Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/540 E. 2019/945 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/278
KARAR NO : 2019/930

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 20/03/2017
KARAR TARİHİ : 26/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı abone arasında 01/08/2016 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme uyarınca müvekkili şirket nezdinde davalının işyerine indirimli elektrik enerjisi tedarik edildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı işyeri için indirimli elektrik enerjisi tedarik edilmesine rağmen davalının, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca belirlenen fatura ödeme günlerinde borcunu ödemediğinin tespit edildiğini, davalının müvekkili şirket nezdindeki ödenmeyen kasım ayı elektrik enerjisi tüketim faturası esas alınarak aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı, söz konusu takibe borcu olmadığı gerekçesi ile itiraz ederek takibin durmasınıa sebebiyet verdiğini tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulünü, davalının takibe yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamını, davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, imzalanan sözleşmede elektrik tüketiminde indirim sağlanacağını taahhüt ettiğini ancak tüketimde ve faturalandırmada indirim olmadığını neredeyse %100 gibi bir artış yapıldığını, sözleşmenin 3. Maddesinde müvekkiline %15 indirimli verileceğinin davacı yanca taahhüt edildiğini, müvekkilinin elektrik sayacının kontrol edildiğinde ve önceki dönemlerdeki faturaları incelendiğinde davacının fahiş miktarlarla faturalandırma yaptığının tespit edildiğini, davacının müvekilini indirimli elektrik satacağı vaadiyle kandırdığını, müvekkilinin bu durumda eski elektrik şirketi …Elektrik’e geçiş yaptığını, haklı nedenle sözleşmeyi feshetmesine rağmen davacının müvekkilinden cezai şart da talep ederek başka bir icra takibi daha başlattığını, müvekkilinin icra takibinin konusu Aralık 2016 tarihli faturada görünen kadar borcunun olmadığını, ayrıca faturalarda YEK bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi veb adlar altında müvekkilinin muvafakatinin bulunmadığı bedellerin de tahsilinin talep edildiğini, bu nedenlerle bilirkişi marifetiyle elektrik tüketim gerçek bedellerinin hesaplanmasını, alacağın %20’si oranında davacının icra tazminatı ödemesini, takibin iptalini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, elektrik enerjisi satış sözleşmesi kapsamında fatura alacağı sözleşmeden kaynaklanan alacağa dair başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Elektrik enerjisi satış sözleşmesi, davacı kayıtları, İstanbul …İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra dosyası,… Ticaret Sicil Müdürlüğü ve… Vergi Dairesi Müdürlüğü yazı cevabı celp edilip incelenmiş, bilirkişi raporu aldırılmıştır.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davacı taraf tacir olsa da davalı tacir değildir.TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Davacının iddiası, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.(Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/20667 esas, 2018/8234 karar sayılı 10.09.2018 tarihli kararı)
HMK 114. Maddesinde; Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacının davasının DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
HMK 331/2 md gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı.26/11/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)