Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1029 E. 2021/458 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1029 Esas
KARAR NO : 2021/458

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/10/2016
KARAR TARİHİ : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı iş sahibi müvekkili şirketle davalı/yüklenici şirket arasında … başlığı altında bir eser sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, bahse konu sözleşmede; davacı müvekkilinin firma davalının ise yüklenici adı altında tanımlanmış olduğunu, Sözleşmede, 2-SÖZLEŞMENİN KONUSU başlığı altında yer alan düzenlemeye göre sözleşmenin konusunun: davalı Yüklenicinin Karaman yolu 50.KM. … adresinde bulunan tesislerde (kümeslerde…) sözleşmede belirtilen genel ve özel şartlara göre yumurta tavuklarının fason bakımı ve üretilen yumurtaların iş sahibi tarafından alınması karşılığında sözleşmede belirtilen fiyattan hizmet bedelinin yüklenici ye ödenmesi ile ilgili kurallar ve karşılıklı yükümlülüklerden oluştuğunu, davalı/yüklenici tarafından … 11. Noterliğini vasıtası ile davacıya hitaben keşide edilen … yevmiye numaralı ve … tanzim tarihli ihtarname, davalı tarafından … 11 Noterliği vasıtası ile davacıya hitaben keşide edilen … yevmiye numaralı …tanzim tarihli ihtarnamelerin bulunduğunu, davalı tarafın 05/08/2016 tarihli itirazları üzerine, Davacı yan bu itirazları takiben davalı yükleniciye teslim edilen yarkaların ölüm oranının sözleşmede belirtilen orandan daha yüksek olduğunu, sözleşme hükümlerine aykırı olarak olması gereken çok daha az sayıda yumurta teslim edildiği, teslim edilen bir kısım yumurtalardaki kirli/kırık oranının sözleşmede belirtilen oranlardan daha fazla olduğu, işletmedeki havalandırma sisteminin yüklendiği işin teknik gereklerine uygun düşecek yeterlilikte bulundurmaması nedeni ile kötü havalandırmaya neden olduğu, soğutma petlerinin işin yapısının gerekli kıldığı yeterlilikte çalışır durumda tutmadığı, 8-Kümeslerde aşırı derecede ısınmaya neden olduğu, kümeslerde ki ölü hayvanların gereği gibi toplanmaması nedeni ile kontaminasyona neden olduğu, kümeslerde ki aydınlatma lambalarının yanmadığı, kümeslere gelen nakliye araçlarının dezenfekte edilmediği, kümes temizliklerinin bu konuda uyulması gereken teknik şartnameye uygun yapılmadığı, biyogüvenlik kurallarının ihlal edildiği gerek davalı /yüklenicinin ticari temsilcilerine hitaben gönderilen muhtelif yazışmalarda ve muhtelif sözlü uyarılarla sabit olduğunu, üretim pirim ceza maddeleri başlığı altında yer alan düzenleme kapsamında sözleşmeden doğan edimi gereği gibi ifade etmeyen muhatap/yüklenicinin KDV hariç 648.145,40 TL tutarında ceza tahakkuk ettirilmesi gerektiğini, bu bedelin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 6100 sayılı HMK nin 132(1) ve 133(1) maddelerinde ki karşı davaya ilişkin düzenlemeyi gerekçe göstererek talebin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ettiğini, müvekkili şirketin davacı taraftan 31.03.2016 tarihli ve 34.120,60 TL bedelli ve 18.06.2015 tarihli 119.277,41 TL bedelli faturalardan kaynaklanan toplam 153.398,01 TL alacaklı olduğu bu nedenle müvekkili şirketin alacağını takas ve mahsubunu talep ettiğini, davalı firma ile davacı arasında “…” mevcut olduğunu sözleşme gereğince davacı firma tarafından talep edilen normal şarlarda belirli sayıda yumurtayı üretip teslim etmeyi taahhüt ettiklerini, sözleşmenin üretim, pirim., ceza ile ilgili maddeler bölümünün C fikrasında belirtilen “Ülkenin, bölgenin hayvan randımanlarını ve performansını olumsuz etkileyecek, tedavisi mümkün olmayan salgın bir hastalığa maruz kalması söz konusu olursa taraflar karşılıklı iyi niyet çerçevesinde hareket ederler” Hükmünün taraflar nezninde karşılıklı olarak kabul ve taahhüt edildiğini, 2014 ve 2015 yıllarında ortaya çıkan ve halen kısmi olarak devam ettiği belirtilen yapılan işin performansını etkileyecek ölümcül hastalıkların ortaya çıktığını tüm bunların işletmeyi olumsuz etkilemesine rağmen sözleşmeden doğan edimlerini en iyi şekilde yerine getirdiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalıya ait tesisin bulunduğu … Asliye Hukuk mahkemesine talimat yazılarak mahkemece resen seçilecek konusunda uzman veteriner hekim, kanatlı hayvan mikrobiyolojisi konusunda uzman akademisyen ve muhasip bilirkişi vasıtasıyla öncelikle tesisin bulunduğu yerin yerinde görülerek hali hazırdaki durumunun belirlenmesi ve mevcut halin 2014 yılı itibariyle de aynı durumda olup olamayacağının teknik olarak ve bilimsel olarak değerlendirilmesi, tesiste hijyen kurallarının yeterli olup olmadığı ve biyogüvenlik önlemlerinin yeterli olup olmadığı konusunda rapor düzenlenmesi istenilmiş … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat numarasında alınan Veteriner bilirkişi … tarafından hazırlanan 27/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda
“… Söz konusu davalı işletmesine 06/12/2017 tarihinde keşif heyetiyle birlikte gidildiğinde; işletme giriş çıkış dezenfektanları, işletmeye ziyaretçi girişlerinde giydirilen tulumlar ve her kümes önünde ve girişlerinde dezenfektanlı paspasların mevcut olduğu görülmüştür. İşletmede görülen yumurta tasnif makinelerinin temiz ve hijyenik bir durumda olduğu, kümes içlerinin temiz ve kafeslerde ölü hayvanların olmadığı, atıkların boşaltıldığı yerin temiz ve atıkların düzenli aralıklarla atıldığı görülmüştür.
Davalının dosyaya eklemiş olduğu Su Analiz Raporları 01/11/2017 tarihli su analiz raporları olduğu görülmüştür. Daha önceki tarihlerde, özellikle 2014 yılındaki hastalık çıkışı olduğu tarihlerde dosyada bu analizlerin yapıldığına dair herhangi bir belge bulunmamaktadır. Aynı şekilde 2014 yılına ait periyodik dezenfeksiyon planlarının ve kullanılan dezenfektanların alım faturaları ve kullanılan yerlerin periyodik bir sisteminin olup olmadığı bilinememektedir, kaldı ki dosyada da böyle bir evrak bulunamamıştır.
Özellikle mahkemeniz huzurunda istemiş olduğum ve davalının da dosyada temin ettiği görülen elektrik periyodik bakım çizelgeleri tarafımca incelenmiş olunup dosyada hizmet alınan firma ile yapılmış herhangi bir periyodik bakım sözleşmesine ve bu periyodik bakımların o tarihlerde kesilmiş faturalarına rastlanılamamıştır.
Davalı ayrıca söz konusu hayvanlara yedirilen yemlerin de davacı tarafından tedarik edildiği için yem analizlerinin yaptırılmadığı hususunda da ayrıca beyan vermiştir.
Söz konusu işletmede 2014 yılında AI, ILT, ND, ve IB hastalıkları çıktığı laboratuvar sonuçlarıyla tespit edildiği görülmüştür.
Ayrıca yukarıda zikredilen hastalıkların Konya bölgesiyle sınırlı kalmayıp ülke genelinde görülmesi bu hastalığın yeterince patojen ve ekonomik kayıplar verdiren bir hastalık olduğu konusunda ülkece savaşılan ve kanatlı sektörüne ket vuran hastalıklar olduğu bilinmektedir.
Bu hastalıkların bulaşmasında özellikle hava, su, hastalık taşıyıcı kuşlar ve kontamine yemler/atıklar etkilidirler. Bu hastalıkları önleyici olarak yapılması gerekenler düzenli periyodik aralıklarla su analizi, yem analizi, havalandırma bakımları, ölü hayvanların düzenli olarak toplanılması, işletme giriş çıkışları, nakil araçları dezenfeksiyonu, biyogüvenlik ve hijyen prosedürleri önem arz etmektedir.
2014 yılından sonra olduğu görülen ve dosyada bulunan davacı … yetkililerinin 06/08/2015, 16/08/2015 ve 19/06/2015 tarihlerinde yapmış olduğu işletme ziyaretleri tutanaklarında bu hastalıkla kontamine olabilme ihtimali bulunan ölü hayvanların ve atık durumlarının işletmeden düzenli olarak uzaklaştırılmadığı, havalandırma ve soğutma petlerinin düzgün çalışmadığı, pencerelerin bir kısmının açık olduğu tespit edilip fotoğraflanarak dosyada olduğu görülmüştür.
SONUÇ
Mahkemeniz heyetiyle birlikte yapılan keşif esnasında işletmede alınan biyogüvenlik ve hijyen önlemlerinin düzgün ve hastalık bulaşma riskinin minimum olduğu, kümes içlerinin düzgün, temiz ve atık hayvanların kümes içlerinde ve ortalarda rastgele olmadıkları, atıkların düzenli aralıklarla kümes içlerinden uzaklaştırıldığı görülmüştür.
Lakin; işletmenin düzenli periyotlarla yem, su analizlerini yaptırmadığı, herhangi bir şirketle periyodik elektrik bakımlarının sözleşmeye dökülerek yapılmadığı, periyodik dezenfeksiyon çizelgelerinin olmadığı, hastalık çıkışından 1 yıl sonra davacı tarafından yapılan ziyaretlerde işletmede belirli aksaklıkların olduğu ve bu aksaklıkların boyutlarının ciddi olduğunun raporlandığı dosyadan anlaşılmış; yemin davacı tarafından gönderildiği beyan edilerek nakliye esnasındaki kontaminasyonun düşünülmediği için yem analizi yaptırılmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yazılan nedenlerden dolayı söz konusu davalı işletmenin hastalık çıkış tarihi olan 2014 yılında da biyogüvenlik ve hijyen önlemlerinin önemli bir kısmını dosyada mevcut evraklarla almadığı kanaatine varılmıştır…” şeklinde tespitlere yer verildiği görülmüştür.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtları şirket merkezi …’da olduğundan … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak ihtilaf konusu yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtların, tarafların arasındaki sözleşme dolayısıyla oluşan cari hesabın incelenerek davalı defterlerine göre tarafların birbirine alacak ve borç durumlarının belirlenmesi ve davalı tarafından davacıya teslim edilen yumurtalara ilişkin faturaların tetkikinin yapılması bakımından mahkemece resen seçilecek mali müşavir vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiş, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin( Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 2018/94 Talimat numarasında alınan Mali Müşavir … tarafından hazırlanan 09/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda ise
“… Sonuç olarak Davalı yanin Ticari defterlerinde 2017 yılından devir eden 31.244,10 TL’nin 01.01.2018 tarihinde 3-124318 madde numaralı kayıt ile 15.0024 Verilen sipariş avansları hesabına aktarıldığı böylece Davalının 31.244,10 TL tutarında dayacı yandan alacaklı olduğu …nin Ticari defterlerinden görülmüştür.
HMK 222. Maddesine göre Davalı tarafa ait Ticari defterler sahibi lehine delil teşkil etmektedir.
Bunun dışında taraflar arasında başka bir Ticari bir ilişki sonunda oluşmuş muhasebe kaydına ve bilgisine rastlanılmamıştır…” şeklinde görüş ve tespitlerde bulunduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller, davalının talimat yoluyla incelenen defter ve kayıtları, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtları birlikte incelenerek davacının davalıdan istenebilir cezai şart alacağı olup olmadığı, varsa miktarının tespiti ve davalının takas mahsup savunması dikkate alınarak rapor düzenlenmesi için …Üniversitesi … Veteriner Fak. Viroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. …, … Üniversitesi & YMM Doç…., … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr.Öğr.Üy…. dan oluşan bilirkişi heyeti görevlendirilmiş, bilirkişiler 01/04/2019 tarihli raporlarında özetle “…
Bilirkişiye verilen görevler ve sorulan sorular yukarıda belirtilen çalışma yöntemleri kapsamında aşağıda ayrı ayrı analiz edilerek tartışılmıştır. Buna göre;
1-Davacı … 28.10.2016 tarihinde açmış olduğu iş bu dava ile davalı … ile aralarında … Sözleşmesi’nde davalının sözleşmeye aykırı davrandığı ve yeterli önlem almaması nedeniyle davacının zarara uğramasına neden olduğu, yarka ölüm oranının sözleşmeye göre fazla, teslim edilen yumurtaların da yine sözleşmeye göre daha az sayıda ve teslim edilenlerin de kirli ve kırık olduğu iddiasıyla, hayvan ölümü ve yumurtanın az olmasından kaynaklı olarak zarar uğradığı bu nedenle sözleşmenin (d) bendinde üretim ve prim cezası alacağının doğduğu iddiasıyla bunun davalıdan tahsilini istemektedir.
2-Davalı … ise taraflar arasında yapılan sözleşmeyi kabul etmekle birlikte kanatlı hayvan ölümlerinin salgın hastalıklar nedeniyle meydana geldiği, bu nedenle kusurlu olmadıklarını, davacı zararının varsa mücbir sebeplerle meydana gelmiş olacağını, hayvanların hasta olmasından dolayı verimin doğal olarak düşeceğini, ayrıca taraflar arasında 08.04.2015 tarihine kadar tarafların biribirlerin ibra ettiklerine daire fesih protokolü yaptıklarını, dava konusu yapılan zararın büyük bölümünün bu tarihten önceki zararlara ilişkin olduğunu, sonrasında ise bir zararın tespiti halinde alacağından takas mahsup edilmesi gerektiğini ve davanın reddini istemiştir.
3-Heyetimizde bulunan …’ün teknik incelemeleri ve değerlendirmeleri şöyledir:
Bahse konu olan hastalık hakkında temel bilgi:
Avian influenza (AI), başta kanatlı hayvan türlerini etkileyen, son derece bulaşıcı viral bir hastalıktır. Hastalığın klinik seyri, su kuşlarında belirgin olmayıp, tavuklarda ve hindilerde ise, sindirim, solunum ve sinir sistemlerine özgü bulgularla karakterizedir ve kısa sürede yüksek oranda ölümle sonuçlanır. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) hastalığı, H5 ve H7 alt tiplerinden ileri gelen bildirimi zorunlu yüksek patojeniteli Avian influenza (ölüm oranı %100’lere çıkabilir) ve düşük patojeniteli Avian influenza (ölüm oranı %3-%20 olabilir) olarak listelemekte olup, her iki hastalığı bir arada ifade ederken ise bildirimi zorunlu Avian influenza terimi kullanılmaktadır. İnsanlara bulaşan H5N1 ve H7N7 alttipi için kuş gribi terimi, sadece kanatlı hayvanları etkileyen alttipleri için ise tavuk vebası terimi kullanılmaktadır. Ülkemizde insanlara bulaşan avian influenza alttipleri (H5 ve H7) için bildirimi zorunludur ve hastalığın bildirildiği bölgede Tarım ve Orman Bakanlığının Acil Eylem Planı çerçevesinde işlem yapılır. Bu eylem planına göre yetkili resmi veteriner hekimler hastalığın çıktığı bölgedeki hayvanlardan canlı olanlarından hastalığın tanısı için örnekleme modeliyle örnekler alırlar ve ayrıca ölü hayvanlar nekropsi yapılmadan bakanlık tarafından bildirilen laboratuvarlara gönderilirler. Bu örneklerle birlikte yine acil eylem planlarında ayrıntılı olarak bildirilen formlar doldurulur ve bölge Tarım Müdürlükleri aracılığıyla valilik veya kaymakamlık bilgilendirilir. İlk yapılan işlem mihrak bölgesinin 3km yarıçaplı alanı “Koruma alanı” ve 10km çaplı alanı da “Gözetim alanı” ilan ederek, Acil Eylem Planında belirtilen hususular yerine getirilir. Test sonuçları çıkıncaya kadar hayvan hareketi, hayvansal ürünlerin satışı ve taşınması durdurulur. Ölü hayvanlar toplanır ve usulune uygun şekilde gömülür. Eğer test sonuçlarında H5 veya H7 alttipi pozitif çıkarsa önce Koruma Alanındaki sonra gerek görülürse Gözetim Alanındaki tüm kanatlı hayvanlar ve onların yumurta ve yemleri de dahil tazminatlı olarak imha edilir. Eğer diğer alttipleri pozitif ise Koruma Alanındaki hayvanlar imha edilir ve bölgedeki diğer kümeslere bulaşma olmaması için dezenfeksiyon ve diğer biyogüvenlik önlemleri alınır. Unutulmamalıdır ki Biyogüvenliğin iki temel prensibi vardır.
1-Hareketlerin kontrolü (enfekte kümeslerden diğer kümeslere insan, alet, ekipman…hareketinin kontrolü)
2-Aşılama, Temizlik ve Dezenfeksiyon.
Hastalığa neden olan virüsün bulaşması; su kuşları ve göçmen kuşlarda hastalık belirtileri göstermeden virüsü barındırırlar ve gittikleri bölgelerde özellikle dışkıları ile çevreyi kontamine ederler. Köy tavukları ve dışarıda bakılan tavuklar bu nedenle en riskli grubu oluştururlar. Kümeslerdeki tavuklara ise dışarıdan alet ve ekipmanlar, yemler, çalışan işciler, taşıma araçları gibi mekanik olarak ta virus taşınabilir. Özellikle içme suyu havzaları ve çiftliklerdeki yemlikler, yabani hayvanlar için virusu saçtıkları önemli yerlerdir. Virüsün çevreye canlı kalma süreleri, dışkıda 40C’de 35 gün, 200C’de 7 gün, dışkı ile kirlenmiş suda 170C’de 105 gün canlı kalabilmektedir.
Hastalıktan korunma; Tarım ve Orman Bakanlığı bu hastalığa karşı aşı uygulamasını yasaklamıştır, karantina ve imha ile hastalıktan korunma yöntemi kullanılmaktadır. Bunun nedeni aşı uygulamasındaki başarı oranı konusundaki tartışmalardır. Bu nedenle bizim gibi bazı ülkeler avian influenza aşısını kullanmamaktadırlar. Yine bu konuda bakanlığın “Tavuk vebası Hastalığına Karşı Korunma ve Mücadele Yönetmeliği” çerçevesinde Acil Eylem Planında belirtilen kurallar ile işlemler yapılır. Sonuç olarak; bu hastalığın ilk ortaya çıktığında en hızlı şekilde Bakanlık Bilimlerine bildirimi ve diğer tedbirlerin başlanılması büyük öneme sahiptir ve TÜRKİYE’DE TAVUK SEKTÖRÜNDEKİ HERKES BUNU ÇOK İYİ BİLİR. Söz konusu davadaki taraf firmalardaki çalışan Veteriner Hekimlerin bu kuralları çok iyi bildiklerini düşünülmektedir.
Hastalık hakkında yukarıdaki bu kısa özet bilgi, söz konusu dava için önemli olduğunu değerlendirilmektedir. Dava dosyasına göre gerek davalı ve gerekse davacının uygulamalarında bazı yanlışların bulunduğuna inanılmaktadır.
3.1. Davacı tarafın iddia ettiği gibi, kümeslerdeki biyogüvenlik eksiklikleri (ışık, su ve hava hijyenindeki eksiklikler) yumurtacı hayvanların yumurta verimine etkilidirler veya herhangi bir hastalık durumunda (bakteriyel veya viral) kayıpların artmasına yol açmaktadırlar. Fakat tek başına bu biyogüvenlik önlemleri avian influenza gibi bir hastalığın önlenmesinde yeterli değildir. Bu hastalık dünyanın hemen her ülkesinde çok iyi biyogüvenlik önlemlerinin alındığı kümeslerde dahi görülebilmektedir. Bunun da nedeni teorik olarak belirlenen biyogüvenlik kurallarının pratikte %100 gerçekleştirilmesi pek mümkün değildir. Örneğin; özellikle göçmen kuşların göç yollarında olan ve sulak alanları bulunan bölgeler bu hastalık için potansiyel risk oluştururlar. Nitekim Tarım ve Orman Bakanlığının Avian influenza Acil Eylem Planında ülkemiz risk haritası belirtilmiş ve 3 derece belirlenmiştir. Buna göre sözkonusu davada hastalığın çıktığı Konya bölgesi 2. bölgededir. Sonuç olarak; yabani kuşların dışkılarıyla yem depolarını, kümesler arasındaki yürüme alanlarını, havalandırma giriş-çıkış bölgelerini dışkılarındaki viruslarla kontamine ederler. Kümeslerdeki ışıklandırmanın avian influenza hastalığına olumlu veya olumsuz etkisi yoktur, sadece sağlam hayvanlardaki yumurta verime etkisi olur. Söz konusu davada da avian influenza hastalığına bağlı hayvan ölümleri iddia edilmektedir.
Biyogüvenlik eksiklikleri konusunda virusun özelliğine göre iki temel husus söz konusudur:
A) Eğer avian influenza virusu kümese girmemiş olsa ve davacı tarafın iddia ettiği gibi davalı firmanın kümeslerindeki biyogüvenlik eksikliklerine bağlı olarak hayvanlarda daha farklı hastalıklar çıkmalıydı. Örneğin; genellikle bakım ve beslemenin yetersiz olduğu durumlarda hayvanlardaki bağışıklık direncinin düşmesine bağlı olarak hayvanlarda zaten bulunabilen fırsatçı patojen diye bilinen ajanlar ortaya çıkar ve hastalık oluştururlar ki bu ortaya çıkan hastalığa bağlı olarak öncelikle yumurta veriminde azalmalar gerçekleşir, hayvan ölümleri sınırlı kalırdı. Dosyada böyle bir hastalık ve kayıplardan bahsedilmemektedir.
B) Eğer avian influenza virusu kümeslere girmiş ve davacı firma tarafından bildirilen biyogüvenlik eksiklikleri varsa kümeslerde bu durumda iki olasılık vardır;
B1) Yüksek patojenli Avian influenza virusu ise: hiç fark etmez, bütün hayvanlar ölür.
B2) Düşük patojenli Avian influenza virusu ise: Davacı taraf tarafından iddia edilen biyogüvenlik önlemlerindeki yetersizlik, bu kadar kısa bir sürede bu kadar ölüme kesinlikle neden olmaz, maksimum %20’a yakın bir ölüm artışı gerçekleşir. Bu davada söz konusu olan avian influenza tiplerinin yüksek patojenli mi, düşük patojenli mi olduğuna yönelik test yapılmamıştır. Bu nedenle tüm hayvanların öldüğü bildirildiğinden yüksek patojenli virus olarak kabul edilmektedir.
3.2. Davacı firmanın elamanları … 09.08.2015 tarihinde ve … 14.08.2015 tarihinde kümeslerin ziyareti sonrası bazı eksiklikleri içeren rapor hazırlamışlar ve bu raporu davalı firmaya bildirmişler. Söz konusu eksiklikler, bir kümeste olması gereken biyogüvenlik önlemleri için gerekenlerin ortalama %10’u gibi bir bölümüdür. İlginç olan, bu eksiklikleri saptayan davacı firma, davalı firmaya bunu bildirdikten sonra da 28.03.2016 tarihinde 88.600 hayvanı daha davalı firmaya fason üretim göndermeleridir, kümeslerdeki tespit ettikleri bu biyogüvenlik eksikliklerine rağmen davacı tarafın davalı firmaya hala hayvan göndermeleri anlaşılamamıştır. İlk çocuğuna iyi bakmayan bakıcıya ikinci çocuğu emanet etmek gibi bir durum olmuştur.
3.3. Hernekadar resmi yetkililer tarafından örnekler alınmadan veya şahit numune olmadan laboratuvarlara örnekler gönderilmiş olsa da, kan örneklerini analiz eden akredite laboratuvar, bölgede diğer işletmelerden de gelen kan örneklerinde aynı hastalıkların olduğunu bildirmektedir. Ayrıca kaymakamlık resmi belgelerine göre de bölgede avian influenza hastalığına maruz kalmış işletmelerin bulunduğu ve buralarda Bakanlık Birimleri tarafından imha yöntemlerinin uygulandığı ve daha sonra hastalığın söndüğü anlaşılmaktadır. Bu bilgiler davada bahsi geçen kümeslerde de avian influenza olma olasılığını artırmaktadır.
3.4. Kümeslerde ölümlerin olduğu davacı firmaya bildirildikten sonra neden kümeslerden örnekleri kendileri alıp, istedikleri laboratuvarlara göndermemişlerdir? Çünkü ülkemizde böyle fason üretim yaptıran diğer firmalar bu yolu izlemektedirler. Kaldı ki, bu tip salgınlar nedeniyle sözleşmelerindeki madde gereğince zarara uğramamak adına kendileri kümeslere gelip örnekleri almalıydılar. Fason üretici firmanın Biyogüvenlik eksikliklerini saptayacak kadar ilgili olan firma, hastalık çıktığında da ilgilenmeliydi diye düşünüyorum. Böylelikle davacı taraf tarafından haklı olarak iddia edildiği gibi uygun örnekleme yolu ile ve şahit numuneler şeklinde kendileri örnekler alınabilirdi.
3.5. Avian influenzada hayvan ölümleri hastalık işaretlerinin ortaya çıkmasından 24 saat sonra hızla artar, bu nedenle salgının başladığı günlerde davalı firma yetkilileri şüpheli bir salgın durumunun olduğunu hemen Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerine haber vermeleri gerekirdi, çünkü o zaman henüz laboratuvar sonuçlarını bilmiyorlardı ve H5 veya H7 gibi ihbarı mecburi hastalık ta çıkabilirdi.
3.6. Bu davada dikkat edilmesi gereken bir durum da; hastalığın bulaşma kaynağı düşünülmeden biyogüvenlik önlemlerindeki yetersizliğinin iddia ediliyor olmasıdır. Hastalık etkeni viruslar kontamine yemlerle de çiftliğe gelmiş olabilirler, çünkü sözleşmeye göre aşı, viyol ve yemler hayvanlarla birlikte davalı firmaya gönderilmektedir. Davalı firma da yemlerde analiz yapılmadığını özellikle vurgulamaktadır. Avian influenza viruslarının çevre şartlarında canlı kalma süreleri, dışkıda 40C’de 35 gün, 200C’de 7 gün, dışkı ile kirlenmiş suda 170C’de 105 gün olduğu düşünülürse bu durum gözardı edilmemelidir.
4-Yine heyetimizde bulunan Prof. Dr. …’ün teknik incelemeleri ve değerlendirmeleri sonucunda¸ Söz konusu davada, davaya konu olan hayvan ve verim kayıplarının, taraflar arasındaki sözleşmenin Özel Şartlar bölümünün D(b) maddesinde belirtilen “Ülkenin, bölgenin hayvan randımanlarını ve performanslarını olumsuz etkileyecek tedavisi mümkün olmayan salgın bir hastalığa maruz kalması sözkonusu olursa taraflar karşılıklı iyi niyet çerçevesinde hareket ederler” maddesini kapsayıp kapsamadığıdır. Davalı fason üretici firma hayvan kayıplarına neden olan hastalığın Avian influenza olduğunu iddia etmektedir. Kısa sürede bu kadar kaybın ortaya çıktığı ve bölgede avian influenza vakalarının olması nedeniyle, EVET bu hastalığın avian influenza olma ihtimalinin yüksek olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak; davalı firma …, gereken bazı biyogüvenlik önlemlerini yeterince almadığından, bu eksikliğin nedeni olarak %20 daha fazla kayıplara neden olduğuna düşünülmektedir.
5-Davalı tarafından verilen hizmetler kapsamında gerçekleşen üretim/eksik üretim verileri aşağıdaki gibidir:..
…Bu verilere göre gerçekleşen üretimler ile gerçekleşmesi gereken üretimler arasındaki farkların parasal değeri sözleşmeye göre şu şekilde hesaplanacaktır….
…Yukarıda açıklandığı üzere bu kayıpların bölgede avian influenza vakalarının olması nedeniyle çıktığı sonucuna varılması halinde yinede davalının gereken bazı biyogüvenlik önlemlerini yeterince almış olması halinde %20 daha az zarar göreceği dikkate alındığında ortaya çıkan bu zararın da %20’sinden sorumlu olacaktır. Buna göre;
Davalının Sorumlu Olacağı Tutar = Toplam Zarar x Sorumluluk Oranı
Davalının Sorumlu Olacağı Tutar = 649.194,76 x %20
Davalının Sorumlu Olacağı Tutar = 129.838,95 TL
6-08.04.2015 tarihinde yapılan “Fesih ve Sulh Protokolü” ile davacı ila davalı arasında yapılan 11.09.2014 tarihli “…” sona erdirilmiştir. Bu protokol ile taraflar karşılıklı olarak biribirlerini ibra etmişlerdir. Ancak yukarıda görüleceği üzere bu kümes ile ilgili üretim devam ettiğinden bu süreç protokolün dışında olacaktır.
7-Davalı ile davacı arasındaki cari hesap ilişkisi incelendiğinde 31.03.2016 tarihi itibariyle davalının davacıdan 34.120,63 ₺ alacaklı olduğu hem davacı yan defterlerinde ve hem de davalı yan defterlerinde görünmektedir. Davalı … tarafından düzenlenen 119.277,41 ₺ ’lik … sayılı fatura davacı tarafından kayıtlara alınmamıştır. Dolayısıyla çekişmeli olan bu alacağın davalı tarafından bu aşamada takas mahsup olarak kullanması söz konusu değildir. 31.03.2016 tarihi itibariyle davacının davalıya 34.120,63 ₺ borcu olduğundan yukarıda hesaplanan tutardan ancak bu tutarı düşebilecektir…” yönünde görüş ve kanaat belirtmişlerdir.
Davacı tarafın tazminat hesabı ve kusur yönünden itirazları ve davalı tarafın da kusur ve takasa konu alacak bakımından itirazda bulunduğu anlaşılmakla dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdi ile tarafların rapora karşı itirazlarının özellikle kusura ilişkin olarak tarafların itirazının tetkik edilerek bu itirazları karşılar gerekçeli ve denetime olanaklı ek rapor düzenlenmesinin istenilmiş ek rapor düzenlenmiş ancak kök ve ek rapor alınmış ise de, davalı tarafın itirazlarının değerlendirilmesi ve kök raporda ölümlerin Aİ hastalığından meydana geldiğinin ifade edilip, biyohijyenik kurallara aykırılık nedeniyle davalının %20 kusuru olduğunun ifade edildiği başka bir deyişle yeterli önlem alınsaydı %20 oranda ölümlerin önlenebileceğinin ifade edildiği, ek raporun içeriğinde esasında kök rapordaki hususların tekrar edilerek (ölüm nedeni olarak) düşük patoloji Aİ hastalığı olması nedeniyle ölümlerin meydana geldiğinin belirtildiği, buna rağmen raporun netice kısmında bilimsel bir rapor düzenlemenin ölümün nedeninin bilimsel olarak açıklanmasının mümkün olmadığının belirtilerek çelişki yaratıldığı bu anlamda ek raporun kendi içinde çelişkili olduğu iş bu davada çözümlenmesi gereken hususun tavukların ölüm nedeninin ne olduğu, davacı tarafından hijyenik kurallara dikkat edilmemesi nedeniyle bu kadar ölümün meydana geldiğinin ileri sürüldüğü, davalının ise ölümün hastalıktan kaynaklandığını savunduğu, ibraz edilen tüm deliller kurumlardan celp edilen yazı cevapları birlikte değerlendirilerek 13.310 adet hayvanın ölümünün sadece biyogüvenlik önlemlerinin alınmamış olması nedeniyle meydana gelip gelemeyeceği, bilimsel olarak bunun kabulünün mümkün olup olmadığı ,yahut 13.310 adet hayvanın ancak ve ancak bir Aİ hastalığı olması nedeniyle ölmesi durumunun söz konusu olup olmadığının açık bir şekilde açıklanıp, ek raporun içindeki çelişkinin giderilerek hayvan ölümlerinin nedeninin açık bir şekilde ortaya konması, davacının hayvanların ölümü nedeniyle eksik yumurta teslimi ayrıca kirli ve kırık yumurta teslimi nedeniyle ayrı ayrı ceza talebinde bulunduğunu, tespit edilen ölüm nedeninin bu taleplerin her biri bakımından etkisinin belirlenip bilirkişi heyetinin koordineli bir şekilde çalışma yaparak sözleşmedeki cezanın hesaplanmasına ilişkin hesap yöntemi kullanılmak suretiyle varsa davacının isteyebileceği tavuk ölüm cezası, eksik yumurta ve kirli kırık yumurta cezasının hesaplanmasının istenilmiş, aynı bilirkişi heyeti 04/12/2019 tarihli ek raporda ” … Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin yeniden değerlendirilmesi ve itiraz dilekçeleri dikkate alınarak daha önce sunulan davalı şirkete ait defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemeler ile yukarıda açıklamaya çalıştığımız tespit ve değerlendirmeler sonucunda;
1)Kısa sürede bu kadar kaybın ortaya çıktığı ve bölgede avian influenza vakalarının olması nedeniyle, yaşanan kayıplarının nedeninin avian influenza hastalığından kaynaklı olabileceği ancak buna ilişkin bilimsel verilerin bulunmadığı, davacı tarafından iddia edilen biyogüvenlik ve hijyen yetersizliği ile mi yoksa davalının iddia ettiği gibi hastalıklara mı bağlı olduğuna karar vermek için dava dosyasındaki bilimsel delillerin yeterli olmadığı, gerek hastalıklar için alınan örneklerin alım ve referans laboratuvara gönderilme koşullarındaki yetersizlikler ve gerekse davacı raporlarındaki biyogüvenlik ve hijyen eksikliklerinin kümes içerisindeki yumurta üretimine olumsuz etki oranının net olarak bilinmediği, ancak Prof. Dr….’ün mesleki ve akademik deneyimleri, bilimsel çalışmaları ve donanımlarından hareketle yaşanan kayıpların avian influenza hastalığı nedeniyle olsa bile davalının alacağı tedbirler ile kayıpların %20 azaltılabileceğinin değerlendirildiği,
2)Önceki yetiştirmedeki (1. Parti) veriler Davaya konu olan 2. Parti sözleşme veriler ile karşılaştırılarak değerlendirmenin yapılmasının daha uygun olduğu ve yukarıda hesaplandığı üzere taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının uğradığı zarar nedeniyle davalıdan talep edebileceği toplam tutarın 117.645,97 ₺ olması gerektiği,
3)Davalının davacıdan 31.03.2016 tarihi itibariyle 34.120,63 ₺ alacağının her iki yan ticari defter ve kayıtlarına göre doğrulandığı, fazlası olan tutarın davacı defterlerinde ve kayıtlarında görünmediğinden takas mahsup hakkı olarak 34.120,63 ₺ ‘nin kullanılabileceği ve bu durumda davacının davalıdan bu tutarın da düşülmesi sonrasında 83.525,34 TL (117.645,97 – 34.120,63) alacaklı olduğu…” yönünde görüş belirtmiştir.
Davacı vekilince yeni bir inceleme yapılmasının talep edildiği, dosyada mevcut bulunan kök ve iki ayrı ek rapor arasında teknik tespitler bakımından da farklılık bulunduğu anlaşıldığından öncelikle taraf vekillerince Veterinerlik Fakültesi Kanatlı Hayvan Mikrobiyolojisine haiz olan üniversitelerin bildirilmesine ve buna göre üniversitelerden dava konusu olayla ilgili bilirkişilik yapabilecek uzman bilirkişilerin sorulmasına karar verilmiş ve İstanbul Üniversitesine yazılan müzekkereler sonucu Veterinerlik Fakültesi Kanatlı Hayvan Mikrobiyolojisi konusunda uzman bilirkişşiler Prof. Dr. …, …, … den oluşan bilirkişi heyetine dosya tevdi edilmiş ve bilirkişi heyetinden davalının üstlenmiş olduğu edimin ifasında davacının zararına sebep olacak şekilde davalı kusurunun olup olmadığı, kusuru varsa kusurun niteliği de irdelenmek suretiyle zararla kusurlu davranış arasında illiyet bağının olup olmadığının da değerlendirilmek suretiyle davalının sözleşmesel yükümlülüğü kapsamında davacının zararına sebep olup olmadığı varsa miktarı konusunda inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi istenilmiş bilirkişi heyeti 09/03/2021 tarihli raporda “… Bilirkişiler olarak, davanın başlangıcından bugüne kadar geçen sürede dava dosyasında yer alan; davaya ilişkin mahkeme kayıtları, taraflarca mahkemeye kanıt olarak sunulan belgeler, davanın farklı aşamalarında başvurulması gerekli görülen uzman ve bilirkişi görüşlerini inceledik. Dava süresince, gerek bilirkişiler ve uzmanlar, gerekse davacı ve davalı vekilleri tarafından defalarca tekrarlanan görüşlere ilişkin bütün belgeler dava dosyalarında bulunmaktadır. Aynı belge ve bilgilerin bir kez de bizler tarafından tekrarlanmasına gerek olmadığı düşüncesiyle, davanın, bilirkişi kurulumuza geldiği ana kadar geçirdiği aşamaları özetleyecek bir durum saptaması yaptık. Buna göre;
1. Taraflarca imzalanan, 4 periyotluk “…”nin 2. periyodu (yumurta üretim dönemi), 26.12.2014 tarihinde, davacı/firmanın, davalı/yüklenicinin K2 olarak adlandırılan kümesine toplam 102.110 adet “yarka” olarak tanımlanan kümes hayvanlarını teslim etmesiyle başlamıştır. Üretim periyodu, 26.03.2016 tarihinde, kalan 88.600 adet yumurta tavuğunun canlı olarak firmaya geri verilmesiyle sonlandırılmıştır. Bu üretim döneminde 13.510 adet tavuğun bir şekilde kayıp verildiği anlaşılmaktadır. Bu kayıp, yumurta kümesine giren hayvanların yaklaşık %13.23’lük kısmının oluşturmaktadır.
2. Bu üretim döneminin sonunda, yüklenici tarafından firmaya teslim edilen canlı yumurta tavuklarının sayıları ile dönem içerisinde firmaya teslim edilen sağlam, kırık-çatlak ve kirli yumurtaların sayılarının “…Sözleşmesi”nde belirtilen standartlara uymadığı gerekçesiyle firma, yükleniciye, sözleşmenin ceza maddelerini işleterek, 648.145,40 TL tutarında alacağı olduğunu bildirmiştir.
3. Yüklenici ise aynı sözleşmenin 5.D.c maddesini gerekçe göstererek, oluşan zararın kendi bakım koşullarından değil, o tarihlerde ülkede ve bölgede ortaya çıkan salgın hastalıktan kaynaklandığını ileri sürmüş ve firmanın ceza uygulamasını kabul etmediğini bildirmiştir.
4. Firma sorunu mahkemeye taşıyarak, alacağı olarak belirlediği tutarın (Ceza Hesaplama Tablosu dava dilekçesi ile birlikte 5 numaralı delil olarak mahkemeye sunulmuştur), haklı çıkması durumunda, mahkemenin karar tarihine kadar hesaplanan faiziyle birlikte yükleniciden tahsil edilmesi istemiyle yüklenici aleyhine dava açmıştır.
5. Davalı vekilinin 20.12.2016 tarihli davaya cevap dilekçesinde, oluşan zararın miktarına, bir önceki üretim dönemi ile karşılaştırma yapılarak itiraz edilmiştir. Aynı dilekçede, “Dava dilekçesinde talep edilen zarardan müvekkil şirketin bir an için sorumlu olduğu varsayılsa bile davacı taraf, taraflar arasında imzalanan Fesih ve Sulh Protokolü kapsamında müvekkil şirketin 08.04.2015 tarihine kadar sözleşmeden kaynaklanan ve tazmin sorumluluğunu gerektirecek tüm durumlardan ibra edildiği” belirtilmiştir. Ancak kusurlu bulunması durumunda davacıdan alacaklarının belirlenen ceza miktarından düşürülmesi de istenmiştir.
DAVA DOSYASININ İNCELEMESİ
Davaya ilişkin yukarıda belirtilen durum saptamasında, tarafların savları yer almaktadır. Bu savlarla ilgili olarak, taraf vekilleri, savlarını doğrulayacağını düşündükleri bir takım belgeleri dava dosyasına koymuşlardır. Dava aşamalarını ve kanıt belgeleri bir sistematik içerisinde incelediğimizde; davanın asıl konusunu, taraflarca imzalanan, 4 periyotluk “…”nin 2. periyodunda, yüklenicinin K2 kümesinde yapılan üretimin zararla sonuçlanmasının nedeninin ve kusurlu olan tarafın belirlenmesi oluşturmaktadır.
DAVACININ SAVLARI VE KANIT BELGELER
1. Davacı/Firma, Davalı/Yükleniciye, 29.07.2016 tarihinde … 14. Noterliği aracılığıyla gönderdiği ihtarnamede (Sayı: 13412), özetle; üretim döneminde yarkaların ölüm oranının beklenenden yüksek olduğunu, gerekenden çok az sayıda yumurta teslim edildiğini ve teslim edilen yumurtaların kirli/kırık oranlarının da sözleşmede belirtilen oranlardan fazla olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin ilgili maddesi kapsamında, sözleşmeden doğan edimini gereği gibi ifa etmeyen yükleniciye KDV hariç 648.145, 40 TL tutarında ceza tahakkuk ettirilmesi gerektiğini bildirmiştir. Firma, bu ceza rakamına nasıl ulaştığını göstermek üzere, dava başvurusuna eklediği Davacı Delil Listesinin 5. Sırasına Ceza Hesaplama Tablosunu koymuştur.
2. Davacı, üretim zararının K2 kümesindeki bazı teknik aksaklıklardan ve yüklenicinin üretim döneminde gereken özeni göstermediğinden kaynaklandığı düşüncesindedir. Bu düşüncesini kanıtlamak üzere, dava başvurusunda sunduğu Davacı Delil Listesinin 6. Sırasına … 14. Noterliği aracılığıyla gönderdiği … tarih ve … no.lu ihtarnameyi koymuştur. Bu ihtarnamede, özetle; kümeslerde havalandırmanın kötü olduğu, soğutucu pedlerinin çalışmadığı, aşırı derecede sıcaklık oluştuğu, aydınlatma lambalarının yanmadığı, kümeslerdeki ölü hayvanların zamanında toplanmayarak kötü kontaminasyona neden olduğu, kümeslere gelen nakliye araçlarının dezenfekte edilmediği, kümeslerin temizliğinin teknik şartnamelere uygun yapılmadığı ve biyogüvenlik kurallarının ihlal edildiği belirtilmiştir. Davacı, ayrıca, Davacı Delil Listesinin 7. Sırasına kümeslerdeki teknik kurallardaki aksaklıkları yüklenici şirket yetkililerine uyarı niteliğinde ileten e-posta yazışmalarını; 8. Sırasına kümes ziyaret raporlarını, 9. Sırasına haftalık üretim raporlarını koymuştur.
Davacının Savlarının ve Kanıt Belgelerinin Değerlendirmesi
1. Davacının, söz konusu üretim dönemine ait K2 kümesinin üretim kayıtlarını dikkate alarak oluşturduğu ve Davacı Delil Listesi’nin 5. Sırasına koyduğu Ceza Hesaplama Tablosuna davalı tarafından bir itiraz yapılmamıştır. Davalı, asıl olarak, bu üretim döneminde oluşan zararın kendi uygulamalarından kaynaklanmadığı düşüncesiyle cezanın miktarını değil, cezayı kabul etmemektedir.
2. Davacının Delil Listesinin 6., 7. ve 8. sıralarında sunduğu belgelerden, davalının çalışır durumdaki kümeslerinde özensiz bakım ve birtakım teknik aksaklıkların olduğu, bu aksaklıklar konusunda davacının çeşitli yollarla davalı şirketi uyardığı anlaşılmaktadır. Bu belgelerin bazılarının (7. ve 8. sıradaki) dava konusu olan sözleşmenin 2. periyodunda K2 kümesinde gerçekleştiren üretim dönemini kapsadığı belirlenmiş olmakla birlikte, hiçbiri 2. periyotta K2 kümesinde de aynı sorunların yaşandığını kanıtlamamaktadır. K2 kümesinde 2. periyot üretim 26.03.2016 tarihinde sona ermiş, ancak davacı taraf, kümeslerdeki kötü koşulları sıraladığı uyarısını noter aracılığıyla, üretimin sonlandırılmasından 5 ay sonra 22.08.2016 tarihinde yapmıştır.
DAVALININ SAVLARI VE KANIT BELGELER
1. Davalı/Yüklenici şirket, Davacı/Firmanın … 14. Noterliği aracılığıyla … tarih ve … no.lu ihtarnamesine, … 11. Noterliğinin … tarih ve … no.lu ihtarnamesi ile cevap ve itirazlarını sunmuştur. Davalı bu ihtarnamede, özetle; Davacı/Firma ile “…” imzaladıklarını, bu sözleşmenin D) ÜRETİM, PRİM VE CEZA İLE İLGİLİ MADDELER bölümünün “c” fıkrasında da belirtildiği gibi “Ülkenin, bölgenin hayvan randımanlarını ve performansını olumsuz etkileyecek tedavisi mümkün olmayan salgın bir hastalığa maruz kalması söz konusu olursa taraflar karşılıklı iyi niyet çerçevesinde hareket ederler” hükmünü karşılıklı kabul ettiklerini, ülkemizde 2014-2015 yıllarında AI (H9), ILT, ND ve IB gibi performansı olumsuz etkileyen ölümcül hastalıklardan işletmelerinin de etkilendiğini, buna karşın sözleşmeden doğan edimlerini en iyi şekilde yerine getirdiklerini ifade ederek, davacı şirkete sözleşmeden doğan herhangi bir borçlarının olmadığını ileri sürmüş, ancak aynı zamanda da davacının ihtarnamesi ile talep edilen ceza miktarını çok fahiş olarak nitelendirmiştir.
2. Davalı vekilinin 17.02.2017 tarihli 2. Cevap Dilekçesinin 1. maddesinde, davacı firmanın, faturalı alacaklarından doğan hak edişlerini ödemediği belirtilerek, davacının haklı bulunması durumunda davalının, davacı taraftan alacağı olan 31.03.2016 tarihli, 34.120,60 TL bedelli ve 18.06.2015 tarihli, 119.277,41 TL bedelli faturalardan kaynaklanan toplam 153.398,01 TL’nin takas ve mahsup edilmesi istenmiştir.
3. Aynı dilekçenin 2. maddesinde, hayvan hastalıkları konusunda gerekli biyogüvenlik tedbirlerinin davalı işletme tarafından alınmadığını gösteren bir delil bulunmadığı ileri sürülmüştür.
4. Aynı dilekçenin 4. maddesinde, biyogüvenlik önlemlerinin alınmış olmasının tesislerde salgın hastalık meydana gelmeyeceği anlamına gelmediği ileri sürülmüştür.
5. Aynı dilekçenin 5. maddesinde, bölgede 2014 yılından sonra ILT ve H9 hastalıklarının olduğunun … ve … Laboratuvarları tarafından yapılan analiz çalışmalarıyla saptandığı, ilgili laboratuvar sonuçlarının dava konusu olan kümeslerle ilgili olduğu belirtilmiştir.
6. Aynı dilekçenin 6. maddesinde, dava konusu K2 kümesinin 1. ve 2. parti üretim sonuçları karşılaştırılarak, anlaşmazlık nedeni olan 2. partide 1.281.730 adet daha az yumurta üretildiği, bu miktardaki eksik yumurtadan davacının iddia ettiği gibi 572.947,00 TL zarar oluşmasının sözleşme gereği mümkün olamayacağı ileri sürülmüştür.
7. Dilekçenin son maddesinde ise taraflar arasında imzalanmış olan ve tarihleri gene dilekçede belirtilen sözleşmelerin 08.04.2015 tarihinde fesih edilmesi amacı ile “Fesih ve Sulh Protokolü” imzalandığı belirtilmiş. Ancak bu protokolün 3. Maddesi uyarınca “…” tüm hükümlerinin devam edeceğinin kararlaştırıldığı ifade edilmiştir. Davalı, buna bağlı olarak 08.04.2015 tarihinden önceki zararların tazmin edilebilir olmadığını ileri sürmektedir. Ayrıca, oluşan kayıpların yaklaşık %90’ının 08.04.2015 tarihinden önce olması nedeni ile davanın reddinin gerekli olduğu savındadır.
8. Davalı vekili tarafından yazılan 15.04.2019 tarihli “Bilirkişi raporuna karşı beyanlarımız” konulu yazının 3. Maddesinde “Huzurdaki davaya konu kabul edilen kayıplar, yüksek patojeniteli AI virüsü hastalığı sonucunda meydana geldiğinden müvekkil şirkete herhangi bir şekilde kusur ve sorumluluk izafe edilemez” denilmiştir. Aynı ifade, yine davalı vekili tarafından 04.09.2019 tarihinde yazılan ve dosyada bulunan “Bilirkişi Kurulu Ek Raporuna karşı itirazlarımız” konulu yazıda da tekrarlanmıştır. Yani, davalı taraf olayın olduğu K2 kümesinde 2. periyot üretimde yüksek patojeniteli AI virüsü hastalığı çıktığını ısrarla vurgulamaktadır.
Davalının Savlarının ve Kanıt Belgelerinin Değerlendirmesi
1. Davalı taraf, dava konusu K2 kümesinde 2. periyod üretimde oluşan zararla ilgili çelişkili ifadelerde bulunmaktadır. Bir yandan, 2014-2015 yıllarında Türkiye’de ve Konya Bölgesinde kümes hayvanlarında performansı olumsuz etkileyen ölümcül hastalıklardan işletmelerinin de etkilendiğini, ancak yine de sözleşmeden doğan edimlerini en iyi şekilde yerine getirdiklerini ifade ederken, diğer yandan sözleşmenin D/c maddesine atıfta bulunarak davacı tarafla anlaşma zemini aramaktadır. Dava dosyasında, söz konusu üretim döneminde Türkiye’de ve … Bölgesinde kümes hayvanlarında büyük zararlara neden olan Avian Influenza (AI) salgın hastalığının görüldüğünü kanıtlayan birçok belge bulunmaktadır. Bu salgının önemini ortaya koyan, mikrobiyolog akademisyenler tarafından hazırlanmış raporlar da dosyada bulunmaktadır. Burada önemli olan, bu salgından, davalının dava konusu kümesinde (K2) sürdürülen 2. periyot üretimin etkilenip, etkilenmediğini ortaya koymaktır.
2. Bilirkişiler olarak, davalının, davacı taraftan alacağı olan 31.03.2016 tarihli, 34.120,60 TL bedelli ve 18.06.2015 tarihli, 119.277,41 TL bedelli faturalardan kaynaklanan toplam 153.398,01 TL’nin takas ve mahsup edilmesi istemini uzmanlık konumuz dışında olması nedeniyle değerlendirmek istemiyoruz. Ancak, bu konuda, dava dosyasında bulunan Mali Müşavir …’in düzenlediği 09.11.2018 tarihli Bilirkişi Raporunda, davalı tarafın ticari defter ve belgelerinde yapılan incelemede, 31.03.2016 tarihli, 34.120,60 TL bedelli faturanın 3-012946 fiş numarası ile kayıtlı olduğu, 18.06.2015 tarihli, 119.277,41 TL bedelli faturaların kayıtlarda olmadığı belirtilmiştir.
3. Davalı vekili, 17.02.2017 tarihli İkinci Cevap Dilekçesinde, dava dosyasında, müvekkil şirketin hayvan hastalıkları konusunda gerekli biyogüvenlik tedbirlerini almadığını ispatlayan bir delil bulunmadığı ileri sürmektedir. Davacı tarafın aksini ileri sürerek dava dosyasına koyduğu belgeler hakkında yaptığımız değerlendirmede, “Davacının Delil Listesinin 6., 7. ve 8. sıralarında sunduğu belgelerden, davalının çalışır durumdaki kümeslerinde özensiz bakım ve birtakım teknik aksaklıkların olduğu, bu aksaklıklar konusunda davacının çeşitli yollarla davalı şirketi uyardığı anlaşılmaktadır. Bu belgelerin bazılarının (7. ve 8. sıradaki) dava konusu olan üretim dönemini kapsadığı belirlenmiş olmakla birlikte, hiçbiri 2. Periyotta K2 kümesinde de aynı sorunların yaşandığını kanıtlamamaktadır. Bu saptama K2 kümesinin 2. periyodu için geçerli olmakla birlikte, davalı şirketin başka kümeslerde de canlı üretim yaptığı düşünüldüğünde, zaman zaman biyogüvenlik uygulamalarında aksaklıkların görülebildiği söylenebilir.
4. Davalı vekilinin, 17.02.2017 tarihli İkinci Cevap Dilekçesinde, biyogüvenlik önlemlerinin alınmış olmasının tesislerde salgın hastalık meydana gelmeyeceği anlamına gelmediği tezi, biyogüvenlik konusunda yeterli bilgi sahibi olmadığını göstermektedir. Kümes hayvanlarında görülen viral, bakteriyel ve paraziter salgın hastalıkların tümü biyogüvenlik önlemlerinin gerçek anlamda alınmasıyla önlenebilir hastalıklardır. Bir işletmeye bir salgın hastalık girdiyse, o işletme ne kadar büyük, ne kadar iyi çalıştığı bilinen bir işletme olursa olsun biyogüvenlik uygulamalarının bir yerinde mutlaka bir aksaklık olmuştur.
5. Dava dosyasında, davalı şirketin K2 kümesinden alındığı belirtilen kan örneklerine ait, 04.11.2014 tarihinde … Laboratuvarında AI hastalığı yönünden yapılmış analiz sonuçları ile 31.12.2015 tarihinde … Analiz Teşhis Laboratuvarında AI, ILT, ND ve IB hastalıkları yönünden yapılmış analiz sonuçları bulunmaktadır. Analiz raporları, bu kümeste bu hastalıklar yönünden pozitif ve negatif sonuçları göstermektedir. Ancak, … Laboratuvarının analiz raporunun tarihi, dava konusu hayvanların K2 yumurta kümesine konulmasından yaklaşık 2 ay öncesini göstermektedir. Bu nedenle, söz konusu zararın oluşmaya başladığı dönemle ilgili olduğu söylenemez. … Analiz Teşhis Laboratuvarından alınan ILT, NDV, IBV ve AI raporları ise 31.12.2015 tarihlidir. Yani … Laboratuvarının analiz raporundan 1 yıldan fazla süre geçtikten sonra alınan kan örneklerinin sonuçlarıdır ve bu raporların alındığı tarihte söz konusu kümeste yumurta tavuğu bulunmaktadır. Bununla birlikte, … Analiz Teşhis Laboratuvarı tarafından 03.10.2017 tarihinde … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı’na yazılan ve dava dosyasında bulunan yazıda, özetle, işletmeden getirilen kan örneklerinin, getiren kişinin sözlü bildirisine göre kümes numarasının kayıt edildiği ve raporun bu numaraya göre yazıldığı, kan örneklerini laboratuvar olarak kendileri almadığı için sonuçların hangi hayvanlara ait olduğunu bilemeyecekleri, bu nedenle verdikleri raporun kendileri açısından hiçbir hükmü olmayacağı belirtilmiştir.
6. Dava konusu K2 kümesinin 1. ve 2. parti üretim sonuçları karşılaştırılarak, anlaşmazlık nedeni olan 2. partide 1.281.730 adet daha az yumurta üretildiği, bu miktardaki eksik yumurtadan davacının iddia ettiği gibi 572.947,00 TL zarar oluşmasının sözleşme gereği mümkün olamayacağı ileri sürülmüştür. Davalı vekili, bu tezine ek olarak, “Ayrıca taraflar arasındaki sözleşmede aynı miktarda yumurta teslim edileceğine dair bir hüküm de yer almamaktadır.” ifadesiyle kendi tezini kendisi çürütmüştür. Dava konusu K2 kümesinin 2. parti yumurta üretim zararını, aynı kümeste 1. partide yapılan üretimle karşılaştırarak hesaplama yöntemi taraflar arasında yapılan sözleşmede bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu yöntemle hesaplanan zararın sözleşmeye dayandırılması hatalıdır. K2 kümesinin 2. parti eksik yumurta üretim rakamı ve oluşturduğu zarar, dava dosyasına davacı tarafından 5 no.lu delil olarak konulan ve davalı tarafından hiç itiraz edilmeyen “TİCARİ YUMURTACI DÖNEM SONU PRİM & CEZA HESAPLAMA TABLOSU ”dur. Bu tabloda; eksik yumurta adedi 2.794.407, bunun parasal karşılığı 572.947,47 TL olarak görülmektedir.
7. Davalı taraf, taraflar arasında imzalanmış olan “Fesih ve Sulh Protokolü”ne atıfta bulunarak, 08.04.2015 tarihine kadar olan zararlardan sorumlu olmadığını ileri sürmektedir. Fesih ve Sulh Protokolü incelendiğinde, 1. Maddede, taraflar arasında imzalanmış bulunan aşağıdaki sözleşmelerle birlikte yürürlükteki tüm sözleşmelerin protokolün imzalandığı 08.04.2015 tarihinde tüm hüküm ve şartları ile sona erdirildiği belirtilmiştir:
1. 08.11.2012 tarihli 5 yıl süreli … Yetiştirme Sözleşmesi
2. 15.05.2014 tarihli … Yetiştirme Sözleşmesi
3. 24.06.2014 tarihli … Yetiştirme Sözleşmesi
4. 03.09.2014 tarihli … Yetiştirme Sözleşmesi
5. 11.09.2014 tarihli … Sözleşmesi
Aynı protokolün 2. Maddesi ise 30.08.2013 tarihli 4 periyod süreli … sözleşmelerinin tarafların ortak iradesi sonucunda her bir kümes açısından işbu protokolün imzalandığı tarihte geçerli olan ve içinde bulunulan periyodun sonunda sona erdirileceğini belirtmektedir. Yine 2. madde sonunda bu kümeslerdeki hayvanların periyodu dolup da CP tarafından alınmasına kadar hayvanların işletmesi ile ilgili sözleşme hükümleri uygulanacaktır denilmektedir. Protokolün 4. Maddesinde ise layer kümeslerinin içinde bulunduğu periyodun sona ermesine kadar olan zamanda … Sözleşmesinin tüm hükümlerinin devam edeceği ifade edilmiştir. Fesih ve Sulh Protokolü’nden anlaşıldığına göre, sona erdirildiği belirtilen sözleşmeler bu davada söz konusu olan sözleşme olan 30.08.2013 tarihli 4 periyod süreli “…” kapsamamaktadır. Tersine, 30.08.2013 tarihli 4 periyod süreli … ilgili protokol imzalandığında geçerli olduğu ve üretim periyodunun sonuna kadar da geçerli olacağı anlaşılmaktadır. Davalı, 30.08.2013 tarihli bu … Üretim Sözleşmesini dikkate almadan, tarihleri yukarıda belirtilen Yarka ve 11.09.2014 tarihli … Üretim Sözleşmelerinin öne sürerek 08.04.2015 tarihine kadar olan tüm eylemlerden birbirlerini ibra ettiklerini belirtmekte ve bu tarihe kadar olan zararlardan sorumluluk üstlenmemektedir. Ancak, davalı tarafından 20.12.2016 tarihli cevap dilekçesinin Ek-1’i olarak sunulan sözleşmenin 30.08.2013 tarihli “…Üretim Sözleşmesi” olduğu görülmektedir. Yani, davalı, davaya konu olan sözleşmenin 2013 tarihli bu sözleşme olduğunu kabul etmektedir. Davalı, bir yandan fesih protokolüne dayanarak davanın reddini istemekte, diğer yandan dava konusu zararın büyük kısmının 30.08.2013 tarihli “…Sözleşmesi” döneminden kaynaklandığını kabul ederek savunma yapmaktadır. Fesih protokolünde, 2013 tarihli bu sözleşmenin devam ettiğinin ve üretim sonuna kadar da tüm maddelerinin devam edeceğinin yukarıda da belirttiğimiz gibi açıkça yazıldığı saptanmıştır. Bu nedenle, davalının belirttiği 08.04.2015 tarihine kadar olan hayvan ölümlerinden sorumlu olamayacağı savı doğru gözükmemektedir.
8. Davalı taraf, K2 kümesinde, 2. periyotta ortaya çıkan üretim zararının yüksek patojeniteli AI virüsü hastalığından kaynaklandığında ısrar etmektedir. Bu varsayımın doğru olarak kabul edilebilmesi için öncelikle, davalı işletmenin, Tarım Bakanlığı’nın 4.09.2011 günü resmi gazetede yayınladığı 28044 sayılı “Tavuk Vebası Hastalığına Karşı Korunma ve Mücadele Yönetmeliği ”ne uygun önlemleri almış olması gerekmektedir. Söz konusu yönetmeliğin yayımlandığı resmi gazetede (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/09/20110904-1.htm) AI şüpheli mihraklarda alınacak önlemler sıralanmıştır:
Şüpheli mihraklarda alınacak önlemler:
MADDE 9 – (1) Şüpheli mihraklarda, resmî veteriner hekim tarafından avian influenza hastalığının varlığını doğrulamak için hemen araştırmaya başlanır. Yapılan araştırma sonucunda avian influenza hastalığından şüphe edilmesi durumunda usulüne uygun olarak marazi madde alınarak, işletmeye geçici kordon konur ve karantina tedbirleri alınır. Ayrıca ikinci ve üçüncü fıkrada belirtilen önlemlerin uygulanması sağlanır.
(2) Resmî veteriner hekim tarafından şüpheli mihraklarda aşağıdaki önlemler alınır.
a) Kümes hayvanları veya diğer kapalı alanlarda beslenen kuşlar ve bütün memeliler sayılır ve türlerine göre sayıları belirlenir.
b) İşletmelerde bulunan hasta, ölü veya enfekte olma şüphesi bulunan kümes hayvanları, diğer kapalı alanda beslenen kuşların ve evcil memelilerin sayısını gösteren bir liste hazırlanır. Bu liste, işletmeler tarafından şüpheli hastalık süresi boyunca yumurtlama, kuluçkadan çıkan civcivler, çıkım ve ölümleri içerecek şekilde güncellenir ve resmî veteriner hekim tarafından yapılan kontrollerde istenmesi durumunda resmî veteriner hekime sunulur.
c) İşletmede bulunan kümes hayvanları veya diğer kapalı alanlarda beslenen kuşlar barındıkları binalara alınır ve kapalı şekilde tutulur. Bu durumun uygulanamadığı durumlarda veya hayvan refahı söz konusu olduğunda bu hayvanlar aynı işletmede bulunan diğer kümes hayvanları veya diğer kapalı alanlarda beslenen kuşlarla temas etmeyecekleri başka bir kapalı bölümde tutulur. Bu hayvanların yabani kuşlarla temas etmemesi için uygun bütün önlemler alınır.
ç) İşletmeye, kümes hayvanı veya diğer kapalı alanlarda beslenen kuşların giriş çıkışına izin verilmez.
d) İşletmede bulunan kümes hayvanları, diğer kapalı alanlarda beslenen kuşlar, ölü hayvan karkasları, kümes hayvanı eti, kümes hayvanı yemi, aletler, çöp, dışkı, kümes hayvanları veya diğer kapalı alanlarda beslenen kuşların gübresi, kullanılmış altlık veya hastalık taşıması muhtemel herhangi bir malzeme, avian influenza hastalığı riskini minimuma indirmek için uygun biyogüvenlik tedbirlerini takip eden resmî veteriner hekimin izni olmadan işletme dışına çıkarılamaz.
e) Yumurtaların işletme dışına çıkarılmasına izin verilmez.
f) İnsanlar, evcil memeli hayvanlar, araçlar, alet ve malzemelerin işletmeye giriş ve çıkışları şartlara ve yetkili otoritenin iznine bağlıdır.
g) İşletmede kümes hayvanları veya diğer kapalı alanlarda beslenen kuşların bulunduğu binaların giriş ve çıkışlarında resmî veteriner hekimin talimatına uygun olarak dezenfeksiyon yapılır.
Aynı yönetmeliğin düşük patojeniteli AI çıkması durumunda yapılması gerekenleri açıklayan Madde 41’de, düşük patojeniteli AI çıktığında aynı yönetmeliğin 9. Maddesinin ikinci fıkrasının aşağıda sıralanan bentleri ve üçüncü fıkrası ile 41. Maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki bentlerinde belirtilen önlemlerin alınmasını istenmektedir. Yani, Düşük Patojeniteli AI için de aşağı yukarı aynı önlemlerin alınması ve bunların resmi veteriner hekim tarafından yapılması istenmektedir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Düşük Patojeniteli Avian İnfluenza (LPAI)
BİRİNCİ BÖLÜM
Salgınların Doğrulandığı İşletmelerde Alınacak Önlemler
Alınacak genel önlemler
MADDE 41 – (1) LPAI salgını çıkması durumunda yetkili otorite tarafından işletmelerde aşağıdaki önlemler alınır.
a) LPAI salgını olduğunda, 9 uncu maddenin ikinci fıkrasının (a), (b), (c), (d), (f) ve (g) bentlerinde (YUKARIDA VERİLEN MADDELER), üçüncü fıkrasında ve bu maddenin birinci fıkrasının (b), (c), (ç) ve (d) bentlerinde belirtilen önlemleri, risk değerlendirmelerine dayanarak ve asgari olarak Ek-7’de yer alan kriterleri göz önüne alarak yerine getirir.
LPAI’nın doğrulandığı işletmedeki kanatlılarda veya kapalı alanda beslenen diğer kanatlı türlerinde, avian influenzanın yayılmasını önlemek için resmî gözetim altında sayılarının azaltılmasını sağlar. Sayının azaltılması, risk değerlendirmesine dayanarak işletmede avian influenzanın diğer işletmelere yayılmasına neden olan kapalı alanlarda beslenen kuşları da kapsayabilir. Sayının azaltılmasından önce, resmî yetkili otoritenin izni olmaksızın hiçbir kümes hayvanı veya kapalı alanlarda beslenen kuşlar işletmeye giremez ve çıkamaz. Sayının azaltılması yapılırken yetkili otorite kümes hayvanları veya kapalı alanlarda beslenen kuşların en kısa sürede hayvan refahına uygun olarak öldürülmesine veya (c) ve (ç) bentlerinde belirtilen şartlarda kesimhane/kombinada kesilmesine karar verir.
ğ) Primer LPAI salgını olduğunda izole edilen virüs izolatına, teşhis kılavuzuna uygun olarak virüsün alt tipinin identifiye edilmesi için laboratuvar testleri yapılır. Virüs izolatı en kısa sürede Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatının uluslararası referans laboratuvarlarından birisine gönderilir.
Davalı işletme tarafından ısrarla ileri sürüldüğü gibi K2 kümesinde, sözleşmenin 2. periyodunda hem düşük hem de yüksek patojeniteli AI’den biri çıktı ise resmi yönetmeliğe uygun şekilde üretimin durdurulması, resmi veteriner hekim tarafından hayvan sayılarının azaltılması ve öldürülmesi gerekirdi. Yine, 9. maddenin 2. fıkrasının d bendine göre (ki, bu madde düşük patojeniteli AI durumunda da geçerlidir), hayvan ölüleri ve diğer malzemelerin kümesten resmi veteriner hekimin izni olmadan çıkarılmaması gerekirdi. Ayrıca LPAI için yönetmelikte belirtilen teşhis kılavuzuna uygun olarak AI alt tipi identifiye edilmeliydi. Bütün bunların yapıldığına ilişkin herhangi bir belge dava dosyasında bulunmamaktadır.
Dava konusu kümeste ve dönemde yumurta üretiminde oluşan zararın salgın bir hastalıktan kaynaklanmış olabileceği görüşünü dikkate alarak, tavuk ölümleri ve yumurta verimlerindeki azalmaların seyrini de incelemek gerekir. Bu amaçla, söz konusu kümesin davacı/firma tarafından Delil 5 olarak dosyaya konulmuş olan aylık üretim rakam tablolarına (production eggs ve STD production egg) kayıtlarına bakmamız yerinde olur:
Kısaca özetlemek gerekirse:
Tavuk Ölümleri (K2, 2. Periyot)
1. Ay (Ocak 2015): Kümese aybaşında giren dişi hayvan sayısı 101.742
Kümeste 31 gün sonunda canlı kalan hayvan sayısı 98.903 adet yani ölen tavuk sayısı 2839 (… yaklaşık %2,8)
2. Ay: Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 97.890 adet ve ölen tavuk 1013 adet (… yaklaşık %1)
3. Ay: Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 97.592 adet ve ölen tavuk 298 adet (… %0,30)
4. Ay: Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 97.312 adet ve ölen tavuk 280 adet (… %0,28)
5. Ay: Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 96.975 adet ve ölen tavuk 337 adet (… %0,34)
6. Ay: Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 96.707 adet ve ölen tavuk 268 adet (… %0,28)
7. Ay: Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 96.128 adet ve ölen tavuk 579 adet (… %0,60)
8. Ay: Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 95.326 adet ve ölen tavuk 802 adet (… %0,83)
9. Ay (Eylül 2015): Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 93.020 adet ve ölen tavuk 2306 adet (… %2,42)
10. Ay (Ekim 2015): Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 92.165 adet ve ölen tavuk 855 adet (… %0,92)
11. Ay (Kasım 2015): Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 91.355 adet ve ölen tavuk 810 adet (… %0,88)
12. Ay (Aralık 2015): Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 90.492 adet ve ölen tavuk 863 adet (… %0,94)
13. Ay (Ocak 2016): Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 89.527 adet ve ölen tavuk 965 adet (… %1)
14. Ay (Şubat 2016): Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 88.606 adet ve ölen tavuk 921 adet (… %1)
15. Ay (Mart 2016): Bu ay sonunda kalan canlı tavuk sayısı 88.606 adet ve ölen tavuk 6 adet (… %0)
Yumurta verimleri (K2, 2. Periyot)
1. Ay Ocak 2015: Üretilen 239.820, Standart: 213.694 Fark: 26.126 adet
2. Ay Şubat 2015: Üretilen 1.733.800, Standart: 2.155.083 Fark: 421.283 adet
3. Ay Mart 2015: Üretilen 2.584.090, Standart: 2.889.763 Fark: 305.673 adet
4. Ay Nisan 2015: Üretilen 2.670.450, Standart: 2.918.851 adet Fark: 248.401 adet
5. Ay Mayıs 2015: Üretilen 2.728.970, Standart: 2.910.643 adet Fark: 181.673 adet
6. Ay Haziran 2015: Üretilen 2.636.300, Standart: 2.791.556 adet Fark:155.256 adet
7. Ay Temmuz 2015: Üretilen 2.661.980, Standart: 2.846.852 adet Fark: 184.872 adet
8. Ay Ağustos 2015: Üretilen 2.662.620, Standart: 2.916.547 adet Fark: 253.927 adet
9. Ay Eylül 2015: Üretilen 1.967.950, Standart: 2.657.638 adet Fark: 689.688 adet
10. Ay Ekim 2015: Üretilen 2.284.270, Standart: 2.683.269 adet Fark: 398.999 adet
11. Ay Kasım 2015: Üretilen 2.247.350, Standart: 2.522.999 adet Fark: 275.649 adet
12. Ay Aralık 2015: Üretilen 2.235.690, Standart: 2.526.599 adet Fark: 290.909 adet
13. Ay Ocak 2016: Üretilen 2.154.100, Standart: 2.436.888 adet Fark: 282.788 adet
14. Ay Şubat 2016: Üretilen 1.899.170, Standart: 2.339.113 adet Fark: 439.943 adet
15. Ay Mart 2016: Üretilen 1.789.760, Standart: 2.249.834 adet Fark: 460.074 adet
Aylık yumurta verim tablolarına bakıldığı zaman STD%PE yani gerçekleşen üretimin standart üretime oranlarının %75 ile %95’ler arasında olduğu ve hep standardın gerisinde kaldığı görülmektedir. Bu aylık rakamların günlük olarak canlı hayvan sayısı üzerinden hesaplandığı da anlaşılmaktadır. Özellikle Şubat ve Eylül 2015 aylarında mortalitenin (ölümlerin) yüksek olması bu aylardaki toplam yumurta adedini de fazla miktarda düşürmüştür.
Bu verilere göre değerlendirme yapıldığında, en fazla mortalite yani ölümün Ocak 2015 (%2,8) ile Eylül 2015 (%2,42) aylarında olduğu saptanmıştır. Yumurta verim kayıplarının da en fazla olduğu ayların Şubat 2015 (421.215) ve Eylül 2015 (689.688) olduğu belirlenmiştir. … seyrine bakıldığı zaman akut bir hastalıktan ölümün olmadığı ve süreklilik arz eden bir mortalite olduğu anlaşılmaktadır. Yüksek patojeniteli AI hastalığının akut bir şekilde yani aniden %100’lere varan ölümlere yol açtığı iyi bilinmektedir. Bu yüzden bu kayıtlardaki mortalite seyri hayvanların ölümünün yüksek patojeniteli AI tarafından olması olasılığını ortadan kaldırmaktadır.
SONUÇ
Yaklaşık 5 yıldır sürmekte olan bu alacak davasında, davacı/firma ve davalı/yüklenici taraflarca, ileri sürdükleri savları kanıtlamak üzere dava dosyasına birçok belge konulmuş, konu ile ilgili uzman kişilerin ve bilirkişi kurullarının görüşlerini içeren raporlar yine dava dosyasında yer almıştır. Dosyada bulunan tüm bu belgeler, bilirkişi kurulu olarak tarafımızdan incelenmiş, davacı ve davalı savları dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeye ilişkin kapsamlı açıklamalarımız yukarıda sunulmuştur. Davanın asıl konusunu, taraflarca imzalanan, 4 periyotluk “Layer Fason Bakım ve Yumurta Sözleşmesi”nin 2. periyodunda, yüklenicinin K2 kümesinde yapılan üretimin zararla sonuçlanmasının nedeninin ve kusurlu olan tarafın belirlenmesinin oluşturduğunu dikkate alarak yaptığımız değerlendirmenin sonucunda;
1. Yükleniciye ait dava konusu K2 kümesinde, 4 periyotluk “…” hükümlerine göre gerçekleştirilen 2. periyot yumurta üreticiliği işinde, dönem sonunda kümes kayıtlarına göre yapılan verim hesaplamalarında, sözleşmede belirlenen standartlara uygun olmayan bir üretim sonucunda zarar oluştuğu saptanmıştır. Bu üretim döneminde Türkiye’de ve kümeslerin bulunduğu Konya bölgesinde Avian Influenza-AI (Kuş Gribi, Tavuk Vebası) salgını görülmektedir. Ancak, dosyada bulunan belgelere dayanarak, bu üretim zararının Kuş Gribi ya da başka bir salgın hastalıktan kaynaklandığını kesin olarak söylemek olası değildir. Aynı şekilde, dosyada, söz konusu kümeste, o dönemde, biyogüvenlik uygulamalarındaki eksikliklerin, teknik aksaklıkların ya da bakımda gösterilen özensizliğin de zarara yol açtığını belgeleyecek yeterli kanıt bulunmamaktadır.
2. Söz konusu zararın miktarı konusunda davalının bir itirazı bulunmamaktadır. Davalı, zararın olduğunu kabul etmekte, ancak, ceza uygulanmasına itiraz ederek sözleşmenin 5.D.c maddesinin, yani “Ülkenin, bölgenin hayvan randımanlarını ve performansını olumsuz etkileyecek tedavisi mümkün olmayan salgın bir hastalığa maruz kalması söz konusu olursa taraflar karşılıklı iyi niyet çerçevesinde hareket ederler” hükmünün uygulanmasını istemektedir. Buna karşılık, davacı taraf, bu maddenin işletilmesini gerektirecek bir durum olmadığı düşüncesiyle zararının tazmin edilmesi için hukuk yoluna başvurmayı yeğlemiştir. Bu durumda, bilirkişiler olarak, davalının salgın hastalık nedeniyle zarar oluştuğu savının kabul edilmeyeceği düşüncesiyle, zarar hesabı yapmayı gerektirecek bir durum görmüyoruz. Geçerli olanın, davacının kümes kayıtlarına göre hesapladığı ve dava dosyasına 5 no.lu delil olarak koyduğu “Ticari Yumurtacı Dönem Sonu Prim & Ceza Hesaplama Tablosu” olduğu ve bu tabloda belirlenen miktarın doğru olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
3. Davalının, davacıdan alacakları nedeniyle mahsuplaşma isteği hakkında, yukarıda yaptığımız değerlendirmelerde de belirttiğimiz gibi, uzmanlık alanımız dışında bir konu olması nedeniyle görüş bildirmek istemiyoruz…” yönünde tespitlerde bulunmuşlardır.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen “…” kapsamında davalının, sözleşmede belirtilen biyogüvenlik uygulamalarına ve üretim için öngörülen standartlara aykırı davranıp davranmadığı ve davacıya teslim edilmesi gereken ürün sayısındaki düşüşün ve hayvan ölümlerinin sözleşmeye uygun şekilde yapılmayan üretimden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, zararın salgın hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Talimat mahkemesi aracılığıyla rapor tanzim eden veteriner bilirkişi, davalının düzenli periyotlarla yem, su analizlerini yaptırmadığı, herhangi bir şirketle periyodik elektrik bakımlarının sözleşmeye dökülerek yapılmadığı, periyodik dezenfeksiyon çizelgelerinin olmadığı, hastalık çıkışından 1 yıl sonra davacı tarafından yapılan ziyaretlerde işletmede belirli aksaklıkların olduğu ve bu aksaklıkların boyutlarının ciddi olduğunun raporlandığı, yemin davacı tarafından gönderildiği beyan edilerek nakliye esnasındaki kontaminasyonun düşünülmediği için yem analizi yaptırılmadığı tespitlerine dayanarak zararın , biyogüvenlik uygulamalarındaki eksikliklerden kaynaklandığını belirtmiş ise de raporda da belirtildiği üzere tespite esas fotoğraf ve raporların hayvan kayıplarının ortaya çıktığı tarihten yaklaşık bir yıl sonraki döneme ait olması sebebiyle bu yöndeki veteriner bilirkişi raporuna ve görüşlerine itibar edilmemiştir.
Mahkememizce tanzim ettirilen her iki bilirkişi heyeti raporunda ise yükleniciye ait dava konusu K2 kümesinde meydana gelen hayvan kayıplarının sebebinin tam olarak tespit edilemediği, kayıpların bölgede ve ülkede avian influenza vakalarının (salgın) olması nedeniyle ortaya çıktığının bununla birlikte davalının salgın nedeniyle oluşan zarardan bazı biyogüvenlik önlemlerini yeterince almamış olması sebebiyle yüzde yirmi oranında sorumlu olması gerektiği yönünde tespitte bulunulduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen … ” Özel Şartlar” başlığı altında yer alan ” Üretim,Prim ve Ceza İle İ lgili Maddeler ” başlıklı 5. D maddesinde hayvanların üretim,ölüm ve yem tüketimi ile ilgili kabul edilebilir standartların ek belge ile düzenlendiği, aynı maddenin “c” bendinde ise “Ülkenin, bölgenin hayvan randımanlarını ve performansını olumsuz etkileyecek tedavisi mümkün olmayan salgın bir hastalığa maruz kalması söz konusu olursa taraflar karşılıklı iyi niyet çerçevesinde hareket ederler” hükmünün kararlaştırıldığı görülmektedir.
Bilirkişi raporlarından anlaşıldığı üzere davacı zararının ve hayvan kayıplarının sebebinin tam olarak tespit edilemediği, davalı yükleniciye ait K2 kümesinde meydana gelen hayvan kayıplarının yaşandığı dönemde bölgede ve ülkede avian influenza salgının ortaya çıktığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmede salgın hastalık halinde davalıya sorumluluk atfedilebileceğine dair bir hükme yer verilmediği buna karşılık sözleşmede salgın hastalık halinde tarafların karşılıklı iyi niyet çerçevesinde hareket edeceklerinin kararlaştırıldığı , salgın hastalık nedeniyle oluşan kayıplardan kaynaklanan zararın davalıdan talep edilemeyeceği, zararın salgın hastalıktan değil de salt davalının sözleşmeye aykırı davranışlarından kaynaklandığı hususunun da ispat edilemediği anlaşılmakla oluşan tam vicdani kanaat ile davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin yatırılan 11.068,71 TL harçtan tahsil edilmesi gereken 59,30 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 11.009,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 1.086,60 TL bilirkişi masrafı 4.100,00 TL, keşif harcı 221,80 TL olmak üzere toplam 5.408,40 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 49.457,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.24/06/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …