Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/525 E. 2020/561 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/525 Esas
KARAR NO : 2020/561 Karar

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/05/2015
KARAR TARİHİ : 09/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/09/2013 tarihinde sürücüsü … olan … plakalı aracın müvekkilinin sürücüsü olduğu motosiklete çarpması sonucu çift taraflı yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, dava konusu trafik kazası nedeniyle müvekkilinin bedensel zarara uğradığını, … plakalı aracın zorunlu olmasına rağmen trafik sigortası yaptırılmamış olduğunu, bu nedenle HMK m.107 kapsamında olmak üzere müvekkilinin bedensel zararının tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL daimi iş göremezlik ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava öncesi yazılı başvuru şartının yerine getirilmediğini, dava konusu kazadaki kusur oranlarının ve davacının maluliyet oranının tespit edilmesini, … Yönetmeliği’ne göre motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararların hesaptan karşılanamayacak zararlar olduğunu, davacının müterafik kusurlu olması nedeniyle tazminatta indirim yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik taleplerinin teminat kapsamında olmadığını, SGK tarafından davacıya ödeme yapılmış ise ödenecek tazminattan mahsup edilmesini, müvekkili kurumun sorumluluğunun kaza tarihindeki poliçe teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 6098 sayılı TBK m.54’de düzenlenen bedensel zararların tazmini davasıdır.
Davacı vekili, 01/09/2013 tarihinde müvekkilinin sürücüsü olduğu tescilsiz motosiklet ile sürücüsü … olan … plakalı araçların çift taraflı kaza yapması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini ve bu nedenle müvekkilinin bedensel zarara uğradığını, … plakalı aracın zorunlu trafik sigortası yapılması gerektiği halde yapılmamış olması nedeniyle bu aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun sigorta şirketi yerine kaim olmak üzere davalı …’nın sorumluluğunda olması nedeniyle HMK m.107 kapsamında olmak üzere bedensel zararının tespiti ile şimdilik 1.100,00 TL geçici/daimi iş göremezlik tazminatının başvuru tarihinden başlayarak işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Trafik kazalarından kaynaklanan bedensel zararın tazmini davalarında, davalı işleten ile varsa trafik sigortacının sorumluluğu kural olarak paralel olup 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu niteliğindedir. Sürücünün sorumluluğu ise 6098 sayılı TBK’nun 49 vd. maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu niteliğinde olup, işleten, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın 86. maddesi kapsamında işleten veya sigortacı, zarara sebep kazanın ”mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri gelmiş” olduğunu ispat etmediği sürece meydana gelen zarardan sorumlu olur. Bu nedenle zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü davalı işleten ve sigortacıda, meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti ise olmasına karşılık TBK m.50 kapsamında zarar görenin kendisindedir. Ancak zarar gören aynı zamanda sürücü ise tarafların sorumluluğu, tehlike sorumluluğu olmaktan çıkıp 6098 sayılı TBK m.49 vd. Maddelerine tabi olacağından zarar gören m. 50 gereği karşı tarafın kusurunu, kendi maluliyet oranını ve uğramış olduğu zarar miktarını ispat yükü altında olur.
Ancak işleten 2918 sayılı KTK. m. 91/1 gereği zorunlu olmasına rağmen, zorunlu sorumluluk (trafik) sigortası yaptırmadan aracını işletmesi halinde trafik kazası ve kaza nedeni ile zarar meydana geldiğinde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu m. 14 ile zorunlu sigorta yaptırılmadan işletilen motorlu araçlar ile plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araçların sebep olduğu zaralar nedeni ile sigorta şirketi yerine kaim olmak kaydı ile … oluşan zarardan sorumlu tutulduğundan, …’nın sigorta genel şartlarına göre belirlenmesi gerekir.
İhtilaf, tarafların vaki kazadaki tazminata esas kusur oranı, davacının tazminata esas maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile yoksun kaldığı kazanç itibariyle bedensel zararının tespiti noktalarında toplanmaktadır. Kusur oranı, maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile zarar miktarının tespiti konuları hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden 6100 sayılı HMK m. 266 gereği mahkeme, tarafların talebi veya kendiliğinden bilirkişiden rapor alabilir.
Ceza yargılamasının yürütülmüş olduğu … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan keşif neticesinde bilirkişi …’tan alınan 25/03/2015 havale tarihli bilirkişi raporu ile; dosya kapsamına göre olay; “Dosyada mevcut kaza tespit tutanağı ve diğer tutanaklardaki bilgiler ve tanık ifadeleri ve keşif sırasında kazanın meydana geldiği yol incelenmiş ve bu belgeleri göre sürücü … idaresindeki … plakalı Renault marka hususi otomobili ile … Lojmanları istikametinden … Köyü istikametine seyri sırasında 10. Kilometrede bulunan keskin viraja geldiğinde karşı yönden gelen … idaresindeki tescilsiz motosikletin şeridine geçerek kendi aracının sol ön kısmı ile motosikletin sol ön tarafından çarpışmaları neticesi yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir.” şeklinde tanımlandıktan sonra, “Bu kazanın oluşumu ile ilgili olarak dosya kapsamında yapılan incelemede ve keşif sırasında tanık beyanlarında; her iki tarafın da yakınlarının verdiği ifadelerde kazanın kendi şeritlerinde meydana geldiği ve kendilerinin haklı olduğunu beyan etmişler. Bir diğer … ise ilk ifadesinde kazayı kendisine …’in haber verdiğini beyan etmiş, keşif sırasında ise evinin bahçesinden kazayı gördüğünü beyan etse de evinin kaza mahalline 500 metre kadar uzakta olduğu ve bu mesafeden kazayı detaylı yani hangi şeritte olduğunu görmesinin mümkün olmadığı ve ilk ifadesi ile çelişkide olduğundan değerlendirmeye alınmamıştır. Kazanın olduğu yol satıhında yapılan inceleme neticesinde; sürücü …’in geliş istikameti incelendiğinde, yolun hafif eğimli gelirken kazanın olduğu noktaya 15 metre kala birden dik eğimli bir şekil aldığı ve sağa keskin viraj olduğu tespit edilmiştir. Sürücü … bahse konu aracı ile kazanın olduğu yol kısmına geldiğinde, dik eğimli yolda yukarıdan aşağı doğru seyrettiğinden belli bir hızda olacağı ve yolda yeterli dever olmadığından keskin virajda, sola doğru kaçacağı ve bu nedenle de karşı yönden gelen tescilsiz motosikletin şeridine girerek çarptığı kanaatine varılmış olup. Bu kazanın oluşumunda … plakalı hususi otomobil sürücüsü …, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda belirtilen sürücü kusurlarından 07 (şeride tecavüz etme) adlı asli kusur işlediğinden, bu kazanın oluşumunda 1. Dereceden asli kusurlu olduğunu; bu kazanın oluşumunda … ise geliş istikametine göre yol incelendiğinde yolun dik yukarı eğimli ve sola keskin virajlı olduğu. Bu nedenle bahse konu kısmına geldiğinde yavaşlaması veya viraja hızlı girse bile yolun sola keskin virajlı olması nedeniyle aracının yolun en sağına doğru meyilleneceği tespit edilmiştir. Bu izah edilen nedenlerden dolayı tescilsiz motosiklet sürücüsü …’in kendi şeridinde gittiği sırada sürücü … idaresindeki … plakalı H. Otosu kendine çarptığı kanaatine varılmış olup bu kazanın oluşumunda tescilsiz motosiklet sürücüsü …’in bu kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru olmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklindeki sonuca varılmıştır.
Yine ceza dosyası üzerinden İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan … tarih – … sayılı rapor ile; iki ihtimalli rapor hazırlanmak suretiyle çarpma noktasının müşteki sürücü …’in şeridinde olması durumunda …’in kusursuz ve …’in tamamen kusurlu, çarpma noktasının sanık …’in şeridinde olması durumunda sanık …’in kusursuz ve müşteki …’in tamamen kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde şüpheden sanık yararlanır ilkesi kapsamında sanık …’in beraatine karar verilmiştir.
Mahkememizce İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan… tarih – … sayılı rapor ile; iki ihtimalli rapor hazırlanmak suretiyle çarpma noktasının müşteki sürücü …’in şeridinde olması durumunda …’in kusursuz ve …’in tamamen kusurlu, çarpma noktasının sanık …’in şeridinde olması durumunda sanık …’in kusursuz ve müşteki …’in tamamen kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Ceza yargılamasına ilişkin evrakların incelenmesinde vaki kazada sanık olarak ifadesi alınan …’in 26/12/2013 tarihli ifadesinde “… Lojmanlarını geçtikten sonra alt kısmında bulunan viraja doğru yaklaştığımda virajın görünmeyen kısmından önüme bir motosiklet savruldu. Benim aracımın ön kaputunun üstünden motosiklet geçti ve benim aracıma da çarptı. O esnada motosikletin virajda yolun kenarındaki kayaya çarparak savrulduğunu, motosiklette bulunan … ve …’in yere düştüklerini gördüm. Viraja hızlı girdikleri için kontrolü sağlamayıp yol kenarındaki kayaya çarptıklarını söylediler…” şeklinde ifade verdiği, bu ifadeden davacı sürücünün, şayet kendi şeridi açık olmuş olsa idi doğal olarak yoldan çıkmak yerine kendi şeridinde yola devam edecek olduğu, yoldan çıkmasının ise ancak kendi şeridinin kapalı olması halinde mümkün olacağı ve bu nedenle esas itibariyle … plakalı sürücü …’in davacı …’in şeridini ihlal neticesinde kazanın meydana geldiği, davacının sürmekte olduğu motosiklete yolcu olarak binen… 07/02/2014 tarihli ifadesinde; “… Ben de ağabeyimin arka kısmında oturuyordum. … istikametinde ilerlerken … Mevkiine geldiğimi esnada bir anda …’in kullanmış olduğu araç ile karşı karşıya geldik. Aramızdaki mesafe kısa olduğu için ağabeyim … kaçamadı ve …’in kullanmış olduğu araç ile çarpıştık. Çarpışmadan sonra yere düştüm etrafıma baktığımda ağabeyim …’ın acı çekerek sağ ayağını tuttuğunu gördüm. Bize çarpan araç sürücüsü kaza sonrasında hemen aracı ile kaza yerinden uzaklaştı. Aradan yaklaşık 15 dakika sonra … yaya olarak yanımıza geldi. …’in arabasını elli metre uzaklıktaki dere kenarında gördüm bize anlaşma teklif etti. Beni olaya hiç karıştırmayın anlaşalım dedi…” şeklindeki ifadenin de bunu kısmen doğruladığı, bundan da önemlisi gerek ceza dosyasında gerekse mahkememiz dosyasında alınmış olan raporların olay yeri görülmeden dosyadaki bilgi ve beyanlara dayanmış olması, buna karşılık ceza yargılaması sırasında yapılan keşiften sonra bilirkişi …’tan alınan 25/03/2015 havale tarihli bilirkişi raporunun olay yerinde yapılan inceleme ve dinlenen taraf ve tanık anlatımlarına dayanması nedeniyle bu bilirkişinin kusur bakımından varmış olduğu sonuca üstünlük tanınması gerektiği kanaatine varılmıştır.
İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesi’nden alınan … tarih – … sayılı rapor ile; davacı …’in kaza tarihinde yürürlükte olan 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre daimi maluliyet oranının %70 ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 12 ay sürebileceği tespit edilmiştir.
Kazanın 01/09/2013 tarihinde meydana gelmiş olması nedeniyle maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte olan 03/08/2013 tarih 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre belirlenmesi gerekmekte ise de bu yönetmelik ile sadece Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin sadece Ek-1 bölümünde yer alan hususlarda değişiklik yapması Ek-3 ve diğer cetvellerin, meslek gruplarını içermemesi nedeniyle 03/08/2013 – 31/05/2015 tarihlere arasında meydana gelen vakıalarda da maluliyet oranının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre belirlenmesi gerektiğinden (bkz.ATK 2. İhtisas Kurulu 08/02/2019 tarih ve 1817 sayılı rapor) maluliyet oranının usulüne uygun olarak tespit edilmiş olduğu görülmektedir.
… SGK İl Müdürlüğü … SGK Merkezi tarafından gönderilen … – … sayılı cevabi yazısından vaki kazadan dolayı davacıya rücuya tabii herhangi bir ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir.
Aktüer bilirkişi …’den alınan 17/02/2020 tarihli bilirkişi raporu ile; davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan zararının 10.072,78 TL, daimi iş göremezlikten kaynaklanan zararının ise 656.416,41 TL olduğu, kaza tarihinde Sigorta Genel Şartları kapsamında bedeni zararlardan dolayı kişi başı 250.000,00 TL sigorta güvencesinin sağlandığı ve davalı …’nın dava tarihinde temerrüte düştüğü tespit edilmiştir.
Raporun incelenmesinde davacının bakiye ömrünün Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda PMF131 tablosuna göre tespit edildiği, yine davacının muhtemel bakiye ömrü nazara alınmak suretiyle ve dosya kapsamıyla davacının başka bir kazancı ispat edilmemiş olduğundan, asgari ücret nazara alınmak suretiyle ve anılan dönemde yürürlükte bulunan Sigorta Genel Şartları’na uygun olarak somut dönem zararı herhangi bir arttırım ve indirim yapılmaksızın soyut dönem zararı ise yine Yargıtay içtihatları doğrultusunda progresif rant formülüne göre hesaplanmış olduğundan raporun Yargıtay uygulaması ve aktüeryal hesap yöntemlerine uygun olduğu görülmektedir.
Davacı vekili 25/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat talebini arttırmak suretiyle, 250.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile alınmış olan kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporları denetime açık ve hüküm kurmaya yeterli görüldüğünden davanın kabulü ile, 250.000,00 TL tazminatın 22/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
250.000,00 TL tazminatın 22/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 17.077,50 TL nispi karar harcının, 27,70 TL peşin harç ve 850,12 TL ıslah harcı toplamı 877,82 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 16.199,68 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 25.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.237,05 TL yargılama gideri ile 27,70 TL peşin harç, 27,70 TL başvurma harcı ve 850,12 TL ıslah harcı toplamı 2.142,57 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/12/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 27,70 TL
Karar Harcı : 17.077,50 TL
Islah Harcı : 850,12 TL
Noksan Harç : 16.199,68 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.318,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 800,00 TL
Posta Ve Diğer Giderler : 437,05 TL