarının ispat külfeti iddia eden davalıdadır.Davalı bu hususları usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekmektedir.Davalı taraf tanık dinletmek istemiş ise de dava değeri nazara alınarak, davacının açık muvafakati de olmadığı anlaşılmakla tanık dinletme talebi uygun görülmemiştir.Davalının sunduğu ödeme ve sair belgelerin davalı ticari defterlerine işlendiği ve borçtan mahsup edildiği de ek rapor ile teyit edilmiştir.Davalı tarafa mahkememizce HMK 219 ve 220 maddesi ihtaratlı ve kesin süre içerisinde ticari defterlerini sunması konusunda gönderilen davetiye tebliğine rağmen davalı taraf ticari defterleri sunmadığı gibi, iddialarının ispatı kapsamında herhangi bir yazılı delil de sunmamıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, aralarında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmamakla birlikte yanlar arasında güvene dayalı ticari ilişki bulunduğu ve davacının alacağının bulunduğunun anlaşılması ve mahkememizce denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun görülen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulü ile davalı tarafın … 30. İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın 87.047,46 TL asıl alacak bakımından iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verilmiş, davalının TBK 117. madde kapsamında temerrüde düşürüldüğü belirlenemediğinden işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiş ve de hüküm altına alınan miktar likit ve belirli olmakla %20′ si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1- Davacı tarafın davasının KISMEN KABULÜNE,
Davalı tarafın … 30. İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın 87.047,46 TL asıl alacak bakımından İPTALİNE,
Takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile TAKİBİN DEVAMINA,
Fazlaya dair istemin REDDİNE,
Hüküm altına alınan 87.047,46 TL nin %20’si oranında hesaplanan 17.409,49 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.946,21 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 1.225,90 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 4.720,31 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.713,80 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 750,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 643,20 TL yargılama gideri ile 1.225,90 TL peşin harç ve 29,20 TL başvuru harcı toplamı 1.898,30 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 11,00 TL yargılama giderinin kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1,57 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider ve delil avanslarının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı işbu karara karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka yer ilgili mahkemesine dilekçe verilmek ve istinaf harcı ile istinaf gider avansının tamamının ödenmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/12/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.225,90 TL
Karar Harcı : 5.946,21 TL
Noksan Harç : 4.720,31 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 765,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 50,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 600,00TL
Posta Giderleri (Davacı) : 150,00TL
Posta Giderleri (Davalı ) : 11,00 TL