Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/242 E. 2022/790 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/242 Esas
KARAR NO : 2022/790

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 29/03/2012
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizin 2012/85 E 2012/222 K sayılı Kararı Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2014/12218 E 2014/20254 K sayılı ilamı ile bozulmakla dosya mahkememizin yukarıda belirtilen sırasına kaydedildi, Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili tarafından verilen dilekçe ile; müvekkillerinin davalı şirketin kurucu pay sahiplerinden olduğu, kuruluş ana sözleşmesi gereğince davalı şirketin paylarının A ve B olarak iki gruba ayrılıp ana sözleşmenin 7. maddesinde şirket yönetim kurulunun 3 kişiden oluşacağı, bu üyelerden 2 sinin B gurubu diğer üyenin ise A grubu pay sahiplerinin çoğunluğunun göstereceği adaylar arasından seçileceğinin hükme bağlandığı, böylelikle davalı şirketteki her iki grup payın da TTK ‘nun 401. Md uyarınca imtiyazlı pay niteliği kazandırıldığı, Davalı şirketin 06.10.2011 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 7 ve 10. Maddelerinin değiştirilmesi oylandığını B grubu pay sahibi ve yine şirket sermayesinin yaklaşık %33,3 oranında payını elinde bulunduran müvekkilinin olumsuz oylarına karşılık diğer pay sahiplerinin oylarıyla bu ana sözleşme değişikliğinin olumlu şekilde karara bağlandığı, Müvekkillerinin davalı şirkette imtiyazlı pay sahibi sıfatını taşıdığını ve TK m.389’a göre genel kurul tarafından ana sözleşmenin değiştirilmesine dair verilen kararların imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek ise bu kararın adı geçen pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda (imtiyazlı pay sahipleri genel kurul toplantısı) verilecek kararla onaylanmadıkça infaz edilemeyeceği için müvekkili tarafından kaleme alınan 06.10.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin muhalefet şerhinde, söz konusu ana sözleşme değişikliği kararının imtiyazlı pay sahiplerinin onayı olmaksızın infaz edilemeyeceğini, Esasen davalı şirketin yönetim kurulu tarafından imtiyazlı pay sahipleri genel kurul toplantısının yapılmasına yönelik bir çağrının bulunmadığı kaldı ki böyle bir çağrı yapılsa dahi B grubu payların çoğunluğuna sahip pay sahipleri olarak şirket toplam sermayesinin yaklaşık %33,3 üne sahip olan B grubu paylarının ise yaklaşık %66,7 sinin maliki olan söz konusu ana sözleşme değişikliğinin hiçbir zaman onaylanmayacağı açıkça dile getirildiği bunun yanında müvekkillerinin 06.10.2011 tarihinde … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne hitaben kaleme aldıkları dilekçede davalı şirket ana sözleşme değişikliğine ilişkin hukuksal durumun izah edildiği; imtiyazlı pay sahipleri olarak söz konusu değişikliğe hiçbir şekilde muvafakatleri bulunmadığını, Bu nedenle ana sözleşme değişikliğinin infaz kabiliyetine haiz olmadığının belirtildiğini dolayısıyla sicil memurunun davalı şirket tarafından yapılacak olası ana sözleşme değişikliği tescili talebini reddetmekle yükümlü olduğunu aksine davranışın hukuksal ve ceza sorumluluğu gerektireceğinin ihtar edildiğini ancak sicil memurunun söz konusu ikaza rağmen kanunun kendisine yüklediği ana sözleşme değişikliğinin emredici hükümlere uygun şekilde yerine getirilip getirilmediği konusundaki denetim görevini kasten göz ardı ettiğini ve tescil talebinin açıkça kanunun emredici hükümlerine aykırı olmasına rağmen ana sözleşme değişikliğini tescil ettiğini, Bu tescilden sonra davalı şirketin ticaret siciline 10.10.2011 tarihinde tescil edilen batıl nitelikteki ana sözleşme değişikliğine ilişkin tescil işleminin iptali söz konusu tescil neticesinde oluşan durumun tedbiren engellenmesi ve söz konusu ana sözleşme değişikliğinin geçersizliğinin tespiti talebiyle müvekkillerden … adına … 27.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayısı altında görülmekte olan dava ve yine diğer müvekkili … adına da … 48.Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. sayısı altında görülmekte olan davaların açıldığını, Davalı şirketin 30.12.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında gündemin 3.maddesi olarak şirket yönetim kurulu üyelerinin seçimi kararını aldığını, Söz konusu kararın alınması aşamasında vekil aracılığıyla müvekkillerin B grubu paylara tanınmış olan yönetim kurulu üyeliğine iki aday önerme hakkı kapsamında kendilerinin seçilmesini önerdiğini ne var ki esas sözleşmenin bu hükmüne açıkça aykırı olarak genel kurulda müvekkillerinin böyle bir hakkının bulunmadığı gerekçesiyle taleplerinin reddedildiği, Genel kurulda alınan bu kararlara karşı TK.m.381/1 bent 1’e uygun olarak muhalif kalındığını ve muhalefet şerhinin tutanağa geçirildiğini, müvekkilleri tarafından kaleme alınan 30.12.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin muhalefet şerhinde Şirket’in B grubu imtiyazlı paylarının çoğunluğunu (yaklaşık %66,7) şirketinse toplam sermayesinin yaklaşık %33,3’ünü temsil eden paylarına malik olunduğu, her ne kadar şirketin 06.10.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında ana sözleşmenin ‘Yönetim Kurulu, Teşkili, Toplantı Şekilleri, Toplantı Nisabı ve Süresi’ başlıklı mevcut 7.maddesinde değişiklik yapılmasına yönelik bir genel kurul kararı alınmışsa da mezkur ana sözleşme hükmü imtiyaz haklarını düzenlediği için ana sözleşme değişikliği TK. M.389 uyarınca imtiyazlı pay sahipleri genel kurulu tarafından yapılacak bir toplantıda alınacak kararla onaylanmadıkça infaz edilemeyeceği yani imtiyazlı pay sahipleri genel kurul kararı olmaksızın ana sözleşmede düzenlenen imtiyazları kaldırmaya yönelik bir genel kurul kararının hiçbir hüküm doğurmayacağını ticaret siciline yapılacak tescilin de bu yönde herhangi bir etkiye haiz olmadığını, Bahse konu ana sözleşme değişikliğinin B grubu pay sahipleri tarafından hiçbir zaman onaylanmadığı için halihazırda ana sözleşmenin kuruluştaki 7.maddesinin yürürlükte olduğunu söz konusu maddeye göre şirketin 3 kişilik yönetim kurulunun iki (2) üyesi B grubu pay sahiplerinin göstereceği adayların arasından seçilmek zorunda olduğu, Yönetim Kurulu’na B grubu pay sahiplerinin çoğunluğunu temsilen aday olarak … ve …’ın gösterildiği halde genel kurulun buna rağmen gösterilen adayları seçmemesinin açıkça ana sözleşme hükmüne aykırı olduğunu, TK m.381 gereğince kanuna, ana sözleşmeye veya afaki iyi niyet kurallarına aykırı genel kurul kararlarının kararın alındığı tarihten itibaren 3 ay içinde iptalinin talep olunabildiği bu çerçevede müvekkillerin B grubu pay sahiplerine tanınmış olan yönetim kuruluna iki aday önerme hakkının kullanılmasının genel kurulca reddedilmesinin açıkça ana sözleşme hükmüne aykırılık oluşturduğu iddia edilerek gündemin 3.maddesi uyarınca yapılan yönetim kurulu üye seçimine ilişkin kararın iptaline karar verilmesi istenmiştir.
Davalılar vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; müvekkillerinin şirkette imtiyazlı pay bulunmadığından davacıların imtiyazlı hisse sahibi olmadığı, sözleşmenin tadili yani A ile B grubu hisselerin kaldırılarak sermayeyi imtiyazdan ari hale getiren değişikliğin tüm hissedarların oy birliği ile alındığı, İmtiyazlı hisse öbeklerinin tümünün esas mukavele değişikliğine ilişkin genel kurul toplantısına katılmış ve olumlu oy kullanmışsa ayrıca bir toplantı yaparak karar almalarına gerek bulunmadığı, somut olayda müvekkilinin şirketin tüm hissedarlarının katıldığı 02.12.2010 tarihli Genel Kurul Toplantısında hisseler üzerindeki imtiyaz düzenlemesinin TTK 389. madde düzenlemesine gerek olmadan kaldırıldığının ve icra edilebilir olduğunun kabulünün gerektiği, İmtiyazlı hisse sahibi olmayan davacıların daha sonra sadece ana sözleşmenin diğer hükümlerinin sermaye maddesine uyumlu hale getirilmesi ve tadili amacı ile yapılan olağanüstü genel kurul toplantılarında imtiyazlı hisse sahibi olduklarını beyan ederek muhalefet şerhi koymaları ve bu sebeple genel kurulda alınan Yönetim Kurulu atamalarına itiraz etmelerinin kanuna aykırı olduğu, imtiyazlı hisselerin 30.12.2010 tarihinde ilan edilen 2009 yılı olağan genel kurulunda yapılan ana sözleşme değişikliği ile ve oy birliği halinde kaldırıldıktan sonra buna uygun olarak diğer maddelerin de tadilini amaçlayan 10.11.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağına davacıların imtiyazlı hisse sahibi oldukları yolunda muhalefet şerhi koyduklarını ve genel kurul kararına … 27. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtıkları… E. sayılı dava ile itiraz ettiklerini, 17.01.2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi ile ilan edilen 30.12.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında da yine imtiyazlı hisse sahibi olduklarından bahisle muhalefet ederek Yönetim Kurulu seçimine ilişkin kararın iptali amacıyla huzurdaki davayı ikame ettikleri, 02.12.2010 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağının 8.maddesinin tetkikinden anlaşılacağı üzere 02.12.2010 tarihinde seçilen Yönetim Kurulu Üyeleri ile iptali istenilen 30.12.2011 tarihli Genel Kurulunda seçilen Yönetim Kurulu Üyelerinin aynı olduğunu, davacıların bu yönetim kurulu üyelerini 02.12.2010 tarihli toplantıda seçerken olumlu oy kullandıklarını ve muhalefet etmediklerini 30.12.2011 tarihli toplantı tutanağında ise muhalefet ettiklerini bu olgunun davacıların kötüniyetli olduklarını gösterdiği, İmtiyazlarından oy birliği halinde vazgeçen ve bugüne kadar da itirazda bulunmayan davacıların daha sonra yapılan olağanüstü genel kurul toplantılarında alınan kararlara imtiyaz sahibi olduklarından bahsederek ve sırf bu sebeple itiraz etme haklarının olmadığı, davacıların iyi niyet sahibi olmadığı, ortağı oldukları şirketi sorumluluktan kurtarmak amacı ile müvekkili şirketin faaliyette bulunmasına engel olmaya çalıştıklarını, Müvekkili şirketin yabancı ortaklı bir şirket olduğu, 30.12.2010 tarihli 2009 yılı Genel Kurulunda aynı zamanda sermaye artırılmasına da karar verdiklerini, Şirketin 10.000.000-TL sermaye girip şirket ana sermayesi 17.500.000-TL’sına çıkarken hiçbir imtiyaz düşünmediğini ve kararların oybirliği ile alındığını ve ortada bir hissenin diğerine üstünlüğünün kalmadığını eşitliğin hakim olduğu, müvekkili şirketin bu güne kadar adı geçen proje için 20.000.000-Euro civarında yatırım yaptığını, bağımsız şirketlerden alınan değerleme raporlarına göre 50.000.000-USD üzerinde bedele sahip … Projesinin inşaatının devam ettiği, anılan projenin müteahhitliğini müvekkil şirketin de ortağı olan davacıların Yönetim Kurulu Başkan ve üyesi olduğu …. İnşaat ve Ticaret A.Ş. isimli firma ile imzalanmış olan 03.04.2008 tarihli Düzenleme Şeklindeki inşaat Sözleşmesi gereğince yürütüldüğünü, Anılan sözleşmeye göre inşaatın sona erme (Teslim) tarihi inşaat ruhsatının alındığı tarih olan 20.10.2008 tarihinden itibaren 24 ay olduğu, Buna göre davacıların şirketi … A.Ş. tarafından yürütülen inşaatın 20.10.2010 tarihinde tam ve eksiksiz olarak sona erdirmiş olması gerekmekte iken bugüne kadar inşaatın tamamlanmadığını ve teslim edilmediği, uzun zamandır müvekkil şirketin de ortağı olan davacılar tarafından İnşaat sözleşmesi kapsamında yürütülen projedeki ciddi kayıp ve gecikmelere rağmen müvekkil şirketin haklarını saklı tuttuğunu ve bir müddet aksiyon almadığı, ancak projenin arsa sahibi konumundaki … tarafından müvekkili şirkete geç teslim nedeni ile ihtarlar çekildiğini ve sözleşmeden kaynaklanan cezai şartların talep edildiğini, Müvekkil şirketin projenin halihazırda bitirilmemesi nedeni ile uğradığı zararın yaklaşık 6.000.000 USD civarında olduğunu, Bu haklı durum ve ciddi zararlar karşısında müvekkil şirketin davacıların hakim ortağı olduğu müteahhit …. A.Ş.’ye zararların tazmini için müracaat edileceğini bildirdiğini ve 04.04.2012 tarihli yönetim kurulu toplantısında almış olduğu 4 numaralı karar ile adı geçen şirket hakkında yasal işlem başlatılmasına karar aldığı, davacıların imtiyaz haklarının elinden alındığı müvekkil şirkete kayyum atanması iddia ve istekleri müvekkil şirketin daha önce sözlü olarak daha sonra da yönetim kurulu kararı ile bildirilen eylem kararı sonrasında başladığı, davacıların amacının müvekkil şirketin yönetim kurulunun etkisizleştirerek şirketi organsız bırakarak adeta çalışmaz hale getirerek sahibi ve ortağı oldukları müteahhit firma aleyhine yapılacak yasal müracaatlardan kurtulmaya çalıştıkları, müvekkil şirketin ana hissedarlarının ülkede yatırım yaparak istihdam ve değer yaratmaya çalışan bir yabancı yatırımcı olduğuna dikkat edildiğinde davacıların açık kötü niyetli yaklaşımları ülkenin reputasyonuna ciddi zarar verebileceği, müvekkili şirketin bugüne kadar anılan yatırım için 40.000.000-TL’sinin üzerinde yatırım yaptığına dikkat edilir ise müvekkil şirketin telafisi imkansız zarara uğradığı ve uğrayacağının açık olduğu iddia edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Mahkememizce davanın reddine dair verilen 2012/85 E 2012/222 K sayılı Karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2014/12218 E 2014/20254 K sayılı ilamı ile bozulmakla dosya mahkememizin yukarıda belirtilen sırasına kaydedildi ve bozma ilamı doğrultusunda … 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.12.2019 tarihli ve … E., …Kararının kesinleşmesi beklenilmiş, kararın 21/06/2022 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Dava, davalı şirketin 30/12/2011 tarihinde gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu Toplantısında Yönetim Kurulu üyelerinin seçimine ilişkin alınan kararın iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davalı şirketin 02.12.2010 tarihli olağan genel kurul toplantısında şirket hisselerinde A ve B grup ayırımını öngören ana sözleşmenin 6. maddesinin kaldırılıp kaldırılmadığı, ana sözleşmenin 7. maddesinde A ve B grubu hissedarlara tanınan imtiyazın kaldırılmış sayılıp sayılamayacağı, ,yönetim kurulu seçimine ilişkin ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilmesi ile ilgili 06.10.2011 tarihli genel kurul kararın imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun onayına tabi olup olmadığı dolayısıyla dava konusu 30/12/2011 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin alınan kararın ana sözleşmeye uygun olup olmadığı hususunda toplanmıştır.
Davalı şirketin 12.09.2007 tarihinde tescil edildiği, şirketin kurucu ortaklarının …, …, …, … ve … olduğu, ana sözleşmenin 6. maddesinde sermaye ve paylar düzenlendiği, bu kapsamda şirketin sermayesinin A ve B grubu paylara ayrılarak bu payların %50’sine tekabül eden …, … ve …’ın eşit oranda B grubu paya sahip oldukları, diğer ortakların A grubu paya sahip oldukları, daha sonra A grubu payların yabancı uyruklu … ve … isimli kişilere devredildiği anlaşılmaktadır.
Ana sözleşmenin 7. maddesinde yönetim kurulunun teşkili düzenlenmiş ve bu maddede B grubu paylara imtiyaz tanınarak yönetim kurulunun üç üyeden oluşacağı ve yönetim kurulunun iki üyesinin B grubu payların çoğunluğunun gösterdiği adaylar arasından, birinin ise A grubu payların çoğunluğunun gösterdiği adaylar arasından seçileceği, yönetim kurulu başkanının B grubu payları temsil eden, başkan vekilliğinin ise A grubu payları temsil eden yönetim kurulu üyeleri arasından seçileceği belirtilmiştir. Ana sözleşmenin 10. maddesinde ise genel kurul düzenlenmiş ve anılan maddede A grubu hisseler ile B grubu hisselerin birer oy hakkı bulunduğu belirtilmiştir.
Davalı şirketin 2009 yılı olağan genel kurul toplantısı 02.12.2010 tarihinde tüm ortakların katılımı ile çağrısız olarak yapılmış ve gündemin 16. maddesi ile sermayenin arttırımına ve ana sözleşmenin 6. maddesinin tadil edilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir. Ana sözleşmenin 6. maddesinin yeni hâlinde ortakların pay sayısı artırılmış ancak payların A ve B grubu ayrımına yer verilmemiştir.
İşbu dava konusu genel kurul kararı yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olduğundan anılan 3 nolu kararın iptal edilip edilmemesi şirket ana sözleşmesinin yönetim kurulu seçimine ilişkin 7. maddesinin değiştirilmesi ile ilgili 06.10.2011 tarihli genel kurul kararının iptal edilip edilmemesine bağlıdır. Davacılar tarafından ikame edilen ve yönetim kurulu seçimine ilişkin ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilmesi ile ilgili 06.10.2011 tarihli genel kurul kararının iptali istemli davada “… davalı şirketin dava konusu 06.10.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan imtiyazın kaldırılmasına ilişkin ana sözleşmenin 7 ve 10. maddelerinin değiştirilmesi kararının infaz edilmesi ancak 6762 sayılı TTK’nin 389. maddesi gereğince imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun bu yönde verecekleri bir onay kararı ile mümkündür. Her ne kadar ana sözleşmenin 10. maddesinde bir imtiyaz ön görülmemiş ise de anılan madde; ana sözleşmenin 7. maddesi ile tanınan imtiyazı ve dolayısıyla sermayenin A ve B grup ayrımını pekiştirdiği için bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bu itibarla davalı şirketin dava konusu 06.10.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan ana sözleşmenin 7 ve 10. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kararın, imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun onayı olmadığı için infaz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, davalı şirketin 02.12.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 6. maddesinin tadili ile sadece grup ayrımının kaldırıldığı, imtiyazın ise kaldırılmadığı… ” gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen … 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.12.2019 tarihli ve … E., … Kararının ” … davalı şirketin 02.12.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 6. maddesinin tadili ile sadece grup ayrımının kaldırıldığı, imtiyazın ise kaldırılmadığı gerekçesiyle verilen direnme kararı sonuç itibariyle doğru olmakla birlikte, yukarıda da belirtildiği üzere davalı şirketin 02.12.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 6. maddesinin tadili ile hem grup ayrımı hem de imtiyaz kaldırılmadığı … ” şeklindeki değişik gerekçe ile onanarak kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Anılan dosyada Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/11-722 Esas – 2022/4 K sayılı kararında belirtildiği üzere ; Somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK’de imtiyaz kavramı tanımlanmamakla birlikte öğreti ve uygulamada “imtiyazlı pay”; sahiplerine diğer paylara oranla farklı ve üstün haklar tanıyan pay olarak tanımlanmaktadır (Türk Tarih Kurumu: Türk Hukuk Lûgatı C. I, 2021, s. 906). Nitekim imtiyazlı pay, 6762 sayılı TTK’nın 401. maddesinde; “Esas mukavele ile bazı nevi hisse senetlerine kâr payı veya tasfiye hâlinde şirket mevcudunun dağıtılması ve sair hususlarda imtiyaz hakları tanınabilir” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre anonim şirketlerde “imtiyaz” ancak şirket esas sözleşmesi ile paya tanınabilmektedir. Dolayısıyla esas sözleşmenin değiştirilmesi yoluyla da paya imtiyaz tanınması mümkündür.
6762 sayılı TTK’nın 401. maddesi gereğince imtiyaz, kâr payına veya tasfiye bakiyesi payına veyahut da diğer pay sahiplerine nazaran “sair hususlarda” bir farklılığa hasredilmiş olmalıdır. Anılan maddede belirtilen imtiyazın tahdidi olmadığı “sair hususlar” ifadesinden açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla imtiyaz, pay sahipliği haklarının hem malî yönünden hem de idari yönünden tanınabilmektedir. Hemen belirtilmelidir ki; bir pay sahibinin gerek kâr gerekse tasfiye bakiyesine farklı bir şekilde iştirak etmesi ve hatta sermaye artırılması hâlinde yeni pay alınabilmesi pay sahipliği hakkının malî yönünü; şirket genel kuruluna katılmak suretiyle oy kullanma veya şirkete ait yönetim işlerini kontrol ederek bu yolda ilgililerden bilgi edinebilme ve ayrıca yönetim kurulunda temsil edilebilme gibi haklar da pay sahipliği hakkının idari yönünü teşkil etmektedir.
İmtiyazların tanınabilmesine ilişkin en önemli özellik, ana sözleşmede bu yönde bir hükmün bulunmasının zorunlu olmasıdır. Başka bir deyişle imtiyazlar ancak anonim şirket ana sözleşmesi ile tanınabilir. Gerçekten de anonim şirketler hukukunda payın sağladığı haklardan yararlanmada ölçü olarak pay sahibinin sermayeye katılım oranı (oransallık ilkesi) geçerli olduğundan bunun aksini kararlaştırabilmek için muhakkak ana sözleşmede açık bir hüküm bulunmalıdır. Öte yandan ana sözleşme ile sadece bir grup paya imtiyaz tanınmış olduğunun belirtilmesi yeterli olmayıp, ayrıca bu konuda öngörülen ana sözleşme hükmünün en azından imtiyazın konusuna ilişkin açık bir düzenlemeyi içermesi de zorunludur. Bu açıdan önemli olan ana sözleşmede imtiyaz kavramına yer verilmiş olması değil, bazı paylara üstün haklar tanındığının hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde açıkça belirtilmesidir (Kendigelen, Abuzer: Anonim Ortaklıkta Yönetime Katılma Haklarında İmtiyaz, 1. Baskı, İstanbul, 1999, s. 36). Bu nedenle imtiyazların var olup olmadığı sonucuna ulaşırken ana sözleşmenin metninin yanı sıra sözleşmenin hazırlanmasına veya değiştirilmesine ilişkin diğer tüm çalışmalardan pay sahiplerinin imtiyaz oluşturma amaçlarının var olduğu açık bir biçimde anlaşılmalıdır.
İmtiyaz kavramının öneminden dolayı kanun koyucu imtiyazlar için ayrıca özel bir korunma sistemi öngörmüştür. Bu husus 6762 sayılı TTK’nın 389. maddesinde; “Umumi heyetçe esas mukavelenin değiştirilmesine dair verilen karar imtiyazlı hisse senedi sahiplerinin haklarını ihlal edecek mahiyette ise bu karar, adı geçen pay sahiplerinin yapacakları hususi bir toplantıda verecekleri diğer bir kararla tasdik olunmadıkça, infaz edilemez. Bu heyeti idare meclisi veya murakıplar toplantıya çağırmaya mecburdur. Heyet azasından herhangi birisi de çağırabilir. Bu hususi toplantıda müzakere ve karar nisabı, 388 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları hükümlerine tabidir.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre genel kurul ana sözleşme değişikliğine ilişkin hükümler kapsamında alacağı bir çoğunluk kararıyla paylara tanınan imtiyazların sınırlandırılmasını ya da kaldırılmasını tek başına yapamamakta; ayrıca imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun bu yönde verecekleri bir onay kararı, ana sözleşme değişikliğine ilişkin genel kurul kararının infaz edilebilmesi şartı olarak aranmaktadır.
Benzer bir düzenleme de esas sermaye artırımına ilişkin şartların düzenlendiği 6762 sayılı TTK’nın 391. maddesinde yer almaktadır. Anılan madde; “Esas sermayeye karşılık olan hisse senetlerinin bedelleri tamamen ödenmedikçe, umumi heyet yeni hisse senetleri çıkarmak suretiyle sermayenin artırılmasına karar veremez. Muhtelif imtiyazları haiz mütaaddit nevi hisse senedi sahipleri mevcut olduğu takdirde, umumi heyetin kararından ayrı olarak adı geçen nevilerden her birine ait hisse senedi sahiplerinin de hususi bir toplantı yaparak karar vermeleri şarttır. 389 uncu maddenin iki ve üçüncü cümlesi hükümleri bu toplantılar hakkında da tatbik olunur.” hükmünü haizdir. Buna göre esas sermaye artırımına ilişkin ana sözleşme değişikliği ile diğer ana sözleşme değişiklikleri farklı bir düzenlemeye tabi tutularak; diğer ana sözleşme değişikliklerinin (6762 sayılı TTK m. 389) aksine, sermaye artırımlarında imtiyazların ayrıca ihlal edilmiş olması şartı aranmamış, sermaye artırımı ile birlikte imtiyazların herhâlde ihlal edileceği varsayımından hareket edilerek imtiyazlı pay sahiplerinin sermaye artırımını mutlaka onaylamaları zorunluluğu getirilmiştir.
Görüldüğü üzere imtiyazların oluşturulması için gerekli şartlar imtiyazların kaldırılması için de geçerli olup imtiyazlar, ancak açık bir ana sözleşme değişikliği ile kaldırılabilecektir. Başka bir deyişle anonim şirket ana sözleşmesinde yer alan bir ya da birden fazla imtiyazın bertaraf edilebilmesi için genel kurulun bu konuda hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıkça bir karar almış olması ve bu kararın imtiyazlı pay sahipleri özel kurulu tarafından onaylanması gerekmektedir.
…13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.12.2019 tarihli ve… E.,… K sayılı kesinleşmiş kararı ile tespit edildiği üzere davalı şirketin 02.12.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 6. maddesinin tadili ile grup ayrımı ve imtiyazların kaldırılmadığı bu sebeple 06.10.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan ana sözleşmenin 7.( YK seçimine iliştkin) ve 10. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin alınan kararların, imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun onayı olmadığı için infaz edilmesinin mümkün olmadığı, dava konusu genel kurul toplantısında da yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin karar alındığı ,alınan karara imtiyazlı pay sahibi davacıların muhalif kaldıkları, dava konusu 30/12/2011 tarihli genel kurul kararının imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunca onaylanmadığı anlaşılmakla ana sözleşmenin 7.maddesine aykırı şekilde alınan kararın iptaline dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalı şirketin 30/12/2011 tarihinde gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu Toplantısında Yönetim Kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 3 nolu kararın iptaline,
2-Peşin harcın mahsubu ile bakiye 59,55 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 175,50-TL bilirkişi masrafı 400,00-TL, mahsup edilen harç 59,55 TL olmak üzere toplam 635,05‬-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine, karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.06/10/2022
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …