Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/766 E. 2018/518 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/766
KARAR NO : 2018/518

DAVA : Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 20/07/2015
KARAR TARİHİ : 17/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Kayıt Kabul davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat demiri üretmekte olup davalı müflisin ortağı olan …. A.Ş’ye sattıkları inşaat demiri karşılığı olan … Bankası A.Ş’nin 2.319.147,00 TL bedelli 27.02.2009 keşide tarihli …. A.Ş tarafından keşide edilen ve yine aynı şirket tarafından keşide edilip müvekkiline dava dışı … A.Ş tarafından cirolanan Halkbankası … Şubesine ait 27.02.2009 keşide tarihli 3.444.990,00 TL’lik çeklerin ödenmediğini, bu nedenle alacağın tahsili amacıyla … 1. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında 11.03.2009 tarihinde kambiyo takibi yapıldığını, bu takibin kesinleşmesi üzerine dava dışı takip borçlusu …. A.Ş’nin davalı müflis …. A.Ş’den olan alacakları nedeniyle İİK. 89. maddesi kapsamında haciz ihbarnameleri gönderildiğini ve haciz ihbarnamelerinin kesinleşmesine rağmen ödeme yapılmadığını, … 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/510 E. 2014/838 K. sayılı ilamı içeriğinden de haciz ihbarnamelerinin kesinleştiğinin sabit hale geldiğinin anlaşılacağını belirterek İİK. 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnameleri kapsamında kesinleşen 2 adet çekten kaynaklı 5.764.137,00 TL asıl alacak ve iflas tarihine kadar işlemiş faiziyle birlikte oluşan toplam 10.291.416,21 TL alacağın davalı müflisin sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı iflas idaresi vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, müflis şirketin defterlerinde davacının alacağına ilişkin bir kaydın olmadığını, iflas tarihinden önce gönderilen haciz ihbarnamelerine dayalı olarak iflas masasına kayıt kabul talebinde bulunulmasının hukuken mümkün olmadığını, kaldı ki … 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 16.12.2014 tarihli 2013/510 E. 2014/838 K. sayılı ilamının temyiz edildiğini ve henüz kararın kesinleşmediğini, davacının icra takip borçlusu …. A.Ş’nin taşeronu olup alacağını da bu şirkete karşı yöneltilmesi gerektiğini, müflis şirketin …. A.Ş’ye karşı tüm borçlarını ifa ettiğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
…. 1. İcra Dairesinin 2009/6969 E. sayılı dosyası, … 18. icra Hukuk Mahkemesinin 2013/510 E. 2014/838 K. sayılı kararı ve bu dosyasının bir sureti, davacının davalı müflis şirketin masasına başvurusuna ilişkin belgeler ve iflas idaresince verilen red kararı, müflis sorgu tutanağı ve sıra cetvelinin tebliğine ve ilamına ilişkin belgeler ve bu konudaki cevabi yazı dosya içine sağlanmış, davacı ile müflis şirketin ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde inceleme yaptırılarak rapor alınmış, tüm deliller toplanmıştır.
Dava, İİK. 235. maddesine dayalı olarak açılan kayıt kabul davasıdır.
Davalı şirketin iflasının yürütüldüğü … 2. İflas Dairesinin … İflas sayılı dosyasında sıra cetvelinin 04.07.2015 tarihli Sözcü gazetesinde ilan edildiği, davacının masaya başvurusu üzerine kayıt kabul talebinin 05.06.2015 tarihli kararla reddedildiği, ve bu kararın 14.07.2015 tarihinde davacıya tebliğinin sağlandığı tespit edilmiştir.
İİK. 235. maddesi uyarınca kayıt kabul davasının red kararının tebliğ alındığı tarihten itibaren 15 günlük hakdüşürücü süre içinde açılması zorunludur. Davacı tarafından yapılan başvuru yönünden, red kararının 14.07.2015 tarihinde tebliğ alındığı, huzurdaki bu davanın 20.07.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmakla davanın süresinde olduğu görülmektedir.
Ayrıca davalı şirket hakkındaki iflas kararının … 44. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasından verildiği anlaşılmakla, mahkememizin İİK. 235. maddesi çerçevesinde bu davaya bakma konusunda kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
… 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/510 Esas, 2014/838 Karar sayılı 16/12/2014 tarihli kararıyla; … 1.İcra Dairesinin 2009/6969 Esas sayılı dosyasında … A.Ş. adına alacaklı tarafından 11/06/2009 tarihinde gönderilen birinci haciz ihbarnamesi ile 07/07/2009 tarihinde gönderilen ikinci haciz ihbarnamesinin şirket adresinde … imzasına tebliğ edildiği ve adı geçenin, şirketin B grubu imza yetkilisi ve yönetim kurulu üyesi olduğu anlaşıldığı, bu durumda 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin tebliğinde usulsüzlük bulunmadığından haciz ihbarnamelerinin iptali ve bu çerçevede yapılan hacizlerin fekki istemine ilişkin davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut bulunan ve uzman bilirkişilerce düzenlenen 29/03/2018 tarihli raporda özetle; kayıt kabul davalarında, kambiyo senedini elinde bulunduran kimsenin alacak hakkını dermeyan edebilmesi bakımından mutlak olarak alacağını ispat etmesi gerektiği zira kambiyo senedinin her zaman ve her saikle düzenlenebilmesinin mümkün olduğu, somut olayda davacının, dava dışı … A.Ş. ile olan ticari ilişkisi çerçevesinde inşaat demirini teslim etmiş olduğu ve bunun karşılığında dava dışı şirketten muhtelif tarihli ve miktarlı çeklerin davacı yana teslim edildiği, çek bedellerinin tahsili için davacı tarafından … A.Ş.’ye karşı … 1. icra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapıldığı ve takip borçlusu … A.Ş.’nin davalı … A.Ş.’den olan alacakları yönünden İİK 89.maddesi uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderilerek bu alacakların icra dosyasına ödenmesinin istendiği, İİK 89. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamelerinin kesinleştiği ancak İİK 193. maddesi uyarınca takip hukuku yönünden kesinleşmiş bile olsa, alacakların müflis masasına kaydının yapılabilmesinin mümkün olamayacağı zira iflasın kesinleşmesiyle İİK 89. maddesi hükmüne göre yapılmış olan takiplerin düşeceği bu sebeple davacının, dava dışı … A.Ş.’den olan alacağını tahsil için davalı şirkete gönderdiği haciz ihbarnamelerine bağlı olarak davalı müflis şirketin masasına kaydını istemeyeceği, ancak davalı ile dava dışı … A.Ş. arasında organik bağın varlığının tespiti halinde davacının dava dışı … A.Ş.’ye teslim ettiği mallar sebebiyle sahip olduğu alacak hakkını, müflis davalı şirket masasına kaydettirebileceği organik bağın varlığının mahkemece kabul edilmesi halinde iflas tarihi olan 11/07/2013 itibariyle davalı müflisin masasına kaydı gereken davacı alacağının, 5.764.137,00 TL asıl , takip öncesi ve takip sonrası işlemiş faiz ile birlikte toplam 9.998.048,65 TL olduğu açıklanmıştır.
Mahkememizce konusunda uzman bilirkişilerce düzenlenen raporda mali inceleme ve teknik tespitler yerinde ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmuş ve bu açıklamalara itibar edilmiştir.
Davacı tarafın, dava dışı … A.Ş ile aralarındaki ticari ilişki sebebiyle … Bankası A.Ş’nin 27.07.2009 keşide tarihli 2.319.147,00 TL bedelli çeki ile keşidecisinin yine … A.Ş olduğu ve davacıya … A.Ş tarafından ciro edilmek suretiyle devredilen …bankası A.Ş’nin 27.07.2009 keşide tarihli 3.444.990,00 TL bedelli çeklerden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla … 1. İcra Dairsinin 2009/6969 E. sayılı dosyasıyla dava dışı … A.Ş’ye karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yaptığı ve bu takibin kesinleşmesi üzerine takip borçlusunun 3. kişilerden olan alacaklarının icra dosyasına mahsuben tahsili amacıyla İİK. 89. maddesi kapsamında haciz ihbarnamelerinin gönderildiği ve müflis davalı şirkete gönderilen haciz ihbarnamelerinin … 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/510 E. 2014/838 K. sayılı ilamı ile kesinleştiğini belirterek kesinleşen bu haciz ihbarnameleri çerçevesinde takip borçlusu dava dışı … A.Ş’den olan alacağının müflis davalının iflas masasına kaydını talep ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda açıklandığı şekilde, kayıt kabul davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıya aittir ve alacağının dayanağının kambiyo senedi olmasının neticeye bir etkisinin bulunmadığı, bu senedin verilmesine esas temel ilişkinin kanıtlanmasının zorunlu olduğu kabul edilmektedir. Davacının ticari defter ve kayıtlarında takip konusu çeklerin kayıtlı olduğu tespit edilmiştir ve çeklerin alınmasına esas temel ilişkinin de demir satış sözleşmesine ilişkin bulunduğu, davacının 2008 yılında dava dışı şirkete toplam 4.003.924,20 TL bedelli faturalar kestiği ve bu fatura içeriği demirlerin teslimin sağlandığı karşılığında dava dışı … A.Ş’den 11.11.2008 keşide tarihli çeki tahsili aldığı bu çekin ödenmemesi nedeniyle tarafların mutabakatı ile vade farkı da eklenerek 4.044.861,00 TL bedelli yeni bir çek alındığı, daha sonra 24.11.2008 tarihinde dava dışı şirketten 2.000.000,00 TL’lik havale ile tahsilat yapıldığı ve 4.044.861,00 TL bedelli çekin yeniden iade edilip bakiye alacağın vade farkıyla birlikte davalı şirketten tahsil amacıyla 2.128.510,00 TL bedelli çekin 24.11.2008 tarihinde alındığı, buna göre davacının dava dışı şirkete toplam 4.003.924,20 TL bedelli fatura içeriği demirleri sattığı ve teslim ettiği, yapılan hesap mutabakatı ile 315.229,46 TL’lik vade farkı alacağı ile davacının ticari ilişkiden dolayı toplam 4.319.147,66 TL alacaklı olduğu ve 2.000.000,00 TL nakit tahsilatı sonucunda dava dışı şirketten 2.319.147,66 TL alacaklı bulunduğu ve dava dışı şirket tarafından …bank A.Ş’nin 2.319.147,66 TL bedelli 03.06.2009 tarihli çekin davacı şirkete borcun ödenmesi amacıyla verildiği ve bu çekinde ödenmemesi nedeniyle … 1. İcra Dairesinin 2009/6969 E. sayılı dosyasında takip konusu yapıldığı, takibe dayanak diğer çeke esas teşkil eden ticari ilişkinin tam olarak tespit edilemediği, ancak her iki çekten dolayı yapılan (… 1. İcra Dairsinin … E.) sayılı dosyasında yapılan takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı müflis şirketin ticari defterlerine göre davacı ile aralarında herhangi bir hukuki ilişkinin olmadığı, dava dışı … A.Ş ile ticari ilişkinin bulunduğu 01.01.2009-30.06.2009 tarihleri arasında davalı müflis şirket ile dava dışı … A.Ş arasında herhangi bir alacak ve borç ilişkisine dair kaydi bir tespitin yapılamadığı, ancak icra takip dosyasında … A.Ş tarafından davalı müflis şirket adına düzenlenen 07.05.2009 tarihli 56.506.088,31 TL bedelli faturanın bulunduğu ancak bu faturanın davalı müflis şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır.
Kesinleşen bir icra takibinde 3. kişilere gönderilen haciz ihbarnameleri sonucunda takip alacaklısının haciz ihbarnamelerine konu alacağı tahsil yetkisi bulunmaktadır. Dava dışı şirkete karşı davacı tarafından yapılan icra takibi kesinleşmiş ve davalı şirkete gönderilen haciz ihbarnamelerinin de kesinleştiği anlaşılmıştır. Ancak davalı şirket hakkında … 44. Asliye Ticaret Mahkemesince 11.07.2013 tarihli 2012/131 E. 2013/202 K. sayılı dosyası üzerinden iflas kararı verilmiştir. İİK. 89. maddesi çerçevesinde gönderilen haciz ihbarnameleri de 3. kişiye karşı yapılan dolaylı bir icra takip işlemidir. Buna göre davacı tarafından … 1. İcra Dairesinin 2009/6969 E. sayılı dosyasından 3. kişi konumunda bulunan davalı şirkete gönderilen ve kesinleşmiş olan haciz ihbarnamelerinin davalıya karşı yapılan takip işlemi olduğu kabul edilmelidir. Davalı şirket hakkında 11.07.2013 tarihinde iflas kararı verildiğinden İİK. 193. maddesi uyarınca iflasın açılması ile borçlu aleyhinde yapılan takiplerin duracağı, iflas kararının kesinleşmesiyle de takiplerin düşeceği açıktır. Davalı şirket hakkında verilen iflas kararı kesinleşmiştir. O halde, davalı şirkete anılan icra dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerinin de düştüğünün kabul edilmesi gerekir. Bu durumda iş bu davada dayanılan nedene göre davanın haklı olduğu kabul edilemeyecektir. Zira davacı taraf, davalı şirkete gönderilen haciz ihbarnamelerinin kesinleşmesiyle davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürmüştür. Yukarıda izah edildiği üzere İİK. 193. maddesi çerçevesinde davalı hakkındaki iflas kararının kesinleşmesiyle aleyhine yapılan takipler düştüğünden haciz ihbarnamelerine konu olan alacağın davalı şirketin iflas masasına kaydının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar dosyada mevcut olan bilirkişi raporunda somut olay bakımından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması olgusu tartışılmış ise de, HMK. hükümlerine göre davada dayanılan nedenlere göre yargılamanın yürütülmesi mümkündür. Başka bir deyişle dava dilekçesinde dayanılan nedenler ve anlatılan vakıalar çerçevesinde değerlendirme yapılabilecektir. Nitekim HMK. 141. maddesinde iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı düzenlenmiştir ve anılan maddede açıkça ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddianın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği belirtilmiştir. Bunun tek istisnasının da karşı tarafın açık muvafakati veya ıslah müessesesi şeklinde gösterilmiştir. Huzurdaki bu davada, davacı taraf, dava dilekçesiyle davalı müflis şirket ile alacaklı olduğu dava dışı … A.Ş arasında organik bağ olduğu, her iki şirketin malvarlığının birbirine karıştığı, iktisadi anlamda tek bir şirket gibi hareket ettiklerini ileri sürerek dava dışı şirketten olan alacağının müflis şirketten talep etmiş değildir. Bu yönde bir iddiası bulunmamaktadır. Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra alınan raporda ortaya atılan bu tespite dayalı olarak inceleme ve araştırma yapılması da mümkün görülmemiştir. Zira davacı bu yönden davasını ıslah etmediği gibi davalı müflis şirketin de açık muvafakatinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle HMK. 141. maddesindeki amir hüküm çerçevesinde tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin uygulanmasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Bir an için somut olay bakımından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin gündeme gelebileceği kabul edildiğinde dahi uygulama ve doktrinde tanımlanan ve hukukumuzda bu şekilde yer alan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması müessesesinin koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Dava dışı … A.Ş ile davalı müflis şirket ayrı tüzel kişiliklerdir. Tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesi mevcut olup sadece belirli koşulların varlığı ve bunların tartışmasız kesin ve duraksamaya ver vermeyecek şekilde ortaya konulması halinde ayrılık ilkesinden vazgeçilerek bir şirketin borcundan başka bir şirketin sorumlu tutulması mümkün görülmektedir. Perdenin aralanması düz, ters veya çapraz aralama şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Dava dışı borçlu … A.Ş’nin yetkilisinin … olup, adı geçenin şirkette hissedar olduğu, müflis şirkette de …’nun hissesinin bulunduğu ayrıca, … Mimarlık A.Ş’nin davalı müflis şirketin ortaklarından olduğu anlaşılsa da, bir kişinin iki ayrı şirkette ortak olması, veya bir şirketin başka bir şirketin ortağı olması tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli olarak kabul edilemez. Az önce izah edildiği şekilde dava dışı … A.Ş ile davalı şirketin malvarlığının birbirine karışması ticari ilişkilerinin tek bir elden yürütülmesi, iktisadi anlamda özdeş olmaları zorunlu olup, dosyadaki delillere göre bu hususun kanıtlanamadığı sonucuna varılmıştır. Her ne kadar davacı tarafından dava dışı … A.Ş, … İnşaat A.Ş tarafından kurulan adi ortaklığın Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı ile Spor Kompleksi İnşaatı İşine ilişkin 23.10.2007 tarihli sözleşmenin imzalandığı, daha sonra bu ortaklığa … Ltd. Şirketinin de katıldığı ve adi ortaklığın nevinde değişilik yapılarak A.Ş’ye dönüştüğü ve şirketin adının … İnşaat Anonim Şirketi olduğu, buna göre dava dışı …A.Ş’nin müflis davalı şirkette ortaklık payının bulunduğu, dava dışı … A.Ş’ye satılıp teslim edilen demirlerin müflis şirketin tarafı olduğu sözleşmeye konu inşaatta kullanıldığı, davalı müflis şirket ile dava dışı takip borçlusu … A.Ş arasında organik bağın bulunduğu ileri sürülmüş ise de, dava dışı … A.Ş’nin ticari defter ve kayıtlarının incelenemediği, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında bu yönde bir kayda rastlanmadığı, her iki şirketin tek bir şirketmiş gibi hareket ettikleri yönünde somut bir delil ibraz edilemediği anlaşıldığından tüzel kişilik perdesinin aralanmasına ilişkin koşulların oluşmadığı kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle özellikle İİK. 193. maddesi uyarınca iflas kararının kesinleşmesiyle birlikte kesinleşen takiplerin düşeceği ve HMK. 141. maddesine göre ön inceleme duruşmasından sonra iddianın genişletilip değiştirilemeyeceği, bunun dışında tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına ilişkin olguların somut olay yönünden tespit edilemediği kanaatine varıldığından yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcından peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 8,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 23,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı iflas idaresi vekili Av. …’in vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/05/2018
BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 27,70 TL
Karar Harcı : 35,90 TL
Noksan Harç : 8,20 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.150,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 23,50 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.000,00 TL
Posta Giderleri : 173,50 TL