Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/633 E. 2020/600 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/633 Esas
KARAR NO : 2020/600 Karar

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/03/2015
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 05/03/2013 tarihli sözleşme ile 13 yıllık … bayii olan … A.Ş’nin işlerini, demirbaşlarını, yedek parça, aksesuar ve sair tüm malzemeleri ile sıfır araçlarını ciddi bir yatırımda bulunarak devraldığını, ardından … ile 25/03/20136 tarihinde yetkili satıcılık, 12/03/2013 tarihinde yetkili yedek parça satıcılık ve yetkili servis sözleşmesini akdettiklerini, böylelikle … A.Ş’den devraldığı işyeri, personel ve ekipmanlarla … bölgesinde satış ve servis hizmeti veren yetkili … bayi olarak hizmet vermeye başladığını ancak ilgili sözleşmelerin davalı şirket tarafından davacı müvekkiline fesihten hemen önce 31/03/2014 tarihinde ilettiği halde müvekkil bayinin bulundurması gereken eleman sayılı ile … tutarının hesap usulünü de içeren seçim kriterleri adlı ek ilk günden itibaren ısrarla talep edilmesine rağmen suiniyetli olarak hiçbir zaman teslim edilmediğini, davacı … Ticrate A.Ş’nin faaliyete geçmesini takiben işyeri çevresinde başlayan yol ve metro inşaatları nedeni ile elinde olmayan ve öngürülemeyen şekilde mağdur olduğunu, ifade ettiğini, davalı şirketten pazarlama desteği ve geçici kolaylık sağlanmasını talep etmesine rağmen aynı durumdaki başka bayilere çeşitli yardımlarda bulunulduğunu, davalı şirketin davanın mağduruyetinin görmezden gelindiğini ve bayilere eşit muamelede bulunma, sadakat ve destek verme yükümlülüklerini rekabet hukukuna ve hakkaniyete aykırı şekilde ihlal ettiğini bu davaya konu olan sözleşmelerin davalı tarafından haksız feshi sonucu ilgili otomotiv sektöründe onur, itibar ve saygınlığının zedelenmiş olması, müşterilerinin algıda hataya düşmesine sebep olması sonucu şimdilik 1.000,00 TL manevi tazminat tutarının 3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanunun 2. Maddesi gereğince işleyecek olan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın reeskont işlemlerinde uygulanan avans faizi ile birlikte davalı şirket tarafından müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği bütün tazminat kalemlerini bizzat kendisinin hesaplayabilecek durumda olduğunu, kanuni koşullarını taşımadığı halde belirsiz alacak davası açtığı için ve bunda bir hukuki yararı bulunmadığı için davanın hukuki yarar yokluğundan reddini, taraflar arasındaki sözleşmelerin 12/03/2013 ve 25/03/2013 tarihlerinde imzalandığını, davacının sözleşmelerin feshine kadar 13 ay boyunca sözleşmeye dayanan ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, sözleşmeden kendine fayda sağladığını ancak kendi yükümlülüklerine sıra gelince sözleşme eklerinden haberi olmadığını iddia ettiğini, davacının seçim kıstaslarına uymadığı için gönderilen 24/10/2013, 27/11/2013 ve 13/01/2014 tarihli ihtarnamelere hiçbir zaman seçim kıstaslarını bilmediği gerekçesiyle itiraz etmediğini, davacının müvekkili şirkete verdiği 23/03/2013 tarihli taahhütnamede açıkça … seçim kıstaslarını kabul ettiğini yazılı olarak beyan ettiğini, sözleşmenin feshi gündeme geldikten sonra davacının 31/03/2014 tarihinde gönderdiği bir e-posta ile seçim kıstaslarını almadığını ve sonrasında da kıstasları bilmediğini iddia ettiğini, davacıya gönderilen ihtarnamelerin içeriği ve en sonunda sözleşmenin feshine sebebiyet veren davacının diğer tüm yerine getirilmeyen kriterler bir yana gereken … limitini sağlayamaması olduğunu, davacıya gönderilen e-posta ve ihtarnameler ile limitlerin ne olması gerektiğinin her seferinde açıklandığını ve davacının da bunu kabul ettiğini, diğer bayilere yardım edildiği iddiasının bu dava ile bir ilgisi bulunmadığını, davacıya konsiye araç verilmediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, …’den problemli çalışanların devralındığı iddiasında müvekkili şirketin üstlenmesi gereken hiçbir sorumluluğun olmadığını, davacıya 21/03/2014 tarihinde gönderilen ihtarname ile 01/04/2014 tarihine kadar eksik personeli istihdam etmesi ve 2.528.182,00 TL teminatın sağlanması gerektiğinin iletildiğini, müvekkili ile davacı arasında hiçbir borç ilişkisi kalmadığını, müvekkilinin davacıya 58.908,26 TL borcu olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu bedelin 02/06/2014 tarihinde … bankası aracılığıyla ödendiğini, dava konusu zarar iddialarını kabul anlamına gelmemekle davacının temerrüt faizi ve reeskont faizi talep etmesinin müvekkilinin temerrüde düşmemiş olması nedeniyle mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshi nedeniyle oluşan zararın ve tazminatın tahsili davasıdır.
Davacı vekili, davacı müvekkili ile davalı arasında 12/03/2013 tarihinde imzalanan Yetkili Satıcılık Ve Yetkili Servis Sözleşmeleri’nin haksız olarak feshedildiğini, bu nedenle HMK m.107 niteliğinde olmak kaydıyla feshin haksız olduğunun tespitini, davacı müvekkilinin sözleşme kapsamında yapmış olduğu ve davalı tarafından karşılanmamış olan yatırım harcamalarının bedelinin tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsilini, fesih nedeniyle elinde kalmış olan araç, yedek parça ve malların fesihten sonra zorunlu olarak düşük bir fiyata satılmış olması nedeniyle uğranılan zararın tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsilini, kiralanmak suretiyle kullanılan iş yerine ilişkin kira sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan zararın tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsilini, davacının bayilik sözleşmesinin icra edildiği iş yerini 13 yıllık … bayi olan üçüncü kişi … A.Ş’den ciddi yatırımlar yapmak suretiyle müşteri portföyü ile birlikte devralmış olmasına rağmen haksız fesihle birlikte bu portföyden yararlanma imkanını yitirmiş olması nedeniyle uğramış oldukları zararın tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsilini, haksız fesih ile birlikte kendi çalışanları ile yapmış oldukları iş sözleşmelerini feshetmek zorunda kaldıklarından bu sebeple uğradıkları zararın tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsilini ve haksız fesih davacı şirket bakımından onur, itibar ve saygınlık zedelenmesine neden olduğundan şimdilik 1.000,00 TL’nin manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
İhtilaf, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshedilip edilmediğinin tespiti ile haksız olarak feshedilmiş ise davacının dava dilekçesinde 5 kalem halinde talep etmiş olduğu zarar ve tazminatın oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının tespiti ile davalıdan tahsili gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır. Ancak ön mesele olarak öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin haksız yere feshedilip edilmediğinin tespiti ve akabinde bir zarar oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının tespiti ile davalıdan tahsilinin gerekip gerekmediği sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin ileri sürülen fesih sebepleri itibariyle haklı olup olmadığı mahkemenin takdirinde olmakla birlikte oluştuğu iddia olunan zarar kalemlerinin tespiti bakımından dava dosyasına ibraz edilen belgeler ile taraf defter ve belgelerinin incelenmesi hukuk bilgisi dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden HMK m.266 gereği tarafların talebi veya mahkeme tarafından resen bilirkişi incelemesi yaptırılması mümkündür.
Bu kapsamda dava dosyası ekinde örneği sunulan belgelerin incelenmesinde;
05/03/2013 tarihinde üçüncü kişi … A.Ş ile davacı … Tic. A.Ş arasında … adresinde bulunan iş yerinin demirbaş ve ekipmanları, yedek parçaları ile birlikte kül halinde davacı tarafından devralınmış olduğu görülmektedir.
25/03/2013 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesi ile … adresinde faaliyet göstermek üzere davacı ile davalı arasında yetkili satıcılık sözleşmesi ve 12/03/2013 tarihinde ise yetkili satıcılık sözleşmesi (yedek parça) akdedilmiş olduğu görülmektedir.
Davalı tarafından … 30. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu evrak üzerinden keşide edilen ihtarname ile davalı şirketin davacı ile akdetmiş olduğu sözleşmeler bakımından fesih ihbarında bulunduğu görülmektedir.
… Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üyesi Yard. Doç. .., otomotiv değerleme uzmanı … ve mali müşavir bilirkişi …’dan alınan 10/01/2018 tarihli bilirkişi raporu ile; taraflar arasında 12/03/2013 tarihinde akdedilen sözleşmelerin 01/04/2014 tarihine kadar ayakta kaldığı, davacının davalı nezdindeki cari hesap hareketlerinin 120 nolu müşteriler hesabından, davalının davacı nezdindeki hesap hareketlerinin ise 320 nolu satıcılar hesabından takip edildiği, davalının, davacı yana TTK m.92 kapsamında sunduğu mutabakat yazısında davacının 58.908,26 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında borç ve alacak bakiyesi yönünden herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşmelerin feshinin haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı, davalının talep ettiği … limitleri, personel istihdamı ve hedefler ile ilgili taleplerinin davacı tarafından yerine getirilmiş olduğu, davalının kendi talepleri ile miktarlar arasında çelişki bulunduğu, davalının bayiler arasında farklı yöntemler uyguladığı, 06/06/2012 tarihinde başlayan metro ve … tarafından …’de yapılan kazı (alt ve üst yapı) çalışmalarının davacı tarafın pazarını tamamen tıkadığı, … 38. ATM’nin… Esas sayılı ve … Karar sayılı ilamından anlaşıldığı üzere davalının anılan davada bayi sıfatıyla taraf olan …’e muhtelif isimler altında 2.279.403,07 TL kaynak sağladığı, buna mukabil aynı pozisyonda olan davacıya ise katkıda bulunmadığı, bu durumun eşitlik, sadakat ve hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu, davacının HMK m.107 kapsamında miktarı belirsiz alacak davası açtığı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir talep bakımından 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği tespit edilmiştir.
Bu rapora yönelik itirazlar ve zarar kalemleri bakımından herhangi bir tespit yapılmamış olması nedeniyle aynı bilirkişi heyetinden alınan 09/11/2018 tarihli bilirkişi ek raporu ile; davacının, davalıdan 58.908,26 TL alacaklı olduğu ve bu miktarın davalı bakımından 02/06/2014 tarihinde davacıya ödendiği, davacının ödemelerde zaman zaman gecikmeler yapmasına rağmen bu sebepten sözleşmenin 2-3 ve 14/1-2 fıkraları kapsamında sözleşmenin feshedilemeyeceği, davalının ülke genelinde yapılan altyapı çalışmaları kapsamında mücbir sebep şeklinde gelişen bir durumu dikkate almadığı, bayileri arasında eşitliğe aykırı uygulamalar yaptığı ve bu nedenle sözleşmenin haksız olarak feshedildiği, 06/06/2012 tarihinden itibaren …’nin başlatmış olduğu metro çalışmaları nedeniyle işlerin sekteye uğramasında davacıya herhangi bir kusur atfedilemeyeceği, ticari defter ve belgelerin ve elde edilen kara ilişkin belgelerin ibraz halinde fiilen sözleşmenin fesih tarihinden bitim tarihine kadar olan kar kayıplarının tespit edilebileceği tespit edilmiştir.
Bu kapsamda alınmış olan birinci ek raporda da zarar kalemlerinin tespit edilmemiş olması nedeniyle aynı bilirkişi heyetinden alınan 16/07/2019 tarihli ikinci ek rapor ile; feshin haksız olduğu, bu nedenle yoksun kalınan kar kaybı ve atıl kalan yatırımlar ile demirbaşlar karşılığında tazminat talep edilebileceği, bu kapsamda talebi mümkün zararların raporda ayrıntılı olarak hesaplandığı, ayrıca bayilik faaliyetinin yürütüldüğü işletmenin devri aşamasında davacının devreden üçüncü kişi 5.000.000,00 TL ödeme yaptığı, yapılan hesaplamalar neticesinde brüt gelirden masraflar mahsup edildikten sonra davacı zararının 25.450.230,00 TL olarak hesaplandığı ve bu miktara avans faizi uygulanması gerektiği tespit edilmiştir.
Açılan davanın feshin haklı olup olmadığı dışında taleplerin yığılması şeklinde 5 kalemden oluşan zararın talep edilmiş olması ve bilirkişi heyetinin görev verilmesine rağmen her bir zarar kalemini denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde ayrı ayrı tespit etmemiş olması nedeniyle mahkememizce yeniden bir bilirkişi heyeti oluşturmak suretiyle SMM/ bağımsız denetçi Prof. Dr. …, otomotive sektör temsilcisi …, makine mühendisi … ve Borçlar Hukuku/ sözleşme uzmanı Öğr. Üyesi Dr. …’dan alınan 18/02/2020 tarihli bilirkişi raporu ile; taraflar arasında 12/03/2013 tarihinde yetkili satıcılık sözleşmesi (yedek parça) ve 12/03/2013 tarihinde yetkili servis sözleşmesi ve 25/03/2013 tarihinde yetkili satış sözleşmesinin kurulduğu, bu sözleşmelerin davalı tarafından … 30. Noterliği’nin… tarih ve … yevmiye nolu evrakı üzerinden düzenlenen fesih ihbarı ile … seçim kıstaslarına uyumsuzluk nedeniyle fesih ihbarı ile feshedildiği, seçim kıstaslarına uyulmamasının sözleşmenin sona erme başlıklı hükümlerinde fesih sebebi olarak öngörülmüş olduğu, her üç sözleşmede ortak bir lafızla “…Taraflar özellikle aşağıdaki durumlarda yukarıda belirtilen şekilde sözleşmenin feshedilebileceğini açıkça kabul etmişlerdir… Seçme kıstaslarından herhangi birinin yerine getirilmemesi halinde…” şeklinde düzenleme ve ön kabul olduğu, davacının 25/03/2013 tarihli taahhüdünde yer alan “… Belirtilmiş olan teminat tutarını … seçim kıstaslarına riayet etmek adına en geç 30/06/2013 tarihine kadar sunacağımızı taahhüt ederiz…” şeklindeki ifadeden davacının bu kıstasları ihlal ettiğini kabul ettiği ve bu kapsamda bu kıstaslar ifa edilmediğinden davalının kıstaslara aykırılık nedeniyle sözleşmeleri feshettiği, kıstaslara riayetsizliğin ya da kıstaslardan kaynaklanan ihlalin bir kereliğine değil birden fazla şekilde tekrarlanmak suretiyle ihlal edildiği, bu nedenledir ki gönderilen fesih ihtarnamesinde … dahilinde gerekli teminatların sağlanmamış olması ve yeni araç faaliyetini gerçekleştirmek için gerekli olduğu ifade edilen 2.250.000,00 TL’lik toplam teminat tutarının yerine getirilmesi konusunda ihtarda bulunmuş olduğu halde ve buna ilişkin birden çok yazışmanın mevcut olmasına rağmen kıstasların sağlanmadığı, yine taraflar arasında imzalanan 20/01/2014 tarihli protokol başlıklı metinde kıstaslara riayet konulu ihtarnameye dikkat çekilerek ” … mali kıstasları ile uyumluluk içerisinde olmak adına yeni araç faaliyeti için 909.253,00 TL ve yedek parça ve servis faaliyeti için 375.000,00 TL kullanılabilir limitin sağlanması, araç sipariş etmiş olan tüm müşterilerin araçlarının teslim edilmesi. Servisinizde onarım bekleyen bütün araçların onarılması adına gerekli yeder parçaların sağlanması, şirketimizde olan muaccel borcunuzun ödenmesini ihtaren bildiririz. taraflar 23/01/2014 tarihine kadar ilgili işlemleri gerçekleştirmemesi durumunda …’nin Yetkili Satıcılık, Yetkili Servis ve Yetkili Satıcılık (yedek parça) sözleşmelerinin … lehine herhangi bir tazminat hakkı doğurmadan ve herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın derhal feshedileceği konusunda mutabık kalmışlardır.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş olduğu, protokolde belirtilen mali kıstasın protokolde belirlenen süre içinde yerine getirilmediğinin anlaşıldığı, sözleşmeyle öngörülen yükümlülüklerden herhangi birine aykırı davranmanın sözleşmenin feshi için her zaman haklı sebep oluşturmayacağı ve ancak aynı aykırılığın birden çok kere tekrarlanması ve tekerrür eden bu ihlale başka ihlallerin eşlik etmesi halinde bu durumun diğer taraf bakımından sözleşmenin devamını çekilmez kılacağı, bu kapsamda mahkemenin takdirinde olmakla birlikte taraflar arasındaki sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde olan ve sözleşmenin feshi sebebi olarak gösterilen …. Seçim Kıstaslarına yönelik aykırılıklar oluşturan davranışları nedeniyle davacının sürekli olarak davalının uyarılarıyla/ bildirimleriyle karşı karşıya kaldığı ve bu durumların bir kez değil birden çok kez tekrar ettiği, bu nedenle feshin haklı olduğu ve bu durumda davacının tazminat olarak talep ettiği alacaklara hak kazanmayacağı sonucuna varıldığı tespit edilmiştir.
Buna mukabil sektör temsilcisinin aynı rapor içerisinde olmakla birlikte heyetten ayrı olarak, bir olgunun sözleşmenin çekilmezliğine sebep olması için o olgunun etki ve sonuçlarının sektör uygulaması ve tecrübesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının, davalının yerine getirmesini beklediği teminat tutarlarının yerine getirilmesine yönelik aksaklıkların davacının yapmış olduğu yatırım bedelinin yüksekliğinden ve sözleşme konusu faaliyetin yürütülecek olduğu yere 400 metre yakın bir yerde metro inşaatı çalışmasının yapılmasından kaynaklandığı ve benzer durumda sayılacak … yönelik desteğin, davacıya sağlanmamış olması nedeniyle ihlallerin sözleşmenin devamını çekilmez kılmadığı ve feshi haklı hale getirmediği, sektör temsilcisinin yaklaşımı doğrultusunda mahkemenin de feshin haksız olduğu kanaatine varması halinde davacının demirbaşların ucuza satılması ve kira sözleşmesinin feshi nedeniyle zararının dosya kapsamıyla ispat edemediği, ancak 2013 yılında mizanda işçilere ödenmiş olarak gösterilen 251.286,91 TL’nin olduğu ve ancak bu ödemelere ilişkin banka dekontlarının sunulmamış olduğu, ayrıca işçi alacakları nedeniyle kaybedilmiş davalar nedeniyle 634.993,84 TL ödenmesi gereken zarar olduğu, dolayısıyla iş sözleşmeleriyle bu kalemler kadar zarar oluştuğu, 6102 sayılı TTK m.122 kapsamında talep edilen denkleştirme tazminatının söz konusu olabileceği, ancak bu zarar kalemi altında talebi mümkün denkleştirme tazminatının TTK m.122/4 kapsamında bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde talep edilmesi gerektiği, taraflar arasındaki sözleşme 01/04/2014 tarihinde sona erdiği halde davacının HMK m.107 kapsamında olmak kaydıyla davasını 26/03/2015 tarihinde açmış olması nedeniyle davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı ancak uzmanlık alanı itibariyle denkleştirmeden kaynaklanan zarar hesabının … tarafından yapılması gerektiği ve fakat bu zararın hesabına yönelik belgelerin yeterli bir şekilde sunulmamış olduğu, vaki ilişki kapsamında feshin davacı şirketin kişilik haklarını ihlal edip etmediği ve bu nedenle manevi tazminatın gerekip gerekmediği hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin bu rapora yönelik itirazları ve ihtimalli olarak hazırlanan raporda denkleştirme tazminatı miktarının tespiti bakımından gerekli hesaplamanın yapılmamış olması nedeniyle aynı bilirkişi heyetinden alınan 11/10/2020 tarihli bilirkişi ek raporu ile; taraflar arasında 12/03/2013 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesi (yedek parça) ve yine 12/03/2013 tarihli yetkili servis sözleşmesinin ve 25/03/2013 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesinin kurulduğu, taraflar arasındaki sözleşmelerin … 30. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı evrak üzerinden keşide edilen fesih ihtarnamesi ile “Bayi olarak kendilerine teslim edildiği ispatlanamayan – … seçim kıstaslarına uyumsuzluğunuz nedeniyle fesih ihbarıdır.” konulu bildirimi/ beyanı ile feshedilmiş olduğu, davalı tarafından yapılan sözleşme feshinin sektörel yaklaşımlar çerçevesinde nihai takdiri sayın mahkemeye ait olmak kaydıyla haklı olarak feshedilmediği sonucuna varılabileceği ve sayın mahkemecede kök raporda da tespit edilen ikinci ihtimal kabul edilecek olduğunda davacının sözleşmelere konu faaliyetin icra edileceği iş yerini devri için ödemiş olduğu 5.000.000,00 TL tutardan bilançoda görünen sabit yatırımların amortisman değerleri düşüldükten sonra talebi mümkün bayi kazanç kaybının 01/04/2014 tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte (32.827.804,95 TL + 5.000.000,00 TL = 37.827.804,95 TL) 37.827.804,95 TL olabileceği, yine nihai takdir mahkemeye ait olmak kaydıyla 6102 TTK m.122 kapsamında 16.413.902,48 TL denkleştirme tazminatının 01/04/2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği, buna mukabil kira sözleşmesi nedeniyle oluşan bir zararın ispat edilemediği, işçiler nedeniyle 251.286,91 TL’nin ödenmiş olduğu ve 634.993,84 TL ise kaybedilen davalar nedeniyle ödenecek olduğu tespit edilmiştir.
Tüm dosya ve son bilirkişi heyetinden alınmış olan kök ve ek rapor birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi heyetinin ekseriyetle sözleşmenin haklı olarak feshedildiği kanaatinde olduğu ve ancak heyete dahil sektör temsilcisinin görüş ve kanaatleri doğrultusunda ve bu ayrıksı değerlendirmelerin nihai takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla feshin haksız da olabileceği şeklinde ihtimalli rapor hazırlandığı görülmektedir.
Dosya içerisinde örneği bulunan 20/01/2014 tarihli protokolün “… mali kıstasları ile uyumluluk içerisinde olmak adına yeni araç faaliyeti için 909.253,00 TL ve yedek parça ve servis faaliyeti için 375.000,00 TL kullanılabilir limitin sağlanması, araç sipariş etmiş olan tüm müşterilerin araçlarının teslim edilmesi. Servisinizde onarım bekleyen bütün araçların onarılması adına gerekli yeder parçaların sağlanması, şirketimizde olan muaccel borcunuzun ödenmesini ihtaren bildiririz. taraflar 23/01/2014 tarihine kadar ilgili işlemleri gerçekleştirmemesi durumunda …’nin Yetkili Satıcılık, Yetkili Servis ve Yetkili Satıcılık (yedek parça) sözleşmelerinin … lehine herhangi bir tazminat hakkı doğurmadan ve herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın derhal feshedileceği konusunda mutabık kalmışlardır.” şeklindeki tespitleri nazara alındığında sözleşme ilişkisi kapsamında davacının ihlal ettiği yükümlülükleri esas itibariyle yazılı bir şekilde kabul etmiş olduğu görülmektedir. Bu kabul karşısında davacı taraf bu protokolden sonra ihlal ettiğini kabul ettiği yükümlülüklerini protokol ile fesih arasındaki sürede yani fesihten önce yerine getirdiğini ispat yükü altındadır. Ancak dosya kapsamıyla davacı tarafın bu yükümlülükleri protokol ile fesih arasında yerine getirdiği ispat edilmiş değildir.
Kaldı ki son bilirkişi heyetinden alınmış olan kök raporla davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini birden fazla kere ihlal ettiği ve protokolden sonra da ifa etmediği ve bu durumun davalı bakımından sözleşmenin sürdürülmesini çekilmez hale getirdiği esas kanaat olarak dile getirilmiştir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği anlaşıldığından, hatta sözleşmenin haklı nedenle feshine dair sözleşme ihlalleri davacının imzasını taşıyan 20/01/2014 tarihli yazılı belge ile subut bulduğundan ve sözleşmenin haklı nedenle feshedilip edilmediği hususu iş bu davada ön mesele olarak çözülmesi gereken bir husus olduğundan ve idarenin yaptığı çalışmaların ise mücbir sebep olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından mahkememizce de taraflar arasındaki sözleşmelerin haklı nedenle feshedildiği kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 27,70 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 26,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Manevi tazminat yönünden;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/12/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 27,70 TL
Karar Harcı : 108,80 TL
Bakiye Harç : 81,10 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 26.442,40 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 50,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 25.380,00 TL
Posta Giderleri : 227,00 TL