Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/426 E. 2019/316 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/426 Esas
KARAR NO : 2019/316 Karar

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2015
KARAR TARİHİ : 17/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı, davalı sigorta şirketi ile aralarında 24/01/2001 tarihinde Sigorta Acentelik Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme ilişkisinin yaklaşık 14 yıl devam ettiğini, ancak davalı sigorta şirketinin … 11. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı fesih ihbarnamesi ile işbu ihbarnamenin tebliğinden itibaren 3 ay sonra acentelik sözleşmesinin feshini ihbar ettiğini, ihbarnamenin 30/09/2014 tarihinde kendilerine tebliğ edildiğini, kendilerinin de cevaben … 3. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile feshin hukuki ve yasal dayanağı bulunmadığını, mevzuat gereği tüm alacak ve tazminatların 31/12/2014 tarihinde defaten ödenmesini talep ettiklerini, aksi halde 01/01/2015 tarihinde temerrüde düşmüş olduklarının bildirildiğini, ancak davalı sigorta şirketinin … 11. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı fesih ihbar yazısı ile düzenlediği ikinci ihtarnameye konu; “Acenteye verilen ve karşılıklı olarak mutabık kalınan hedeflerin gerçekleştirilememesi ve bu konuda şirketimiz tarafından yapılan 07/07/2014 tarih ve 08-1100-2363 referans numaralı uyarıyı” şeklindeki gerekçe acentelik sözleşmesini feshederek kendilerini azlettiğini, oysa tutturulması gereken hedefler noktasında karşılıklı mutabakatların olmadığını, kendileri ile birlikte hedeflerini tutturamayan başka acentelerinde olmasına rağmen hedefin tutturulamamış olması nedeniyle sadece kendi sözleşmelerinin feshinin eşitliğe aykırı ayrımcılık olduğunu, sigorta sektöründe 2009 yılından itibaren bir daralma yaşandığını, esasen hedeflerin tutturulamamasının asıl nedeninin bu olduğunu, kaldı ki kendilerinin … A.Ş’nin yetkili satıcısı ve bayisi olan … Ltd. Şti’nin de dahil olduğu grup şirketi olduğunu, ancak … AŞ tarafından … Tic. Ltd. Şti ile arasındaki yetkili satıcı ve bayilik sözleşmesini 2012 yılında feshettiğini, piyasadaki daralmadan öte hedefleri tutturamamalarının asıl nedeninin bu özel durum olduğunu, ancak bunun davalı sigorta şirketince nazara alınmadığını, bu nedenle 14 yıl süregelen sözleşmenin feshinin akde vefa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı şirketin fesihte hiçbir menfaati bulunmaması nedeniyle fesih gerçekleştirmesinin davalı şirketin kötü niyetini ortaya koyduğunu, davalı şirketin birçok acentesinin birçok kereler yıllık hedeflerini tutturamamasına rağmen bu sebeple anılan acentelerin sözleşmelerinin feshedilmeyerek salt bu sebeple acentelik sözleşmelerinin feshedilmiş olmasının haksızlık olduğunu, bu nedenle denkleştirme tazminatının fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davacı tarafından verilen 05/07/2017 tarihli dilekçe ile davacı … Ltd. Şti ile üçüncü kişi Yıldırım Dağıtmaç arasında … 6. Noterliği’nin … tarih ve …. yevmiye numaralı Temlik Sözleşmesi ile işbu davaya konu ve sözleşmenin feshi nedeniyle doğacak tüm denkleştirme tazminatı alacağının …’a temlik edildiği görülmektedir.
Davacı vekilinin 25/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile müdeabbihi 149.915,06 TL arttırmak suretiyle 159.915,06 TL’nin fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği görülmektedir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …Hiz. Ltd. Şti unvanlı davacı ile 24/01/2001 tarihinde sigorta acenteliği sözleşmesi akdedildiğini, davacının sözleşme şartlarına ve talimatlara uymadığını, … 11. Noterliği’nin …tarih ve … yevmiye numaralı evrak üzerinden keşide edilen 24/01/2001 tarih ve 01861 sayılı acentelik sözleşmesini ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 ay sonunda feshedileceğinin bildirildiğini ve sözleşmenin 30/12/2014 tarihinde feshedildiğini, feshin davacı iddialarının aksine haklı olduğunu, sözleşmenin haklı nedenle ve olağanüstü yolla feshedilmiş olmasından dolayı davacının portföy tazminatı talep etme hakkı olmadığını, çünkü davacının gönderilen ihbarnamelere ve karşılıklı mutabakatlara aykırı olarak hedefleri gerçekleştirmediği ve tüm uyarılara rağmen iyileşme sağlanamaması nedeniyle ticari ilişkinin devamında karlılık ve kazanç oluşmayacağı nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, kaldı ki davacı acentenin müvekkili şirket dışında diğer sigorta şirketleri ile de çalıştığını ve davacı acentenin sigortacılık faaliyetine devam ettiğini, davacının talebinin kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı acente aracılığıyla gerçekleşen poliçelerin çok büyük bir bölümünün acentelik sözleşmesinin feshinden sonra müvekkili şirket nezdinde devam etmediğini, dolayısıyla davalı şirket olarak davacı acentenin sağladığı müşteri çevresinden menfaat temin etmediklerini, talep edilen tazminat miktarının yasal dayanaktan yoksun ve miktar olarak fahiş olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ıslah dilekçesine karşı, ıslahen arttırılıp tahsili talep edilen miktarın 6102 sayılı TTK m.122/4’de öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde talep edilmediği için reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 6102 sayılı TTK m.122’den kaynaklanan denkleştirme (portföy) tazminatıdır.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisi sigorta acenteliği ilişkisidir. Bu nedenle tarafların hak ve yükümlülüklerinin ve davacı acentenin denkleştirme tazminatı talebinin öncelikle özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23. maddesine göre bu kanunda hüküm bulunmaması halinde m. 23/son hükmünün atfı nedeniyle genel hüküm niteliğindeki 6102 sayılı TTK’da acentelik ilişkisinin düzenlendiği m. 102-123’e göre çözülmesi gerekir.
Sigorta acentelerinin sözleşmenin sona ermesi nedeniyle talep edebileceği porföyü (denkleştirme) tazminatı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesinde; “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.” şeklinde düzenlenmiştir. Düzenleme kapsamında sigorta acentelerinin porföy tazminatı talep edilebilmesi için gerek ilk şart, sigorta acentesinin acentelik ilişkisinin başlamasından sonra yeni müşteriler bulmuş olması, ikinci şart, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da müvekkilin önemli menfaatler elde ediyor olması üçüncü şart ise somut olayın olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, tazminat ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesidir.
Genel hüküm niteliğindeki TTK. m. 122/1’de ise denkleştirme tazminatı; “(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve (c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme kapsamında acentelerinin porföy tazminatı talep edilebilmesi için gerek ilk şart, acentenin acentelik ilişkisinin başlamasından sonra yeni yeni müşteriler bulmuş olması, ikinci şart, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da müvekkilin önemli menfaatler elde ediyor olması üçüncü şart ise somut olayın olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, tazminat ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesidir.
Esasen özel hüküm niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu m. 23/16 ile genel hüküm niteliğindeki TTK m. 122/1 düzenlemesi genel olarak paralel niteliktedir.
Her iki kanunun ile denkleştirme tazminatı için öngörülen maddi koşullar dışında, denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için, sözleşmenin, müvekkil (sigorta şirketi) tarafından haklı bir neden olmadan feshedilmiş olması (m. 122/3) ve davanın sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. (m. 122/4) Hükmedilecek tazminat miktarı, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmiş ise faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. (m. 122/2)
Ancak mevzuatta bu şekilde öngörülen denkleştirme tazminatının niteliği konusunda öğreti ve yargıda görüş birliği yoktur. Bu konudaki hakim görüş, denkleştirme talebini, hakkaniyet düşüncesinden etkilenen, yaratılan müşteri çevresinin bir bedeli olarak tanımlamaktadır. Ancak doktrinde denkleştirme talebini, acenteye yardım etme düşüncesine dayandıranlar olduğu gibi, klasik anlamda bir malvarlığı zararının giderilmesi olarak kabul edenler de bulunmaktadır. Bazı yazarlar ise denkleştirme talebini sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandırmaktadır.(bkz. Yrd. Dç. Dr. Rauf Karasu (2008) Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Acentenin Denkleştirme Talebi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl:2008 s. 288)
Acente, aracılık yapmak dışında sözleşme kapsamında sağladığı yeni müşteri çevresi ile yapılan işlemlerden hem müvekkil hemde kendisi menfaat elde etmektedir. Ancak acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra acente bu müşteri çevresinden kural olarak fayda sağlama olanağını yitirdiği halde müvekkil bu çevre ile ilişkileri sürdürme ve menfaat elde etme imkanına sahiptir. Bu kapsamda acenteye tanınan denkleştirme tazminatı hakkı, acente tarafından müvekkile kazandırılan ve ancak fesih nedeni ile acentenin yoksun kaldığı ve fakat müvekkilin fesihten sonra da menfaat elde etmesi mümkün müşteri çevresi karşılığının hakkaniyet ilkesine uygun olarak hesaplanarak acenteye verilmesidir. (bkz. Yrd. Dç. Dr. İrfan Akın (2013) Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Acentenin Denkleştirme Talebi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl:2013, Sayı 62, s.614-615)
Esasen sözlşemenin haklı bir neden olmadan feshi halinde müvekkil kusuru ile acentenin sağladığı müşteri çevresinden menfaat elde etmesini engellemiş olmaktadır. Çünkü sözleşmenin sona ermesi ile acente gelecekte menfaat elde etme imkanını yitirerek zarara uğratılmış olmaktadır. Bu nedenle de sözleşmeyi haklı neden ile sona erdirdiğini ispat edemeyen müvekkil kusuru ile meydana gelen zarardan kanunda öngörülen limitler dahilinde sorumlu olacaktır.
Bu nedenle müvekkilin sözleşmenin sona ermesinden sonra, sağlanan müşteri çevresinden fiilen menfaat sağlayıp sağlamadığı önemli değildir. Önemli olan müvekkilin objektif manada menfaati sağlayabilecek olması ve müvekkilin sözleşmeyi haksız olarak feshi nedeni ile acentenin bu menfaatten yoksun kalmasıdır. Değilse sözleşmenin sona ermesinden sonra, müvekkilin sağlanan müşteri çevresinden fiilen menfaat sağlandığının aranması, tazminatı tür olarak sebepsiz zenginleşmeye götürür ve davacının hak talebi de davalının menfaat sağlamak isteyip istememesine tabi kılınmış olur. Kötü niyetli müvekkil de salt tazminat ödememek için menfaat elde etmeme yolunu tercih edebilir.
Kaldı ki TTK m.122/4 ile açılacak olan davanın fesih tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süreye tabi tutulması, bu sürenin fesih ile birlikte başlaması ve acentenin fesihten sonraki ilk gün dahi işbu davayı açma hakkına sahip olması karşısında, müvekkilin, acente tarafından sağlanan müşteri çevresinden, fiilen menfaat sağlamaya başlaması ve bu hususun tazminat şartı olarak aranması çelişki olacaktır. Bu nedenle sağlanan müşteri çevresinden müvekkilin, yeni sözleşmeler yapmak sureti ile fiilen istifade şartı yerine sağlanan müvekkil çevresinden objektif olarak menfaat sağlayabilme olarak kabul etmek gerekir.
İhtilaf, davacı tarafından haklı nedenle fesholunduğu iddia olunan Sigorta Acentelik Sözleşmesi’nin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve davacı acentenin denkleştirme tazminatı talep hakkı olup olmadığı ve varsa miktarının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Bu kapsamda, sözleşmenin haklı nedenle feshini ispat yükü davalı sigorta şirketinde, (bkz. Bilge Umar – Ejder Yılmaz (1980) İspat Yükü, Yeniden Yazılmış, Genişletilmiş 2. Bası Ankara: Kazancı Matbaacılık, s. 108-109/ Yargıtay 19. HD. 29.01.2018 tarih – 2016/12515 E. ve 2018/188 K.) buna mukabil acentelik ilişkisinin başlamasından sonra yeni müşteriler bulduğu ve sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da müvekkilin sağlanan bu müşteri çevresinden menfaat elde etmesinin mümkün olduğunu ispat yükü acentede ve saptanan tazminattan indirim yapılması için lazım gelen özgün hususları (acentenin sağladığı müşteri çevresine müvekkilin katkısı, müvekkilin markasının yaygınlığı ile piyasada ürününe duyulan güven gibi) ispat yükü ise müvekkil sigorta şirketindedir.
Ancak davacı acente tarafından sağlanan müşteri çevresi ile denkleştirme tazminatının hesabı hukuk bilgisi dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden HMK m.266 kapsamında talep üzerine veya resen bilirkişi deliline başvurulabilmesi mümkündür.
Davalının … 11. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı evrak üzerinden keşide edelin ve 01.10.20014 tarihinde muhataba tebliğe edilen ihtarname ile herhangi bir gerekçe belirtilmeden acentelik sözleşmesini işbu ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 ay sonunda feshedileceğinin bildirmesi ile olağan fesih yolunu tercih ettiği ve daha sonra … 11. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı evrakı üzerinden keşide edilen ihtarname ile de “… Acenteye verilen ve karşılıklı olarak mutabık kalınan hedeflerin gerçekleştirilememesi ve bu konuda şirketimiz tarafından yapılan 07/07/2014 tarih ve 08-1100-263 referans numaralı uyarılara rağmen bir iyileştirme görülmemiş olması nedeniyle feshedilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile fesih nedenini hedeflerin gerçekleştirilememesi olarak belirterek … 11. Noterliği’nin … tarih ve …. yevmiye numaralı evrakı üzerinden düzenlenen ihtarname ile de acenteyi azlettiği görülmektedir.
Dosya kapsamı ile davalı inşai nitelikte olarak olağan yolla fesih hakkını kullandığından, ikinci ihtarnamede belirtiği nedeni ispat yükü altındadır. Taraflar arasında … 8. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı evrakı üzeninden akdedilen acentelik sözleşmesinin 24. maddesinin; “Bu sözleşme acentenin sözleşme hükümlerine veya ilgili mevzuat ve teammüllere uygun olarak … Sigorta tarafından verilen karar, direktif ve genelgelere uymaması halinde önceden ihbara gerek kalmaksızın her zaman … Sigorta tarafından feshedilebilir” şeklindeki hükmü ile davalıya fesih hakkı verilmiş ise de sözleşme ile öngörülen fesih hakkının olağan yolla haklı bir neden olmaksızın kullanılması doğru değildir. Her hak gibi olağan fesih hakkı da keyfi olarak kullanılamaz. Keyfi kullanım dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eder. Bu nedenle davalı olağan yolla kullandığı fesih hakkının haklı bir nedene dayandığını ispat yükü altındadır.(bkz. Yargıtay 11. HD. 22/10/2014 tarih – 2014/7542 Esas ve 2014/16209 Karar ve 11. HD. 27/04/2016 tarih – 2015/15216 Esas ve 2016/4748 Karar) Davalı haklı nedenin ispatı anlamında davacının yıl sonu kotalarını yerine getirmediği nedeniyle feshettiğini ileri sürmüş ise de dosya kapsamı ile davacı acentenin hangi seviyede beklenen başarıyı gerçekleştiremediği, acente ile aynı konum ve büyüklükteki diğer acentelerden ne kadar geride kaldığı ve mevcut başarısızlığın davalı için sözleşmenin sürdürülmesi için kabul edilemez düzeyde olduğu ispat edilmiş değildir. Kaldı ki salt hedeflerin tutturulamaması acentelik sözleşmesinin feshi için haklı neden olarak kabul edilemez.(bkz. Yargıtay 11. HD. 18/04/2017 tarih – 2015/14094 Esas ve 2017/22015 Karar)
Bu kapsamda mali müşavir bilirkişi … ve sigorta hukukçusu …’den alınan 28/04/2017 tarihli bilirkişi raporu ile; davacının 6102 sayılı TTK m.122/2 kapsamında 10.000,00 TL tutarındaki tazminatı talep etmesinin mümkün olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu rapor hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir.
Kök raporun yetersizliği ve taraf itirazları da nazara alınmak sureti ile bilirkişi heyetinden alınan 14/02/2018 tarihli bilirkişi ek raporu ile; fesih tarihinden geriye doğru 5 yıl süreyle yapılan inceleme neticesinde acentenin aracılık etmiş olduğu işlemler nedeniyle 799.575,30 TL komisyon ücretine hak kazandığı, yasanın hükmü gereği bu ücretin 5 yıllık ortalamasının 159.915,06 TL olduğu, bu kapsamda davacının bu miktar tazminatı talep edebileceği tespit edilmiştir.
Dosya kapsamı, düzenlenen bilirkişi raporlarının denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması, taraflar arasındaki ilişkinin yaklaşık on dört sene sürmüş olması ve dosya kapsamı ile davalının haklı neden ile feshi ispat edememiş olması, davalının, davacının yıllık performansını beğenmemiş olmasının zımni olarak davacının daha önceki dönemlerde davalıya çevre sağladığı ve davalının da bu faydadan memnun olduğu, bu nedenle feshin haksız olduğu ve sözleşme feshedilmemiş olsa idi davacının fesihten sonra da olağan şekilde işleyecek ilişkiler çerçevesinde fayda sağlayacak olduğu ve ancak davalının haksız feshi ile davacının bu imkandan yoksun kaldığı, bu şekilde haksız olarak sonlanan ilişkide davacının sağladığı müşteri çevresinden davalının objektif olarak menfaat elde etmesinin mümkün olduğu, bu nedenle sağlanan müşteri çevresi bedeli olarak hakkaniyet gereği davacıya tazminat ödenmesi gerektiği, sağlanan müşteri çevresinde davalı sigorta şirketinin ülkemizde sigortacılık alanında güvenilirliğini ispat etmiş olan bir sigorta şirketi olması ve Axa Sigorta markasının sunulan hizmet itibariyle piyasada bilinirliği ve güvenilirliği olan bir marka olması nedeniyle saptanan tazminattan indirim yapılması mümkün olmak ile birlikte bir sonraki paragraftaki gerekçe ile ıslahen artırılacak miktarın reddine karar verilecek olması nedeniyle kısmi dava olarak talep edilen 10.000.00 TL’den takdiri indirim yapılmaksızın dava tarihi olan 21/04/2015 tarihiniden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin 25/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile müdeabbihi 149.915,06 TL arttırmak suretiyle 159.915,06 TL’nin fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği görülmektedir. Davacı taraf ıslah yoluyla 25/04/2018 tarihinde müddeabihi 149.915,06 TL arttırmış ise de arttırılan bu miktarın m122/4 kapsamında bir yıllık hak düşürücü süre (bkz. Yargıtay 11. HD. 23/12/2014 tarih – 2014/11631 Esas ve 2014/20304 Karar) geçtikten sonra açılmış olduğu anlaşıldığından bu miktar bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
10.000,00 TL tazminatın dava tarihi olan 21/04/2015 tarihiniden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Islahen talep edilen miktar bakımından davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 683,10 TL nispi karar harcının, 170,78 TL peşin harç ve 2.561,00 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 2.048,68 TL harcın kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 13.079,20 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.704,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 122,48 TL yargılama gideri ile 170,78 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı ve 2.561,00 TL ıslah harcı toplamı 2.881,96 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/04/2019

Katip
e-imza

Hakim
e-imza

Harç/Masraf Dökümü
Peşin Harç : 170,78 TL
Karar Harcı : 683,10 TL
Islah Harcı : 2.561,00 TL
Bakiye Harç : 2.048,68 TL

Davacı … Gider Avansı
Yatırılan Avans : 400,00 TL

Davacı… Ltd. Şti. Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.362,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.600,00 TL
Posta Giderleri : 104,00 TL