Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/790 E. 2021/459 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/790 Esas
KARAR NO : 2021/459

DAVA :İtirazın İptali (Cari Hesaptan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2019
KARAR TARİHİ : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Cari Hesaptan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalıya ödenmeyen faturalar konusunda … 6. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla icra takibinin başlatıldığını, borçlu şirket vekilinin vermiş olduğu itiraz dilekçesinde tüm borca faize ve tüm ferilerine itirazı sonucu takibin durduğunu, talep edilen alacak tarafların arasındaki cari hesap ekstresine uygun olduğunu, borçlunun haksız mesnetsiz itirazı sonucu takibi durdurarak alacaklarının sürüncemeye bırakmak arzusunda olduklarını davalının samimiyetten uzak hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının kabulüne olanak bulunmadığını, davalının haksız mesnetsiz itirazının iptalini takibin devamını %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Asıl dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının … 6. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin … ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu, davacı şirketin iddiasının aksine müvekkili tarafından davacıya ödenmemiş bir faturanın bulunmadığını, davacının iddialarının mesnetsiz olup davacının alacağının olduğunu iddia ettiği faturaların detaylı olarak izahının gerekli olduğunu, davacı şirketin iddiasının aksine müvekkilinin davacıya cari hesap ekstresinden kaynaklanan hiçbir borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin kayıtlarında 31.12.2008 ve 30.06.2009 tarihi olmak üzere 2 adet mutabakat mektubunun bulunduğunu, müvekkilinin davacıya herhangi bir ediminin bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafından başlatılan takip haksız ve hukuka aykırı, mesnetsiz kötü niyetli bulunduğundan kötü niyetli olarak başlatılan takip nedeniyle davacı yanın %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve davanın reddini talep etmiştir.
Birleştirilen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket aleyhine … 31. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takip ile : 642.243.00 TL. FAİZ FARKI ALACAĞININ tahsilinin talep edildiğini, davalı şirketin haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu, işbu itiraz dilekçesi üzerine vekiledeninin yaptığı arabuluculuk başvurusundan da netice alınamadığını, dava dışı … şirketi tarafından davalı şirket aleyhine … 10 İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi ile 1.222.275,93 TL. asıl alacak ve 169.276.84.TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam 1.391.552,77.TL. alacağın tahsilinin talep edildiğini, davalı şirket tarafından takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, dava dışı … şirketi tarafından, davalı şirket aleyhine … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ESAS sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, duruşmasının 28.11.2019 tarihine atılı olduğunu, yargılamanın devamı sırasında dava dışı … şirketi ile vekiledeni arasında 27.12.2011 tarihli temlikname bağıtlandığını, iş bu temlikname sözleşmesi ile dava dışı … şirketinin … 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile devam eden davadaki tüm alacak ve fer’ilerine dair talep ve dava haklarının vekiledeni şirkete temlik edildiğini, … 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından devam eden yargılama sırasında tesis edilen bilirkişi incelemesine dair ara karar gereğince bilirkişi tarafından hazırlanan 24.01.2012 tarihli rapor ile; davalı yanın 2007 yılı içerisinde ödeme yaptığına ilişkin 1.357.417,06.TL. tutarındaki miktarlar davacının kayıtlarında yer almadığı, işbu miktarlar ile ilgili belgelerin talep edilmesine rağmen ibraz edilememesi nedeni ile değerlendirmeye alınmadığı, davalının sehven davacının alacağına kayıt edilen 135.141,13.TL. tutarındaki miktarlar keza davacının kayıtlarında yer almadığı gibi bahse konu bu belgelerinde ibraz edilemediği, yanlar arasındaki ticari ilişki nedeni ile 2006-2009 yılları içerisindeki istihkaklar ile ilgili olarak tahakkuk ettirilen faturalara karşılık davalının yapmış bulunduğu ödemeler dikkate alındığında 2009 dönem sonu itibarı ile cari hesaptan kaynaklanan davacının alacak bakiyesinin 1.222.275,93 TL. olduğu işbu miktarın halen ödenmemiş olduğunu, davacının temerrüt ihtarı bulunmaması nedeni ile ancak 1.222.275,93.TL tutarındaki asıl alacak miktarı üzerinden 23.08.2010 takip tarihinden itibaren tarafların tacir olmaları nedeniyle 3095 sayılı yasa gereğince değişen oranlardaki avans faiz oranlarından yıllık %15 faiz talep edebileceği, ancak davacı talebi dikkate alındığında talep gibi yıllık %9 faiz talebinin hak ve nefaset kurallarına uygun olacağının tespit edildiğini, davada hüküm altına alınması gerekli alacak miktarı ile birlikte haricen takip talebinde saklı tutulan %15’ten hesaplanacak faiz farkını talep edebileceğinin tespit edildiğini, dava dışı … şirketi ile davacı arasında bağıtlanan 16.09.2019 tarihli sözleşme ile; davalı şirketten faiz farkına dair alacağı talep hakkının da davacı şirkete temlik edildiğini, … 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının 07/11/2019 tarihli 26. celsesinde huzurda açılan iş bu davanın mahkemelerine gönderilmesinin beklenilmesine karar verildiğini beyanla, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine, iş bu dosyanın halen derdest olan … 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının alacaklı olup olmadığı varsa miktarı konusunda inceleme yapılıp rapor tanzim edilmesi için dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, Mali Müşavir … 24/01/2012 tarihli raporunda ” … Taraflar arasında TTK. 87 md. Hükmü gereğince cari hesap sözleşmesinin mevcut olduğu, bahse konu sözleşme gereğince yapılan hizmet sonucu tənzim edilen faturalar mukabilinde ödemelerin yapıldığı, 2006 dönem sonu itibari ile yanlar arasındaki cari hesap ekstresi bazında mutabakatın yapıldığı, davalı tarafından yapıldığı yönündeki iddia olunan 1.357.417,06 TL tutarındaki toplam ödeme ile ilgili belge ve kayıtlarının davacının kayıtlarında bulunmadığı, bahse ekonu ödemeler ile ilgili miktarların belge ve kayıtların müteaddit defalarca talep edilmesine rağmen ibraz edilmemesi nedeni ile delil niteliğine haiz olamayacağı, bahse konu fazla ödeme gösterilen miktar ile birlikte cari hesaplarda sehven tahakkuk yapıldığı iddia edilen diğer miktarlarda dikkate alındığında 2009 dönem sonu itibari ile davacının cari hesaptan kaynaklanan 1.222.275,93 TL tutarında alacak bakiyesinin bulunduğu tespit edilmiştir. Yevmiye kayıtlarında görülen bahse konu ödemeler ile ilgili belgelerin ibraz edilememesi nedeni ile davalının iş bu alacak miktarı hesaplamalarda dikkate alınmamıştır. Ödemelerin davacı tarafa yapıldığına ilişkin ispat külfeti davalı yana düşmektedir. Tarafların ibraz edilen ticari defterler ve dayanağı cari hesap ekstrelerinin tetkiki sonucu 2006 Dönem sonu itibari ile davacının cari hesaptan kaynaklan alacak miktarı ve davalının kayıtları ile teyit bulan 818.068,79 TL. dir.Ancak 2007 -2009 yıl içerisindeki sirkülasyon dikkate alındığında davalı tarafından ödendiği iddia edilen dosyadaki mübrez belge ve cari hesap hareketlerine göre yukarıda da belirttiğim üzere davacı yanın kayıtlarına girmeyen ancak davalının kendi kayıtlarında davacı tarafı borçlu kılan 1.357.417,06 TL tutarındaki miktar ile buna karşılık sehven alacak kaydı yapılan 135.141,13 TL tutarındaki miktarlar ile ilgili somut belgelere rastlanmadığı gibi ibraz edilemeyen ödemeler davacının kayıtlarında da yer almamaktadır.
Netice
Tarafların ibraz edilen 2006-2009 yıllarına ilişkin ticari defterler ve dayanağı belgelerin kendi kayıtları ile birbirini teyit etmektedir. Ancak yanların kayıtları birbirini teyit etmemektedir. Taraflar arasında TTK. 87 madde hükmü gereğince cari hesap sözleşmesinin karşılıklı taahhüt altına alınmış bulunduğu, bahse konu cari hesap sözleşmesi dikkate alınarak yapılan hizmetler ve istihkaklar karşılığında davalı tarafın dayacı yana bir takım ödemeler yaptığı yapılan ödemeler sonucu 2006 dönem itibari ile hesapların karşılıklı birbirini teyit ettiği, ancak 2007-2008-2009 yılları içerisindeki tahakkuk ve tediyeler birbirini teyit etmemektedir. Her ne kadar davalı yanın dosyaya delil olarak ibraz etmiş bulunduğu mutabakat mektubunda TTK.92 madde hükmü gereğince 31.12.2008 dönem sonu itibari ile bakiyenin 883.007,34 TL olarak belirtilmiş ise de iş bu bakiye davacının cari hesap ekstresindeki miktarı göstermemektedir. Yine aynı şekilde 30.06.2009 tarihi itibari ile mutabakat mektubunda davacının tanzim ettiği ve davalının kayıtlarında yer alan 2 adet fatura tutarı olan 30/05/2009 tarih, … nolu fatura 35.400 TL, 306/06/2009 tarih, … nolu fatura 35.400 TL, toplam 70.800 TL tutarındaki faturaların toplamına ilişkin mutabakat mektubunu içermektedir. Davacının cari hesap ekstresi ile davalının cari hesap ekstreleri 2007-2009 yıllarındaki bakiyeler birbirini teyit etmemektedir. Davalı yanın 2007 yıl içerisinde ödeme yaptığına ilişkin yukarıda detayı yazılı 1.357.417,06 TL tutarındaki miktarlar davacının kayıtlarında yer almamaktadır. İş bu miktarlar ile ilgili belgeler talep edilmesine rağmen ibraz edilememesi nedeni ile değerlendirmeye alınmamıştır. Davalının sehven davacının alacağına kayıt edilen 135.141,13 TL tutarındaki miktarlar keza davacının kayıtlarında yer almadığı gibi bahse konu bu belgelerde ibraz edilememiştir. Yanlar arasındaki ticari ilişki nedeni ile 2006-2009 yılları içerisindeki istihkaklar ile ilgili olarak tahakkuk ettirilen faturalara karşılık davalının yapmış bulunduğu ödemeler dikkate alındığında 2009 dönem sonu itibari ile cari hesaptan kaynaklanan davacının alacak bakiyesinin 1.222.275.93 TL olduğu iş bu miktarın halen ödenmemiş davacının alacak bakiyesi olarak beklediği tespit edilmiştir. Davacının temerrüt ihtarı bulunmaması nedeni ile davacı ancak 1.222.275,93 TL tutarındaki asıl alacak miktarı üzerinden 23.08.2010 takip tarihinden itibaren tarafların tacir olmaları nedeni ile 3095 sayılı yasa gereğince değişen oranlardaki avans faiz oranlarından yıllık %15 faiz talep edebileceği, ancak davacı talebi dikkate alınarak talep gibi yıllık %9 faiz talebinin hak ve nefaset kurallarına uygun olacağı …” yönünde görüş ve tespitlerde bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu alacağın tamamının davacı … … Ltd. Şti. tarafından … Ltd. Şti.’ye temlikine ilişin sözleşmenin sunulduğu, bu temlik sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiasıyla temlik eden … Ltd. Şti. tarafından … 22. Asliye Hukuk Mahkemesine temlikin iptali istemli dava açıldığı, mahkememizce dava konusu alacağın bir kısmının temlik edildiği buna göre temlik eden ve temlik alan şirket tarafından davanın takip edilmesinin gerektiği kabul edilerek kısmı temlik olduğu gerekçesiyle 09.07.2015 tarihli celsede temlik eden … Ltd. Şti. tarafından dava takip edilmediğinden bu davacı bakımından dosyanın HMK 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ise de, kısmı temlikin bulunmayıp dava konusu alacağın tamamının temlik edilmesi karşısında ortada tek davanın bulunduğu ve 09.07.2015 tarihli celsede temlik alan … Ltd. Şti vekili ve davalı tarafın mazeretlerinin kabulüne karar verildiği, davalının davayı takip etmeyeceği yönünde açık bir beyanının olmaması ve ortada bir tek davanın bulunması, davacılık sıfatının temlik eden veya temlik alana mı ait olduğunun … 22. Asliye Hukuk Mahkemesince verilecek kararın neticesine göre belirleneceği de açık olduğundan temlik eden…Ltd. Şti. tarafından 09.07.2015 tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırılması yönündeki ara karardan vazgeçilmesine ve … 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesine karar verilmiş ,… 22. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen … E … K sayılı kararın 30/10/2019 tarihinde kesinleşmesi üzerine yargılamaya devam edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller, tüm dosya kapsamı ve tarafların ticari defter ve kayıtları birlikte incelenmek suretiyle (2006-2007-2008-2009-2010 yılları) öncelikle tarafların defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulup tutulmadığı, bu anlamda kendi lehlerine delil teşkil edip etmeyeceği, esas davada dayanak icra dosyasında cari hesap alacağına dayalı olarak takip yapıldığı görülmekle bu cari hesaba dayanak tüm faturaların tek tek tespiti ile taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, yapılan ödemelerin bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu, taraf defterleri arasındaki farkın kaynağının ortaya konulması, özellikle bu farka neden olan tüm faturaların dökümünün yapılması ve ödemelerin tek tek gösterilmesi ve bu doğrultuda icra takip tarihi itibariyle davacının davalı şirketten alacağının olup olmadığı varsa miktarının ne olduğu, davalı tarafından 31.12.2008 ve 30.06.2009 tarihli hesap mutabakatlarının olduğu beyan edildiğinden bu mutabakatların ticari defter ve kayıtlarından tetkik edilerek hesap mutabakatında yazılı miktarlar yönünden taraf defterlerinin birbiriyle uyumlu olup olmadığının araştırılması ve buna göre gerekçeli denetime olanaklı rapor hazırlanması bakımından mahkememizce resen seçilecek 3 kişilik bilirkişi heyeti vasıtasıyla inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş , bilirkişiler (Bilirkişi heyeti Prof. Dr. Mert ERER, YMM Doç. Dr. Hakan TAŞTAN, SMMM Gülnur TÜRKİŞ ) 02/07/2020 tarihli raporda ” … Davacı … Tic. Ltd. Şti.’nin defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede;
2006 yılı ticari defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, kapanış tasdikinin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır.
2007 yılı ticari defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, kapanış tasdikinin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır.
2008 yılı ticari defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, kapanış tasdikinin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır.
2009 yılı ticari defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, kapanış tasdikinin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre de kapanış tasdiki olmayan defterler sahibi lehine delil teşkil etmeyecektir.
Kapanış tasdikinin ana amacı, defter sayfalarının boş veya satırlarının aralıklı olup olmadığını denetlemek ve böylece sonradan eski tarihli kayıt yapılmasının önüne geçmektir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” olması başlıklı 222/1 uyarınca Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış, ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Yine 4. fıkrada, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur, düzenlemesine yer verilmiştir.
Defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı incelendiğinde;
a)2006 yılında usulüne uygun kayıtları yapılmış olduğu,
b)2007 yılında usulüne uygun kayıtları yapılmış olduğu,
c)2008 yılı açılış kaydında davalının 81.699,44 TL borçlu göründüğü oysa 2007 yılının kapanış kaydında ise davalının 706.068,00 TL borçlu olduğu görülmektedir. Muavin defter kayıtlarının incelenmesinde ise 990.002,17 TL borçlu göründüğü, dolayısıyla 2008 defter kayıtları ile 2007 defter kayıtları biribirlerini doğrulamamaktadır.
d)2009 yılının usulüne uygun kayıtları yapılmış olduğu tespit edilmiştir.
Görüleceği üzere 2008 yılı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı sonucuna varılacaktır. Çünkü yevmiye defterindeki bir yılın kapanış fişi ve kayıtları ertesi yılın açılış fişi ve kayıtları ile birebir aynı olmak zorundadır. Burada yapılacak bir değişiklik muhasebe hilesi veya hata olarak adlandırılacaktır.
Görüleceği üzere noter kapanış tasdikleri eksik, 2007 ve 2008 yıllarındaki kayıtların karmaşık ve biribirlerini teyit etmeyen nitelikte olması nedeniyle bu defterler sahibi lehine delil teşkil etmeyecektir.
Davalı … Limited Şirketi’nin defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede;
2006 yılı ticari defterlerden sadece yevmiye defterinin açılış tasdikinin süresinde yapılmış olduğu, kapanış tasdikinin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır.
2007 yılı ticari defterlerinden sadece yevmiye defterinin açılış tasdikinin süresinde yapılmış olduğu, kapanış tasdikinin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır.
2008 yılı ticari defterlerden sadece yevmiye defterinin açılış tasdikinin süresinde yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
2009 yılı ticari defterlerden sadece yevmiye defterinin açılış tasdikinin süresinde yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Kapanış tasdikinin 2006 yılından sonra yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre de yevmiye defteri dışındaki ticari defterlerin tasdiklerinin olmayışı nedeniyle defterler sahibi lehine delil teşkil etmeyecektir.
SONUÇ
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile sunulan davacı ve davalı şirkete ait defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemeler ile yukarıda açıklamaya çalıştığımız tespit ve değerlendirmeler sonucunda;
1) Davacı …Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, kapanış tasdiklerinin ise yapılmamış olduğu, 2008 yılına ilişkin ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmadığının anlaşıldığı, yerleşik Yargıtay kararlarına göre de kapanış tasdiki olmayan defterlerin sahibi lehine delil teşkil edemeyeceği,
2)Davalı … Ltd. Şti.’nin defterlerden sadece yevmiye defterinin açılış tasdikinin süresinde yapılmış olduğu anlaşıldığı, kapanış tasdikinin 2006 yılından sonra yapılmış olduğu, yerleşik Yargıtay kararlarına göre de yevmiye defteri dışındaki ticari defterlerin tasdiklerinin olmayışının sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği,
3)2006 yılı sonu itibariyle her iki taraf bakiyelerinin biribirlerini doğruladıkları ve bir çekişmenin olmadığı,
4)2007 yılında ise davalı şirketin eski yöneticilerinin kendi hesaplarından davacıya aşağıdaki ödemeleri yaptıkları ve bu ödemeleri daha sonra davalı şirket hesaplarına virman yaptıkları defter kayıtlarından anlaşılmakla, davacı defter kayıtlarının bu durumu doğrulamadığı,
30.03.2007 … Cari Hesap Mahsubu 20.000,00
31.03.2007 … Mahsuben … Adına Ödeme 231.190,23
31.03.2007 … Adına Mahsuben Ödeme 168.631,19
31.03.2007 … Adına Mahsuben Ödeme 91.690,02
31.03.2007 … Cari Hesap Ödemesi 68.000,00
31.03.2007 … Cari Hesap Ödemesi 172.505,62
30.12.2007 Hesaplar Arası Virman 625.400,00
Toplam 1.377.417,06
Yukarıdaki ödemelere ilişkin bir belgenin dosyada sunulu olmadığı, davacı tarafından yukarıdaki ödemelerin kabulü halinde davacının davalıdan bir alacağının bulunmadığı, davacının yukarıdaki ödemeleri almadığını ileri sürmesi halinde davalı tarafından bu ödemelerin yapıldığı ispatlanmadıkça bu tutarlar kadar davalının davacıya borçlu olduğu,
5) İcra takip tarihi olan 23.08.2010 tarihi itibariyle davacının davalıdan 1.377.417,06 TL alacaklı olduğu, davalının bu tutarların davacıya ödediğine ilişkin somut belgelerini dosyaya ve bilirkişi heyetine sunamadığı, 31.12.2008 ve 30.06.2009 tarihli hesap mutabakatlarının borcun ödendiğine ilişkin yeterli güvenilirlikte bir delil olmadığı kanaat ve sonucuna varılmıştır… ” yönünde görüş ve tespitlerde bulunmuşlardır. Birleştirilen dosya yönünden davacının avans faizi isteminden kaynaklanan faiz alacağı farkının hesaplanması için aynı bilirkişi heyetinden ek rapor düzenlenmesi istenilmiş, bilirkişiler 17/12/2020 tarihli ek raporda; davacının, bakiye avans faizi alacağının 484.414,74 TL olduğu yönünde tespitte bulunmuşlardır.
… C. Başsavcılığının 02.11.2015 tarihli … Karar nolu takipsizlik kararının dosya içine alınmıştır.
Asıl ve Birleştirilen … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas Sayılı Dosyası Birlikte Değerlendirildiğinde;
Asıl dosyada davacı ; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, ödenmeyen fatura ve cari hesap ekstresine dayanılarak takip başlatıldığını iddia etmiş ve takibe itirazın iptalini talep etmiş, birleştirilen dosyada ise asıl dosyaya konu icra takibinde yasal faiz yürütülmesi talep edilmiş olduğundan bu faizle avans faizi arasındaki farktan oluşan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali isteminde bulunulmuştur.
Asıl dosyada uyuşmazlık; temlik edene ve davalıya ait ve her iki tarafın usulüne uygun tutulmamış ticari defterlerinde kayıtlı faturalar nedeni ile oluşan davacı alacağının ödenip ödenmediği, usulüne uygun tutulmamış olan davalı defterlerindeki ödeme kaydına itibar edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Birleştirilen dosya yönünden ise uyuşmazlık, davacının bakiye faiz alacağı bulunup bulunmadığı, faiz istemine ilişkin seçimlik hakkın takip talebi ile tüketilip tüketilmediği hususlarında toplanmıştır.
Uyuşmazlığın her iki tarafı tacir olup, uyuşmazlık konusu iş her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgilidir. Bu nedenle ticari defterlerin delil olma niteliği üzerinde durmakta yarar vardır.
6762 sayılı TTK’nın 4/2 maddesi “Ticari davalarda dahi deliller ve bunların ikamesi, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine tabidir” düzenlemesine yer vermiş iken; 1086 sayılı HUMK’nın 303. maddesi ise; “Defatiri ticariyede münderiç kayıtların hüküm ve kuvvetleri Ticaret Kanunu ahkamına tabidir.” hükmünü içermektedir. Ticari defterler ve ticari defterlerle ispat hususu 6762 sayılı TTK’nın 79- 86. maddeleri arasında düzenlenmiştir. HUMK’nın 303. maddesine göre ticari defterlerle ispat 6762 sayılı TTK’daki hükümlere tabidir. 6762 sayılı Kanun’un aksine, 6102 sayılı TTK’da ise ticari defterler delil olarak düzenlenmemiş, ticari defterlerin delil olması 6102 sayılı TTK’da değil 6100 sayılı HMK’da yer almıştır.
Nitekim; 6102 sayılı TTK’nın 83. maddesi; “ (1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.  (2) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş iken;
6100 sayılı HMK’nın“İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde;
“ (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır.Kanunda öngörülen istisnalar dışında,karşı taraf,kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” ve aynı Kanun’un “Tarafların Belgeyi İbraz Etmesi” başlıklı 220. maddesinde;
“(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
(2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
(3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Somut olayda dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK uygulanacaktır. Kanun’un 66. maddesine göre her tacir, ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tespit etmek amacıyla, işletmesinin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmakla yükümlüdür. Anılan Kanun’un 84. maddeye göre ise;   Kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. Şu kadar ki; kanuna uygun olan defterlerde sahibi lehine olan kayıtlar dahi aleyhindeki kayıtlar gibi muteber olup bunlar birbirlerinden ayrılamaz.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında asıl dosya yönünden somut olay değerlendirildiğinde; alacağı temlik edene ve davalıya ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmamış olduğu, takibe konu cari hesap ekstresinde yer alan faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, davalıya ait ticari defterlerde borcun ” 30.03.2007 … Cari Hesap Mahsubu 20.000,00 , 31.03.2007 H.Mazlum Mahsuben … Adına Ödeme 231.190,23 31.03.2007 … Adına Mahsuben Ödeme 168.631,19, 31.03.2007 … Adına Mahsuben Ödeme 91.690,02 ,31.03.2007 … Cari Hesap Ödemesi 68.000,00 ,31.03.2007 … Cari Hesap Ödemesi 172.505,62 ,30.12.2007 Hesaplar Arası Virman 625.400,00 ” şeklinde kaydedilen ödemelerle sonlandırıldığı ancak davalı tarafından anılan ödemelerin yapıldığına dair yazılı belge sunulamadığı ve yine davalı tarafından mutabakat yapıldığına ilişkin belge aslı sunulamadığı, davalının kendi defterinde kayıtlı borç bakımından ticari defterlerinin aleyhine delil teşkil ettiği anlaşılmakla davalının … 6. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 1.222.275,93 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinden işlemiş faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Birleştirilen dosya yönünden davacı … 6. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takip talebi ile faize ilişkin seçimlik hakkını kullanmış olup bu hakkını tükettiğinden avans faizinden kaynaklı bakiye faiz alacağı talebinde bulunamayacağından birleştirilen dosya yönünden davacının davasının- emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017-4 1704 Esas 2020/534 K sayılı ilamı doğrultusunda- reddine, davacının haksız ve kötü niyetli takip başlattığı ispat edilemediğinden davalı tarafın kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl dosya yönünden;
1-Davanın kısmen KABULÜ ile;
Davalının … 6. İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 1.222.275,93 TL asıl alacak yönünden iptaline takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin (işlemiş faiz) reddine,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranından 244.455,18 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken harç 20.873,41-TL olduğundan peşin alınan 13.706,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.166,51-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve mahsubuna karar verilen 13.706,90-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 250,00-TL bilirkişi masrafı 8.143,00-TL olmak üzere toplam 8.393,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 7.372,02-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 75.579,66 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 20.031,30 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
B-Birleştirilen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/657 Esas sayılı dosyası yönünden;
1-Davanın reddine,
2-Kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine,
3-Peşin yatırılan 7.756,70-TL harçtan tahsil edilmesi gereken 59,30-TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 7.697,40-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 49.162,15-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.24/06/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …