Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/883 E. 2018/1189 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/883
KARAR NO : 2018/1189

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/09/2015
KARAR TARİHİ : 29/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Tic. Ltd. Şti ile arasındaki ticari ilişki çerçevesinde temizlik kimyasalı, ekipman ve sarf malzemeleri satışını yaptığını, 2010 yılı Nisan ayında başlayan bu ticari ilişki neticesinde müvekkilinin adı geçen şirkettin müvekkilinden 01/01/2012-31/12/2012 tarihleri arasında 167.952,00 TL tutarında malzeme satın aldığını, en son faturanın tanzim edildiği 19/06/2013 tarihine kadar adı geçen şirketin malzeme satın almaya devam ettiğini, … Ltd. Şti’nin hisselerinin tamamının 11/01/2013 tarihinde davalı …’ın yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı diğer davalı şirket tarafından satın alındığını ve davalı … A.Ş.’nin … Ltd. Şti’nin %100 tek ortağı haline geldiğini, … Ltd. Şti’nin satın aldığı malzemelerin bedelini ödememesi üzerine bu şirket aleyhine 05/09/2013 tarihinde … 4. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla 44.620,68 TL alacak için icra takibi yapıldığını ve bu takibin itirazsız olarak kesinleştiğini ve kesinleşen takip üzerine haciz işlemlerine başlandığında davalıların muvazaalı ve alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik işlemleri ile dava dışı borçlu .. Ltd. Şti’ni ödeme gücü bulunmayan, borca batık bir şirket haline getirdiklerini ve müvekkilinin alacağının tahsil edilmesinin engellendiğini, borçlu …Ltd. Şti’nin hisselerini devralarak tek ortağı haline gelen davalı şirketin 11/07/2013 tarihinde şirketi Alman uyruklu bir şahsa devrettiğini, bu devrin tamamen muvazaalı olduğunu, zira … Ltd. Şti’nin fiilen yönetiminin davalı şirkette olduğunu, şirketi devralan Alman uyruklu kişinin Türkiye’de yaşamadığı gibi aradan geçen uzun zamana göre sadece Türkiye’ye bir kez giriş yaptığının tespit edildiğini, takip borçlusu … Ltd.Şti’nin Ataşehir’deki faaliyet adresinin 19/11/2013 tarihinde … Ticaret Merkezi … adresine nakledildiğini, şirketin sicil adresine yapılan tüm tebligatların bila tebliğ edildiğini ve aslında şirketin bildirilen faaliyet adresinin boş bir tek odadan ibaret olduğunu, davalı şirketin adresinde talimat yoluyla 26/05/2014 tarihinde yapılan hacizde, dava dışı … Ltd. Şti’ye ait çok sayıda evrak bulunduğunu, … Ltd. Şti’ye satışı yapılan mallara ilişkin sevk irsaliyenin davalı şirketin iş yerinde bulunduğunun tespit edildiğini, bu durumun … Ltd. Şti’ye yapılan malların dahi davalı şirkete yapıldığının bir göstergesi olduğunu, bu haciz nedeniyle davalı şirket tarafından istihkak davası açıldığını ve … 10. İcra Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyasında görüldüğünü ve bu yargılama sırasında celp edilen kayıtlardan borçlu … Ltd. Şti’nin müşterisinin davalı şirketin müşterisi haline geldiğinin tespit edildiği,… 5. İcra Ceza Mahkemesinin… E sayılı dosyasında alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mevcudunu eksiltme davasının devam ettiğini ve ceza dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde … Ltd. Şti faturalarının davalı şirketin defterlerine kaydedildiğinin ortaya çıkarıldığını, davalıların muvazaalı işlemler yaparak müvekkilinin alacağını tahsil etmesini engellediklerini, ayrıca davalı …’ın TTK 553.maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğunu, bunun dışında hakim şirket ve bağlı şirket müesseseleri dikkate alındığında davalı şirketi bu sebeple de sorumlu olduğunu belirterek, davalıların haksız ve hukuka aykırı işlemleri nedeniyle icra dosyasındaki alacağını tahsil edemediğini, bu nedenle zarara uğradığı, 50.700 TL zararın icra dosyasındaki tahsilatla tekerrür etmeyecek şekilde dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça, müvekkili …’ın temsilcisi olduğu diğer müvekkili …A.Ş.’nin … Ltd. Şti’nin hisselerini satın alıp 6 ay sonra Alman bir yatırımcıya satma işlemenin muvazaalı bir işlem olarak değerlendirildiğini, oysa muvazaanın söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin 11/01/2013 tarihinde aldığı … Ltd. Şti hisselerinin, umduğu faydayı bulamaması ve herhangi bir kar elde edememiş olması nedeniyle başka bir kişiye 6 ay sonra devretmesinin muvazaa kapsamında değerlendirilemeyeceğini, devirden sonra müvekkillerinin … Ltd. Şti ile bir ilgisinin kalmadığını, kaldı ki … A.Ş.’nin, .. Ltd. Şti’nin hisselerini elinde tutuyor olsaydı dahi, … Ltd. Şti’nin borçlarından sorumlu olacağının hukukumuzda bir yerinin olmadığını, … Ltd. Şti’nin bir sermaye şirketi olup, müvekkili şirketin sorumluluğunun yalnızca … Ltd. Şti’ye koyduğu sermaye ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket ile .. Ltd. Şti arasında hakim şirket-bağlı şirket ilişkisi olduğu düşünülse dahi müvekkili şirketin, davacının alacaklarından sorumlu olmasının düşünülemeyeceğini, bu hususun TTK 209.maddesinde açıkça ifade edildiğini, müvekkili … A.Ş.’nin borçlu … Ltd. Şti’nin hisselerinin sahibi olduğu 6 aylık dönemden yola çıkarak bu şirketin tüm borçlarından sorumlu olduğunun kabul edilmesinin hukuki dayanağının olmadığını, davacının, alacağını tahsil için … Ltd. Şti’ye karşı dava açması gerekirken müvekkili şirkete ve yetkilisine yönelttiği bu davanın husumetten reddi gerektiği, müvekkilleri tarafından dava dışı borçlu şirketin müşterilerinin azaltılması yönünde herhangi bir faaliyet gerçekleştirilmediğini, davalı …’ın TTK 553.maddesi uyarınca sorumluluğunun da bulunmadığını, zira kanundan ya da esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinin ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceği, müvekkili …’ın borçlu şirketin değil, diğer müvekkili Asel A.Ş.’nin yöneticisi olduğunu belirterek haksız davanın esastan da reddi gerektiği savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
… 4. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası,… 10. İcra Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyasının sureti ve bu dosyadan verilen kesinleşmiş karar örneği, … 5. İcra Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyasının bir sureti, dava dışı borçlu şirket ile davalı şirketin sicil kayıtları ve dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, dava dışı borçlu şirket ile davalı şirketin defter ve kayıtları ile tüm dosya üzerinde inceleme yaptırılarak rapor ve ek rapor alınmış, deliller toplanmıştır.
Dosyada mevcut bulunan uzman bilirkişi heyetince düzenlenen 14/12/2017 tarihli raporda özetle; davacının … Ltd. Şti’den olan alacağını, davalılardan talep edebilmesi için tüzel kişilik perdesinin kaldırılması şartlarının oluşması gerektiği, takip borçlusu … Ltd. Şti’nin müşterileri olan …, …, .., …, … firmalarının … firmasıyla başlamaya çalışmaları, … Ltd. Ştinin çalışanı …’ın davalı …. A.Ş. ile çalışmaya başlaması, gerek … Ltd. Şti’nin gerek davalı Asel A.Ş.’nin avukatlarının aynı kişi olması, en önemlisi de davalı … A.Ş.’nin 07/01/2013 tarihinden 05/07/2013 tarihine kadar takip borçlusu … Ltd. Şti’nin tek hissedarı olması, yine aynı tarihlerde davalı … A.Ş.’nin yetkili temsilcisi olan diğer davalı olan …’ın, … Ltd. Şti’de müdür olarak görev yapması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının alacağından tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalıların sorumlu olması gerektiği, 31/12/2013 tarihinde dava tarihi olan 05/09/2015 tarihine kadar geçen sürede dava dışı şirketten herhangi bir alacak tahsilatı olmadığı varsayımına dayalı olarak davacının talep edebileceği alacak miktarının 37.998,68 TL olduğu açıklanmıştır. Aynı bilirkişi heyetince düzenlenen 28/06/2018 tarihli ek raporda ise; davacı şirketin incelenen 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin ticari defterlerini göre dava dışı … Ltd. Şti’nden yapılan herhangi bir tahsilatın olmadığı, davacının kendi defterlerine göre dava tarihi itibariyle de alacağının 37.998,68 TL olduğu, icra takip dosyasında yapılan tahsilat tutarı ve işlemiş faiz ile BK 100 maddesi dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda dava tarihi itibariyle davacının 35.903,61 TL asıl alacağı, işlemiş faiz alacağının da 6.944,64 TL olmak üzere toplam alacağının 42.848,25 TL olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce tarafların ve dava dışı takip borçlusunun ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen ve birbirini teyit eden ve tamamlayıcı nitelikte bulunan kök ve ek rapordaki açıklamalara itibar edilmiştir.
Dava, dava dışı şirketten olan alacağın tahsilinin önlenmesi amacıyla davalıların muvazaalı işlemler yaptıkları ve borçlu şirket ile davalı şirket arasında hakim-bağlı şirket ilişkisinin bulunduğu ve temsilcisi olan diğer davalının da yöneticinin sorumluluğuna ilişkin TTK 553.maddesi uyarınca sorumlu olduğu iddiasıyla uğranılan zararın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, 01/01/2012 -19/06/2013 tarihleri arasındaki yapılan satın alma işleminden dolayı … Ltd. Şti’den alacaklı olup, bu alacağının tahsil amacıyla yaptığı icra takibinin semeresiz kaldığını, zira takip borçlusu şirketin hisselerinin tamamının … A.Ş.’ye satıldığını ve … Ltd. Şti’nin tüm hisselerine sahip olan … A.Ş.’nin de yaklaşık 6 ay sonra 11/07/2013 tarihinde şirketi Alman uyruklu bir şahsa devrettiğini, ancak bu devrin muvazaalı olduğunu, … Ltd. Şti ile … A.Ş.’nin tek bir şirket gibi faaliyette bulunduğunu, davalı …’ın da borçlu şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu gibi … A.Ş.’nin yöneticisi ve temsilcisi konumunda bulunduğunu, … Ltd. Şti’den olan alacağın tahsil edilememesinde davalıların muvazaalı olarak yaptıkları işlemlerin etken olduğunu ileri sürmektedir.
Davacı taraf, iş bu davada hakim-bağlı şirketin düzenlendiği TTK 195, 203.,206 maddeleri ile yöneticinin sorumluluğuna ilişkin TTK 553 maddesine dayanmıştır.
Maddi vakaların açıklanmasından sonra hukuki niteleme mahkemeye ait olup, dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya içeriğine göre somut olayda tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi çerçevesinde araştırma yapılarak neticeye varılması ve buna göre davalıların sorumluluğunun belirlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüzel kişilik perdesinin aralanması mevzuatımızda yer alması bile TMK 2.maddesi uyarınca dürüstlük ilkesinden hareketle yerleşik Yargıtay kararları sonucu hukukumuza girmiştir.
Sözleşme ya da kanundan doğan her türlü borçlardan kurtulmak amacıyla tüzel kişiliğin bir zırh olarak kullanılmasının engellemek amacıyla Kara Avrupası ve Anglo Sakson Hukuk Sistemlerinde ve doktrinde kabul edilen tüzel kişilik perdesinin aralanması, Türk Hukukunda da Yargıtay kararlarıyla benimsenen bir müessesedir.
Kural olarak tüzel kişiliğin borcundan dolayı başka bir tüzel kişiye veya şirketin ortaklarına başvurulması mümkün değildir, tüzel kişilik perdesinin aralanması bu kuralın istisnası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tüzel kişiler, kendilerini oluşturan kişi ve mal topluluğundan bağımsız kişiliğe sahiptirler. Buna göre hukuki işlemlere kendilerini oluşturan gerçek ve tüzel kişilerden bağımsız olarak taraf olurlar. Bu durum ayrılık ilkesinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak kötü niyetli ve alacaklıların menfaatine aykırı olarak zararlandırıcı işlemler yapılması halinde ayrılık ilkesinin bir kenara bırakılması gerekmektedir. Tüzel kişi ile bu tüzel kişiyi oluşturan ortaklar arasındaki ilişkide hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak şekilde işlemler yapılarak kanunun dolanılması hallerinde artık ayrılık ilkesine sığınılamayacağının kabulü gerekir. Bunun anlamı, perdenin aralanması olup, şirketin borçlarından dolayı şirketin ortaklarının mal varlıklarıyla sorumlu olacaklarının kabulü gerekir.
Bu teori gereğince, tüzel kişinin bağımsız malvarlığı ilkesi bir kenara bırakılarak bir tüzel kişiliğe ait borcun, onun hakimiyetinde bulunan ya da ona hakim olan bir başkasından tahsili imkanı ortaya çıkmaktadır.
Doktrinde ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca bu teorinin uygulanabileceği hallerin, özkaynak yetersizliği, yabancı yönetim ve mal varlıklarının ve alanlarının birbirine karışması olarak belirtilmektedir.Ancak bu üç şartın aynı anda gerçekleşmesi zorunlu olmayıp, herhangi birinin varlığı perdenin aralanabilmesi için yeterli olarak kabul edilmektedir. Malvarlıkların ve alanların birbirine karışması durumunda, bir malın ortaklarının malvarlığına mı yoksa başka bir tüzel kişiye mi ya da ortaklardan herhangi birine mi ait olduğu hususu kesin ve net biçimde ortaya konulamamaktadır.
Tüzel kişilik perdesinin düz, çapraz veya tersten aralanması söz konusu olabilmektedir.Perdenin düz aralanması durumunda, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak o tüzel kişinin ortağına gidilmesi durumunu söz konusu olmaktadır. Başka bir deyişle tüzel kişinin borcundan dolayı ortakların veya ortağın malvarlığına el uzatılabilmektedir. Çapraz aralanma ise kardeş ortaklıklar arasındaki ilişkilerde uygulanmaktadır. Tüzel kişi perdesinin çapraz kaldırılması durumunda, yavru ortaklığa ilişkin bir durumdan dolayı perdenin kaldırılarak ana ortaklığın devreye sokulması, daha sonra ana ortaklık ve diğer bir yavru ortaklık arasındaki perdenin kaldırılıp diğer yavru ortaklığa ulaşılmaktadır. Buna göre perdenin çaprak kaldırılması halinde sadece ana ya da yavru ortaklık arasında değil, holding sisteminde yer alan ortaklılar arasında da perdenin kaldırılması söz konusu olmaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2005/8774 E, 2006/5253 K sayılı 12/05/2006 tarihli kararında ” davacıyla ilişkiye giren ve sipariş veren kişinin her iki şirketin ortak temsilcisi olduğu, ticari ilişki tarihinde ortakların aynı kişilerden oluştuğu ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalıların sorumlu tutulmasında bir isabet bulunmadığı … “denilerek bu hususun kabul edildiği görülmektedir.
Somut olayda da davalıların sorumlu olduğunun kabul edilebilmesi için davalı … A.Ş. ile dava dışı borçlu … Ltd. Şti’nin ortak ve temsilcilerinin aynı kişilerden oluşması ya da en azından … Ltd Şti’nin … A.Ş. adına haksız bir menfaat sağlama amacına yönelik olarak yapılmış olduklarının ve buna bağlı olarak dava dışı borçlu şirket ile davalı şirket ve yetkilisi arasında birbirine geçmiş sıkı bir ilişki ile ya da bir organik bağın olduğunu ortaya konulması gerekmektedir. Bu durum dosya mevcut bulunan ve davalı şirket ile dava dışı borçlu şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporundaki açıklamalar ile sabit hale gelmiştir. Anılan raporda, davacı şirketin ticari defterlerinde yer alan 01/01/2013 -31/12/2013 arasında dava dışı takip borçlusu … Ltd Şti. ile mal satımına ilişkin ticari ilişkinin bulunduğu ve davacının dava dışı bu şirketten 2013 yılı sonu itibariyle 37.998,68 TL alacaklı olduğu, davacı ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığı, ancak davalı şirketin 2013 yılı ticari defter ve kayıtlarına göre daha öncede dava dışı borçlu şirketin müşterilerinin daha sonra davalı şirket müşterisi haline geldiği ve bu şirketlerin … San. A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … Ltd. Şti., … Ltd. Şti olduğu, adı geçen şirketler ile … A.Ş.’nin ticari ilişkiye girdiğinin vergi dairesine giren kayıtlar ile doğrulandığı ve dava dışı borçlu şirketin 2013 yılında fatura kestiği 14 firmadan yukarıda isimleri yazılı 5 firmaya 2013 yılından itibaren davalı şirket tarafından fatura düzenlendiği açıklanmıştır.
Dava dışı takip borçlusu … Ltd. Şti ile davalı … A.Ş.’nin sicil kayıtlarına göre ise, … Ltd. Şti’nin 21/05/2007 tarihinde kurulduğu, bu şirketin 07/01/2013 tarihinde tüm hisselerinin … A.Ş. tarafından satın alındığı ve … Ltd. Şti’nin tek hissedarının … A.Ş olduğu, anılan tarihte …’ın şirket müdürü olarak atandığı, 05/07/2013 tarihinde … A.Ş.’deki tüm hisselerin başka bir deyişle şirketin tamamının Alman uyruklu bir kişiye satıldığı ve bu kişinin şirket müdürü olarak tayin edildiği anlaşılmıştır. Davalı … A.Ş.’nin 27/05/2011 tarihinde kurulduğu, ortaklarından birinin davalı … olup, 27/05/2011 ile 09/11/2015 tarihleri arasında bu davalının şirkette ortak olduğu anlaşılmıştır.
Bunun dışında davacının … 4. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında borçlu … Ltd Şti. aleyhine yaptığı icra takibinin kesinleştiği, borcun adı geçen şirketten tahsil edilemediği, … 26. İcra Müdürlüğünün … E sayılı talimat dosyasında davalı şirket nezdinde 26/05/2014 tarihinde haciz işleminin gerçekleştirildiği, davalının istihkak iddiasında bulunduğu anlaşılmıştır. Bu istihkak davası … 10. İcra Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyasında görülmüş ve bu dosyada alacaklı davacının bizim dosyamız davacısı … Ltd. Şti, istihkak iddiasında bulunanın dosyamız davalısı … A.Ş., icra dosyası borçlusunun da … Ltd Şti olduğu, yapılan yargılama sonucunda 25/02/2016 tarihli 2016/209 K sayılı kararla “… 26. İcra Md. … Tal sayılı dosyasında 26/05/20104 tarihinde yapılan haciz ile ilgili olarak davalı üçüncü şahıs … A.Ş. ‘nin istihkak iddiasında bulunduğu, haczin İİK 99.maddesine göre yapılmasına karar verildiği, davacı tarafın istihkak iddiasının reddini istediği, ticari sicil kayıtlarına göre davalı üçüncü kişinin (bizim dosyamız davalısı … A.Ş.),11/01/2013 tarihinde borçlunun (… Ltd Şti) bütün hisselerini devraldığı, 11/07/2013 tarihinde de borçlunun ( … Ltd Şti) hisselerini Alman uyruklu bir şirkete devrettiği, devir işleminin muvazaalı yapıldığı, borçlu ( … Ltd Şti) ile istihkak iddiasında bulunan … A.Ş. arasında organik bağ bulunduğu, borçlu şirketin faaliyetlerini (… Ltd Şti) üçüncü kişi şirket (… A.Ş.) üzerinden devam ettirdiği, haciz sırasında borçlu şirkete ait evrakların bulunduğu anlaşılmakla, davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerektiği” belirtilerek davanın kabulü ile davalı … A.Ş.’nin istihkak iddiasının reddi yönünde karar oluşturulduğu, kararın temyiz incelemesinden sonra 02/08/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İcra Hukuk Mahkemelerince verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Ancak istihkak davasında verilen kararlar bu kuralın istinasını teşkil etmektedir. Başka bir deyişle istihkak davasına ilişkin yargılama sonucunda verilen karar kesin hüküm niteliğindedir. İcra hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucunda varılan netice ve kabul edilen maddi vakaların, iş bu dosyadaki uyuşmazlık yönünden, kesin delil teşkil ettiği kabul edilmelidir. Bu doğrultuda kesinleşmiş icra hukuk mahkemesince verilen kararla, takip borçlusu dava dışı … Ltd Şti ile davalı … A.Ş. arasında organik bağın bulunduğu, … Ltd. Şti’nin faaliyetlerini davalı … A.Ş. üzerinden yürüttüğünün belirlenmesi karşısında davacının iddialarını kanıtladığı, aksi yöndeki davalı savunmasına itibar edilmesinin mümkün görülmediği kabul edilmiştir.
… 5. İcra Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyasında da, takip alacaklısı ve bizim dosyamız davacısının şikayetçi, davalıların, takip borçlusu … Ltd Şti ve … A.Ş. olan, Alacaklısını Zarara Uğratmak Kastıyla Mevcudu Eksiltme suçu nedeniyle ceza yargılamasının devam ettiği görülmüştür.
Dosyadaki tüm deliller ve yukarıda yapılan tüm açıklamalar dikkate alındığında; davacının dava dışı … Ltd. Şti’den olan alacağının tahsili için yaptığı icra takibinin kesinleştiği, başka bir deyişle adı geçen şirketten alacaklı olduğu ancak kesinleşen takibe rağmen alacağına kavuşamadığı, takip borçlusu … Ltd. Şti’nin, davalı … A.Ş.’ye satıldığı, şirketin tek hissedarının … A.Ş. olduğu, satışın yapıldığı dönemde … Ltd. Şti’nin yetkilisinin davalı … olup, bu davalının şirketi devralan … A.Ş.’nin de ortaklarından bulunduğu, …Ltd. Şti. ile davalı …A.Ş.’nin aynı şirketmiş gibi faaliyet gösterdiği, her ne kadar … Ltd. Şti … A.Ş.’ye devredildikten 6 ay sonra yabancı uyruklu bir kişiye devredilmiş ise de bu devrin muvazaalı olduğu, kağıt üzerinde yapılan fiili bir devir olmayıp, … A.Ş. ile … Ltd. Şti’nin arasında sıkı bir organik bağın olup, … Ltd. Şti’nin bir çok müşterisinin … A.Ş. ile faaliyetine devam ettiği, kesinleşen icra takip dosyasında yapılan hacizde hacze konu mallar üzerinde … A.Ş.’nin istihkak iddiasında bulunduğu, ancak … 10. İcra Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyasında istihkak iddiasının reddedilerek … A.Ş. ile … Ltd. Şti’nin birlikte faaliyet göstererek Alman uyruklu bir kişiye şirketin devredilmesinin muvazaalı olduğu ve borçlu … Ltd. Şti’nin tüm faaliyetini Asel … A.Ş. üzerinden yürüttüğünün belirlendiği, bu kararın kesinleştiği, … 5. İcra Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davalı … A.Ş.’nin 2012-2013 yılına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının incelendiği ve bu inceleme sonucunda 2013 yılında … Ltd. Şti tarafından düzenlenen muhtelif tarih ve miktarlı faturaların davalı … A.Ş.’nin defterlerine kaydedildiğinin tespit edildiği anlaşılmakla, dava dışı … Ltd. Şti ve davalı … A.Ş.’nin ayrıca … Ltd. Şti yetkilisi ve … A.Ş.’nin ortaklarından ve yetkilisi davalı …’ın kişiliklerinin özdeş hale geldiği, TMK’nun 2 maddesindeki iyi niyet kuralları çerçevesinde tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle … Ltd. Şti’nin borcundan davalılarında sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf iş bu davada 50.700,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. İcra takibine konu miktar ise 44.620,68 TL asıl alacaktan ibarettir. Davaya konu miktarın içinde dava tarihine kadar işlemiş faizinde bulunduğu beyan edilmiştir. İcra takip tarihi 05/09/2013 olup, huzurdaki bu davanın tarihi ise 08/09/2015’tir. Takip ile dava arasında yapılan tahsilatların tenzili ve temerrüdün takiple oluştuğu kabul edilerek dava tarihi itibariyle alacak miktarının hesaplanması için alınan ek raporda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile icra dosyasının incelenmesi sonucu icra dairesindeki tahsilatın tenzili ve dava tarihi itibariyle davacının kendi defterlerinde de alacak bakiyesinin 35.903,61 TL olarak belirlendiği ve bu miktarın dava tarihine kadar işlemiş faizinin de 6.944,64 TL olup, dava tarihindeki toplam alacağın 42.848,25 TL olduğu tespit edilmiş olmakla bu bedelin davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kabul edilmiştir ve davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
… 4. İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak üzere;
35.903,61 TL asıl, 6.944,64 TL faiz ki toplam 42.848,25 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl alacak 35.903,61 TL’ye dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizinin uygulanmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.926,96 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 865,83 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 2.061,13 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.063,31 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 4.209,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 3.557,58 TL yargılama gideri ile 865,83 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı toplamı 4.455,21 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan toplam 30,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 4,64 TL yargılama gideri ile 4,10 TL vekalet harcı toplamı 8,74 TL’nin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’in yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 29/11/2018

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 865,83 TL
Karar Harcı : 2.926,96 TL
Noksan Harç : 2.061,13 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 4.216,00 TL

Davalılar Gider Avansı
Yatırılan Avans : 30,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.900,00 TL
Posta Giderleri : 339,50 TL